Börteçine9
New member
AKP ile kol kola yürüyen, 2.Cumhuriyetçiler, Kürtçüler, cemaatçiler için her zamanki gibi yıpratmak için en büyük hedefleri olarak Türk Ordusunu seçtiler. Özellikle medya yoluyla her türlü saldırıyı yoğunlaştırdılar.
Bu saldırıların merkez üssü "Taraf" isimli bir gazete olmuştur. AKP medyası da, akbaba gibi, kendine düşen payı, buradan arta kalanlarla yapmaktadır. Birinde, TSK'yı yıpratıcı bir haber çıkıyor, diğerlerini de servis yapılıyor. Bu saldırılarda üslup aynı, tavır aynı, metod aynı…
Bu "Taraf" gazetesi birden peydah oldu. Peydah olduğu günden bu yana tek yaptıkları devletin kurumlarını, özellikle de TSK'yı yıpratacak yayın politikasını benimsemeleri olmuştur.
İlginçtir, devletin elindeki kurumlarda bu gazeteye reklâm vermektedir. Devleti yıpratan gazete, devletten reklâm alıyor. Bu gazeteye reklâm verilmesini sağlayan hangi iktidar mensubu acaba?
Her zaman için devletin-milletin yanında olmuş başta Ortadoğu Gazetesi olmak üzere, vatansever gazetelere reklâm koklatmazken, Taraf'a reklâm verenler kimlerdir?
Kurulduğu günden bu yana TSK'yı hedef yapan "Taraf Gazetesi" son olarak geçtiğimiz günlerde yayınladığı bir manşette Genelkurmay Başkanlığı'nın "Türkiye'yi Biçimlendirme Planı" yaptığını iddia etmişti. Bu iddia, Genelkurmay tarafından yalanlandığı gibi, Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt bu gazete ile ilgili ""Ben diyorum ki yok. O gazeteyi finanse eden kim, siz ona bakın; bakın sadece o gazetenin finansörü diyorum. Diyorum ki plan çeşitli kademelerden geçer ve uygulanır. Ama böyle bir şey yok..." şeklinde açıklamada bulunmuştur.
Taraf Gazetesi, ertesi gün manşetten "Gizli patronumuzu açıklayın" diye çağrıda bulundu.
PKK'nın Kandil Dağı'ndaki kampına gidip, röportajlar yapıp, onlarla hatıra fotoğrafları çektirip, dostluk mesajları veren Taraf Gazetesi'nin baş mimarı Ahmet Altan ve Yasemin Çongar'ın en azından düşünce finansörleri bellidir.
Ahmet Altan, PKK'nın Kandil kampından dönüşte, PKK'lı teröristlerin hayatı konusunda duyduğu endişeyi gizlememiş ve adeta ağlamaklı bir tonda şu ifadelerde bulunmuştu:
"Ben o köy evinin kapısında PKK'lılar bırakmadım; aynı odayı paylaştığım, konuştuğum şakalaştığım insanları bıraktım. Salih'i, Bozan'ı, Mizgin'i, Jiyan'ı, Roj'u, Adem'i bıraktım. Bir daha operasyon olursa eğer, sonuçlarını içim titreyerek okuyacağımı biliyorum; tanıdık bir isme rastlamaktan korkarak..."
Türk Ordusuna her türlü saldırıyı yapıp, PKK'lı teröristlere bu satırları yazan Ahmet Altan'a, patronlarını açıklasanız ne olur, açıklamasanız ne olur? Herşey apaçık ortada değil mi?
Kandil Dağı'na çıkıp PKK'lı teröristlerle şen şakrak muhabbetler yapıp, pozlar vereceksiniz, onları masum insanlar olarak göstereceksiniz ama söz konusu Türk Ordusu olunca yerden yere vuracaksınız.
Siz, hangi demokrasiden bahsediyorsunuz? PKK'lıları koruyacak, Kürdistan'ı kuracak bir demokrasi anlayışından mı?
TSK'yı anti-demokratik olmakla suçlarken, PKK'yı savunmayı demokrasinin neresine koyuyorsunuz?
Türkiye, demokrasiden, hukuk yolundan asla taviz vermemelidir. Devletin tüm kurumları da, buna özen göstermelidir. Fakat demokrasi ve hukuk anlayışımız ülkenin bölünmez bütünlüğünü ve Türk milletinin, devletinin menfaatlerini korumalıdır. Bu demokrasi ve hukuk anlayışı, aynı zamanda bölücü unsurları böcek gibi de ezmelidir.
Dünyanın neresinde demokrasi ve hukuk anlayışı bölücülere destek olarak kullandırılıyor?
Taraf gazetesi, Türkiye'de bunu istiyor.
PKK'ya demokrasi, PKK denen çapulcularla mücadele eden Türk Ordusuna ise her türlü saldırı mübah…
Taraf Gazetesi, AKP'ye yakınlığı ile biliniyor. AKP medyası olarak bilinen medyada, bu gazete ile dirsek temasında çalışmaktadır. AKP'li yazarlar olarak bilinen kişiler,Taraf Gazetesi ile paralel yazılar yazmaktadırlar.Yazıları karşılıklı kıyaslarsanız,bunu gayet net olarak görürsünüz.
AKP-Kürtçüler, Cemaatçiler,2.Cumhuriyetçiler ittifakı o kadar berrak bir şekilde görünmektedir ki, adeta tek vücut gibiler. Birine dokunsan, hepsi kendi vücuduna dokunulmuş sanmaktadırlar.
Darbe çığırtkanlıkları yapıyorlar, AKP destekli olduğu, AKP medyasının tavrından belli olan "darbeye hayır" yürüyüşleri düzenliyorlar… İlginçtir, DTP ve PKK'ya destek veren sözde sivil toplum kuruluşları da bu düzenlenen yürüyüşlerde en ön safta yürüyorlar…
Aynı kişiler "PKK'ya hayır" diye yürüsünler de, önce adamlıklarını görelim…
PKK ile kol kola,"darbeye hayır" yürüyüşleri yapanların amacı kendi önlerinde en büyük engel olan TSK'yı yıpratmaktır.
Bunları yaparlarken de, hep o sihirli "demokrasi, hukuk" gibi kavramları kullanmaktadırlar. Ama kimsede çıkıp, PKK'nın safından, Cumhuriyet safından "demokrasiyi, hukuku" kirletmeyin demiyor.
Türkiye Cumhuriyeti'nden yana "TARAF" olamayanlara, taraf olan AKP iktidarı, bu yaşananların başlıca sorumlusudur.
Devlete saldırıyı misyon edinmiş bu medya kenelerini yaratan, AKP iktidarıdır.
Türkiye'de, hukuk ve demokrasi sadece Türkiye Cumhuriyetini sonsuza dek yaşatmak için var olmalıdır. Bizim anlayışımız, buna taraftır…
AKP, kendi "Taraftarlarına" hâkim olmalıdır. Türk devleti ve onu koruyan en büyük güç olan Türk Ordusu, bu "Taraftarlara" kurban olmayacak kadar büyüktür.
Yıldıray Çiçek
Bu saldırıların merkez üssü "Taraf" isimli bir gazete olmuştur. AKP medyası da, akbaba gibi, kendine düşen payı, buradan arta kalanlarla yapmaktadır. Birinde, TSK'yı yıpratıcı bir haber çıkıyor, diğerlerini de servis yapılıyor. Bu saldırılarda üslup aynı, tavır aynı, metod aynı…
Bu "Taraf" gazetesi birden peydah oldu. Peydah olduğu günden bu yana tek yaptıkları devletin kurumlarını, özellikle de TSK'yı yıpratacak yayın politikasını benimsemeleri olmuştur.
İlginçtir, devletin elindeki kurumlarda bu gazeteye reklâm vermektedir. Devleti yıpratan gazete, devletten reklâm alıyor. Bu gazeteye reklâm verilmesini sağlayan hangi iktidar mensubu acaba?
Her zaman için devletin-milletin yanında olmuş başta Ortadoğu Gazetesi olmak üzere, vatansever gazetelere reklâm koklatmazken, Taraf'a reklâm verenler kimlerdir?
Kurulduğu günden bu yana TSK'yı hedef yapan "Taraf Gazetesi" son olarak geçtiğimiz günlerde yayınladığı bir manşette Genelkurmay Başkanlığı'nın "Türkiye'yi Biçimlendirme Planı" yaptığını iddia etmişti. Bu iddia, Genelkurmay tarafından yalanlandığı gibi, Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt bu gazete ile ilgili ""Ben diyorum ki yok. O gazeteyi finanse eden kim, siz ona bakın; bakın sadece o gazetenin finansörü diyorum. Diyorum ki plan çeşitli kademelerden geçer ve uygulanır. Ama böyle bir şey yok..." şeklinde açıklamada bulunmuştur.
Taraf Gazetesi, ertesi gün manşetten "Gizli patronumuzu açıklayın" diye çağrıda bulundu.
PKK'nın Kandil Dağı'ndaki kampına gidip, röportajlar yapıp, onlarla hatıra fotoğrafları çektirip, dostluk mesajları veren Taraf Gazetesi'nin baş mimarı Ahmet Altan ve Yasemin Çongar'ın en azından düşünce finansörleri bellidir.
Ahmet Altan, PKK'nın Kandil kampından dönüşte, PKK'lı teröristlerin hayatı konusunda duyduğu endişeyi gizlememiş ve adeta ağlamaklı bir tonda şu ifadelerde bulunmuştu:
"Ben o köy evinin kapısında PKK'lılar bırakmadım; aynı odayı paylaştığım, konuştuğum şakalaştığım insanları bıraktım. Salih'i, Bozan'ı, Mizgin'i, Jiyan'ı, Roj'u, Adem'i bıraktım. Bir daha operasyon olursa eğer, sonuçlarını içim titreyerek okuyacağımı biliyorum; tanıdık bir isme rastlamaktan korkarak..."
Türk Ordusuna her türlü saldırıyı yapıp, PKK'lı teröristlere bu satırları yazan Ahmet Altan'a, patronlarını açıklasanız ne olur, açıklamasanız ne olur? Herşey apaçık ortada değil mi?
Kandil Dağı'na çıkıp PKK'lı teröristlerle şen şakrak muhabbetler yapıp, pozlar vereceksiniz, onları masum insanlar olarak göstereceksiniz ama söz konusu Türk Ordusu olunca yerden yere vuracaksınız.
Siz, hangi demokrasiden bahsediyorsunuz? PKK'lıları koruyacak, Kürdistan'ı kuracak bir demokrasi anlayışından mı?
TSK'yı anti-demokratik olmakla suçlarken, PKK'yı savunmayı demokrasinin neresine koyuyorsunuz?
Türkiye, demokrasiden, hukuk yolundan asla taviz vermemelidir. Devletin tüm kurumları da, buna özen göstermelidir. Fakat demokrasi ve hukuk anlayışımız ülkenin bölünmez bütünlüğünü ve Türk milletinin, devletinin menfaatlerini korumalıdır. Bu demokrasi ve hukuk anlayışı, aynı zamanda bölücü unsurları böcek gibi de ezmelidir.
Dünyanın neresinde demokrasi ve hukuk anlayışı bölücülere destek olarak kullandırılıyor?
Taraf gazetesi, Türkiye'de bunu istiyor.
PKK'ya demokrasi, PKK denen çapulcularla mücadele eden Türk Ordusuna ise her türlü saldırı mübah…
Taraf Gazetesi, AKP'ye yakınlığı ile biliniyor. AKP medyası olarak bilinen medyada, bu gazete ile dirsek temasında çalışmaktadır. AKP'li yazarlar olarak bilinen kişiler,Taraf Gazetesi ile paralel yazılar yazmaktadırlar.Yazıları karşılıklı kıyaslarsanız,bunu gayet net olarak görürsünüz.
AKP-Kürtçüler, Cemaatçiler,2.Cumhuriyetçiler ittifakı o kadar berrak bir şekilde görünmektedir ki, adeta tek vücut gibiler. Birine dokunsan, hepsi kendi vücuduna dokunulmuş sanmaktadırlar.
Darbe çığırtkanlıkları yapıyorlar, AKP destekli olduğu, AKP medyasının tavrından belli olan "darbeye hayır" yürüyüşleri düzenliyorlar… İlginçtir, DTP ve PKK'ya destek veren sözde sivil toplum kuruluşları da bu düzenlenen yürüyüşlerde en ön safta yürüyorlar…
Aynı kişiler "PKK'ya hayır" diye yürüsünler de, önce adamlıklarını görelim…
PKK ile kol kola,"darbeye hayır" yürüyüşleri yapanların amacı kendi önlerinde en büyük engel olan TSK'yı yıpratmaktır.
Bunları yaparlarken de, hep o sihirli "demokrasi, hukuk" gibi kavramları kullanmaktadırlar. Ama kimsede çıkıp, PKK'nın safından, Cumhuriyet safından "demokrasiyi, hukuku" kirletmeyin demiyor.
Türkiye Cumhuriyeti'nden yana "TARAF" olamayanlara, taraf olan AKP iktidarı, bu yaşananların başlıca sorumlusudur.
Devlete saldırıyı misyon edinmiş bu medya kenelerini yaratan, AKP iktidarıdır.
Türkiye'de, hukuk ve demokrasi sadece Türkiye Cumhuriyetini sonsuza dek yaşatmak için var olmalıdır. Bizim anlayışımız, buna taraftır…
AKP, kendi "Taraftarlarına" hâkim olmalıdır. Türk devleti ve onu koruyan en büyük güç olan Türk Ordusu, bu "Taraftarlara" kurban olmayacak kadar büyüktür.
Yıldıray Çiçek