ödewwww

frusciante

New member
Katılım
29 Ocak 2006
Mesajlar
16
Reaction score
0
Puanları
0
arkadaşlarr klasik iktisat teorisi ve noeklasik iktisat teorisi ile ilgili ödew ,materyal ne warsa ihtiyacım warrr .. yardımcı olabilecek warsa teşekkürü borç bilirim :)
 
İKTİSAT TEORİSİ
• Bir zaman boyutuna bağlı olmadan ifade edilebilen değişkenlere stok değişken denir.
• Bir ekonomik sistemdeki bütün değişkenlerin değişebileceği zaman dilimine uzun dönem denir.
• Pasta sayısı: 0 1 2 3 4 5, Toplam fayda: 0 12 21 28 33 36 ise 5.dilim pastanın tüketiciye sağladığı marjinal fayda 3 tür. Marjinal fayda: 0 12 9 7 5 3
• Bir malın fiyatını belirleyen temel faktörler arz ve taleptir.
• Eş fayda eğrisi üzerinde B(4,8), C(8,4) iken tüketici B noktasından C noktasına geçerken et ile ekmek arasındaki marjinal ikame oranı 1 dir. (8-4)/(8-4)=1
• Tüketicinin gelirinin değişmesi durumunda ulaşabileceği yeni tüketici denge noktalarını gösteren eğriye gelir-tüketim eğrisi adı verilir.
• Değişken girdi miktarı 8, toplam fiziki ürün 120 birim iken, değişken girdi miktarı 12'ye çıkarıldığında toplam fiziki ürün 160 oluyorsa marjinal fiziki ürün 40/4=10 bulunur. 160-120=40 12-8=4
• Toplam fiziki ürünün maksimum olduğu noktada marjinal fiziki ürün sıfırdır.
• Üretim için sadece iki girdinin kullanıldığı ve bu iki girdinin de değişken olduğu durumda, aynı toplam ürün miktarını sağlamaya imkan verecek girdi bileşimlerinin geometrik yerlerini birleştiren eğrilere eş ürün eğrisi denir.
• Eş ürün eğrilerinin özelliklerinden biri orijine göre dış bükey olmalarıdır.
• Talep eğrisinin yer değiştirmesinin nedenleri: Tüketicinin zevk ve tercihlerinin değişmesi, Tüketicinin gelirinin artması, Tamamlayıcı mal fiyatlarının yükselmesi, İkame malları fiyatlarının düşmesi.
• Tüketiciler belirli bir ihtiyaçlarını karşılarken, birbirlerinin yerine kullanılabilen mallara ikame malı denir.
• Üretim faktörlerinin fiyatlarının düşmesi, bir malın arz eğrisinin sağa doğru kaymasına neden olur.
• Alıcıların, satıcıların, mal ve hizmetler ile üretim faktörlerinin hiçbir ek maliyete katlanmadan tam bir hareket serbestliğine sahip olmaları tam rekabet piyasası özelliklerinden mobiliteyi ifade eder.
• Örümcek Ağı Teoremine göre, herhangi bir nedenle piyasa dengesi bozulduğunda, gittikçe dengeye yönelen dalgalanmalar sonucu piyasa dengesinin kendiliğinden oluşması talep eğrisi arz eğrisinden daha yatıksa sözkonusudur.
• King Kanununa göre, tarım sektöründe çok ürün elde edilen yıllarda satış hasılatının azalmasının nedeni tarım ürünleri talep esnekliğinin 1 'den küçük olması.
• Bir firmanın üretim ölçeğinin büyümesi:
Hem hammadde hem de mamul madde taşıması için yapılacak giderlerin azalmasına
Birim başına düşen yönetim giderlerinin azalmasına
İşçiler arasındaki iş bölümü ve uzmanlaşmanın artmasına
Sabit faktör giderlerindeki artışın, üretim ölçeğindeki artışın altında kalmasına neden olur.
• Hammadde harcamaları değişir maliyettir.
• Tam rekabet piyasasında bir firmanın kapanma noktasını
Ortalama değişir maliyet=Fiyat
gösterir.
• Tam rekabet piyasasında marjinal gelir fiyata eşittir.
• Oligopolcu firmaların ürettiği mallar birbirlerini ikame edebilen mallarsa ortaya çıkan piyasa türüne noksan oligopol denir.
• Birden fazla sayıda firma tarafından üretilen ve birbirlerini büyük ölçüde veya tam olarak ikame eden bazı malların, birbirinden farklı ya da farklıymış gibi gösterilmesi sonucu her firmanın belirli bir alıcı kitlesine sahip olabildiği piyasalara tekelci rekabet denir.
• Arz esnekliğinin sıfır (minimum) olduğu durumda ekonomik rant maksimumdur.
• Bir maldan bir birim daha fazla üretmek için öteki malın üretiminden ne kadar fedakarlık etmek gerektiğini gösteren orana marjinal dönüşüm oranı denir.
• Hiç kimsenin refahını azaltmaksızın bazı bireylerin refahını artıran her türlü değişikliğin toplum refahını artırması pareto optimalite kriterini ifade eder.
• Tüm ekonomik birimlerin kendi çıkarlarını maksimize etmek için uğraşmaları homo economicus ekonomi bilimi varsayımıdır.
• Eş marjinal fayda ilkesi varsayımları: Belirli dönemde piyasadaki tüm mal ve hizmetlerin fiyatının sabit olduğu, Tüketicinin incelenen dönemdeki gelirinin sabit olduğu, Tüketicinin kendisine en yüksek faydayı sağlayacak mal demetini seçtiği, Tüketicinin her mal ve hizmetin marjinal faydasını bildiği,
• Toplam fiziki ürünün maksimum olduğu noktada marjinal fiziki ürün sıfırdır.
• Denge fiyatı 70 TL iken herhangi bir malı 135 TL'den almaya razı olan bir tüketicinin sağlayacağı tüketici rantı 65 TL'dir. 135-70=65
• Herhangi bir malın talep miktarı arttığında, arzında da aynı miktarda bir azalış meydana gelirse piyasa fiyatı yükselir.
• Bir piyasada herhangi bir malın talebinin arzından fazla olması durumunda ortaya çıkan talep fazlasının, fiyatları enflasyonist baskı yaratacak ölçüde artırmasını önlemek amacıyla devletin ekonomiye müdahale ederek söz konusu malın fiyatını yasalarla sınırlamasına tavan fiyat uygulaması denir.
• Tam rekabet piyasasındaki bir firmanın toplam gelirinin toplam maliyetine eşit olduğu durumda firma başabaş noktasındadır.
• Tekel piyasasındaki bir firmanın ürettiği mallara ilişkin fiyat farklılaştırması yapabilmesi için gerekli koşullar: Piyasayı alt piyasalara ayırırken önemli bir marjinal maliyetin çıkmaması. Firmaların en azından ilgili malı görünüşte değiştirerek farklı yerlerde farklı fiyattan satması. İlgili malın piyasanın her bölümünde farklı talep esnekliklerine sahip olması. Malın satıldığı piyasanın bölümlü olması.
• Pareto optimalitesi koşulunun sağlanabilmesi için tam rekabet piyasa türünün geçerli olması gerekir.
• Toplam fiziki ürün miktarı 1260 birim, kullanılan değişken girdi miktarı 30 birim ise ortalama fiziki ürün 42 dir. 1260/30=42
• Üretim için sadece iki girdinin kullanıldığı ve bu iki girdinin de değişken olduğu durumda, aynı toplam ürün miktarını sağlamaya imkan verecek girdi bileşimlerinin geometrik yerlerini birleştiren eğrilere eş ürün eğrisi denir.
• Fiyatı 750 TL olan bir mal, bir günde 60 birim talep edilirken, fiyatı 650 TL'ye düştüğünde talep edilen miktar 70 birime yükseliyorsa talebin fiyat esnekliği 1,25 tir.
• Engel yasasında tüketicilerin geliri arttıkça:
Giyim harcamaları gelirle aynı oranda artar. Gıda harcamalarının toplam harcama içindeki oranı azalır. Kültürel harcamalar gelir artışından daha hızlı artar. Barınma harcamaları gelirle aynı oranda artar. Sağlık ve likse yönelik harcamalar gelir artışından daha hızlı artar.
• İlgili malın fiyatındaki değişme, arz edilen miktarı kesinlikle etkilemiyorsa, arz esnekliği sıfırdır. e=0
• Belli bir dönemde, bir ülke vatandaşlarının sahip oldukları üretim faktörleri kullanılarak üretilmiş bütün nihai mal ve hizmetlerin piyasa fiyatları ile hesaplanmış değerine gayri safi milli hasıla denir.
• 1987'nin sabit fiyatlarıyla gayri safi milli hasıla(GSMH) 1997'de 300 trilyon TL, 1998'de 324 trilyon TL ise, 1998 yılı ekonomik büyüme hızı %8 dir. (324-300)/300=8
• Bireylerin tüketim harcamalarını etkileyen faktörler: Reel faiz oranları, Harcanabilir gelir, Hanehalkı yaş ortalaması, Gelecekte beklenen gelir
• Marjinal tüketim eğilimi 0,70 olan bir ekonomide marjinal tasarruf rğilimi 0,30 dur. Marjinal tasarruf eğilimi=1-marjinal tüketim eğilimi
• Otonom tüketim 12 katrilyon TL, otonom yatırım 9 katrilyon TL, marjinal tüketim eğilimi 0,8 ise bu ekonomideki milli gelir denge düzeyi 105 katrilyon TL'dir. Y=(12+0,8.Y)+9
• Dış ticaretin varolduğu bir ekonomide dış ticaret çarpanı 1:(marjinal tasarruf eğilimi+marjinal ithalat eğilimi)
• Mal olarak ele alındığında hemen hemen hiç değeri olmayan , ancak üzerinde yazılı miktar kadar bir değer taşıyan paraya itibari para denir.
• Ani mevduat çıkışlarını karşılamak ve karlı yatırım fırsatlarını değerlendirebilmek amacıyla bir emniyet unsuru olarak bankaların ellerinde tuttukları rezervlere serbest rezervler denir.
• Talep enflasyonuna yol açan nedenler: Kamu harcamalarının artması, Dış ülkelerde reel gelirin artması, Para arzının artması, Dış ülkelerin fiyatlar genel düzeyinin yükselmesi
• Ekonomide fiyat artışları yanında üretimin azalmasına stagflasyon denir.
• Fonksiyonel gelir dağılımına göre, girişimcinin üretim faaliyetleri sonucu elde ettiği gelir kardır.
• Gelecekteki bir tarihte teslim için bugünden satın alınan veya satılan işlem için öngörülen döviz kuru Forward döviz kuru denir.
• Eş anlı konjonktür göstergeleri: Sanayi üretim endeksi, Tarım dışı sektörlerde ödenen ücretler, İmalat ve ticaret sektörlerindeki satış hacmi, Kişisel gelir.
• Keynesyen teoriye göre ekonomik konjonktürün itici gücü gelecekteki satışlara ve kara ilişkin bekleyişlerdir.
• İşgücündeki 15 birimlik artış hasılada 60 birimlik bir artışa yol açıyorsa emeğin marjinal verimi 4 tür. 60/15=4
• Bir ekonomide kısa dönemde geçici olarak meydana gelen şokların uzun dönem dengesini bozması, ancak durum yeniden normale döndüğünde ekonominin eski uzun dönem dengesine dönememesine Hysteresis hipotezi denir.
• İki ayrı üreticinin eşürün eğrilerinin birbirlerine teğet oldukları noktaları birleştiren eğriye etkin üretim eğrisi denir.
• Reel ekonomik dalgalanmalar teorisini savunan iktisatçılara göre, ekonomide yaşanan şokların kaynağı teknolojikdeğişmelerdir.
• Akım değişkenleri: Tüketim, Yatırım, İhracat, Üretim.
Para arzı akım değişkeni değildir.
• 1998 yılında nominal GSMH 16 katrilyon TL, Fiyat endeksi 125 ise 1998 yılı reel GSMH değeri 12,8 katrilyon TL dir. Reel GSMH=Nominal GSMH*100/Fiyat ekdeksi=16*100/125=12,8
• Bir ekonominin belirli bir dönemindeki başarısının ölçülmesinde kullanılan temel kıstaslar: Enflasyon oranı, Büyüme hızı, İşsizlik oranı.
• Otonom yatırımkararını etkileyen etmenler: Reel faiz oranı, Sermayenin marjinal etkinliği, Alternatif yatırım türlerinin getirileri, Amortisman yatırımlarına duyulan ihtiyaç
• Milli gelir 800 trilyon TL, Otonom ithalat 250 trilyon TL, Marjinal ithalat eğilimi 0,65 ise toplam ithalat 770 trilyon TLdir. M=250+0,65*800=770
• Bir ekonomideki bazı bireylerin planlanan tasarrufları artırma girişimlerinin ve daha fazla tasarruf yapma arzularının milli geliri ve dolayısıyla cari toplam tasarrufları aşağıya çekme olgusuna tasarruf paradoksu denir.
• Toplam arz eğrisini kaydıran fiyat dışı etmenler: verimlilikteki değişmeler, girdi fiyatlarındaki değişmeler, kamu düzenlemeleri, kurumlar vergisi ve sübvansiyonlar
• Paranın, mal ve hizmetlerin satın alınmasında kullanılmak üzere satın alma gücünü elde tutma olanağı sağlaması para fonksiyonlarından değer biriktirme aracı olma'yı ifade eder.
• LM nin keynesyen bölgesinde (yatay) milli geliri arttırabilmek için maliye politikası daha etkin olacaktır.
• Vergilerin dahil edilmediği bir ekonomiye ait IS-LM modelinde, devletin kamu harcamalarını menkul kıymet piyasasında tahvil satarak karşılaması durumunda , artan tahvil arzı sonucu tahvil fiyatlarının düşmesi ve faiz oranlarının yükselmesi dolayısıyla yatırımların bir miktar azalmasına dışlama etkisi denir.
• Maliyet enflasyonuna yol açan faktörler: parasal ücretlerdeki artış, hammadde fiyatlarındaki artış.
• Hedeflenen reel ücret 500bin TL/saat, beklenen fiyat düzeyi %60 ve gerçekleşen fiyat düzeyi %80 iken reel ücret düzeyi 375000 TL/saattir. Nominal ücret=hedeflenen reel ücret*beklenen fiyat düzeyi
Reel ücret=hedeflenen reel ücret*beklenen fiyat düzeyi/gerçekleşen fiyat düzeyi=500000*60/80=375000
• Eşdeğer üretim faktörlerine, üretime aynı katkıyı yapmalarına karşın farklı ödeme yapılmasına ekonomik ayırım denir.
• Cari hesap açığı+net sermaye girişi=0 eşitliği bir ülkenin ödemeler bilançosunun her durumda dengede olduğunu gösterir.
• Monetarist konjonktür teorisine göre, ekonomik dalgalanmalara neden olan temel faktör para arzındaki dalgalanmalardır.
• Solow büyüme modeline göre, durağan durumda işçi başına sermayedeki ve hasıladaki değişme oranı sıfıra eşittir.
• Ekonomik büyüme kaynakları: İşgücündeki artış, sermaye birikimindeki artış, teknolojik gelişmeler ekonomik büyümenin kaynakları arasında yer alır.
• Tam istihdamda talep edilen mal ve hizmet miktarının ekonominin tam istihdam kapasitesini aşmasına enflasyonist açık denir.
 
BÖLÜM 1 : KARŞILAŞTIRMALI ÜSTÜNLÜKLER
ARAŞTIRMA SORULARI

1. Uluslar arası iktisatın konusu egemen ülkeler arasında yapılan ve ekonomik özellik taşıyan her türlü ilgi olay ilişki ve gelişmelerin incelenmesidir. Ticaret teorisi uluslar arası iktisat biliminin en önemli bölümlerinden birisidir. Uluslararası ticaretin başlıca ilgi konusu, ülkeler arası reel ya da fiziki mal ve hizmet akımlarının incelenmesidir. İthalat, ihracat, göreceli fiyatlar, üretim tüketim gibi konular ön plandadır. Parasal akımların incelenmesi ise ağırlıklı bir yer tutmaz. Diğer bir deyişle ticaret kavramı uluslar arası ekonomik işlemlere göre daha dar kapsamlı olup yalnızca mal akımlarını içerir.Uluslar arası iktisat teorisi yerine,uluslar arası ticaret teorisi ve uluslar arası iktisat politikası yerine uluslar arası ticaret politikası kavramlarının kullanılması konunun kapsamını daraltır.Ve bu gelenek uluslar arası iktisatın tarihsel gelişimiyle ilgilidir.
2. Uluslar arası ticaret teorisi ülkelerin hangi nedenlerle ticaret yaptıklarını, dış ticaretin yararlarını bilemişini ve ticaret dengesini sağlayan göreceli fiyatların ( dış ticaret hadleri ) oluşumu gibi konuları inceler. Uluslar arası ticaret politikasının konusu ise dış ticarete müdahalelerin incelenmesidir.
3. Merkantilist felsefeye göre dış ticaret politikasının temel amacı hazinenin altın stokunu arttırmaktır. Bunun içinde ödemeler dengesinde fazlalıklar oluşturmak gerekir. Merkantilistler altın ve değerli madenleri servetin kaynağı olarak görmüşlerdir.Onlara göre, hazinenin altın stoku aynı zamanda ekonomik ve siyasal gücün de temelini oluşturur.İhracatın arttırılmasına birinci derecede önem verirler.Mamul , mal ithalinin ise sıkı biçimde kısıtlanması ön görülür.Buna karşın ham maddelerin ithali serbesttir,doğal olarak bunun ifade ettiği anlam ülkenin dışardan ham madde ithalinin özendirilmesi ve bunların işlenerek dışarıya mamul mal biçiminde ihraç edilmesidir.Smith’in klasik liberalizme yöne veren bazı görüşleri şunlardır: Bütün bireyler ekonomik çıkarlarına göre hareket ederler.Devlet kişilerin bireysel girişim haklarını kısıtlamamalıdır.Ekonomik hayatta düzen sağlayan,bir görünmez el vardır.Adam Smith serbest ticaretin yararlarını göstererek Merkantilistlerin dış ticareti sınırlandırma konusundaki görüşlerini çürüttü, böylece de uluslar arası ticareti ilk kez bilimsel biçimde açıklamayı başardı. Adam Smith serbest ticaret ve uluslar arası uzmanlaşmanın yararlarını, mutlak üstünlük teorisiyle açıklar.
4. Ricardo’nun yaptığı katkılara göre uluslar arası ticaret için üzerinde durulması gereken, ülkenin bazı malları diğer ülkeden daha ucuza üretmiş olması yani bu mallarda mutlak üstünlük sahibi değildir. Tersine önemli olan üretimdeki üstünlüklerin derecesidir.Bir ülke diğerine göre hangi malların üretiminde daha yüksek oranda bir üstünlük sahibi ise o mallarda uzmanlaşmalıdır.Başka bir deyişle Ricardo’ya göre uluslar arası ticaretin temelini mutlak değil karşılaştırmalı üstünlükler oluşturur.Ricardo modelindeki bazı önemli aksaklıklar şunlardır.
• Ricardo modeli emek-değer teorisine dayanır.
• Ricardo ülkeler arasında iş gücü verimindeki farklılığın nedenlerini de açıklamış değildir.
• Ricardo’ya göre iş gücü ülke içinde tam hareketli ülkeler arasında ise tam hareketsizdir.
• Ricardo teorisi bir arz teorisidir.
• Ricardo modeli sabit maliyetlere ve tam uzmanlaşmaya dayanır.
• Ricardo modeli statik bir modeldir.
• Üretimin aşamalara ayrılması.
Karşılaştırmalı üstünlük teorisi bu gün de uluslar arası ticaretin temeli olarak kabul edilebilir. Ancak bu modelde, zaman ve değişme faktörlerinin yeri yoktur. Gerçek hayatın en temel özelliği ise, sürekli bir değişim içinde olmasıdır. Modeldeki bu eksiklik özellikle kalkınma süreci içinde olan az gelişmiş ülkeleri ilgilendirir. Bu ülkeler için önemli olan, bu gün sahip oldukları karşılaştırmalı üstünlükler (Tarım) yönünde bir uzmanlaşmaya gitmek değil, bu yapıyı sanayi ürünleri lehine değiştirmektir bu ise, karşılaştırmalı üstünlüklerin statik değil, geleceğe dönük olarak yani dinamik bir biçimde ele alınmasını gerektirir.
5. Daha sonra gelen Neo-Klasik iktisatçılar emek maliyeti yerine tüm faktörleri kapsayan ‘fırsat maliyeti’ kavramını koyarak Karşılaştırmalı Üstünlük Teorisi’nin bu eksikliğini gidermişledir. Bu düzenleme ile Ricardo modelinin özüne dokunmuş değildir, ama ona daha gerçekçi bir nitelik kazandırmıştır. Karşılaştırmalı Üstünlük Teorisi , çok mal ve çok ülkeli gerçek dünya için de geçerlidir. Böyle bir durumun incelenmesi analitik yönden büyük karmaşıklık doğurur. Ancak genel ilke yine aynı olacaktır: Her ülke üretiminde göreceli biçimde etkin olduğu malları üretir ve bunları ihraç ederek göreceli açıdan pahalıya ürettiklerini yurtdışından ithal eder.
6. Smith ve Ricardo’yu kapsayacak biçimde Klasik Ekol’e iktisatçıların değer konusundaki görüşleri ‘emek-değer’ teorisi olarak bilinir. Bu yaklaşıma göre, malın maliyeti (ve talep koşullarının bulunmaması durumunda o malın fiyatı) onun üretimi için harcanan emek miktarı ile ölçülür. Diğer yandan da emek, homojen (türdeş) bir üretim faktörü olarak kabul edilir.
Buna göre üretimde göreceli olarak fazla emek kullanılmışsa malın maliyeti (fiyatı) yüksek, az miktarda emek kullanılmışsa düşük olur. Ancak, Klasik iktisatçıların maliyeti oluşturan öteki faktörlerin farkında olmadıklarını sanmak doğru değildir. Gerçekte, Klasikler doğal kaynakları Tanrı’nın insanlara bağışı olarak kabul ederler. Dolayısıyla bunların üretilmemiş olması, yani toplumun bunlar için bir emek harcamak gibi fedakarlıkta bulunmamış olmasından dolayı doğal kaynakları maliyeti oluşturan etkenlerden birisi olarak sayılmamışlardır.
Sermaye ise onlara göre biriktirilmiş ve üretim aracı biçiminde somutlaştırılmış emekten başka bir şey değildir. Başka bir deyişle, sermayeyi yaratan emektir, sermaye mallarının değeri de onların üretiminde kullanılan emekle ölçülür. Oysa sermaye, doğal kaynaklar ve girişimcilik faktörlerinin maliyetin dışında bırakılması, gerçekte kıt kaynakların etkin kullanımı engelleyecek çok önemli bir nedendir.
7. Sabit maliyetler bir kesimde üretimi kısıp diğer kesime aktarılan kaynakların o kesimdeki üretime yaptığı katkıda bir değişme olmaması durumudur. Sabit fırsat maliyetleri varsayımının doğal sonucu üretimde tam uzmanlaşmadır.
Sanayi Ürünü Sanayi Ürünü




Türkiye ABD





Sanayi ürünü TarımÜrünü
(a) (b)
Sabit Verim Koşulları ve Dış Ticaret


Kapalı ekonomi durumunda ülke ancak ürettiği kadar mal tüketebilir. Yani tüketimin dönüşüm eğrisinin dışına çıkmasına olanak yoktur. Oysa uluslar arası ticarete açıldıktan sonra Türkiye FA, ABD de HF doğruları üzerinde yer alan herhangi bir mal bileşimini tüketebilmektedirler. Bu miktarların dönüşüm eğrisi üzerindeki mal bileşimlerine göre daha yüksek olmalarından dolayı dış ticaret her iki ülkenin refahını doğrudan artırmış olmaktadır.
Çoğalan maliyetler genellikle tarım kesiminde etkilidir. Kaynakları sanayi kesiminden çekip tarıma yatırdıkça, üretimdeki artış bir süre sonra giderek çoğalan maliyetlerle gerçekleştirilebilir. Çünkü öteki faktörler toprak kadar tarımsal üretime elverişli değildir.
Sanayi Ürünü













Tarım Ürünü
Çoğalan Maliyetler ve Dış Ticaret Kazançları
Tarım ürününde yapılan her artıştan elde edilen elde edilen gelir, sanayi üretiminin kısılması dolayısıyla uğranılan kayıptan daha büyük olduğu sürece kaynaklardaki aktarma sürdürülür. İkisinin de birbirine eşitlendiği noktada bu süreç durdurulur. Geometrik olarak bu nokta dönüşüm eğrisinin FdFd dünya fiyat doğrusunun eğimine eşitlendiği E noktasıdır. Bu noktanın gösterdiğinden daha ileri derecede bir uzmanlaşmaya gitmek ülkenin yararına değil zararınadır. Çünkü her yeni tarım ürününün sağlayacağı değer artışı onu üretmek için vazgeçilen sanayi ürününün değerinden daha küçüktür. Görülüyor ki, çoğalan maliyet koşulları altında dış ticaret ülkeyi her zaman tam uzmanlaşmaya götürmez.
Azalan maliyet koşulları altında üretim olanakları eğrisi dışbükeydir. Ticaret öncesinde ülke her iki malı da kendisi üretir. Dış ticarete açılınca ihraç malında tam uzmanlaşma ortaya çıkar. Azalan maliyet koşulları altında tam uzmanlaşma doğuran etkiler, sabit maliyetler durumundakinden daha da güçlüdür. Çünkü kaynaklar bir alana yığılınca üretim maliyetleri sabit kalmaktan da öteye düşmektedir. Dolayısıyla ülke iç ve dış fiyatlar arasında giderek büyüyen farktan yararlanmak için daha büyük bir istek duyar. Azalan maliyet koşulları altında dış fiyatlar iç fiyatlara eşit olsa bile karlı dış ticaret yapma olanağı vardır.










Tekstil











Motor



Azalan Maliyet Koşulları Altından Dış Ticaret
Üretim D’nin bir miktar sağa kaydırılabilirse ülke motor üretiminde, eğer D’nin az soluna kaydırılırsa bu kez de dokumacılık alanında tam uzmanlaşır.
8. Azalan maliyet koşulları altında başlangıçta dünya fiyatlarının iç maliyetlere eşit bulunması, ticaretin başlamasına engel değildir. Ancak bunun için endüstriye dıştan bir müdahaleye gerek vardır. Eğer iç fiyatlar dünya fiyatlarından farklı ise bu durumda dış ticaretin başlamaması için zaten bir neden yoktur. Bugün birçok az gelişmiş ülkede yeni kurulan sanayilerin gümrük tarifeleri ile korunması bu nedene dayanır. Genç endüstrilerde maliyetlerin yüksek olması doğaldır. Ama bunlar bir süre dış rekabetten korunursa sağlanacak içsel ve dışsal ekonomiler dolayısıyla maliyetler düşebilir ve ülke dünya piyasalarında rekabet gücü kazanabilir. Çoğalan maliyet koşulları altında eksik uzmanlaşmanın nedeni iç fiyatların çoğalan maliyet koşulları dolayısıyla yükselmesi ve tam uzmanlaşmaya ulaşılmadan dünya fiyatlarına eşitlenmesidir. Yeni bir endüstride üretim hacmi genişledikçe maliyetler bir noktaya kadar azalan, sonra sabit kalan, daha sonra artan bir eğilim gösterir.
9.



















BÖLÜM 2: ULUSLAR ARASI TİCARET TEORİSİ ANALİZLERİ: ARZ VE TALEP MODELLERİ
ARAŞTIRMA SORULARI

1. Karşılaştırmalı Üstünlükler ülkeler arası fiyat farklarına göre belirlenir. Ancak fiyatlar yalnızca üretim maliyetlerine, ya da arz koşullarına bağlı olmayıp aynı zamanda talep faktörüne de bağlıdır. Ricardo’ya göre ülkelerin yurtiçi üretim maliyetleri oranı uluslar arası ticarette denge ticaret hadlerinin sınırlarını belirler. Ancak bu sınırlar arasında uluslar arası ticaret dengesini sağlayan göreceli fiyat oranının hangi düzeyde olacağını Ricardo modeline dayanarak açıklama olanağı yoktur. Çünkü bu, ülkelerin arz faktörlerinin yanında aynı zamanda talep koşullarına bağlıdır.

2. Uluslar arası Ticaret Teorisi analizlerinde talep koşullarına yer vermek için kullanılan araçlar; dönüşüm eğrisi üzerinde dış ticaret öncesi denge noktası, uluslar arası denge fiyat oranı(dış ticaret hadleri), dış ticaret sonrasında tüketim ve üretim noktalarıdır. Mill’e göre iki ülkeli modelde eğer ülkelerden birinin, diğerinin malına karşı talebinin ne derece şiddetli olduğu bilinirse ticaret denge fiyatları belirlenebilir. Mill’in dış ticaret hadlerinin oluşumuyla ilgili açıklamaları ‘karşılıklı talep kanunu’na dayanır. İthal malı birer birim artırılırken, bunların karşılığında ülkenin kendi malından önereceği miktarları gösteren eğriye teklif eğrisi denir. Teklif eğrisi üzerindeki her nokta, hem teklif ve talep edilen miktarları hem de bunların birbirine oranı olan uluslar arası göreceli fiyatı, yani ticaret hadlerini gösterir. Bir teklif eğrisi hem arz, hem de talep eğrisi olmak özelliklerine sahiptir. Ticaret hacmi genişledikçe ihraç mallarının arzı kıtlaşmakta ve dolayısıyla ancak daha fazla miktarlarda ithal malı karşılığında aynı miktar ihraç malı arz edilmektedir. Böylece eğrinin şekli ülkenin üretim teknolojisi, faktör donanımı, ekonomik yönetimde etkinlik vs. gibi arzla ilgili özelliklerini yansıtmaktadır. Teklif eğrisi analizlerindeki amaç iki ülkeli model yardımıyla uluslar arası ticaret dengesini sağlayan göreceli fiyat oranının(ticaret hadlerinin) belirlenmesidir.

3. Kağıt


(Türkiye’nin Teklif Eğrisi)




(ABD’nin Teklif Eğrisi)









Buğday
Teklif Eğrileri ve Denge Ticaret Hadleri
Eğer iki ülkenin ayrı ayrı elde edilen teklif eğrileri aynı grafik üzerinde gösterilirse bunlar bir noktada kesişir. Bu noktadan geçen fiyat oranı ise haddini oluşturur. Talepteki değişmeyi ele aldığımızda Türkiye’de halkın zevk ve tercihlerinin ithal malı kağıt yönünde değiştiğini varsayalım. Bu durumda Türkiye, birim miktar kağıt karşılığında daha fazla buğday vermeyi kabul edeceği için grafikte görüldüğü gibi bu ülkenin teklif eğrisi OT1 şeklinde sağa kayar. Bu aynı zamanda Türkiye’nin daha fazla ticaret yapma durumunu ifade eder. Sonuçta, OP ilk ticaret hadleri düzeyinde dünya piyasasında istikrar bozulur. Çünkü aşırı kağıt talebi (ON talebine karşın OM arzı) ile aşırı buğday arzı (MP talebine karşılık NS arzı) ortaya çıkar. Böylece denge sağlanıncaya kadar buğday fiyatları düşecek ve yeni ticaret hadleri OP1 olacaktır. Halkın zevk ve tercihlerini ithal mala karşı yönde yani ihraç mala doğru değişirse teklif eğrisi sola kayar, ticaret hadleri ülke lehine değişir ve dış ticaret hacmi daralır. Eğer ihraç malının üretiminde bir teknolojik ilerleme olursa Türkiye’nin teklif eğrisi sağa doğru kayar. Buğday üretiminde maliyetler düştüğü ve üretim hacmi genişlediği için ülke ilk ticaret hadlerinden daha fazla ticaret yapmak isteyecek, bu da dış ticaret hadlerini ülke aleyhine çevirecektir.

Eğer ticaret ortaklarından birisi çok küçük, diğeri çok büyük bir ülke ise, karşılıklı talep kanununun özel bir durumu ortaya çıkar ve uluslar arası ticaret, büyük ülkenin iç maliyet oranından ya da ona çok yakın bir fiyattan yapılabilir. Dolayısıyla dış ticaret kazançlarının önemli bir payı ufak ülkeye gider. İki ülkeden birinin ABD, diğerinin Lüksemburg olduğunu varsayalım. Amerika motorda Lüksemburg ise tereyağında karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olsun. Lüksemburg bu malların dünya ticaretinde önemsiz bir ülke olduğundan, onun karşılıklı talebi dünya fiyatları üzerinde hissedilir bir etkide bulunmaz. Dolayısıyla dünya fiyatları ABD’nin iç fiyatına eşit veya ona çok yakın bir düzeyde oluşur. Lüksemburg malını Amerika’daki yüksek fiyattan ihraç edip ithalatını yine o ülkedeki düşük fiyattan yapacağı için dış ticaret kazançlarının tamamına yakın bir bölümünden yararlanır. Bu dış ticarette ‘önemsiz olmanın önemi’ diye bilinir.

4. Kayıtsızlık eğrileri, geometrik olarak, o tüketiciye aynı faydayı sağlayan çeşitli mal bileşimlerini gösteren noktaların birleştirilmesinden elde edilir. Kayıtsızlık eğrileri orijine göre dışbükeydir. Bu eğrilerin şekilleri ilgili tüketicinin zevk ve tercihlerini yani talep koşullarını yansıtır. Kayıtsızlık eğrisinde bir noktadan diğerine geçildiğinde, toplam fayda değişmez. Kayıtsızlık eğrisi boyunca hareket etmekle tüketicinin bir maldan elde ettiği miktar artarken, öteki maldan sahip olduğu miktar azalır. Kayıtsızlık eğrilerinin bir toplumun çeşitli refah düzeyini ve talep koşullarını göstermek amacıyla kullanılmasında bazı özel sorunlar ortaya çıkar. Toplum çok sayıda insan ve gruptan oluşur. Bunların her birinin de kendine özgü zevk ve tercihleri vardır. Bu zevk ve tercihler büyük ölçüde toplumdaki göreceli dağılımın sonucudur. Bu durumda tüm toplumun refahındaki değişmeleri gösterecek biçimde yeni kayıtsızlık eğrileri çizilir. İlk akla gelen yöntem ise ‘çoğunluk kuralı’dır. İktisatın diğer bir dalı olan Normatif <ekonomi kuralına göre bir toplumda ancak hiç kimsenin geliri düşürülmeden bazı kişilerin gelirleri artırılabiliyorsa o toplumun refahı yükseltilmiş sayılır. Bu ise gelir dağılımının hiç değişmemesi veya gelirleri azalan kişilerin gelirlerindeki bu düşüşün karşılanması koşulları altında gerçekleşebilir. Dolayısıyla bu güçlükten kurtulmanın yolu zararı karşılama ilkesidir. Buna göre, gelir dağılımının gerçekte değişmiş olduğu durumlarda toplumun refahının arttığını söyleyebilmek için kazananların gelirlerindeki artışla zarara uğrayanların bu zararları karşılanabilmekte ve hala geriye bir gelir fazlalığı kalmakta olmalıdır.



5. Kağıt Kağıt




Türkiye ABD











Buğday Buğday

Dış ticaretten önce Türkiye’de iç fiyatlar FF, Amerika’da ise F’F’ ile gösterilmiştir. F’F’ nin FF ye göre daha dik olması, Türkiye’de buğdayın, ABD’de ise kağıdın göreceli açıdan ucuz mallar olduğunu ifade eder. İç fiyatların oranları farklı olduğundan bu ülkeler dış ticarete açılabilirler. Uluslar arası fiyatların TT şeklinde belirlendiğini varsayarsak, dış ticaret başladıktan sonra her iki ülkedeki iç fiyatlar bu düzeye eşitlenir (tek fiyat kanunu).
Grafikte Türkiye’nin tüketici dengesi C, üretici dengesi de A noktasıdır. ABD için bu denge noktaları sırasıyla K ve N dir. Böylece iki ülke de üretimde kısmi uzmanlaşmaya gitmiş olmaktadır. Türkiye’de üretici dengesi D den A ya, ABD’de D’ den N ye kaymıştır. Her ülke, üretiminde uzmanlaştığı malın bir kısmını ihraç edip karşı ülkenin malını ithal ederek kapalı ekonomiye göre daha fazla mal tükettiği için daha yüksek bir kayıtsızlık eğrisine ulaşma olanağı elde eder. Dış ticarete açılmadan önce Türkiye’de D noktasındaki mal miktarları tüketilmekte ve toplum I1 kayıtsızlık eğrisine ulaşmaktaydı. Bu kapalı ekonomi durumunda toplumun ulaşabileceği en yüksek refah düzeyidir. Oysa dış ticarete açıldıktan sonra TT dünya fiyatından MA kadar ihraç malı MC kadar ithal malı ile değiştirilir ve tüketim C noktasına yükselir. Bu noktadan geçen kayıtsızlık eğrisi de I2 dir. I2nin I1 e göre daha yüksek bir refah düzeyini göstermesi, dış ticaretin toplum refahını artırması demektir.
6. Dış ticaretin sağladığı yararlar üretim kazançları ve tüketim kazançları diye ikiye ayrılabilir.
Genellikle dış ticaret kazançlarının yalnızca üretimde uzmanlaşmadan kaynaklandığı sanılır. Oysa bu doğru değildir. Üretimde uzmanlaşmanın olmadığı varsayılsa bile dış ticaret ülkeler için yine kazançlıdır. Bunlar tüketimden kaynaklanan kazançlardır.




Sanayi










Tarım
Tüketim ve Üretim Kazançları

Ülke dış ticarete açıldıktan sonra beklenenin tersine eski üretim yapısını sürdürmektedir, D noktasında kalıp hiçbir uzmanlaşmaya gitmemiştir. Bu koşul altında bile mevcut üretimin bir kısmının yüksek dış fiyatlardan satılıp, bununla tüketimin bir bölümünü düşük dünya fiyatlarından sağlama olanağı vardır. Bu da kapalı ekonomiye göre ülke refahını artırır. Grafikte D den geçen TT uluslar arası fiyat doğrusundan LL’ miktar tarım ürünü ihraç edip KK’ miktar sanayi ürünü ithal edilerek i1 kayıtsızlık eğrisine ulaşılması bu durumu ifade eder. Bu varsayımı terk ederek ülkenin üretimde uzmanlaşmaya gittiğini kabul ettiğimizde, üretici dengesi D noktasından D’ noktasına kayar. Üretimdeki uzmanlaşma nedeniyle tüketim denge noktası C’ ye yönelir ve refah i2 kayıtsızlık eğrisi düzeyine yükselir. Refah düzeyinin bu şekilde i1 den i2 ye yükselmesi dış ticaretin üretim yararlarını ifade eder.
7. Kağıt



ABD





Türkiye



Gıda



Talep farklılığına Dayalı Dış Ticaret
TT uluslar arası fiyat oranından ticarete açıldıklarında daha ucuz olduğundan Türkiye kağıt üretiminde ABD de gıda maddeleri üretiminde uzmanlaşacak ve her iki ülkedeki bu uzmanlaşma D noktasına ulaşıncaya kadar sürecektir. D noktasında göreceli iç fiyatlar TT uluslar arası fiyat düzeyinde eşitlendiği için uzmanlaşma da son bulacak, yani iki ülkenin üretim dengesi bu noktada sağlanacaktır. Bu da talep farklılığının ülkeleri kısmi bir uzmanlaşmaya götürmesi demektir. Diğer yandan, TT ticaret hadlerinden Türkiye, yaptığı kağıt üretiminin bir bölümünü ihraç edip karşılığında da gıda ithal ederek CTR noktasında tüketim dengesini sağlar, yani refah düzeyini i1 den i2 ye yükseltir. ABD de gıda ihracatı karşılığında kağıt ithal ederek tüketimini CABD noktasına çıkartır; böylece refahını I1 den I2 ye yükseltmiş olur. Genel olarak ülkelerin hem dönüşüm hem de kayıtsızlık eğrileri birbirinden farklı olabilir. Bu koşullar altında dış ticaretin yönü ve hacmi iç fiyat oranlarına bağlıdır. İç fiyatlar birbirinden uzaklaştıkça ticaret hacmi genişler, tresi durumda ticaret hacmi daralır. Aşırı bir durum olarak eğer farklı arz ve talep koşulları dolayısıyla ülkeler arasında yurtiçi fiyatların eşitlendiği varsayılırsa bu durumda ticaret hacmi sıfıra düşer. Çok ülkeli, çok mallı gerçek dünyada bir ülkenin toplam ticaret hacminin sıfıra düşmesi karşılaşılan bir durum değildir. Bununla birlikte, eğer tüm ticareti değil de, belirli malları dikkate alırsak bu olasılığın gerçekleşme şansının yükseldiği kuşkusuzdur.
8. Gerçek dünyanın özelliği çok ülke ve çok mallı oluşudur. Bununla birlikte, ticarete giren bireysel mallar açısından, kendi kendine yeterli olanlar bir yana bırakılırsa dünya ülkeleri yine de iki grup içinde toplanırlar; aynı malın bazıları ihracatçısı diğerleri de ithalatçısı durumundadır. Dolayısıyla teklif eğrisi modeli yine geçerlidir. Ancak bu kez tek bir ihracatçı yerine ilgili malın tüm ihracatçıları, ithalatçı yerine de tüm ithalatçıları analize girmektedir.
Mallar ise birisi ele alınan mal, diğeri de onun dışındakilerin tümü olarak düşünülebilir. Dolayısıyla dünya ticaretinin denge koşulu için yine tüm satıcıların satmak istedikleri miktarı, alıcıların almak istedikleri miktara eşitleyen bir dış ticaret haddi gerekmektedir. Eğer bu koşul gerçekleşmeyerek örneğin arz edilmek istenen toplam miktar talep edilmek istenen toplam miktardan büyük olursa, söz konusu malın göreceli fiyatı bu eşitlik sağlanıncaya kadar düşer, tersi durumda yükselir.
 
helal bilader tam aradığım şeydi haaa :()
 
Geri
Üst