- Katılım
- 11 Mar 2008
- Mesajlar
- 20,694
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
AK Parti Dış İlişkiler Koordinatör Başkan Yardımcısı Suat Kınıkoğlu, Arap Baharı'ndan başta Ürdün, Suudi Arabistan ve Bahreyn olmak üzere diğer bölge ülkelerinin de etkinlenebileceğini söyledi ve bu ülkelere Türkiyenin yardımcı olmaya hazır olduğunu belirtti.
Kurucu direktörlüğünü üstlendiği Stratim (Stratejik İletişim Merkezi) tarafından düzenlenen İstanbul Forumunda hurriyet.com.trnin sorularını yanıtlayan Kınıkoğlu, öncelikli olarak, günün sıcak gelişmelerinden Beşar Esadın Arap Birliğinin sunduğu çözüm planını kabul edeceği haberi hakkındaki düşüncelerini paylaştı.
Suriye lideri Esadın kararını olumlu istikamette atılmış bir adım olarak nitelendiren Kınıkoğlu şöyle devam etti:
Sağlanan anlaşmanın ne gibi ayrıntılara sahip olduğunu şimdilik bilmesek de, ilk etapta tankların şehirlerden çekilmesi, şiddetin durması ve seçimlerin yapılmasına yönelik bir anlaşma sağlanmışa benziyor. Ancak hatırlarsanız, Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, ve Dışişleri Bakanımız vasıtasıyla iletilen mesajlara da, Suriye yönetimi tarafından olumlu yanıt verilmiş, sunulan tekliflerin kabul edildiği bildirilmişti, fakat verilen sözler ya yerine getirilmedi ya da kısmen yerine getirildi. İnşallah, Arap Birliği ile Esad arasında varılan anlaşma da buna benzemez ve üzerinde uzlaşılan kararlar gerçekten uygulanır.
İDEOLOJİK VEYA MEZHEPSEL BİR YAKLAŞIMIMIZ YOK
Türkiyenin duruma müdahalesine ilişkin de açıklamada bulunan Kınıkoğlu, Türkiye Esad yönetiminin, Suriye halkının meşru isteklerine cevap vermesini istiyor. Bunu isterken de, herhangi bir ideolojik veya mezhepsel bir yaklaşımımız da yok. Tamamen insani ve demokratik bir bakış açısıyla komşu ülkemizde halkın taleplerinin yerine getirilmesini istiyoruz. Ancak Suriye tarafından somut girişimlerin yapıldığını görmeden fazla sevinemeyeceğim dedi.
Yakın bir geçmişe kadar hüküm süren, Suriye ile Ak Parti hükümeti arasındaki sıcak ilişkinin bir anda nasıl tam tersine döndürdüğü sorusu üzerine Kınıkoğlu, İlişkilerimizdeki kopma, Suriye güvenlik güçlerinin kendi halkına şiddet göstermesi, onları öldürmeye başlamasıyla gerçekleşti. Türkiyenin bu şiddet kullanımının sonlandırılması gerektiği yönündeki uyarılarına yanıt verilmemesi neticesinde ilişkiler bugünkü duruma geldi. Bir komşu ülkede, barışçıl ve sivil gösterilerin ölümlere neden olması kabul edilemez şeklinde konuştu.
SURİYEDE MUHALEFETİN BİRAZ DAHA PİŞMESİ LAZIM
Esad devrilince ülkedeki siyasi gelişmelerin ne yönde ilerleyeceğiyle ilgili olarak, Suriyedeki politik oluşumların şimdiye dek dağınık bir görüntü sergilediğini dile getiren Kınıkoğlu, Türkiyede kurulan Suriye Ulusal Konseyi ile dağınıklık biraz toparlanmış oldu. Ülkenin farklı sesleri, farklı mezheplerinden gruplar bir platformda birleşmiş oldu. Ancak Suriye muhalefetinin hâlâ biraz daha pişmeye, olgunluk kazanmaya ihtiyacı var. Kendilerini hazırlayabilmeleri için onlara biraz daha zaman tanımak lazım dedi.
LİBYANIN AVANTAJIYLA DEZAVANTAJI AYNI
Arap Baharının uğradığı ülkelerdeki kaos ve belirsizlik ortamına değinen Kınıkoğlu, Arap Baharı ile, yapılan devrimlerle ilgili hayale kapılmamak lazım uyarısında bulundu ve her ülkenin şartlarının farklı olduğuna dikkati çekmek için şu ifadeleri kullandı:
Her ülkedeki gelişmeler birbirinden ayrı, çünkü her ülkenin orta sınıfı, siyasal kültürü farklı. Örneğin, Tunus ile Libya arasında hiçbir benzerlik yok. Tunus orta sınıfı olan, daha laik bir yönetim alışkanlığı olan bir ülke. Öte yandan Libyadaki yapı, tamamen tek bir kişinin üzerine kurulmuş. Onun ölümüyle birlikte arkasında hiçbir şey kalmadı. Devlet geleneği yok, kurumları yok. Libya aslında hem avantajlı hem dezavantajlı. Avantajlı, çünkü sıfırdan bir devlet kurabilirler. Onları engelleyebilecek bir yapı veya gelenek yok. Ama aynı nedenden, yani sıfırdan başladıkları için çok zor. Libyalılar kabile ve klan kavgasına gitmezse, bunu gerçekleştirebilecek maddi güçleri de olduğu için çok güzel bir başlangıç yapabilir.
TARİHİN ÖNÜNDE DURMAK MÜMKÜN DEĞİL
Devrimlerin esasen olumlu olduğunu, ancak kısa vadede belirsizlik, kaos, çatışmalar ve hatta iç savaşlara neden olabileceğini ifade eden Kınıkoğlu, bu olumsuz sonuçların da, bir süre için kaçınılmaz olduğu görüşünü şu sözlerle açıkladı:
Orta ve uzun vadede baktığınız zaman, bu değişimler eninde sonunda olacaktı, kaçışı yoktu. Yaşadığımız çağda demokratik olmayan, hiçbir şekilde hesap vermeyen yönetimlerin varlığını sürdürmesi mümkün değil. Avrupanın da tarihine bakarsanız, on yıllarca, yüz yıllarca süren savaşlardan sonra demokratik düzene geçilmiş. Arap ülkelerindeki değişim çok ani oldu, ama tarihin önünde durmak da mümkün değil. Devrimler çok doğal bir şekilde, 1980'li ve 90lı yıllarda Doğu Avrupa ülkelerinde komünist rejimlerin birden yıkılıp özgürleşmesi gibi gerçekleşti.
DEVRİM DALGASI DEVAM EDEBİLİR
Arap Baharı sürecinin bir müddet daha devam edeceğini belirten Kınıkoğlu, bu dalga yaygınlaşırsa Ürdün, Suudi Arabistan ve Bahreyn gibi başka ülkelerin de etkinlenebileceği ihtimalini vurguladı ve tüm bu ülkelere Türkiyenin teknik destek vermeye, yardımcı olmaya hazır olduğunu belirtti, ama bu devrimlerin ülkelerin kendi iç dinamikleriyle meydana geleceğinin de altını çizdi.
Filistinin UNESCOya üyelik başvurusunun onaylanmasına da değinen Suat Kınıkoğlu, bu gelişmenin Filistinin Birleşmiş Milletlere yaptığı üyelik başvurusu sonrası gelişen süreçte, olumlu bir psikolojik katkısının olacağını dile getirdi.
Kaynak
Kurucu direktörlüğünü üstlendiği Stratim (Stratejik İletişim Merkezi) tarafından düzenlenen İstanbul Forumunda hurriyet.com.trnin sorularını yanıtlayan Kınıkoğlu, öncelikli olarak, günün sıcak gelişmelerinden Beşar Esadın Arap Birliğinin sunduğu çözüm planını kabul edeceği haberi hakkındaki düşüncelerini paylaştı.
Suriye lideri Esadın kararını olumlu istikamette atılmış bir adım olarak nitelendiren Kınıkoğlu şöyle devam etti:
Sağlanan anlaşmanın ne gibi ayrıntılara sahip olduğunu şimdilik bilmesek de, ilk etapta tankların şehirlerden çekilmesi, şiddetin durması ve seçimlerin yapılmasına yönelik bir anlaşma sağlanmışa benziyor. Ancak hatırlarsanız, Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, ve Dışişleri Bakanımız vasıtasıyla iletilen mesajlara da, Suriye yönetimi tarafından olumlu yanıt verilmiş, sunulan tekliflerin kabul edildiği bildirilmişti, fakat verilen sözler ya yerine getirilmedi ya da kısmen yerine getirildi. İnşallah, Arap Birliği ile Esad arasında varılan anlaşma da buna benzemez ve üzerinde uzlaşılan kararlar gerçekten uygulanır.
İDEOLOJİK VEYA MEZHEPSEL BİR YAKLAŞIMIMIZ YOK
Türkiyenin duruma müdahalesine ilişkin de açıklamada bulunan Kınıkoğlu, Türkiye Esad yönetiminin, Suriye halkının meşru isteklerine cevap vermesini istiyor. Bunu isterken de, herhangi bir ideolojik veya mezhepsel bir yaklaşımımız da yok. Tamamen insani ve demokratik bir bakış açısıyla komşu ülkemizde halkın taleplerinin yerine getirilmesini istiyoruz. Ancak Suriye tarafından somut girişimlerin yapıldığını görmeden fazla sevinemeyeceğim dedi.
Yakın bir geçmişe kadar hüküm süren, Suriye ile Ak Parti hükümeti arasındaki sıcak ilişkinin bir anda nasıl tam tersine döndürdüğü sorusu üzerine Kınıkoğlu, İlişkilerimizdeki kopma, Suriye güvenlik güçlerinin kendi halkına şiddet göstermesi, onları öldürmeye başlamasıyla gerçekleşti. Türkiyenin bu şiddet kullanımının sonlandırılması gerektiği yönündeki uyarılarına yanıt verilmemesi neticesinde ilişkiler bugünkü duruma geldi. Bir komşu ülkede, barışçıl ve sivil gösterilerin ölümlere neden olması kabul edilemez şeklinde konuştu.
SURİYEDE MUHALEFETİN BİRAZ DAHA PİŞMESİ LAZIM
Esad devrilince ülkedeki siyasi gelişmelerin ne yönde ilerleyeceğiyle ilgili olarak, Suriyedeki politik oluşumların şimdiye dek dağınık bir görüntü sergilediğini dile getiren Kınıkoğlu, Türkiyede kurulan Suriye Ulusal Konseyi ile dağınıklık biraz toparlanmış oldu. Ülkenin farklı sesleri, farklı mezheplerinden gruplar bir platformda birleşmiş oldu. Ancak Suriye muhalefetinin hâlâ biraz daha pişmeye, olgunluk kazanmaya ihtiyacı var. Kendilerini hazırlayabilmeleri için onlara biraz daha zaman tanımak lazım dedi.
LİBYANIN AVANTAJIYLA DEZAVANTAJI AYNI
Arap Baharının uğradığı ülkelerdeki kaos ve belirsizlik ortamına değinen Kınıkoğlu, Arap Baharı ile, yapılan devrimlerle ilgili hayale kapılmamak lazım uyarısında bulundu ve her ülkenin şartlarının farklı olduğuna dikkati çekmek için şu ifadeleri kullandı:
Her ülkedeki gelişmeler birbirinden ayrı, çünkü her ülkenin orta sınıfı, siyasal kültürü farklı. Örneğin, Tunus ile Libya arasında hiçbir benzerlik yok. Tunus orta sınıfı olan, daha laik bir yönetim alışkanlığı olan bir ülke. Öte yandan Libyadaki yapı, tamamen tek bir kişinin üzerine kurulmuş. Onun ölümüyle birlikte arkasında hiçbir şey kalmadı. Devlet geleneği yok, kurumları yok. Libya aslında hem avantajlı hem dezavantajlı. Avantajlı, çünkü sıfırdan bir devlet kurabilirler. Onları engelleyebilecek bir yapı veya gelenek yok. Ama aynı nedenden, yani sıfırdan başladıkları için çok zor. Libyalılar kabile ve klan kavgasına gitmezse, bunu gerçekleştirebilecek maddi güçleri de olduğu için çok güzel bir başlangıç yapabilir.
TARİHİN ÖNÜNDE DURMAK MÜMKÜN DEĞİL
Devrimlerin esasen olumlu olduğunu, ancak kısa vadede belirsizlik, kaos, çatışmalar ve hatta iç savaşlara neden olabileceğini ifade eden Kınıkoğlu, bu olumsuz sonuçların da, bir süre için kaçınılmaz olduğu görüşünü şu sözlerle açıkladı:
Orta ve uzun vadede baktığınız zaman, bu değişimler eninde sonunda olacaktı, kaçışı yoktu. Yaşadığımız çağda demokratik olmayan, hiçbir şekilde hesap vermeyen yönetimlerin varlığını sürdürmesi mümkün değil. Avrupanın da tarihine bakarsanız, on yıllarca, yüz yıllarca süren savaşlardan sonra demokratik düzene geçilmiş. Arap ülkelerindeki değişim çok ani oldu, ama tarihin önünde durmak da mümkün değil. Devrimler çok doğal bir şekilde, 1980'li ve 90lı yıllarda Doğu Avrupa ülkelerinde komünist rejimlerin birden yıkılıp özgürleşmesi gibi gerçekleşti.
DEVRİM DALGASI DEVAM EDEBİLİR
Arap Baharı sürecinin bir müddet daha devam edeceğini belirten Kınıkoğlu, bu dalga yaygınlaşırsa Ürdün, Suudi Arabistan ve Bahreyn gibi başka ülkelerin de etkinlenebileceği ihtimalini vurguladı ve tüm bu ülkelere Türkiyenin teknik destek vermeye, yardımcı olmaya hazır olduğunu belirtti, ama bu devrimlerin ülkelerin kendi iç dinamikleriyle meydana geleceğinin de altını çizdi.
Filistinin UNESCOya üyelik başvurusunun onaylanmasına da değinen Suat Kınıkoğlu, bu gelişmenin Filistinin Birleşmiş Milletlere yaptığı üyelik başvurusu sonrası gelişen süreçte, olumlu bir psikolojik katkısının olacağını dile getirdi.
Kaynak