THQ’nun artık her yıl birer ikişer çıkararak oluşturduğu oyun serisi WWE, son üyesiyle yeniden konsollara konuk oldu. PS3 salonlarına gitme gibi bir alışkanlığınız varsa, THQ’nun neden bu seriye yatırım yaptığının farkındasınızdır. Özellikle yaşı küçük olan oyunculara oldukça heyecanlı geliyor ‘Amerikan Güreşi’ olayı ve PES-FIFA kadar popüler onların arasında. Bir inceleyelim bakalım neymiş bu heyecan veren şey…
Bu senenin başlarında WWE All Stars’ı inceleme fırsatım olmuştu, bildiğimiz WWE serisinden biraz daha bağımsızdı o oyun, daha fantastik öğeler içeren, günümüz ve geçmiş yıldızlarını bir araya getiren bir yapımdı ve yapımcısı WWE serisinin mimarı Yuke’s değil THQ’nun kendisiydi. Seriye ait oyunlar son yıllarda ‘SmackDown vs Raw’ şeklinde çıkıyordu, WWE’nin iki farklı organizasyonunun bir araya gelmesiyle ortaya çıkan bir şov gibiydi. Sistem yine aynı, hem SmackDown’dan hem Raw’dan güreşçiler bir arada, ancak bu sefer isim değişmiş; WWE ’12. Sanırım bundan sonra 13, 14, 15 diye gider.
Ring bu gençlere dar gelir
Serinin en güzel özelliklerinden biri, organizasyona ait neredeyse tüm müsabaka çeşitlerini içeriyor olması ve WWE ‘12’de de aynen böyle. Normal teke tek maçlardan, kaçışın olmadığı kafes içindeki mücadelelere, bir yandan rakipleri alt etmeye çalışırken bir yandan da para çantasını ele geçirmeye odaklanacağız ‘Money in the Bank’e kadar farklı kurallara sahip karşılaşma çeşitleri bulunuyor. Elbette teke tek olmak zorunda değilsiniz, ‘tag team’ müsabakalarıyla iki kişilik takımların karşılaşmalarına şahitlik edebilirsiniz, 3 kişinin kendi başının çaresine baktığı ‘Deathmatch’ tadında güreşlere katılabilirsiniz.
Tabi ki ana mod bir nevi kariyer modu olan ‘Road to Wrestlemania’, gerçi kariyer modundan ziyade senaryo modu olmuş bu haliyle biraz. Fight Night Champion’daki gibi bir hikaye veya başarılı bir kurgu düşünmeyin hemen elbette, ancak güreşçilerin hayatına daha yakından bakmamızı sağlayan bir oyun deneyimi sunuyor ‘Road to Wrestlemania’. Sadece ringlerde değil, ring dışında da bulunuyor, John Cena’yı kontrol edeceğimizi düşünürken, bir anda Sheamus’la Cena’ya girişiyor, serüvenin tek bir karakter üzerinden değil, tüm WWE dünyası üzerinden gideceğini görüyoruz.
Önceki oyunlarda bulunan özelleştirme bölümü burada da yerini almış, kendi karakterinizi oluşturabilirsiniz. WWE kadrosunun neredeyse tamamı emrinize amade. Esas oğlan John Cena, oyun kapağını süsleyen Randy Orton, The Undertaker, Triple H, Big Show, Kane, CM Punk gibi yıldızlarla birlikte sevilen sevilmeyen tüm isimler listede ve The Rock, Steve Austin ile Brock Lesnar da WWE ’12 ile ringlere geri dönüyor. Elbette ‘Diva’lar da, yani bayan güreşçiler de sayıca az olsalar da her türlü müsabakaya hazırlar. WWE 12’nin özelleştirme için sunduğu fark burada ortaya çıkıyor, sadece kendi karakterlerinizi değil, oyunda bulunan güreşçilerin de özelliklerini değiştirebiliyorsunuz. Hem de geçmişteki başarılarına, dostlarına ve özel hareketlerine kadar.
Her güreşçinin gerçekte kullandığı hareketler, oyunda da aynen yer alıyor. Ve elbette giriş müzikleri ve ringe çıkarken yaptıkları hareketler. John Cena oldukça coşkulu bir şekilde ringe giriyor, kalabalığı coşturmak için birkaç şaklabanlık yapıyor ve sonunda şapkasını fırlatıyor. The Undertaker ise o meşhur korku salan girişiyle, gideceğiniz yerin mezar olduğunu aklınıza getiriyor, tabi rakibiyseniz. Randy Orton ise oyunda son şampiyon olarak lanse ediliyor ve kemeriyle çıkıyor maçlara. ‘Overall’larına baktığımızda da enteresan bir şekilde en yüksek puanın John Cena yerine The Undertaker’da olduğunu görüyoruz 96 ile, Cena’nın ise puanı 95.
WWE oyunlarını daha önce oynadıysanız WWE 12’de yabancılık yaşamazsınız, bilmeyenler için ise gayet makul bir kontrol ekranı bulunuyor ve tuşların ne işe yaradığını öğrenebiliyorsunuz. Zaten maç esnasında da işinize yarayacak tuşlar ekranda beliriyor, rakibinizi tuş etmek için, yada bitirici darbeyi indirmek için hangi tuşa basmanız gerektiğini görüyorsunuz. Rakip size saldırdığı sırada veya tam hamle yapacağı esnada, saldırıyı önlemek ve karşı saldırı yapmak için de kullanmanız gereken tuşu görüyorsunuz.
Ancak her ne kadar kontrolleri bilseniz de, hatta müsabaka sırasında da size yardımcı olacak tuşlar gözükse de ekranda, WWE oyunlarının kronikleşmiş sorunu yüzünden hala tam anlamıyla kontrol edemiyorsunuz güreşçilerinizi. Yapımcılar her yıl bir iki ufak yenilik ekliyorlar, yeri geliyor görselleri de geliştiriyorlar ancak şu oynanış sorunlarına bir türlü çözüm getir(e)mediler. Güreşçiler hala robotsu hareket ediyorlar, hareketlerinde bir esneklik yok, en basit dönme işlerini bile sanki önceden programlanmış bir şekilde yapıyorlar. Haliyle yapmaya çalıştığınız onca güzel hareket, estetik olmaktan çıkıyor, ‘odun’ sıfatına uygun oluyor en fazla. Bunun yanında güreşçiler birbirleriyle çarpıştıkları zaman sanki duvara çarpmış gibi oluyorlar ve her çarpışmada aynı tepkileri görüyorsunuz.
Sonuç
Yukarıda da söylediğim gibi Universe modu geliştirilmiş, özelleştirme ekranı karakterleri en ince detayına kadar değiştirme imkanı sunuyor ve eklenen ‘Dynamic Comebacks’ ile tuş olmak üzereyken maçı bir anda çevirebiliyor yada zor durumdayken rakibinizi zor duruma düşürebiliyorsunuz. Ve gerçek organizasyona ait kamera açıları, giriş görüntüleri ve müzikleriyle WWE takipçileri için yine tek seçenek oluyor WWE ’12.
Karakter modellemeleri geçmiş oyunlara göre daha iyi, John Cena’yı pek benzetememiş olsalar da. Ancak oynanabilirlik sorunları hala giderilmemiş, güreşçiler robot gibi hareket ediyor, insanı havaya sokması ve estetik olması gereken hareketler ise oldukça basit gözüküyor. Ve yapımcılar bu sorunu halletmedikçe, WWE serisi, organizasyon takipçileri tarafından tek seçenek olduğu için alınacak oyun gibi duruyor. WWE ’12 de bundan öteye gidemez bana göre.