Metrobüs anayasası!
İSTANBUL'a Londra havası vermek için, gittiler, çift katlı otobüs
getirdiler.
Malum, çift katlı otobüsler Londra'da soldan gidiyor, duraklar solda,
bu yüzden kapıları da solda...
Bizde sağdan gidecek, duraklar da sağda.
"N'aapıcaz?"
Estetik ameliyat!
Soldaki kapıları iptal ettiler. Kapıları sağa aldılar.
Sonra...
Çift katlılar yetmedi.
E metro da yapmamışlar.
"N'aapıcaz?"
Metrobüs diye bir şey getirmeye karar verdiler.
Adında metro var ama, metroyla alakası yok.
İmitasyonu.
Yolun ortasına yol yaptılar. Durakları da, yolun ortasındaki yolun
ortasına yaptılar. 50 tane dediler, getire getire, anca 2 tane
getirebildiler.
Gerisini okulların açılışına yetiştiremediler.
"N'aapıcaz?"
Çift katlıları, metrobüs yolunda sefere koydular. Koydular da... Çift
katlıların kapısı sağ tarafta olduğu için, yolun ortasına koydukları
duraklar da çift katlıların solunda kaldığı için, indirme bindirmeye
yanaşamıyor!
"N'aapıcaz?"
Mecburen, kapıları sağ tarafta olan çift katlıları, yolun solundan
götürmeye başladılar.
*
Olduk mu sana Londra?
Olduk.
Üstelik, Eindhoven da olduk!
*
Çünkü, öyle titiz bir çalışma yapılmış ki, Hollanda'dan apar topar
kiraladıkları metrobüslerin durak levhalarını sökmeyi unutmuşlar!
Eindhoven otobüsüne binersen, Cevizlibağ'a gidiyorsun... Utrech
otobüsüne binersen, Topkapı.
*
Karıştırmamak lazım. Binince soruyorsun...
- Nereye gidiyor kardeş?
- It kan niet sprek Turks!
- Ne?
- Ben anlamiyo Turkce...
Şoförler Hollandalı iyi mi!
Metrobüs dediğin, bildiğin körüklü otobüs...
Hadi diyelim ki, metrobüs yapamıyoruz, yerli şoför de mi yok birader?
Niye Hollandalı?
(Parantez açıp uyarıyorum... Fenerbahçe maazallah PSV'ye yenilirse,
Eindhoven hattındaki şoförleri döverler, haberiniz olsun.)
*
Neyse... Dedik ya, bu metrobüs, imitasyon metro... Rayı yok, yine de
tek hat üzerinde gidiyor.
Ama sadece gidiyor... Gelemiyor!
Hattın başladığı ve bittiği yere, U dönüşü için yer yapmamışlar... Yol
bitince, apışıp kalıyor!
"N'aapıcaz?"
Pazarda domates kontrolü yapması gereken zabıtalar, E5'e fırlıyor, el
kol işaretleriyle trafiği kesiyor, metrobüsleri yoldan öbür yola
çıkarıp, yeniden öbür yola döndürüyor!
Döndürüyor ama...
Trafik de felç oluyor bu arada.
"N'aapıcaz?"
Buldukları çare şu... Trafik yoğunluğuna çözüm olarak getirdikleri
metrobüsler, trafiğin yoğun olduğu saatlerde seferden çekiliyor...
Trafiğin rahat olduğu saatlerde, sefere konuyor!
*
Evet...
Düzelteyim derken bozan, kaş yapayım derken göz çıkaran, "uçakla deveyi"
yan yana getirmeyi başaran arkadaşların, son iki marifetinden biri
maalesef
bu: Metrobüs.
Öbürü de, Anayasa.
*
Bakın, durup dururken, devrim otoyoluna, tali yol açmaya çalışıyorlar...
Atatürk kapısını kapat! Türbana öğrenci pasosu ver. Laikler taksiyle
gitsin, anca giderler, falan... Zaten kalabalığız, itiş kakış, haliyle,
yer kavgası başladı... Kimi
vitesi geriye takıyor, kimi direksiyona atlıyor.
Koridorlar mescit.
Durak levhasında "Brüksel" yazıyor.
İşin hazin tarafı...
Bindik bir alamete, U dönüşü yapacak yer yok!...
Bu durumda laikler,taksiyle gitsinler işe, anca yetişirler.
********************************************************************************************************
Yes be annem...
AVRUPA Birliği’nde "Türkiye için referandum yapalım" dedikleri zaman, bizim Başbakan, "Bu referandum, maç başladıktan sonra kural değiştirmeye benzer" dedi mi?
Dedi.
Çankaya için 367 şartının şart olduğu ortaya çıktığında, aynı Başbakan, "Maç başladıktan sonra kural değiştirilmez" dedi mi?
Dedi.
*
Çankaya için referandum yapıyoruz... Düdük çaldı!
25 gündür oy kullanılıyor.
25 gündür.
E şimdi, "maç başladıktan sonra" bizim Başbakan’ın partisi, hem "Çankaya" hem de "referandum" için, kendi kendilerine yaptıkları kanundaki "kuralları" değiştiriyor mu?
"Değiştiriyor..."
*
Ne diyeyim ki başka?
*
İzliyoruz televizyonlarda...
Ahalinin, bırak referandumda neyi referandumladığını, referandumun ne zaman yapılacağından bile haberi yok.
Bi tek neyi biliyor?
"Evet" diyeceğini!
*
Sen ne dersen de.
*
Kendi işlerine yarasın diye, kendi kendilerine yaptıkları kanunu, kendi işlerine yaramadığı anlaşılınca, kendi işlerine geldiği gibi, kendi kendilerine değiştiriyorlar mı?
Değiştiriyorlar.
Kendi kendilerine yaptıkları "tek maddelik" kanunda bile, işi arapsaçına döndürdükleri halde, kendi kendilerine "yüz küsur maddelik" anayasa yapmaya kalkıyorlar mı?
Kalkıyorlar.
Önceki cumhurbaşkanının "hukuka uygun bulmadığı" için veto ettiğini, aynı devletin, sonraki cumhurbaşkanı "hukuka uygun bulup" onaylıyor mu?
Onaylıyor.
Bu devletin kanunlarına onay verecek olan makam, bu devletin kanunlarını beğenmeyip, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gitmiş miydi?
Gitmişti.
Kendi devletinin hukuku işine gelmediği için, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuranlar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden de işlerine gelmeyen karar çıkınca, sanki Avrupalılar durup dururken karışmış gibi, "Onlar ne karışıyor, ulemaya sormak lazım" dedi mi?
Dedi.
*
Aç, sözlüğe bak...
İki karşılığı vardır hukukun.
Birincisi, evrensel...
"Toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen yasaların bütünü."
Öbürü, mecaz...
"Ahbap çavuş" manasına gelir... "O arkadaşla hukukumuz iyidir" falan.
*
Bizimkisi artık mecazdır.
*
Elleri değmişken...
"Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir" ibaresini, "Demokratik, laik, sosyal bir nalıncı keseridir" şeklinde değiştirmelerinde fayda var.
Gerisi hikáyedir...
Yılmaz Özdil.
İSTANBUL'a Londra havası vermek için, gittiler, çift katlı otobüs
getirdiler.
Malum, çift katlı otobüsler Londra'da soldan gidiyor, duraklar solda,
bu yüzden kapıları da solda...
Bizde sağdan gidecek, duraklar da sağda.
"N'aapıcaz?"
Estetik ameliyat!
Soldaki kapıları iptal ettiler. Kapıları sağa aldılar.
Sonra...
Çift katlılar yetmedi.
E metro da yapmamışlar.
"N'aapıcaz?"
Metrobüs diye bir şey getirmeye karar verdiler.
Adında metro var ama, metroyla alakası yok.
İmitasyonu.
Yolun ortasına yol yaptılar. Durakları da, yolun ortasındaki yolun
ortasına yaptılar. 50 tane dediler, getire getire, anca 2 tane
getirebildiler.
Gerisini okulların açılışına yetiştiremediler.
"N'aapıcaz?"
Çift katlıları, metrobüs yolunda sefere koydular. Koydular da... Çift
katlıların kapısı sağ tarafta olduğu için, yolun ortasına koydukları
duraklar da çift katlıların solunda kaldığı için, indirme bindirmeye
yanaşamıyor!
"N'aapıcaz?"
Mecburen, kapıları sağ tarafta olan çift katlıları, yolun solundan
götürmeye başladılar.
*
Olduk mu sana Londra?
Olduk.
Üstelik, Eindhoven da olduk!
*
Çünkü, öyle titiz bir çalışma yapılmış ki, Hollanda'dan apar topar
kiraladıkları metrobüslerin durak levhalarını sökmeyi unutmuşlar!
Eindhoven otobüsüne binersen, Cevizlibağ'a gidiyorsun... Utrech
otobüsüne binersen, Topkapı.
*
Karıştırmamak lazım. Binince soruyorsun...
- Nereye gidiyor kardeş?
- It kan niet sprek Turks!
- Ne?
- Ben anlamiyo Turkce...
Şoförler Hollandalı iyi mi!
Metrobüs dediğin, bildiğin körüklü otobüs...
Hadi diyelim ki, metrobüs yapamıyoruz, yerli şoför de mi yok birader?
Niye Hollandalı?
(Parantez açıp uyarıyorum... Fenerbahçe maazallah PSV'ye yenilirse,
Eindhoven hattındaki şoförleri döverler, haberiniz olsun.)
*
Neyse... Dedik ya, bu metrobüs, imitasyon metro... Rayı yok, yine de
tek hat üzerinde gidiyor.
Ama sadece gidiyor... Gelemiyor!
Hattın başladığı ve bittiği yere, U dönüşü için yer yapmamışlar... Yol
bitince, apışıp kalıyor!
"N'aapıcaz?"
Pazarda domates kontrolü yapması gereken zabıtalar, E5'e fırlıyor, el
kol işaretleriyle trafiği kesiyor, metrobüsleri yoldan öbür yola
çıkarıp, yeniden öbür yola döndürüyor!
Döndürüyor ama...
Trafik de felç oluyor bu arada.
"N'aapıcaz?"
Buldukları çare şu... Trafik yoğunluğuna çözüm olarak getirdikleri
metrobüsler, trafiğin yoğun olduğu saatlerde seferden çekiliyor...
Trafiğin rahat olduğu saatlerde, sefere konuyor!
*
Evet...
Düzelteyim derken bozan, kaş yapayım derken göz çıkaran, "uçakla deveyi"
yan yana getirmeyi başaran arkadaşların, son iki marifetinden biri
maalesef
bu: Metrobüs.
Öbürü de, Anayasa.
*
Bakın, durup dururken, devrim otoyoluna, tali yol açmaya çalışıyorlar...
Atatürk kapısını kapat! Türbana öğrenci pasosu ver. Laikler taksiyle
gitsin, anca giderler, falan... Zaten kalabalığız, itiş kakış, haliyle,
yer kavgası başladı... Kimi
vitesi geriye takıyor, kimi direksiyona atlıyor.
Koridorlar mescit.
Durak levhasında "Brüksel" yazıyor.
İşin hazin tarafı...
Bindik bir alamete, U dönüşü yapacak yer yok!...
Bu durumda laikler,taksiyle gitsinler işe, anca yetişirler.
********************************************************************************************************
Yes be annem...
AVRUPA Birliği’nde "Türkiye için referandum yapalım" dedikleri zaman, bizim Başbakan, "Bu referandum, maç başladıktan sonra kural değiştirmeye benzer" dedi mi?
Dedi.
Çankaya için 367 şartının şart olduğu ortaya çıktığında, aynı Başbakan, "Maç başladıktan sonra kural değiştirilmez" dedi mi?
Dedi.
*
Çankaya için referandum yapıyoruz... Düdük çaldı!
25 gündür oy kullanılıyor.
25 gündür.
E şimdi, "maç başladıktan sonra" bizim Başbakan’ın partisi, hem "Çankaya" hem de "referandum" için, kendi kendilerine yaptıkları kanundaki "kuralları" değiştiriyor mu?
"Değiştiriyor..."
*
Ne diyeyim ki başka?
*
İzliyoruz televizyonlarda...
Ahalinin, bırak referandumda neyi referandumladığını, referandumun ne zaman yapılacağından bile haberi yok.
Bi tek neyi biliyor?
"Evet" diyeceğini!
*
Sen ne dersen de.
*
Kendi işlerine yarasın diye, kendi kendilerine yaptıkları kanunu, kendi işlerine yaramadığı anlaşılınca, kendi işlerine geldiği gibi, kendi kendilerine değiştiriyorlar mı?
Değiştiriyorlar.
Kendi kendilerine yaptıkları "tek maddelik" kanunda bile, işi arapsaçına döndürdükleri halde, kendi kendilerine "yüz küsur maddelik" anayasa yapmaya kalkıyorlar mı?
Kalkıyorlar.
Önceki cumhurbaşkanının "hukuka uygun bulmadığı" için veto ettiğini, aynı devletin, sonraki cumhurbaşkanı "hukuka uygun bulup" onaylıyor mu?
Onaylıyor.
Bu devletin kanunlarına onay verecek olan makam, bu devletin kanunlarını beğenmeyip, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gitmiş miydi?
Gitmişti.
Kendi devletinin hukuku işine gelmediği için, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuranlar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden de işlerine gelmeyen karar çıkınca, sanki Avrupalılar durup dururken karışmış gibi, "Onlar ne karışıyor, ulemaya sormak lazım" dedi mi?
Dedi.
*
Aç, sözlüğe bak...
İki karşılığı vardır hukukun.
Birincisi, evrensel...
"Toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen yasaların bütünü."
Öbürü, mecaz...
"Ahbap çavuş" manasına gelir... "O arkadaşla hukukumuz iyidir" falan.
*
Bizimkisi artık mecazdır.
*
Elleri değmişken...
"Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir" ibaresini, "Demokratik, laik, sosyal bir nalıncı keseridir" şeklinde değiştirmelerinde fayda var.
Gerisi hikáyedir...
Yılmaz Özdil.