kayhan
New member
- Katılım
- 23 Mar 2008
- Mesajlar
- 932
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Amasra Dünya daki Cennet (çeşmi-i cihan)
Çeşmi-i Cihan isminin hikayesi.
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’un fethinden sonra Anadolu’nun iç kesimlerinde kendisine problem çıkaran birtakım ufak tefek devletin üzerine yürümeye karar verir. Karaman’ın yarattığı baş ağrısını gidermeden önce Anadolu’dan gelecek diğer tehditleri ortadan kaldırması gerekmektedir çünkü. Karamanla meşgulken ayağına dolanacak sıkıntı istememektedir. Bu nedenle 1460 yılında Bartın, Kastamonu, Sinop ve devamında Trabzon’u içeren bir sefere girişir. Bu seferdeki asıl amaç Bizans’ın mirasçısı olduğunu iddia eden ve bir süre Bizans’ın da yönetimini üstlenmiş Komnenos ailesince idare edilen Trabzon Pontus Rum Devleti’nin ortadan kaldırmaktır.
Bartın ve çevresi Osmanlı hakimiyeti altındadır ama Amasra bir Ceneviz Kolonisi olarak bağımsız bir yönetimdir. Amasra Karadeniz ticareti için çok kritik bir noktadır ve doğal limanı sayesinde pek çok denizci için uğrak yeridir. Dillere destan güzelliğini Fatih öteden beri bilir. 1460 yılı sonbaharında ordusuyla birlikte Bartın’a karargahını kurar büyük sultan. Osmanlı Donanması da denizden Amasra açıklarına varmıştır. Savaşmanın akıl karı olmadığını düşünen Ceneviz Senyörü kan dökülmeden şehrin anahtarını Bartın’da bulunan padişaha yollar. Fatih vezirleri ile birlikte yaklaşık on beş kilometrelik yolu atıyla kısa sürede alıp şimdi Bakacak adıyla anılan yere gelir. Amasra’nın enfes manzarasına işte tam da bu noktada şahit olur Fatih. Amasra’nın doğal güzelliğinden çok etkilenen Fatih’in hocasına dönüp “Lala, lala, Çeşm-i Cihan*(dünyadaki cennet) bu mu ola ?” dediği rivayet edilir. Bu ünlü sözün öyküsü işte budur.
Amasra Bartın ilinin 17 km kuzeyindedir.şehir, kuzeye doğru uzanan bir yarımada üzerinde, iki koylu bir yarımada biçiminde kurulmuştur. Yarımadanın uzunluğu 1.5km. dir. Doğusunda ve batısında iki koyu vardır. Doğusundakine "Büyük Liman", batısındakine ise "Küçük Liman" adı verilir. Yeşilin her tonunun bir arada seyredebildiği, Karadeniz kıyı şeridi ve dağınık tepeler üzerine kurulan Amasra, tarihi turistlik şirin bir liman şehridir. Zonguldak ili ile Kastamonu'nun Cide ilçesi arasında küçük bir ara limandır.
Yerleşim yerinin büyük çoğunluğu şehir merkezinde yoğunlaşmıştır. Evlerin bir kısmı orman alanları içerisinde yer almaktadır. Binaların büyük çoğunluğu betonarme, kangir, ahşap yapılardan oluşmaktadır. Tarihi evler ise kale içerisindeki yapılarla adeta başka bir tarih oluşturmuştur. Şehirdeki ahşap yapıların sayısı günden güne azalmaktadır. Yeni binalar yapılırken çevredeki arkeolojik ve doğal sit alan göz önüne alınarak gerekli ruhsatlar verilmektedir.
Amasra tarihinin çok eski yıllara dayanmakta oluşu, eski yapıların önemini daha da artırmaktadır. Bu özelliğiyle geçmişi tam anlamıyla yaşamak isteyenlerin nostalji şehridir. Tarih ve doğa güzellikleri iç içedir.Amasra limanı son yıllarda yapılan yeni çevre düzenlemeleriyle yolcu gemilerinin ve yatların rahatlıkla yanaşıp konaklayabilecekleri bir duruma getirilmektedir.
Koyların arasındaki uzunluk yaklaşık 200m. dir. Büyük limanın karaya doğru sokulmuş olan kısmının genişliği 1200m'dir.Limanın doğu kısmında dik yalı yarlar, kayalıklar vardır. Güney kıyıları ise alçak ve düzlük durumundadır.Bu düzlükte kuzeydoğu rüzgarlarının sürükleyip getirdiği kumlar birikerek 40-50 m. genişliğinde bir plaj meydana getirmiştir.Bu limanda denizin derinliği 1-4m. arasında değişmektedir.
Ulaşım durumu, Bartın il merkezine karayolu ile uzaklığı 17km. dir. Amasra Bartın arası Kuş Kayası Anıtıdeniz yolu ile 10 deniz mili dir. Bartın karayolu ile iç bölgelere deniz yolu ile de kıyılara bağlanmıştır. İstenilen yere gitmek için her an vasıta bulmak mümkündür.
Karadeniz kıyılarında dolayısıyla Amasra' da her mevsim hemen yağış alan orta kuşak iklimi görülmektedir. Yağışlar genellikle ilkbahar ve kış aylarında daha da artar. Sıcaklık yönünden kış ayları mutedil, yaz ayları serin geçer. En soğuk ay Şubat ortalama +4 derece, en sıcak ay ise Temmuz ortalama +19 derecedir. Sonbahar uzun sürer Poyraz, Yıldız ve Karayel rüzgarlarına açıktır.
Amasra Müzesi
Amasra’da ilk müze 1955 yılında belediye binasının küçük bir odasında faaliyete geçirilmiştir. 1969 yılında eski ilkokul binasına taşınmıştır. Zamanla yeni bir müze ihtiyacının doğmasıyla, 1884’te Bolu kaymakamı İsmail Kemal Bey tarafından başlanan, fakat yarım kalan Bahriye mektebi 1975 yılında bakanlık tarafından satın alınarak tamamlanmış ve 30.01.1982 tarihinde Amasra Müzesi faaliyete geçirilmiştir. 2 Arkeolojik, 2 Etnografik olmak üzere 4 teşhir salonu bulunmaktadır.
Dört teşhir salonundan oluşan Amasra Müzesi’nde;
1 Nolu Arkeolojik Eserler Salonunda; Helenistik, Roma ve Bizans Dönemlerine ait pişmiş toprak ve cam koku şişeleri, altın ve bronz süs eşyaları, Amphorolar ve testiler, bronz heykelcikler, bilezikler, haçlar, silahlar, kandiller ve kaplar ile Helenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı Dönemlerine ait altın, ve bronz sikkeler,
2 Nolu Arkeolojik Eserler Salonunda; Tamamen Hellenistik, Roma, Bizans ve Ceneviz Dönemlerine ait mermer eserler, heykeller, heykel başları, mezar stelleri, kabartmalı çeşitli parçalar sergilenmektedir
1 Nolu Etnografik Eserler Salonunda; Osmanlı Dönemine ait bakır mutfak kapları, yazım takımları, silahlar, şamdanlar, mühürler, kantarlar, seramikler ve yüzükler ile Amasra yöresine özgü ağaç çekicilik sanatını yansıtan kaplar,
2 Nolu Etnografik Esreler Salonunda; Osmanlı Dönemine ait, yörenin giyim-kuşam zevkini yansıtan giysiler, gümüş süs eşyaları, yatak ve yastık örtüleri, halılar, keseler, eski duvar saatleri ile Kur’an’ı Kerim’ler sergilenmektedir.
Ayrıca; Müzenin koridorunda 1852 tarihli, Saray Matbaasında basılmış bir Akdeniz haritası, Müzenin bahçesinde de Hellenistik, Roma, Bizans, Ceneviz ve Osmanlı Dönemine ait taş eserler bulunmaktadır.
Amasra Kalesi
Kale Roma Döneminde yapılmış, Bizanslılar, Cenevizliler ve Osmanlılar zamanında büyük onarımlar görmüştür. Sormagir ve Zindan Kalesi adında iki ana kütleden oluşmaktadır. Boztepe’deki Sormagir kalesi “Kemere” denilen bir köprüyle Amasra’ya bağlanır. Kalenin Kuzeydoğu kesiminde Büyükliman Kapısı, batısında Küçükliman Kapısı, güneyinde Zindan Kapısı bulunmaktadır. Sormagir Kalesine, Kemere Köprüsüne bitişik “Karanlık Yer” olarak bilinen tonozlu ana kapıdan girildikten sonra Küçükliman ve Hacıdenizi yönlerinde iki katlı kapıdan çıkılır.
Amasra Kalesi’nin kuzeydoğu- güneydoğu arasındaki doğu surlarının uzunluğu 65m, üzerinde 8 adet burç bulunan güney surlarının uzunluğu ise 300m ve Kemere Köprüden itibaren de büyük bölümü yıkılan kuzey surlarının uzunluğu 200 m.dir.
Sormagir Kalesinin kapıdan batıya doğru uzanan surları ile doğu ve kuzeydoğusunu çevreleyen surların birçoğu yıkılmış, kapıya bitişik batı surlarının 50 m’lik bir kısmı ise hala ayaktadır. Adanın en yüksek yerinde denizciler için yapılmış bir fener bulunmaktadır.
emeğe saygı teşekkürlerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum.
Çeşmi-i Cihan isminin hikayesi.
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’un fethinden sonra Anadolu’nun iç kesimlerinde kendisine problem çıkaran birtakım ufak tefek devletin üzerine yürümeye karar verir. Karaman’ın yarattığı baş ağrısını gidermeden önce Anadolu’dan gelecek diğer tehditleri ortadan kaldırması gerekmektedir çünkü. Karamanla meşgulken ayağına dolanacak sıkıntı istememektedir. Bu nedenle 1460 yılında Bartın, Kastamonu, Sinop ve devamında Trabzon’u içeren bir sefere girişir. Bu seferdeki asıl amaç Bizans’ın mirasçısı olduğunu iddia eden ve bir süre Bizans’ın da yönetimini üstlenmiş Komnenos ailesince idare edilen Trabzon Pontus Rum Devleti’nin ortadan kaldırmaktır.
Bartın ve çevresi Osmanlı hakimiyeti altındadır ama Amasra bir Ceneviz Kolonisi olarak bağımsız bir yönetimdir. Amasra Karadeniz ticareti için çok kritik bir noktadır ve doğal limanı sayesinde pek çok denizci için uğrak yeridir. Dillere destan güzelliğini Fatih öteden beri bilir. 1460 yılı sonbaharında ordusuyla birlikte Bartın’a karargahını kurar büyük sultan. Osmanlı Donanması da denizden Amasra açıklarına varmıştır. Savaşmanın akıl karı olmadığını düşünen Ceneviz Senyörü kan dökülmeden şehrin anahtarını Bartın’da bulunan padişaha yollar. Fatih vezirleri ile birlikte yaklaşık on beş kilometrelik yolu atıyla kısa sürede alıp şimdi Bakacak adıyla anılan yere gelir. Amasra’nın enfes manzarasına işte tam da bu noktada şahit olur Fatih. Amasra’nın doğal güzelliğinden çok etkilenen Fatih’in hocasına dönüp “Lala, lala, Çeşm-i Cihan*(dünyadaki cennet) bu mu ola ?” dediği rivayet edilir. Bu ünlü sözün öyküsü işte budur.











Amasra Bartın ilinin 17 km kuzeyindedir.şehir, kuzeye doğru uzanan bir yarımada üzerinde, iki koylu bir yarımada biçiminde kurulmuştur. Yarımadanın uzunluğu 1.5km. dir. Doğusunda ve batısında iki koyu vardır. Doğusundakine "Büyük Liman", batısındakine ise "Küçük Liman" adı verilir. Yeşilin her tonunun bir arada seyredebildiği, Karadeniz kıyı şeridi ve dağınık tepeler üzerine kurulan Amasra, tarihi turistlik şirin bir liman şehridir. Zonguldak ili ile Kastamonu'nun Cide ilçesi arasında küçük bir ara limandır.
Yerleşim yerinin büyük çoğunluğu şehir merkezinde yoğunlaşmıştır. Evlerin bir kısmı orman alanları içerisinde yer almaktadır. Binaların büyük çoğunluğu betonarme, kangir, ahşap yapılardan oluşmaktadır. Tarihi evler ise kale içerisindeki yapılarla adeta başka bir tarih oluşturmuştur. Şehirdeki ahşap yapıların sayısı günden güne azalmaktadır. Yeni binalar yapılırken çevredeki arkeolojik ve doğal sit alan göz önüne alınarak gerekli ruhsatlar verilmektedir.
Amasra tarihinin çok eski yıllara dayanmakta oluşu, eski yapıların önemini daha da artırmaktadır. Bu özelliğiyle geçmişi tam anlamıyla yaşamak isteyenlerin nostalji şehridir. Tarih ve doğa güzellikleri iç içedir.Amasra limanı son yıllarda yapılan yeni çevre düzenlemeleriyle yolcu gemilerinin ve yatların rahatlıkla yanaşıp konaklayabilecekleri bir duruma getirilmektedir.
Koyların arasındaki uzunluk yaklaşık 200m. dir. Büyük limanın karaya doğru sokulmuş olan kısmının genişliği 1200m'dir.Limanın doğu kısmında dik yalı yarlar, kayalıklar vardır. Güney kıyıları ise alçak ve düzlük durumundadır.Bu düzlükte kuzeydoğu rüzgarlarının sürükleyip getirdiği kumlar birikerek 40-50 m. genişliğinde bir plaj meydana getirmiştir.Bu limanda denizin derinliği 1-4m. arasında değişmektedir.
Ulaşım durumu, Bartın il merkezine karayolu ile uzaklığı 17km. dir. Amasra Bartın arası Kuş Kayası Anıtıdeniz yolu ile 10 deniz mili dir. Bartın karayolu ile iç bölgelere deniz yolu ile de kıyılara bağlanmıştır. İstenilen yere gitmek için her an vasıta bulmak mümkündür.
Karadeniz kıyılarında dolayısıyla Amasra' da her mevsim hemen yağış alan orta kuşak iklimi görülmektedir. Yağışlar genellikle ilkbahar ve kış aylarında daha da artar. Sıcaklık yönünden kış ayları mutedil, yaz ayları serin geçer. En soğuk ay Şubat ortalama +4 derece, en sıcak ay ise Temmuz ortalama +19 derecedir. Sonbahar uzun sürer Poyraz, Yıldız ve Karayel rüzgarlarına açıktır.
Amasra Müzesi

Amasra’da ilk müze 1955 yılında belediye binasının küçük bir odasında faaliyete geçirilmiştir. 1969 yılında eski ilkokul binasına taşınmıştır. Zamanla yeni bir müze ihtiyacının doğmasıyla, 1884’te Bolu kaymakamı İsmail Kemal Bey tarafından başlanan, fakat yarım kalan Bahriye mektebi 1975 yılında bakanlık tarafından satın alınarak tamamlanmış ve 30.01.1982 tarihinde Amasra Müzesi faaliyete geçirilmiştir. 2 Arkeolojik, 2 Etnografik olmak üzere 4 teşhir salonu bulunmaktadır.


Dört teşhir salonundan oluşan Amasra Müzesi’nde;
1 Nolu Arkeolojik Eserler Salonunda; Helenistik, Roma ve Bizans Dönemlerine ait pişmiş toprak ve cam koku şişeleri, altın ve bronz süs eşyaları, Amphorolar ve testiler, bronz heykelcikler, bilezikler, haçlar, silahlar, kandiller ve kaplar ile Helenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı Dönemlerine ait altın, ve bronz sikkeler,
2 Nolu Arkeolojik Eserler Salonunda; Tamamen Hellenistik, Roma, Bizans ve Ceneviz Dönemlerine ait mermer eserler, heykeller, heykel başları, mezar stelleri, kabartmalı çeşitli parçalar sergilenmektedir
1 Nolu Etnografik Eserler Salonunda; Osmanlı Dönemine ait bakır mutfak kapları, yazım takımları, silahlar, şamdanlar, mühürler, kantarlar, seramikler ve yüzükler ile Amasra yöresine özgü ağaç çekicilik sanatını yansıtan kaplar,
2 Nolu Etnografik Esreler Salonunda; Osmanlı Dönemine ait, yörenin giyim-kuşam zevkini yansıtan giysiler, gümüş süs eşyaları, yatak ve yastık örtüleri, halılar, keseler, eski duvar saatleri ile Kur’an’ı Kerim’ler sergilenmektedir.
Ayrıca; Müzenin koridorunda 1852 tarihli, Saray Matbaasında basılmış bir Akdeniz haritası, Müzenin bahçesinde de Hellenistik, Roma, Bizans, Ceneviz ve Osmanlı Dönemine ait taş eserler bulunmaktadır.
Amasra Kalesi
Kale Roma Döneminde yapılmış, Bizanslılar, Cenevizliler ve Osmanlılar zamanında büyük onarımlar görmüştür. Sormagir ve Zindan Kalesi adında iki ana kütleden oluşmaktadır. Boztepe’deki Sormagir kalesi “Kemere” denilen bir köprüyle Amasra’ya bağlanır. Kalenin Kuzeydoğu kesiminde Büyükliman Kapısı, batısında Küçükliman Kapısı, güneyinde Zindan Kapısı bulunmaktadır. Sormagir Kalesine, Kemere Köprüsüne bitişik “Karanlık Yer” olarak bilinen tonozlu ana kapıdan girildikten sonra Küçükliman ve Hacıdenizi yönlerinde iki katlı kapıdan çıkılır.
Amasra Kalesi’nin kuzeydoğu- güneydoğu arasındaki doğu surlarının uzunluğu 65m, üzerinde 8 adet burç bulunan güney surlarının uzunluğu ise 300m ve Kemere Köprüden itibaren de büyük bölümü yıkılan kuzey surlarının uzunluğu 200 m.dir.
Sormagir Kalesinin kapıdan batıya doğru uzanan surları ile doğu ve kuzeydoğusunu çevreleyen surların birçoğu yıkılmış, kapıya bitişik batı surlarının 50 m’lik bir kısmı ise hala ayaktadır. Adanın en yüksek yerinde denizciler için yapılmış bir fener bulunmaktadır.
emeğe saygı teşekkürlerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum.