Türkiye bu ayıptan kaç yıl sonra ve nasıl kurtulacak?

MG_eVİL

New member
Katılım
20 May 2008
Mesajlar
3,623
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Sevsenizde sevmesenizde sonuna kadar Atatürk ve fi
Bugün 6 Mayıs... Ne anayasa değişikliğini yazacağım bugün ne de “İsmet İnönü faşist miydi, değil miydi” tuzağına düşeceğim.

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan 38 yıl önce bugün idam edildi.

Deniz ve Yusuf 25, Hüseyin sadece 23 yaşındaydı.

***


Başbakan Süleyman Demirel, mobilya yolsuzluğundan yargılanan yeğeni Yahya Demirel’le ilgili olarak, “Daha 25 yaşında çocuk... Onunla uğraşıyorlar” demişti...

Kendi yeğeninin “çocuk” olmaya hakkı vardı ama sıra Denizler’e gelince... Onlar asılmalıydı!

Meclis Genel Kurulu’nda oylama yapılırken Adalet Partisi Grubu’nun en önünde oturuyordu.

Elini ‘idama evet’ için kaldırdı; sonra arkasına dönüp baktı.

Yüzlerce el onu izledi...

Sonra vakur bir ifadeyle önüne döndü, gülümsedi.

İdamlar kabul edilmişti.

***


Deniz, Yusuf ve Hüseyin eğer asılmasalardı; belki de bugün hayatta olan kimi arkadaşları gibi silinip gideceklerdi...

Hatta belki bazıları gibi “liberal” olacaklardı...

Ama Demirel ve arkadaşları onları idam sehpasına göndererek ölümsüzleştirdi...

Şimdi her yılın 6 Mayıs’ında yeniden doğuyorlar!

Öldürülmelerinden 38 yıl sonra bile anneler, babalar; çocuklarına onların adlarını veriyor!

Denizler’in asılmasında bir numaralı sorumlu Demirel’se bu konudaki ikincilik tartışmasız, dönemin iktidar yandaşı gazetesi Tercüman’ındır...

Kemal Ilıcak’ın sahibi olduğu Tercüman manşetleriyle ve köşe yazılarıyla bu üç gencin boyunlarına ilmiği geçirenler arasında başı çekti...

Deniz Gezmiş yakalandıktan iki gün sonra Tercüman çarpıcı bir manşetle çıktı... Başlık şöyleydi:

“Deniz Gezmiş ODTÜ’de harem hayatı yaşamış...”

Ve spotu:

“20 kızla sevişiyormuş.”

Peki haberin devamı nasıl? Okuyun:

“Gezmiş, konduğu cezaevi hücresinde 25-30 kişiyle kalıyor. Muhtemelen Sinop Cezaevi’ne gönderilecek.”

Yani haberle manşetin ilgisi yok...

Zaten bunun farkına varan da yok!

***


Madem bir hesaplaşmaya girdik; devam edelim:

1980 darbesinden sonraki yazılarıyla büyük bir hoşgörü örneği sergileyen; ama 1972’de Tercüman’ın en acımasız kalemlerinden biri olan bir köşe yazarı, bakın idamlardan iki gün sonra yazdığı yazıda idamları eleştirenleri nasıl hedef göstermiş: “...ve işte en açık lisanla söylüyorum, bazı sapık dostlarıma sesleniyorum. Lütfen yanıma sokulmayın.

Hatta selamı sabahı kessek daha iyi olacak.

Aksi halde teker teker hepsine kötülüğüm dokunabilir, dikkat!

Biz de kendi davamıza inanmışız o kadar.

Beyler, susmak yok artık.

Böyle konuşanları derhal ihbar edeceksiniz.

Her şeyi sıkıyönetimden ve hükümetten beklemeyelim.”

***


Aradan 38 yıl geçti; bugün de aynı haksızlık yaşanıyor...

Bugün de onlarca kişi, yine iktidarı devirmeye çalışmak iddiasıyla... Yine hükümetin yönlendirmesiyle...

Ve yine yandaş medyanın pompalamasıyla...

Yine cezaevinde yatıyor!

Bu kez idam yok ama tutuklamalar, infaza dönüşmüş halde...

O gün Deniz, bugün Mustafa Balbay... O gün Yusuf, bugün Tuncay Özkan... O gün Hüseyin, bugün yurtsever öğretim üyeleri, hukukçular, aydınlar...

Hepsi, iktidar karşıtı olmalarının bedelini ödüyor!

Ve o günkü Tercüman Gazetesi’nin işlevini üstlenen onlarca yandaş gazete, televizyon internet sitesi; mahkemeleri yönlendirmeye devam ediyor.

***


Bu ayıp artık bitmeli.

Ben nasıl olsa görmem ama...

38 yıl sonranın yazarları, artık bu yazıları yazmamalı!

***


YUNANİSTAN!

Aslında onlara ne kadar kızsak da... Severiz!

Çünkü bizim komşumuzdur onlar... Yüz yıllarca iç içe oturmuşuz. Aynı şarkıları farklı dilde söyleyip, aynı yemeklere benzer isimler vermişiz!

Yunanistan’dan söz ediyorum.

Komşumuz zor günler geçiriyor.

Tarihinin en büyük mali krizlerinden birini yaşıyor. Dün 100 bini aşkın kişinin düzenlediği protesto gösterilerinde üç kişi hayatını kaybetti.

Peki neden bu hale düştü Yunanistan?

Bazı Batılı ekonomistlerin iddia ettiği gibi tembelliklerinden ya da lüks tutkularından mı?

Hayır!

Türkiye düşmanlığı ve bu nedenle yaptıkları aşırı askeri yatırımlar onları bu hale getirdi.

Umarım Türk düşmanlığından da mali krizden de bir an önce kurtulurlar!

***


GÜNÜN SORUSU

Bazı saldırganlar Bursa’da Nilüfer Belediyesi’nin yaptırdığı Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Arslan’ı simgeleyen ‘Üç Fidan Anıtı’nı açılıştan bir gün önce tahrip etmiş...

Canlarını aldınız ölmediler, taşlarını kırmakla öldürebilir misiniz?

..::MUSTAFA MUTLU::...
 
kararı etkiLeyen kişiye bakar mısınız??
=>süLeyman demireL
başka söze gerek var mı??
güzeL bir yazı payLaşmışsın teşekkürLer
o zaman Deniz Gezmiş harem kurmamıştı ama bugün yetişen üniversiteLi kardeşLerimizin birçoğu bu haremi kurmaya yakın
çünkü düşünüLmemesi için üLkede birçok faaLiyet yürütüLüyor

ayrıca yunanistan için yazıLanLarda çok doğru
 
Denizlerin THKO Davası Savunması'ndan:

Türkiye'nin bağımsızlığından
başka bir şey istemedim.
Bundan dolayı da ölümden korkmuyoruz.
Ve ben 24 yaşındayken kendimi
Türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum.
 
..:.. yunanLıLar bızımLe ugrastıkLarı surece daha cok beter oLurLar, Deniz GEZMİŞE geLİnce idam edılmemeLiydı ..:..
 
6 Mayıs tarihin en büyük ayıplarından birini barındıran gündür. Ve bu idamı isteyenlerin ve yapanların hesabı sorulmadıkça Türkiye bu ayıptan asla kurtulmayacaktır. Yaşasın tam bağımsız TÜRKİYE...
 
onların asılmasının tek nedeni vardı.

meclisteki bir zihniyetin "3'e 3" diye bağırması.

askerin idam ettirdiği adnan menderes, fatin, rüştü zorlu ve hasan polatkanın intikamlarını deniz gezmiş, hüseyin inan ve yusuf aslandan almak istemeleri.

davanın hakimi şöyle bir söz söylemişti. "onlara idam değil de müebbet verbilirdim. idam vermemin nedeni mahkemedeki hareketleri". bu gün mahkeme heyetine ana avrat sövenler kahraman gibi alkışlanıyor.

herşeye rağmen 6 mayısın bize öğrettiği bişeyler var.

-24 yaşındaki nisanlar bir ülkenin kaderini değiştirebilecek yetenekte ve kapasitede insanlar olabilir.
- anayasadan ve atatürkün nutuk'undan aldıkları emirle ülkeyi yönetenlerin ne durmuda olduğuna bakarak bişeyleri değiştirmeye çalışan insanlar sonunda idam edileceklerini bile bile yolun sonuna kadar gidebilrler.
- bir insanı öldürmek bazen hayatta bırakmaktan daha çok zarar verebilir size. yazıda da denildiği gibi belki yaşasalardı liboş olurlardı (ben hiçzannetmiyorum ama) ama asıldılar ölümsüz kahraman oldular.
- ve son olarak. 24 yaşında çocuk denilen insanlar "büyükleri"nin yapamadığı gibi kendilerini bu ülkeye feda edebilirler.


vefa,saygı ve özlemle...
 
Denizlerin THKO Davası Savunması'ndan:

Türkiye'nin bağımsızlığından
başka bir şey istemedim.
Bundan dolayı da ölümden korkmuyoruz.
Ve ben 24 yaşındayken kendimi
Türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum.

Evet o konuşması telefonum da mevcut sürekli dinlerim ama bu ülke öyle bir hale geldiki hainler omuzlarda bu ülke için herşeyini vermiş vermeye hazır insanlar hapishane de yada mezarda onları mezara sokan zihniyetle aynı zihniyeti şimdi yaşatmaya çalışanlara lanet olsun
 
asan cellat çift ilmik atmış tam 50 dakikada can cekişerek ölmüş bu kadar asağılık ve bu kadar acımasız bır zıhnıyet olurmu onlar belkı basaramadılar ama bu ulkede 25 yasında cok ınsan var elbet onların ıstedıgı tam bagımsızlıgı kazanıcaz.

deniz gezmişin savunmasından bir paragraf paylaşmak ıstıyorum ne acıdırkı bu vatan evlatları nı bız asdık

35 milyon metrekare vatan toprakları işgal altındayken,bizim milli bütünlüğü bozmakla suçlanmamız gülünçtür.Mustafa Kemal sağ olsaydı çok şaşırırdı.Hareketimiz tamamen anayasal bir harekettir.Anayasamızın başlangıç ilkesinde belirtilen ulusun zulme karşı direnme hakkını kullandık.Bu sebeble anayasal bir davranışta bulunduk.
 
Geri
Üst