Bu gün İntenethaberde Erdoğan Aktaş imzalı bir yazı aynen böyle diyor...
“İstanbul’daki trafiğin nedeni Diyarbakır”
İstanbul’un trafik sorunu tartışılıyor son günlerde. Başbakan’ın ortaya attığı vize ve plaka sınırlandırılması tepki de aldı. Ama buradan en azından şu sonuç ortaya çıkıyor ki, “Durum vahim” ve bunu artık herkes biliyor.
İstanbul’un can çekişmesini, trafik gürültüsünden anlayabilirsiniz. Çıldırtıcı. Korna sesleri, asabiyet, küfürler.
İstanbul’un hemen hiçbir ciddi sorunu ile baş edemeyen ve şu ana kadar parlak hiçbir çözüm önerisini görmediğimiz Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ise, “Kiracılar şehri terk etsin” mealinde bir şeyler söyledi. Sanırım herkes benim gibi tepki verdi. Sadece güldü.
Aslında, söylenenlerin özü şu: “İstanbul’a göçü önleyelim. Böylece sorunlar artmasın.”
Peki insanlar İstanbul’a neden göç ediyor?
Bu sorunun yanıtını bilmeyen herhalde yoktur. Sadece görmek istemediğimiz, unuttuğumuz, unutmaya çalıştığımız bir soru bu.
Bırakın bütün Anadolu’yu, sadece Diyarbakır örneğinden yürüyelim. Hani nasıl ki büyük şehir İstanbul’un bir kirliliği ve trafik gürültüsü vardır, işte Diyarbakır’ın da böylesi bir çığlığı var.
Çünkü insanlar aç. Çünkü insanlar işsiz. Çünkü insanlar çocuğuna, hastasına, sevdiğine bakamıyor, besleyemiyor, büyütemiyor. Kısacası, insanca yaşayamıyor.
Diyarbakır’ın arka sokaklarında, kelimenin tam anlamıyla sefalet diz boyu. Günlerce doğru dürüst yemek yiyemeyen, derme çatma kulübelerde, tir tir titreyerek barınmak zorunda kalan insanlar var.
Biliyor musunuz, buralarda insanların günlük geliri ortalama 1 dolar. Yani şöyle de düşünebilirsiniz: “Eğer Diyarbakır’da insanlar günlük bir dolar para kazanırsa, İstanbul’un trafiği içinden çıkılmaz hale gelir.”
Sadece trafik mi? İstanbul’un sokakları yürünmez, denizi yüzülmez, havası solunmaz hale gelir.
İstanbul’un trafiğinin en büyük nedeni, Diyarbakır’daki açlıktır.
Nasıl bir dengesizlik üzerine, denge kurulmaya çalışılıyor, farkında mısınız? Oysa ülkenin bir yanı ile, diğer ucu arasındaki fark bu kadar açılırsa, doğal olarak akışkanlık bir yöne doğru olacaktır. Tabi ki insanlar, en azından bir umut, çoluğu çocuğu için büyük şehirlere sığınmaya çalışacaktır. Bundan daha doğal ne var?
İstanbul’un trafik sorunu, oradaki açları doyurmadan çözülebilir mi? Ülkedeki sosyal çalkantılar, Diyarbakır’daki çığlığı dindirmeden engellenebilir mi? Sosyal adalet, insan hakları ve insan onuru, o çığlık devam ettikçe sağlanabilir mi? Terör engellenebilir mi mesela?
İstanbul’un trafiği, Diyarbakır’daki açlar doyurulmadan çö-zü-le-mez.
Bu yazıya yorum yazdım ancak yorumuma yer verilmedi.birkaç saat sonra bir yorum daha yazdım ancak ne mümkün, işlerine yaramayan yorumları yayınlamamkta ısrar ediyor adamlar.
Bu nasıl bir gazetecilik anlayışıdır, İstanbuldaki trafik sorunuyla diyarbakırın ne alakası var aç insan bir tek diyarbakırda mı yaşıyor Türkiyede başka şehirlerde açlık yokmu? bu yazının altında yatan gerçek nedeni hepiniz anladınız bu adam sorumlu gazetecilikle yalakalığı karıştırıyor galiba...
Bu haberi okuyan diğer vatandaşlar bizde açız teröre destek vermiyoruz diye bu atılmışlığımız neden diye sormazlarmı,
İşine gelmeyen yorumları yayınlamayan internethaberi ve böyle sorumsuz bir yazı yazarak kendine gazeteci diyen ama aslında hiçbir halt olmayan erdoğan aktaş ı esefle kınıyorum....
“İstanbul’daki trafiğin nedeni Diyarbakır”
İstanbul’un trafik sorunu tartışılıyor son günlerde. Başbakan’ın ortaya attığı vize ve plaka sınırlandırılması tepki de aldı. Ama buradan en azından şu sonuç ortaya çıkıyor ki, “Durum vahim” ve bunu artık herkes biliyor.
İstanbul’un can çekişmesini, trafik gürültüsünden anlayabilirsiniz. Çıldırtıcı. Korna sesleri, asabiyet, küfürler.
İstanbul’un hemen hiçbir ciddi sorunu ile baş edemeyen ve şu ana kadar parlak hiçbir çözüm önerisini görmediğimiz Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ise, “Kiracılar şehri terk etsin” mealinde bir şeyler söyledi. Sanırım herkes benim gibi tepki verdi. Sadece güldü.
Aslında, söylenenlerin özü şu: “İstanbul’a göçü önleyelim. Böylece sorunlar artmasın.”
Peki insanlar İstanbul’a neden göç ediyor?
Bu sorunun yanıtını bilmeyen herhalde yoktur. Sadece görmek istemediğimiz, unuttuğumuz, unutmaya çalıştığımız bir soru bu.
Bırakın bütün Anadolu’yu, sadece Diyarbakır örneğinden yürüyelim. Hani nasıl ki büyük şehir İstanbul’un bir kirliliği ve trafik gürültüsü vardır, işte Diyarbakır’ın da böylesi bir çığlığı var.
Çünkü insanlar aç. Çünkü insanlar işsiz. Çünkü insanlar çocuğuna, hastasına, sevdiğine bakamıyor, besleyemiyor, büyütemiyor. Kısacası, insanca yaşayamıyor.
Diyarbakır’ın arka sokaklarında, kelimenin tam anlamıyla sefalet diz boyu. Günlerce doğru dürüst yemek yiyemeyen, derme çatma kulübelerde, tir tir titreyerek barınmak zorunda kalan insanlar var.
Biliyor musunuz, buralarda insanların günlük geliri ortalama 1 dolar. Yani şöyle de düşünebilirsiniz: “Eğer Diyarbakır’da insanlar günlük bir dolar para kazanırsa, İstanbul’un trafiği içinden çıkılmaz hale gelir.”
Sadece trafik mi? İstanbul’un sokakları yürünmez, denizi yüzülmez, havası solunmaz hale gelir.
İstanbul’un trafiğinin en büyük nedeni, Diyarbakır’daki açlıktır.
Nasıl bir dengesizlik üzerine, denge kurulmaya çalışılıyor, farkında mısınız? Oysa ülkenin bir yanı ile, diğer ucu arasındaki fark bu kadar açılırsa, doğal olarak akışkanlık bir yöne doğru olacaktır. Tabi ki insanlar, en azından bir umut, çoluğu çocuğu için büyük şehirlere sığınmaya çalışacaktır. Bundan daha doğal ne var?
İstanbul’un trafik sorunu, oradaki açları doyurmadan çözülebilir mi? Ülkedeki sosyal çalkantılar, Diyarbakır’daki çığlığı dindirmeden engellenebilir mi? Sosyal adalet, insan hakları ve insan onuru, o çığlık devam ettikçe sağlanabilir mi? Terör engellenebilir mi mesela?
İstanbul’un trafiği, Diyarbakır’daki açlar doyurulmadan çö-zü-le-mez.
Bu yazıya yorum yazdım ancak yorumuma yer verilmedi.birkaç saat sonra bir yorum daha yazdım ancak ne mümkün, işlerine yaramayan yorumları yayınlamamkta ısrar ediyor adamlar.
Bu nasıl bir gazetecilik anlayışıdır, İstanbuldaki trafik sorunuyla diyarbakırın ne alakası var aç insan bir tek diyarbakırda mı yaşıyor Türkiyede başka şehirlerde açlık yokmu? bu yazının altında yatan gerçek nedeni hepiniz anladınız bu adam sorumlu gazetecilikle yalakalığı karıştırıyor galiba...
Bu haberi okuyan diğer vatandaşlar bizde açız teröre destek vermiyoruz diye bu atılmışlığımız neden diye sormazlarmı,
İşine gelmeyen yorumları yayınlamayan internethaberi ve böyle sorumsuz bir yazı yazarak kendine gazeteci diyen ama aslında hiçbir halt olmayan erdoğan aktaş ı esefle kınıyorum....