~PRENSES~
Romantizmin Delisi
RÜZGARLARIN KANATLARINA ASILIP UÇMAKTI NİYETİ

(Yüreği terlemişti, gözlerinin kuraklığından belliydi bir damla suya muhtaçlığı.
Oturdum yanına kaldım öylece, ne su verebildim ne umut!
Bir annenin çocuğuna sarılışı gibi göğsüne kıvrıldım.
Vuslat şurubu olmalıydı bu, ölümüne tatlı...)
Her sabah gözlerinde uyandıracak bir kadın arıyordu.
Rüzgarların kanatlarına asılıp uçmaktı niyeti...
Ve hiç düşmemek..
Yüreğini terletmeyen bir kadın arıyordu adam.
Gecenin karanlığında gözlerine yaslandığı, güneşinde ısındığı.
Senin elinden zehir olsa içerim diyebileceği bir kadını arıyordu.
(Dilsiz duvar görevini taşıyordum ben ise, birbirlerinin yüreklerine dikileceklerini ben yazıyordum.)
Ve buldu kuraklığında ki suyu...
Adı umut'tu...
Adam umut dedikçe bir ses unut diyordu.
Öğrenmişti, umut müslümanın ekmeğiydi.
Ve o ekmeksiz yaşayamazdı.
Gece yarısı içten içe kanayan yokluğuna artık isyan etmiyordu.
Olmayan kadına ağıtlar yakmıyordu.
Umuduna umutsuzluk ekmiyordu, sağanak olup yağıyordu yeşeren umutlarına.
Dilsiz duvar, yani ben.
Artık uyu dedi adama.
Umuduna sarılarak, yüreğine havlu koydu.
Uyudu...
ALINTI

(Yüreği terlemişti, gözlerinin kuraklığından belliydi bir damla suya muhtaçlığı.
Oturdum yanına kaldım öylece, ne su verebildim ne umut!
Bir annenin çocuğuna sarılışı gibi göğsüne kıvrıldım.
Vuslat şurubu olmalıydı bu, ölümüne tatlı...)
Her sabah gözlerinde uyandıracak bir kadın arıyordu.
Rüzgarların kanatlarına asılıp uçmaktı niyeti...
Ve hiç düşmemek..
Yüreğini terletmeyen bir kadın arıyordu adam.
Gecenin karanlığında gözlerine yaslandığı, güneşinde ısındığı.
Senin elinden zehir olsa içerim diyebileceği bir kadını arıyordu.
(Dilsiz duvar görevini taşıyordum ben ise, birbirlerinin yüreklerine dikileceklerini ben yazıyordum.)
Ve buldu kuraklığında ki suyu...
Adı umut'tu...
Adam umut dedikçe bir ses unut diyordu.
Öğrenmişti, umut müslümanın ekmeğiydi.
Ve o ekmeksiz yaşayamazdı.
Gece yarısı içten içe kanayan yokluğuna artık isyan etmiyordu.
Olmayan kadına ağıtlar yakmıyordu.
Umuduna umutsuzluk ekmiyordu, sağanak olup yağıyordu yeşeren umutlarına.
Dilsiz duvar, yani ben.
Artık uyu dedi adama.
Umuduna sarılarak, yüreğine havlu koydu.
Uyudu...
ALINTI