Olaylar Farklı Aktörler Aynı

biosx

New member
Katılım
15 Eki 2009
Mesajlar
2,332
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
kürre-i arz
123870.jpg


Olaylar Farklı Aktörler Aynı

2 Temmuz 1993'te Sivas'ta bir senaryo uygulamaya konuldu ve 35 kişi can verdi. Ardından 12 Mart 1995'te aynı kişiler bu kez Gazi mahallesinde rol aldılar...



Sivas katliamı yaşandığında takvim 2 Temmuz 1993'ü gösteriyordu. Madımak Oteli'nin yakılması sonucu 35 aydın ile iki otel çalışanı feci şekilde can verdi.

Katliamın yankıları sürerken bu kez İstanbul Gazi Mahallesi'nde 12 Mart 1995 akşamı karanlık bir senaryo uygulamaya konuldu. Gaziosmanpaşa ilçesine bağlı çoğunlukla Alevi vatandaşların yaşadığı mahalledeki üç kahvehane ve bir işyeri, kimliği belirsiz kişilerce bir taksiden otomatik silahlarla tarandı. Saldırılar sonucu Halil Kaya adlı bir vatandaş ölürken, 5'i ağır 25 kişi yaralandı. Saldırganların olay yerinden uzaklaştıktan sonra gasp ettikleri taksinin şoförünü öldürdükleri ve taksiyi ateşe verdikleri anlaşıldı. Daha sonraki günlerde halkın tepkisini fırsat bilen provokatörlerin eylemleri artırması sonucu olaylar Ümraniye Mustafa Kemal Mahallesi'ne sıçradı. 12-15 Mart tarihlerinde yaşanan çatışmalarda 23 kişi öldü, 408 kişi yaralandı.

Kanlı provokasyonun bugün yıldönümü. Aradan 15 yıl geçti ama olayın tanıkları, o günlerin acısını hâlâ yüreklerinde taşıyor. Tanıklar, Sivas'taki kanlı eylemi planlayanlarla, Gazi'yi planlayanların aynı derin güçler olduğunu söylüyor. Gazi olaylarını tahrik eden diğer bir gücün medya olduğunu ileri süren tanıklar, "O gün alt yazıdan 'Gazi Mahallesi'nde Sünniler bir dedeyi öldürdü ve cemevini taradı.' diye haber yapmasalardı, olaylar büyümeyecekti." diyor.

haberin devamı

 
nasıl olur yaaaaaa


aktif haber ajansı nasıl böyle bişey yazar.


aynı zihniyet değil miydi sivas davasının "savunma avukatlığını" yapan? (eski adalet bakanı! şevket kazan)

aynı zihniyet değil miydi "müslümanların bayramı 2 temmuz" diye bildiri dağıtan?

aynı zihniyet değil miydi 2 temmuz katlimaına "şanlı sivas kıyamı" diyen?



kimi kandırıyorsunuz?

kimi kandırdığınızı zannediyorsunuz?

ateş yanığının acısı o kadar çabuk unutulur mu?

biz sizin kim olduğunuzu biliyoruz ve unutmayacağız.

dünyayı kandırsanız bile bizi kandıramayacaksınız.

çünkü o dumanın içinden yüzleriniz çok net görünüyordu.
 
nasıl olur yaaaaaa


aktif haber ajansı nasıl böyle bişey yazar.


aynı zihniyet değil miydi sivas davasının "savunma avukatlığını" yapan? (eski adalet bakanı! şevket kazan)

aynı zihniyet değil miydi "müslümanların bayramı 2 temmuz" diye bildiri dağıtan?

aynı zihniyet değil miydi 2 temmuz katlimaına "şanlı sivas kıyamı" diyen?



kimi kandırıyorsunuz?

kimi kandırdığınızı zannediyorsunuz?

ateş yanığının acısı o kadar çabuk unutulur mu?

biz sizin kim olduğunuzu biliyoruz ve unutmayacağız.

dünyayı kandırsanız bile bizi kandıramayacaksınız.

çünkü o dumanın içinden yüzleriniz çok net görünüyordu.


Demi yaa!!! Çocuklar bile pışşık yapıyor artık bunlara.
 
Yuh demek istiyorum...

Ergenekon adında bir çöplük kurmuşlar ve bütün pisliklerini oraya atıyor bu yandaşlar...

Arkadaşım... Hadi bu işi de ordu ve derin devlet planladı diyelim... O oteldeki katliamın başrolünü oynayan binlerce yobaz köpekte(35 insanın canına kıyan yaratıklara ben insan demem) devletin adamı mıydı?

Ne kadar gülünç oldugunuzun farkında degilsiniz...
 



Gazi katliamının 15. yılında Veli Küçük
13/03/2010
Oral ÇALIŞLAR - RADİKAL

İstanbul’un Gazi Mahallesi’nde 12 Mart 1995 gecesi mahallenin en merkezi yöresindeki kahvehane ve pastaneler kurşunlandı. Daha sonrasında, saldırganların bir taksiyi gasp ettikleri ve onu kullanarak çevreyi kurşunladıkları anlaşıldı. Taksiden atılan kurşunla kahvede oturan bir yurttaş yaşamını yitirdiği saldırıyı gerçekleştirenler, kaçırdıkları taksinin şoförünü de öldürmüşlerdi.
Tam 15 yıl önce bu iki cinayetle başlayan ‘Gazi Mahallesi olayları”, 22 kişinin öldürüldüğü, yüzlerce kişinin yaralandığı bir katliam olarak tanımlanıyor. Olay yerinde çekilen resimlerden; bir buçuk yıl sonra Susurluk davasında yargılanacak olan Özel Harekât Dairesi mensupları Ayhan Çarkın ve Oğuz Yorulmaz’ın da ellerinde uzun namlulu silahlarla, göstericilere ateş ettikleri ortaya çıktı
Katliam, bir kışkırtmanın üzerine gerçekleşmişti: Kürt-Alevi yurttaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı, solcuların etkili olduğu mahallede dışarıdan gelerek bir cinayet işlendi, böylece bir kışkırtma ortamı hazırlandı. Öldürülen bir Alevi dedesiydi. Mahalleli haklı olarak protesto gösterilerine başladı. İşte bu gösteriler başlayınca uzun namlulu nişancılar da harekete geçtiler ve gencecik çocuklar silahların hedef haline geldiler.
Silahları sıkanlar devlet görevlileriydi. Öldürenler onlardı. (Fotoğraflar ve tanıklar var.) Yakınlarını yitiren aileler sorumluların yargılanması için harekete geçtiler. Devletin, buna karşı hazırlığı vardı. Önce davayı başka bir kente, solcuların saldırıya uğrayıp, baskı görebileceğini düşündükleri Trabzon’a naklettiler. Davanın açılması ise tam 2.5 yıl sürdü.
Aileler, ellerindeki sınırlı imkânlarla, davayı izlemek için İstanbul’dan Trabzon’a gitmek zorunda kaldılar. Bindikleri arabaların önleri kesildi, taşlandı, yaralandılar, baskı gördüler. Dava ise, bildiğimiz minval üzere, çaresizliğe terk edildi.
***
Şu günlerde çok sözü edilen ‘bağımsız yargı’, bu katliam davasında tam anlamıyla ‘bağımsız’ hareket etti. Kimse işlerine karışmadı. Onlar da kendi bildikleri şekilde katil sanıklarını yargıladılar. ‘Adil ve bağımsız yargı’nın bu sürecin sonunda ne karar verdiğini biliyor musunuz? Sadece iki polise 4’er yıl... Peki 22 gencin katilleri, mahalleyi kana bulayan devlet görevlileri... Hepsi aklandılar. Yargı, olayın gereğini, işte böyle yerine getirdi.
Bu dava için ne ‘Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’ harekete geçti, ne de dönem boyunca kurulup dağılan hükümetler davaya gereken ilgiyi gösterdiler. Bir ‘devlet katliamı’, böylece tarihe yazılmış oldu. Gazi Mahallesi Cemevi Başkanı Alevi dedesi Veli Gülsoy Trabzon’da dava aşamasında neler yaşadıkları şöyle anlattı: “Hiç kimsenin kabul etmediği bir dehşet yaşadı Gazi Mahallesi. İkinci bir zulüm davada başladı. Davayı Trabzon’a götürerek ikinci bir
işkence yaptılar. Sindirmeye çalıştılar. Daha büyük bir zorluk çıkarttılar. Evlatlarını kaybedenler binlerce kilometre uzakta davaya gitmek zorunda kaldı. Davaya giderken yollara barikatlar kurdular, araçlar taşlandı, ayrı bir zulüm yaşandı.”
***
15 yıl önce Gazi Mahallesi’nde bu ‘tezgâh’ neden kurulmuştu? Neden bir Alevi-Kürt mahallesi kışkırtılarak bir çatışmaya zorlanmış ve mahallenin çocukları katledilmişti? İç kargaşa çıkarmak kimin işine gelebilirdi?
O zamanlar pek çözemediğimiz, daha doğrusu üstünü açmaya gücümüzün yetmediği bu katliamın arkasında neler olduğuna ilişkin ipuçlarına Ergenekon dosyalarında rastladık.
Ergenekon iddianamesinin 70. sayfasındaki 9 No’lu gizli tanık ifadesinde, Gazi Mahallesi katliamı emrinin, Ergenekon sanığı emekli JİTEM kurucusu Tümgeneral Veli Küçük tarafından verildiği iddia ediliyor. Gizli tanığın ifadesinde şöyle bir bölüm var: “1995 yılında Gaziosmanpaşa ilçesi Gazi Mahallesi’nde meydana gelen kahvehane tarama ve adam öldürme olaylarının bizzat Veli Küçük’ün talimatı ile gerçekleştirildiğini, Hablemitoğlu’nun öldürülmesi olayının yine Veli Küçük’ün talimatı ile yapıldığını beyan etmiştir”
İddianamenin ‘Sedat Peker ve Ergenekon ilişkisi’ni konu alan bölümündeyse, Sedat Peker’in yaptığı konuşmalarda ‘Bir de tutar kahve mahve tarattırırlar’ dediği belirtiliyor. İddianamede, ‘9 No’lu gizli tanık, 1995 yılında Gazi Mahallesi’ndeki kahvehanenin taranması olayını Veli Küçük ile birlikte hareket eden Osman Gürbüz’ün gerçekleştirdiğini, aynı oluşum içerisinde Sedat Peker’in de bulunduğunu beyan etmiştir’ ifadeleri de yer alıyor.
Aradan 15 yıl geçti. 22 kişinin katilleri ortalıkta dolaşıyor. Aileler bir kez daha devlete çaresizlik içinde bakıyor...​
 
Geri
Üst