Sahilim
New member

İklimin ayaza bilenmiş ellerinden ödünç alıyorum yine ve yeni bir seferi daha…Vakit kimin şakaklarından dökülüyor usulca,bilmiyorum…Üstündeki ince çiziklerinden sızan kanlı kelamlar sarıyorum,kimse bilmez anlamlarını hangi lisanda saklıyorum ve içime ne derleyip ardından böylesine neyi topluyorum…
‘’büyük dertlerin dilsizliğini,küçük dertler çözermiş’’…
Anla ki;ben sadece sayıklamayı öğreniyorum…
‘’usanmadım,uslanmadım’’
Ad-(ım)-sız bir mesafe;satır başlarının saçlarını acımasızca kazıyor defterimden...Doğumuna gün sayılan bir paragrafın hizasındaki çocukça koşuşlar,daha henüz dolaşmışken yaşamın ayaklarına…Ben düşmüşken tüm bildiğim bucakların ucundan…Ve sen;sol cepkeninde kaybolmuş bir nokta’nın son nefesini içine çekmişken…
‘’utanmadım karşılıksız sevmelerden’’
Bakir ve papatya kokan bir mektubun sayfalarında dokuyorum yankıları…Unutulmak için hatırlanacak gecelerin demine bir yaprak lahza daha ekliyorum ve o koyuldukça,ben aklanıyorum…
Hem katili hem de maktulu oynamayı becermiş yaşa’n’mış’lık’lar’ı kalıntısızca katlediyorum,makamı nihavent’e el vermiş notalarından…
Hem katili hem de maktulu oynamayı becermiş yaşa’n’mış’lık’lar’ı kalıntısızca katlediyorum,makamı nihavent’e el vermiş notalarından…
‘’açık yara misali,yüreğimin hali’’
Bir sevda’nın kaderini göğsünden ince ince oyararak,çıkışsız girintilerinden yaratmaksa böylesine cesurca ve bir şiirin avuç içlerinde kahramanca savaşmaksa…
Demiştim ki;’’bu,kokunla tüt(s)ül(en)en ,kabuğu içinden bağlı bir kalp yarası’’…
‘’aşktan başka bir şeye inanmadım’’
Ömrü milimlik arşınlardan biçilmiş yollarda hiçbir zaman rastlaşmadım onunla…Yolculuğumun gidiş bileti dönüşsüz kesilmişti esasında…Çetelemin ayak uçlarında hitapsız buyruklar vardı,içime gark edilmiş girdaplarımda sırtı dönük varışlar…
‘’öğrenmedi gönül yaşlanmayı,dünya zamanıyla gün saymayı’’
Esrik bir vaktin,dibine imzasını vuran kitabında yazılı lügatlarımın parçacıkları…Muamma hem de öylesi bir muammadır ki bu;ne gitmeyi becerebildik her defasında ne de kalmayı…Arsız bir araf’ın eksiksizce eksik bırakılmış sayıklama´lar´ı…
‘’saldım semaya özgür,en kara sevdayı’’
Eski ve öksüz susmalara,üvey sefkatler sürme durağıdır şimdi…Şehrin virane efsanelerini gözbebeklerinde devşirmiş ıslak saçlı o küçük çocuğa,tek bir nefeste sarılmak gibi…Gizli öznelerin hayat boşluklarına sığdırılmış ezik ve küçük ve dikişsiz özlemlerdir adresi...Geçitsiz ve lahuti…
‘’senden başka bir şeye inanmadım’’
Devrikti onunla kurulmuş her tümce…Ne düzlemde iyileşiyordu illetleri ne de boylamda…Birbirinin mezarını çiğneyenler ve tek bir lokmada yutanlardı bir vaktin sevgili-ler-i…Ve düş’tü’ler ve devrildiler kıyametlerinin sırat köprülerinden…
‘’bunalmadım,bulanmadım’’
Tarihsiz sözcüklerin izleridir kursağımızda yaşayan…Duman altı sigaralardan yüreklerimize taşınan ve es´leri azaltan…Amâ sular boyunca durulup bir türlü taşırılamayan…Sabahın kıpırtısız nidalarında uyanan ve güneşi de sırf bu yüzden;ay sayan…
‘’yoksa orman misali yanar mıydım’’
Sezgiler kısırlaştırır bazen o ışıltılı hevesleri…Kaçmaya medarın yoktur kalmaya inancın…Son harfi tamamlanmamış bir duanın rengine yamarsın açık kaçıklarını…Ardından söversin bildiğin tüm lanetlere…Ve bilirsin ki;düşleri,sevda’nın perdelerine asamazsın…
‘’aşktan ölmeseydim,aşka doğmasaydım’’
Miâdı,sessiz harflerle doldurmuş kelimelerin kuraktır mevsimleri...Sonbahar’ı,Kış’ı,İlkbahar’ı ya da Yaz’ı…Fark etmez susuzluğun Nisan´ı ya da Kasım’ı…Bir’dir tüm vakt-i zaman acılarının dalgalanan bayrağı…
Ceseti,celladı,yaşayanı ya da geride kalanı...
Ceseti,celladı,yaşayanı ya da geride kalanı...
‘’kendimi masallara adar mıydım’’
''Devranımın seyrinde,küsurlu hecelerimin öyküleri;kavlimin kervanından geçmez satır nihayetleri''