Albayrak
Can Feda
- Katılım
- 23 May 2007
- Mesajlar
- 4,439
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
BAŞTA Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP’liler ikide birde ‘millet iradesi’nden, ‘millî irade’den söz edip duruyorlar. Son olarak da soldan sağa Ertuğrul Günay, Atatürkçü felsefenin ilk koşulunun “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” ilkesi olduğunu, bu nedenle de AKP bu koşulu savunduğu için de AKP’den daha Atatürkçü bir parti bulunmadığını buyurmuş. Kuşkusuz, egemenliğin ulusa ait olması Kemalizm’in özüdür. Ne var ki, AKP bu ilkenin tümüyle tersini yaşama geçirmiş bulunuyor. O nedenle de, her şeyden önce bu yüzden anti-Kemalist bir partidir.
Bir kere, gerek Avrupalılar’ın kendilerinin yaptığı ve gerekse Türkiye’de yapılan anketlerde halkımızın büyük çoğunluğunun Avrupa Birliği’ne karşı olduğu açıkça ortaya çıkmış olmasına karşın Avrupalılar’ın her buyruğunu sektirmeksizin yerine getiren AKP İktidarı olduğuna göre hangi millet iradesinden söz edilebilir ki!
Hem sonra IMF’nin tüm reçetelerini her derde deva gibi görüp de uygulayan da başında Erdoğan’ın bulunduğu AKP değil midir? Yoksa örneğin ulusumuz IMF’nin öngördüğü düşük ücret ve aylıkları, işsizliği mi irade etmekte, istemektedir? Başka bir deyişle, ulusumuz giderek daha da yoksullaşmayı kendisi mi yeğlemektedir de AKP de bu millî iradenin gereklerini yerine getirmektedir? Unutulmamalı ki, Sevr Antlaşması’nda Osmanlı Devleti’nin bütçesinin Avrupalılar’ın gönlünce olması öngörülmüştü. Bugün Sevr’in bu hükmü uygulamaya konmuş bulunuyor. AKP’nin millî irade anlayışı bu olsa gerek.
ABD izin vermediği için PKK terörü karşısında Türk Silahlı Kuvvetleri’ni engelleyen AKP iktidarı değil midir? Kim öne sürebilir ki, ABD’nin bu küstahlığı ve buna boyun eğilmesi Türk ulusunun millî iradesinin bir sonucudur!..
Öte yandan, anlaşılan o ki, Türk ulusu, Türk Ceza Kanunu’nun 301.maddesinin kaldırılarak kendisine sabah akşam sövülüp sayılmasını, aşağılanmasını da istemektedir! Bu madde kaldırıldığında ya da bu yolda değiştirildiğinde, hiç kuşkunuz olmasın, yine millet iradesi maskesinin arkasına saklanılacaktır.
AKP’lilere, Erdoğan’ın kendisiyle aynı ideolojiye sahip çıkan kişilere ısmarladığı yeni anayasanın gerekçesini bir kere daha okumalarını salık veririm. Çiçeği burnunda bakan Zafer Çağlayan ve yoldaşlarının öne sürdükleri gibi AKP’nin hazırlattığı bir anayasa taslağı bulunmadığının safsatadan başka bir şey olmadığını, kaldı ki Genel Başkan Yardımcıları Mir Dengir Fırat’ın bu taslağın arkasında AKP’nin siyasî iradesinin bulunduğunu belirttiğini anımsayarak gerekçeden şu satırları okumalıdırlar:
“Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik statüsü elde etmesi halinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin sahip olduğu bazı yetkilerin Birliğin yetkili organ ve makamlarına devri kaçınılmaz olacaktır.”
Bu sözler, taslakta egemenliğin kullanımı ile ilgili 5.maddenin gerekçesinde yer almaktadır. Öte yandan, taslağın hem genel gerekçesinde ve hem de ilgili madde gerekçelerinde AB ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına göre bu maddelerin düzenlendiği belirtilmektedir. Kaldı ki, AKP’nin ana amacının AB’ne ne pahasına olursa olsun Türkiye’yi bağlamak olduğu kendilerinin açıkça itiraf ettikleri bir olgudur.
Bu, olmayacak duaya amin demektir ama sanki bu amaç gerçekleşecekmiş gibi bir anayasa taslağı hazırlanmış bulunuyor. Başka bir deyişle, daha şimdiden Türk ulusunun egemenliği üzerine AB ipoteği konulmaktadır.
Tanrı korusun, olur a bir de AB’ne kazayla girersek? Olmaz olmaz dememeli, bakarsınız vere vere bir deri kemik kaldığımızda, vatanımız bölünüp parçalandığında işlerine gelen bir paçasını AB’ne alıverirler. İşte o zaman, Brüksel’deki meclisten çıkan yasalar Türkiye’de de aynen uygulanacak, TBMM ise olsa olsa bir belediye meclisi kimliğine indirgenmiş olacaktır, o da yetkileri kısıtlanmış olarak!.. AKP’nin dünya âleme ilan ettikleri amacı AB’ne girmek olduğuna göre, o zaman sormak gerekmez mi, nerede kaldı “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” ilkesi!?
Bunlara tekrar tekrar, iyice anlayıncaya kadar anlatmak, belletmek gerekir: Atatürk’ün en önde gelen ilkesi ‘bağımsızlık’tır. Bağımsız olmayan bir ülkede ne demokrasi olur, ne de millî iradeden söz edilebilir. Böyle bir ülkede yabancıların buyrukları geçerlidir. Çünkü ulusun iradesi değil, yabancıların iradesi söz konusudur. Açıkçası, millî irade değil, gayrımillî irade geçerlidir.
Sakın yeni ‘sivil’ anayasa taslağı da gayrımillî iradenin sonucu olmasın!
ÇETİN YETKİN
Bir kere, gerek Avrupalılar’ın kendilerinin yaptığı ve gerekse Türkiye’de yapılan anketlerde halkımızın büyük çoğunluğunun Avrupa Birliği’ne karşı olduğu açıkça ortaya çıkmış olmasına karşın Avrupalılar’ın her buyruğunu sektirmeksizin yerine getiren AKP İktidarı olduğuna göre hangi millet iradesinden söz edilebilir ki!
Hem sonra IMF’nin tüm reçetelerini her derde deva gibi görüp de uygulayan da başında Erdoğan’ın bulunduğu AKP değil midir? Yoksa örneğin ulusumuz IMF’nin öngördüğü düşük ücret ve aylıkları, işsizliği mi irade etmekte, istemektedir? Başka bir deyişle, ulusumuz giderek daha da yoksullaşmayı kendisi mi yeğlemektedir de AKP de bu millî iradenin gereklerini yerine getirmektedir? Unutulmamalı ki, Sevr Antlaşması’nda Osmanlı Devleti’nin bütçesinin Avrupalılar’ın gönlünce olması öngörülmüştü. Bugün Sevr’in bu hükmü uygulamaya konmuş bulunuyor. AKP’nin millî irade anlayışı bu olsa gerek.
ABD izin vermediği için PKK terörü karşısında Türk Silahlı Kuvvetleri’ni engelleyen AKP iktidarı değil midir? Kim öne sürebilir ki, ABD’nin bu küstahlığı ve buna boyun eğilmesi Türk ulusunun millî iradesinin bir sonucudur!..
Öte yandan, anlaşılan o ki, Türk ulusu, Türk Ceza Kanunu’nun 301.maddesinin kaldırılarak kendisine sabah akşam sövülüp sayılmasını, aşağılanmasını da istemektedir! Bu madde kaldırıldığında ya da bu yolda değiştirildiğinde, hiç kuşkunuz olmasın, yine millet iradesi maskesinin arkasına saklanılacaktır.
AKP’lilere, Erdoğan’ın kendisiyle aynı ideolojiye sahip çıkan kişilere ısmarladığı yeni anayasanın gerekçesini bir kere daha okumalarını salık veririm. Çiçeği burnunda bakan Zafer Çağlayan ve yoldaşlarının öne sürdükleri gibi AKP’nin hazırlattığı bir anayasa taslağı bulunmadığının safsatadan başka bir şey olmadığını, kaldı ki Genel Başkan Yardımcıları Mir Dengir Fırat’ın bu taslağın arkasında AKP’nin siyasî iradesinin bulunduğunu belirttiğini anımsayarak gerekçeden şu satırları okumalıdırlar:
“Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik statüsü elde etmesi halinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin sahip olduğu bazı yetkilerin Birliğin yetkili organ ve makamlarına devri kaçınılmaz olacaktır.”
Bu sözler, taslakta egemenliğin kullanımı ile ilgili 5.maddenin gerekçesinde yer almaktadır. Öte yandan, taslağın hem genel gerekçesinde ve hem de ilgili madde gerekçelerinde AB ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına göre bu maddelerin düzenlendiği belirtilmektedir. Kaldı ki, AKP’nin ana amacının AB’ne ne pahasına olursa olsun Türkiye’yi bağlamak olduğu kendilerinin açıkça itiraf ettikleri bir olgudur.
Bu, olmayacak duaya amin demektir ama sanki bu amaç gerçekleşecekmiş gibi bir anayasa taslağı hazırlanmış bulunuyor. Başka bir deyişle, daha şimdiden Türk ulusunun egemenliği üzerine AB ipoteği konulmaktadır.
Tanrı korusun, olur a bir de AB’ne kazayla girersek? Olmaz olmaz dememeli, bakarsınız vere vere bir deri kemik kaldığımızda, vatanımız bölünüp parçalandığında işlerine gelen bir paçasını AB’ne alıverirler. İşte o zaman, Brüksel’deki meclisten çıkan yasalar Türkiye’de de aynen uygulanacak, TBMM ise olsa olsa bir belediye meclisi kimliğine indirgenmiş olacaktır, o da yetkileri kısıtlanmış olarak!.. AKP’nin dünya âleme ilan ettikleri amacı AB’ne girmek olduğuna göre, o zaman sormak gerekmez mi, nerede kaldı “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” ilkesi!?
Bunlara tekrar tekrar, iyice anlayıncaya kadar anlatmak, belletmek gerekir: Atatürk’ün en önde gelen ilkesi ‘bağımsızlık’tır. Bağımsız olmayan bir ülkede ne demokrasi olur, ne de millî iradeden söz edilebilir. Böyle bir ülkede yabancıların buyrukları geçerlidir. Çünkü ulusun iradesi değil, yabancıların iradesi söz konusudur. Açıkçası, millî irade değil, gayrımillî irade geçerlidir.
Sakın yeni ‘sivil’ anayasa taslağı da gayrımillî iradenin sonucu olmasın!
ÇETİN YETKİN