Türkiye'de Avcılık

irachann

HH gєвzєтiм
Katılım
7 Ağu 2007
Mesajlar
2,210
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
Peki ya bekçilere kim bekçilik edecek
TÜRKİYE'de Avcilik

Türkiye'de avcılık, 2003 tarihli 4915 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu çerçevesinde yapılmaktadır. Kanun'da yerleşik uygulamalar ve yasakların yanı sıra her yıl toplanarak gerekli kararları alacak yetkiye haiz Merkez Av Komisyonu teşkili mevcuttur. Merkez Av Komisyonu Yasa'dan aldığı yetkiyle her yıl Orman Bakanlığı bünyesinde toplanarak gelecek av sezonu için belirleyici kararları alır. Bu kararların alınmasında Türkiye Avcılar ve Atıcılar Federasyonu'da önemli bir rol oynar.

Türkiye'de avlanılmasına izin verilen yaban hayvanları türlerine ve avlanma sürelerine göre 3 bölüm altında belirlenmiştir. Bu bölümler şöyledir:

Birinci grup : Bıldırcın, kaya güvercini, tahtalı ve üveyik,
İkinci grup : Keklik, kum kekliği, kıkırlık, bağırtlak, ada tavşanı ve tavşan,
Üçüncü grup : Tilki, sansar, sakarmeke, ördekgiller, kazgiller, kızkuşu, karatavuk, çulluk, küçük su çulluğu, sultani su çulluğu ve bekasin'den oluşmaktadır.

Adı geçen bu hayvanlar, periyotlar halinde Ağustos ortalarından - Şubat sonuna kadar avlatılmaktadır. Ancak kurt, çakal, y.domuzu, vaşak, pars, kargaların avı bütün bir yıl Orman Bakanlığından izin alınması koşuluyla serbesttir.

Büyük av hayvanlarından ayı, çengel boynuzlu dağ keçisi (şamua), yaban keçisi (Bezoar), yaban domuzu, vaşak, kurt, çakal, tilki, av turizmi başlığı altında yerli ve yabancı avcıların kullanımına bedeli karşılığı sunulmuştur. Bunların dışında kalan avların, yabancı avcılara avlatılması sadece özel avlaklarda mümkündür. Yabancı misafir avcılar özel avlakların haricinde, yukarıda adı geçen av hayvanlarından başka av hayvanlarını avlayamaz.

Türk avcılara, avlanılmasına izin verilen türler için günlük avlama limitleri vardır. Avcı arka arkaya gittiği avlarda dahi bir günlük limitinden fazla av avlayamaz, çantasında ve aracında bir günlük limitinden fazlasını bulunduramaz ve taşıyamaz. Gece far veya ışıkla avlanmak, hareket halinde tekne ile avlanmak, gece görüş gözlüğü veya dürbünüyle avlanmak, ses çıkartan elektronik cihazlarla avlanmak, canlı mühreyle (decoy) avlanmak, zehirle avlanmak ve hayvanların üreme zamanlarında avlanmak yasaktır. (Daha bir çok avlanma yasakları olmasına karşın, en etkin ve önemli olanlarını yazmakla yetiniyoruz)

Türkiye'de avcılık, 1993 senesine kadar haftanın her günü yapılmasına karşın, bu seneden itibaren çarşamba-Cumartesi-Pazar ve resmi tatil günleri olarak sınırlandırılmıştır.​

TÜRKİYE AVCILIK VE ATICILIK FEDERASYONU

KURULUŞU, TEŞKİLİ VE AMAÇLARI
Türkiye Avcılık ve Atıcılık Federasyonu' nun yasal dayanağı, 21.05.1986 gün ve 3289 sayılı “Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'dur” Bu Kanun'a göre bütün (amatör-profesyonel) spor dalları Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bünyesinde, federasyon birimi biçiminde etkinlik göstermekte ve ülkemizde her federasyon kendi dalındaki sporun gelişmesi için çalışmaktadır.

Türkiye Avcılık ve Atıcılık Federasyonu, 2908 sayılı Dernekler Yasasına göre kurulan avcılık ve atıcılık kulüplerini bünyesinde toplamaktadır. Çeşitli yerlerde kurulan avcılık ve atıcılık kulüpleri tescil yoluyla Federasyon'a dahil olmakta, bunlara federe kulüpler denmektedir.

Federasyon içinde atış poligonları da yer almaktadır. 6136 sayılı Yasa'nın Ek Madde 11'de T.A.A.Federasyonu ile diğer kamu kuruluşlarının sahip oldukları poligonlar dışındaki özel nitelikli poligonların kuruluşuna İçişleri Bakanlınca izin verileceği hükme bağlanmıştır.

GÖREVLERİ

Yönetmelik hükümlerine göre Federasyon'un görevleri şöyle sıralanabilir :

1- Avcılık ve atıcılık spor dalında, gerek yurtiçi ve gerek yurtdışında ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak etkinlik alanına giren spor dalını oluşturmak ve geliştirilmesini sağlamak, bu yolda çeşitli çalışmalar yaparak her türlü önlemi almak.

2- Uluslararası alanda, Ülkemizi en üst düzeyde temsil etmek, bu alanda görev alacak sporcu ve spor yöneticilerinin her an hazırlıklı bulunmalarını sağlamak.

3- Uluslararası yarışmalara katılacak sporcuları seçmek,

4- Avcılık ve atıcılık spor dalının teknik yönetimi ile denetimini yapmak,

5- Başarılı sporcu ve spor yöneticilerini ödüllendirmek, onları avcılık ve atıcılık sporuna isteklendirmek,

6- Avcılık ve atıcılık sporunun yayılıp gelişmesi için teknik içerikli yayınlar yapmak, bu yayınları etkili olacak şekilde dağıtmak.

7- Yurtiçinde ve yurtdışında yapılacak resmi ve özel bütün yarışmalar ve yarışmacılar için gereken izinleri almak,

8- Merkez Av Komisyonu toplantılarına katılmak.

AVCILIK VE ATICILIKTA GÜVENLİK

10 EMİR
Dünyanın ciddi silah kulüpleri ve organizasyonları silah kullanılmasında dikkat edilecek hususları olmazsa-olmaz kuralı içerisinde "10 Emir" adı altında toplamışlardır. Tüm dünya silah kullanıcıları ve avcıları arasında mitoloji olarak görülen bu emirleri aşağıda sıralıyoruz:

1- Namlunuzu her zaman güvenli bir yere dönük tutun,
2- Her silaha doluymuş muamelesi yapın,
3- Avlanırken veya atışa hazır bulunduğunuz zamanlar dışında silahı boş tutun ve mekanizmaları açık duracak şekilde bulundurun,
4- Namlu ve mekanizmaları her zaman temiz tutun ve kullandığınız silaha uygun mühimmat kullanın,
5- Hedeften emin olmadan tetiği çekmeyin,
6- Ateş etmek istemediğiniz hiç bir şeye silah doğrultmayın. Silahla şaka yapmayın,
7- Dolu bir silahla asla bir engel geçmeyin, ağaçlara tırmanmayın,
8- Sert yüzeylere veya suya ateş etmeyin,
9- Silahlarınızı ve mühimmatlarınızı ayrı ayrı yerlerde kilit altında bulundurun,
10-Silah kullanmadan önce veya kullanırken alkolden ve her türlü uyuşturucudan uzak durun.

SİLAHÇA BİLİYORMUSUNUZ?


ACTION : Genelde doldurup kapatan, ateşleme yapan, açıp boşaltan mekanizma grubu.Mekanizma
ACTION : Yivsiz silahlarda ateşleme mekanizması grubu.
ANVIL : Ateşleme destek pimi. Mesnet.
ASSEMBLY : Çalışan mekanizma tamamı veya bir grubu.
AUTOMATIC : Genelde kendinden hareketli mekanizma. Silahta tek tetik çekişiyle, bırakana kadar ateşleme yapan sistem.
AUTOLOADING : Kendi kendine doldurma yapan
ADVANCED PRIMING : Açık sürgülü, çarpma ateşlemeli düzende,çarpmadan çok az önce ateşleme yapma sistemi.
ASSULT GUN : Yüksek atış gücüyle karşı tarafı sindirmeyi amaçlayan saldırı silah sınıfı.
BLOWFORWARD : Öne namlu hareketiyle doldurma yapan sistem. Geri tepmeli.
BAR : Çifte veya yivsiz silahlarda namlu altı gövde uzantısı.
BACKSTRAP : Gövde çerçevesi arka dış yüzü. Arka bant.
BACKLASH : Geri boşluk.
BARREL : Namlu
BARREL EXTENTION : Namlu geri uzantısı
BOLT :Genelde sürgü. İleri geri hareketle doldurma-boşaltma yapan eleman.
BOLT : Top dönü kilid. (Cold)
BORE SIZE TABLE : Yivsiz namlularda numara değerleri.
BLITZ ACTION :
BOLT ACTION : Mekanizma kollu doldurma sistemi
BREECH : Namlu dış gerisi
BREECHBLOCK :Namlu arkasını kapatan eleman. Kapak
BREECHBOLT : Sürgü
BREECH FACE : Namlu kapağı ön yüzü
BB : (Bulleted Breech) Yalnızca kapsül eczasıyla ateşleme yapan küçük mermi.
BB SHOT : BB çatta saçma (şevrotin)
BURR HAMMER : Yuvarlak arkalı horoz.
BULLPUP :Klasik dipçik boyundan tasarrufla yapılan kısa boylu saldırı tüfeği.
BOX LOCK :Çiftelerde gövde içi mekanizmalı ateşleme sistemi.
BITE :Çiftelerde namlu loplarındaki kilit kertikleri.
BOLT STOP :Slide stop. Son atışta sürgüyü açık tutan eleman. Sürgü tutucu.
BORE RESTRICTOR : Otomatik dolmalı hafif silahlarda kuru sıkı ateşlemede normal çalışmayı sağlayan çap daraltıcı eleman.
CAM :Mekanikte: manivala, eğik düzlem kombinasyonu, kama.
COOK OFF :Çevre ısısıyla oluşan istenmeyen ateşleme.
CHAMBER :Mermi yatağı. Namlu birleşim konisi.
CRANE :Yana açılan toplu tabancalarda top taşıma kolu.
CREEP :Tetik sürümesi.
CYLINDER : Top
COCKING : Kurma
CYLINDER STOP : Top dönü kilidi. (S&W)
CYLINDER LATCH: Top dönü kilidi (Ruger)
CYLINDER RELEASE BUTTON : Top serbest bırakma mandalı. (Ruger)
CENTERFIRE : Merkezden ateşlemeli mermi türü.
CONDITION ONE :Namluda mermi, horoz kurulu taşıma konumu.
CONDITION TWO : Namluda mermi, horoz inik taşıma durumu.
CONDITION THREE : Namlu boş, horoz inik taşıma konumu.
COUNTER RECESS : Mermi kovanı tabanı çıkıntısı, oturma yivi.
DERRINGER : Genelde iki ya da daha fazla namlulu küçük cep tabancası.
DEDENT : Susta.
DISCONNETTOR : Interceptor, seperator,tetik ve ateşleme darbe elemanı bağlantısını kesen eleman.Bağlantı kesici.
DOUBLE ACTION : Ateşleme darbe elemanını kuran ve serbest bırakan tetik mekanizması türü. Çift hareketli.
DOUBLE SET TRIGGER : Ayarlanabilir ikili tetik sistemi
DOUBLING : Tek tetik çekişi ile alınan istenmeyen iki atış. Çiftleme
DOG : Çiftelerde horoz kurma levyesi.
DOG : Çift hareket takılma dişi. (Ruger)
EJEKTOR : Kovan ya da dolu mermiyi silahtan dışarı atan eleman.
EXTRACTOR : Kovan ya da dolu mermiyi yataktan iten veya çeken eleman. Tırnak.
FLOATING FIRING PIN : Boyu ancak aldığı darbeyle kovan kapsülüne vuracak şekilde yapılmış ateşleme iğnesi.
FLINT LOCK : Çakmaklı ateşleme düzeni.FREED RAMP : Sürgülü sistemle doldurma yapan mekanizmalarda şarjör ve namlu birleşim yolu. Besleme rampası.
FALLING BLOCK : Alçalan bloklu kapak takımı.
FOLLOWER : Şarjörde en alt mermiyi yay tazyiki üstünde taşıyan eleman. Gerdel.
FRONT STRAP : Gövde çerçevesi ön dışı.Ön bant.
FRICTION PIECE : Uzun geri tepmeli sistemde çalışan otomatik dolmalı tüfeklerde sürtünme ayarlayıcı yaylı çember.
FIELD STRIPPING : Sahra sökümü.
FRICTION RING : Sürtünme elemanına baskı yapan konik yüzük.
FORE-END : El kundağı
FRAME :Silah gövde çerçevesi gövde.
FLAT :Çiftelerde namlu ve gövde yatay temas yüzleri
GRIP : Kabza
GRIP SAFETY :Kabza emniyeti.
GAS DELAYED : Gaz yastıklamalı geciktirme sistemi.
GAS OPERATED : Gaz kaçırmalı kilit sistemi.
GAUGE : Yivsiz silahlarda namlu değer ölçüsü. Numara.
HAMMER : Horoz.
HAMMERLESS : Horozsuz. Kapalı horozlu ateşleme sistemi.
HANGFIRE :Bilinmeyen sebeple oluşan istenmeyen gecikmiş ateşleme.
HEAP SPACE : Kapak ön yüzü. Kovan yatağı ile kovan tutma elemanı arası. Açıklık.
HIDDEN HAMMER :Kapalı horoz.
HINGED RECEIVER : Menteşeli gövde
HOOK : Çiftelerde menteşe pimi gövde ve el kundağı geçiş yuvaları
HAND : Top dönü kolu (SW,Colt)
HALF COCK : Yarım kurma
INTERCEPTOR : Takla atan mermi giriş izi.
INTERCEPTING SAFETY : Yandan mekanizmalı av tüfeklerinde horoz ve takılma dişi arasındaki emniyet.
KNUCLE : Çifte gövdesi ön yuvarlak yüzü
LOCK : Yivsiz silahlarda ateşleme mekanizması
LOCK : Genelde kilit
LOCKWORK : Mekanizma grubu
LOCKED BREECH : Kilitli sürgülü sistemlerin genel adı
LATCH : Mandal
LATCH : Top serbest bırakma sürgüsü (Colt)
LIMBWORK : Yana açılan toplu tabancalarda bu elemanlar grubu.
LONG RECOIL : Geri tepmeli kilitli sürgülü sistemde kilidin açılması için mermi boyundan daha uzun hareket isteyen sistem.
LUMP : Lop, çiftelerde namlu alt kilit ayakları.
MAGAZINE : Şarjör.
MAGAZINE LATCH : Şarjör mandalı.
MAGAZINE SAFTY : Şarjör emniyeti. Silahta şarjör olmadan ateşlemeye izin vermeyen emniyet düzeni.
MAINSPRING : Ateşleme düzeni darbe elemanı. Ana yay.
MUZZLE : Namlu ağzı.
PRESCUSSION LOCK : Kapsüllü ateşleme düzeni
PINFIRE LOCK : İğnesi kovan üzerinde ateşleme sistemi.
PASSIVE FIRING PIN BLOCK : Tetik tam geriye çekilmeden ateşlemeye izin vermeyen emniyet sistemi.
PRIMARY EXTRCTION : Ejektörlü silahlarda boşaltma için gerekli ilk çıkartma hareketi.
PLUNGER : Yay ucu kılavuz elemanı. Kılavuz.
PLUG : Tapa
PAWL : Top dönü kolu (Ruger)
RECEIVER : Gövde
RECOIL : Geri tepme
RECOIL SPRING : Geri tepme yayı, geri getirme yayı.
RATCHET : Top dönü çarkı ( Colt)
RECOIL OPERATED : Kilitli sürgülü düzende kilit açma işlemi için geri tepme hareketinden faydalanan sistem. Geri tepmeli.
RESTARTED ACTION : Kilitsiz gecktirmeli sistem.
RIM : Kovan taban çevre çıkıntısı. Çerçeve.
RIFLE CLAW EXTRACTOR : Yivli bolt-action tırnak sistemi.
RIMFIRE : Çevreden ateşlemeli.
ROLLING BLOCK : Döner bloklu kapak takımı.
RECOIL PLATE : Kapakta geri tepmeyi karşılayan eleman.
SAFETY : Emniyet.
SAFETY LATCH : Emniyet mandalı.
SEAR : Takılma dişi.
SEAR BAR : tetik ve takılma dişi bağlantısını sağlayan eleman. Tetik kolu.
SLIDE : Sürgü.
SLIDE ACTION : Pompa hareketli doldurma sistemi.
SLIDE STOP : Sürgüyü son atışta açıkta tutan eleman. Sürgü tutma kolu. Sürgü tutucu.
STRIKTER : Gücünü kendi yayından alan ateşleme iğnesi.
SIMPLE BLOWBACK : Kilitsiz sürgülü otomatik doldurma sistemi.
SHOT SIZE TABLE : Saçma boyutları tablosu
SHORT RECOIL : Kilitli sürgülü otomatik doldurma sisteminde açma hareketi için oldukça kısa geri tepme enerjisini gerektiren sistem. Kısa geri tepmeli kilitli sürgü.
SINGLE ACTION : Ateşleme darbe elemanını sadece serbest bırakan tetik sistemi. Tek atışlı tüfekler.
SAFETY BAR : Horozla ateşleme iğnesi arasındaki bağlantıya tetiğin en geri hareketinde cevap veren emniyet kolu.
SELECTOR: Seçici
SAFE ACTION : Otomatik dolmalı tabancalarda darbe elemanını tetik veya sürgü hareketiyle kısmen kuran sonradan yalnızca tetiğin ve darbe elemanının daha geri hareketiyle serbest bırakan emniyetli tek hareketli tetik sistemi.
SIDELOCK : Çiftelerde yandan mekanizmalı ateşleme düzeni. Elemanların dış kapağa dizili olduğu ateşleme sistemi.
CHOKE : Şok
SPRING AIR : Havalı silahlarda yaylı pistonlu sevk elemanı.
TRIBLE ACTION : Toplu tabancalarda horozu kuran, düşüren, ateşleme iğnesi hizasından yukarı iten tetik sistemi.
TOP BREAK : Kırma toplu tabanca, tüfek.
TOP STRAP : Gövde çerçevesi üst dışı. Üst bant.
THUMBLER : Yivsiz silahlarda horoz.
TRIGGER GUARD : Tetik korkuluğu.
TAKE DOWN : Sökme. Çift kırmalı ayrılabilen silahlar.
TOGGLE LOCK : Mafsallı kilit sistemi.
THUMP RELEASE : Başparmakla serbest bırakılan horoz sistemi.

WHEEL LOCK : Çarklı ateşleme düzeni.

Av Tüfek'lerinin tarihçesi

16'ncı yüzyılın başlarına kadar en ucuz ve en yaygın av silahı olan ok ve yay 16'yy başlarından itibaren yenibir silah avlaklarda yerin almaya başladı. 13'üncü yüzyıldan beri askeri amaçlı kullanılan ateşli silhlar, ilk ateşleme sisteminin bulunması ile, avlanmak amacı ile kullanılmaya başlanmıştır.

Yeni avlanma biçimleri zaman içinde farklı avlanma gelenekleri olan bölgelere de ulaştı.17'nci yy'ın sonlarına doğru kuş avcılığı orta avrupada yaygınlaşmaya başladı.
19'ncu yüzyıla kadar av silahları, ateşli silah teknolojisinin gelişiminde egemen rolü oynadı. Av silahları gelişirken ortayaçıkan prototipler, askeri silahların oluşması için yapılacak harcamaları en az düzeye indirdi. Her türlü yenilik, av silahlarında başlıyordu.

Arkadan doldurulan av silahları, 1840'larda yaygınlaşmaya başlamış ve 1860'larda yaygın bir şekilde kullanılır hale gelmişti. Yüzyılın sonlarına doğru, ateşleme iğnelerini silahın iç kısmında barındıran silahlar yaygın bir şekilde kullanılır oldu. Ençok kullanılan avtüfeği modeli 1875'te ingiliz Anson ile Deeley tarafından icat edildi. Silahın gücünü artırmak ve saçmalarıın dağılmasını önlemek için namlunun ağzına yakın bölümü darlaştırılarak choke uygulandı.

Yivsiz av tüfeğinin mucidi olan ingilizler bu alanda birçok icat ve gelişmede büyük rol oynadılar. Bilindiği gibi o günlerin Büyük Britanya'sı dünyanın birçok yerinde geniş toprakları olan sömürgelere sahip bir imparatorluktu.

Av Tüfek'lerinin parçaları

1. Mafsal pimi
2. Mafsal pimi kapağı
3. Horoz pimi kapağı
4. Tespit vidası
5. Kilit levhası
6. Mandal dayanağı
7. Üst mandal
8. Üst mandal yayı
9. Üst mandal yayı pimi
10. Üst mandal vidası yayı
11. Emniyet vidası
12. Emniyet sürgüsü
13. Emniyet yayı
14. Kurma yayı
15. Tetik ayar yayı
16. Tetik ayağı
17. Kurma manivelası
18. Horoz
19. Emniyet sürgüsü pimi
20. Tetik ayağı yayı tespit vidası
21. Emniyet sürgüsü pimi
22. Kubuz kapağı ön vidası
23. Kubuz kapağı vidası
24. Sol tetik
25. Sağ tetik
26. Tetik pimi
27. Kubuz Kapağı arka vidası
28. Kubuz merkez vidası
29. El kundağı kilit yayı muhafaza borusu
30. El kundağı kilit tutucusu
31. El kundağı kilit yayı
32. Tırnak itici
33. El kundağı kilit çubuğu
34. El kundağı kilit çubuğu tespit vidası
35. El kundağı tespit vidası
36. Tırnak çubuğu pimi
37. Kurma manivelası pimi
38. Tetik ayağı pimi
39. Kilit levhası tespit vidası
40. El kundağı aaaalik ucu
41. El kundağı aaaalik ucu tespit vidası
42. Tetik törpüsü tespit vidası
43. Kundak tavan levhası tespit vidaları
44. Kundak taban levhası
45. Arma
46. Arpacık
47. Tırnak
48. Tırnak tespit vidası
49. Otomatik emniyet dayanağı
50. Kubuz kapağı
51. Kundak
52. Mafsal pimi tespit vidası
53. El kundağı aaaalik kısmı
54. El kundağı ahşap kısmı
55. El kundağı tespit vidası
56. Komple çift namlu
57. Kubuz

BILDIRCIN AVI


Sezonun ilk avına başlamadan önce yapılması ve bilinmesi gereken işler vardır.
Av sezonu BILDIRCIN ile başlar. Bıldırcın her ne kadar basit bir av olarak görülmekteyse de , bir çok avda olmayan kazalar maalesef bu avda olmaktadır. Avın en önemli kuralı olarak gösterilebilecek GÜVENLİK ve DİKKAT olgularını her zaman göz önüne alarak avlanmalıyız.
Bıldırcın sülüngiller familyasının en küçüğüdür. Erkek ve dişisinin görünümü benzerdir. Fark olarak erkeğin boyun kısmında koyu renkler vardır. Hızlı, alçak ve yakın mesafe uçar. Konarken kanat süzer ve ardından kanat çırparak iner. Yerli ve göçmen olarak yurdumuzda bulunurlar. İlkbaharda göçmen olarak gelirler. Yüksek yaylalara, tarlalara, otlaklara yerleşirler. Toprağı hafif eşeleyip bir miktar kuru otla yuvalarını yaparlar. Esmer siyah benekli 8-14 yumurta yumurtlar. Kuluçka süreleri 18-20 gündür. Yavrular 15 gün sonra uçmaya başlar ve 45 gün sonra analarının büyüklüğüne ulaşırlar. Tek veya birkaçı bir arada bulunur. Erişkinler ekin, ot tohumu ve bitkilerin körpe kısmıyla, yavrular ise böcek, kurt, tırtıl, karınca ve yumurtalarıyla beslenirler. Kışı Orta Afrika'da geçirirler. Yazı ise Romanya, Rusya vb.bozkırlarında geçirirler. Göçü Trakya ve Karadeniz üzerinden yaparlar.
Her avda olduğu gibi bıldırcın avında da fişek seçimi çok önemlidir. Seçeceğimiz veya kendimizin dolduracağı fişek; Yakın atışlar gerektiren bıldırcın avında, avımızı fazla deforme etmemeli, keza çok süratli olmayarak avımızın uzak mesafelerde ölmesine sebep olmamalı, çok fişek atılan bir av olması sebebiyle de, bizleri sesi ve geri tepmesiyle rahatsız etmemelidir. Tüm bunları bünyesinde toplayacak orjinal fabrika dolusu bir fişek bulmak hemem hemen imkansız gibidir. İdeal bir bıldırcın dolusu ancak ve ancak avcının tecrübesi ile doldurarak deneylerle elde edilir.
Normal ölçülerde bir bıldırcın fişeği KARTON KOVAN, KEÇE TAPA ile doldurulur. Ancak günümüz koşullarında bu malzemeyi bulmak hemen hemen imkansız hale gelmiştir. Artık hemen tüm avlarda, av dünyası için REFORM olarak kabül edilen PLASTİK KOVAN, PLASTİK TAPA ( Pover Piston ) türü malzemeler kullanılmaktadır. Bizde bu tür malzemeyle, standartlarda 12 Numara av çifteleri için ( yarım otomatikler hariç ) hazırlanması gerekli bıldırcın dolusundan bahsedeceğiz. Henüz hiç fişek doldurmamış avcılarımızı da düşünerek doldurma işlemlerini en başından alacağız.

Doldurma esnasında kesinlikle sigara içmeyiniz. Kapsüller üzerine vurmayınız

Fişek doldururken çok dikkatli olmaya özen gösterin.Yanlışlıkla koyacağınız bir ölçek yerine iki ölçek barut belki yaralanmanıza sebep olacak veya tüfeğinizi yıpratacaktır.

- Önce düzgün, doldurmaya müsait boş kovanlar seçilir ve haddelenir.
- Varsa patlamış kapsüller çıkartılıp, yenileri takılır.

Sıra kapsüllenmiş kovanlara barut koymaya gelmiştir. Burada adı geçen barut MKE Kurumunun imal ettiği dumansız yivsiz av tüfeği barutudur. Unutulmaması gerekli önemli olgulardan birisi de; özellikleri bilinmeyen barutlarla ve değişik türde barutları karıştırarak kesinlikle fişek doldurulmamasıdır. Konulacak olan barut, barut ölçeği ile 1.25 - 1.35 ölçülerinde olacak şekilde kapsüllenmiş kovana dökülür. (Çeşitli firmaların ölçekleri , aralarında değişiklikler arzedebileceğinden hassas terazi veya devamlı kullandığınız ölçekleri kullanmanız tavsiye edilir ) Bu ölçülerde ki barut az gibi gözükse de bıldırcın dolusu için yeterlidir. Kovan dibi hafifçe zemine vurularak barutun yerleşmesi sağlanır.
Daha sonra barut üzerine, (keçe tapadan bahsetmeyeceğimize göre) yumuşak bir biçimde plastik tapa indirilir. (Burada önemli olan plastik tapanın kovan için uygun olması ve kanatlarının bitiminden sonra , üst tarafta çok fazla pay kalmamasıdır.)
Bu işlemden sonra yine aynı ölçekle 1.70 veya 1.90'a denk gelecek şekilde ( Hassas teraziyle 28 veya 32 gr) 9-10-11-12 numara saçma konulur. Saçmalar plastik tapanın çok az üstüne çıkabilir. Ancak bahsedilen gramajda saçma konulduktan sonra, kıvırma payı çok kalırsa ara tapa ilave edilmesi gerekir.
En sonunda yıldız kıvırma yöntemi ile yaklaşık 7mm kıvırma payı bırakılmış kovan, ağız kartonu konmadan düzgünce kıvrılır. Plastik kovanlarda yuvarlak ağız kıvırma yöntemi kesinlikle tavsiye edilmemektedir. Bu yöntem patlama anında kovan ağzının açılmasını güçleştirmekte, dolayısıyla tüfeği ve avcıyı zorlamaktadır. Ancak başkaca imkan yoksa kıvırmanın çok az, ancak bir tur olarak yapılması sağlanmalıdır.

Fişek doldurulmasını kısaca anlattıktan sonra gelelim başlangıç safhasına. Öncelikle av mevsimi açılmadan, sizinle beraber yorulacak olan av köpeğinizi sıkı bir rejime almalı ve arazi çalışmalarına başlatarak (Tüfeksiz) hem kendinize hemde köpeğinize kondüsyon kazandırmalısınız
Ayrıca köpeğinizin aşılarını muntazam yaptırmalı, gerekli olan ihtiyaçlarını gidermelisiniz.

Diğer ekipmanları da sağlayıp, içinde bulunduğunuz sezonun MERKEZ AV KOMİSYONU KARARLARI'nı da öğrendikten, hatta ezberledikten sonra ava çıkmaya hazırsınız.
Avda diğer sporların aksine belirli bir hakem yoktur. Avcının hakemi kendi vicdanıdır. Vicdanınızın ve MAK kararlarının emrettiği , öngördüğü biçimde centilmence avlanınız.
Av yapabilmeniz için en önce avlağa ulaşmanız lazımdır. Bunun için sakin, rahat, trafik kurallarına uygun, kesinlikle alkolsüz bir yolculuk yapmanız gerekecektir. Bu yolculuk sırasında köpeklerinizi rahat ettirmeli, yola çıkmadan önce su ve yiyecek vermemelisiniz. Köpeğinizin karnını bir gün önce, akşamdan yeterince doyurmanız O'nun daha randımanlı ve sakin av yapmasını sağlayacaktır. Av mahalline geldiğinizde köpeklerin bir müddet sağa sola koşmalarına izin verin. Bu izin onların hırsını biraz olsun alacak, yatışmalarını sağlayacaktır. Daha sonra çok olmamak kaydıyla sularını içirebilirsiniz. Artık köpekleriniz ava hazır demektir.
Seçtiğiniz avlak , daha önceki günlerde keşfi yapılmış veya bir önceki sene kayda alınmış olması lazımdır. Böylece bildiğiniz bir avlakta avlanmanın verdiği rahatlıkla daha verimli av yapabilirsiniz.
Bu tür, UPLAND denilen ( bıldırcın, çil, keklik, tavşan vb. ) avlarda kamuflaj malzemeden, giysilerden kesinlikle kaçınmamız gereklidir. Böyle avlarda göze batan mümkünse kırmızı, turuncu vb. giysiler ve şapka giyilmelidir. Özellikle bıldırcın avlarında buna dikkat edilmelidir. Kamuflaj malzeme ile avlanmanın mahsurlarını ;
1- Avcı grubunun birbirini görmekte zorlanması ve kazalara sebebiyet verebilmeleri,

2- Av hayvanının, özellikle bıldırcın gibi her yöne uçabilme ihtimali olan kuşların, kamufle giysiler giyen avcıyı görmeyerek üzerine uçması ve yine kazalara sebebiyet vermeleri olarak gösterebiliriz.

Ava atışlarda daima çevrenizi ve arkadaşlarınızı kollayın. Tehlikeli gördüğünüz veya hissettiğiniz anlarda avınıza kesinlikle tüfek atmayınız hatta nişan almayanız. Unutmayınız ki, fişek atmadığınız avı tekrar bulma ihtimaliniz vardır. Ancak arkadaşınızı asla geri getiremezsiniz.

Yurdumuzda anız yakmanın önüne geçilememesi ve biçilen tarlalardaki sapların hemen akabinde tarladan kaldırılarak saman yapılması, üstüne üstlük tarlaların tırmıklanması ve yakılması sebebi ile, özellikle bıldırcın gerekli saklanma zemini bulamamakta ve olmadık yerlerde hayatını sürdürmeye, çalışmaktadır. Bu yüzden köpekle avcılık eskisinden daha fazla önem kazanmakta ve zaruriyet arzetmektedir. Genç avcı arkadaşlara tavsiyelerimiz; bıldırcını yaşaması gerekli klasik ortamlarda aramayıp, saklanmasına elverişli yüksek dikenler, tarla tunçları, çayırlar ve rakımı yüksek yerlerde aramalarıdır.

Avcı arkadaşlarımız, bulundukları yörelerdeki kuş göçlerini, yani geliş-gidişlerini izleyerek, sezon başında
ve sonunda nerelerde toplandıklarını tesbit ederek daha iyi ve bol avlanma imkanlarına sahip olabilirler.

Bıldırcın avı, İç Anadolu Bölgesi'nde, mevsim şartları itibariyle sabah saat 10 maksimum 11'e kadar yapılmalı daha sonra, akşam serinliğinde yapılacak ava kadar dinlenmeye çekilmelidir. Bu köpekleriniz ve sizin için gereklidir.
Dinlenme anında mümkün olduğunca çevreyi rahatsıs etmemeli, özellikle tüfek atmaktan kaçınarak köpeklerinizi huzursuz etmeyip dinlenmelerini sağlamalısınızdır. Keza alkol almaktan kaçınmalı, vücudun ihtiyacı olan temiz hava ve stresten uzak ortamı alkolle bozmamalı, dönüş yolunda vücutca yorgun olunsa da kafaca ve ruhen dingin olunmalıdır. Unutmamak gerekir ki RASGELE deyimi, -AVIN AVCIYA DENK GELMESİNDEN ZİYADE, AVCININ SAĞ SALİM, KAZASIZ BELASIZ, AVSIZ DA OLSA EVİNE, AİLESİNE DÖNMESİNİ- tarif etmektedir.

KEKLİK AVI


Kınalı Keklik çok geniş bir yayılış alanına sahip olup Avrupa'nın güneyindeki Doğu Pirenelerde, Güney Fransa'nın yüksek dağları, Alpler, Karpatlar ve Balkanlarda, Yunanistan'da, Akdeniz adaları, Anadolu, Filistin, İran, Afganistan,Pencap, Hazar Denizi, Keşmir, Pamir, Himalaya, Çin, Moğolistan ve Doğu Tibet'te bulunur.

Kekliğin gagası ve ayakları kırmızıdır. Gözünden başlamak üzere gerdan kısmını kaplayan ve içerisinde kalan beyaz bir bölgeyi çevreleyen bir şeride sahiptir.Avcılar arasında yoz diye tabir edilen yaşlı erkek keklikte alın çizgisi, gaga ile göz arasındaki bölge ve göz üzerindeki çizgi siyahtır. Tepe, ense, göğüsün ve gövdenin üst kısımları mavimsi gri renktedir. Bu renk sırt kısmında az veya çok şekilde bulanık kırmızı bir hal alır.
Göğüsün alt kısmı ve karın , pas sarısı, gövdenin yan kısımlarındaki kanat kalemleri ve büyük göğüs tüyleri renkli bantlar halinde olup, bu bantların uçları kahverengidir. Bu kısmı, siyah ve dar bir şerit çerçevelemektedir. Kuyruk kırmızı-kahverengi, orta kuyruk tüyleri gri-kahverengidir. Dişi keklik erkeğe nazaran daha küçük olup, boyun kısmında bulunan siyah şerit daha dardır ve erkekte olduğu gibi aşağıya kadar uzanmaz. Ayrıca dişinin tüm renkleri erkek kekliğin renklerine nazaran daha mat bir görünümdedir.

Keklik sonbahar ve kış başlangıcına kadar sürüler halinde yaşar. Kış ortaları veya sonlarına doğru ise çift-çift ayrılırlar. Nisan ayı dolaylarında, keklik 9-20 arası yumurta yapar. Kuluçka süresi 20-22 gündür. Palazlar çıktıktan sonra bu yavrulara dişi ve erkek keklik birlikte bakar ve göz-kulak olurlar. Büyüyen keklikler bir sürü (alay) teşkil ederler.
Keklik çok iyi işiten ve hızlı koşan (seken) bir kuştur. Kendisini tehlikede hissedince kaçar ya da pısarak tehlikenin geçmesini bekler. Hareketli olduğu zamanlar, sabahın erken saatleri ve akşam üstleridir. Gündüz sıcak saatlerde fazla gezinmez. Kekliğin düşmanları tüm yırtıcı kuşlar, kargalar, tilki, sansar,gelincik vb. hayvanlardır.

Keklik genelde üç tip arazide bulunur ve avlanır. Bunlardan birincisi taşlık ve çalısı az olan dağlardır. Böyle yerlerin kekliği diğer yerlerin kekliğine göre küçük olmakla birlikte avlanması da güçtür. Bunlar avcıyı ve köpeği uzaktan görünce saklanacak çalı bulamadıklarınmdan sekmeğe başlarlar ve bir müddet sekip uzaklaştıktan sonra saçma menzilinden uzakta uçarlar. İkincisi kısa meşelikler arasında tarlalar bulunan arazidir. Böyle araziler keklik avının en iyi yapılabileceği arazilerdir. Bu tip arazilerin kekliği diğerlerine göre daha iri olur. Çünkü kısa meşeler arasında keklik çok iyi pısar. Bundan sonrası artık av köpeğinin marifetine kalmıştır. Pısan kekliği yakından fermalıyarak teker teker kaldırır. Üçüncü arazi tipi ise tarlık ve çalılık, otluk bazı yüksek yerlerdir. Bu gibi yerlerin de kekliği iri olur. Ancak fazlaca ot olduğundan çok iyi bir köpeğe ihtiyaç vardır. Keklik bu gibi yerlerde avcının hemen ayağının dibinden fırlar ve avcıyı şaşırtır. Keklik avında mevsimine göre 7-6-5 numara saçma kullanılır.

Kekliler kışın sert geçtiği yıllarda telef olabilirler. Kışın etkisinden kurtulmak için genellikle su kenarlarını tercih ederler. Bu arayışları uçarak olmaz. Genellikle yürürler. Bu yürüyüşleri esnasında kuyrukları dikilmediği için kara sürtünmekten kuyruklarında yumruk kadar bir kartopu oluşur. Bu da kekliklerin uçmasını engelleyerek ölmelerine sebep olabilir. Böyle zamanlarda bilinçsiz yerli ahali, dağlara çıkarak keklik nesline büyük zararlar verirler. Kekliğe, zehirli atıklar ve ilaçların verdiği zararların yanında, palaz ve yumurtalarının toplanması da büyük tahribatlar verir.


TAVŞAN AVI


Tavşan, gergin vücudu, kısa boynu, yuvarlak başı, uzun arka bacakları ve yukarıya doğru kıvrılmış olan kuyruğu ile karaktirize edilir. Üst dudağı ikiye bölen derince bir yarık mevcuttur. Bu iki bölüm kalın olup, oynak bir durumdadır. Yanağın iç kısmı tüylüdür. Kulakları başından büyük olup, dar ve dipten yukarıya doğru aynı genişlikte olup ucu da yuvarlaktır.

Üst dudağının üzerinde ve gözünün üstünde dokunum organı vazifesini gören fırça tüyler bulunur. Bacakları uzun ve ince, tabanı tüylü, pençe tırnakları sivri ve kıvrıktır. Arka bacakları öndekilerden uzun olduğundan yokuş yukarı çok daha kolay kaçarlar. Sık ve yumuşak tüylü olan kuyruğu ekseriyetle yukarı kıvrılmış durumdadır. Tavşanın erkeği ve dişisi arasındaki fark çok azdır. Kaçan tavşanda bunu ayırt etmek hemen hemen imkansızdır. Bununla birlikte erkek dişiye nazaran daha yüksektir ve kuyruğu dik durur. Kaçarken de kuyruğunu toplar. Buna karşılık dişinin kuyruğu vücuduna bitişik olarak durur. Erkek tavşanın bir başka özelliği ise çok ürkek olmasıdır. Dişiye nazaran insan ve köpekten daha fazla ürker. Dişi ise daha muhlistir. Ayrıca erkek tavşan koşarken çoğu zaman kulaklarını dik tutarken, dişi tavşan geriye yatırır. Erkek tavşanın tırnakları kısa olur. Dişi tavşanınki ise uzun ve geniştir. Bu genişlik hamilelik zamanlarında daha da artar.

Tavşanının görmesi diğer duyu organlarına göre daha zayıftır. Özellikle koşarken arkasını iyi görmesine karşın önünü tam olarak göremez. Bunda kaçarken daima arkasını kontrol etmesinin de payı vardır tabii. Buna karşılık duyma organı çok hassastır. En küçük bir çıtırtıyı dahi hemen duyar. Ergin bir tavşanda boy ortalama olarak ağızdan kuyruk ucuna kadar 60-70 cm. Baş takriben 12-15 cm. Kulak 12-14cm. Ön bacak dirsekten ayak parmağının ucuna kadar 10-12 cm. Arka ayak ise 15-18 cm.dir.Ağırlığı değişkenlik arzetmekle beraber takriben 2.5-5 kg arasındadır.

Tavşanlarda çiftleşme, havanın ve iklim şartlara göre çok erken başlar. Ilıman geçen senelerde hiç kesintiye uğramaz ve erkekler bütün bir sene kızışabilirler. Ancak dişiler, daha ziyade Ocak-Şubat aylarında kızışırlar. Bu mevsimde erkekler dişileri kovalarlar. Dişiye sahip olmak için erkek tavşanlar ön ayakları ile birbirlerine vurmak suretiyle döğüşür ve diğerlerini ısırarak tüylerini yolarlar.

Gebelik müddeti 30 gündür. Dişi ekseriyetle karın kısmından kopardığı tüylerle döşediği ve pek bakımlı olmayan yuvasında 2-4 adet yavru doğurur. Doğumu takiben dişi tekrar hamile kalabilir. Bu duruma göre dişi yaşına göre yılda 4-6 defa yavruluyabilir. Yavrular 20 gün veya 3 hafta müddetle annelerini emdikten sonra anneyi terkedip, besinlerini kendileri aramaya başlarlar. Doğdukları yerden ise birkaç ay sonra uzaklaşırlar. Tavşan 7-8 yıl yaşayabilir.

Tavşan düz arazilerde avlanacaksa bilhassa yakından arayan iyi bir fermacı köpeğe ihtiyaç vardır. Av köpeğinin çalılıkları, kısa otları ve bilhassa sonbahardan kalmış ekilmemiş tarlaları iyice araması lazımdır. Ekim ayında yapılan avlarda o senenin göcenlerine fazlasıyla raslanır. Bunların avlanmaları anaçlara göre daha kolaydır. Ancak dediğimiz gibi tavşan avında kullanılan köpek çok iyi yetiştirilmiş ve eğitilmiş olmalıdır. Eğitimsiz bir köpekle tavşan avlamaktansa hiç köpek kullanmamak daha iyidir. Havanın sıcak ya da soğuk olmasına göre tavşan yatacağı yeri seçer. Sıcak ve kuru havalarda örtülü yerleri, civarındaki otlar sayesinde serinlemek mümkün olursa su kenarlarını tercih eder. Tavşan koşmasına engel olacak tarzda ekili bir yerde yatarsa gerektiğinde kolayca kaçabilmek için önünde açıklık kalması gayesiyle tarla kenarlarını ve tunçlarını tercih eder. Rutubetli havalarda kuru ve taşlık yerleri, seyrek çalılıkları kendine yatak yeri olarak seçer. Soğuk havalarda, toprak yığınları kenarlarında yatar. Tavşan, etrafı tarla ve ova olan köylerin civarında bulunduğu zaman yatak yerini bu tip köylere yakın seçer. Bundan maksat, avcıların çok defa köy uzaklarında avlandığına dikkat etmiş olmasıdır. Tavşan avında mevsimine göre 7-6-5-4 numara saçma kullanılır.


KAZ AVI


Kaz avı denince aklıma önce kar ve sis gelir. Nedense böyle havalarda yerimde hiç duramam. Konya'nın, Kırşehir'in uçsuz bucaksız ovalarında yeşermiş tarlalarda hissederim kendimi. Hemen bir çukur kazıp zıplamak isterim içine. Coşarım, umutlanırım ve sevinirim.
Kaz avı iki şekilde yapılır.

Geçit avı
Tarlada mühre avı

Geçit avı, adı üzerinde kazın gölden çıkıp tarlalara gitmesi esnasında olan avdır. Çok verimli değildir. Herhangi bir avcılık deneyimi ve bilgisi de istemez. Hemen her avcının yapabileceği bir avlanma şeklidir. Bu av şeklinde yapılmaması gerekli iş; kazın göle dönüşlerinde, su içerisinde bekleyerek avlanmaktır. Bu kazları rahatsız etmekte ve geceleyecekleri sulardan uzaklaştırarak tarlalarda gecelemelerine sebep olmaktadır. Bu da hayvanların tedirginleşmesine sebebiyet vermektedir.

Kaz avının en güzel şekli tarlalarda yani yemlenecekleri alanlarda mühre ile avlanmaktır. İç Anadoluya Ekim sonlarından itibaren gelmeye başlarlar. Ankaralı avcılar genelde 29 Ekim'de tarlaları gezmek ve kaz durumuna bakmak için yola çıkarlar. Böylece kazın durumu gözlenir, tarlalara bakılarak kazılacak gümelerin yerleri tesbit edilir. Kaz en önce yani Kasım ayında genellikle yanık tarlalarda avlanmalıdır. Yazdan yakılıp bıldırcın avcısını küstüren anızlar , kışın kaz avcısını ise güldürürler.

Mevsimin henüz başı olması sebebiyle tam yeşermeyen ekinler kazlara pek cazip gelmez. Havaların yağmurlu ve ıslak olması da kazların anızları ve yanık tarlaları seçmeleri için bir sebeptir. Yanan tarlada açığa çıkmış yazdan kalan, yerdeki ekin taneleri ve daha gürbüz yeşermiş otlar-ekinler kazların ilk gelişlerinde onlara enfes bir ziyafet olanağı sağlar. Daha sonraları Kasım sonu ve Aralık ortalarına kadar ise anızları tercih ederler.
Ancak anız tarlada herhangi bir (doğal da olsa) yükselti olmaması kaydıyla. Anız ve yanık tarlalarda dolaşan kazlar henüz yeni geldiklerinden çok acemidirler ve kolay avlanırlar.Kaz avlarında güme çok önemlidir. Özellikle İç Anadolu'da yapılan kaz avlarında kesinlikle yüksek güme yani çalıdan, çırpıdan, sazdan ya da gizleme ağından yapılan gümeler iş görmez. Güme tarla tunçlarına kazılan en az 1.5 metre derinliğinde ve yeterince geniş olan (fazla değil) bir çukurdan ibarettir. Bu çukur kazılırken araba ile kazılacak yerin en fazla 200 metre yakınına yaklaşılmalı tarlada araç izi bırakılmamalıdır. Çukur kazılacak yer öncelikle bir tarafı anız diğer tarafı ise ekin olacak şekilde ayarlanmalı. Özellikle buğday ekili tarlalar tercih edilmelidir. Kazılan çukurda ertesi gün avlanılacak ise çukur akşamdan kazılmalı, sabah ayazını görmeli, dolayısıyla tabii bir şekil almalıdır.Çukurdan çıkarılan toprak, taşıma çuvalı ile arabaya götürülmeli oradan da daha uzağa dökülmelidir. Çıkarılan toprağın çukurun hemen etrafına dağıtılması av vurma şansını en az %50 azaltır. Çukur kazıldıktan sonra üzeri, önceden hazırlanarak, yanları yükseltilmiş bir tahtayla kapatılmalı ve tahta üzerine, tuncun doğal örtüsü olan bitkiler, toprağıyla beraber konmalıdır. Bu tahtanın altında avcının tutacağı bir kol olmalı ve avcı tüfek atacağı zaman bu tahtayı yana kaydırmalıdır. Bu tahta yerine sarı telis çuvallarda kullanılabilir ancak en güzeli yukarıda bahsettiğimiz şekildir.
Yerde kar olduğu zaman ise iş değişir. O zaman kar kamuflajlı giysiler giymek ve gümeyi beyazla kaplamak elzemdir. Karlı havalarda yeni güme kazmaktan kaçınmalı eski gümelerin karlarını çok hafif alarak, bu gümelerin kullanılması sağlanmalıdır. Karlı bir ortamda güme kazmaktansa altınıza bir bez serip yatarak üzerinize beyaz bir örtü çekmek her zaman daha iyidir. Çünkü açılan bir çukurdan çıkan toprağıın kar üzerinde yaptığı bozulmayı gidermeniz hemen hemen imkansızdır.

Gelelim mührelerin, yani taklit kazların tarlaya serilmesine. Kazların hangi sayıda serileceği hala tartışma konusudur. Bazı avcılar aaaa-body 5-6 mühre sererken bazıları daha çok sermeye gayret eder. Ben herzaman minumum 50 mühre sermeyi tercih etmişimdir. Avlanamazsam bile mühreleri seyretmek her zaman çok hoşuma gitmiştir. Gümenin yerini havanın ve hayvanın geliş yönüne göre tesbit ettik. Mühreleri öyle dizayn etmeliyiz ki gelen hayvan hiç bir şeyden kuşkulanmadan mührelere sallansın. Kazlar yemlenirken dahi nöbetci bırakan ender kuşlardandır. Bu yüzden mühre seriminde asıl mührelere en az 150 metre uzağa bir kaç tane nöbetçi mühre bırakmak gerekir. Bu mührelerin başları mümkün olduğunca dik tutulmalı ve etrafı gözetliyor havası verilmelidir. Diğer mühreler de çok yan yana olmamak kaydıyla rüzgarın geliş yönüne göre kafaları rüzgara verilerek serilmelidir. Mühreler kazların tur attıktan sonra avcıya göğüs vererek ineceği şekilde tanzim edilmelidir. Yani rüzgar avcının her zaman arkasından esmelidir. Kaz cinsi hayvanlar aşağıya inmeden önce geniş bir iki tur atarlar ve her zaman rüzgarı göğüslerine alarak inerler. Mührelerin yan yana sık aralıklarla dizilmeleri, gruba havalanmadan önce toplanmışlar hissini vereceğinden, gelen kazların hiç ilgilenmemesine sebep olacaktır. Bu yüzden bazı ikili-üçlü gruplar yapılsa da mühreler sık aralıklarla atılmamalıdır. Ayrıca mührelerin arasına çok ince malzeme üzerine asılmış uçar pozisyonda doldurulmuş gerçek kazlar koymakta iyi netice verir gerekliyse de her zaman iyi sonuçlar vermeyebilir. Yanlışlıkla çıkartılan bir ses tonu hayvanın daha alçalmadan yükselmesine sebep olabilir. Bu yüzden kazların zararsız addettiği tonlar öğrenilmeli ve o tonların dışına çıkılmamalıdır. Ayrıca düdükle ses çıkartmak fazla abartılmamalı, kazların ya da kazın dikkati çekilir çekilmez susulmalıdır. Unutmamak gerekir ki başarıya giden tek yol çalışmak ve egzersiz yapmaktır.

Mühre avında genelde açık şokların kullanılması tavsiye edilse de her zaman aaaaşok bir namluyu tercih etmişimdir. Bu namluyla atılacak saçma numarası ise 3-4-5.tir. Daha iri saçmalar mühre avında hem gereksiz hemde keyifsizdir. Bana soracak olursanın 5 numara tercihimdir.
 
YABAN DOMUZU AVI


Yaban domuzu avı 3 şekilde yapılır. Bunlardan birincisi bek avı, ikincisi sürek avı, diğeri ise iz sürerek yapılan arama-tarama avıdır.

Yaban domuzu avında 7x57mm üzeri yivli tüfekler ve 20numara ve üzeri yivsiz tüfekler kullanılabilir. Yivli tüfek katagorisinde yabandomuzu avı için en iyilerden birisi 9.3 x 62mm Mauser çaptır. Yivsiz tüfek kullanılacaksa 12 numara olması tercih edilmelidir. Bu tüfeklerde kullanılacak olan mühimmat, özellikle gece beklerinde ve sıklıklarda yapılan avlarda ikinci bir atışa imkan kalmayabileceği düşüncesiyle;

a) Bek avında, ağır şarjlı tek kurşun doluları ve yivli tüfeklerde 170 grain ve üzeri, yabandomuzu gibi sağlam, dirençli bir hayvanı tesirsiz kılacak özelliklerde olan çekirdekler,

b) Diğer avlanma yöntemlerinde ise yine tek kurşun tabir edilen çeşitli firmaların yivsiz tüfek mühimmatları ve yivlilerde minumum 150 grain yaban domuzu için yeterli biçimlerde çekirdekler.( Yivli tüfek mühimmatlarında, çeşitli firmaların, çeşitli özellikler gösteren çekirdekleri mevcut olduğundan, bu firmaların yaban domuzu avı için tavsiye ettiği çekirdekler kullanılmalıdır)

BEK AVI

Bu av gündüz ve akşam bekleri olmak üzere 2 şekilde yapılır.

Akşam bekleri, önceden beri süregelen bir avlanma şeklidir. Özel olarak yemlenerek beklense de, yoğun olarak yapılan şekli, bağ-bahçe ürünlerinin beklenmesi esasına dayalı olarak yapılan avdır.

Akşam bekleri havanın henüz kararmasıyla birlikte başlar. Yaban domuzu hava henüz kararırken gelebileceği gibi, daha geç saatlerde de gelebilir. Bu gelişlerde ortamın sakinliği, hayvanın sezileri, belirleyici rol oynar. Gökteki ayın durumu da yaban domuzlarının gelişlerinde önemli bir etkendir. Karanlık gecelerde erken, aydınlık gecelerde ise daha geç gelirler. Dolunay zamanlarında, hayvanlar genelde açığa çıkmadıklarından ve çok tedbirli olduklarından, her ne kadar görüş mesafesi açık olsa da avlanmak zordur. Yaban domuzlarının dolaşmaları açısından en iyi zaman, görüş mesafesinin mümkün olan en düşük mesafelerde olduğu gecelerdir. Böyle zamanlarda belirli açıklıklar tesbit edilerek devamlı buralar gözlenir,genelde yüksekçe bir oturum yerinde yapılır. Bu oturumlar, ağaçlar, kayalar hatta köyün yakınlarındaki tarlalar beklenecekse, ev çatıları olabilir. Bek avlarında, gözleri çok iyi görmemesine rağmen, çok güçlü işitme ve koku alma hassasiyetine sahip olan yaban domuzunu avlamak için sessizlik ve kokulardan arınmış olmak şarttır. Bu esnada sigara içilmez, ses çıkartılmayacağı gibi ani hareketlerden de kaçınılır. Birden fazla avcı avlanılıyorsa tüm avcıların yeri gündüzden tesbit edilir ve ona göre oturulur. Av esnasında toplu bir anlaşma olmadan av mahalli değiştirilemez veya terkedilemez. Yüksekçe bir yer bulunamayıp tarla kenarlarında oturulacaksa, oturulan yerin arkasına muhakkak suretle doğal bir gölge alınmalıdır. Daha değişik bir anlatımla; açığa, ufuk çizgisine, tepe üstlerine oturulmamalı, bir çalı önüne, bir kaya önüne oturulmalıdır.Çalıların ya da kayaların arkasına oturarak bek yapmak, gelecek olan hayvanı görmek için, çok kıpırdanma gerektireceğinden uygun değildir. Ayrıca yaz beklerinde sinekten rahatsız olmamak için, başı ve yüzü örtecek şekilde bir tül kullanılmalı ve yakalı, uzun kollu giysiler giyilmelidir. Sivrisinek kovucu ilaçlar kokularından ötürü kullanılmamalıdır. Tüfeğin arpacığını karanlıkta görmek zor olacağından, arpacıklara sigara jelatini sarılmalı, ya da son yıllarda piyasaya çıkan ışıklı-fosforlu, arpacıkların üzerine ayrıca takılan malzemeler kullanılmalıdır. Dürbün kullanıldığı zamanlarda ise içi aydınlatılmış ve artı kılı ışıklı dürbünler tercih edilmelidir.

Hayvanın menzilde görülmesiyle birlikte yapılan ilk atışın ardından, atılabilirse ikinci atış her zaman için emniyet atışı olarak yapılmalı ve hayvanın yaralı olarak gitmesine müsaade edilmemelidir. Silah atıldıktan sonra bek yeri hemen terk edilmemeli, ortalığın sakinleşmesi beklenmelidir. Ortalık sakinleştikten sonra diğer avcılarla haberleşerek kurşunun isabet ettiği noktaya gelinip, avın durumu kontrol edilmelidir. Hayvan yaralı olarak gittiyse havanın aydınlanmasını bekleyerek gündüz aramaya çıkılmalıdır. Gece el feneri ya da değişik yapay bir ışıkla takibe çalışılmamalıdır.



Diğer bir bek şekli gündüz yapılandır. Gündüz yapılan beklerde de ağaçlar üzerine kurulan platformlardan ya da başka ortamlardan faydalanılır. Ancak av için en iyi ortam ağaçlar üzerinde kurulan platformlardır. Bu platformlar, gece bekinin aksine yayılma ve yemlenme yerlerine değil, hayvanların yemlenme dönüşü olası geçiş noktalarında olur. Ancak meşe palamutlarının olgunlaşıp dökülmeğe başladığı zamanlarda , yaban domuzları artık bağ-bahçelere rağbet etmezler. Bu zamanlar yaban domuzlarının çiftleşme zamanlarının yaklaştığı ve kışa hazırlanmak için güç toplaması gerektiği zamanlardır.Yaban domuzları artık neredeyse akşama kadar ve akşamdan sabaha dek sadece karınlarını doyurmayı ve güçlenmeyi düşünürler. Dolayısıyla da çok gezerler.Bu gezme noktalarının tesbiti neticesinde, kurulacak olan platformlarda yine, sakin ve şanslı olmak kaydıyla güzel avlar yapılabilir. Bu platformlarda avlanmak için gerekli olan emniyet kuralları sadece bu avlar için özel olduğundan bunları aşağıda ayrıca sıralıyoruz:

a) Ağaca çıkarken ve inerken her zaman tırmanma kemeri kullanın.
b) Platformu ağaca yerleştirdikten sonra ilk yapacağınız, kendinizi emniyet kemeriyle ağaca bağlamak olmalıdır.
c) Ayaklarınızı platformun ortasına ( platformu ağaca sıkıca yerleştirdiğinize emin olduktan sonra) mümkünse topuklarınız ağaçtan destek alacak şekilde yerleştiriniz.
d) Av esnasında kullanacağınız malzemelerinizi, tırmanışlarda ve inişlerde kesinlikle üzerinizde bulundurmayın. Ayrı bir taşıma torbasıyla ve ip yardımıyla indirip çıkarın.Asla tüfeğinizi dolu olarak yukarı çekmeyin, aşağıya indirmeyin.
e) Bir ağaca çıkarken ve inerken kullandığınız merdivene veya ağaç gövdesine tutturduğunuz ayak basamaklarını çok dikkatli ve iki elle tutun. Asla tek elle tutunarak adım atmayın.

f) Ağaca çıktığınız veya bir kemer ile tutturduğunuz ayak basamaklarını üretici firmanın kullanma kılavuzunda tarif ettiği şekilde kullanın.(ağaca zarar vermemek için, kemerle tutturulan basamakları tavsiye ediyorum)
g) Tırmanırken asla avuç içleri kaygan eldivenler kullanmayınız.( yün vb) Kullandığınız eldivenlerin, tırmanma ekipmanlarını iyi kavraması ve kaymaması gerekmektedir.
h) Ağaç dallarına "ağırlığımı çeker" diye asla güvenmeyin.
i) Yukarı çıkardığınız malzemeleri kesinlikle ayak altına koymayın. Çünkü ayak altındaki malzemeler sizin dengenizi bozacak ve tehlikeli durumların doğmasına sebep olacaktır.
j) Yağmurlu ve elektrikli havalarda bu yöntemle asla avlanmayın.
k) Bütün avlarda olduğu gibi avlanacağınız mevkii ve döneceğiniz zamanı gecikmeleride göz önüne alarak yakınlarınıza mutlaka bildirin.

Bek avlarında giysi çok önemli değildir. Ancak devamlı oturarak, hareketsiz ortamda yapılan bir avlanma şekli olduğundan özellikle kış ortamında, soğuktan etkilenmemek için sıkı giyinmek gerekecektir.

SÜREK AVI

Yaban domuzu avında çok kullanılan bir yöntemdir. Bu av şeklinde, yaban domuzunun olması gereken yerler, önceden iz kesmek ya da hayvanların yatak yerlerini tahmin etmek suretiyle belirlenir. Ormanın topoğrafyası ve hayvanın alışkanlıkları göz önüne alınarak sürencilerin gireceği yön ve avcıların bekliyeceği geçiş yerleri tesbit edilir. Yöreyi bilen bir avcı tarafından, yaban domuzunun geçmesi muhtemel yerlere avcılar, aynı hat üzerinde olunmasına dikkat edilerek yan yana ormanın yapısına göre yerleştirilir. Sürene girecek olan sürenciler de (sarpçılar, batancılar) sürülecek araziyi rahatsız etmeden, sürenin başlıyacağı noktaya sessizce ulaştırılır. Belirlenen bir saatte ya da haberleşme sonucunda sürenciler (varsa) köpekleri araziye bırakıp, arkasından da kendileri girerek, köpekleri cesaretlendirmek ve yaban domuzlarını ürkütmek için havaya silah atarak ya da değişik yöntemlerle ses çıkartarak sürene başlarlar. Süren esnasında, bek yerlerinde bekleyen avcılar için sakinlik ve sessizlik esastır. Ormanda yaşayan diğer yaban hayvanları özenle korunmalı ve yaban domuzu için tertiplenen avda sadece yaban domuzu avlanmalıdır. Sallanan çalılara, seçilmeyen silüetlere asla ateş edilmemelidir.

Yapılan atıştan sonra yaban domuzunun yaralı olarak gittiği tesbit edilirse, avın yarasının soğuması için beklenmelidir. Süren bitmeden av yeri terk edilerek yaralı avın ardından gidilmez. Süren sonunda gerekli değerlendirmeler yapılmalı ve yaralı avın ardından öyle gidilmelidir. Köpekle yapılan sürenlerde, geçit yerlerinde bekleyen avcılar, kaçan yaban domuzlarının peşinden gelen köpekleri yakalayıp bağlamaları gerekir. Bu yapılmazsa köpekler, postayı yaran yaban domuzlarının peşinden beyhude yere takip edecekler ve bu hareket ikinci sürenin gecikmesine hatta yapılmamasına sebep olacak, köpekleri arayıp bulmak belki gece yarılarına kadar sürecektir. Sürek avı esnasında avcının köpek seslerine göre, gelen domuzun önünü kesmek için, koşarak yerini değiştirmesi, istenmeyen sonuçlara yol açarak vahim hadiselere sebep olabilir. Bu tip süren avlarında , yukarıda anlattığım gibi gerekli emniyet kurallarına uyulmadan kesinlikle tüfek atılamayacağı gibi, yanlara yani diğer avcıların bekledikleri yönlere de tüfek atılmaz. Atılacak tüfek ya hayvanın direkt olarak gelişine ya da geçtikten sonra arkasına doğru atılır. Yaban domuzu sürek avlarında her avda olunduğundan fazla dikkatli olunmalı, mümkün olduğunca aşırı kalabalık olarak yapılanve çeşitli yörelerden gelen birbirlerine yabancı avcılardan oluşan postalarla avlanmaktan kaçınılmalıdır. Unutmamak gerekir ki; BAŞKA BİR AVDA YA DA POSTADA BİR YABAN DOMUZU DAHA BULUNABİLİR, ANCAK YANLIŞLIKLA VURULAN BİR AVCI ASLA GERİ GELMEZ. Sürenin bittiğine emin olmadan, gerekli haberleşme çağrısı gelmeden bek yeri asla terk edilmemelidir. Ayrıca yaban domuzları tarafından yaralanabilecek av köpeklerine ilk müdahaleyi yapmak için gerekli olan sağlık malzemeleri ve bunlara ilave olarak strelize edilmiş ameliyat iğnesi, ipliği ve pens mutlaka bulundurulmalıdır.

Sürek avlarında, tehlike yaban domuzundan ziyade diğer avcılardan geleceği için, diğer avcıların görebileceği türden giysiler giymek ve özellikle kırmızı veya oranj ağırlıklı bir şapka takmak şarttır. Eğer mümkün ise sürencilere de fosforlu ve oranj yelekler giydirilmelidir.

ARAMA-TARAMA AVI Yaban domuzu avının belkide en zevkli yöntemidir. Avcının atış maharetinin yanında, gerçek avcıda olması gereken vasıflarını ortaya koyması açısından önemlidir. Bu avda avcı her yönüyle avcılık yapar. Arar, bulur ve avlar. Bunun için gerekli kriterleri yerine getirmesi ve tabiri caizse yaban domuzu gibi düşünmesi lazımdır. Yalçın kayaların zirvelerinde yapılan yabankeçisi avı kadar zevkli ve en az onun avı kadar zordur. Bir ormanın içerisine derinlemesine girerek yaban domuzunun yattığı yere kadar sokulmak hemen hemen imkansız gibidir. Burada avcıya düşen, yeteneklerini kullanarak imkansız gibi görünen bu olayı becerebilmektir.

Bu av, bir ya da en fazla iki avcıyla yapılır. Sessizlik, sabır ve sakinlik esastır. Bu ava çıkılmadan önce kesinlikle parfüm-losyon kullanılmamalı, iyice dinlenilmeli, yeterince uykuya doyulmalı ve yarı tok olunmalıdır. Yaban domuzları mevsime ve geceye göre değişik yataklarda barınırlar. Bunların tesbiti ancak avcının bilgisi ve tecrübesiyle olur. İki avcı yan yana belirli aralıklarla yürürken devamlı suretle birbirlerini kollamalıdırlar. Ormanlarda yaşayan büyük hayvanlar, genelde orman içi yolları ve patikaları kullanmayı tercih ederler. Bu tercihi yapmalarında ki en büyük etken sessizlik ihtiyacıdır. O yüzden bu tür bir avın yapılabilmesi ve ormanın derinliklerine sessizce girilmesi için avcı da bu yolları kullanmalıdır. Avcılar çok sakin ve sabırlı olmalı, gürültülü hareketlerden kaçınarak, sert hareket etmemeli, en küçük bir bıkkınlık emaresi göstermeden, konsantrasyonlarını bozmadan birbirlerini kontrol ederek, araziyi en ince detayına kadar aramalıdırlar.Yaban domuzlarının mevsimlere ve hava şartlarına bağlı olarak sık sık yer değiştirdiği göz ardı edilmemelidir. Yaban domuzlarının arazinin hakim noktalarınada yataklanacağını düşünerek, rüzgarı da karşıdan alacak şekilde aşağılara gözükmeden, yolun üst tarafından ilerlemeli, sık sık havayı dinlemek için durarak sessizce (parlama ördek avlarında su seviyesi düşük kenarları yüksek , otsuz, kamışsız kanallarda ördek avlar gibi) alt kenara gelinerek aşağılara bakılmalı ve tekrar geri çıkarak, bir müddet daha yürüyüp, başka bir noktadan dik olarak arazi tekrar yoklanmalıdır. Bu tür avlanma aynı yabankeçisi avı gibidir. Bazan saatlerce aynı kayaya baksanız bile yabankeçisini fark etmeyebilirsiniz. Ormanda bir hayvanın da fark edilmesi çok zordur. O yüzden çok dikkatli olunmalı bir taş misali sessiz ve sakin, şüphe edilen yerlerde gözetleme yapılmalıdır. Her dönülen viraj, gelinen tepe üzerlerinin arkası sessizce yoklanmalı ve ses dinlenmelidir. Orman içi patikaların ve yolların kullanılmaması halinde yaban domuzuna yaklaşmanız tamamen bir tesadüf eseri olacaktır. Bu av için en iyi hava , karın henüz yağdığı ya da sertleşmediği havalar ile hafif yağışli ve bulutlu havalardır. Bu havalarda yaban domuzları her zamankinden dah fazla gezerler. Dolayısıyla bulunma olasılıkları o nispette artar.

Diğer yöntemlerde pek önemli olmayan giysiler bu avlarda önem arzederler. Bu avlar esnasında, ses çıkartmayan, hafif ve nefes alan, yani terletmeyen giysiler ile ayakkabı olarak, altı yumuşak, mümkün olduğunca bastığınız yeri hissedebileceğiniz botlar kullanılmalıdır.


ÖNEMLİ BİLGİLER: Yaban domuzları ekim ayının ortasından itibaren çiftleşmeye başlarlar. Dolayısıyla bu dönemden sonraki aylar dişi yaban domuzlarının hamilelik aylarıdır. Bu aylarda özellikle sürek avlarından kaçınmalı ve dişi hayvanların vurulmaması için azami dikkatin gösterilmesi gerekmektedir.

Yaban domuzunun yavrularına çeşitli yörelerde farklı isimler verilmektedir. Örneğin İç Anadolu'da bir yaşına kadar "moza","potnak" veya "potak", bir yaşından büyük dişilerine "beniş" erkeklerine "azılı" denir. Yaban domuzunun 3-4 yaşında bulunan ve 60-70 kg. Arasında olan azılılarına "karapürçek" denir ki yaban domuzunun en cüretkar ve saldırganı bunlardır.

Yaban domuzunda da köpekte olduğu gibi ısırma iç güdüsü hakimdir.Böyle bir olayla karşılaşıldığında hayvanın kuduz olabileceği ihtimali göz önüne alınarak derhal tıbbi müdalale yapılmalıdır.İlk aşamada yara yerinin sabunlu su ile bolca yıkanması gerekmektedir.Saldırgan hayvan ele geçmiş ise kafası kesilerek veterinerliğe götürülmeli ve gerekli tetkikler yaptırılmalıdır.

Ayrıca yaban domuzunun etinde "trichin" denilen parazitin olma olasılığı yüksektir. Etinin yenilmesi istenmesi halinde, bir veteriner gözetiminden geçirilmesi gereklidir. Yaban domuzlarına yerleşen parazitler ve yerleşim bölgeleri şöyledir;

Trichina spiralis : Adele içerisinde ve bağırsakta

Cysticercus tenuicollis : Karaciğerde

Cysticercus cellosa : Beyin, kas ve gözlerde.


YABAN KEÇİSİ AVI

Dağ avları denince, akla en önce Çengel Boynuzlu Dağ Keçisi (Şamua) ve Yaban Keçisi (Kızıl keçi, bezoar) avı gelmektedir. Bu hayvanların her ikisininde avı benzerlik arz etmektedir. Bazı dağlarda aynı anda her ikisininde avını yapmak mümkün olabilmektedir.

Yaban keçisi, av hayvanlarının en vahşi ve ürkeğidir. Hiç bir hayvanda olmayan seziler yaban keçisinde toplanmıştır. Kendisinden başka hiç bir canlıya güvenmez ve birlikte olmaz. Yaşayışı, telaş ve ürkekliğe dayalıdır. Öyle ki; yaban keçisi yırtıcı bir hayvan olsaydı, sezileri ve yetenekleri korkunç düzeyde olduğundan, hiç bir canlı onunla başa çıkamazdı diyebiliriz.

Çengel Boynuzlu Dağ Keçisi
Yaban keçisini avlayabilmek için sağlık açısından yeterli olmanız gerekmektedir. En önce bacaklarınız çok sağlam olmalı, yaban keçisinin peşinden giderken, yalçın kayalıklardan, uçurumlardan geçebilmeli, havanın kararmasıyla bulunduğunuz yerde iptidai bir şekilde sabahlayacak kadar açık havaya ve soğuğa dayanıklı olunmalı, araziye çok kolay uyum sağlayan yaban keçisini görebilmek için de iyi bir çift göze sahip olunmalıdır. En sonunda da tüm bunlara göğüs gerip avınıza yaklaştıktan sonra onu atıp vuracak kadar sağlam bir atıcılığınız olmalıdır.
Unutmayın ki bu atışınız belki ikinciye imkan vermeyecek bir atış olacak ve antrenmanlarda yaptığınız gibi rahatlıkla tüfek atamayacak, "oraya şunu koy, dirseğimi destekle" gibisinden bir lüksünüz olmayabilecektir. Yaban keçisi avı minumum iki kişiyle yapılacak bir avdır. Bu avda dağların zirvelerine kesinlikle tek başına çıkılmaz. Her zaman yaralanmalara sebep olucak şekilde, istenmeyen sürprizlere açık bir avdır. Tabir-i caiz ise av gibi avdır. Adam gibi avlanılacak ve her şeyinizle kendinizi kanıtlamak ihtiyacı hissedeceğiniz bir avdır. Yaban keçisi avında başarılı olmak için tüm bu vasıfların yanında en önemlisi talihinizin açık olmasıdır. Çoğu yaban keçisi avında avcı avı bulmaz YABAN KEÇİSİ AVCIYA GÖZÜKÜR. Yaban keçisi dağdaki tüm belirtileri algılayan ve beynine yükleyen bir tedirginliğe sahiptir. Onun için tepesinde dolaşan sinek dahi dikkat etmesini gerektiren bir olgudur. Dağların tüm keklikleri özellikle de UR KEKLİKLER yaban keçilerinin dostudur. Avlanırken ıslık çalarak yitip giden bir ur keklik sizi tüm dağa ilan etmiş olur. O yüzden kırsalda derler ki " yaban keçilerinin çobanı ur kekliklerdir" Yaban keçisi avında dikkat edilecek bir diğer olgu ise, bu avda aşağıdan yukarı değil, her zaman yukarıdan aşağıya av yapılmasının gerektiğidir. Yukarıdan aşağıya yapılan avlarda avı görmeniz ve yaklaşmanız her zaman daha garantili olacaktır.

Yaban keçisi avında genelde, hayvanların geçtikleri ve takip ettikleri güzergah tesbit edilerek akşamdan ya da geceden buralarda konaklayarak sabahleyin bek avı yapılması esasına dayanan avlanma şekli uygulanır. Diğer bir yöntem ise, gezerek, avın olabileceği yerleri kontrol edip, bıkmadan usanmadan dürbün atmaktır. Bu yaban keçisi avının en zor şeklidir. Aşırı derecede dikkat, bilgi-beceri ve kondüsyon gerektirir. Bir diğer bir yöntem, hayvana ya da hayvanlara yaklaşma imkanı yoksa bir arkadaşınızı hayvanın bulunduğu yerin arkasına göndermek ve hayvanların size doğru yönelmesini sağlamaktır. Bunun için, yaban keçisini ürküten avcının da çok bilgili olması, nasıl ve ne şekilde hayvanı tedirgin edeceğini bilmesi gerekmektedir.

Bunca yorgunluktan sonra avını gören avcı, binbir güçlükle avına yaklaşmaya çalışır. Beş dakikalık yeri belki 3-5 saatte dolaşarak avını menzile sokar. Sonunda tetiği ezdiğinde, yaban keçisinin bulunduğu taştan sessizce devrilip, çimenlerin ya da karın üzerine yuvarlanmasının ardından bütün eziyetler ve zorluklar sona ermiştir. Artık avınızla baş başasınızdır. Elinizle hürmetkar sakalını okşar belki bir cigara tüttürür, yanında da cep matarasını parlatırsınız. Artık rahatlamış ve dağların keyfini çıkarır olmuşsunuzdur. Şimdi dağların güzelliklerini doya doya seyretmek zamanıdır. Güzelliklerini fark etmeyerek geçtiğiniz her dere, her yamaç, kayanın üzerinde yükselen ardıç, kıştan kalmış erimemiş kar, altınızdan akıp giden dere ya da karların arasından ardıça tırmanmak için acele eden bir sincabın görüntüsü, sizin için en ünlü ressamın fırçasından çıkmış gibidir. Ancak biraz dinlenip, rahatlamanın ardından, asıl büyük problemle karşı karşıya olduğunuz aklınıza gelir. TEKEYİ DAĞDAN İNDİRMEK. Eh artık gülü seven dikenine katlanır.
Yaban keçisinin ergin bir tekesinin uzunluğu 120-130cm, yüksekliği 90-100 cm. Ağırlığı ise yaklaşık 80-90 kg gelmektedir. Aynı erginlikte ki dişinin ağırlığı ise ancak 30-35 kg, uzunluğu ise 60-70cm.dir.Postları açık kırmızımtrak ya da sarımtrak pas rengindedir. Dişilerde genelde renkler değişmemekte, tekelerde ise çeşitli renk versiyonları takip edilmektedir.

Tekelerin renkleri kışın daha ziyade beyaza yakındır. Yaşlandıkça bu renk sırtlarda grimsi, karın tarafında da beyaz uçlu kılların mevcudiyeti şeklinde olur. Tekelerde 4 yaşından sonra ve kış aylarında göğüsü çevreleyen ve omuzun üzerinden geçen siyah bir bant oluşur. Hem erkekte hem de dişide sakal mevcuttur. Ancak tekenin sakalı daha gür ve uzun olur. Boynuz olarakta dişinin boynuzları ince ve kısadır. Belirli bir ölçünün üstüne çıkmaz. Çiftleşme zamanları Aralık-Şubat arası olmak üzre aşağı yukarı 40 günlük bir zaman dilimini kapsar. Yaşadıkları muhite ve iklim şartlarına göre bu zaman dilim arasındaki günlerde çiftleşirler. Gebelik müddeti 5 aydır. Dişi nisan sonunda ya da mayıs başında doğurur. Genelde 2 yaşındaki dişiler 2 yavru, 3 yaşındaki dişiler ise 3 yavru yaparlar. Emzirme 6 ay sürer.

Keçini düşmanları insandan başka, kurt ve vaşaktır. Kartal, çakal ve tilkiler ise genellikle yavrularına karşı tehlike arzederler.

Türkiye'de yaban keçilerinin rekor trofeye sahip tekelerinin bulunduğu bir gerçektir. Ancak gerek Orman Bakanlığının belirli bir av politikası olmaması, gerekse insanlarımızın trofe anlayışı bulunmaması sebebiyle Türkiye'de avlanan tekelerin boynuz uzunlukları bilinmemekte ve dolayısıyla dünya kamuoyuna tekelerimizi tanıtamamaktayız. Türkiye'de yabancı turist avcıya arzedilen teke avlaklarının kısıtlı olması, en büyük tekelerin yaşadığı doğu vilayetlerinin ava açılmaması gibi sebeplerden dolayı AV TURİZMİ ölme noktasına gelmiş bulunmaktadır. Tüm bu olumsuzlukların yanında bir av turizmi firmasının sayesinde, izinli olarak Niğde-Demirkazık Dağ'ında bir Amerikalı avcıya avlatılan aşağıda fotoğrafını yayınladığımız tekenin trofesi 132cm. gelmiş ve bu trofe dünyanın en büyük 3. trofesi olarak kayıtlara geçerek Safari Clup'ın magazin dergisinden tüm dünyaya ilan edilerek Türkiye'nin reklamı yapılmıştır. Bunun yanında, Doğu İllerimizde 150-170cm.lik boynuzların varlığından bahsedildiği ve bu trofelere sahip hayvanların illegal yollardan avlandığı gerçeğiyle Orman Bakanlığı'nın konuya daha akılcı ve ilkeli eğilmesi gerektiği kanısındayım.


KUM KEKLİĞİ AVI



Kum Kekliğini (diğer bir adı jet kekliği, yöresel halk arasında kullanılan ismi Küçük Keklik) hep merak etmişimdir. Her zaman ismini işitir kendisini bilmezdim. Nerelerde yaşadığını, alışkanlıklarını, avlanma biçimini bilmiyordum. Sonunda 1983 senesinde görevim icabı gittiğim Diyarbakır, Mardin, Adıyaman illerimizin avlaklarında tanışma olanağı buldum. Garip ve çekici bir av kuşu olduğundan ve de köpekle avının çok zevkli olmasından ötürü tanıtmak istedim.
Kum kekliği çilden biraz küçük bir av kuşu. Aynı çil ve kınalıda olduğu gibi sürüler halinde yaşıyor. Yalnız avlanma sahaları ayrı. Bir çok kez avlanmama rağmen kınalı ile aynı yerde bulunduklarını görmedim. Genellikle hatta kesinlikle kumluk alanlarda, çalısı çırpısı az yerlerde bazen de dere kenarlarındaki geniş taşlıklarda bulunuyorlar. En çok sevdikleri alanlar derelerin, çayların kenarlarında içinde bir iki çalı, ot bulunan kumluk alanlar. Bu yüzden de özellikle Dicle, Fırat nehirlerinin kıyılarını tercih ediyorlar. Avlanmaları kınalıya oranla daha zor. Hayli sert kalkıp, hızla isimlerine layık bir şekilde yol alıyorlar. Yerli halk tarafından küçük keklik diye anıldığını söylemiştim, avcısı hemen hiç yok gibi. Yöre halkı hem küçük olduğundan, hem de yerde denk getirip atamadıklarından avıyla uğraşmıyorlar.
Mardin'in Nusaybin, Cizre avlaklarında da karşılaştım bu kekliklerle. Diyarbakır'ın aksine yine kumluk fakat susuz alanlarda avladım. Sonra suya çok düşkün olmadıklarını düşündüm. Su ihtiyaçlarını sanırım kınalı keklik gibi görüyorlar. Üremeleri de kınalılar gibi. Palazları da benzer. Birbirinden ayırt etmek hayli güç.
Jetlerin erkekleri hemen tanınıyor. Dişilerine oranla daha iri gösterişli oluyorlar. Renkleri daha canlı, göğüslerindeki nişanlar daha belirgin oluyor. Dış görünüşünün tarifine gelince şöyle; gagaları hafif turuncuya çalan sarı renkte. Göz kapaklarından geriye doğru giden siyah sürmesi var. Boyun göğüse kadar gri renkte, üzerinde gri noktalar görünüyor. Göğüs kahverenginin, grinin, beyazın ve siyahın tonlarıyla süslenmiş. Göğüsten sağa ve sola doğru siyah düzgün çizgiler var. Kuyruk kırmızıya çalan kahverengi. Sırt ve kanatları kum renginde ve kuyruk tarafına gidildikçe siyah noktalar oluşmuş. Ayaklar hafif yeşile kaçıyor. Kanat içinin üst tarafları kirli sarı renkte.
Hayvanın kabaca görünüşü böyle. Ayrıca yerde sekmesini seviyor. Uçuşları ıslığa benzer bir sesle başlıyor ve kısa mesafeli oluyor. Çok iyi pısma yeteneğine sahip. Köpekle avlanması çok zevkli. Özellikle köpek alıştırmak ve yetiştirmek için birebir. Sayıları fazlaca olduğundan köpek hangisiyle uğraşacağını şaşırıyor. Fişek adında bir seterim vardı. Ağzında kum kekliği varken bir diğerine ferma verdiğine, çift çift taşımaya çalıştığına defalarca şahit oldum.
Bir sonuç çıkartmak gerekirse kum kekliği güzel bir av kuşumuz. Yalnızca güneydoğu bölgelerimizde bulunması çekiciliğini de arttırıyor. Ancak bazı sezonlar avına yasaklama getirilmesini anlamıyorum. Halbuki saydığım illerde bol miktarda mevcut. Yaşam ortamları da kıştan etkilenmeyecek şekilde. Dileğim avcı arkadaşlarımın bu kuşun avına bir kezde olsa gitmeleri ve bu kuşun ıslığını, kanat sesini duymaları. Son olarak bir şey daha ilave etmek istiyorum; kınalıyla beraber hiç rastlamadım derken, birlikte yaşamadıkları sonucunu çıkartmıyorum. Sadece kınalı gibi sert kayalık yerleri pek sevmediklerini belirtiyorum. Sıkıştırıldıkları zaman kum keklikleri de kınalılar gibi soluğu kayalarda, sert yamaçlarda alıyorlar.
 
teşk emeğine sağlık.....
ayrıca bi tüfek deyip geçmemek lazımmış:D baksanıza neler wrmış..
gerçi ben yeni başladım ama öğrenirim zamanla
 
Geri
Üst