İran Meselesindeki Asıl Amaç Türkiye'dir

64general1

New member
Katılım
14 Haz 2007
Mesajlar
1,720
Reaction score
0
Puanları
0
Okuyanlarım, “kardeşim senin İran’dan başka derdin yok mu?” diye düşünebilirler.

Aslında benim İran diye bir derdim yok. Türkiye diye bir derdim var.

Şunu çok net görüyorum.

Amerika İran’a hiçbir şey yapamaz.

Neden mi? İran’ın Türkiye gibi Avrupa Birliği problemi yok. Yönetimini Avrupa’ya terk etmemiş. Maliyesini IMF’e bırakmamış. Özelleştirmeler ile bütün kaynaklarını yabancılara teslim etmemiş. Ordusunu NATO gibi emperyalist ülkelerin çıkarlarını korumaktan başka görevi olmayan bir kuruluş ile bağlantılı hale getirmemiş.

Yönetim kademelerinde Amerikanın uzantıları yok. Medyası Amerikan uşağı değil.

Sermayedarları Amerikan yanlısı değil.

İnsanını Avrupa’ya gireceğim aldatmacası ile avutup dirençsiz hale getirmiyor. Kendi gücünü kendinden alıyor.

Bağımsızlığına ölesiye bağlı bir halkı var. Avrupa mandacılığı hayalleri gütmüyor.

Ülkesini savunan halkıyla bütünleşmiş bir devlete hiç kimse bir şey yapamaz.

Efendim mollalar varmış v.s. O beğenmediğin mollalar ülkesini savunmak için ne gerekirse onu yapıyorlar. Teslimiyetçi olmuyorlar. Bizim Amerikan işbirlikçileri de esas itibarı ile buna kızıyorlar. İstiyorlar ki -Türk yöneticileri gibi- Amerika ve AB ne ister ise İran onu yapsın.

366 yıldır yani Kasr-ı Şirin Anlaşmasından bu yana iki ülke arasında önemli bir sorun yaşanmamış.

İran ve Türkiye’yi birbirine düşman etmeye çalışan Batı .

Amerika biliyor ki Türkiye olmadan hiçbir şey yapamayacak. Iran halkı üzerinde pisikolojik savaş uygulayamıyor.

Türk Devletini kışkırtabilmesi için önce Türk halkını hazırlaması gerekiyor. Elindeki medyayı kullanarak İran’a atışlar yaptırıyor.

İki aydır yoğunlaşan bu saldırılar yavaş yavaş zemin kazanıyor. En aklı başında dediğimiz insanlar bile “ama onların nükleer silahı olursa bize tehdit olur” diyebiliyor.

Sen İncirlik’te yıllarca Amerikan nükleer bombalarını barındırırken aklın nerede idi. Şimdiye kadar Amerika’dan başka nükleer bomba kullanan oldu mu? Sorusunu sorduğunuzda “a evet” diyorlar. Hemen arkasından “ama onlar laik değiller” cümlesi geliyor. Amerika laik de ne oluyor. En büyük vahşeti o işliyor.

Eğer İran’da emperyal davranış gösterirse ona da karşı çıkarız.

Ancak, acil sorun Amerika gibi bir cinayet makinesinin Ortadoğu’dan çıkması gerekir.

Bizim medyamız iki aydır İran’ı vuruyor. Amerikanın Büyük Orta Doğu Projesinde ki yerlerini aldılar.

Bilmiyorlar ki İran’a bir şey olmayacak. Böyle bir savaştan sonra birliğini ve dirliğini yitiren Türkiye olacaktır. Federasyon ondan sonra gerçekleşecek. Türkiye’de iç kargaşa o zaman çıkacak.

İran’a vuranlar Türkiye’ye vurmaktadırlar. İran bu işten ufak sıyrıklar ile atlatabilir. Hatta güçlenerek çıkar. Olan Türkiye’ye olur. İran’a vuranlar birazda meseleye Amerika’dan değil de Türkiye’den baksınlar.

Laiklik tabi ki önemli.

Laikliği düşünelim derken Bağımsızlığı kaybetmeyelim.

Bağımsızlık olmaz ise laiklik hiç olmaz.

Türk halkındaki Amerikan aleyhtarlığı %90 larda iken İran/Türkiye anlaşmazlığı yaratmak isteyen hiçbir işbirlikçi başaramaz. Hatta başta BOP’un eşbaşkanları bile olsa.


Bülent Esinoğlu
 
Türkiye'de İran konusunda kafaların karışık olması bir ölçüde doğaldır. İran, rejimini Türkiye'ye de ihraç etmek için epeyce çaba harcamıştır. Başta Mumcu olmak üzere pek çok cinayetin zanlısı da İran'dır. Öte yandan, ABD her geçen gün bölgede etkinliğini arttırmakta ve Büyük Ortadoğu Projesi'ni adım adım gerçekleştirmektedir. ABD'nin Türkiye'yi İran'a saldırıda sıçrama tahtası yapmak niyetidir. Türkiye'nin en azından lojistik destek merkezi olabileceğini düşünüyorlar. .
Üstelik Türkiye, Büyük Ortadoğu Projesi'nin ''sekretarya'' lığını üstlenmiştir. ''Aktif rollere'' soyunmaya meraklı AKP iktidarı, dehşetli bir belayı ülkemizin başına saracak kadar pervasız görünüyor. Çünkü politikalarına yön veren içgüdü ABD nin yanında macera ortaklığıdır.
Oysa yapılması gereken, nükleer güç sahibi ülkelerin sayısının arttırılmaması yönündeki anlaşmaların uygulanması, nükleer silahların sıfırlanması talebine güç vermektir; anlaşmalara imza atmayan ve nükleer silah sahibi olduğu yönünde güçlü kanıtlar bulunan İsrail'in bu silahlardan arındırılmasını savunmaktır.

Bir saldırıya destek olmak ise hem Allah huzurunda günahların en büyüğüdür hemde ülkemizi bir batağın içine sürüklemektir.
 
Oysa yapılması gereken, nükleer güç sahibi ülkelerin sayısının arttırılmaması yönündeki anlaşmaların uygulanması, nükleer silahların sıfırlanması talebine güç vermektir; anlaşmalara imza atmayan ve nükleer silah sahibi olduğu yönünde güçlü kanıtlar bulunan İsrail'in bu silahlardan arındırılmasını savunmaktır.

Bir saldırıya destek olmak ise hem Allah huzurunda günahların en büyüğüdür hemde ülkemizi bir batağın içine sürüklemektir.

Sedapınarı görüşünüze katılmakla birlikte,"nükleer güç sahibi ülkelerin sayısının artırılmaması"şeklindeki önerin biraz görüşünün anlamını degiştirmiş gibi geldi bana.Şöyleki,bir güce sahip olmak sadece bir kaç ülkenin tekelinde olmamalı,eger adalet varsa ya bütün ülkelere haktır yada hiç bir ülkeye hak olmamalıdır.Örnegin ABD ve Rusya ellerindeki nükleer silahları yeri geldiginde bir tehdit,bir caydırma silahı olarak kullanabilmektedirler.Eger onların böyle hakkı varsa dogal olarak İran'ın da olmalıdır.Bana göre Birleşmiş Milletler pasiftir ve Emperyalist ülkelerin yörüngesindedirler.Bana göre olması gereken Nükleer silahlar konusunda madur ülkeler Birleşmiş Milletler bünyesinde haklarını savunmalı ve Nükleer silahların Tüm dünyadan temizlenmesi amacıyla hareket etmeliler ve Dünyanın Jandarmalıgına ABD'nin degil Birleşmiş Milletlerin soyunmalarını saglamalıdırlar.Tabii Türkiye gibi emperyalizmin hizmetindeki iktidarlarca yönetilen ülkeler sayısının çoklugundan dolayı bu düşüncemin gerçekleşmesi şansı da çok azdır.
 
amerikanın dünya jandarmalığını üstlenmesinin en büyük sebebi artık kendisine yetmeyen petrol kaynaklarını arama düşüncesidir. buraya kadar tamam. tabiki bunu yapmanın tek yolu bir takım petrol zengini ülkeleri işgal altına almaktır.

peki size soruyorum..

komşu sınırlara gittiğimizde sınırın hemen ötesinde çok büyük petrol rezervleri varken o rezervlere 1-2 km uzaklıktaki ülkemizde neden petrol yoktur? Ben bir inşaat mühendisiyim ve jeoloji derslerimizde petrol yataklarının büyüklüğünü bilim kitaplarında okudum. ve bilincindeyim.

amerikanın israili bir üs olarak kullanıp ırakı vurması , daha önce afganistana bunu yapması şimdide suriye ve iranla dalaşmasının ardından hedef konumuna düşen ülke kim olacak?

acaba afganistan , ırak , suriye iran çemberinin ortasında hangi piyon santrancın son taşı?
 
Sedapınarı görüşünüze katılmakla birlikte,"nükleer güç sahibi ülkelerin sayısının artırılmaması"şeklindeki önerin biraz görüşünün anlamını degiştirmiş gibi geldi bana.Şöyleki,bir güce sahip olmak sadece bir kaç ülkenin tekelinde olmamalı,eger adalet varsa ya bütün ülkelere haktır yada hiç bir ülkeye hak olmamalıdır.Örnegin ABD ve Rusya ellerindeki nükleer silahları yeri geldiginde bir tehdit,bir caydırma silahı olarak kullanabilmektedirler.Eger onların böyle hakkı varsa dogal olarak İran'ın da olmalıdır.Bana göre Birleşmiş Milletler pasiftir ve Emperyalist ülkelerin yörüngesindedirler.Bana göre olması gereken Nükleer silahlar konusunda madur ülkeler Birleşmiş Milletler bünyesinde haklarını savunmalı ve Nükleer silahların Tüm dünyadan temizlenmesi amacıyla hareket etmeliler ve Dünyanın Jandarmalıgına ABD'nin degil Birleşmiş Milletlerin soyunmalarını saglamalıdırlar.Tabii Türkiye gibi emperyalizmin hizmetindeki iktidarlarca yönetilen ülkeler sayısının çoklugundan dolayı bu düşüncemin gerçekleşmesi şansı da çok azdır.
Dikkatinize teşekkürler ama sanıyorum yorumum yanlış anlaşıldı.ben öncelikle yapılması gerekenin bu olduğunu yazdım.Ardındanda nükleer silahların sıfırlanması için çalışılması gerek dedim..Ben nükleer silahlanma beş ülkenin ayrıcalığında bırakılmalı bunu hakediyorlar demedim.Sadece bu ülkelere yenilerinin katılması önlenmeli dedim.Yoksa böyle bir güc insanlığın baş belasıdır en doğrusu dünyadan tümüyle temizlenmesidir.Bir mikropla savaşılırken yapılması gereken ilk şey yayılmasını önlemektir.Öncelikle bunu başarırsanız o mikrobu yok etmeyide başarabilirsiniz.Bugün dünya yüzünde pek çok ülke nükleer potansiyele sahip olmak için inanılmaz bir çalışmanın içindeler.Buna dur denilmezse korkunç bir sona doğru gidecek.Yapılması gereken bu tehdide yeni ülkelerin eklenmesinin önüne geçmek.Her ülke diğerinde var bendede olacak derse nereye varır bunun sonu?
Sizinde belirttiğiniz gibi bizim şu an dünyada nükleer gücü elinde bulunduran ülkeler karşısında caydırıcı gücümüz zaten yok.Gerçekçi olmak gerekirse BM ve diğer uluslararası örgütlerinde bu konuda caydırıcı güç olmaları bir yana ellerindeki anlaşmalardan doğan yetkilerini bile kullanamadıklarını biliyoruz.Bu nedenlede süper güçlere bu konuda kafa tutma idealinden geçtim.Olanı koruyalım yeterli.Bu bile bu korkunç yarışın kontrol altına alınması için çok şeydir.Saygılar.
 
Dikkatinize teşekkürler ama sanıyorum yorumum yanlış anlaşıldı.ben öncelikle yapılması gerekenin bu olduğunu yazdım.Ardındanda nükleer silahların sıfırlanması için çalışılması gerek dedim..Ben nükleer silahlanma beş ülkenin ayrıcalığında bırakılmalı bunu hakediyorlar demedim.Sadece bu ülkelere yenilerinin katılması önlenmeli dedim.Yoksa böyle bir güc insanlığın baş belasıdır en doğrusu dünyadan tümüyle temizlenmesidir.Bir mikropla savaşılırken yapılması gereken ilk şey yayılmasını önlemektir.Öncelikle bunu başarırsanız o mikrobu yok etmeyide başarabilirsiniz.Bugün dünya yüzünde pek çok ülke nükleer potansiyele sahip olmak için inanılmaz bir çalışmanın içindeler.Buna dur denilmezse korkunç bir sona doğru gidecek.Yapılması gereken bu tehdide yeni ülkelerin eklenmesinin önüne geçmek.Her ülke diğerinde var bendede olacak derse nereye varır bunun sonu?
Sizinde belirttiğiniz gibi bizim şu an dünyada nükleer gücü elinde bulunduran ülkeler karşısında caydırıcı gücümüz zaten yok.Gerçekçi olmak gerekirse BM ve diğer uluslararası örgütlerinde bu konuda caydırıcı güç olmaları bir yana ellerindeki anlaşmalardan doğan yetkilerini bile kullanamadıklarını biliyoruz.Bu nedenlede süper güçlere bu konuda kafa tutma idealinden geçtim.Olanı koruyalım yeterli.Bu bile bu korkunç yarışın kontrol altına alınması için çok şeydir.Saygılar.



mükemmel bi yorum olmuş......ancak ben inanıyorum ki en büyük sorun en stratejik kurumların bilerek bu ülkede dışa bagımlı bi hale getirildigidr...bugun sen en önemli projelere imza atan mühendislerini cinayetlere kurban verip intahar tezgahları içine giriyosan ve bu zaman odu konunun bikez bile konuşulmasını saglıyamıyorsan başkalrının piyonuda olursun taşeronuda olursan...
 
Arkadaşlarım;Tartışma çok güzel gidiyor,payı olan her arkadaşıma teşekkürler ediyorum.Tartışmayı derinleştirelim.Bu gün yetmiş küsur yaşındaki kayınvalidemin,çocuklugundan bahsederken,Edremit körfezi için"eskiden sahiller boyunca trenler çalıştıgını,çocuklugunda İstanbula gidiş gelişlerinde çok sevdigi troleybüslerin çalıştıgını ve bütün bunların,Menderes tarafından kaldırıldıgını duydum.Şimdi şöyle düşünelim;Bilmiyorum Amerika'yı ama Avrupa'yı bilen arkadaşlar bilir.Bu tür araçların gelişmişleriyle bütün Avrupa örümcek agı gibidir.ve bu tür araçlar da elektrik ve Kömür gibi nisbeten ucuz ve yerli kaynakları kullanır.Bunun anlamıda Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulmaya çalışan ve maliyet oluşmuş,bu tür bir agı yıkıp,ülkeyi karayollarıyla donatıp(alternatif olarak itirazım yok)dışa bagımlı bir ürün olan petrolün yüksek faturasıyla ve o zaman üretemedigimiz kara taşıtlarının ithal edilmelerinin maliyeti ile o zamandan bugüne, bize yüksek dış borç ve karşılıgında emperyalizmin uşaklıgı rolünün devamlılıgnı saglamıştır.O zaman Menderes nasıl,Atatürk'ün önderligindeki halkın yoktan var ettigi idialistbir ülkeye,işin kolayına kaçıp,kendini iktidara taşıyan dini sömürüye ve emperyalizmin destegine ihtiyaç duydularsa,O günden bu güne bir çok iktidar da,bugün kü iktidar da aynı yolu izlemişler ve izlemektedirler.Ve ne yazık ki ideolojik açıdan da geldigimiz nokta da,buna emperyalizmin zaferinin ispatı olsa gerek,Bagımsız Türkiye idialine sahip çıkmayıp ona ihanet edenler bugün her konuda kahraman,Bagımsız Türkiye'nin temelini atanlar ise bugün gözden düşürülme çabası içinde,izleri silinmeye çalışılmaktadır.
O nedenledir ki Sedapınarı;Bugünün Türkiye'si gibi ülkelerin Dünya üzerindeki çoklugu,senin ve benim gibilerinin düşü olan tertemiz bir Dünya düşümüzün katili olacaktır.
 
bir inşaat mühendisiyim

asfalt yolun kilometre maliyeti 8-12 milyon dolar, beton yolun kilometre maliyeti ise 4-6 milyon dolar (aydın-izmir arasının bir bölümü beton yol yapıldı deneme amaçlı).. beton yolda derz yapmak gerekir ama altına su sızmaması için veya yolda ilerlerken ses çıkmaması için önlemler alınabilir, yani yinede beton yol daha az maliyetle yapılabilir... bence neden ülkemizde beton yol yapılmadığı konusunun cevabı petrol şirketlerinde saklı.. yani kim asfalttan marjinal fayda sağlıyorsa bunu ona sormak lazım.. demekki çimento şirketleri petrol şirketleri kadar güçlü değil ülkemizde. yada petrol almaya bizi iten ülkelerin kölesi olmuşuz.


demiryolu konusu efsane. Atatürk zamanında yapılan demiryollarına bir çivi bile çakılmadığı gibi Yavaşlatılmış ''hızlı tren projesi'' ulaşım konusunda siyasal oyunların tam ortasında



Beton Yolların Üstünlükleri

1-Beton kaplamanın sınanmış en önemli üstünlüğü uzun hizmet ömrü ve üstün dayanıklılığıdır.
2-% 100 Yerli Malzeme ile Yapılır
3-İlk yapım maliyetleri karşılaştırmasına göre, asfalt yolun kilometre maliyeti 2004 yılı verilerine göre 436 - 622 milyar lira arasında değişmektedir. Yolun beton yol olarak inşa edilmesi halinde ise kilometre maliyetleri 369 - 570 milyar lira arasında değişmektedir. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın kriterlerine göre yapılan bu maliyet hesapları beton yolun asfalt yola göre yüzde 20 - 30 arasında daha ucuz olacağını göstermektedir.
4-AASHTO – Amerikan Devlet Karayolu ve Taşımacılık İdareleri Birliği tarafından Kanada’da yapılan bir araştırmaya göre, asfalt yolların yüzde 61’i bahar koşullarında bozulmaktadır. Oysa aynı koşullarda beton bozulma oranı sadece yüzde 5.5’tir
5-Beton Yolların Taşıma Gücü Yüksektir
6-Beton Yollar Her Mevsimde ve Her Koşulda Yapılabilir
7-Beton Yol Doğal ve Kentsel Çevreye Zarar Vermez
8-Ağır araçlar, asfalt yollarda beton yollara göre daha fazla deformasyona neden olurlar.
9-Beton Yollar Gece Görüşünü Kolaylaştırır
10-Beton Yolun Sürüş Konforu Yüksektir
 
''Arkadaşlarım;Tartışma çok güzel gidiyor,payı olan her arkadaşıma teşekkürler ediyorum.Tartışmayı derinleştirelim.Bu gün yetmiş küsur yaşındaki kayınvalidemin,çocuklugundan bahsederken,Edremit körfezi için"eskiden sahiller boyunca trenler çalıştıgını,çocuklugunda İstanbula gidiş gelişlerinde çok sevdigi troleybüslerin çalıştıgını ve bütün bunların,Menderes tarafından kaldırıldıgını duydum.Şimdi şöyle düşünelim;Bilmiyorum Amerika'yı ama Avrupa'yı bilen arkadaşlar bilir.Bu tür araçların gelişmişleriyle bütün Avrupa örümcek agı gibidir.ve bu tür araçlar da elektrik ve Kömür gibi nisbeten ucuz ve yerli kaynakları kullanır.Bunun anlamıda Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulmaya çalışan ve maliyet oluşmuş,bu tür bir agı yıkıp,ülkeyi karayollarıyla donatıp(alternatif olarak itirazım yok)dışa bagımlı bir ürün olan petrolün yüksek faturasıyla ve o zaman üretemedigimiz kara taşıtlarının ithal edilmelerinin maliyeti ile o zamandan bugüne, bize yüksek dış borç ve karşılıgında emperyalizmin uşaklıgı rolünün devamlılıgnı saglamıştır.O zaman Menderes nasıl,Atatürk'ün önderligindeki halkın yoktan var ettigi idialistbir ülkeye,işin kolayına kaçıp,kendini iktidara taşıyan dini sömürüye ve emperyalizmin destegine ihtiyaç duydularsa,O günden bu güne bir çok iktidar da,bugün kü iktidar da aynı yolu izlemişler ve izlemektedirler.Ve ne yazık ki ideolojik açıdan da geldigimiz nokta da,buna emperyalizmin zaferinin ispatı olsa gerek,Bagımsız Türkiye idialine sahip çıkmayıp ona ihanet edenler bugün her konuda kahraman,Bagımsız Türkiye'nin temelini atanlar ise bugün gözden düşürülme çabası içinde,izleri silinmeye çalışılmaktadır.
O nedenledir ki Sedapınarı;Bugünün Türkiye'si gibi ülkelerin Dünya üzerindeki çoklugu,senin ve benim gibilerinin düşü olan tertemiz bir Dünya düşümüzün katili olacaktır''



Size bütün kalbimle katılıyorum.İşte batı bu yüzden Atatürkçülüğü hedef alıyor.Heryerden silip unutturmaya çalışıyor.Atatürkçülüğün en temel üç ilkesi yani; Anti-emperyalizm,tam bağımsızlık ve tabiiki laiklik.Bunlar sadece bizim değil tüm dünya uluslarının kurtarıcısı olabilecek noktalardır.Oysa sömürgecilerin istediği teslimiyetçi, ülke kaynaklarının sömürülmesine ses çıkarmayan, milli tarihinin, milli bilincinin farkında olmayan, giderek etnik ve dini ayrımcılığa uğrayarak milli birliğini yitiren, parçalanabilen zayıf bir toplum yapısıdır.
Son olarak BOP' u başımıza bela ettiler.Emperyalist tehdit Büyük Ortadoğu Projesi'yle bölgenin gelişmekte olan ülkelerine finans kapitalin neo-liberal düzenini gerektiğinde askeri güç kullanarak kabul ettirmek istiyor. Amaçları, bu ülkelerde bu düzene yandaş siyasi kadroları iktidara getirerek ülkelerin stratejik doğal kaynaklarını, ekonomisini, maliyesini ve savunma güçlerini kontrol altına almak; radikal İslami unsurları barındıranları saf dışı edip Batı ile barışık (ılımlı) İslami rejimler oluşturmak; güç merkezleri olarak yükselen Rusya ve Çin'i çevrelemek; İsrail'in güvenliğini pekiştirmek; kendilerine stratejik müttefik olarak Kürt devletini kurmak, orada üslenmek; Karadeniz'in donanmalarına açılmasını sağlamaktır. Projenin odak noktasında Türkiye yer alıyor. ABD'nin Türkiye'den beklentileri vardır. AB de adaylık sürecindeki Türkiye'den Lozan'ın rövanşını alma çabasındadır.
Bugün de emperyal güçlerin neo-liberal yeni düzen dayatmalarına karşı Atatürkçü düşünce; antiemperyalist, bağımsız, özgürlükçü, ulusal, halkçı, akıl ve bilimi esas alan, bireyin inançlarına saygılı (laik) karakteriyle; çağdaşlaşma, ulusal onur kazanma ülküsüyle; sadece Türkiye için değil, gelişmekte olan tüm ülkeler için uyandıran, bilinçlendiren, direnme gücü ve gelecek umudu veren uygun bir alternatif model oluşturmaktadır.

Bu nedenlerle Atatürk'e, Atatürkçü düşünce sisteminin değerlerine ve ilkelerine karşı çıkılmakta, onları hedef alıp Türkiye'nin ve bölgenin gündeminden tasfiyesini istemektedirler.
 
arkadaslar evet bizde amerika aleyhtarligi cok buyuk normal olarak,ben de deli oluyorum haberleri izledikce, assagilik herifler burnumuzun dibinde yedigi tabagin icine eden it surulerine bizim aleyhimizde hareket etme sansi veriyor,ve buna bisey yapamadigimiz icin insan deli oluyor....da sadece karsi olmak nefret etmek yerine bi dusunun bakalim neden bisey yapamiyoruz,amerika guclu oldugu icin mi? bize izin vermedigi icin mi? asil etken bunlar degil gibi geliyor bana. bildiginiz uzere bizim bolgenin ayarlari cok hassas en buyuk iki guc bu bolgenin gudumu icin neler yapar/yapmis tahmin edin/tarihten hatirlayin....bence buradaki asil sorun bizim amerikaya karsi cikamamamiz degil,destegini kaybetme korkumuz! niye biliyormusunuz? arkada rusya var cunku! tarihi kuru sıkı degil degil de adam akilli arastiranlar bilirler adamlar bizi tarih sahnesinden silmek icin bi girisimde bulunmuslardi,neden yapamadiklarina gelince varin onu da siz tahmin edin....biz zamaninda politikamizi iyi oturtamamanin cezasini cekiyoruz baska bisey degil. bu amerikaydi avrupaydi denen ... in grubu tarafinda dunyada cok yanlis sekilde konumlandirdik kendimizi simdide onlar olmadan en azindan bu amerika denen ... olmadan ayakta kalmamiz cok zor,mecburen goz yummamiz o yuzden. cunku emin olun eger o giderse yada uzerimizdeki hakimiyetini kaybederse rusya abi bunun gibi kulhanbeyi kabadayisi degil laf salatasiyla abuk sabuk isler harbi icraat yapicaktir,mevcut durumda o da hic isimize gelicek gibi gorunmuyor.
 
arkadaslar evet bizde amerika aleyhtarligi cok buyuk normal olarak,ben de deli oluyorum haberleri izledikce, assagilik herifler burnumuzun dibinde yedigi tabagin icine eden it surulerine bizim aleyhimizde hareket etme sansi veriyor,ve buna bisey yapamadigimiz icin insan deli oluyor....da sadece karsi olmak nefret etmek yerine bi dusunun bakalim neden bisey yapamiyoruz,amerika guclu oldugu icin mi? bize izin vermedigi icin mi? asil etken bunlar degil gibi geliyor bana. bildiginiz uzere bizim bolgenin ayarlari cok hassas en buyuk iki guc bu bolgenin gudumu icin neler yapar/yapmis tahmin edin/tarihten hatirlayin....bence buradaki asil sorun bizim amerikaya karsi cikamamamiz degil,destegini kaybetme korkumuz! niye biliyormusunuz? arkada rusya var cunku! tarihi kuru sıkı degil degil de adam akilli arastiranlar bilirler adamlar bizi tarih sahnesinden silmek icin bi girisimde bulunmuslardi,neden yapamadiklarina gelince varin onu da siz tahmin edin....biz zamaninda politikamizi iyi oturtamamanin cezasini cekiyoruz baska bisey degil. bu amerikaydi avrupaydi denen ... in grubu tarafinda dunyada cok yanlis sekilde konumlandirdik kendimizi simdide onlar olmadan en azindan bu amerika denen ... olmadan ayakta kalmamiz cok zor,mecburen goz yummamiz o yuzden. cunku emin olun eger o giderse yada uzerimizdeki hakimiyetini kaybederse rusya abi bunun gibi kulhanbeyi kabadayisi degil laf salatasiyla abuk sabuk isler harbi icraat yapicaktir,mevcut durumda o da hic isimize gelicek gibi gorunmuyor.
Ne yani Rusya tarafından yok edilmeme mutluluğunu ABD'yemi borçluyuz.Biran için öyle olduğunu düşünsek bile ki değil bunun nedeni bağımsızlığımıza duyululan hasssasiyet değil ABD'nin rusya'nın burnunun dibinde bir ileri karakola duyduğu ihtiyaçtır.Bundan da bizim açımızdan mutlu olunacak değil utanılacak bir durum çıkıyor.ABD hiç zahmet etmese çok daha hayrımıza olurdu.Biz o olmadanda kendimizi korurduk.Gölge etmesin başka ihsanı lazım değil.
 
bence bu komünizmi öçü olark gösterip gösterip bizim hamilimize soyunmaya çalışarak yapılan bi oyundu amerikan elçiligine bombalar atıp komünistler yaptı diyerek amerikan daha fazla para koparma ve taviz vermeye başladıgımız zamanlara kadar uzanıyor.....ben hala bu ülkeyi ne zaman gercek türklerin yönetecigini merak ediyorum bugun adamın biri ismi malum türkiye türklerin yönetemiyecegi kadar önemli bi ülke diyen zihniyet oldugu sürece sanırım biz hala kaderimize razı yaşamaya devam edecegiz...sanırım çok sürmeyecek bu yaşama şansızımda bugun medyayı ve çok uluslu şirketleri zaten bi ordudan daha etkili kullanıyorlar...
 
Ne yani Rusya tarafından yok edilmeme mutluluğunu ABD'yemi borçluyuz.Biran için öyle olduğunu düşünsek bile ki değil bunun nedeni bağımsızlığımıza duyululan hasssasiyet değil ABD'nin rusya'nın burnunun dibinde bir ileri karakola duyduğu ihtiyaçtır.Bundan da bizim açımızdan mutlu olunacak değil utanılacak bir durum çıkıyor.ABD hiç zahmet etmese çok daha hayrımıza olurdu.Biz o olmadanda kendimizi korurduk.Gölge etmesin başka ihsanı lazım değil.



takdir edersin ki bizim bolgedeki denge olayi cok hassas ve kotu de olsa su anda paylasilip bir dengeye oturmus durumda iki buyuk guc acisindan. ben zaten bagimsizligimiza duyulan saygidan demedim. senin de soyledigin sekilde abd nin rusyaya karsi bu bolgede hakimiyeti kendisine vericek tek guc biziz bu yuzden...yani dedigin gibi ileri karakol olayi. demek istedigim sey abd nin gudumunden ciksak da bizim icin durum pek ic acici olmaz rusya gibi bir guc soz konusu bizimki gibi bir bolge olunca bize "ozgur ozgur takil rahatina bak" demez. ha daha iyi olur ya da daha kotu orasi tartisilir ama sancili bi surec olucagi kesin. biz zamaninda en olmicak gurubun gudumune girmisiz simdi bunun ceremesini cekiyoruz,insan denemicegi asikar bi canli turune minnet ediyoruz bunun sorumluluari da...girmiyelim oraya herkes gibi benim de tepem atiyor bu konuda.
 
bence bu komünizmi öçü olark gösterip gösterip bizim hamilimize soyunmaya çalışarak yapılan bi oyundu amerikan elçiligine bombalar atıp komünistler yaptı diyerek amerikan daha fazla para koparma ve taviz vermeye başladıgımız zamanlara kadar uzanıyor.....ben hala bu ülkeyi ne zaman gercek türklerin yönetecigini merak ediyorum bugun adamın biri ismi malum türkiye türklerin yönetemiyecegi kadar önemli bi ülke diyen zihniyet oldugu sürece sanırım biz hala kaderimize razı yaşamaya devam edecegiz...sanırım çok sürmeyecek bu yaşama şansızımda bugun medyayı ve çok uluslu şirketleri zaten bi ordudan daha etkili kullanıyorlar...


Kesinlikle katılıyorum.Korkarım belirttiğiniz gibi yeni dünya düzeninin ezip yokeden çarkları arasında ufalanıp gidicez.Uluslararası sermaye ve medya küreselleşmenin ateşsiz silahları.Dünya genelinde küresel sermaye, büyük vurgunlar vuruyor, ülkeleri talan ediyor, hedef aldıkları ekonomileri kısa sürede çökerterek kendilerine bağımlı kılıyor.
Son yıllarda küresel sermayenin hedef aldığı ülkeler arasında Türkiye de bulunuyor. Finanstan medya sektörüne kadar pek çok alanda milyarlarca dolarlık yatırım yapan küresel sermaye, bütün değerli varlıklarımızı ele geçiriyor. Küresel sermayenin Türkiye’yi diz üstü çökertmeyi hedeflediğini görmemek mümkün değil.
Özelliklede medya.Artık sahnede “medya gücü” değil, “gücün medyası” vardır.Dikkat edersek son dönemlerde Küresel medya şirketleri Türk medyasında boy göstermeye başladılar.
Küresel sermaye, Türk medya sektörüne girerken sadece para kazanmayı amaçlamıyor, aynı zamanda ileriye dönük plan ve projelerde görev almak için de hazırlık yapıyor. Örneğin uygulamaya konulan Büyük Ortadoğu Projesi’nin değişik adımlarının Türk halkına kabul ettirilmesinde, rıza üretilmesinde, Amerikan çıkarlarına boyun eğdirilmesinde medyadaki küresel sermayeye önemli görevler düşüyor.
Medyanın “kamuoyu imal etme” gücü hatırlandığında küresel sermayenin eline nasıl bir güç geçirdiği daha iyi anlaşılacaktır. Amerikalı siyaset bilimci Richard Fagen’in “eğer 2 bin kişiyi medyada kilit noktalara yerleştirebilecek bir düzenbazlık şebekesi kurabilme imkanı olsa, Amerika’nın tümünü ve dünyanın büyük bir kısmını ABD Başkanının öldüğüne inandırmak mümkündür!..” sözü de, medyanın kamuoyunu etkileme ve istediği gibi yönlendirme gücüne vurgu yapmaktadır.
Yeni medya düzeni, artık küresel bir düzendir ve bu düzende küresel şirketlerin iktidarı hüküm sürmektedir. Türk medyasındaki küresel sermaye hareketleri çok yakından izlenmeli, olaya sadece ülkeye yabancı sermaye girişi gibi düz bir mantıkla bakılmamalı; medyaya girecek küresel sermayenin ülkemizin ulusal güvenliğini doğrudan tehdit edebilecek bir yapı arz edebileceği göz ardı edilmemelidir.Ama bunu nasıl başarabileceğimizi galiba kimse tam olarak bilmiyor.Yani sonumuz gerçekten çok düşündürücü.
 
''''''''''''''***********Korkarım belirttiğiniz gibi yeni dünya düzeninin ezip yokeden çarkları arasında ufalanıp gidicez.Uluslararası sermaye ve medya küreselleşmenin ateşsiz silahları.Dünya genelinde küresel sermaye, büyük vurgunlar vuruyor, ülkeleri talan ediyor, hedef aldıkları ekonomileri kısa sürede çökerterek kendilerine bağımlı kılıyor.
Son yıllarda küresel sermayenin hedef aldığı ülkeler arasında Türkiye de bulunuyor. Finanstan medya sektörüne kadar pek çok alanda milyarlarca dolarlık yatırım yapan küresel sermaye, bütün değerli varlıklarımızı ele geçiriyor. Küresel sermayenin Türkiye’yi diz üstü çökertmeyi hedeflediğini görmemek mümkün değil.'''''''''************

Küresel sermaye oyunları evet halen oynanıyor fakat yinede ben umutluyum.özellikle medya açısından.dikkat edilirse artık medya cinayetleri azaldı.en azından güdümlü medya fareleri azaldı.bundaki en büyük pay akp iktidarınındır.erol simavi,dinç bilgin ve uzanlar gibi sırtını belli odaklara dayamış ve sadece belli bir kesimin medya patronluğu yapanları artık işlevsiz hale getirmesi ve bir nebzede olsa medyamızı temizleyen başka hiçbir ikitdar yoktur.
Aynen dedğiniz gibi küresel sermayenin(birçok adı war bunun) tek hedefi türkiye..Ama bu türkiye artık hedef olmaktan çıkmak üzere..Türkiye artık kendine hedef seçecek kadar büyük bir ülke olma yolunda ilerliyor..
 
Bence Abd nin bir çok amacı var ve İran bunların en başında geliyor.
İran ne kadar nükleer güce sahipte olsa Abd karşı koyabilecek bir güçte değil.
İran a girmek ve zafere en kolay yoldan ulaşmak için Abd yanında Türkiye yi görmek istemektedir. Bunun içinde her zaman yaptığı ve başardığı gibi bölücülüğü ya da ona benzer uygulamaları devreye sokacaktır. Eğer Abd isterse R.Tayyip Erdoğan İran a düşman olur, sonra yandaşları düşman olur, sonrada ona inanan halk düşman olacaktır.
 
Günaydın

Daha yeni mi farkedildi asıl hedefin Türkiye olduğu?Adamlar biliyorlar ki bu yahudi düzenini bozsa bozsa Türkler bozar.O yüzden 150 yıldır manen işgal ettiler yakın zamanda madden işgale kalkışacaklar

Bize düşen ise din,tarh ve dil öğrenerek bu oyunları bilme ve önlemini almaktır
 
küresel oyunda iki başrol oyuncusu var..Biri Türkiye,biride (ne kadar kimse dillendirilmesede) İsraildir.
Bu oyun iki başrol oyuncusu kaldıramaz.ki israil ve israil güdümlü amerika,iran vs vs.bunun farkında olarak yüzyıllardır türkiyeyi yok etmek için türlü yollara başvurdular..bu süreçte gerçekten ülkemiz büyük zorluklar yaşadı.büyük sıkıntıya düştü.ama herseferinde yine de başını dik tutmayı bildi..
Şimdi dengeler türkiyeden yana..İsrailin kurmuş olduğu hile rejimi ve köle düzeni artık iflas etmenin eşiğinde.gerek israil güdümlü ülkeler(başta amerika) artık bu düzenin zorluğunu kaldıramayacak kadar yıprandı.Buna karşın türkiye orta doğu ve avrupada yükselen bir yıldız gibi ülkeler arasında büyük bir vizyona ve etkiye sahip,kendi politikalarını üreten ve neredeyse gerçek demokrasiye geçmenin eşiğinde büyük bir ülke oldu.
Yani oyunun sonu şimdiden görünüyor gibi..ARtık oynanan hiçbir oyunun türkiyeyi derinden etkilemesi mümkün görünmüyor..
 
Geri
Üst