Abdülhamid Hakkında BiLinen 10 YanLış..

Fieber

Game Over
Katılım
5 Ara 2007
Mesajlar
6,159
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Yarına SeLam Çakıpta Dünüme Döndüm..Ve Ben Nefes a
91. ölüm yıldönümü nedeniyle bir kez daha rahmetle anılan Sultan II. Abdülhamid'le ilgili gerçekler gün yüzüne çıkıyor.

127220090118060341279.jpg


İşte Osmanlı Hakanı ile ilgili yanlış bilinen 10 şey:


Geçtiğimiz 10 Şubat günü Sultan II. Abdülhamid'in 91. ölüm yıldönümüydü.

Hakkında olumlu bir şey söylemenin bile cesaret istediği yıllar yaşadık ama artık mızraklar çuvallara sığmaz oldu. Çuvalları delip çıkan gerçeğin mızrakları hepimizi şaşırtıyor. Neler mi onlar? Sayıları çok fazla ama içlerinden 10 tanesini seçtim. Beraber çıkarmaya çalışalım mı?

1. Kızıl Sultandı: Bu iddia, Albert Vandal adlı bir Fransız yazar tarafından ortaya atılmıştı. Atılış sebebi de, Abdülhamid'in Ermeni isyanlarını bastırtmış olmasıdır. Başta İngiltere ve Fransa olmak üzere Avrupa kamuoyunda Abdülhamid'in kan dökücü bir padişah olduğu propagandası başlatıldı. İşte "Kızıl", yani kan döken Sultan lakabı bu sırada asıldı boynuna. Hadi Ermenilerin böyle demesini anladık; iyi ama bir tekini bile idam ettirmemiş olan Abdülhamid'e Jön Türkler neden "Kızıl Sultan" dediler? 1915'te yüzbinlerce Ermeni'yi tehcir ettirecek olanlar, 25 yıl önce Ermeni propaganda ordusunun neferleri olmakta sakınca görmemişlerdi.

2. Meşrutiyet düşmanıydı: 93 Harbi'nde Osmanlı topraklarının üçte biri kaybedilmişti. Bu çapta bir toprak kaybı karşısında meclisteki farklı milliyetlere mensup üyeler paniğe kapılmış, her biri kendi milletinin topraklarını kurtarma telaşına düşmüştü. Birleştirici olacağı ümidiyle kurulan meclis, tam tersine bölücü bir meclis olmuştu. İki seçenek vardı: Ya parçalanmaya seyirci kalmak ama meşrutiyetten taviz vermemek ya da meşrutiyeti askıya almak ama ülkeyi parçalanmaktan kurtarmak. Abdülhamid ikincisini seçti ki, aynı durumda devlet refleksi zaten başkasını yapmasına müsaade etmezdi.

3. Milleti cahil bıraktı: Bilinenin aksine, Osmanlı tarihinin en canlı eğitim hamlesi, Abdülhamid dönemine rastlar. Sevan Nişanyan'ın hesaplamalarına göre Türkiye, Abdülhamid dönemiyle kıyaslanabilecek bir okullaşma düzeyine yeniden ancak 1950'li yıllarda ulaşabilmiştir. Mesela 1895'te TC sınırlarına tekabül eden bölgede bine yakın (835) ortaokul ve lise bulunuyorken 1923'te bu sayı 95'e düşmüştür. 1895'teki yüz bine yakın öğrenci sayısı (97.837), 1950-51 sezonunda aşağı yukarı aynı seviyede seyretmektedir (90.356). Öncesiyle kıyasladığımızda Abdülhamid dönemindeki eğitim patlaması daha görünür hale gelir. Tahta geçtiği yıl 250 olan rüşdiye sayısı 1909'da 900'e, 6 olan idadi sayısı 109'a çıkmıştır. 1877'de İstanbul'da sadece 200 tane modern ilkokul varken 1905'te 9 bine çıkmıştı. Her yıl ortalama 400 ilkokul açılmıştır ki, bu, Cumhuriyet döneminde bile kırılamamış bir rekordur.

4. Denizciliğe düşmandı: Abdülaziz döneminde dünyanın 3. büyük deniz gücü olmuştuk ama bu donanmanın sadece yıllık boya parası bile Denizcilik Bakanlığı'nın bütçesini aşıyordu! Abdülhamid "karacı" idi, kabul. Ama Atatürk de, İnönü de karacı idi. Demek ki, Türkiye'nin etrafı denizlerle çevrili bile olsa böylesine büyük bir deniz gücünü besleyebilecek ekonomik altyapısı mevcut değildi. Savaş gemisi alıp yeniden dışarıya bağımlı kalmaktansa Abdülhamid tercihini kara ve demiryollarından yana kullandı. İttihatçılar da, Atatürk de, İnönü de demiryoluna öncelik vermediler mi?

5. Keyfî sansür uyguladı: Sansürün elbette savunulacak tarafı yok. Ancak PKK ile mücadele döneminde basının nasıl ağır bir sansür altında çalıştığını unutmadık. Sansür vardı, evet. Fakat siyasi konulara girilmemesi aynı zamanda edebiyatımızın görkemli eserlerinin ortaya çıkması gibi hayırlı bir sonuç da vermemiş midir? Hem Takrir-i Sükûn döneminde uygulanan "cellat sansürü"yle hiç mi hiç kıyaslanamaz Abdülhamid'inki.

6. Hafiye teşkilatı zararlıydı: Hafiye teşkilatının topluma nefes aldırmadığını iddia edenler, aksi halde ne yapılması gerektiğini de söylemelidirler. Meydanı İngiliz, Rus, Fransız ajanlarına mı bırakmalıydı? Hafiyesiz, ajansız, casussuz bir devlet olur mu? Unutmayalım ki, Fransa'nın İstanbul büyükelçisi, Abdülhamid'in tahta geçtiği yıl sokaklarda Fransız Kralı'nın posterlerinin Ermeni hamalları tarafından satıldığını yazıyordu. Devlet Londra, Paris ve Petersburg'dan yönetiliyor, "Hasta Adam"ın kimin kucağında öleceği tartışılıyordu. Abdülhamid, iktidarın dizginlerine asılabilmek için hafiye teşkilatını kurmak zorundaydı. Elbette suistimaller olmuştur ama yakınlarından biliyoruz ki, Sultan her jurnali okuyor ama mutlaka yazanın adam olma niteliğine göre değerlendirmeye tabi tutuyordu.

7. Despottu: 'İstibdad' kelimesini 'despotizm' diye çevirmek yanlıştır. Hele totalitarizm hiç değil. Kaldı ki, İslam siyaset düşüncesinde "istibdâd" meşru yönetim şekillerindendi. Mesela İbn Haldun 'istibdâd'ı tek adam yönetimi, yani otokrasi anlamında kullanır ve meşru yönetim şekillerinden biri kabul eder. Kaldı ki, önüne gelen idam cezalarını sürekli affeden birinin istibdâdın yetkilerini hangi yönde kullandığını da pekala görmüş oluyoruz.

8. 31 Mart'ı tertiplemişti: 31 Mart isyanında en ufak bir katkısının olmadığı kesin olarak ortaya çıktığı halde asırlık İttihatçı propagandanın etkisi hâlâ sürüyor. İsyanı araştırma komisyonu başkanı Yusuf Kemal [Tengirşenk], 31 Mart'ın Abdülhamid'in eseri olmayıp İttihatçılara karşı yabancı casus şebekeleri ile mürtecilerin teşebbüsleri olduğunu yazmıştır. Rıza Tevfik ise mahkemede şunları söylemiştir: 31 Mart uydurma ihtilali hazırlandığı zaman ben Talat Bey'e beyhude yere kardeş kanı dökülmesinin büyük bir cinayet olduğunu anlattım. Aldığım cevap şu oldu: "Ne yapalım, Cemiyetin paraya ihtiyacı var, bunu da ancak Yıldız Sarayı'nın hazinesi karşılayabilir."

9. Hamidiye Alayları gereksizdi: Hamidiye Alayları şunlara yaramıştı: 1. Askerlik yapmayan Kürtlerle kolluk kuvveti eksikliği giderildi. 2. Rus istilasına karşı caydırıcı oldu. 3. Kürtler ve konar göçerlerin dış güçlerce kullanılmasına engel oldu. 4. Aşiretlerin yerleşik hayata geçmelerini hızlandırdı. 5. Çocuklar İstanbul'daki Aşiret Mektebi'nde eğitilerek Osmanlılık bilinci edindiler. 6. Aşiret kavgalarının önüne geçildi. 7. Sükûnet sağlanınca Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun imarına çalışıldı...

10. Korkaktı: Namık Kemal'in oğlu Ali Ekrem Bey'in dediği gibi "Abdülhamid'in korkak olduğunu sananlar yanılırlar. Korkak olmak şöyle dursun, tam tersine cesurdu." Dolmabahçe Sarayı'ndaki bir bayramlaşma sırasında deprem olmuş ve tavana asılı 1,5 tonluk bir avize yere düşmüştü. O kargaşalıkta salonda kılı kıpırdamayan tek kişi, Abdülhamid'di. Keza yanı başında bomba patlarken bile metanetini yitirmemiş, öğleden sonra elçilerle mutad görüşmelerini dahi aksatmamıştı. Kızı Ayşe Sultan'a söyledikleri karakterini iyi özetler: "Kalbimde yalnız Allah korkusu vardır. Bir hadise olmadan evvel onu önlemek için telaş ederim. Ama tehlikenin içinde bunduğumu hissedersem icabında ateşe atılmaktan bile çekinmem."


Mustafa Armağan / Alıntı...​
 
ondan ingilizlere ülkeyi peşkeş çekti boşuna sürgün vermedier ona
 
Zeyyedallahu omrehu(Allah ömrünü uzun eylesin)

Cenabı Allah dan kendisi için belağan ma belağ rahmet niyaz ediyorum

Cenabı Allah Onun gibi idarecileri başımıza getirsin

Sultan Abdülhamid Hana saldıran,havlayan köpekleri de iki dünyada da kahru perişan eylesin.

Son Halife,Son Sultan
 
Büyük Sultan Abdülhamid Hana atılan iftiralar hep yahudi ve mason kaynaklıdır
 
Tarihin yetiştirdiği eşsiz devlet adamı

başımıza senin gibi birisi lazım sultanım
 
Dünyada ilk gizli teşkilatı kuran Büyük sultana selam olsun


ATAM İZİNDEYİZ
 
Hakkında onLarca kitap okudum ve şunu söyLeyebiLirim II.AbdüLhamid Han Türk Tarihinin en büyük LiderLerinden biridir,bu gerçeği göremeyen Türk haLkını gördükçe üzüLüyorum..
 
mustafa armagan 10 numara tarihçi, murat bardakcı bu adamın eline su dökemez
 
ABDÜLHAMİD HANI SEVMEYENLER SADECE YAHUDİLER VE ONLARIN UŞAKLARI DIR

Alman birligini kurmus olan Prens Bismark rivâyete nazaran: "Dünyâda yüz gram akil varsa, bunun doksan grami Abdülhamîd Han'da DIR DEMİŞTİR
 
toprağı bol olsun Allah rahmet eylesin
 
Çok nâzik idi. Herkesin gönlünü almasını bilirdi. Fevkalâde bir zekâ ve hâfızaya sâhibdi. Bir defa gördüğü veya sesini işittiği kişiyi aslâ unutmadığına dâir kaynaklarda sayısız misâller vardır. Alman birliğini kurmuş olan Prens Bismark rivâyete nazaran:

"Dünyâda yüz gram akıl varsa, bunun doksan gramı Abdülhamîd Han'da, beş gramı bende, kalan beş gramı da diğer dünyâ siyâsîlerindedir..." demiştir.

Acaba bizden başka ecdadına bunca küfreden bir millet varmıdır?
 
Tvnet in sitesinde Bakış açısı isimli programının 10.02.2009 tarihli bölümünde son efsane tarihçi üstad Kadir Mısıroğlu Cennetmekan Sultanı gayet anlaşılır bir şekilde anlatıyor.

İlgilenenler buradan faydalanabilir.Kadir Hocadan daha iyi anlatacak bu ülkede yok.

 
Osmanlı'da Var Olan Ender Liderlerden Biriydi...
 
ondan ingilizlere ülkeyi peşkeş çekti boşuna sürgün vermedier ona

zaten onu sürgün eden senin sülalen. Abdulhamit Han'ın bu ülke için yaptıklarını çekemeyenlerin işleridir. nor bir beyin çapına sahip her insan Abdulhamit'ten önce ülkenin durumu nasılmış, Ondan sonra Ne hale gelmiş. Biraz kafa konuştuğum için özür dilerim. Ama tarihimizi okumadığımız için üzülüyorum ben ir iktisatçı olarak. o dönem GüneyKore, Japonya gibi ülkelerin durumu bizden kötü iken Avrupaya İlim almak için Osm lı ile birlikte adam gönderiyorlar. Güneykore de samsung olsun, LG, Hundai olsun daha neler neler, japonyayı anlatmaya gerek yok bile. bunu Abdulhamit'te gönderiyor. Onlar Mühendis olarak geri dönerken, bizim gönderdiklerimiz Jön türk olup şiir müzik edebiyat la zevk içinde yaşayıp geliyor ve saltanıtı devirmeye çalışıyorlar. Sebebi Abdulhamit'in Sürgüne gönderilip, o kişilerin takibinin artık kesilmesidir. O Abdulhamit hiç bir imzasını abdestsiz atmamıştır. diyeceksinizki ben zaten çakma müslümanım ama şu varki İşi Allah rızası için yapan bir kişi Allahın rızasına mani olacak bir şey yappmaz.Sahteleri yapar ama..
Not: Sürgün denilen sarayda yaşaması ve dışarı çıkmaması İstanbulu boşaltırken o Ben burada doğdum burayı terkedemem diyerek direnmiş ve İstanbulda o sarayda vefaat etmiştir.
 
Birde bu insanlar neden banlanıyor Atamıza sövmemizmi lazımdı yahudilerin kolunamı girmek lazım niye nanlanır kötü sözmü etmişler bilgilendirirseniz sevinirim. Ulu Önder Atatürk'ün arkasına sığınarak Vatan sevilmez vatan ilimle , Akıllılıkla ve geçmişine sahip çıkılarak korunur.
 
bazı öğrencileri saray burnundan denize attığını biiyoruz bu mu padişah
 
Geri
Üst