27 Mayıs Darbesi bir cinâyet!

QriminaL

'' Like a Shining Star ''
Katılım
16 Ocak 2007
Mesajlar
3,233
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
40
Konum
SponsorA GereK YoK ŞerefimiZ YeteR
Dünyanın her yerinde devletin varlık sebebi millettir.

Aslî vazifesi; milletin saâdet ve bekâsına hizmet etmek. Yâni: Efendi değil, hizmetli... Türkiye Cumhuriyeti, kaidenin çarpıcı istisnası. Hayatî vazifesi: Osmanlı'nın Batılı düşmanlarına rahat bir uyku bahşetmek, altı asırlık korkularını depreştirmemektir. Millete dayanmaz, millete rağmendir. Tehlike, milletin ta kendisi. Ayakta kalması, payandalara bağlı. Belli başlıları: Ordu, CHP, yargı, üniversite ve en geniş mânâsıyla bürokrasinin tamamı...

Tek parti devrini müstebidâne bir idâre ile geride bırakan devletin ilk tökezlemesi, varlığına bir mecburiyetle rızâ gösterdiği Demokrat Parti'nin kontrolden çıkmasıdır. Müstebit Şeflerin idâresi altında boğulan milletin Demokrat Parti'ye çöl kazazedelerinin suya koşması gibi teveccühü, efendi devletlilerce tahmin edilememiştir. 14 Mayıs 1950'de milletin CHP'nin şahsında tokatladığı devlet, ilk şaşkınlığın ardından intikâm hazırlıklarına başlar...



"Şartlar olgunlaştığında ihtilâl meşru olur!" hezeyânını savuran İnönü, şartların kemâlini beklemek yerine, bizzat teşebbüs eder. 27 Mayıs Darbesi, bir cinâyetten çok, ardı arkası kesilmeyen cinâyetler zincirinin birinci halkasıdır. Kastettiği hayat, sadece Demokratların değil, bir milletin bütün bir hayatı ve yekpâre geleceğidir.

Millet irâdesinin CHP'nin teşvik ve taktikleri ile askere boğdurulduğu alçakça bir cinâyettir, 27 Mayıs Darbesi.

Domuz ağılının kapısını aralayanlar, ilk domuzun değil, bütün domuzların cürümlerine ortaktırlar. 1960'da siyaset arenasına elinde silâhıyla orduyu "buyur" eden CHP ve yaşlı lideri İnönü, bütün darbelerin birinci sıra faili olarak suçlu ve nazarımda müttehemdir.

Peygambere yalan söyletmek, Katolik rahibi zinaya zorlamak şenâati kabilinden Türk Yargı'sının nâmusu, sırtlarında adalet cübbesi taşıyan bir takım gönüllü haydutlar ile ahlâkı zayıf hukuk mensuplarına iğfal ettirilir Yassıada'da. Menderes, Zorlu ve Polatkan'ın idamı, milletin idamıdır. 27 Mayıs ve müteâkip bütün darbelerin failleri, millet mahkemesinde yargılanıp cezalandırılmadığı müddetçe, adâlet yerini bulmamış olacaktır. Darbecilerin gasp ettikleri, torunlarından bile alınıp gerçek sahibi olan millete iade edilmelidir. Yassıada, bu metruk hâli ile darbecilere kabristan yapılmalı, darbecilerin kemikleri Menderes ve arkadaşlarının hücrelerinde üstü açık mezarlarda sergilenmelidir.

Menderes ve iki güzide bakanı darağaçlarında ölüme mahkûm eden asker ve yargı bir daha iflâh olmadı, olacağa da benzemiyor. On yılda bir darbe yaparak millete kan kusturan, geleceğini mahveden darbecilerin birinci sıra yardımcıları da hiç değişmedi: Devletin diğer payandaları. Milletten ümidini kesen CHP, her devirde asker ve yargıyı siyâsî bir manivela olarak kullandı fütursuzca, kullanmakta da devam ediyor. Beşerî herhangi bir dalgınlık CHP'lileri evlerine değil, Anayasa Mahkemesine sürüklüyor.

27 Mayıs'ın üzerinden elli yıl geçmiş... Türkiye hâlâ demokrasiden, hürriyetten ve millet hâkimiyetinden çok uzakta. AK Parti'nin korkusuz, samimî ve serdengeçti tavrı ile alınan mesafe bile henüz bir arpa boyu kadar. Ergenekon, Islak Belge ve Balyoz dâvâlarına rağmen hâlâ darbe tehdidi altında yaşıyoruz. Heyhat!..​

_________________________________________________
27 Mayıs Darbesi bir cinâyet! - Medya - Haberler - Sonsayfa Haberler Son Dakika
 
Ya bir kerede şu iş duygu sömürüsü yapılmadan tarafsız anlatılsa ne olur. Çok şey olur, gözler önüne çok şey serilir ama olmaması gerekir böyle bir ifşanın. Yukarıda yazılanlar yalandır demiyorum ama kim neyi kötülemek istiyorsa sadece onu yazıyor; kim neyi yüceltmek istiyorsa olmayanı dahi ona tadfil ediyor. DP ve Menderes dönemine ait burada yazılmayanı da yazalım ne olacak; inanan inanacak, inanmayan fikr-i hülyasını ifşadan geri durmayacak, bilmediğimi bilen var mütevaziliğini göstermeyecek. Olsun ben yine de yazacağım. İki saat önce izleyenler Ntv'deki 27 Mayıs özel belgeselinde görmüşlerdir. Ama hala inanmayan olacaktır.

Doğrudur halkla arasındaki bağı koparmış olan İnönü, halk adamı kimliğinde görünen Menderes karşısında ilk seçiminde büyük bir mağlubiyet aldı. Seçimlerden hemen sonra Amerikadan aldığı mali destek sayesinde çiftiye,işçiye,memura hizmet götürdü Menderes. Ama yapılan yardım karşılığında ne yaptı kendisi, Ekonomik yuları Amerika'nın eline verdi. Öyle ki ikinci seçimlerden de zaferle çıkan Menderes tekrar Amerikadan yardım isteyince ipler elinde olan istediğini yapamazsın, benim istediğim olur dedi ve Menderes's mali desteği vermedi. Ne oldu sonra; amerika2nın uyguladığı ekonomik baskı yüzünden Türkiye'de ekmekle karne alınan dönemlere geri dönüldü. Çünkü Menderes'in ekonomik bir gelişim ve ekonomik bağımsızlık planı yoktu. Amerikalı dostları başlarda ekonomi konusunda yardım sözü verdiği için olan Türk halkına oldu. Öyle bir duruma gelindi ki çiftçinin tarlada kullandığı pulluklar bile karaborsaya düştü. Ekmeği elinden giden halk da Menderes'ten desteğini kesti. Hatta Kızılay meydanında toplanan halkın arasına inen Menderes neredeyse tartaklaınıyordu. Zaten yapılan son seçimdeki oy dengeleri de bu tepkiyi gösteriyordu; DP yüzde 47 CHP 41,7. Bütün bunların üstüne Menderes bir de yargıya el attı. Demokratikleşeceğiz diyerek 20'nin üstünde yargı mensubunu emekli ettirip yerlerine kendi adamlarının gelmesini sağladı. Basını susturmak için elinden gelen herşeyi yaptı. Kendi partisi içindeki muhalif sesleri bile büyük bir baskıyla susturdu. Ülkedeki dindar kesimin içerisinde marjinal gurupların oluşması, Menderes'in yaptığı din propagandası yüzünden oldu. Toplum büyük bir kutuplaşmanın içine girdi. Farklı kültür ve düşüncedeki insanları bir arada tutan çimentoda derin çatlaklar oluştu. Menderes ilk döneminde ince vedengeli bir siyaset anlayışına sahipken ikinci seçimde aldığı büyük oy oranı yüzünden herşeyi ben yaparım, güç benim olsun havasına kapıldı.

Ama bütün bunlar bir başbakanın asılmasını kesinlikle gerektirmezdi. Keşke Menderes asılmasaydı. Türkiye'nin tarihine kara leke olarak girdi. Menderes dönemi yaşananları ile günümüzde yaşadıklarımız, büyük benzerlikler gösteriyor. Umarım o dönemleri bir daha yaşamayız.
 
50 yıllık utanç: 27 Mayıs

50 yıllık utanç: 27 Mayıs

27 Mayıs, mazlum milletimizin adı konulmamış ‘Matem Günü’dür.
27 Mayıs 1960 günü, Cumhuriyet tarihimizin en elîm, en hazin, millete ve devlete en fazla zarar veren olayı cereyan etti. Türkiye’de ilk defa hukuka uygun olarak yapılan 14 Mayıs 1950 seçimleriyle iktidara gelen Demokrat Parti (DP), bir avuç serdergenin yaptığı darbe ile devrildi.
Milletin sevgilisi olmuş Başbakan Adnan Menderes ile Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan, kendisine Millî Birlik Komitesi (MBK) adını veren bu cânilerin emrindeki sözümona ‘Yüksek Adalet Divanı’ (Yassıada Mahkemesi) denilen fevkalâde adaletsiz bir mahkeme tarafından idama mahkûm edilerek alçakça şehit edildiler.
Bu rezil mahkemenin cellât başkanı Salim Başol, suçunu soran merhum Menderes’e, ‘Sizi buraya sokan kuvvet böyle istiyor’ demiştir. Bugün de hâlâ Yassıada Mahkemesi’nin ve Başol zihniyetinin, siyasallaşmış bazı yargı mensuplarında devam ettirildiğini görüyoruz. Esasen 27 Mayıs, ordunun ve yargının siyasallaşmasının başlangıcı olmuştur.
***
Prof. Dr. Mehmet Saray, merhum Celâl Bayar ile daha önce yaptığı mülâkatın bir kısmını Vatan Gazetesi’nde yayınladı (23 Mayıs 2010 tarihli). Buna göre Celâl Bayar, “27 Mayıs yalnız hukuku çiğnemekle kalmadı; millî birliğimizin bozulmasına, halkın kutuplara ayrılmasına ve DP mensubu pek çok kişinin ıstırap çekmesine sebep oldu. Atatürk, Türk Ordusu’nun politikaya müdahalesini, özellikle darbe yapmasını hiçbir zaman istememiştir. Bunu İttihat Terakki döneminden beri bilirim” diyor.
CHP, 27 Mayıs Darbesi’nin gerçek hazırlayıcısı olmuştur. Düşünebiliyor musunuz? Darbe sonunda, iktidar partisi DP’nin Meclis çoğunluğunu oluşturan milletvekilleri binbir zulüm ve işkence altında Yassıada zindanlarına tıkılırken, CHP’nin lideri İnönü baştâcı edilmiş ve uydurma bir seçimden sonra Hükûmeti kurmakla görevlendirilmiş; CHP milletvekilleri de teşkil edilen ‘Kurucu Meclis’e üye yapılmıştır. 27 Mayıs, tek kelimeyle CHP’nin darbesidir. 1950, 1954 ve 1957 seçimlerinde yenilgiye uğrayan ve demokrasiyi bir türlü hazmedemeyen CHP, bu yolla iktidara gelmiş; böylece ‘CHP + Ordu = İktidar’ formülü uygulamaya konulmuştur.
Prof. Saray’ın mülâkatında Celâl Bayar, İnönü’nün, yaptığı konuşmalarla darbe zeminini hazırladığını anlatıyor ve “İsmet Paşa öncesinde de sonrasında da 27 Mayıs’ı desteklemiştir. Darbecilerle devamlı fikir birliği içerisinde olmuştur” diyerek 27 Mayıs’ta İnönü’nün ve CHP’nin rolünü ortaya koyuyor.
Darbeci MBK üyelerinden Suphi Karaman, yazdığı hatıratında, “27 Mayıs ortamının oluşmasında İnönü’nün büyük katkısı vardır” demiştir.
Ne yazık ki, CHP Genel Başkanlığı’na getirilen Kılıçdaroğlu da Kurultay konuşmasında militarizmin vesayetine ve müdahalesine karşı tavrını ortaya koymamıştır.
***
27 Mayıs Darbecileri, daha çok alt rütbeli subaylardan meydana geliyordu. Başlarına bir orgeneral (Cemal Gürsel) bulup geçirdiler. Geri kalan generallerin çok büyük çoğunluğunu tasfiye ettiler. Üniversite ve kamu kuruluşları da tasfiye edilmekten kurtulamadılar.
Bu arada, Harbiye’deki yıllarından itibaren bazı genç subayların büyük bir çoğunluğu da geleceğin ‘darbecisi’ oldular. Celâl Bayar’ın torunu Prof. Dr. Emine Gürsoy, 21 Mayıs 1960’da Harp Okulu öğrencilerinin Ankara’da bir yürüyüş yaptıklarını; aynı öğrencilerin darbe günü DP’lileri tutuklamakla görevlendirildiklerini; yine o dönemin seçilmiş genç subaylarının Yassıada’da silâhlı olarak mahkeme salonunda nöbet tuttuklarını ve bu görevlerdeki ordu mensuplarına MBK’nın ek maaş bağladığını söylüyor (Vatan Gazetesi, adı geçen nüsha).
Prof. Gürsoy şöyle anlatıyor: “Bu insanlar o yıllarda tabiî genç insanlar; bu işlerin içinde yetiştiler, yetiştirildiler... Tutuklamaları yapan, Yassıada’da nöbet tutan, darbe muhafızlığını gören o subaylar ileriki yıllarda hep terfî ettiler ve karşımıza çıktılar.”
Prof. Gürsoy’un saydığı isimlerin arasında kimler yok ki... Şener Eruygur, Hurşit Tolon, Çetin Doğan, Çevik Bir, Tuncer Kılınç, Yaşar Büyükanıt, Teoman Koman, İlhami Erdil, İsmail Hakkı Karadayı, Doğu Aktulga...
***
27 Mayıs, siyasî tarihimizin yüz karasıdır ve adı konulmamış matem günümüzdür. Üstelik bu câni darbeciler hiç utanıp sıkılmadan 27 Mayıs’ı bir de bayram ilân ettiler. Adını da alay edercesine ‘Anayasa ve Hürriyet Bayramı’ koydular. Bu mazlum, boynu bükük, çilekeş halkımızın gönlünün kırık olduğu 27 Mayıs gününü 20 yıl boyunca zorla bayram diye kutlattılar. Başta Demirel olmak üzere DP’nin mirasyedileri de 27 Mayıs’ta bayram mesajları yayınlayıp militarizmin önünde diz çöktüler... Ne yazık ki, 27 Mayıs’ın bu ironik ‘bayramı’nı kaldırmak da bir başka darbeciye, Evren’e düştü.
27 Mayıs darbe sürecini kaldırmak ve demokrasiyi yerine oturmak için 27 Mayısçıların ve daha sonra darbe yapanların mutlaka yargılanması gerekir. Önümüzdeki 12 Eylül Referandumu bunun için bir fırsattır.


Hasan Celal Güzel /Radikal
 
üni. de ders kitabında okumustum chp agaların elındekı fazla toprakları halka dagıtacakmıs Turkıye dekı buyuk toprak sahıplerınden olan menderes ve gene ağa olan arkadasları bunu ıstemedıklerı ıcın chp den ayrılıp demokrat partıyı kurmuslar ne acı bır kurulum nedenı degılmı.

haberturkte canlı ızledıgım bır haberıde paylasayım menderes zamanında lubnan da Müslüman hristiyan savası vardı ve Türkiye bu savasta cok degerlı basbakanınızın ıznıyle veya emrıyle gemılerle, ucaklarla hristiyanlara müslümanları öldürsün diye silah götürdü. din dedi iman dedi birilerinin bugun yaptıgı gıbı dını kullandı ve basa gectı ulkeyı kendı cıkarları ıcın kullandı cezasınıda cektı hala su adamı savunanlara sasıyorum!!!
 
üni. de ders kitabında okumustum chp agaların elındekı fazla toprakları halka dagıtacakmıs Turkıye dekı buyuk toprak sahıplerınden olan menderes ve gene ağa olan arkadasları bunu ıstemedıklerı ıcın chp den ayrılıp demokrat partıyı kurmuslar ne acı bır kurulum nedenı degılmı.

haberturkte canlı ızledıgım bır haberıde paylasayım menderes zamanında lubnan da Müslüman hristiyan savası vardı ve Türkiye bu savasta cok degerlı basbakanınızın ıznıyle veya emrıyle gemılerle, ucaklarla hristiyanlara müslümanları öldürsün diye silah götürdü. din dedi iman dedi birilerinin bugun yaptıgı gıbı dını kullandı ve basa gectı ulkeyı kendı cıkarları ıcın kullandı cezasınıda cektı hala su adamı savunanlara sasıyorum!!!

kurtuluş savaşında başlıyo hocam bu dini kullanma muhabbeti.

bakıyo işgalci devletler bir türlü parçalayamıyolar ülkemizi.ondan sonra soruylar kendilerine hiçbir şeyleri yokken tek başlarına nasıl dayandılar diye ?

sonra işte islam içinden yıkmayı hedefliyolar.işte burada ılımlı islam muhabbeti başlıyo...

hala bizim milletimiz temiz,dürüst müslüman sanıyolar herkesi.peh :thumbdown:
 
Konular birleştirildi..
 
üni. de ders kitabında okumustum chp agaların elındekı fazla toprakları halka dagıtacakmıs Turkıye dekı buyuk toprak sahıplerınden olan menderes ve gene ağa olan arkadasları bunu ıstemedıklerı ıcın chp den ayrılıp demokrat partıyı kurmuslar ne acı bır kurulum nedenı degılmı.

haberturkte canlı ızledıgım bır haberıde paylasayım menderes zamanında lubnan da Müslüman hristiyan savası vardı ve Türkiye bu savasta cok degerlı basbakanınızın ıznıyle veya emrıyle gemılerle, ucaklarla hristiyanlara müslümanları öldürsün diye silah götürdü. din dedi iman dedi birilerinin bugun yaptıgı gıbı dını kullandı ve basa gectı ulkeyı kendı cıkarları ıcın kullandı cezasınıda cektı hala su adamı savunanlara sasıyorum!!!

kurtuluş savaşında başlıyo hocam bu dini kullanma muhabbeti.

bakıyo işgalci devletler bir türlü parçalayamıyolar ülkemizi.ondan sonra soruylar kendilerine hiçbir şeyleri yokken tek başlarına nasıl dayandılar diye ?

sonra işte islam içinden yıkmayı hedefliyolar.işte burada ılımlı islam muhabbeti başlıyo...

hala bizim milletimiz temiz,dürüst müslüman sanıyolar herkesi.peh :thumbdown:

her iki yorumda mükemmel bi den den koyarak tekrarlıyorum
 
Atatürk sonrası CHP demokrasiyi hiçbir zaman tam anlamıyla kabullenemedi.
Hala da kabullenemiyor.Darbe diyince akla CHP gelmesinin nedenini çok kurcalamamak lazım sanki
 
kurtuluş savaşında başlıyo hocam bu dini kullanma muhabbeti.

bakıyo işgalci devletler bir türlü parçalayamıyolar ülkemizi.ondan sonra soruylar kendilerine hiçbir şeyleri yokken tek başlarına nasıl dayandılar diye ?

sonra işte islam içinden yıkmayı hedefliyolar.işte burada ılımlı islam muhabbeti başlıyo...

hala bizim milletimiz temiz,dürüst müslüman sanıyolar herkesi.peh :thumbdown:

yapmış olduğunuz tespit çok güzel zamanla bu ılımlı islam konusunuda çok geçmeden anlar inşallah insanlarımız

Saygılarımla
 
Geri
Üst