
Deniz Baykal ne dedi?
- Sayın Başbakan’ı bekliyoruz, konuşalım ama kameralar da bu görüşmeyi kaydetsin.
Son 15 yılın hemen her gününü kameralı bir ortamda geçirmiş biri olarak kulaklarıma inanamadım.
Daha doğrusu şaştım kaldım, aklım almadı ve “Ayıptır, yazıktır” dedim.
Konunun psikolojik, ahlaki ve siyasi boyutları var; hepsinde kamera sakat, sakıncalı ve zararlı.
• Psikolojik unsur
Kameraların karşısında -hele canlı yayında- mülakat yapan televizyon gazetecisi eğer usta ise konuklarına etrafta kameraların olduğunu unutturur. Sanki evin salonunda sohbet ediyormuş gibi konuşulur. “Kamera beni çekiyor” bilinci istediğiniz kadar “hiç fark etmez” deyin yine de ortamı (samimiyeti) muazzam (negatif) etkiler. Cep telefonunda video özelliği olan herkes bunu deneyebilir. Anne, baba, eş, kardeş... Kim olduğu önemli değil. Bir soru sorun, konu önemli değil, cevabı aklınızda tutun. Sonra da aynı soruyu, “Şimdi ben seni videoya çekerken cevapla” diye sorun. Ve hatta bu videoyu internete koyacağım ne dediğini herkes görecek diye uyarıp öyle sorun...
Cevaplar arasındaki farka şaşıracaksınız.
Kamera karşısında samimiyet değil kontrol öne çıkar.
• Ahlaki unsur
Deniz Baykal ile özel röportaj yapan bir gazeteci not alıyor olsun; Genel Başkan konuşuyor gazeteci not tutuyor... Deniz Bey o gazeteciye “Arkadaş sen not alıyorsun ama gel bu mülakatı teybe alalım çünkü senin benim ağzımdan çıkanı nasıl yansıtacaağına ben tam güvenmiyorum” diyecek olsa... Bu lafı, “çok ağır konuşmuş” ile “hakarete yakın” arası bir yerde değerlendirmek mümkün olabilir.
Öte yandan, gazeteci Deniz Baykal’a “Efendim ben en iyisi şu söylediklerinizi teybe alayım, belli mi olur; şimdi böyle söylersiniz ama yarın ben yazınca inkar edersiniz” diyecek olsa skandal olur, büyük terbiyesizlik olur, kendini şaşırmak olur, herhalde hayat boyu bir daha kendisiyle mülakat yapamaz.
• Siyasi boyut
İşin bu boyutu, aslında en kritik olanı... Ülkenin en önemli siyasi liderleri yan yana geldiğinde bu tür bir güvensizlik ortamı oluşması vatandaşın aklına gelen bir ihtimal değil. Yani Deniz Baykal’ın “Vallahi içeride böyle konuşmadık, Sayın Başbakan yalan konuşuyor” veya Tayyip Erdoğan’ın “Vallahi içeride böyle konuşmadık, Sayın Ana Muhalefet Lideri yalan konuşuyor” deme olasılığı kimsenin aklının ucundan dahi geçmiyor. Böyle bir ciddiyetsizlik, böylesine bir saçmalık, yanlış yansıtma bizim devlet geleneğimizde yok, demokrasi tarihimizde böyle bir örnek yok.
Eh işte o zaman da kameralar kayıt yapsın teklifinde iyi niyet okumak zorlaşıyor. Bundan sonraki aşama “herkes kendi çayını termosta getirsin, sular kapalı şişede verilsin” olmayacak herhalde!
Zehir zemberek açıklama yapmak başka, ortamı zehirlemek başka vesselam...
Murat Birsel.
kaynak : http://www.stargazete.com/gazete/yazar/murat-birsel/velev-ki-kamera-sakasi-ayiptir-219497.htm