türk ocağı
serdengeçti
BBP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE BİRLİK AKADEMİSİ BAŞKANI HAKKI ÖZNUR'UN BASIN AÇIKLAMASI:
“Başbakan Erdoğan ABD başkanı Bush’la görüşmek için Washington’a uçarken, PKK terör örgütü elinde bulunan 8 askerimizi ABD’den aldığı talimatla bıraktı. ABD yönetiminin ve askerlerinin yerlerini bilmediklerini söyledikleri Barzani ve Talabani’nin “bulmak imkansız” dedikleri PKK’lı militanlar, Kuzey Irak-Türkiye sınırına 10 km uzaklıktaki Zap vadisinde askerlerimizi serbest bırakırken, teslim işini bilerek örgütsel şova dönüştürmüşlerdir.
ABD yönetimi Bush-Erdoğan görüşmesi öncesi Kürt liderlere PKK ile irtibata geçmelerini ve 8 askeri serbest bıraktırarak Türkiye’nin siyasi tansiyonunu düşürmeyi hedeflemişlerdir.
8 askerimizi ellerinde tutarak, dünya kamuoyunun dikkatini çeken, gündeme yerleşen ve adından bahsettiren terör örgütü PKK, askerlerimizi serbest bırakma işini strateji savaşına dönüştürüp; Türkiye’yi zor durumda bırakmak için Dağlıca baskının sorumlusu ve Mehmetçiklerimizin katili Yücel Halis adlı haini görevlendirmiştir.
Terör örgütü teslim işini PKK propagandasına dönüştürmek için en ince detaylarına kadar hesap yaptığı, askerlerimizi serbest bırakırken hazırladıkları ortamdan bellidir.
Askerlerin sağ salim ülkeye dönmeleri elbette sevindiricidir, ama bir o kadar da düşündürücü ve teslim ediliş biçimi çok inciticidir. Sekiz askerin nasıl kaçırıldığı hala bir muammadır, kafalarda soru işaretleri sürekli dolaşmaktadır. Herkes 8 askerin kaçırılmasını sorguluyor. PKK’nın eline nasıl düştüler?
Bütün bunlar elbette güvenlik güçleri tarafından yapılan incelenme ve soruşturmalarda ortaya çıkacaktır. Ama ne olursa olsun bilgiler kamuoyundan saklanmamalı, gerçekler söylenmeli. Bilinmeli. Tedbirler alınmalı, bir daha bizi böyle küçük düşüren manzaralarla karşı karşıya kalmamalıyız.
Askerler serbest kaldı ama ya o iğrenç serbest bırakılma görüntüleri… Terör örgütü tarafından oluşturulan tören havası ve PKK terör örgütü ile sarmaş dolaş olan hainler topluluğunun hepimizi rahatsız eden, tansiyonlarımızı yükselten durumları…
Terör örgütü, vadinin içinde yol kenarına kurulu masaya İmralı Palastaki teröristbaşının posterini koymuştur. Amaçları askerlerin serbest bırakılmalarına karşı liderleri Öcalan’ın serbest bırakılmasıydı. Düzenlenen toplantı yerine ciplerle gelen 5 kişilik heyet ve yanındakiler örgütün hazırladığı PKK şovda bilerek yerlerini almışlardır. PKK teslim işini törene dönüştürmüştür.
Örgüt tarafından hazırlanan masanın etrafına beş kişiden oluşan heyet, PKK’lı silahlı militanların tek sıra dizildiği tören kıtasının altından geçerek Apo posterleri altında askerlerin teslim edildiğine dair “teslim tutanağı”nı imzalayacakları masaya doğru geldiler. Önce ellerinde bulunan askerlerimiz masanın önüne dizildi. Onlara önceden öğretildiği veya söylenildiği şekilde tek tek söz hakkı verilerek durumlarının iyi olduğunu söylettirdiler.
PKK burada kaçırılan askerlerin psikolojisinden faydalanarak PKK propagandası yaptırmaya çalışıyordu. ve şovun son kısmında Kuzey Irak’a giden beş kişilik heyetin içerisinde bulunan DTP’li üç vekil Barzani’nin temsilcisi Hacı Osman Mahmut ve KDP istihbarat sorumlusu Kerim Sincari önceden hazırlanan, kendilerinin de bilgisi dahilinde, örgütün teslim tutanağı protokolü dediği kağıda, önceden hazırlanan planın bir parçası olarak artistik pozlar vererek imza attılar
PKKLILAR DTPLİLER PEŞMERGELER BİRBİRLERİYLE SARMAŞ DOLAŞ
Ardından hazırlanan senaryoya uygun olarak, heyet askerlerin elini sıkarken kimileri de öperek geçmiş olsun diyordu. DTPlilerin içerisinde bulunduğu heyet bir grup kadınlı erkekli PKK militanlarının elini hararetle sıkarak, hal hatır sorarak PKK şovundan ayrılıyorlardı. Ve tüm bu olup bitenler, örgüt tarafından toplantı alanına getirilen PKK’nın sesi Roj TV tarafından görüntülenirken, kare kare çekilip PKK yanlısı internet sitelerinde ve diğer bölücü grupların sitelerinde ve yayın organlarında hemen yayınlanıyordu.
Bush-Erdoğan zirvesi öncesi PKK dağ başındaki teslim işini Apo posterli karşılama mangalı şova dönüştürdü. Asker meselesini Türkiye’de siyasi şova dönüştürmek isteyen DTP de akıllarınca “Türk devleti askerlerini teslim alamadı, biz gittik getirdik” havasına girmek istediler.
Beş kişiden oluşan heyet PKK’nın propagandasına bilerek hizmet ettiler. Sekiz askerin bırakılması sırasındaki görüntüler Amerika’nın, Barzani’nin, Talabani’nin yalanını bir kez daha belgelerlerken, DTPlilerin de PKK terör örgütüne çok rahat ulaşabildiğini gösterdi. Görüntüler fotoğraflar ve yapılan konuşmalar, DTP’nin maskesini düşürürken, terör örgütüne yataklık yapan DTPliler bir kez daha suçüstü yakalanmışlardır.
YALANCI SAHTEKAR KERİM SİNCARİ
Sekiz askeri teslim alan heyetin içerisinde yer alan KDP istihbarat şefi Kerim Sincari’nin yalan ve dolanda büyük şefleri Barzani ve Talabani’den aşağı kalmadığı PKK’nın örgütsel şovunda görülmüştür. Daha önce “PKK ile herhangi bir siyasi ilişkimiz yoktur, onlarla örgütsel bir ilişkiye asla girmeyiz, onlar bizi sevmez, biz de onları sevmeyiz, onlar bizim bölgemizde asla barınamaz ve gezemez. “ diyen Kerim Sincari askerlerimizin teslim edilmesi sırasında Mehmetçiklerimizin katili Yücel Halis’le güle oynaya samimi sohbetlerde bulunuyordu. Kerim Sincari her biri Mehmetçiklerimizin katili PKK’lı katillerin kanlı ellerini sıkarken arkasından yürüyen katillerin başı Yücel Halis de elleri arkasında Sincari’nin adamlarıyla gülerek bu manzarayı izliyordu.
Terör örgütünün kiminle beraber olduğu, kimlerle işbirliği yaptığı, hangi örgütlerden ve ülkelerden lojistik destek gördüğü bu görüntülerle bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu ibret görüntüler Türkiye’yi ayağa kaldırırken, yaşananlar tam bir orta oyunu idi. Askerlerimiz hain saldırılarda şehit ediliyor, sekiz tanesi nasıl olduğu hala meçhul bir şekilde PKK’nın eline geçiyor örgütün eline düşenler aradan geçen 15 gün sonra peşmergenin DTPlilerin nezaretinde Amerikalıların kurnaz oyunu ile Türkiye’ye teslim ediliyor. Bu hadise Türkiye açısından onur kırıcı bir olaydır. Türk devletini bu kara tabloyla karşı karşıya getirenler Türk milletine karşı büyük suç işlemişlerdir. Ve milletimiz bu bölücü ihanete seyirci kalanları, koltuklarında seyredenleri asla unutmayacaktır.
BİR AYAKLARI MECLİSTE BİR AYAKLARI KANDİLDE
DTPli vekillerin PKK’nın düzenlediği toplantıda dalga geçercesine 8 Türk askerini öperek “Geçmiş olsun.” demeleri her Türk’ün içini sızlatmıştır. DTP’nin kendilerince arabuluculuk işine soyunmalarında PKK’nın eli vardır. PKK, DTP’ye imaj ve prim kazandırmak için DTP’yi bu oyunun içine soktu. DTP’nin bir ayağı mecliste bir ayağı dağdadır. DTP de PKK’nın talimatları doğrultusunda hareket ederek sekiz askerin serbest bırakılmasıyla ilgili olayların içerisinde bilerek yer aldılar. Amaçları “Devlet kurtaramaz, biz kurtarırız. ” dedirtmek içindi.
DTP, şimdi askerlerin serbest bırakılmasıyla beraber hemen kamuoyunda “Bu işi biz çözdük, biz devrede olmasaydık PKK teslim etmezdi.” propagandasına başlamıştır.
Yüce meclis çatısı altında bulunan ve PKK’lı katillere “kardeşlerimiz diyen” DTPli vekiller dış odakların tesiri ve onların himayesinde Kuzey Irak’a gitmişlerdir. DTP’li vekillerin ve DTP grup başkanı Ahmet Türk’ün “Biz siyasi olarak değil, insani olarak meseleyle ilgilendik.” demeleri laf-ı güzaftır. DTP işin siyasi boyutuyla ilgilidir. Amaçları terör örgütü PKK’nın yasallaşmasını sağlamak ve onu meşru bir konuma getirmektir.
DTPli 3 vekil Türkiye’yi PKK meselesinde ve bununla bağlantılı olarak Türkiye’nin Kuzey Irak’taki Kürt yönetimini tanıması için hazırlanan küresel senaryoya bağlı kalarak hareket etmekteler.
CIA’NIN ORGANİZESİNDEKİ BÖLÜCÜ ŞOV
DTP’nin bir kez daha PKK terör örgütüyle ilişkisi olduğu siyaset yapmak için değil PKK’nın yan kolu olarak (müfreze partisi) olarak kurulduğu açıkça ortadadır. DTP milletvekilleri Aysel Tuğluk, Fatma Kurtulan ve Osman Özçelik’in Hakkari’deki kanlı baskında 12 askerimizin şehit edilme emrini veren Yücel Halis ve diğer PKK militanlarıyla Yine KDP’li, KYB’li peşmergelerin terör örgütü militanlarıyla samimi görüntüleri ve sarmaş dolaş halleri bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır.
PKK’lı militanlar tarafından çekilen ve tüm dünya basınına servis edilen fotoğraflar ABD’nin, Barzani’nin, Talabani’nin ve DTP’nin bir kez daha kirli ve karanlık yüzünü ortaya koymuştur.
Başta Roj TV olmak üzere Türkiye düşmanı TV, gazete ve internet sitelerinde yer alan yazılı ve görsel haberler ülkemize karşı oynanan sinsi, kahpe, karanlık oyunların belgesi nasıl büyük bir tuzağın içinde olduğumuzun göstergesidir.
PKK terör örgütünün önde gelen isimlerinden Murat Karayılanın AN-F adlı kuruluşa askerlerin serbest bırakılmalarıyla ilgili söylediği “ABD - Kürt Yönetimi-DTP devreye girdi, biz de bıraktık. ABD ile ilişkilerimizi bozamayız, şu anda onlar bizim dostumuz, onların bize bizim onlara ihtiyacımız var” sözleri PKK’nın ABD ve Kürt gruplarla olan ilişkisinin işbirliğinin yüzlerce delilinden biridir.
Türk milleti olarak yazılı ve görsel medyada da sıkça yer alan askerlerimizin serbest bırakılma görüntüleri, hepimizi müteessir etmiştir yaralamıştır. DTPli vekillerin Öcalan posteri önünde durması ve askerlerimizin o kirli posterin karşısına dizilmesi bütün milletimizi kahretmiştir. Ve bütün vatandaşlarımızı “Keşke askerlerimiz çatışmada şehit düşselerdi de, biz bu görüntüleri görmeseydik.” noktasına getirmiştir. Sekiz askerin serbest bırakılması buruk bir sevinçle karşılanmıştır askerimiz bu duruma asla düşmemeliydi.
Beş bin yıllık Türk tarihinde böyle kahpeliklerle nadir karşılaştık. 4 Temmuz 2003’te ABDli coniler, nasıl kahpece başımıza çuval geçirip, milletimizi derinden yaralayıp kahretmişse askerlerimizin terör örgütü tarafından siyasi şova dönüşen alçakça bir toplantıyla bırakılması da yine bizi derinden yaralamıştır.
ÇUVALIN HESABINI SORSAYDIK BÖLÜCÜLER ŞOV YAPAMAZDI
Yaşananlar Türkiye’nin yıllardır içinde bulunduğu aczin ve kötü yönetimlerin sonucudur. Basiretsiz, korkak, liyakat sahibi olmayan, devleti yönetmekten aciz siyasilerin vurdumduymazlığı, asalaklığı yüzünden Türkiye bu kötü olaylarla karşı karşıya kalmıştır. Bütün bu işgüzar siyasiler ve bürokratik, oligarşik zihniyet ve kurumlar yüzünden ne çuvalın hesabını sorabildik ne de askerlerimizi PKK’nın elinden alabildik. Bu her iki olayda ihmalleri ve sorumlulukları bulunanları tarih ve milletimiz asla affetmeyecektir.
Çuvalın hesabını ABD’den sorsaydık, onlara Türk askerinin başına çuval geçirmek neymiş gösterseydik, bugün askerlerimiz terör örgütünün elinde olmazdı. PKK hain baskınları, kahpe pusuları kolayca yapamazdı, Kandil’de barınamazdı. İşbirlikçi iki ABD köpeği Barzani ve Talabani papağan gibi ötemezdi. Türkiye’ye meydan okuma cüretini gösteremezdi. ABD terör örgütüne arka çıkamazdı.
Daha olay sıcağı sıcağına iken Genelkurmayımıza bağlı özel kuvvetler ne pahasına, nerede, nasıl olursa olsun askerlerimizi PKK’nın elinden alıp, Türkiye’ye getirmeliydi. İsrail iki tane askeri için Ortadoğu’yu savaş alanına çevirirken Türkiye sadece 23 yıl içinde 12 bin civarında vatan evladını terör örgütünün hain saldırılarında kahpe tuzaklarında şehit verdi. Evlerimize, ocaklarımıza ateş düştü. Binlerce şehidimiz, binlerce gazimiz var, yüreğimiz yanıyor, canlarımız, civanlarımız dağ gibi yiğit fidan gibi delikanlılarımız, kardelenlerimiz, hayatlarının baharında bir gül bahçesine girercesine toprağa düşüyorlar, şehadet mertebesine ulaşıyorlar. Anadolu’nun gül yüzlü yiğitleri, Vatan ve Millet için şehit düşerken terör örgütünün dünyanın gözleri önünde “Hem askerlerinizi öldürürüz hem de rehin alırız.” moduna girmeleri, bu tabloyu seyretmek ve buna devlet olarak bir şey yapamamak, bu millete yapılmış en büyük kötülüktür. Bu utanç tablosunu bize yaşatanları.asla unutmayacağız.
ABD Atlantik’in ötesinden gelip Afganistan’ı, Irak’ı işgal ediyor. Türkiye arka bahçesi olan 1000 yıldır tarihi kültürel sosyal ilişkileri olduğu burnunun dibindeki Irak’ta olup biteni yıllardır seyretmeye devam ediyor. Bugün bu yüzden Irak’ta devre dışı kalındı. 20 yıl önce güvenlik güçlerimizin karşısında esas duruşta bekleyen iki aşiret lideri, bugün bölgede Türkiye’den fazla sesi çıkmakta ve Türkiye’ye de kafa tutmakta.
Türkiye üzerinde ABD’nin özel psikolojik savaşı devam etmektedir. Çuval hadisesiyle Türkiye’yi sınayan ABD son hain baskın ve askerlerimizin kaçırılma olayında da arka planda yer alarak psikolojik savaşa devam etmektedir.
ABD POLİTİKASI: “BENİM TERÖRİSTİM ŞEYTAN SENİNKİ İYİ HUYLU”
ABD Irak’ta savaşan El- Kaide’yi kendisine tehdit görerek büyük askeri operasyonlar yapıyor, ama iş Türkiye’yi tehdit eden PKK terör örgütüne geldi mi, onu es geçiyor. El – Kaide’ye gelince çalışan ABD uyduları, NATO Avacs’ları söz konusu PKK olunca nasıl oluyorsa ya devre dışı kalıyor ya da uyuyor. ABD mantığı şu “Benim teröristim şeytan seninki iyi huylu…” ABD ve İsrail’e gelince Meşru müdafaa oluyor, Türkiye’ye gelince dur deniliyor.
Türkiye müttefikim dediği ABD için Kore’ye, Afganistan’a asker gönderirken, 60 yıldır ABD ve NATO politikalarına açık destek verirken bugün ABD ve NATO yanında yok.
Türkiye terörle boğuşurken yıllarca bir dediğini iki etmediği sözde müttefiki ABD ve NATO terörizme lojistik destek sağlıyor. 11 Eylül sonrası teröre karşı dünyayı ayağa kaldıranlar söz konusu Türkiye olunca kıllarını bile kıpırdatmıyorlar.
Türk ordusu dün Kore’de bugün Afganistan’da peki stratejik ortağım dediği ABD ve üyesi olduğu NATO müttefikleri PKK terörü için nerede? ABD yönetimi sıkıştıklarında ikide bir “Türkiye müttefikimiz” derler ama öbür taraftan da Türkiye düşmanı örgütlere aşiret liderlerine hamilik yapar lojistik destek sağlar.
PKK stratejik bir maşadır. Barzani ve Talabani de öyledir defalarca söyledik Ortadoğu’da işbirlikçi bitmez, hain tükenmez, küresel sömürgeci güçler bu topraklardan kovulmadığı ve terk etmediği müddetçe taşeron örgütler, taşeron liderler her zaman bulunur.
TÜRK DEVLETİ ÖZEL BİR OPERASYONLA ASKERLERİMİZİ ALMALIYDI
Kimse bahane aramasın. Askerlerin PKK tarafından şov yapılarak serbest bırakılmasıyla Türk devleti kurum ve kuruluşlarıyla ağır bir yara almıştır. Türkiye bunu kendi halletmeliydi, askerlerimizi PKK’nın elinden özel bir operasyonla almalıydı. Bu yapılamadı, becerilemedi. Türk ordusunun caydırıcılığı yara alıyor. Türk ordusu prestij kaybediyor. Türkiye bölgesel güç olmaktan çıkıyor, diplomasi fayda etmiyor. İkide bir Türk Devletinin büyüklüğünden bahsedip sonra bütün bu olup bitenler karşısında seyirci kalanlar, gereğini yapamayanlar Türkiye’nin itibarını yerle bir etmişlerdir. Bu bir kepazeliktir. Kimse bu olayın sorumluları, siyasi ve askeri derhal istifa etmelidir.
Askerlerimizin serbest bırakılması sürecinde ABD Dış İşleri Bakanı sözcüsünün “Irak hükümetinin çabalarını alkışlıyoruz.” demesi zihinlerimizi bir kez daha kurcalamıştır. Bush- Erdoğan görüşmesi öncesi, Ankara’nın Beyaz Saray’dan istediğini almasını zayıflatmaya yönelik bir stratejinin parçasıdır.
Washington kimseyi kandıramaz. PKK şovunda bölgeyi avuçlarının içi gibi bilen ABD askerleri de şovun bir parçasıdır. Irak’taki koalisyon güçlerinin komutanı David Petraeus askerlerimizin kaçırılmasından ve götürüldükleri yere kadar her şeyden bilgisi vardır.
ÇUVALCI PETRAUSE YİNE BAŞROLLERDE
Gerek ABDli askerler ve gerekse ABD’nin Ortadoğu masasında çalışan CİA ajanları Kandil’ deki örgüt liderleriyle onların Erbil, Süleymaniye ve Kerkük’te bürolarının başında olan sorumlularıyla her daim sürekli görüşmekteler. PKK’nın liderinden militanına kadar bulundukları kamplardan mağaralara kadar bilmekteler.
Kimse kimseyi kandırmasın. Diyarbakır milletvekili Aysel Tuğluk diyor ki; “Heyette ABD’li yok Barzani ve Talabani’nin haberi var.” Barzani’nin ve Talabani’nin haberi varsa ABD’nin haberi olmaz mı? Barzani ve Talabani sürekli Irak’ta General David Petrauuse ve ABD Büyükelçisiyle görüşüyor, bölgedeki bütün faaliyetlerini Washington ve Pentagon’a danışarak, onların izni ve talimatlarıyla yapmaktadır. DTP’li Tuğluk, siyasi fahişeler Talabani ve Barzani’yi kendine örnek aldığı için onlar gibi yalan söylemeye, entrika çevirmeye devam ediyor.
KOCASI DAĞDA KENDİSİ MECLİSTE
DTPli vekillerden ve aynı zamanda grup başkanvekili olarak görev yapan Fatma Kurtulan ise PKK’ya o kadar yakın eşi Salman Kurtulan, 9 yıldır PKK’nın dağ kadrosunda görev yapıyor. Piko kod adlı Salman Kurtulan 3 askerin şehit edilmesi 1 kişinin öldürülmesi olaylarına katıldığı için Adana’da ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle gıyabında yargılandığı ortaya çıkmıştır. İnsanlar soruyor, acaba Fatma Kurtulan Kuzey Irak gezsinde kocasıyla görüştü mü? Ama şu kesin başta Fatma Kurtulan olmak üzere DTPli diğer vekillerin ve parti yöneticilerinin çoğunun PKK lider kadrolarını yakından tanıdığı ve bunlarla irtibatlı olduğu ve ilişkilerin her boyutta devam ettiğidir.
Şu bir gerçek Irak’ta kuş uçsa ABD’nin haberi olur. ABD istihbaratı bölgede KDP, KYB ve PKK’nın bütün çalışmalarından haberleri vardır. Ve onları yönlendirmektedir.
ABD askerleri askerlerimizi KDP ve KYB’li heyetin öncülüğünde teslim alarak Erbil havaalanına oradan Musul hava alanına oradan da helikopteriyle sınırda bulunan Bamermi hava alanındaki Türk özel kuvvetler timine teslim ediyorlar.
Şimdi ABD’liler diyor ki; bizim PKK’nın düzenlediği toplantıdan haberimiz yok. Nasıl yok? PKK’lıların toplantı düzenlediği yerde CİA’nın ajanları, ABD’li askerler cirit atacak sonra da PKK militanlarından haberimiz yok duymadık, bilmedik, görmedik diyecekler.
Kanlı baskının emrini veren Yücel Halis adlı katil elini kolunu sallayarak bir grup kadınlı erkekli PKK militanıyla gösteri yapacak, tören düzenlettirecek, burada bir de konuşma yaparak, bunu siyasi şova dönüştürecek, bütün bu olup bitenleri yanlarından ayrılmayan PKK’nın sesi Roj Tv vasıtasıyla dünya kamu oyuna duyurup, bu olayı propaganda haline dönüştürürken ABD’li yetkililerin “Ya öyle mi, biz bilmiyorduk nasıl olmuş, kim düzenlemiş, derhal gereğini yapacağız.” demeleri tam bir ABD sahtekarlığından başka bir şey değildir.
ABD, TERÖR ÖRGÜTÜNE YARDIM VE YATAKLIK YAPMAKTADIR
ABDli Komutan Petraeus ve yanındaki ABDli askeri yetkililer, işbirlikçileri Bağdat yönetiminin savunma bakanı Muhammed Casim ve diğer Iraklı bazı yetkililerle 5 kişiden oluşan heyetten askerleri teslim alacak ve onları Türk makamlara teslim edecek, sonra da bizim yanı başımızda cereyan eden olaylardan hiç haberimiz yok havasına girecek.
PKK terör örgütünün askerleri 15 gün nereye sakladığından tutun, teslim edecekleri tarihe, yere ve saate kadar ABDli askeri yetkililerin haberi vardır, olmaması mümkün değildir. Bütün bu yaşananlar bölgedeki ABD güçlerinin terör örgütüne yataklık ettiğinin en açık örneklerinden biridir. Petraus’a sormak lazım hani PKKlıları bulamıyordunuz, hani PKK bölgede yoktu? Bırak palavrayı Bush sana sadece Tayyip ve benzerleri inanır.
Meclis hükümete sınır ötesi için yetki vermesine rağmen hala ABD’den izin almak ne demektir? Millet sizden gereğinin yapılmasını istiyor. ABD ile istihbarat işbirliği Türkiye’nin aleyhinedir. Bush’un bilgi paylaşımı vaadi bir aldatmacadan ibarettir. Türkiye kesinlikle Amerika’nın oyunun bir parçası olmamalı. Bu oyunu tersine çevirmelidir. PKK ile mücadele ABD güdümünde olmaz. ABD ve işbirlikçilerine bölgede fırsat vermemelidir.
“Başbakan Erdoğan ABD başkanı Bush’la görüşmek için Washington’a uçarken, PKK terör örgütü elinde bulunan 8 askerimizi ABD’den aldığı talimatla bıraktı. ABD yönetiminin ve askerlerinin yerlerini bilmediklerini söyledikleri Barzani ve Talabani’nin “bulmak imkansız” dedikleri PKK’lı militanlar, Kuzey Irak-Türkiye sınırına 10 km uzaklıktaki Zap vadisinde askerlerimizi serbest bırakırken, teslim işini bilerek örgütsel şova dönüştürmüşlerdir.
ABD yönetimi Bush-Erdoğan görüşmesi öncesi Kürt liderlere PKK ile irtibata geçmelerini ve 8 askeri serbest bıraktırarak Türkiye’nin siyasi tansiyonunu düşürmeyi hedeflemişlerdir.
8 askerimizi ellerinde tutarak, dünya kamuoyunun dikkatini çeken, gündeme yerleşen ve adından bahsettiren terör örgütü PKK, askerlerimizi serbest bırakma işini strateji savaşına dönüştürüp; Türkiye’yi zor durumda bırakmak için Dağlıca baskının sorumlusu ve Mehmetçiklerimizin katili Yücel Halis adlı haini görevlendirmiştir.
Terör örgütü teslim işini PKK propagandasına dönüştürmek için en ince detaylarına kadar hesap yaptığı, askerlerimizi serbest bırakırken hazırladıkları ortamdan bellidir.
Askerlerin sağ salim ülkeye dönmeleri elbette sevindiricidir, ama bir o kadar da düşündürücü ve teslim ediliş biçimi çok inciticidir. Sekiz askerin nasıl kaçırıldığı hala bir muammadır, kafalarda soru işaretleri sürekli dolaşmaktadır. Herkes 8 askerin kaçırılmasını sorguluyor. PKK’nın eline nasıl düştüler?
Bütün bunlar elbette güvenlik güçleri tarafından yapılan incelenme ve soruşturmalarda ortaya çıkacaktır. Ama ne olursa olsun bilgiler kamuoyundan saklanmamalı, gerçekler söylenmeli. Bilinmeli. Tedbirler alınmalı, bir daha bizi böyle küçük düşüren manzaralarla karşı karşıya kalmamalıyız.
Askerler serbest kaldı ama ya o iğrenç serbest bırakılma görüntüleri… Terör örgütü tarafından oluşturulan tören havası ve PKK terör örgütü ile sarmaş dolaş olan hainler topluluğunun hepimizi rahatsız eden, tansiyonlarımızı yükselten durumları…
Terör örgütü, vadinin içinde yol kenarına kurulu masaya İmralı Palastaki teröristbaşının posterini koymuştur. Amaçları askerlerin serbest bırakılmalarına karşı liderleri Öcalan’ın serbest bırakılmasıydı. Düzenlenen toplantı yerine ciplerle gelen 5 kişilik heyet ve yanındakiler örgütün hazırladığı PKK şovda bilerek yerlerini almışlardır. PKK teslim işini törene dönüştürmüştür.
Örgüt tarafından hazırlanan masanın etrafına beş kişiden oluşan heyet, PKK’lı silahlı militanların tek sıra dizildiği tören kıtasının altından geçerek Apo posterleri altında askerlerin teslim edildiğine dair “teslim tutanağı”nı imzalayacakları masaya doğru geldiler. Önce ellerinde bulunan askerlerimiz masanın önüne dizildi. Onlara önceden öğretildiği veya söylenildiği şekilde tek tek söz hakkı verilerek durumlarının iyi olduğunu söylettirdiler.
PKK burada kaçırılan askerlerin psikolojisinden faydalanarak PKK propagandası yaptırmaya çalışıyordu. ve şovun son kısmında Kuzey Irak’a giden beş kişilik heyetin içerisinde bulunan DTP’li üç vekil Barzani’nin temsilcisi Hacı Osman Mahmut ve KDP istihbarat sorumlusu Kerim Sincari önceden hazırlanan, kendilerinin de bilgisi dahilinde, örgütün teslim tutanağı protokolü dediği kağıda, önceden hazırlanan planın bir parçası olarak artistik pozlar vererek imza attılar
PKKLILAR DTPLİLER PEŞMERGELER BİRBİRLERİYLE SARMAŞ DOLAŞ
Ardından hazırlanan senaryoya uygun olarak, heyet askerlerin elini sıkarken kimileri de öperek geçmiş olsun diyordu. DTPlilerin içerisinde bulunduğu heyet bir grup kadınlı erkekli PKK militanlarının elini hararetle sıkarak, hal hatır sorarak PKK şovundan ayrılıyorlardı. Ve tüm bu olup bitenler, örgüt tarafından toplantı alanına getirilen PKK’nın sesi Roj TV tarafından görüntülenirken, kare kare çekilip PKK yanlısı internet sitelerinde ve diğer bölücü grupların sitelerinde ve yayın organlarında hemen yayınlanıyordu.
Bush-Erdoğan zirvesi öncesi PKK dağ başındaki teslim işini Apo posterli karşılama mangalı şova dönüştürdü. Asker meselesini Türkiye’de siyasi şova dönüştürmek isteyen DTP de akıllarınca “Türk devleti askerlerini teslim alamadı, biz gittik getirdik” havasına girmek istediler.
Beş kişiden oluşan heyet PKK’nın propagandasına bilerek hizmet ettiler. Sekiz askerin bırakılması sırasındaki görüntüler Amerika’nın, Barzani’nin, Talabani’nin yalanını bir kez daha belgelerlerken, DTPlilerin de PKK terör örgütüne çok rahat ulaşabildiğini gösterdi. Görüntüler fotoğraflar ve yapılan konuşmalar, DTP’nin maskesini düşürürken, terör örgütüne yataklık yapan DTPliler bir kez daha suçüstü yakalanmışlardır.
YALANCI SAHTEKAR KERİM SİNCARİ
Sekiz askeri teslim alan heyetin içerisinde yer alan KDP istihbarat şefi Kerim Sincari’nin yalan ve dolanda büyük şefleri Barzani ve Talabani’den aşağı kalmadığı PKK’nın örgütsel şovunda görülmüştür. Daha önce “PKK ile herhangi bir siyasi ilişkimiz yoktur, onlarla örgütsel bir ilişkiye asla girmeyiz, onlar bizi sevmez, biz de onları sevmeyiz, onlar bizim bölgemizde asla barınamaz ve gezemez. “ diyen Kerim Sincari askerlerimizin teslim edilmesi sırasında Mehmetçiklerimizin katili Yücel Halis’le güle oynaya samimi sohbetlerde bulunuyordu. Kerim Sincari her biri Mehmetçiklerimizin katili PKK’lı katillerin kanlı ellerini sıkarken arkasından yürüyen katillerin başı Yücel Halis de elleri arkasında Sincari’nin adamlarıyla gülerek bu manzarayı izliyordu.
Terör örgütünün kiminle beraber olduğu, kimlerle işbirliği yaptığı, hangi örgütlerden ve ülkelerden lojistik destek gördüğü bu görüntülerle bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu ibret görüntüler Türkiye’yi ayağa kaldırırken, yaşananlar tam bir orta oyunu idi. Askerlerimiz hain saldırılarda şehit ediliyor, sekiz tanesi nasıl olduğu hala meçhul bir şekilde PKK’nın eline geçiyor örgütün eline düşenler aradan geçen 15 gün sonra peşmergenin DTPlilerin nezaretinde Amerikalıların kurnaz oyunu ile Türkiye’ye teslim ediliyor. Bu hadise Türkiye açısından onur kırıcı bir olaydır. Türk devletini bu kara tabloyla karşı karşıya getirenler Türk milletine karşı büyük suç işlemişlerdir. Ve milletimiz bu bölücü ihanete seyirci kalanları, koltuklarında seyredenleri asla unutmayacaktır.
BİR AYAKLARI MECLİSTE BİR AYAKLARI KANDİLDE
DTPli vekillerin PKK’nın düzenlediği toplantıda dalga geçercesine 8 Türk askerini öperek “Geçmiş olsun.” demeleri her Türk’ün içini sızlatmıştır. DTP’nin kendilerince arabuluculuk işine soyunmalarında PKK’nın eli vardır. PKK, DTP’ye imaj ve prim kazandırmak için DTP’yi bu oyunun içine soktu. DTP’nin bir ayağı mecliste bir ayağı dağdadır. DTP de PKK’nın talimatları doğrultusunda hareket ederek sekiz askerin serbest bırakılmasıyla ilgili olayların içerisinde bilerek yer aldılar. Amaçları “Devlet kurtaramaz, biz kurtarırız. ” dedirtmek içindi.
DTP, şimdi askerlerin serbest bırakılmasıyla beraber hemen kamuoyunda “Bu işi biz çözdük, biz devrede olmasaydık PKK teslim etmezdi.” propagandasına başlamıştır.
Yüce meclis çatısı altında bulunan ve PKK’lı katillere “kardeşlerimiz diyen” DTPli vekiller dış odakların tesiri ve onların himayesinde Kuzey Irak’a gitmişlerdir. DTP’li vekillerin ve DTP grup başkanı Ahmet Türk’ün “Biz siyasi olarak değil, insani olarak meseleyle ilgilendik.” demeleri laf-ı güzaftır. DTP işin siyasi boyutuyla ilgilidir. Amaçları terör örgütü PKK’nın yasallaşmasını sağlamak ve onu meşru bir konuma getirmektir.
DTPli 3 vekil Türkiye’yi PKK meselesinde ve bununla bağlantılı olarak Türkiye’nin Kuzey Irak’taki Kürt yönetimini tanıması için hazırlanan küresel senaryoya bağlı kalarak hareket etmekteler.
CIA’NIN ORGANİZESİNDEKİ BÖLÜCÜ ŞOV
DTP’nin bir kez daha PKK terör örgütüyle ilişkisi olduğu siyaset yapmak için değil PKK’nın yan kolu olarak (müfreze partisi) olarak kurulduğu açıkça ortadadır. DTP milletvekilleri Aysel Tuğluk, Fatma Kurtulan ve Osman Özçelik’in Hakkari’deki kanlı baskında 12 askerimizin şehit edilme emrini veren Yücel Halis ve diğer PKK militanlarıyla Yine KDP’li, KYB’li peşmergelerin terör örgütü militanlarıyla samimi görüntüleri ve sarmaş dolaş halleri bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır.
PKK’lı militanlar tarafından çekilen ve tüm dünya basınına servis edilen fotoğraflar ABD’nin, Barzani’nin, Talabani’nin ve DTP’nin bir kez daha kirli ve karanlık yüzünü ortaya koymuştur.
Başta Roj TV olmak üzere Türkiye düşmanı TV, gazete ve internet sitelerinde yer alan yazılı ve görsel haberler ülkemize karşı oynanan sinsi, kahpe, karanlık oyunların belgesi nasıl büyük bir tuzağın içinde olduğumuzun göstergesidir.
PKK terör örgütünün önde gelen isimlerinden Murat Karayılanın AN-F adlı kuruluşa askerlerin serbest bırakılmalarıyla ilgili söylediği “ABD - Kürt Yönetimi-DTP devreye girdi, biz de bıraktık. ABD ile ilişkilerimizi bozamayız, şu anda onlar bizim dostumuz, onların bize bizim onlara ihtiyacımız var” sözleri PKK’nın ABD ve Kürt gruplarla olan ilişkisinin işbirliğinin yüzlerce delilinden biridir.
Türk milleti olarak yazılı ve görsel medyada da sıkça yer alan askerlerimizin serbest bırakılma görüntüleri, hepimizi müteessir etmiştir yaralamıştır. DTPli vekillerin Öcalan posteri önünde durması ve askerlerimizin o kirli posterin karşısına dizilmesi bütün milletimizi kahretmiştir. Ve bütün vatandaşlarımızı “Keşke askerlerimiz çatışmada şehit düşselerdi de, biz bu görüntüleri görmeseydik.” noktasına getirmiştir. Sekiz askerin serbest bırakılması buruk bir sevinçle karşılanmıştır askerimiz bu duruma asla düşmemeliydi.
Beş bin yıllık Türk tarihinde böyle kahpeliklerle nadir karşılaştık. 4 Temmuz 2003’te ABDli coniler, nasıl kahpece başımıza çuval geçirip, milletimizi derinden yaralayıp kahretmişse askerlerimizin terör örgütü tarafından siyasi şova dönüşen alçakça bir toplantıyla bırakılması da yine bizi derinden yaralamıştır.
ÇUVALIN HESABINI SORSAYDIK BÖLÜCÜLER ŞOV YAPAMAZDI
Yaşananlar Türkiye’nin yıllardır içinde bulunduğu aczin ve kötü yönetimlerin sonucudur. Basiretsiz, korkak, liyakat sahibi olmayan, devleti yönetmekten aciz siyasilerin vurdumduymazlığı, asalaklığı yüzünden Türkiye bu kötü olaylarla karşı karşıya kalmıştır. Bütün bu işgüzar siyasiler ve bürokratik, oligarşik zihniyet ve kurumlar yüzünden ne çuvalın hesabını sorabildik ne de askerlerimizi PKK’nın elinden alabildik. Bu her iki olayda ihmalleri ve sorumlulukları bulunanları tarih ve milletimiz asla affetmeyecektir.
Çuvalın hesabını ABD’den sorsaydık, onlara Türk askerinin başına çuval geçirmek neymiş gösterseydik, bugün askerlerimiz terör örgütünün elinde olmazdı. PKK hain baskınları, kahpe pusuları kolayca yapamazdı, Kandil’de barınamazdı. İşbirlikçi iki ABD köpeği Barzani ve Talabani papağan gibi ötemezdi. Türkiye’ye meydan okuma cüretini gösteremezdi. ABD terör örgütüne arka çıkamazdı.
Daha olay sıcağı sıcağına iken Genelkurmayımıza bağlı özel kuvvetler ne pahasına, nerede, nasıl olursa olsun askerlerimizi PKK’nın elinden alıp, Türkiye’ye getirmeliydi. İsrail iki tane askeri için Ortadoğu’yu savaş alanına çevirirken Türkiye sadece 23 yıl içinde 12 bin civarında vatan evladını terör örgütünün hain saldırılarında kahpe tuzaklarında şehit verdi. Evlerimize, ocaklarımıza ateş düştü. Binlerce şehidimiz, binlerce gazimiz var, yüreğimiz yanıyor, canlarımız, civanlarımız dağ gibi yiğit fidan gibi delikanlılarımız, kardelenlerimiz, hayatlarının baharında bir gül bahçesine girercesine toprağa düşüyorlar, şehadet mertebesine ulaşıyorlar. Anadolu’nun gül yüzlü yiğitleri, Vatan ve Millet için şehit düşerken terör örgütünün dünyanın gözleri önünde “Hem askerlerinizi öldürürüz hem de rehin alırız.” moduna girmeleri, bu tabloyu seyretmek ve buna devlet olarak bir şey yapamamak, bu millete yapılmış en büyük kötülüktür. Bu utanç tablosunu bize yaşatanları.asla unutmayacağız.
ABD Atlantik’in ötesinden gelip Afganistan’ı, Irak’ı işgal ediyor. Türkiye arka bahçesi olan 1000 yıldır tarihi kültürel sosyal ilişkileri olduğu burnunun dibindeki Irak’ta olup biteni yıllardır seyretmeye devam ediyor. Bugün bu yüzden Irak’ta devre dışı kalındı. 20 yıl önce güvenlik güçlerimizin karşısında esas duruşta bekleyen iki aşiret lideri, bugün bölgede Türkiye’den fazla sesi çıkmakta ve Türkiye’ye de kafa tutmakta.
Türkiye üzerinde ABD’nin özel psikolojik savaşı devam etmektedir. Çuval hadisesiyle Türkiye’yi sınayan ABD son hain baskın ve askerlerimizin kaçırılma olayında da arka planda yer alarak psikolojik savaşa devam etmektedir.
ABD POLİTİKASI: “BENİM TERÖRİSTİM ŞEYTAN SENİNKİ İYİ HUYLU”
ABD Irak’ta savaşan El- Kaide’yi kendisine tehdit görerek büyük askeri operasyonlar yapıyor, ama iş Türkiye’yi tehdit eden PKK terör örgütüne geldi mi, onu es geçiyor. El – Kaide’ye gelince çalışan ABD uyduları, NATO Avacs’ları söz konusu PKK olunca nasıl oluyorsa ya devre dışı kalıyor ya da uyuyor. ABD mantığı şu “Benim teröristim şeytan seninki iyi huylu…” ABD ve İsrail’e gelince Meşru müdafaa oluyor, Türkiye’ye gelince dur deniliyor.
Türkiye müttefikim dediği ABD için Kore’ye, Afganistan’a asker gönderirken, 60 yıldır ABD ve NATO politikalarına açık destek verirken bugün ABD ve NATO yanında yok.
Türkiye terörle boğuşurken yıllarca bir dediğini iki etmediği sözde müttefiki ABD ve NATO terörizme lojistik destek sağlıyor. 11 Eylül sonrası teröre karşı dünyayı ayağa kaldıranlar söz konusu Türkiye olunca kıllarını bile kıpırdatmıyorlar.
Türk ordusu dün Kore’de bugün Afganistan’da peki stratejik ortağım dediği ABD ve üyesi olduğu NATO müttefikleri PKK terörü için nerede? ABD yönetimi sıkıştıklarında ikide bir “Türkiye müttefikimiz” derler ama öbür taraftan da Türkiye düşmanı örgütlere aşiret liderlerine hamilik yapar lojistik destek sağlar.
PKK stratejik bir maşadır. Barzani ve Talabani de öyledir defalarca söyledik Ortadoğu’da işbirlikçi bitmez, hain tükenmez, küresel sömürgeci güçler bu topraklardan kovulmadığı ve terk etmediği müddetçe taşeron örgütler, taşeron liderler her zaman bulunur.
TÜRK DEVLETİ ÖZEL BİR OPERASYONLA ASKERLERİMİZİ ALMALIYDI
Kimse bahane aramasın. Askerlerin PKK tarafından şov yapılarak serbest bırakılmasıyla Türk devleti kurum ve kuruluşlarıyla ağır bir yara almıştır. Türkiye bunu kendi halletmeliydi, askerlerimizi PKK’nın elinden özel bir operasyonla almalıydı. Bu yapılamadı, becerilemedi. Türk ordusunun caydırıcılığı yara alıyor. Türk ordusu prestij kaybediyor. Türkiye bölgesel güç olmaktan çıkıyor, diplomasi fayda etmiyor. İkide bir Türk Devletinin büyüklüğünden bahsedip sonra bütün bu olup bitenler karşısında seyirci kalanlar, gereğini yapamayanlar Türkiye’nin itibarını yerle bir etmişlerdir. Bu bir kepazeliktir. Kimse bu olayın sorumluları, siyasi ve askeri derhal istifa etmelidir.
Askerlerimizin serbest bırakılması sürecinde ABD Dış İşleri Bakanı sözcüsünün “Irak hükümetinin çabalarını alkışlıyoruz.” demesi zihinlerimizi bir kez daha kurcalamıştır. Bush- Erdoğan görüşmesi öncesi, Ankara’nın Beyaz Saray’dan istediğini almasını zayıflatmaya yönelik bir stratejinin parçasıdır.
Washington kimseyi kandıramaz. PKK şovunda bölgeyi avuçlarının içi gibi bilen ABD askerleri de şovun bir parçasıdır. Irak’taki koalisyon güçlerinin komutanı David Petraeus askerlerimizin kaçırılmasından ve götürüldükleri yere kadar her şeyden bilgisi vardır.
ÇUVALCI PETRAUSE YİNE BAŞROLLERDE
Gerek ABDli askerler ve gerekse ABD’nin Ortadoğu masasında çalışan CİA ajanları Kandil’ deki örgüt liderleriyle onların Erbil, Süleymaniye ve Kerkük’te bürolarının başında olan sorumlularıyla her daim sürekli görüşmekteler. PKK’nın liderinden militanına kadar bulundukları kamplardan mağaralara kadar bilmekteler.
Kimse kimseyi kandırmasın. Diyarbakır milletvekili Aysel Tuğluk diyor ki; “Heyette ABD’li yok Barzani ve Talabani’nin haberi var.” Barzani’nin ve Talabani’nin haberi varsa ABD’nin haberi olmaz mı? Barzani ve Talabani sürekli Irak’ta General David Petrauuse ve ABD Büyükelçisiyle görüşüyor, bölgedeki bütün faaliyetlerini Washington ve Pentagon’a danışarak, onların izni ve talimatlarıyla yapmaktadır. DTP’li Tuğluk, siyasi fahişeler Talabani ve Barzani’yi kendine örnek aldığı için onlar gibi yalan söylemeye, entrika çevirmeye devam ediyor.
KOCASI DAĞDA KENDİSİ MECLİSTE
DTPli vekillerden ve aynı zamanda grup başkanvekili olarak görev yapan Fatma Kurtulan ise PKK’ya o kadar yakın eşi Salman Kurtulan, 9 yıldır PKK’nın dağ kadrosunda görev yapıyor. Piko kod adlı Salman Kurtulan 3 askerin şehit edilmesi 1 kişinin öldürülmesi olaylarına katıldığı için Adana’da ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle gıyabında yargılandığı ortaya çıkmıştır. İnsanlar soruyor, acaba Fatma Kurtulan Kuzey Irak gezsinde kocasıyla görüştü mü? Ama şu kesin başta Fatma Kurtulan olmak üzere DTPli diğer vekillerin ve parti yöneticilerinin çoğunun PKK lider kadrolarını yakından tanıdığı ve bunlarla irtibatlı olduğu ve ilişkilerin her boyutta devam ettiğidir.
Şu bir gerçek Irak’ta kuş uçsa ABD’nin haberi olur. ABD istihbaratı bölgede KDP, KYB ve PKK’nın bütün çalışmalarından haberleri vardır. Ve onları yönlendirmektedir.
ABD askerleri askerlerimizi KDP ve KYB’li heyetin öncülüğünde teslim alarak Erbil havaalanına oradan Musul hava alanına oradan da helikopteriyle sınırda bulunan Bamermi hava alanındaki Türk özel kuvvetler timine teslim ediyorlar.
Şimdi ABD’liler diyor ki; bizim PKK’nın düzenlediği toplantıdan haberimiz yok. Nasıl yok? PKK’lıların toplantı düzenlediği yerde CİA’nın ajanları, ABD’li askerler cirit atacak sonra da PKK militanlarından haberimiz yok duymadık, bilmedik, görmedik diyecekler.
Kanlı baskının emrini veren Yücel Halis adlı katil elini kolunu sallayarak bir grup kadınlı erkekli PKK militanıyla gösteri yapacak, tören düzenlettirecek, burada bir de konuşma yaparak, bunu siyasi şova dönüştürecek, bütün bu olup bitenleri yanlarından ayrılmayan PKK’nın sesi Roj Tv vasıtasıyla dünya kamu oyuna duyurup, bu olayı propaganda haline dönüştürürken ABD’li yetkililerin “Ya öyle mi, biz bilmiyorduk nasıl olmuş, kim düzenlemiş, derhal gereğini yapacağız.” demeleri tam bir ABD sahtekarlığından başka bir şey değildir.
ABD, TERÖR ÖRGÜTÜNE YARDIM VE YATAKLIK YAPMAKTADIR
ABDli Komutan Petraeus ve yanındaki ABDli askeri yetkililer, işbirlikçileri Bağdat yönetiminin savunma bakanı Muhammed Casim ve diğer Iraklı bazı yetkililerle 5 kişiden oluşan heyetten askerleri teslim alacak ve onları Türk makamlara teslim edecek, sonra da bizim yanı başımızda cereyan eden olaylardan hiç haberimiz yok havasına girecek.
PKK terör örgütünün askerleri 15 gün nereye sakladığından tutun, teslim edecekleri tarihe, yere ve saate kadar ABDli askeri yetkililerin haberi vardır, olmaması mümkün değildir. Bütün bu yaşananlar bölgedeki ABD güçlerinin terör örgütüne yataklık ettiğinin en açık örneklerinden biridir. Petraus’a sormak lazım hani PKKlıları bulamıyordunuz, hani PKK bölgede yoktu? Bırak palavrayı Bush sana sadece Tayyip ve benzerleri inanır.
Meclis hükümete sınır ötesi için yetki vermesine rağmen hala ABD’den izin almak ne demektir? Millet sizden gereğinin yapılmasını istiyor. ABD ile istihbarat işbirliği Türkiye’nin aleyhinedir. Bush’un bilgi paylaşımı vaadi bir aldatmacadan ibarettir. Türkiye kesinlikle Amerika’nın oyunun bir parçası olmamalı. Bu oyunu tersine çevirmelidir. PKK ile mücadele ABD güdümünde olmaz. ABD ve işbirlikçilerine bölgede fırsat vermemelidir.