‘Niye içeri girdim niye tahliye oldum’

Albayrak

Can Feda
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
4,439
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Aydınlığın karanlıkla savaşından...
Ergenekon davasının dün görülen 106. duruşmasında tahliyesine karar verilen Ulusal Kanal İzmir Temsilcisi Hayati Özcan, dün sabaha karşı saat 03.00 sıralarında Silivri Cezaevi´nden tahliye edildi.

Saat 11.00’de, İstiklal Caddesi, Deva Çıkmazı’ndaki İşçi Partisi (İP) ve Ulusal Kanal’ın bulunduğu binaya gelen Özcan, alkışlarla karşılnadı. Alkışlara alkışla karşılık veren, yakınlarına sarılan Özcan, “Bu davada hukuk yok. Bu heyetten değil, bu çarktan hukuk olmaz. Tarifi olmayan şeyler hukuk mu? 18 aydır oradayım. Ne değişti, hâlâ düşünüyorum. Niye içeri girdim, niye tahliye oldum?” dedi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 30 Mart 2008´den beri tutuklu Hayati Özcan, Aydın Yüksek ve Ergenekon Davası ile birleştirilen Danıştay Davası sanıklarından Süleyman Esen’in önceki gün tahliyelerine karar vermişti.


Kaynak
 
sen çok iyi biliyorsun da işine gelmiyor

Zir vadisinde cephanelikleri çıkan Yarbay Mustafa Dönmezde aynı şeyler söylüyor

zaten Bütün ergenekoculara sorsan hepsi neden içerde olduklarını bilmiyor

hatta kaçak ergenekoncu Dalan bile neden kaçtığını bilmiyormuş :D
 
sen çok iyi biliyorsun da işine gelmiyor

Zir vadisinde cephanelikleri çıkan Yarbay Mustafa Dönmezde aynı şeyler söylüyor

zaten Bütün ergenekoculara sorsan hepsi neden içerde olduklarını bilmiyor

hatta kaçak ergenekoncu Dalan bile neden kaçtığını bilmiyormuş :D

Neden dışarı da???
 
Neden dışarı da???

arkadaşım her dışarı çıkan kişi tam olarak suçsuz olduğu gerekcesiyle dışarı salıverilmez

dışarı çıkmıştır ama tutuksuz yargılanır

mevcut delil durumu ve işlediği suça göre içerde yattığı süre göz önünde bulundurularak çıkmış olabilir

bunun kişi onlarca kişi var tutusuz yargılalan
 
arkadaşım her dışarı çıkan kişi tam olarak suçsuz olduğu gerekcesiyle dışarı salıverilmez

dışarı çıkmıştır ama tutuksuz yargılanır

mevcut delil durumu ve işlediği suça göre içerde yattığı süre göz önünde bulundurularak çıkmış olabilir

bunun kişi onlarca kişi var tutusuz yargılalan

İçerideki herkese saldırırken bu hassasiyeti sizlerde göremiyoruz.
Üstelik insan karalamak bu kadar kolay mı?
Bu adamın içeri de durduğu boşa verilen cezanın hesabını kim verecek???
 
Adamın hayatının 18 ayı için kim nasıl hesap verecek...Zamanın telafisi yoktur.
 
YEMİN EDERİM.
En az 10 tane yorum yazdım göndermeye elim varmadı. Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki bir şekilde başıma bela açılmasından korkuyorum. Aleni korkuyorum. Var mı ötesi ? Korku ve Yorum. Yani no korku no yorum en güzeli.
 
Dışarı da olan adamları biliyoruz ama dokunulmazlıkları var. Ama bu adamın dokunulmazlığı yok neden dokunamadılar acaba?
Bu gibi adamları savunacağımdan değil de, adalet dağıtımını irdelemek için..
 
Neden dışarı da???

İçerideki herkese saldırırken bu hassasiyeti sizlerde göremiyoruz.
Üstelik insan karalamak bu kadar kolay mı?
Bu adamın içeri de durduğu boşa verilen cezanın hesabını kim verecek???


Türban çetesi çöktü
Geçtiğimiz Perşembe günü Ergenekon davasında üç sanık tahliye edildi. İçlerinden biri, çok kritik bir isimdi, gözlerden kaçtı. İsterseniz önce hikayesini hatırlayalım.

Alpaslan Aslan, 17 Mayıs 2006 günü işlediği Danıştay cinayetinden sonra uzun süre sessiz kalmayı yeğledi. Savcılık sorgusunda anlattıkları, olaya ışık tutmuyordu!

Şimdi Ergenekon sanığı olan Doç. Dr. Emin Gürses, 24 Mayıs 2006 günü katıldığı bir TV programında Aslan’ın arkasında bir şeyhin olduğunu iddia etti. Melih Aşık da bu iddiayı, 26 Mayıs 2006 tarihli köşesinde “ Keramet Şeyhte mi?” başlığıyla anlattı.

Aşık soruyor, “Nereden bili

yorsun?” Gürses’in cevabı: “Aslan’ın arkadaşları söyledi.” Oysa, o tarihe kadar, keramet sahibi şeyhi bilen yok, bırakın arkadaşlarını Aslan’ın kendisi dahil. Aslan, savcılıktaki sorgusunda şeyhten söz etmemişti.
Arada ne olduysa meçhul, Aslan, 26 Haziran 2006 günü savcılığa giderek ifade verdi. 83 yaşındaki Salih Kunter’i “şeyh” olarak gösterdi, Avukat Süleyman Esen’i ise çete lideri olarak tarif etti.

İki isim de “muhafazakar” kimlikliydi. O ana kadar gözaltına alınanların hiçbirinin türban hassasiyeti yoktu. Ekip; ulusalcı, çek senet tahsilatçısı, alkolik, uyuşturucu ve bali bağımlısı tiplerden oluşuyordu. Kunter ve Esen’le birlikte, türban çetesinin dini figürü tamamlanmış oldu.

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Salih Kunter’in beraatine karar verdi, Süleyman Esen’i Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan bombaları temin ettiği iddiasıyla 10 yıla mahkum etti. Yani, türban çetesinin dini motiflerinden biri çıktı, diğeri ise sadece bombayla sınırlı olarak kaldı.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, dosya temyiz aşamasındayken, Esen’le ilgili suçun sübutu bakımından incelenmesini istedi.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, dosyanın Ergenekon’la birleştirilmesine hükmedince başsavcılığın talebi havada kaldı. Yarım hesap, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Süleyman Esen tahliye edildi.

O kritik isim, Esen’di.

Böylece, çeteye “türban” sıfatını kazandırtan ikinci isim de dışarıya çıktı. Bu tahliye kararı, Danıştay cinayetinin Ergenekon eylemi olduğu iddiasını güçlendiren önemli bir adım oldu.

Başka bir ifadeyle, “türban çetesi” çöktü!

Şamil Tayyar


Hani neden dışarda soruyordun ya işte gerçek sebebi anlaşıldı.

Ergenekoncular Danıştay katlimanı gerçekleştirip dinciler Türban için yalanını uydurmuştuya işte sırf bu uydurmaya kılıf bumak için bu kişilere iftira atıp onların içerde yatmasını sağlamış
 
Geri
Üst