Sivas İle Başbağlar Karşılaştırması

Aktivist

Banned
Katılım
3 Ağu 2011
Mesajlar
719
Reaction score
0
Puanları
0
Sivas İle Başbağlar Karşılaştırması

Haydi Sivas’ı gündeme taşıdınız. Ya Başbağlar? Başbağlar’da ne olduğunu, Sivas istismarcısı solak arkadaşlarınıza bir defacık olsun hatırlattınız mı?


Medyaya hakim olan solaklar öyle istedikleri için, hep Sivas'ta ölenleri konuşuyoruz.

Sivas'taki olaydan üç gün sonra, “Sivas'a misilleme” denilerek öldürülen Başbağlar'daki 33 insanımızı hiç hatırlamıyoruz bile..

“Hep solaklara kusur buluyorsunuz. Bizim mahallenin sakinleri niye hatırlamıyorlar?” diyeceksiniz.

Bizim mahallenin sakinlerini görüyorsunuz işte.
Solakların oluşturduğu gündeme malzeme taşıyorlar..
Sözümona, Sivas için “özeleştiri” yapıyorlar..

“Özgüvenle suçu itiraf etme” erdemliliğine işaret ediyorlar..
“Biz de kendi kusurlarımızı açık yüreklilikle söyleyebilmeliyiz” diyorlar.
“Sivas'ta yanlış yapanlarla aramıza mesafe koymasını bilmeliyiz” diyorlar..
Sorsanız, “Sivas'ta ne oldu? Nasıl oldu? Olayların başlangıcı ne idi?” diye..
Oteldeki yangından başka, tek bildikleri yoktur..

Bildikleri yoktur ama, solakların korosuna katılıp, vak vak konuşurlar...

Haydi Sivas'ı gündeme taşıdınız.

Ya Başbağlar?

Başbağlar'da ne olduğunu, Sivas istismarcısı solak arkadaşlarınıza bir defacık olsun hatırlattınız mı?

Burada hemen, küçük bir paylaşmada bulunayım.. Tahminen 2006 veya 2007 yılı idi. Televizyonda bir açık oturum izliyorum.

Sivas olayları tartışılıyor. Program sunucusu, konuşmacılardan Ataol Behramoğlu'na şöyle bir soru yöneltmişti: “İzleyicilerimiz soruyorlar.. Başbağlar'da olanları da hatırlatmak ister misiniz?”

Cumhuriyet yazarı Behramoğlu'nun cevabını merak mı ediyorsunuz?
Tam bizim mahalledekilere ibretlik bir cevap: “Ne olmuştu Başbağlar'da?”
Başbağlar'da ne olduğunu bile bilmiyordu, televizyonlara günübirlik çıkıp, Sivas konuşmaları yapan solak yazar!

Biliyorum; yaşanan olayı bilseler dahi, sırf kendi “gündem oluşturma tekelleri” sarsılmasın diye, bilmezlikten de gelirler ama..

O ibretlik cevabı aktarıp, en azından bizim mahallenin ağzı yayıkları öğrensin diye, kısa bir Sivas-Başbağlar karşılaştırması yapayım..

Sivas'ta 37 insan öldü..

Başbağlar'da 33 insan öldü..

(Aslında Sivas'ta ölen iki kişinin göstericilerden olduğu, ikisinin de otel görevlisi olduğu ve çoğunlukla sahip çıkılan kişilerin sayısının aslında 33 kişi olduğu dikkate alınırsa, birebir misilleme olduğu açıkça görülüyor.)

Sivas'ta 33 idam cezası verildi.

Başbağlar'da tek ceza yok!

Sivas'taki olayların başlangıcında, haklı bir talep vardı.. Dine saygısızlık içeren ifadelerin sahibi Aziz Nesin, protesto edilmek isteniyordu.. Daha sonra bu haklı amaç, provokasyonlarla istenmeyen sonuçları doğurdu.

Başbağlar katliamında ise, ne başında ne sonunda katillerin haklı bir amacı yoktu. Başbağlar şehidlerinin olayda hiçbir kusuru yoktu.

Sivas davası, ölenlerin yakınları istediği için, Ankara DGM'ye taşındı (Mağdurların mahkemeyi daha iyi izleyip, etki edebilmeleri için.)..

Başbağlar davası, mağdurların aileleri karşı çıkmasına rağmen, İzmir DGM'ye taşındı. (İzmir'e göç eden nüfus sebebi ile tabanı olan PKK'lı sanıkların isteği ile dava taşındı diyebiliriz.)

Bugün 30'a yakın Sivaslı, Sivas davası sebebi ile cezaevindedir..
Başbağlar davası sebebi ile bugün tek kişi cezaevinde değildir.

Sivas olaylarından sorumlu tutulanlar, tek bir ateşli silah kullanmamıştır. (Amaç öldürmek değildir.)

Başbağlar'da ölümler, Keleş silahlarla gerçekleştirilmiştir. (Amaç tamamen öldürmektir.)

Sivas olayları planlı değildir. Aziz Nesin Sivas'a gitmeseydi, o ölümlerin hiçbirisi yaşanmayacaktı. Ölümden sorumlu gösterilenler, ölenlerin ayağına gitmemiş, tam tersi olmuştur.

Başbağlar'da katiller, öldürdükleri insanların köylerine giderek cinayetleri işlemişlerdir.. (Sivas'ta kastın olmadığı, Başbağlar'da ise açık bir kasıt olduğu, burdan da anlaşılıyor.)

Sivas davasında şüpheliler öldüklerinde mezarlarında bile rahat bırakılmadılar. Ölenlerin mezarları açtırılıp otopsi yaptırılmakta, gerçekten o kişi olup olmadığı araştırılmaktadır...

Başbağlar katliamının sanıkları, değil öldükten sonra, yaşarken bile rahatsız edilmezler.. Başbağlar katliamının failleri, bugün ellerini kollarını sallayarak, aramızda dolaşmaktadırlar..

Sivas davasında yargılananların büyük çoğunluğu sabıkasız kişilerdir.

Başbağlar katliamının sanıkları ise, zaten terör örgütü üyeleridir.”

Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit
 
türkiyede sadece sivas katlimamı varmış gibi medya ve muhalefet bu soruşturuyor maraş unutlmuş evlerinde ölü bulunanlara ne olacak
 
türkiyede sadece sivas katlimamı varmış gibi medya ve muhalefet bu soruşturuyor maraş unutlmuş evlerinde ölü bulunanlara ne olacak

Çok ilginç değil mi Sivas olaylarından 3 gün sonra "Sivasın intikamını almaya geldik "sloganları atan terörsitlerler tarafından Başbağlar köyü ateşe veriliyor 33 kişi kurşuna diziliyor bazıları da evlerinin içinde yakılırak katlediliyor ama bizim "solak medyamız ve kendiniz sözde aydın diye tarif eden şarlatanlar tarafından 19 yıldır görmezden geliniyor

Çünkü Başbağlarda katledilen vatandaşlarımız sünni dindar müslümanlar olduğu içindir ki bu yüzden onlar "CAN" sayılmıyor.Onların ki candan sayılmıyor
 
Sivas İle Başbağlar Karşılaştırması

Haydi Sivas’ı gündeme taşıdınız. Ya Başbağlar? Başbağlar’da ne olduğunu, Sivas istismarcısı solak arkadaşlarınıza bir defacık olsun hatırlattınız mı?


Medyaya hakim olan solaklar öyle istedikleri için, hep Sivas'ta ölenleri konuşuyoruz.

Sivas'taki olaydan üç gün sonra, “Sivas'a misilleme” denilerek öldürülen Başbağlar'daki 33 insanımızı hiç hatırlamıyoruz bile..

“Hep solaklara kusur buluyorsunuz. Bizim mahallenin sakinleri niye hatırlamıyorlar?” diyeceksiniz.

Bizim mahallenin sakinlerini görüyorsunuz işte.
Solakların oluşturduğu gündeme malzeme taşıyorlar..
Sözümona, Sivas için “özeleştiri” yapıyorlar..



“Özgüvenle suçu itiraf etme” erdemliliğine işaret ediyorlar..
“Biz de kendi kusurlarımızı açık yüreklilikle söyleyebilmeliyiz” diyorlar.
“Sivas'ta yanlış yapanlarla aramıza mesafe koymasını bilmeliyiz” diyorlar..
Sorsanız, “Sivas'ta ne oldu? Nasıl oldu? Olayların başlangıcı ne idi?” diye..
Oteldeki yangından başka, tek bildikleri yoktur..

Bildikleri yoktur ama, solakların korosuna katılıp, vak vak konuşurlar...

Haydi Sivas'ı gündeme taşıdınız.

Ya Başbağlar?

Başbağlar'da ne olduğunu, Sivas istismarcısı solak arkadaşlarınıza bir defacık olsun hatırlattınız mı?

Burada hemen, küçük bir paylaşmada bulunayım.. Tahminen 2006 veya 2007 yılı idi. Televizyonda bir açık oturum izliyorum.

Sivas olayları tartışılıyor. Program sunucusu, konuşmacılardan Ataol Behramoğlu'na şöyle bir soru yöneltmişti: “İzleyicilerimiz soruyorlar.. Başbağlar'da olanları da hatırlatmak ister misiniz?”

Cumhuriyet yazarı Behramoğlu'nun cevabını merak mı ediyorsunuz?
Tam bizim mahalledekilere ibretlik bir cevap: “Ne olmuştu Başbağlar'da?”
Başbağlar'da ne olduğunu bile bilmiyordu, televizyonlara günübirlik çıkıp, Sivas konuşmaları yapan solak yazar!

Biliyorum; yaşanan olayı bilseler dahi, sırf kendi “gündem oluşturma tekelleri” sarsılmasın diye, bilmezlikten de gelirler ama..

O ibretlik cevabı aktarıp, en azından bizim mahallenin ağzı yayıkları öğrensin diye, kısa bir Sivas-Başbağlar karşılaştırması yapayım..

Sivas'ta 37 insan öldü..

Başbağlar'da 33 insan öldü..

(Aslında Sivas'ta ölen iki kişinin göstericilerden olduğu, ikisinin de otel görevlisi olduğu ve çoğunlukla sahip çıkılan kişilerin sayısının aslında 33 kişi olduğu dikkate alınırsa, birebir misilleme olduğu açıkça görülüyor.)

Sivas'ta 33 idam cezası verildi.

Başbağlar'da tek ceza yok!

Sivas'taki olayların başlangıcında, haklı bir talep vardı.. Dine saygısızlık içeren ifadelerin sahibi Aziz Nesin, protesto edilmek isteniyordu.. Daha sonra bu haklı amaç, provokasyonlarla istenmeyen sonuçları doğurdu.

Başbağlar katliamında ise, ne başında ne sonunda katillerin haklı bir amacı yoktu. Başbağlar şehidlerinin olayda hiçbir kusuru yoktu.

Sivas davası, ölenlerin yakınları istediği için, Ankara DGM'ye taşındı (Mağdurların mahkemeyi daha iyi izleyip, etki edebilmeleri için.)..

Başbağlar davası, mağdurların aileleri karşı çıkmasına rağmen, İzmir DGM'ye taşındı. (İzmir'e göç eden nüfus sebebi ile tabanı olan PKK'lı sanıkların isteği ile dava taşındı diyebiliriz.)

Bugün 30'a yakın Sivaslı, Sivas davası sebebi ile cezaevindedir..
Başbağlar davası sebebi ile bugün tek kişi cezaevinde değildir.

Sivas olaylarından sorumlu tutulanlar, tek bir ateşli silah kullanmamıştır. (Amaç öldürmek değildir.)

Başbağlar'da ölümler, Keleş silahlarla gerçekleştirilmiştir. (Amaç tamamen öldürmektir.)

Sivas olayları planlı değildir. Aziz Nesin Sivas'a gitmeseydi, o ölümlerin hiçbirisi yaşanmayacaktı. Ölümden sorumlu gösterilenler, ölenlerin ayağına gitmemiş, tam tersi olmuştur.

Başbağlar'da katiller, öldürdükleri insanların köylerine giderek cinayetleri işlemişlerdir.. (Sivas'ta kastın olmadığı, Başbağlar'da ise açık bir kasıt olduğu, burdan da anlaşılıyor.)

Sivas davasında şüpheliler öldüklerinde mezarlarında bile rahat bırakılmadılar. Ölenlerin mezarları açtırılıp otopsi yaptırılmakta, gerçekten o kişi olup olmadığı araştırılmaktadır...

Başbağlar katliamının sanıkları, değil öldükten sonra, yaşarken bile rahatsız edilmezler.. Başbağlar katliamının failleri, bugün ellerini kollarını sallayarak, aramızda dolaşmaktadırlar..

Sivas davasında yargılananların büyük çoğunluğu sabıkasız kişilerdir.

Başbağlar katliamının sanıkları ise, zaten terör örgütü üyeleridir.”

Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit



yanlış bilgiler var düzeltilmesi gereken:

Başbağlar Katliamı ya da Başbağlar Baskını, 5 Temmuz 1993'de, Erzincan'ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar Köyü'nde PKK tarafından 33 sivilin öldürüp köyün ateşe verildiği olay. PKK lideri Abdullah Öcalan olaydan habersiz olduğunu ve olayın sorumlusunun Dr. Baran kod adlı bir PKK sorumlusu olduğunu ifade ederek, katliamı PKK'nın düzenlediğini kabul etmiştir.[1].
Akşam üzeri 100'e yakın PKK mensubu köyü bastı. Ezanın okunduğu sırada camiye giren örgüt mensupları cemaati zorla dışarı çıkardı.[2][3][4] 1.5 saat örgüt propagandası yaptıktan sonra tüm erkekler kurşuna dizildi, burada 29 kişi öldü.[5] Daha sonra köy ateşe verildi ve 214 ev, köy okulu, köy camii, halkevi yakıldı.[6] Yakılan evlerde saklanan 1'i kadın 4 kişi de yanarak can verdi.[7]
Olaylarla ilgili olarak 20 kişi gözaltına alındı ve haklarında idam ile çeşitli sürelerde hapis cezası istemiyle dava açıldı. Sanıkların 18'i bu davalardan beraat etti, 2'si mahkûm edildi. [8]

Ayrıca sivas katliamını tetikleyen başlatan molla kılıklılar yakalanamadı ve haklarında zaman aşımı ile beraat verildi. Hala beraat verilecekler var ve yakalanamadılar..Yada yakalanmak istenmiyor.Çünkü devletin gücü her şeye yeter.



Pir Sultan Abdal Şenlikleri kapsamında, aralarında Aziz Nesin'in de bulunduğu pek çok sanatçı ve fikir insanı dönemin Sivas valisi Ahmet Karabilgin'in özel davetlisi olarak bu kente geldi. Kültür Merkezi içindeki karşıt grupla çıkan taşlı sopalı çatışma, polis tarafından fazla büyümeden, zor kullanılarak önlendi. [2]
Binlerce kişiden oluşan karşıt grup, Kültür Merkezi’nden yeniden Hükümet Meydanı’na geldi. Hükümet Konağı’nı taşlamaya ve slogan atmaya başlayan grup ardından Madımak Oteli civarına ulaşarak, slogan atmaya devam etti. Grup önce Madımak Oteli önündeki araçları ateşe verdi ve oteli taşladı. Madımak oteli tutuşturulan perdeler ve alt katta bulunan eşyalarla birlikte yakıldı. Otele sığınmış olan kişilerden, aralarında Asım Bezirci [3], Nesimi Çimen [4],Muhlis Akarsu [5], Metin Altıok [6] ve Hasret Gültekin'in de bulunduğu 35 kişi yanarak veya dumandan boğularak yaşamını yitirdi. Aralarında Aziz Nesin'in de bulunduğu 51 kişi de olaylardan kendi olanaklarıyla, ağır yaralarla kurtuldu. İtfaiye merdiveniyle kurtarılmaya çalışılan Aziz Nesin, merdivendeki görevli tarafından darp edilip, merdivenden itfaiye aracı etrafında toplanan karşıt görüşlü kalabalığa doğru itildi.[7] Başından yaralanan Aziz Nesin'i linç girişiminden araya giren polisler kurtardı. Yaralılar, polis arabalarıyla Tıp Fakültesi Hastanesi`ne götürüldü.
Olaylar sonucunda 33 konuk, 2 otel görevlisi ve 2 gösterici yaşamını yitirdi. Akşam saatlerinde valilikçe ilan edilen ”2 günlük sokağa çıkma yasağı” ile birlikte, güvenlik güçleri şehirde tam bir hakimiyet sağlayabildi.
Yargılama [değiştir]



Olaydan bir gün sonra 35 kişi gözaltına alındı. Daha sonra gözaltına alınanların sayısı 190'a çıktı. Gözaltına alınan 190 kişiden 124'ü hakkında "laik anayasal düzeni değiştirip din devleti kurmaya kalkışma" suçlamasıyla dava açıldı,[8] geri kalanlar serbest bırakıldı. Kamuoyunda Sivas Davası olarak bilinen davanın ilk duruşması, Ankara 1 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde 21 Ekim 1993 günü yapıldı. 26 Aralık 1994'te karara bağlanan dava sonucunda, 22 sanık hakkında 15'er yıl, 3 sanık hakkında 10'ar yıl, 54 sanık hakkında 3'er yıl, 6 sanık hakkında 2'şer yıl hapis cezası, 37 sanık hakkında da beraat kararı verildi.
Müdahil avukatlar, Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin kararını "taraflı, hukuka ve adalete aykırı" olarak niteleyerek, ayrıntılı bir savunmayla temyize gittiler. Yargıtay 9. Ceza Dairesi katliamın "Cumhuriyete, laikliğe ve demokrasiye yönelik olduğunu" belirterek Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin kararını esastan bozdu. Ankara 1 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi, Yargıtay'ın bozma kararına uyarak yargılamayı yeniden başlattı.
28 Kasım 1997'de açıklanan kararda, 33 sanık Türk Ceza Yasası'nın 146/1 maddesine göre idama[9] ve 14 sanık 15 yıla kadar değişen hapis cezasına[8] mahkûm edildi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi 24 Aralık 1998'de hapis cezalarını onadı, 33 idam cezasını ise usul noksanlıkları nedeniyle bozdu. Şubat 1999 tarihinde usul eksikliklerinin giderilmesi için başlayan yargılama sonucunda 16 Haziran 2000'de 33 sanık Devlet Güvenlik Mahkemesi'nce yeniden idam cezasına çarptırıldı. 2002 yılında idam cezasının yürürlükten kaldırılmasıyla idam cezası hükümlülerinin cezaları müebbet ağır hapis cezasına çevrildi.[8]
Sanıkların avukatlığını üstlenenler arasında olan Refahyol iktidarının Adalet Bakanı Şevket Kazan, bakanlığı sırasında onları hapishanede ziyaret etti.[10] Geniş avukat listesinde çok sayıda Refah Parti üyesi ve yöneticisi olması eleştiri konusu oldu. Bu avukatlar ilerleyen yıllarda AKP ve Saadet Partisi'ne katıldılar ve içlerinden üst yönetim görevlerine yükselenler oldu.[11]
Geçen bu zaman zarfı içerisinde sanık sayısı tahliyelerle 33'e düştü.[10] Olayın kilit ismi olarak nitelendirilen, dönemin Sivas Belediye Meclisi üyesi Cafer Erçakmak[8] ve Yargıtay'ın 1997'deki bozma kararından sonra firar eden 8 sanık ise halen yakalanamamıştır.[10] Dava, 13 Mart 2012 tarihinde zaman aşımından düşürülmüştür.[12]
Sivas Davası İstiklal Mahkemeleri sonrasında, tek bir davada, bu kadar çok idam cezasının verildiği ilk davadır.[13]

http://tr.wikipedia.org/wiki/Sivas_Katliamı

http://tr.wikipedia.org/wiki/Başbağlar_Katliamı
 
Derin devletin işiydi ama fırsat bu fırsat diyerek
tekbir getirenleri bahane edip işi müslümanlara yıkmaya çalıştılar hep
 
Hangi şerefsiz pkk nın yaptığı eylemleri alevilerin üzerine yıkmaya çalışıyor? Allaha çok şükür hackhell de ortalığı sürekli bulandıran Orangutan Çocukları yok. Son derece nezih ve akıl dolu, bilim dolu, hakkaniyet dolu konular tartışılıyor. Bu açıdan hackhell i çok seviyorum.
 
Geri
Üst