Var Mısınız, Mason Localarına Mahkeme Açmaya?!?

DarkCod3r

Key&RC4 Coder
Katılım
8 Ağu 2007
Mesajlar
1,683
Reaction score
0
Puanları
36
Yaş
36
Konum
Artık YENİ bi SOLUK
Ey İstismarcı İslamcılarla, İnkarcı Ulusalcılar Horoz dövüşünü Bırakın VAR MISINIZ, MASON LOCALARINA MAHKEME AÇMAYA?!


Bir sürü çelişkilerle ve çetrefilli ilişkilerle dolu Ergenekon operasyonunun, ergenekomik bir senaryoya dönüşmesi, şu soruları ciddi ciddi düşündürmeye başladı:


-Acaba aslında var olan bir takım çeteleşmeleri ve iktidar cedelleşmelerini, kasıtlı olarak abartarak ve ilgisiz insanları da katarak, "yahu, bunların hepsi uçuk ve uyduruk iddialardır" kanaati mi oluşturmaya çalışılıyordu?
-Recep T. Erdoğan'la, Yaşar Büyükanıt arasında geçtiği iddia edilen hayali konuşmalardan, sahte MİT raporlarına... Uçağı düşürülerek şehit edilen rahmetli Org. Eşref Bitlis Paşa'nın hem çete elemanı, hem Ergenekon kurbanı gibi gösterilme tutarsızlıklarına kadar, acaba her şey bütün gizli ve kirli cinayetlerin asıl suçlusu ve sorumlusu olan MOSSAD-CIA bağlantılarını ve Mason localarını unutturmaya yönelik bir hedef saptırma planına mı hizmet ediyordu?
-Tam böyle bir sırada 19-21 Ağustos 2008 arasında; İsrail'li generallerin yönettiği Doğu Akdenizdeki ABD-İsrail ve Türkiye'nin ortak "Güvenilir Denizkızı" askeri tatbikatı İran'a saldırı provası olarak mı yapılıyordu?
-Ve yine Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt'ün takibi ve dinlenmesiyle ilgili İstanbul Emniyeti, Organize Suçlar Şube Müdürlüğüne düzenlendiği söylenen "Şok Baskın" acaba; Emniyet içindeki hesaplaşmanın bir işareti olarak mı okunmalıydı, yoksa "delilleri karartmak ve iddiaları geçersiz kılmak üzere" yine Paksüt'ü dinleyenler tarafından mı tezgahlanıyordu?
Evet, kafaları zonklayan ve arap saçına dönmüş bulunan bütün bu sorulardan kurtulmanın tek ve gerçek bir yolu bulunuyordu:

Mason localarına mahkeme açmak!...



İktidar yandaşlarından Ergenekon zanlılarına; Liberalist takınanlardan sosyalist ve katı laikçi takımına; evet bunların hepsinin aynı Siyonist senaryoda, ama farklı roller oynayarak figüranlık yaptıklarını, bir çoğunun aynı mason localarına kayıtlı olduklarını biliyoruz. Ve bunların bir kısmını Ergenekon iddianamesindeki resmi bulgularla belgeliyoruz.

Bu nedenle her iki kanada da sesleniyoruz. Siyasetçisinden sivil toplum temsilcisine, kanaat önderinden, gazetecisine herkese tarihi bir çağrı yapıyoruz. Bir samimiyet ve cesaret testine tabi tutuyoruz:

Ülkemizdeki çeteleşmeleri, kirli ve derin cedelleşmeleri, dinci veya bölücü anarşist örgütleri ve mafyavari suç şebekelerini kökünden kurutmak ve halkımızı hak ettiği hakiki huzura kavuşturmak için; geliniz, bunların tamamının "karanlık karagahları" olan mason localarına bir operasyon başlatılmasına ve haklarında soruşturma açılmasına öncülük yapalım!..

"Gerçekten özgürlükçü ve de Atatürk'cü iseniz... yürekli ve iradeli kimselerseniz... Münafık ve kaypak değil, mert ve metin mü'minler iseniz... Gocunacak yaramız ve yüzümüze yansıyacak karamız yok... Biz sinsi ve küresel merkezlerin kayıtlı kölesi değiliz." İddiasında iseniz, haydi hep birlikte masonluk mikrobunun masaya yatırılıp mercek altına alınması ve mahkemeye taşınması için bir kampanya açalım.

İstanbul savcılığının hazırladığı Ergenekon iddianamesindeki küçük ama anlamı çok büyük bir ayrıntı, maalesef ne medyadan, ne iktidar kanadı ve yandaşlarından ve ne de Ergenekoncuları savunanlardan hiç kimsenin dikkatini çekmiyordu... Oysa bu ayrıntı bütün çıbanları deşecek ve asıl sorunları ve sorumluları deşifre edecek bir önem taşıyordu. Peki, neydi bu ayrıntı:

Ergenekon zanlılarından Habip Ümit Sayın'ın evinde, mason locasına kayıtlı olduğunu belgeleyen bir kart çıkmıştı!..

Kendisi Kemal Alemdaroğlu'nun ve Doğu Perinçek'in yakın adamıydı ve zaten Kemal Alemdaroğlu da İstanbul Rotary Kulüpleri Genel Başkanıydı.

Rotary Kulüpler Siyonizmin orta mektebi, Lionslar liseleri, Masonluk ise üniversiteleri konumundaydı.

Ve bu Mason localarının, alt-yan kuruluşlarının melanet ve hıyanetlerini sezen Atatürk bunları kökünden kapatmıştı.

Yani, Ergenekoncuların asıl elebaşları Mason Localarıydı. Diğerleri sadece figürandı.

Bu Mason Localarının ise Bilderberg ve CFR'ye (ABD'nin Siyonist Dış İlişkiler Konseyi) bağlı CIA ve MOSSAD irtibatlı oldukları herkesçe bilinen bir olaydı.

Peki AKP'yi iktidara taşıyan ve hatta kapatılmasına engel olan kimdi?. Aynı Yahudi ve Siyonist odaklardı..

Ve yine Fetullahçıların arkasında kim vardı?. ADL, JİNSA gibi aynı Siyonist ve Masonik yapılanmalardı!?.

Öyle ise Ergenekoncular da, İktidar da, Fetullahçılarda, hepsi aynı gizli ve kirli şebekenin piyonlarıydı..

Şimdi var mısınız, piyonları bırakıp asıl patronlarıyla hesaplaşmaya?. Var mısınız, Türkiye'de ki Mason Localarına; alt, üst ve yan kuruluşlarına mahkeme açıp soruşturmaya?.

Haydi, ey kahramanlık taslayan sahtekârlar!.

Ilımlı İslamcılar, radikal şeriatçılar, 2. Cumhuriyetçi döküntü solcular, kiralık yazarlar, satılık yorumcular!..

Haydi, var mısınız!?.

Tıs yok... Ne o, yoksa duvar mısınız?.

Şimdi tekrar ayrıntıya dönelim:

HABİP ÜMİT SAYIN...

Masonik Dost Tarikatı yandaşı

Meltem ve Mesaj TV Genel Müdürü Abdullah Ağar'ın arkadaşı

Üniversitedeki insanları ve öğretim elemanlarını (Kürt, Yunanlı, ajan, MİT, Ermeni, hırsız, Alevi, tarikatçı) diye fişleme meraklısı

Kemal Alemderoğlu ve Doğu Perinçek'in iltimasıyla atandığı, Adli Tıp Enstitüsünde Farmakoloji Uzmanı

Üzeyir Garih cinayeti nedense çok özel ilgi alanı

"Dünyayı Yöneten Gizli Güçler" kitabının yazarı

"Bizim için en büyük potansiyel Bektaşiler ve Alevilerdir. Bize ne yarar gelirse onlardan gelir.

Yoksa Sünni ve İslamcı zuttirikleri etkileyip yönlendirmek mümkün değildir" sözlerinin kahramanı (öldürülen Hablemitoğlu'nu kastederek: )

"Hablemit her yana oynayan bir etki ajanı, belki de Fetullahtan para sızdırmaya çalışan bir palavracı. Hablemit'e son derece masonca bir bo.. yazdım. Bu adam tam bir pislik... Bunun Tantan da farkında, Adnan Akfırat ve Aydınlık ta, Kemal Alemderoğlu da...

Hablemit bir yıla kadar gidici, belki de iyi olur. Bir solucan ayıklanır"

Fetullahçılar ve Hizbullahçılar gibi, biz de kompartıman usulü örgütlenebilmeliyiz. Aynen Marx'ın ve Lenin'in ki gibi hareket etmeliyiz" gibi yüksek fikirlerin mimarı

Ve Hurşit Tolon'un özel asistanlığını ve doküman hazırlıklarını yaptığı



Ve İslam düşmanı ve Prof. İlhan Arsel tarafından kendisine gönderilen 10.Haziran.2000 tarihli mektupta "Tanrı sözü olduğu sanılan Kur'an tanrı sözü değil, Muhammet'in çıkarlarını çözüme bağlamak ve nefsi arzularını karşılamak maksadıyla, kendisi tarafından hazırlanmış bir kitaptır" zırvalarının zavallı muhatabı

"Masonluğu üst düzey masonlardan bile fazla inceledim, zaten on yıldır içlerindeyim. Ayrıca ABD, Hollanda ve İngiltere'de Masonik toplantılara hep giderdim.

Masonluk ideoloji olarak kötü bir şey değildir." "Bizim güveneceğimiz adamların Ateist ve koyu Kemalist alması önemlidir" düşüncesinin adamı

İşte bu Habip Ümit Sayın'ın evindeki arama sırasında

"Ümit Sayın adına tanzim edilmiş "Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası Türkiye" ibareli özel dernek kartı çıkıyor.



Ergenekon iddianamesinin 3. cilt 1613 sh.sinde meşhur bir parti lideriyle, belirsiz bir kişinin ev telefon görüşmesi kayıtlarında, tuzak bir soru muhatabını sarsıyor ve ağzından baklayı çıkartıyor!?.

Kimliği belirsiz kişi telefonda soruyor:

- Senin İsrail evlerinde evin var değil mi?

Muhatap olan şahıs, şaşırıyor ve:

- Benim değil... İsrail'le ilgisi yok o evlerin, mebus evleri onlar. Babamın evi var orada... Yanıtını veriyor. Bunlara niye İsrail evleri deniyor. Yahudi asıllılar mı burada oturuyor?

Bu soru kendisini niye panikletiyor?

"Kapatma"lığın ilk icraatı!

Edibe Sözen... Tayyip Bey'in gözdelerinden. Üstelik AKP'nin Genel Başkan Yardımcısı.

Okullarda ibadethane açılmasını öngören Gençleri Koruma Kanunu teklifi ile gündeme geldi. Gazetelerde manşetleri süsleyince bir gazeteye verdiği demeçte, okullara mescit değil, azınlıklar için kilise ve havra açılmasını amaçladığını söyledi. Belli ki tepkiler ürkütmüştü bayan Sözen'i. Kanun teklifi alel acele gere çekildi.

Ama Edibe Hanım yine de azardan kurtulamadı ve Başbakan Erdoğan'ın "Bu yasa nereden çıktı? Zamanlaması niye şimdi" zılgıtını yedi. Tayyip Bey hızını da alamayarak tüm MYK üyelerine "Danışmadan bir şey yapmayın" talimatını verdi...

Ve tabi bizim aklımıza AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat'ın kapatma davasıyla ilgili karar açıklanmadan hemen önceki açıklaması geldi. Ne demişti Fırat: "AKP cici bir parti, niçin kapatılsın ki!"

Edibe Sözen'in Gençleri Koruma Kanununa ilişkin taslak çalışmasının başına gelenler daha şimdiden AKP'nin cici değil, "çok cici bir parti" olacağının işaretiydi...

Ne deniştik. AKP kapatılmadı, kapatma yapıldı?

Yahudilerin öngörüleri, AKP'nin yol haritasını mı belirlemekteydi?

J.P. Morgan, Lehman Brothers ve Goldman Sachs...

Üçü de küresel sistemin en önemli ve güçlü dinamiklerinden sayılırdı.
Üçünün de sahibi bir Yahudi ailesi olmaktaydı.
Üçü de Rothschild'lerin uzantıları olarak, Amerika'da finans sektörünün tröstü olmuşlardı.
Her üç aile de dünyanın ilk dolar milyarderleri arasında bulunmaktaydı.
Çok kısa süre içerisinde bu üç şirket ABD'nin tarihine ve uluslararası politikalarına yön veren şirketler halini aldı.
Her üçü de ABD'nin siyonizmin kontrolüne girmesinde önemli pay sahibi insanlardı.
Dünyadaki Siyonist örgütlenmenin en tepesinde yer alan kuruluşlardan olan CFR ile Bilderberg gibi kuruluşların finansörlüğünüde geçmişten bugüne değin bunlar yapıyorlardı.
Hem Amerika'daki hem de dünyadaki gelişmeleri avucunun içine alan bu üç banker Yahudi ailesi, 1924'lerden sonra Almanya'yı paraya boğarken, 1926'dan itibaren de İtalya'daki faşist Mussolini hükümetine önemli maddi kaynak aktarmışlardı. Böylece bir kaos ve kaos sonrasında İsrail'in kuruluş sürecini hızlandıracak bir süreci başlatmışlardı.
Amerika'daki iç siyaset politikaları da bu üç şirketi aynı noktada birleştiriyor. Zira hem JP Morgan hem Lehman Brothers, hem de Goldman Sachs; ABD'deki seçimlerde ortak strateji güdüyorlardı. İlginçtir üçü de Başkanlık seçimlerinde hem Cumhuriyetçilerin hem de Demokratların adaylarına bağışlarıyla tam destek sağlıyorlardı. Anlayacağınız işlerini şansa bırakmıyorlardı. Hangisi kazansa, onu kıskaca alıp kullanıyorlardı.
JP Morgan, Lehman Brothers ve Goldman Sachs'ı mercek altına almamıza vesile olan bir başka ortak yönleri daha vardı. O da, AKP'ye açılan kapatma davasından nasıl bir sonuç çıkacağını karardan önce yayınladıkları raporlarla tahmin etmeleri ve bunu açıklamalarıydı. Karar henüz çıkmadan önce bakın bu üç şirketin öngörüleri nelerdi:

Lehman Brothers: 07 Temmuz 2008 de yayımladığı raporda "AKP kapanmayacak!" tahmininde bulundu. "Türban kararı ve Güneydoğu'da yaşanacak istikrarsızlık nedeniyle AKP kapanmaz" görüşüne varmıştı.

JP Morgan: Yine karardan önce yayımladığı raporda: "Yüzde 80 ihtimalle piyasa için olumlu bir karar çıkacak" demişti. Bu AKP kapatılmayacak mesajıydı...

Goldman Sachs: 25 Temmuz 2008 deki raporunda 3 senaryo üzerinde durdu. İyimser senaryosunda "partinin kapanmayacağı ancak hazine yardımından mahrum bırakılacağı" öngörüsünde bulunarak, kehanetini ispatlamıştı.

Evet bir kez daha görüyoruz ki, siyaset tesadüf halkalarıyla örülmüş bir zincir değil. Galiba birilerinin öngörüleri çoğu zaman ulusal ve uluslararası siyasetin ve gelişmelerin yol haritası olmaya devam ediyor...[1]

Şu tespitlere katılmamak elde mi?

"Türkiye, putperest bir toplum olmayı benimsedi maalesef. Hayatın her alanında yeteneğe kapatılan kapılar putlarla örtüldü, insanlar uyutuldu.

Burada Sabetayizm'i bir etnik köken olarak değil bir lobi olarak algılamak daha doğru. Yalçın Küçük'ün de işaret ettiği üzere 1967'ye kadar bu topraklardaki Sabetayizmle, Arap-İsrail Savaşı'ndan sonra aldığı şekil çok başka görünüyordu.

Türkiye'yle paralel olarak dünyada da Sabetay Sevi ve Sabetayizm hakkında yapılan araştırmalar kapalı kapılar ardında gizlenen bu konunun daha rahat anlaşılmasına sebep oldu. Sabetayizm korkulacak, utanılacak bir şey değildir, Yalçın Küçük'ün de aslında çalışmalarında altını çizdiği budur: Ancak kendi yeteneksizliklerini Sabetayizm'in ardına gizleyenler ve bunun rantını yemeye çalışanlar mücadele edilecek oluşumdur. Onların yaptığı gerçek Sabetayistlere de ihanettir çünkü. (Bu tespitler yanlıştır ve saptırmadır, asıl sinsi ve şeytani yapı, Sabataistliktir. Çünkü Yahudi kaldıkları, ülkemize ve milletimize hıyanet tuzakları kurdukları halde, sözde Müslüman görünmeleri, tam bir münafıklık ve sahtekârlık şebekesi olduklarının göstergesidir. M.Ç.)

Putperest toplumların özellikleri devrilen bir putlarının yerine yenisini koymaktaki beceri ve hızlarıdır. Bugün Türkiye'de Sabetayizm meselesi şeffaflaşmıştır artık.

Ama ortaya yeni bir put çıkmış, ne yazık ki düzen de aynı şekilde işlemeye devam etmektedir.

Türkiye'deki insanların taptığı bu yeni putun adı: Fethullah Gülen'dir. Gülen ve ekibinin kontrol edemeyeceği kadar çok sayıda insan; Fetullahçılığı kullanarak bir yerlere gelme, rant elde etme ve Türkiye'yi ele geçirme çabası içindedir. Bunu çok net görebiliyoruz.

Acaba bugünün pek çok önemli Fethullahçısının, aslında Sabetayist olmalarının da bu kirli ve tehlikeli oluşumda bir etkisi var mıdır?

Hepimiz kuşatma altındayız ve bir kez daha yeteneğe bütün kapılar kapatılmış durumdadır.

Mesela medyayı ele alın: Hiçbir becerisi, zekası ve özel yeteneği olmayanlar bir yerlere yerleşiyor bu dönemde. Halıcıdan, dershane hocasından, kapıcınız yapmayacağınız birtakım zavallılardan Genel Yayın Yönetmeni oluyor. Birtakım dinci kanallara, medyada hiçbir kıdemi, adı bilinmeyen insanlar üst düzey yönetici olarak atanıyor. Kimileri Cemaat'in parasıyla tetikçi gazeteler çıkartıyor. Bunlara büyük paralar veriliyor, Amerika'dan getirtiliyor, özel misyonla vitrine çıkartılıyor.

Cumhurbaşkanı YÖK'e tartışmalı bir başkan atıyor, sonradan öğreniyoruz ki Fethullahçıymış!.

Altın Portakal'da bile ödül kazanan filmin yönetmeninin karısı Fethullahçı çıkmış.. Tesadüf mü?

Gün geçmiyor ki medyada bir şovmen, bir magazin malzemesi Hocaefendi'nin adını zikretmesin.

Şöhret, servet ve etiket sahibi olmak isteyen herkes, bunun yolunun Fetullahçılıktan geçtiğini anlamış!..

Televizyonlarda en çok parayı kazanan, en çok program yapanların yolları bir şekilde Fethullah Gülen'e uzanıveriyor. Birden şirket sahibi oluyorlar, yapımcılık yapıyorlar, milyonlarca dolarla oynuyorlar. Soruşturuyorsunuz, "Fethullahçı" deniyor..

Futbolda gidip Hocaefendi'nin elini öpen Milli Takımlar teknik direktörü oluyor. Her sene THY'nin New York uçağıyla Hocaefendi'yi ziyaret eden, Cemaat'e parasal yardımda bulunan bir futbolcu sportif hayatındaki tüm istikrarsızlıklara (sakatlık, yedeklik vs.) rağmen rekor transferle Fenerbahçe'ye taşınıyor.

Küçük bir esnafken aniden büyüyen ve dönüşen sermayenin temsilcilerinden olanlar, Hocefendi'ye biat edenler. Büyük holdingleri satın alıyorlar, iş sahalarını genişletiyorlar. 10 sene önce adı duyulmayan bir adam bugün teknesinde Cumhurbaşkanı'nı ağırlıyor, Fethullah Gülen'den hayranlıkla bahsediyor.

Her yerde, her alanda, her şekilde kuşatılmış durumdayız. Cemaat'ten olmayanların yaşam şansı bulamayacağı bir Türkiye'ye doğru kaymaktayız..

Bu kuşatmaya boyun mu eğeceğiz, kıracak mıyız?

Tıpkı Sabetayizm tartışmalarında olduğu gibi, önce karanlık bir konu olan Fethullah Gülen Cemaati'nin de kodlarını çözmemiz gerekiyor.[2]

Yanlış anlaşılıp saptırılmasın. Biz Siyonzme karşıyız, Yahudilere değil. İyi niyetli ve insani düşünceli Yahudilerle hiçbir hesabımız yoktur.

Musevîlik ile Siyonizm bağdaşmaz

Arjantin'in başkenti Buenos Aires'te geçen ay içinde toplanan; üç dine, Müslümanlığa, Hıristiyanlığa, Museviliğe mensup din adamları, Siyonizm'i dine karşı, sunî/yapay ve gayr'i meşru bir ideoloji olarak ilan etmişlerdir.

Naturei Karta tarikatına mensup Amerikalı Haham Davis Weiess "İsrail kanserli bir tümördür, son derece tehlikelidir, ümit ederim ki, en kısa zamanda kan dökülmeden yok edilir" demiştir.

İngiltereli Haham Aaron Cohen ise "Siyonistlerin evine saldırdıklarını" söylemiş ve şöyle ilave etmiştir: "Filistinliler gibi, bizler de Siyonistlerin saldırılarına mâruz kalıyoruz, direneceğiz."

Arjantinli Rahip Luis Farinello, Tanrı ve din adına cinayet işleyenlerin gerçek hüviyetlerinin gün yüzüne çıkartılmasının bir zaruret olduğunu belirtmiştir.

Yukarıdaki bilgiler Fransızca yayın yapan alterinfo.net sitesinden elde edilmiştir. Yeterli bilgiye ve kültüre ulaşamayanlar Yahudilik ve Siyonizm konusunda yanlış bilgilere sahiptir.

Her Yahudi, Siyonist değildir. Siyonizm'e karşı olan iyi niyetli Yahudilerin bulunduğu da bir gerçektir.

Siyonizm, Tevrat'a ve Museviliğe aykırı bir küfür ideolojisidir. Bunu sadece biz söylemiyoruz, nice Ortodoks/dindar Yahudi de bu kanaattedir.

Dünyadaki, Ortadoğu'daki bütün kötülüklerin, olumsuzlukların, üçüncü dünya savaşına yol açacak krizlerin ana sebebi Siyonizm'dir. Bu iddia da bir kısım Yahudilere aittir.

Musevilikle, Yahudilikle Siyonizm'i özdeşleştirmek yanlıştır. Aksine Tevrat'a bağlı dindar bir Musevi asla Siyonist olamaz. Siyonistler, Kabalist safsatalara saplanmış kimselerdir.

Siyonizm ırkçı bir ideolojidir, insan haklarına aykırı zalim bir düşüncedir.

Sadece bir kısım dindar Yahudiler değil, dinsiz veya dinden uzaklaşmış nice Yahudi de Siyonizm'e ve İsrail devletine karşı gelmektir. Çünkü insancıl amaçlar güdülmediğini hepsi bilmektedir.

Siyonizm'i ve İsrail'i tenkit edenleri anti-Semitizm yapmakla suçluyorlar. Bu da büyük haksızlık ve iftiradır. Ve gerçekleri gizleme niyetidir.

İŞTE HERŞEYİN ALTINDA YATAN HERŞEY VE GÜNDEM DEĞİŞTİRMEYE ÇALIŞAN MASONLARI ONLARIN BİZİ İŞLETMLERİ DEĞİL BİZİM ONLARI İNCELEMEMİZ VE HER TAŞIN ALTINDA ÇIKACAK OLMASI HERKESE UCUNUN DOKUNACAK OLMASI BU SİYONİST TOPLULUĞU İNCELEMEMİZE NEDEN OLUYOR VE DÜNYADAKİ BÜTÜN İPLER ONLARIN ELİNDE

Kaynaklar:--------------------------------------------------------------------------------

[1]15.08.2008 / Kulis Ankara / Milli Gazete

[2] 13.08.2008 / Oray Eğin / Akşam


Kaynak Linki:http://www.millicozum.com/content/view/1380/129/
 
kaynakların linkini eklemek zorundasın kurallarımız geregi
 
ne mahkeme ne savcı nede polis görmek istemiORum artık ; )
 
Mahkeme açılmaz, dava açılır lem:)
 
''Ey İstismarcı İslamcılarla, İnkarcı Ulusalcılar Horoz dövüşünü Bırakın VAR MISINIZ, MASON LOCALARINA MAHKEME AÇMAYA?!''
...................................................................................................................................

cinayi komedi bir durum bu yazıları yazan şahıs hiç akıl etmezmisin BALIĞIN BAŞTAN KOKTUĞUNU ,başlığa bak çay demle kime meydan okuyor kimden destek istiyor ben size özetliimm

Diyorki kediyi bırakın kuyruğuyla uğraşın hadi kedinin kuyruğunu keselim diyor.
 
''Ey İstismarcı İslamcılarla, İnkarcı Ulusalcılar Horoz dövüşünü Bırakın VAR MISINIZ, MASON LOCALARINA MAHKEME AÇMAYA?!''
...................................................................................................................................

cinayi komedi bir durum bu yazıları yazan şahıs hiç akıl etmezmisin BALIĞIN BAŞTAN KOKTUĞUNU ,başlığa bak çay demle kime meydan okuyor kimden destek istiyor ben size özetliimm

Diyorki kediyi bırakın kuyruğuyla uğraşın hadi kedinin kuyruğunu keselim diyor.

senin kedi dediğin aslan oldu aslan uyu sen hala kapa bu duruma gözlerini
 
Geri
Üst