MG_eVİL
New member
- Katılım
- 20 May 2008
- Mesajlar
- 3,623
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Hangi konu olursa olsun; sorgulayan, farklı görüş bildiren herkes bir şekilde baskı altına alınıyor. Ki buna medyada bazı gazete ve gazetecilerin diğerlerine uyguladığı utanç verici baskı ve hedef göstermeler de dahildir. Ama işte, aynı baskı henüz halka uygulanamadığı için onlar çok soru soruyorlar... Nitekim gelen son mektuplardaki Gazze’ye yardım ve PKK terörü ile ilgili sorulardan bazılarına bakalım.
Önce... Hepsinde Mavi Marmara gemisine yapılan saldırıya tepki ve hayatını kaybeden vatandaşlarımız için üzüntü var.
Bunun yanında Kerem Tuzlacı (öfkeyle yazılmış kısımları çıkarırsak) şunları sormuş; “Hayatını kaybeden maden işçilerine kader-kısmet diyen Başbakanımız, ‘gelirseniz vururuz’ diyen İsrail’e karşı vatandaşların uyarılmadan, korunmadan ölüme gönderilmesini de ‘kader’le açıklayabilir mi? Şayet böyle açıklanmazsa bu durum askerleri katledilirken gık demeyen ama Gazze için yeri göğü inletenlerin konuyu iç ve dış siyasete malzeme yaptıkları yönünde şüphe uyandırmakta mıdır?
1 yaşındaki, hiçbir söz hakkı olmayan çocuğu İsrail’in uyarısına rağmen ateşin ortasına atan anne babalar bunu “küçük çocuklar kalkan olur” düşüncesiyle mi yoksa Gazze’deki insanlık dramını önlemek için yola çıktık diyen İHH’lıların ‘Allah yolunda gerekirse ölürüz’ açıklamalarıyla mı yaptılar?”.. (1 yaşındaki çocuğa izin verilmesine çok kişi tepki gösteriyor.)
NEDEN ANLATILMADI?
“Gemi kaptanı” olduğunu belirten Celâl Çiçek: “Somali ve diğer bölgelerde korsanlar tarafından gemilere saldırılıyor. Bu durumda bizim ve Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün kesin tavsiyesi personele zarar gelmemesi için direnme yapılmaması, eller başın üstünde beklenmesi ve korsanların emirlerine itaat edilmesi şeklindedir. Sözde yardım vakfının lideri 10 askeri rehin alıp, silahlarına el koyduklarını söylüyor. Orada yaşamını yitiren tüm insanların sorumlusu bu davranıştır” diye yazmış. (AKP yönetimi kendi milletvekillerinin Mavi Marmara gemisiyle gitme isteğine izin vermemiş ve son dakikada vazgeçmişler. Bunun nedeni de sorular arasında. Neden vazgeçildi?)
El Cezire muhabiri, gemiye inen İsrailli askerlere saldırıda bulunulduğunu söylemiş. Yapılan çekimlerde de bu görülüyor. Peki, gemi kaptanı Celâl Çiçek’in bildikleri o gemideki vatandaşlara neden anlatılmadı? Kimsenin haberi, bilgisi yok muydu?
İHH’nin Bosna için para toplayıp sonra Refah Partisi’yle birlikte bu parayı yok eden vakıf olduğunu veya bu vakfı inceleyen Fransız yargıcın söz konusu dernek için “terör bağlantıları var. 1999’da El Kaide’nin Los Angeles havalimanına yaptığı saldırı plânıyla da ilişkili” dediğini yazan ve “neden Türkiye adına böyle bir örgüt gönderiliyor” diye soran da var.
“Madem ki hükümet İsrail’e yaptırım istiyor ihalelere niye devam etmekte, bu nasıl çelişki” diye soran da...
“AĞABEY”
Türkiye’nin Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun, yıllarca PKK’ya arka çıkıp Türkiye’ye hakaretler yağdıran Barzani’ye “ağabey” demesi üzerine “başka hitap şekli bulamadı mı” diye soran da var...
İskenderun’da Papa temsilcisi Padovese’nin öldürülmesini “ne zaman Gazze söz konusu olsa bunun bir cihat hareketine dönüştürülmesi”ne bağlayan ve diğer dinlerden olan vatandaşlara karşı kışkırtmaların gazetelerde yazan bazı din adamları tarafından bile yapıldığını” söyleyenler de...
Terör baskınlarının arkasından “ihmal varmı”dan başlayan her soru nasıl tartışılıyorsa bu olayda da tartışılacaktır.
“Hükümet cevaplayacak mı”, asıl soru ise bu bence!
***
Teşekkür!
Çok sevgili ‘Her Açıdan’ izleyicilerine ve okurlarıma gönülden teşekkürler borçluyum. Pazar gününden bu yana, hem program esnasında hem de sonrasında “Her Açıdan’ın devamını isteyen” yüzlerce mektup yağdı. Hâlâ devam ediyor. Üç gün yazı yazmadım, üç yüz okuyucu merakla nedenini sordu.
Böyle bir sevgi ve ilgi için hangi teşekkür sözcüğü yeterli olabilir ki?
Bana güç veren, tüm yorgunlukları ve üzüntüleri unutturan bu içten ilginiz için minnettarım. Beklentilerinize tam anlamıyla cevap verebilmiş olduğumu görmek bana tarifsiz bir mutluluk verdi.
Bu arada, Müjdat Gezen Sanat Merkezi Yazarlık Bölümü öğrencisi Arzum Yenici isimli genç izleyicimiz tarafından bana bildirilen Facebook’ta açtıkları Ruhat Mengi ile Her Açıdan sahip çıkanlar sayfası üç günde tam 3148 üyeye ulaşmış.
Öğrenince ben de baktım; yazdıkları güzel sözler için binlerce teşekkür ediyorum. (Özellikle çok genç izleyicilerimiz nasıl da her Pazar dışarı çıkmadan dikkatle izlemişler. Bravo onlara!)
Çukurovalılar Derneği, Çukurovader Kadın Kolları ve Çukurova Lobisi dergisi tarafından sayfaya “Ruhat Mengi Çukurova’nın gururudur, bizim gözbebeğimizdir” gibi çok özel vurgularla verilen içten destek için de hemşehrilerime ‘sağolun, varolun’ diyorum.
Merak etmeyin, bir şekilde mutlaka ekranda da yeniden buluşacağımıza inanıyorum.
Büyük kitlelerin böyle bir sevgi ve ilgisiyle zirveye çıkarılmış bir program sonsuza kadar susmaz nasılsa... Bir gün yine kavuşacağız!!
..::RUHAT MENGİ::..
Önce... Hepsinde Mavi Marmara gemisine yapılan saldırıya tepki ve hayatını kaybeden vatandaşlarımız için üzüntü var.
Bunun yanında Kerem Tuzlacı (öfkeyle yazılmış kısımları çıkarırsak) şunları sormuş; “Hayatını kaybeden maden işçilerine kader-kısmet diyen Başbakanımız, ‘gelirseniz vururuz’ diyen İsrail’e karşı vatandaşların uyarılmadan, korunmadan ölüme gönderilmesini de ‘kader’le açıklayabilir mi? Şayet böyle açıklanmazsa bu durum askerleri katledilirken gık demeyen ama Gazze için yeri göğü inletenlerin konuyu iç ve dış siyasete malzeme yaptıkları yönünde şüphe uyandırmakta mıdır?
1 yaşındaki, hiçbir söz hakkı olmayan çocuğu İsrail’in uyarısına rağmen ateşin ortasına atan anne babalar bunu “küçük çocuklar kalkan olur” düşüncesiyle mi yoksa Gazze’deki insanlık dramını önlemek için yola çıktık diyen İHH’lıların ‘Allah yolunda gerekirse ölürüz’ açıklamalarıyla mı yaptılar?”.. (1 yaşındaki çocuğa izin verilmesine çok kişi tepki gösteriyor.)
NEDEN ANLATILMADI?
“Gemi kaptanı” olduğunu belirten Celâl Çiçek: “Somali ve diğer bölgelerde korsanlar tarafından gemilere saldırılıyor. Bu durumda bizim ve Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün kesin tavsiyesi personele zarar gelmemesi için direnme yapılmaması, eller başın üstünde beklenmesi ve korsanların emirlerine itaat edilmesi şeklindedir. Sözde yardım vakfının lideri 10 askeri rehin alıp, silahlarına el koyduklarını söylüyor. Orada yaşamını yitiren tüm insanların sorumlusu bu davranıştır” diye yazmış. (AKP yönetimi kendi milletvekillerinin Mavi Marmara gemisiyle gitme isteğine izin vermemiş ve son dakikada vazgeçmişler. Bunun nedeni de sorular arasında. Neden vazgeçildi?)
El Cezire muhabiri, gemiye inen İsrailli askerlere saldırıda bulunulduğunu söylemiş. Yapılan çekimlerde de bu görülüyor. Peki, gemi kaptanı Celâl Çiçek’in bildikleri o gemideki vatandaşlara neden anlatılmadı? Kimsenin haberi, bilgisi yok muydu?
İHH’nin Bosna için para toplayıp sonra Refah Partisi’yle birlikte bu parayı yok eden vakıf olduğunu veya bu vakfı inceleyen Fransız yargıcın söz konusu dernek için “terör bağlantıları var. 1999’da El Kaide’nin Los Angeles havalimanına yaptığı saldırı plânıyla da ilişkili” dediğini yazan ve “neden Türkiye adına böyle bir örgüt gönderiliyor” diye soran da var.
“Madem ki hükümet İsrail’e yaptırım istiyor ihalelere niye devam etmekte, bu nasıl çelişki” diye soran da...
“AĞABEY”
Türkiye’nin Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun, yıllarca PKK’ya arka çıkıp Türkiye’ye hakaretler yağdıran Barzani’ye “ağabey” demesi üzerine “başka hitap şekli bulamadı mı” diye soran da var...
İskenderun’da Papa temsilcisi Padovese’nin öldürülmesini “ne zaman Gazze söz konusu olsa bunun bir cihat hareketine dönüştürülmesi”ne bağlayan ve diğer dinlerden olan vatandaşlara karşı kışkırtmaların gazetelerde yazan bazı din adamları tarafından bile yapıldığını” söyleyenler de...
Terör baskınlarının arkasından “ihmal varmı”dan başlayan her soru nasıl tartışılıyorsa bu olayda da tartışılacaktır.
“Hükümet cevaplayacak mı”, asıl soru ise bu bence!
***
Teşekkür!
Çok sevgili ‘Her Açıdan’ izleyicilerine ve okurlarıma gönülden teşekkürler borçluyum. Pazar gününden bu yana, hem program esnasında hem de sonrasında “Her Açıdan’ın devamını isteyen” yüzlerce mektup yağdı. Hâlâ devam ediyor. Üç gün yazı yazmadım, üç yüz okuyucu merakla nedenini sordu.
Böyle bir sevgi ve ilgi için hangi teşekkür sözcüğü yeterli olabilir ki?
Bana güç veren, tüm yorgunlukları ve üzüntüleri unutturan bu içten ilginiz için minnettarım. Beklentilerinize tam anlamıyla cevap verebilmiş olduğumu görmek bana tarifsiz bir mutluluk verdi.
Bu arada, Müjdat Gezen Sanat Merkezi Yazarlık Bölümü öğrencisi Arzum Yenici isimli genç izleyicimiz tarafından bana bildirilen Facebook’ta açtıkları Ruhat Mengi ile Her Açıdan sahip çıkanlar sayfası üç günde tam 3148 üyeye ulaşmış.
Öğrenince ben de baktım; yazdıkları güzel sözler için binlerce teşekkür ediyorum. (Özellikle çok genç izleyicilerimiz nasıl da her Pazar dışarı çıkmadan dikkatle izlemişler. Bravo onlara!)
Çukurovalılar Derneği, Çukurovader Kadın Kolları ve Çukurova Lobisi dergisi tarafından sayfaya “Ruhat Mengi Çukurova’nın gururudur, bizim gözbebeğimizdir” gibi çok özel vurgularla verilen içten destek için de hemşehrilerime ‘sağolun, varolun’ diyorum.
Merak etmeyin, bir şekilde mutlaka ekranda da yeniden buluşacağımıza inanıyorum.
Büyük kitlelerin böyle bir sevgi ve ilgisiyle zirveye çıkarılmış bir program sonsuza kadar susmaz nasılsa... Bir gün yine kavuşacağız!!
..::RUHAT MENGİ::..