Şiir Arşivi :(

0ğuzhan

New member
Katılım
4 Kas 2005
Mesajlar
2,722
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Sivas
SENİ SEVİYORUM......
BU SEVGİ ANLATILMAZ HİÇBİR SÖZLE
ÇAĞLAYAN BİR NEHİR
FIRTINALI BİR RÜZGAR
AŞKIMIN SADECE BİR KISMI OLABİLİR
BENİM SANA OLAN İHTİYACIM
ÇİÇEĞİN SUYA,BEBEĞİN ANNEYE
İNSANIN UYKUYA OLAN İHTİYACI GİBİDİR
YANIMDA OLMADIĞIN ZAMAN SOLMUŞ BİR ÇİÇEK
KOLLARININ ARASINDA İSE
AŞK SARHOŞU OLMUŞ BİRİYİM........




--------------------------------------------


d459ddc4bd.jpg


---------------------------------------



Ellerimle değil yüreğimle tuttum ellerini
Papatyalar ektin gönlüme dizi dizi papatya yüzlü bebeğim.
Çağlayanlara rakip oldu coştu gönlüm
Gözlerinden süzülen sevgi sağanağını altında.
Avuçlarında özledim aşkı,
Sabah meltemi gibi nefesini yüzümde özledim
Sarmaşık gülleri kokulu saçlarına dokunmak istedim ama yapamadım.
Dokununca solacak orkide kadar güzeldin kıyamadım.
Gözlerinde dolaştım kar beyaz bulutları
Güneşin renginde gördüm,alev rengi dudaklarını

Cesaretim yok kollarımla sarmaya
Gözlerimle sardım,öptüm ipek renkli saçlarını
Çok istedim cennet kokundan bir nefes almayı
Hasretinin ateşine yandım da çiçeğim,taç yapraklarına dokunmaya kıyamadım

Dünyaları verirdim gülleri kıskandıracak dudaklarından dökülecek bir tek söze
Bir tatlı gülüşüne değişmem dünyanın servetini
Başımda uçuşan kar taneleri değil,hasret melekleri
Ber kez “seviyorum “deyişinle,bir ömür bağışlayacaksın bana
Yıldızlardan taht kuracaksın,mutluluktan kuleler
Biliyorum bu kadarcık mutluluğu bana çok görmezsin.
Çünkü sen melekleri kıskandıracak kadar güzelsin.

Bana benden daha yakınsın,
Yüreğimde,bedenimde,ruhumda her yerdesin
Ellerine bağışladım yüreğimi
Yakamozlar sevişen dalgalar gibi özlemle gidip geliyor ruhum
Güneşe tutsak kar taneleri gibi aşkınla damla damla eriyorum.
Düşlerim bile tutsak oldu aşkına
Seni kendimden bile çok seviyorum.
 
YERYÜZÜ AŞKIN YÜZÜ

Aşksız ve paramparçaydı yaşam
bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

Aşk demişti yaşamın bütün ustaları
aşk ile sevmek bir güzelliği
ve dövüşebilmek o güzellik uğruna.
işte yüzünde badem çiçekleri
saçlarında gülen toprak ve ilkbahar.
sen misin seni sevdiğim o kavga,
sen o kavganın güzelliği misin yoksa...

Bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bin kez budadılar körpe dallarımızı
bin kez kırdılar.
yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz
bin kez korkuya boğdular zamanı
bin kez ölümlediler
yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

Geçtiğimiz o ilk nehirlerden beri
suyun ayakları olmuştur ayaklarımız
ellerimiz, taşın ve toprağın elleri.
yağmura susamış sabahlarda çoğalırdık
törenlerle dikilirdik burçlarınıza.
türküler söylerdik hep aynı telden
aynı sesten, aynı yürekten
dağlara biz verirdik morluğunu,
henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz...

Ne gün batışı ölümlerin üzüncüne
ne tan atışı doğumların sevincine
ey bir elinde mezarcılar yaratan,
bir elinde ebeler koşturan doğa
bu seslenişimiz yalnızca sana
yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

Saraylar saltanatlar çöker
kan susar birgün
zulüm biter.
menekşelerde açılır üstümüzde
leylaklarda güler.
bugünlerden geriye,
bir yarına gidenler kalır
bir de yarınlar için direnenler...

Şiirler doğacak kıvamda yine
duygular yeniden yağacak kıvamda.
ve yürek,
imgelerin en ulaşılmaz doruğunda.
ey herşey bitti diyenler
korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
ne kırlarda direnen çiçekler
ne kentlerde devleşen öfkeler
henüz elveda demediler.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek
 
Mutfak camındayım.

Nasıl üşüdüğümü bilemezsin. Menekşelerim çiçek vermiyor artık anne. Söylediğin gibi hep dibinden su verdim ama… Şimdi telefon açsam sana, sesini duymak da yetmiyor ki. Hep aynı cümleler; “Babamlar nasıl, ilacını aldın mı?” Nedenini bilmediğim bir ağlamak var içimde. Bir yerlere sığdıramıyorum yüreğimi. Bazen mutfakta dalıp giderdin yemek yaparken, tahta kaşıkla tencerenin başında öylece ne düşünürdün acaba? Özlemek çok fena anne. Anlamak seni; daha da fena… Omuzlarım ağrıyarak uyanıyorum sabahları. Benim kızımın omuzlarımı ovmasına daha çok var. Gittikçe sana mı benziyorum ben, ya da “Annenin kaderi kıza” dedikleri doğru mu? “Baban eskitir her şeyi kızım” demiştin bir kez, anlamamışım meğer, eskiyormuş anneciğim. Omzunu ovacak kalmıyormuş meğer aynı evin içinde. Şimdi duysan bunları ne üzülürsün; mutsuz mu kızım diye, çoktan kendinden vazgeçmiş bir sesle. Mutsuz değilim de anne, yağmura ve mutfağımdaki kedere çare bulamıyorum. Evimi topluyor, toz alıyor, patlıcan kızartıyor, televizyon seyrediyor, akşam çalan kapıyı açıyorum, açtığımı gören olmuyor. Pişirdiğim yeniyor da, güzel olmuş denmiyor. Çay demleniyor, demleniyor, demleniyor… Kederim mutfağımın her yerine yerleşiyor. Ah nasıl eskiyor her şey anne, nasıl eskiyor. Eskilerimi de atmaya kıyamıyorum. Seni çok özlüyorum. Bana yasakladığın bahçeler, sana da mı uzaktı hep? Gidemeyişine ağladın mı sende? Ne zaman eskiyor sevgiler? Ödenen bedellerin acısı geçince mi? İşte böyle, kalbimde bir
 
Papatyalar Açtığında

Papatyalar açtığında
Hep kırlarda buluşur
Seninle aynı oyunu oynardık
çocukluğumuzdan beri

Ben gözlerimi kapar
Bir ağaca yaslayıp başımı
İçimden sayardım
Bir, iki, üç...

Sonra gözlerimi açar
Pes diyene kadar arardım
Seni bulamazdım
Saklanmakta ustaydın

Kazanmanın sevinciyle koşup
Bana sarılman vardı ya
Sarhoş ederdi beni sevgilim
Bir kadeh bile içmeden

Söylediler inanmadım gittiğine
Görmez misin papatyalar açtı
Yine kırlardayım
Başımı yasladım o ağaca
Bak kapıyorum gözlerimi
Sayıyorum içimden
Bir, iki, üç...

Duymuyor musun sevdiceğim
Hadi artık pes dedim...
 
M u t lu l u k

Masmavi denizlere bir gemi açılır
Kabarır dalgalar baş döndürür
Sonra demir atarsın bir limana
Bekleyen bir çift göz anlatır (M)

Hani o güneşli yolda yürürken
Ağaç gölgeleri bizi korurken
Ağacı kesip güneşe kavuşmak için
Gittiğimiz yerin adını cevaplarken (M)

Görürsün içten bir gülüş ardında
Görürsün gülen gözlerin ortasında
Görürsün sevda için yüreğin atışında
Yokluğunda hayat durur görürsün (M)

Bir çocuğa sevgidir gözlerinden öpmek
Bir büyüğe saygıdır elinden öpmek
Bazen bir dost elini tutmak
Karşılıksız saygı ve sevgi alışverişidir (M)

Yalnız gecelerin soğuk karanlığında
Sabahı bekleyen suskunluğun ardında
Ve kayan bir yıldıza baktığında
Tutmak istersin hemen o anda (M)

Uyumaktır güven veren bir omuzda
Dokunmaktır şefkat dolu bir kola
Ya da bir busedir yanakta
Tatlı şirin bir dudaktan olan (M)

Paylaşımdır değerini artıran
Sevgidir temelini sağlamlaştıran
Aşktır bitmeyen sonsuzlukta
Bitmesin dileğini eksik etmediğimiz (M)

Bazen arıyorum bir yağmur damlasında
Bazen sevinçlerden kopan bir damlada
Bazen sel olup akıyor o bir damla
Sonra da yüzdürüyor o bir damla (M)

(M) : Mutluluk
 
ÖLÜMSÜZ KIRMIZI GÜLLER


Kan rengi, kırmızı güllere bayılırdı. Zaten onlarla adaştı da. Rose, Gül... Kocasının sevgili Rose’u. Her yıl Sevgililer Günü’nü kapının önünde bulunduğu enfes fiyonklarla süslü kucak dolusu kırmızı güllerle kutlardı. Hiç aksatmadan. Hatta eşini kaybettiği yıl dahi kapısı çalınmış, gülleri kucağına bırakılmıştı. Tıpkı geçmişte olduğu gibi, küçük bir kartla birlikte. Her yıl güllere iliştirdiği karta aynı cümleleri yazardı: "Seni geçen sene bugünkünden daha çok seviyorum..." Birden bunların son gülleri olduğunu düşündü. Önceden ısmarlamış olmalıydı. Öleceğini nasıl bilebilirdi?. Zaten her şeyi önceden planlamayı ve yapmayı severdi. Yumurta kapıya gelmeden.
Gülleri özenle içeri taşıdı. Saplarını kesti, vazoya yerleştirdi. Vazoyu da konsolun üzerine, eşinin kendisine gülümseyen fotoğrafının yanına koydu. Orada kocasının koltuğunda oturup saatlerce gülleri seyretti. Sessizce...
Bitmek bilmeyen bir yıl geçti. Yapayalnız ve hüzün dolu bir yıl. Sonra bir sabah kapı çalındı. Tıpkı eski günlerde olduğu gibi. Kırmızı gülleri, üzerinde küçük kartıyla birlikte eşikteydi. Sevgililer Günü’nü kutluyordu. Gülleri içeri aldı. Şaşkınlık içinde doğru telefona gitti. Çiçekçi dükkanını aradı. Onu bu kadar üzmeye kimin hakkı vardı? "Biliyorum" dedi çiçekçi. "Eşinizi geçen yıl kaybettiniz. Telefon edeceğinizi de biliyordum. Bugün size yolladığım gülleri çok önceden ısmarlamış, parasını da ödemişti. Hep öyle yapardı zaten. Hiç şansa bırakmazdı. Dosyamda talimat var. Bu çiçekleri size her yıl yollayacağım. Bir de özel kart vardı, kendi el yazısıyla. Bilmeniz gerekir diye düşünüyorum. Ölümünden sonra çiçeklere iliştirmemi istediği kart."
Rose hıçkırıklar arasında teşekkür ederek telefonu kapadı. Parmakları titreyerek zarfı açtı. "Merhaba sevgilim" diye başlıyordu kart.
"Bir yıldır ayrıyız. Umarım senin için zor olmamıştır. Yalnızlığını ve acılarını hissedebiliyorum. Giden sen, kalan ben olsaydım neler çekerdim kim bilir? Sevgi paylaşıldığında yaşamın tadına doyum olmuyor. Seni kelimelerle anlatılamayacak kadar çok sevdim. Harika bir eştin. Dostum, sevgilim benim. Sadece bir yıldır ayrıyız. Kendini bırakma. Ağlarken bile mutlu olmanı istiyorum. Onun için bundan sonraki yıllarda güller hep kapımızda olacak. Onları kucağına aldığında paylaştığımız mutluluğu ve sevgimizi düşün. Seni hep sevdim. Her zaman da seveceğim. Ama sen yaşamalısın. Devam etmelisin. Lütfen... Mutluluğu yeniden yakalamaya çalış. Kolay değil, biliyorum ama bir yolunu bulacağına eminim. Güller, senin kapıyı açmadığın güne dek gelmeye devam edecek. O gün çiçekçi beş ayrı zamanda gelip kapıyı çalacak, eve dönüp dönmediğini kontrol edecek. Beşinciden sonra emin olarak gülleri ona verdiğim yeni adrese getirip, seninle yeniden ve ebediyen kavuştuğumuz yere bırakacak..."
 
ellerine sağlık.
 
Ya ELveda Diceksin Ya da Vedasiz Seveceksin
canin mi sikiliyor canim; çaresi var
s e v e c e k s i n....

ama delikanli gibi
bikmadan usanmadan,
deli-dolu olacak yüregin
pit-pit atacak kalbin,adini her andiginda
askin için dua edeceksin hep
yemeklerden sonra,bir yürek ölçüsü alacaksin...
yatarken basini yastiga koydugunda
besmele yerine adiyla kalkacaksin
sabah uyandiginda.
kosup gideceksin kollarina
basini omuzuna yaslayacak
nefesini içine çekeceksin,
gözlerinin içinden öpeceksin
için yandiginda...


ellerin mi üsüyor,kolayi var:
s e v e c e k s i n...

ama bütün benliginde,alev alev yanginlarla,
ates gibi yanacak,lav gibi yakacaksin
yeri gelip dost gibi,zaman zaman ana gibi
ama hep gözlerinde sevgiyle bakacaksin,
sevmekten utanmayacaksin.
dostlarim ne der diye degil,
sevdam bensiz ne yapar diye düsünecek,
daglar yerinden oynasa
dimdik sevdali kalacaksin...
bir tek o tutacak ellerinden birakmadan
bir bahar gibi dolacak içine
nefesin tükendiginde...


yaslaniyor musun,e onun da çaresi var
s-e-v-e-c-e-k-s-i-n...

yeni dogmus bir bebegin anneye özlemi gibi
öylesine sefkatle içgüdüyle.
yeniden dogmus gibi olacaksin
sevginin gücüyle.
sevgi yasatacak içindeki masum çocugu
ellerinde tomurcuk güller,
gözlerinde bugu...
hayallerinde degil,
yüreginde yasatacaksin sevdani
bak o zaman neler olacak
yasemen kokulari saracak her bir yanini
daha bir mor açacak menekselerin
daha bir duygu yüklü olacak siirlerin.
yani diyorum ki:
epeyi bir ertelenecek son seferin.

beraber çekildigimiz resimler
saramayacak sandiginin bir kösesinde.
son karar senin sevgilim;
ya elveda diyeceksin/ya vedasiz seveceksin.
adresimi biliyorsun:
Yanibasima geleceksin...
__________________






Benim tek suçum seni sevmekkk

Kalbimde bir saplanti
Onun acisi kalbime saplandi
Hayat tuncer olmu$ pe$imde
Elleri pençe olmu$ ensemde
Kaderim iki gözü önüme akti
Seni bir ba$kasiyla dü$ünemedim
$erefsiz oldugunu tahmin edemedim
inkar etmem seni sevdim
Ne mal oldugunu $imdi ögrendim
Seni bir kalemle sildim
Silemedigim tek $ey içimdeki nefretin
Fazla aldanma zaman her derde devadir unutma
Sen beni hiç haketmedin aslinda
Beni aldatsanda sen yenildin bana
Arkandan agladigimi sakin sanma
Ba$ladik bir kere bu oyuna
kurtulu$un olacagini sanma
Bak sende bir yere varamadin
Bak sende yikildin
Bak da gör aynaya
Dönmeye kalkma sakin bana
Unutabilir'miyim bunu bilemem
Aldatmana kar$i seni kabullenemem
Gururumu yenemem
Gönlümü sana veremem
Ama senden bir ba$kasinida sevemem
Benim tek suçum seni sevmi$tim
Bakma bana öyle inanmam kanmam bir daha
Kandim bir defa
Seni sevemem bin defa
Gözüme sakin bir daha görünme
Geri dönmek için kapimda tepinme .
Gülmelerim yok olup birakmi$ beni
Hedefini nereye aldin
ihanetlerle'mi ya$adin
Gördün'mü adalet yerini buluyor
Yoksa hayalindeki ihanet yolunda'mi yürüyor
Baksana $u haline konu$maya bile gücün yok
Bana bakmaya kalmami$ dermanin .
Seni sevebilmem için tekrar'mi ba$lasam
Kanin akar'mi bicagi kalbine saplasam
Kalbin sever'mi altinla kaplasam
Utancindan toprak ariyorsun ama toprak bile seni kabullenmez .
Sevseydi gider'miydi ?
Özlese döner'miydi ?
Beyaz kefen giyseydim kabrime gelir'miydi ?
Yari yolda birakmi$ senin flörtlerin
Sevgiye susami$ bir çöl gibi kalmi$
Acinacak bir halde
Ayaklari ate$ üstünde yürüyor
Gözlerin i$ik ariyor belli
Gelme canin yanar
Elalem seni sevdigimi sanar
Gelme kapimin önüne bir daha
Kalbim kanar
Can yaktin Cani ya$arken ya$amimi elimden aldin
$imdi ise tek ba$ina kaldin
Ben senin gibilerini gömerim bir bardak rakiya
Sen artik kapanmi$ kapisin umutlarima
Bir daha giremezsin kanima
Silah dayasan alnimin tam ortasina
Dönmem sana bir daha
çünkü ben artik yeminliyim
Benden bu kadar
Sana elveda
çünkü ben o eski ben degilim artik
Seeen mutlu ol yeter
 
Geri
Üst