- Katılım
- 7 Kas 2006
- Mesajlar
- 26,181
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Fotoğrafçı Murat Tellioğlu, Maldivler gezisini sizler için fotoğrafladı ve deneyimlerini yazdı. Yeryüzündeki cennet olarak tabir edilen Maldivler'e gitme imkanı bulamayanlar ya da gitmek isteyenler için fotoğraflarla ve anlatımla kısa bir tura şahit olacaksınız.

İstanbul’dan Dubai veya Katar’a 4 saat uçuyorsunuz, aktarma için 2 saatlik bir beklemeden sonra 4 saatlik ikinci bir uçuş ile Maldivler’e varıyorsunuz. Toplam 8 saatlik bir uçuş ile bu güzel ülkeye adım atmış oluyorsunuz. Ben once Malezya’ya uçtum yani biraz fazla gittim, Malezya’yı da görmek istedim, 10 saatlik bir direkt uçuş gerçekleştirdim, oradan 4 saatlik bir geri dönüş ile Maldivler’e geldim.

Uçak küçücük bir limana inerken tedirgin oldum fakat piste vardıktan sonra heyecanım yatıştı ve artık keyfini çıkarma vakti bu güzel adanın. Pasaporttan geçtikten sonra bizi karşılayan güleryüzlü Male insanı ile “Paradise Island” adasına gitmek üzere havalimanından çıktık ve yolun karşısına geçip hemen hızlı bota bindik. Enteresan değil mi? Havaalanından çıkıp yolun karşısına geçiyorsunuz ve hızlı bota binerek 20 dk. sonra adanıza ulaşıyorsunuz.

Hızlı botun ve bizim geleceğimizi önceden bilen tesis elemanları bizi kıyıda karşıladılar, her şey hazırdı sanki. Bize eşlik eden görevliyle tesislere geldik. Dinlenmemizi söyleyerek, nem ve sıcaktan bunalan bizlere soğuk ve ıslak el havluları verip ateşimizin düşmesine yardımcı oldular. Güler yüzle yapılan bu hizmetin ardından yöresel soğuk içecek ikram ettiler. Tabii ki bunlar yapılırken tesise giriş işlemleri ve odalarımız da diğer taraftan hazırlanıyor, valizlerimiz akülü golf araçlarıyla taşınıyor. Gece saatlerinde vardığımız bu adanın gerçek güzelliğini loş ışıklarda görememek biraz üzücü olsa da, su üstündeki villamıza giderken, ahşap döşenmiş yolda yürümenin hazzı bir başkaydı.

Odamıza vardığımızda 5 yıldızlı otelden eksiği olmayıp artıları olan bir atmosfer ile karşı karşıya kaldık. Dekor ve mimarisi insanı fazlasıyla büyülediği gibi, ahşap dokusunun işlendiği bu villada suyun üstünde bir yaşamın hayalini artık gerçekleştiriyorduk. Tabii ki bu durum insana başka bir duyguyu tattırıyor. Daha çok belgesellerde izlediğimiz nehir üstünde kurulmuş sefil yaşamları biz burada modern hale getirmiş ve yaşıyor gibiydik. Tüm bu duygu düşünce ve heyecanımızı, yavaş yavaş gerçeğe dönüştürmek ve yarın için plan yapma vaktiydi. Planımızı yaptık ve artık uyuma zamanı.

Öyle güzel bir yer ki, kelimelerle anlatmak olanaksız. Kendine has tropik bir kokusu var adanın. Kokonat ağaçlarıyla çevrili yemyeşil adada, gölgelerin arasından yürüyüp birden bembeyaz kumlarla, turkuaz sularla bezeli cennet gibi bir sahile ulaşıyorsunuz.

şte bu sahil o dergilerde, reklamlarda gördüğümüz ve iç çektiğimiz cinsten. Aynı zamanda bir su altı cenneti Maldivler. Her yanı su altı zenginlikleri. Biz de yarın dalmaya gidiyoruz. Mısır’da Kızıldeniz’de dalmıştık şimdi sıra Maldivler’de.

Balıkları seyretmek için dalmaya hiç gerek yok aslında. Su çok berrak olduğu için sanki bir akvaryuma bakıyor gibiyiz. Tabi ki akvaryumdan çok daha güzel. Çünkü tüm canlılar özgürler, kendi evlerindeler. O yüzden de doğayla, insanla olağanüstü uyumlular. Ama bu balıkların saklandığı, beslendiği yerleri görebilmek için daha derinlere deniz altı yaşamının olduğu yerlere gitmek lazım. Çok uzakta değil yüz metre ilerleyince deniz otuz-kırk metre derinleşiyor. İşte orada olağanüstü deniz altı güzellikleri başlıyor. Dalgaların altında dans eden bir orman, başka bir dünya. Balıklar, deniz kaplumbağaları ve adını bilmediğimiz daha birçok canlı türü kollarını açıyor insanoğluna. Bu güzellikleri görebilmek için tüple dalmak gerekiyor elbette ki. Biz ilk denememizi Mısır’da Kızıldeniz’de yapmıştık ve çok etkilenmiştik. İkincisi şimdi Maldivler’de. Birbirinden çok farklı ama gerçekten muhteşem.

Zaman hem çok hızlı, hem de çok yavaş geçti. Sanki aylardır buradaymışız gibi hissetmeye başladık son günde. Artık denizin güzelliğinden, denizden gelen yemeklerin ne kadar lezzetli olduğundan, insanların sıcakkanlılığından, doğanın uyumundan bahsedip sizi kıskandırmasak daha iyi olur herhalde. Ama bahsetmek istediğimiz çok önemli bir konu var ki oda atlanamaz bizce. Tabi ki spa. Maldivler’de olağanüstü bir spa anlayışı var. Tropik ormanın içinde ya da kumsalda istediğiniz cinsten egzotik, medikal, rahatlama, güzellik masajları yaptırabilirsiniz. Biz kendimizden geçtik, başka diyarlara gittik. Her şey bir ritüel havasında. Küçük detaylar bu rüyayı daha da güzelleştiriyor. Akşamüstü kumsalda palmiye ağaçlarından yapılmış bir kamelyanın içinde alınan bir masaj, ardından egzotik çiçeklerle süslenmiş bitkisel bir jakuzi keyfi ve egzotik çaylar… Onların da dediği gibi aklı, ruhu bedeni temizliyor, rahatlatıyor.

Tamamı müslüman olan 300 bin nüfuslu Maldivler gerçekten yalancı bir cennet. Hint Okyanusu'nda, Hindistan’ın güneyinde kalan, 1200 minik adadan (atol) oluşan bir ülke. Adalar o kadar küçük ki her adada bir otel/turizm kompleksi var diyebiliriz. Adaların sadece 200 tanesinde yaşam sürmekte. Başkenti Male olan ülkenin havaalanı bile küçük bir ada.

Adaların kuşbakışı görüntüsü inanılmaz, otelinize geldiğinizde de size güleryüzle karşılayan otel çalışanları, yöresel ikramlarda bulunuyor ve size rahat ettirmek için elinden geleni yapıyorlar. Odanıza girdiğinizde, hele kaldığınız oda bir deluxe ve deniz üstünde ahşap bir villa ise ağzınız açık kalıyor. Terasınızdan baktığınız bu güzel okyanusun ucu bucağı yok ve tertemiz suyu ile 60-70 santimetreye kadar görebildiğiniz denizin içindeki muazzam ambiyans sizi büyülüyor. Çeşitli okyanus balıkları ve canlıları çok rahat canlı olarak izlemeniz mümkün. Gerçekten “Öldüm de cennete mi düştüm” diye düşünebilirsiniz. Doğasının güzelliği, gözünüzü kamaştıracak beyaz kumu, denizin rengi, kuşlar, bukalemunlar, küçük köpek balıkları, vatoslar, yılan balıkları, ahtapotlar, yengeçler ve rengarenk balıklar… Her şey çok farklı.

Balayı için çok uygun bir seçim, çünkü kargaşadan ve trafikten uzak, sessiz bir adada dinlenebiliyorsunuz. Hava sıcak ama aşırı sıcak değil, ciddi derece nem var fakat insanı çok rahatsız etmiyor. Her mevsim sıcaklık aynı 35 derece civarında. Aktif sezon Ekim-Nisan arasında, diğer aylar genelde daha sakin geçiyor.

Bütçe kısmına gelirsek, Türkiye’de 5 yıldızlı iyi bir otelle aynı fiyatı veriyorsunuz ada otellerine, üstelik bir odada değil, su üstü bir bungolawda ya da villada kalıyorsunuz. Su üstündeki villalar yaklaşık 70 m2 civarında, büyük bir çift kişilik oda, gardrop, lavabolar, duşlar, tv ünitesi, teras, terasta küvet ve şezloglar, terastan merdiven ile denize iniliyor.

Belki de hayatınızda bir kez yaşayabileceğiniz çok özel ve çok romantik bir tecrübe. Zaten her bütçeye göre farklı oteller var. Asıl bütçenin büyük kısmını uçak bedeli oluşturuyor.

Maldivler'e alkol ve domuz eti sokmak bu nedenle yasaktır ve cezası büyüktür. Ancak otel amaçlı kullanılan ve turistler haricinde yerel halkın yaşamadığı adalarda alkol serbesttir.

Yeryüzündeki yalancı cenneti görmek için Maldivlere gidin...










































