Yalnızlığın Adı

SevencLoves

Altın Üye
Katılım
18 Haz 2005
Mesajlar
5,368
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Cehennem
Belki de artık yaşım gelmiştir; artık yalnızlıgın tarihini yazmaya başlamalıyım.
Senin tarihini, isimsiz kalan tüm öykülerin tarihini yazmalıyım; artık, aşkın tarihini yazmaya başlamalıyım.
Tutkunu yazmalıyım; tüm coşkunu.
Yeryüzüne, ayın ışıgı gibi düşen coşkunu yazmalıyım.
Seni yazmalıyım, sesinin insana umut ve huzur veren yumuşaklıgını yazmalıyım.
Sakinliginin ardındaki firtınayı yazmalıyım.
ilk heyecanımı yazmalıyım; sesinin, yüzünün, varlıgının ilk tanıklıgı olan heyecanımı.
İnsan yaşamında en çok hangi zamani ister?
En degerli zaman hangi zamandir?
En degerli zaman, en acı veren zaman mı olmuştur; zaman su gibi akıp gidiyorsa, mutluluk parmaklarımızın ucundan istem dışı düşüp parçalanıyorsa?
En degerli zaman, seni ilk tattıgım an mıdır? Ki yeryüzünün en unutulmaz düşü olan.
Hemen, umutsuzluk ve mutsuzluk kapısını mı araladım düş demekle...
Düş olmadıgını söyle o zaman sen de bana.
Yaşadıklarımızın düş olmadıgını söyle; mutluluk anının düş olmadıgını söyle.
Nerde şimdi o anlar?
O dolunay nerde?
O erguvanlar, o İstanbul, o duygu anları, dolu dolu yaşanan...
Masalların gerçek olduguna inanılan o zaman, o an nerde kaldı; şimdi çok mu uzaklarda.
Yoksa hiç mi yoktu yasamımızın en degerli zamanı?
Geriye dönmek istesek, seçemeyecek miyiz bizi en çok sarsan, etkileyen, yüregimizde fırtınalar koparan o zamanı, o anı.
Onlarin hepsinin bir düş olduguna mı karar verdik yoksa?
Gelecegimiz sandıgımız ve o zaman gerçek olduguna, umut olduguna, mutluluk olduguna ınandıgımız anların düş olmadıgını söyle bana.
Dünyanın en degerli düşü olmadıgını söyle bana.
Mayıs düştü kente, erguvanlar da açmıstı; ama, görüyorsun umutsuz dört bir yanım.
Oysa mayısın ilk ısıkları umut vericiydi.
Güzel günler olacaktık.
Senle ben; taa çocuklugumdan beri, yıllar yıllar önce, seni ilk tattıgımdan beri güzel günler olacaktık.
Yüzünün siirini yazacaktım; ayın tüm halleri olan yüzünün.
Seni az tanıdıgımı biliyorum; seni keşfetmenin siirini yazacaktım.
Günler geçtikçe seni tanıyorum; her gün biraz daha.
Artık, yalnızlıgın tarihini yazmaya başlamalıyım;
senin tarihini; aşkın tarihini yazmaya başlamalıyım.
Senin adın aşksa, yani yalnızlıksa senin adın, seni yazmalıyım.
Yine düştüm hüzün gölüne; sabahı hiç göremeyecek bir nilüfer çiçeginin kaderini ve kederini yaşıyorum.
Sen bana bakma, ne kadar kederlensem de, ne kadar hüzün denen irin içimi sarmıssa da, ben yine masallara inananlardanım.
Adın ne kadar ayrılık olsa da, adın ne kadar yalnızlık olsa da, adın ne kadar acı olsa da, ne kadar sana ben bile yanılsama desem de, yine deniz kizinin çıkmasını bekliyorum o İstanbul mavisinden.
Her ne kadar tüm düşler yüregimde kalsa da, her ne kadar benzersiz öyküler isimsiz kalsa da, yine seni bekleyecegim ey ask!
Çünkü yüzünün ve sesinin ardındakileri gördüm, duydum bir kez...
 
Geri
Üst