"vatan yahut teferruat"

64general1

New member
Katılım
14 Haz 2007
Mesajlar
1,720
Reaction score
0
Puanları
0
"vatan yahut teferruat"
Yazar H. MÜMTAZ
Çarşamba, 17 Ekim 2007
KIBRIS-KERKÜK YAHUT TEFERRUAT
Kıbrıs ve Kerkük de "vatan" olduklarına göre Kıbrıs ve Kerkük'te de "vatan yahut teferruat"...

Yaşamlarını ifrat ile tefrit arasında salınarak geçirmeye alışmış "münferit teferruatlar"dan, dünyaya yeşil dolar gözlüklerinin arkasından bakmaya devam ettikleri sürece vatan ile teferruat arasındaki farkı anlamaları yahut vatan yahut teferruat arasındaki tercihlerini son tahlilde vatandan yana kullanmaları elbette beklenemez.
Çünkü onlar, yukarıda söyledik; zâtından "teferruat"tırlar.

Bu "münferit teferruatlar", "100 milyon dolar ihracatın" vatan'a karşı ciddi bir alternatif olduğunu düşünür ve asıl vatan'ın bu 100 milyar dolar karşısında teferruat olduğunu ileri sürerler.

Ama yapılan 100 milyar dolar ihracatı gerçekleştirebilmek için 106 milyar dolarlık ithalat yapıldığı gerçeğini söylemez, duyurmaz, yazmazlar.

Çünkü gerçekten arızalı, rahatsız tiplerdir.

Bütün bunlara rağmen henüz onlar çok şükür ki "münferit teferruat" taifesinden olup toplumun genelini temsil etmezler ve genel kabul görmezler.

Küresel güçlerin (AB-ABD) içimizdeki mandacı-mürteci-bölücü uzantılarına rağmen bu memlekette güzel şeyler de oluyor.

Rize'nin İkizdere ilçesi Şimşirli köyünde AB hibe fonlarından yararlanılarak yapılmak istenen ve ön elemeden geçen 350 bin avro tutarındaki kanalizasyon şebekesi ve arıtma tesisi projesinin, köylülerin, ''AB bize niye bedava para versin. Bunun altında bir şey var'' düşüncesi nedeniyle hayata geçirilemediğini geçen hafta yazmıştık.

Kaymakam, muhtar ve İstanbul'daki derneklerin bütün çabalarına rağmen köylü ikna edilemedi ve "süresi içinde başvurulamadığı" için proje uygulamaya konulamadı..

Böyle umut verici bir haber de İncirlik'ten geldi.

Ermeni tasarısının Amerikan Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde kabul edilmesinin ardından kapatılması gündeme gelen İncirlik hava üssü işçileri sendikacılar ve halk, 'önce ülke menfaatleri' gelir dediler.

Konuyla ilgili açıklama, İncirlik hava üssünde çalışan binden fazla işçinin bağlı bulunduğu Türk Harb-İş Sendikası'ndan Enis Sönmez'den geldi.

Üssün kapatılma ihtimaline karşı Atatürk'ün, "Mevzu bahis olan vatansa gerisi teferruattır" sözünü hatırlatan Sönmez, ülke menfaatlerinin her şeyin üzerinde olduğunu vurguladı.

Sönmez, "ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını kabul eden tasarıya ilişkin kararını son derece talihsiz bulduk. Türkiye ile ABD arasında Ermeni iddialarına yer veren tasarı nedeniyle ihtilaf yaşanması hepimizi üzdü. Ancak meseleye ekonomik yönüyle değil, bağımsızlık ve ülke menfaatleri yönünden bakıyoruz" dedi.

Sönmez, Irak'taki ABD ordusuna lojistik destekte kullanılan en önemli kanallardan birinin İncirlik üssü olduğuna dikkati çekti, buranın geçici olarak ya da tamamen kapatılmasının ABD için önemli bir kayıp olacağını belirtti.

İncirlik Çalışanları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Vedat Ağaoğlu ise yaşanan son gelişmelerin ardından işçiler olarak kaygılı bir bekleyiş yaşadıklarını, ancak bu kaygının ülke menfaatleri için olduğunu belirtti.

Ağaoğlu, "Binden fazla işçi belki aç kalır, ama ülke menfaati ne gerektiriyorsa o yapılsın. Bunu tüm Türk işçileri adına söyleyebilirim. Ülkemizin menfaatlerine zarar gelecekse işsiz kalmaya razıyız. Gerekiyorsa İncirlik hava üssü kapatılsın. Türkiye bu konuda kararlı olursa 22 Kasım'a kadar kararın ABD Temsilciler Meclisi'nden geçmesinin önüne geçilebilir" diye konuştu.

İncirlik deyince durmak gerek..

İskenderun-İncirlik-Habur üçgeni çoğunlukla zannedildiği gibi sadece Kuzey Irak'taki peşmergelerin can ve kan damarı değildir.

"Eşzamanlı" olarak Irak'taki Amerikan Kuvvetlerinin komutanı Orgeneral Petraus da feryadı bastı.

Cadida kasabasında Amerikalı gazeteciler Irak'tan Türkiye'ye sızmaya çalışan teröristlerin büyük bir tehdit oluşturduğunu söyleyerek "Bu gerçekten bir stratejik sorun" dedi.

Türkiye'nin kaygılarını çok iyi anladığını ifade eden Petraus bir sınır ötesi harekâtın, ABD ordusu için Habur Kapısı üzerinden gelen yoğun mal nakliyatını etkilemesinden kaygı duyduklarını belirtti.

Ne kadar yoğun, ne ölçüde ciddi kaygı?

Bizden saklanan bilgileri Amerikan CSIS açıkladı..

CSIS kayıtlarına göre "Türkiye'den Irak'a, Habur Sınır Kapısı'ndan giren yakıt, kilit bir destek. Yüzde 74 hava kargosu, İncirlik'ten geçiyor.

KC-135 tanker uçakları, İncirlik'ten uçuyor, Irak ve Afganistan'daki Amerikan askerî uçaklarına 35 milyon galon yakıt sağlıyor.

Iraklı tüketicilerin kullandığı yakıtın yüzde 29'u Türkiye'den giriyor.

Irak'ın yiyecek ve su ihtiyacının yüzde 19'u Türkiye'den geliyor.

Koalisyon güçlerinin kullandığı yakıtın yaklaşık yüzde 25'i Habur'dan giriyor.

Halen Irak ve Afganistan'daki operasyonlar için askerî uçuş izni ve desteğini Türkiye sağlıyor.

Kuzey Irak'ın elektriğinin 270 megavatı Türkiye'den geliyor. Türkiye bunu 1000 megavata çıkaracak.

20 binden fazla Türk 2004'ten bu yana Irak'ta çalıştı. 150 kamyon şoförü isyancıların saldırılarında hayatını kaybetti. Halen 1000 Türk şirketi Irak'ta aktif.

Türkiye, Ocak-Şubat 2007'de, İncirlik'te 32 F-16'nın geçici konuşlandırılmasını onayladı. Amerikan ekibe, eğitim ve deneyim imkânı sağladı. Mayıs 2007'de rotasyonla gelen ekibe de aynı imkânlar sağlandı.

Türkiye, Irak'taki koalisyon güçleriyle çalışan 16 Amerikan donanma gemisini 2006'da Türk limanlarında ağırladı. 6 gemi, 'Karadeniz'e ve Karadeniz'den' Türk boğazlarını kullanarak geçti. 8-10 limanın 2007'de kullanılması söz konusu".

Hani 1 Mart tezkeresi reddedilmişti?

Hani reddedilmişti de stratejik müttefikimize ayıp etmiştik? Etmiştik de o da Chuwall ile intikamını almıştı?

Bir de "aslolan ulusal çıkarlar" diyen iş dünyasının, "Konulacak ambargo tüm kesimleri yıpratır" tezinin ardına bakalım.

"İş dünyası"na göre Kuzey Irak'la yıllık 3 milyar dolar ticaret ve 4.2 milyar dolar müteahhitlik hizmetleri bağlantımız var.

DEİK'e göre ihtiyacının iğneden ipliğe büyük kısmını Türkiye'den karşılayan Irak'la yapılan sınır ticaretinden güneydoğu Anadolu'da aileleriyle birlikte 2 milyon kişi ekmek yiyormuş ve güneydoğu bölgesi üretiminin % 70'i Irak'a ihraç ediliyormuş.

İyi de, bunu biz biliyoruz da iğneden ipliğe her şeyini Türkiye'den, Habur'dan alan Kuzey Irak peşmergeleri bunu bilmiyor mu?

Demek ki okuyucu, İncirlik-İskenderun-Habur üçgenini "kapatabilmek" için ABD ve iş dünyasını "ikna edip" izinlerini almak gerek.

Peki "Kara" ilişkileri seven Blackwater'lerin Türkiye'de paravan ortağı, paralel kuruluşu hangi Black"widow"ları vardır?

Onların Habur ve ötesindeki "bağlantıları" nedir?

DEİK ve "iş dünyası", İncirlik işçilerinin gösterdiği fedakârlığı neden gösteremiyor peki?

Yoksa onlar için "Mevzubahis olan paraysa vatan teferruattır" mı?

Bu, işin güneydoğu "kapımız" la ilgili olan bölümü..

Bir de daha güneyde, Kıbrıs'ta "kapılarımız" var.

Kapı deyince Talât'a gene sormadan edemeyeceğim..

Geçen Ocak ayında, karlı bir Ankara gününde Genelkurmay'ın merdivenlerini tırmanmak zorunda kalarak yıktığınız Lokmacı köprüsünü, "Sanverler Atleks Ortaokuluna" taşıdınız diye Papadopulos kapıyı açtı mı?

Rum "Aferin be Turkko" dedi mi? BM ve AB sırtınız sıvazladı mı?

Ne oldu? Kapılar açıldı da ne oldu?

Soyer söylüyor ne olduğunu.

KKTC ile Güney Kıbrıs arasında yaşanan geçişlere bağlı olarak, ticarette Kıbrıs Türk halkının aleyhine yaşanan dengesizliğe dikkati çeken Soyer geçenlerde bu konunun yasaklarla değil düşünceyle ele alınmasının önemine değindi.

Halka bu konuda ''iyice düşünmesi gerektiği'' mesajını veren Soyer, şöyle konuştu:

''Güney Kıbrıs ile Kuzey Kıbrıs arasındaki insan geçişinde oran 1'e 4'tür. Yani 4 Kıbrıslı Türk'e karşılık 1 Kıbrıslı Rum güneyden kuzeye geçmektedir. Bu, özellikle Güney Kıbrıs'taki devlet idaresinin ciddi bir kampanyayla Kıbrıs Rum toplumuna düşünsel anlamda empoze ettiği bir davranıştır. Bu nedenle güney ve kuzey arasındaki ticarette bir dengesizlik oluşmuş bulunmaktadır. Bu dengesizlik Kıbrıs Türk toplumunun aleyhinedir. Biz bunu yasaklarla, diğer başka düzenlemelerle asla ele almak istemiyoruz. Bir düşünceyi halkın iyice düşünmesi gerekmektedir. Kendi toplumuna dönük olarak kuzeyden bir kuruşluk alışveriş yapmama kampanyasını yapan güdümlü, kontrollü ve iki toplumun arasındaki serbest ticarete ve ilişkilere son derece düşmanca saldıran bir düşüncenin karşısında bizim de belli düşüncelere sahip olmamız gerekmektedir.''

Her şeye karşın ekonomiyi güçlü tutmak zorunda olduklarını dile getiren Soyer, sözlerini şöyle tamamladı:

''Hem varolmak, hem çözümün siyasal eşit tarafı olmak için. Güney Kıbrıs'ta bir gazeteye Kıbrıs Türk halkına ait bir ticari kuruluşun reklâmını dahi koymaktan imtina eden ve bunu yasaklayan, basın organlarını böylesine baskı altına alan bir zihniyetle de uğraşmak zorundayız. Bunun için ticarette ve dolaşımda hiçbir yasak öngörmedik ama halkımızın bunun bilincinde hareket etmesinin de bir gerçek olduğunun altını çizmek istiyorum. Hem dolaşımda, hem diğer anlamda böylesi despot davranışların karşısında ezilmemek gerektiği kanısındayım.''

İşadamları Derneği (İŞAD) da hükümeti, yakın geçmişe kadar uyguladığı politikalara geri dönerek, Kuzey Kıbrıs-Güney Kıbrıs rekabetini Kuzey aleyhine bozan vergi ve fon uygulamalarından vazgeçmeye çağırırken ilginç açıklamalarda bulundu.

Kıbrıslı Türklerin Güney Kıbrıs'ta sadece kredi kartları ile ayda 5 milyon Kıbrıs Lirası harcamakta olduğunu iddia eden İŞAD Başkanı Özalp Nailer, bu rakamın ayda 15 milyon YTL demek olduğunu ifade ederek şunları kaydetti:

"Bu harcama Kuzey Kıbrıs'ta yapılsa bırakın piyasanın elde edeceği katma değeri sadece KDV olarak devletimiz 2.4 milyon YTL gelir elde etmiş olacaktır. 2400 asgari ücrete bedel bu gelir kaybı gözden kaçmamalıdır".

Yetmedi kıymetli okuyucu..

Politis Gazetesi, Rum İçişleri Bakanlığı verilerine dayanarak 1 Ocak 2000'den 11 Eylül 2007'ye kadar olan dönemde Kıbrıslı Türklere verilen "Kıbrıs Cumhuriyeti kimlik kartı" sayısının toplamının 80 bin 496 olduğunu yazdı.

Rum Yönetimi'nin, Kıbrıslı Türklere 93 bin 531 de doğum belgesi verdiği belirtildi.

KKTC'de 4 sene önce büyük tantanalarla açılan, 4 senedir de açık tutulan, her gün yenilerinin açılması istenilen kapıların neye yaradığı iyice anlaşıldı mı?

Kapılar Kıbrıs Türkünün;

a) Siyaseten; b)Sosyal yönden ve c) Ekonomik olarak çökertilmesine yaramaktadır.

b) Ben demiyorum, Soyer söylüyor, (geçenlerde Talat da söylemişti) , iş adamları söylüyor, Rumlar söylüyor.

Bana bir Allahın kulu çıkıp da söyleyebilir mi ki, kapılar açılana kadar, yâni Kıbrıs Türkleri güneye gidip pasaport almaya yarayacak kimlik kartı alana kadar dünyanın istediği hangi köşesine gidemiyordu?

Doğum belgesi ve kimlik kartı yutturmacası, "Bir evetle dünyaya-AB'ye bağlanılacağı" yalanının sürdürülmesidir.

Tekrar soralım; hangi AB ülkesinde AB vatandaşı genç istediği AB ülkesinin istediği AB üniversitesinde parasız okumaktadır?

Tekrar soralım; hangi AB ülkesinde AB vatandaşı işsiz, istediği AB ülkesinin istediği işkolunda iş bulabilmektedir?

Kim söyledi size ki AB ülkeleri üniversiteleri ve fabrikaları kırmızı halılar serip KKTC'li gençleri -işsizleri beklemektedir de koşup herkes kimlik kartı ve doğum belgesi almaktadır?

Neden büyükler gerçekleri gençlere anlatmamaktadır?

Evlâtlarının Rum propagandasına âlet olmasına neden izin vermektedir anne-babalar?

Hadi onlar bilmiyor, Okumuş-mücadele etmiş-kan ve gözyaşı akıtmış büyükler neden Batı Trakya Türkü'nün çektiği eza ve cefayı anlatmamaktadır çocuklarına?

Batı Trakya Türkü; 25 senedir AB üyesi Yunanistan'ın vatandaşı olan Türklerdir. Yâni onlar da 25 senedir AB vatandaşıdır.

Bir sorun onlara.. Yunanistan'ın batısına göre işsizlik ve okuma yazma oranları nedir?

AB vatandaşı Batı Trakya Türkü'nün Fert başına düşen milli geliri, Yunan asıllı Yunan vatandaşına göre beşte bir daha azdır.

Kim söyledi Rum'a yamanmış Kıbrıs Türkü'nün hâlinin, Yunan vatandaşı Batı Trakya Türkünden daha iyi olacağını?

Kim kandırdı sizi?

İki kapı söz konusudur kıymetli okuyucu..

Her iki kapının da anahtarı "Türklerin" elindedir.

Habur kapatılırsa Türkiye ve Kerkük; KKTC'deki kapılar kapatılırsa KKTC ve Türkiye kazanacaktır.

Kerkük de, Kıbrıs da vatandır.

Gerisi teferruattır.

Dini imanı para olanların, dünyaya yeşil dolar gözlükleriyle bakanların, yeşil çuhalarda dolara biat edenlerin, AB ve ABD'den "fonlanan"ların bizi anlamalarını zaten beklemiyoruz.

Ama siz yine de "münferit teferruat"a dikkat edin..

Çünkü "Şeytan teferruatta gizlidir".. 17 Ekim 2007
 
AB vatandaşı Batı Trakya Türkü'nün Fert başına düşen milli geliri, Yunan asıllı Yunan vatandaşına göre beşte bir daha azdır.

Kim söyledi Rum'a yamanmış Kıbrıs Türkü'nün hâlinin, Yunan vatandaşı Batı Trakya Türkünden daha iyi olacağını?

Kim kandırdı sizi?



Bizi kandırıyorlar arkadaşım.
Üç - beş çapulcu tepki gösterecek diye elimizi kolumuzu bağlıyorlar istedikleri zaman.
Madem herkes kardeş o zaman kim kalleş?
 
Geri
Üst