TOROMAN
VaTaN Bekçisİ
- Katılım
- 12 Şub 2006
- Mesajlar
- 981
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Cumhuriyet'in ilânından sonra İstanbul'da bir resepsiyon verilir. Tüm dünya
ülkelerinin elçileri ve ateşeleri de davet edilir.
Davet güzel bir şekilde devam etmektedir fakat İngiliz ateşesi olan
Binbaşının bakışları Mustafa Kemal'in gözünden kaçmaz.
Bütün davet boyunca kendisine dik dik bakmıştır ve bakmaya devam etmektedir.
Ne olduğunu öğrenmek için yaverini gönderir.
Yaver dönüp Mustafa Kemal'e şöyle der:
- Paşam kendisine neden ters bir tavır takındığını sordum, o da bana Mustafa
Kemal'in Çanakkale'de babasını öldürdüğünü söyledi.
Bunun üzerine Mustafa Kemal şöyle der:
- Git sor bakalım babasının Çanakkale'de ne işi varmış?
İade-i Ziyaret
Meşhur bir politikacımıza Fransa'da: "Siz Osmanlıların Viyana kapılarında NE
işiniz vardı? diye sorması üzerine, o politikacımızın gayet veciz bir
şekilde: "Haçlı seferlerinin iade-i ziyaretiydi diye cevap verdiğini .
İçi Yivli Toplar ve Ecdadımızın Sızlayan Kemikleri
Yavuz Sultan Selim Han'ın Ridaniye Savaşı'nda, ileri görüşlü babası Sultan
II Bayezid' ın icadı olan "içi yivli topları” kullanarak büyük başarılar
elde ettiğini..
Bugün ise bizlerin hala II Bayezid'in bu büyük icadını tarih kitaplarımızda:
"Yivli top 1868 de Almanlar tarafından icad edildi" diye okutma gafletini
göstererek ecdadımızın kemiklerini sızlattığımızı..
Ağaca Asılan Zekat Parası
Fatih Sultan Mehmet Han devrinde bir Müslümanın günlerce dolaşıp yıllık
zekatını verebileceği fakir birini arayıp bulamadığını, bunun üzerine
zekatının tutarı olan parayı bir keseye koyarak Cağaloğlu'ndaki bir ağaca
asıp, üzerine de: "Müslüman kardeşim, bütün aramalarıma rağmen
memleketimizde zekatımı verecek kimse bulamadım. Eğer muhtaç isen hiç
tereddüt etmeden bunu al" diye yazdığını..
Ve bu kesenin üç ay kadar o ağaçta asılı kaldığını......
İnsanlığın En Muhteşem Harikası
Osmanlı içtimai yapısı üzerine uzman olan Erlanyen Üniversitesi
profesörlerinden Hutterrohta :
"Osmanlı Devleti, geniş topraklarını ve üzerindeki çeşitli kavimleri,
Topkapı Sarayı'ndan mükemmel bir şekilde idare ediyordu. O saray da
batıdaki en mütevazi bir derebeyinin sarayı kadar bile büyük değildi. Bu
nasıl oluyordu?" diye sorulduğunda, Profesör Hutterroht'un:
"Sırrını çözebilmiş değilim. 16. asırda Filistin'in sosyal yapısı üzerinde
çalışırken öyle kayıtlar gördüm ki hayretler içinde kaldım. Osmanlı, üç yıl
sonra bir köyden geçecek askeri birliğin öğle yemeğinden sonra yiyeceği
üzümün nereden geleceğini planlamıştı. Herhalde Osmanlı, devlet olarak
insanlığın en muhteşem harikasıdır" diye cevap verdiğini...
Abdülhamid Han'ın İstihbarat Gücü
Batılı emperyalist güçlerin, Ermenileri piyon olarak kullanıp kışkırtarak
Anadolu'da karışıklıklar çıkardığı günlerde, İngiliz Büyükelçisi'nin Sultan
Abdülhamid'e gelip, küstahça: "Daha ne kadar Ermeni öldüreceksiniz?" diye
sorma cüretini göstermesi üzerine, Ulu Hakan'ın keskin bakışlarını elçinin
üzerine dikerek: "Filan gün, filan saatte Karadeniz'in filan noktasına
yaklaşıp, karaya Ermenileri Türklere karşı silahlandırmak için şu kadar
sandık malzeme çıkaran ve komitacılara teslim eden İngiliz gemisinde, Türk
başına kaç silah bulunuyorsa tam o kadar Ermeni öldüreceğiz. " cevabını
verdiğini. Sultan Abdülhamid'in bu muazzam istihbarat gücü karşısında
İngiliz elçisinin dehşete kapılarak aptallaştığını...
Lavrens'in İtirafı
Arapları aldatarak Osmanlı Devleti aleyhine kışkırtıp isyana sevkeden
İngiliz casusu Lavrence'in, yardımcıları Nuri Said, Faysal ve Şerif Hüseyin
ile birlikte Şam'da Türkleri katlettikten sonra: "'Evet onları isyana ben
kışkırtmıştım. Ama böylesine vahşice kan dökeceklerini hiç tahmin etmemiştim
Bazı mahalleleri gezerken silahsız Türk askerlerinin nasıl öldürüldüklerine
bakamadım; tiksindim bu vahşetten..."
diyerek itirafta bulunduğunu .
DUYMUŞ MUYDUNUZ ?
ülkelerinin elçileri ve ateşeleri de davet edilir.
Davet güzel bir şekilde devam etmektedir fakat İngiliz ateşesi olan
Binbaşının bakışları Mustafa Kemal'in gözünden kaçmaz.
Bütün davet boyunca kendisine dik dik bakmıştır ve bakmaya devam etmektedir.
Ne olduğunu öğrenmek için yaverini gönderir.
Yaver dönüp Mustafa Kemal'e şöyle der:
- Paşam kendisine neden ters bir tavır takındığını sordum, o da bana Mustafa
Kemal'in Çanakkale'de babasını öldürdüğünü söyledi.
Bunun üzerine Mustafa Kemal şöyle der:
- Git sor bakalım babasının Çanakkale'de ne işi varmış?
İade-i Ziyaret
Meşhur bir politikacımıza Fransa'da: "Siz Osmanlıların Viyana kapılarında NE
işiniz vardı? diye sorması üzerine, o politikacımızın gayet veciz bir
şekilde: "Haçlı seferlerinin iade-i ziyaretiydi diye cevap verdiğini .
İçi Yivli Toplar ve Ecdadımızın Sızlayan Kemikleri
Yavuz Sultan Selim Han'ın Ridaniye Savaşı'nda, ileri görüşlü babası Sultan
II Bayezid' ın icadı olan "içi yivli topları” kullanarak büyük başarılar
elde ettiğini..
Bugün ise bizlerin hala II Bayezid'in bu büyük icadını tarih kitaplarımızda:
"Yivli top 1868 de Almanlar tarafından icad edildi" diye okutma gafletini
göstererek ecdadımızın kemiklerini sızlattığımızı..
Ağaca Asılan Zekat Parası
Fatih Sultan Mehmet Han devrinde bir Müslümanın günlerce dolaşıp yıllık
zekatını verebileceği fakir birini arayıp bulamadığını, bunun üzerine
zekatının tutarı olan parayı bir keseye koyarak Cağaloğlu'ndaki bir ağaca
asıp, üzerine de: "Müslüman kardeşim, bütün aramalarıma rağmen
memleketimizde zekatımı verecek kimse bulamadım. Eğer muhtaç isen hiç
tereddüt etmeden bunu al" diye yazdığını..
Ve bu kesenin üç ay kadar o ağaçta asılı kaldığını......
İnsanlığın En Muhteşem Harikası
Osmanlı içtimai yapısı üzerine uzman olan Erlanyen Üniversitesi
profesörlerinden Hutterrohta :
"Osmanlı Devleti, geniş topraklarını ve üzerindeki çeşitli kavimleri,
Topkapı Sarayı'ndan mükemmel bir şekilde idare ediyordu. O saray da
batıdaki en mütevazi bir derebeyinin sarayı kadar bile büyük değildi. Bu
nasıl oluyordu?" diye sorulduğunda, Profesör Hutterroht'un:
"Sırrını çözebilmiş değilim. 16. asırda Filistin'in sosyal yapısı üzerinde
çalışırken öyle kayıtlar gördüm ki hayretler içinde kaldım. Osmanlı, üç yıl
sonra bir köyden geçecek askeri birliğin öğle yemeğinden sonra yiyeceği
üzümün nereden geleceğini planlamıştı. Herhalde Osmanlı, devlet olarak
insanlığın en muhteşem harikasıdır" diye cevap verdiğini...
Abdülhamid Han'ın İstihbarat Gücü
Batılı emperyalist güçlerin, Ermenileri piyon olarak kullanıp kışkırtarak
Anadolu'da karışıklıklar çıkardığı günlerde, İngiliz Büyükelçisi'nin Sultan
Abdülhamid'e gelip, küstahça: "Daha ne kadar Ermeni öldüreceksiniz?" diye
sorma cüretini göstermesi üzerine, Ulu Hakan'ın keskin bakışlarını elçinin
üzerine dikerek: "Filan gün, filan saatte Karadeniz'in filan noktasına
yaklaşıp, karaya Ermenileri Türklere karşı silahlandırmak için şu kadar
sandık malzeme çıkaran ve komitacılara teslim eden İngiliz gemisinde, Türk
başına kaç silah bulunuyorsa tam o kadar Ermeni öldüreceğiz. " cevabını
verdiğini. Sultan Abdülhamid'in bu muazzam istihbarat gücü karşısında
İngiliz elçisinin dehşete kapılarak aptallaştığını...
Lavrens'in İtirafı
Arapları aldatarak Osmanlı Devleti aleyhine kışkırtıp isyana sevkeden
İngiliz casusu Lavrence'in, yardımcıları Nuri Said, Faysal ve Şerif Hüseyin
ile birlikte Şam'da Türkleri katlettikten sonra: "'Evet onları isyana ben
kışkırtmıştım. Ama böylesine vahşice kan dökeceklerini hiç tahmin etmemiştim
Bazı mahalleleri gezerken silahsız Türk askerlerinin nasıl öldürüldüklerine
bakamadım; tiksindim bu vahşetten..."
diyerek itirafta bulunduğunu .
DUYMUŞ MUYDUNUZ ?