işte izmirin ikarusu kampüs ile metro arasındaki beleş araç bende bu duraktan biniyorum otobüsün körükten sonrasının sağ tarafı çok dolu olduğu için genelde böyle :ahua:
efsana gibi bişey ekşi sözlükten alıtılar....
ilk bindiğimde kuzenim:cüzdanına sahip çık, hatta bir eline cebi diğer elinede cüzdanını al dedi. nasıl tutuncam deyince tutunmana gerekyok binince anlarsın dedi gerçekten öyleymiş bende ilk durakta indim ve bir daha asla 525 binmedim bu olayın üzerinden 2 yılgeçti ve ben yaklaşık 550 kere o yolu yürümeyitercih ettim bazen otobüsten önce fakülteye vardıgım oluyor.
525…
Üniversite’nin vazgeçilMeZ Taşıtı-Körüklü Sex Otobüsü- Alt alta üst üste varacahin yere ulaştirir.
525 e en son binme kabusunu bi senede 10 dan fazla kere yaşadım..eğer öörenciyseniz şu felsefeyi benimsemeniz lazım ‘’bu otobüs her zaman bi kişi daha alır'’
Bazen kampüste ösym’nin düzenlediği sınavlar yapılıyor, yine böyle bir gün… kipa durağına geldim, gözlerime inanamadım… hani 63-515-330 otobüsleri vardır, volvo’lar değil de mercedesler.. izmir’in en güzel otobüslerinden.. üzerinde kocaman 525 yazıyor… gözlerim doldu… trafik sıkışık, yarım saatte vardık metroya, en güzel 525 anımdı…
Kampuste bu sene 5. senem ve ben geldğimde de o vardı hep o olacak…Arkadaşlar ben hatta 525 imiz hakkında kısa film senaryosu yazdım ve onun için hazırlık yapıcam…Yani 525 filme çekiliyor…Ey ahalii oynamk isteyen varsa buyursun gelsin…
Ve sıra anıma geldi…Yıl 2003 aylardan mart izmir de yine bahar yağmuru yağıyor,sabahın köründe 8 de Writing dersine yetişmek için heba olurken kendimi 525 zimize attım…Orta da körüğün olduğu yerde dururken kampusun orda eski dalyan eski days ın yeni şölen kafenin ordan dönerken körüğün olduğu akerdion alet yırtıldı ve üstünde ne kadar su varsa orta da körükte duranların üstüne…Ben de arada az biraz ıslandım…ne günlerdi yaw…bu sene mezun oluyorum en çok da seni özliyeceğim 525..
++++++
her dolulukta yolcu** alınabileceğini ispatlayan, tahminlerimizin hayal gücümüz ile sınırlı olduğunu gösteren otobüsün numarası.
+ abi bu durakta da durursa pes diycem 150 kişi olduk otobüste
- yok abi ne durması ne diyon sen
+ valla bilmiyom abi düşünüyorum da ben şöyle oturan yolcuya doğru eğilsem, sen şu demirle koltuk arasına girsen, yanımızdaki çift de biraz daha iç içe geçse bu bölge rahat bi 5 kişi alır. zaten bekleyen 30 kişi civarında fazla değil. inecekleri de hesaba katarsak oooooo..
bundan başka hareket ettikten sonra durdurulmaya teşebbüs edildiğinde büyük ihtimal şoförden "zaten beleş biniyon bi de sana özel hizmet mi vericez" anlamlı güzel bir de get hareketi yenir, umutlar bir sonraki otobüse kalır
# türkiye'nin ve izmir'in ilk ve tek rollar coaster'ı...abd'deki ve avrupa'daki diğer benzerlerine oranla daha yavas ve tek bi vagona 1000 kişi alabilme(biraz daha kassak daha büyük rakamlara ulasırız gibime geliyo) kapasitesine sahip olması onu diğerlerine göre daha farklı kılyor.. ayrıca takla atamaması diğerlerine göre bir eksiklik gibi gelebilir...ama uzun bir düzlükten sonra day's inn deki 1. viraj bu eksikliği tamamen kapatıyor...ayrıca söfölerin altlarındaki ikarusu ferrari zannedip bu viraja son süratle girmeleri ayrı bi heyecan...ama bu otobüsleri yapan mühendisleri tebrik etmek lazım cünkü bu kadar hızla 90 derecelik bu virajda devrilmemesi hakkatten bir mühendislik mucizesi...ayrıca otobüsün takip ettiği pistte istanbulpark'tan daha güzel...keskin virajlar(özellikle 1. ve 2. virajlar istanbulparkın 8. virajına bin basar) uzun düzlükler hemen ardında gelen şikanlar...allahtan ben ilk durakta iniyorumda bu 3 boyutlu insan yapbozuna(pardon ayagımı suraya koyabilirmiyim, dur kolumu surdan cıkardım mı tamam) daha fazla katlanmıyorum...
yaşanılan heyecan ve korkuyla bir çeşit radarı* andıran bir eğlence aracıdır. yaşanılanların her saniyesi beleşinizin hakkını vermektedir. anlayacağınız belediye amcalar yaptıkları işi oldukça iyi biliyorlardır.
bi kere ilk durakta beklerken neyse ya otobüs çok kalabalık bi sonrakine bineyim taktiği çoğu zaman işlememektedir. daha doğrusu böyle bişey yaptığınız zaman pasif olmamalısınız. işte oyun bu aşamada başlıyor. sağ omzunuzun kuvvetli olmasına, önünüze çıkanları bu omuzla sağa sola ittirip otobüse binme potansiyelinizin yüksekliğine bakmaktadır. (`ekstra bilgi:` aynı kural sabah 8-8.30 arası metroda da geçerlidir). otobüse bindikten sonra işte macera yeni başlamaktadır. ilk önce hafif bir ısınma turuyla otobüs fotokopicilerin önündeki virajı alır. ama bu daha hiçbişeydir ve macera yeni başlamaktadır. daha sonra bahsi geçen day's inn virajı vardır. buraya gelene kadar düz yolu tüm hızıyla alan otobüsümüzün özellikle arka tarafıda sürekli olarak yukarı aşağı hareket etmektedir. aslında otobüste fordçu insan yoktur, bu özelliğiyle insanlar fortçuluğa teşvik edilmektedir. zaten bu şahıslar aslında belediye amcanın özel olarak tuttuğu heyecanı katlama araçlarıdır. neyse devam edelim. day's inn virajı atlatıldıktan sonra yaşanan heyecanı insanlar biraz üzerinden atabilsin diye kısa süreli bir durulur. bu sırada bu heyecana dayanamayan bir grup insan otobüsten korkuyla iner ve oyun devam eder. insanlar üzerinden bu heyecanı attıktan sonra otobüsümüz yine bir anda hızlanır ve ikinci viraja doğru yola koyulur, bu virajda meşhur day's inn virajı kadar olmasada yine birçok yerde göremeyeceğiniz şekilde alındığı için fena değildir. aslında otobüslerin bir anda hızlanmasının tek sebebi şoförlerin kendi aralarındaki bir iddiadan ibarettir. kendi aralarında saniyede 120 km ye çıkma hayalleri ve iddiaları vardır ki bu bahsi gerçekleştiren ilk insanı(!?) büyük bir ödül beklemektedir. neyse efendim yarış tüm hızıyla devam ederken fazla konudan uzaklaşmayalım. şimdi geldik otobüsün en heyecansız ve bu oyuna hiç yakışmayan parkuruna. yarışı görenler otobüsümüze binmek için can atmaktadırlar ve bu yolda ne zaman otobüs hızlansa sürekli insanlar binmek istemektedir. tam otobüs hızlanıp virajı güzel bi şekilde alacakken yine insanların otobüse binme arzusu üzerine * duraklar. yarışın burdan sonrasında adrenalin miktarı ilk başlardaki kadar olmasa da yine de normalin üzerindedir. yine aynı tipte yollar ve virajlar devam etmektedir. tabi bu esnada yolda heyecan bulamayanlar için belediye amcaların bizler için özel olarak ithal ettiği kadrolu fordçu ve tinerci çocuk gösterisi vardır. zamanın kötü olduğu durumlarda ne yapacağını iyi bilen insanlar belki g.tü kurtarmaktadır, ama bu gerçeği bilmeyenler için durum hayli vahimdir. ama tabi durumu bilen şahsiyetler dahi bir tinerci karşısında ne yapacağını bilememektedir. çanta telefon cüzdan her an heryerde bulunabilen eşyalardır.
tüm herşey bitti oh be sağ salim geldik sonunda derken şoför amcanın keyfine göre son bi heyecan daha sizi beklemektedir. tam o oh çekilen anda şoför amca arka tekerlekle kaldırıma çıkarak yürekleri son birkez hoplatır ve kapıları açar. bu andan sonra herkes nereye gittiğini bilmezcesine sağa sola ileriye çarprazlara şuursuzca kaçışmaya başlar ve artık şoför şahsiyeti bıyık altından ince ince gülerek yeni kurbanlarını beklemektedir.