ĦĄЯĄMÍ
" hayal taciri "
- Katılım
- 6 Ara 2006
- Mesajlar
- 3,674
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 44
CİNLER
Cinlerden söz etmek istiyoruz bu sefer de. Varlık ve mevcudiyetleri Kur’ân ile haber verilmiş ve vasıfları hakkında pek çok hadîsler varid olmuş cinlerden.
Dilerseniz önce konumuzla ilgili hadîslere yer verelim:
"Cin taifesi (cinler) 3 kısımdır. Üçte birinin kanatları vardır ve uçarlar. Üçte biri yılanlar ve köpekler sûretindedir. Üçte biri de göçebe olup, insanlarla beraber dolaşırlar."
"Cinnilerin Benden iaşe (yiyecek) istemeleri üzerine Benim yanımda size verecek bir şey yok. Fakat isterseniz, rastladığınız her kemiği taze et ve her gübreyi de hurma yerine yiyiniz." hadîsi ise onların da yiyip-içtiklerini ve genellikle yiyeceklerinin hadîste zikrolunan olduğunu anlatır. Şeytanın da cin taifesinden olduğunu ve onun yiyeceklerinin ise Besmele çekilmeksizin yenen şeyler olduğunu hemen ifade edelim. Yani besmelesiz yenen şeylere şeytan da ortak olmaktadır! Bunun için yemeğin başında unutup da besmele çekmediğimiz ve yemek esnasında bunu hatırladığımız zaman Bismillahi ala evvelihi ve ahirihi demekte çok fayda vardır. O zaman şeytan mel'unu yediklerini geri çıkarır.
Cinlerin ateşten yaratıldığı hususu ise Kur’ân tarafından haber verilmiştir. Tabii ki, Kur’ân, cinlerin içinde mü'min olanların ve olmayanların bulunduğunu da haber vermiştir. Bu hususta Efendimiz aleyhisselâmın da hadîsleri mevcuttur:
"Cinlerin mü'min olanlarına da sevap (ve ahirette mükafat) vardır. Denildi ki: "Sevapları nedir?" Buyurdular ki, onlar A'raf'ta olurlar. Cennet'te olmayacaklar. "A’raf nedir?" diye sorulunca da, Cennet duvarıdır. Orada nehirler akar, ağaç ve meyveler biter, cevabını verdiler."
“Cin gecesinde, Rahman Sûresini cinlere okudum. Sizden iyi karşıladılar. Ve her "Febi eyyi elai Rabbikuma tekezziban (Şu halde Allah'ın hangi âyetini yalanlarsınız?) âyetine geldiğimde: "Haşa, Senin nimetlerinden hiçbirini yalanlamayız. Sana hamd olsun Allahım" dediler."
"Benim huzurumda müslüman olan cinniler ile müşrik olan cinniler müsamahada bulundular. Ve Benden kendilerini iskân etmemi (ikamet edecek yer göstermemi) istediler. Ben de müslüman olanların ma'mur (içinde insanların oturduğu) yerlerde ve müşriklerin de harab (ve oturulmaz) yerlerde ikamet etmelerini emrettim" hadîsi de harabe yerlerin tekin yerler olmadığını bizlere bildirmektedir.
Tabii ki, bu tür kötü cinlerin zararlarından korunmak için de alınacak tedbirler vardır. "Cinlerin azılılarına Bakara süresindeki "Ve ilahüküm ilahün vahidün" âyetinden itibaren 2 âyetin okunması kadar şiddetli gelen (tesir eden ve koruyan) bir şey yoktur" hadîsi de bu tedbirlerden birini haber vermektedir. Bu konuda bir başka hadîs ise şöyledir:
"(Cinlerin zararından korunmak için) De ki; Allah'ın kelime-i tamme'sine -ki o kelimeyi iyi de kötü de tecavüz edemez- yarattığın her şeyin şerrinden Sana sığınırım. Gece gelenin, gündüzün gelenin, göğe çıkanın, gökten inenin şerrinden Allah’a sığınırım, ancak hayırla gelen hariç. Ya Rahman. (Euzü billahil azîm ve bi kelimâtitâmetilleti lâ yücâvizühünne berrün ve lâ facirun min şerri mâ yenzilü minessemâ-i ve min şerri mâ ya’rucu fîhâ ve min şerri mâ zeree fil ardi ve min şerri mâ yahrucu minhâ ve min fitenilleyli vennehâri ve min tavârıkilleyli vennehâri illâ târikan yatruku bi hayrin yâ Rahmân)"
Ağaç diplerine ve topraktaki yarıklara ufak su dökmemek, -bilhassa geceleyin- taş atarken, sıcak su dökerken besmele çekmek de cinlerin zararına karşı alınacak tedbirlerdendir.Cinler konusunda bu kadar âyet ve hadîs-i şerif varid iken, birinin çıkıp da: "Cin min diye bir şey yok. Böyle kocakarı laflarına aldırmayın!" demesi aynı zamanda bu kadar âyet ve hadîsi de inkâr anlamına geleceği için insanı iman çizgisinden saptırır. Dikkat!
Müslüman olarak İslâm'ın haber verdiği her şeye inanmak, İslâm'ın doğru dediği her şeye doğru ve yanlış dediği her şeye de yanlış demekle mükellef olduğumuzu kabul etmek zorundayız. Bunun dışındaki yollar ise gerçek manada İslâm değildir, olamaz da...