’Boğazlar, Türk istiklalinin ifadesidir’
ARAŞTIRMACI yazar Ercan Dolapçı, ’Boğazlar meselesi’nde gerçekleri yazıyor:
1933 yılında iktidara gelen Hitler kısa süre içinde dünyayı tehdit etmeye başlamıştı. Bunu gören Atatürk 1934’te Balkan Paktı’nı, 1937 yılında da Sadabat Paktı’nı kurdu ve iki yakasını sağlama almış oldu. Bununla da yetinmedi, 1936 yılında Boğazlar meselesini de halletmek için kolları sıvadı. Bu konuda hükümeti de harekete geçirdi ve Batılı devletlere ve Karadeniz’e kıyısı olan ülkelere çağrıda bulunarak bu meseleyi görüşmek istedi.
Bu konuya ilişkin önemli bilgi, Atatürk’ün uzun yıllar Özel Kalem Müdürlüğü ve Genel Sekreterliği’ni yapan Hasan Rıza Soyak Bey’in ’Atatürk’ten Hatıralar’ isimli eserinde var. Eserde Soyak şunları aktarıyor:
Dr. Aras (zamanın Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü) Atatürk’le olan mülakatını şöyle anlatmaktadır:
"Meseleyi Atatürk’e açarak emir ve muvafakatlerini rica ettim; sözlerimi dinledikten ve kısa bir müddet düşündükten sonra dedi ki:
’Biz böyle bir adım attıktan sonra bir daha geri dönemeyiz; bu yüzden çok acı akıbetler de doğabilir, millet o vakit senin kafanı koparır; fakat fayda olmaz. Bunun için git, tekrar düşün, eğer en küçük bir tereddüdün varsa, bu teşebbüsten bana bir daha bahsetme!.. Ben de, seni böyle bir teklifte bulunmamış sayarım.’ (Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar, C.2, Yapı Kredi Yayınları, 1973, s.535)
Aras durumu hükümetle tekrar görüşür ve bu meselenin halledilmesi kararında anlaşırlar. Bu kararı da daha sonra Atatürk’e açarlar. Atatürk de şu cevabı verir:
’Kanaatinizin kati olduğunu şimdi gördüm. Benim görüşüme göre de Avrupa durumu, böyle bir teşebbüs için, müsaittir; git, keyfiyeti hükümete aç ve benim de muvafakatimi söyle!.. Bu işte behemehal muvaffak olacağız." (age., s.535)
MONTREUX’NÜN TARAFLARI
Boğazlar meselesi Türkiye’nin davetiyle 22.6.1936 günü İsviçre’nin Montreux kentinde görüşülmeye başlanır. Toplantılara Türkiye, Sovyet Rusya, Japonya, Romanya, Yugoslavya, Yunanistan ve Bulgaristan delegeleri katılır. Görüşmeler sonucu tarihi anlaşma 20.7.1936 günü imzalanır. Bundan önce Atatürk, Cumhuriyet Gazetesi’nde Yunus Nadi’ye bizzat dikte ettirdiği bir yazı yazdırır. 10.7.1936 tarihli yazı ’Türk milletinin isteğini’ dünyaya adeta duyurur. "Biz Türkler, Boğazlar rejiminin, Türkiye emniyeti için zamanla teşkil ettiği tehlikenin endişe ve heyecanlarını yaşadık" sözleriyle başlayan yazı şu önemli saptamalarla biter:
"a- Boğazlar ve Boğaz suları, Türk’ün tam hákimiyet ve istiklalinin ifadesidir; orada yalnız Türk hákimiyeti, kayıtsız ve şartsız, caridir ve cari olacaktır.
İŞTE O VESİKA
b- Türkiye’nin evinin, hariminin kapıları olan Boğazlar’dan, her isteyen, istediği gibi geçebilmek hakkını elde etmek yoluna giderse, işte o zaman Boğazlar meselesi, tam hallolunmuştur; şu şekilde:
c- Bu takdirde Türk der ki; kapılarım kapalıdır, istediğime, istediğim gibi açarım ve buna muktedirim." (age., s. 545)
İşte Atatürk, işte tarih!.. Bugünkü sorunları da buna göre düşünün... Büyük adam, büyük sorunları öylesine ustaca çözmüş ki adeta bizlere binlerce yıllık sağlam ’vesika’ bırakmış.
Tabii bunu korumasını bilene...
Yalçın BAYER
****************************************************************************************
Geçilmiş boğazın davası olmaz...
Tartışılan soru şu:
"Montrö delindi mi?"
Sıkmayın canınızı...
Delinmez.
"Gemicik"tir onlar.
*
4 tane zırhlıcık.
En küçüğü 147 metrecik.
Füzecik taşıyorlar.
Torpidocukları var.
*
Bence Rusya'ya böyle denmeli:
"Gemi dediklerine bakma sen...
Alt tarafı savaş gemiciği."
*
Türk halkı yemişti...
Putin de yer.
*
Kafama takılan sadece şu...
Amerikan, Alman, İspanyol ve Polonya gemicikleri Karadeniz'e açıldıktan sonra, hâlâ, "Montrö delindi mi" diye tartışılması, geri zekâlılık değil midir? İstanbul Boğazı boğazdır da, Çanakkale Boğazı huni midir? Adamlar Çanakkale Boğazı'nı geçerken, akılcığımız nerededir? Bu gemiciklerin Karadeniz'e açılması rahatsızlık vericidir de, bu gemiciklerin fink attığı Marmara Denizi, Amerikan karasuları mıdır? Bu gemicikler, NATO kapsamında Gürcistan'a sağlık malzemesi götürüyorsa eğer, biz NATO kapsamında değil miyiz? Karadeniz'e, Akdeniz'e, Ege'ye ve hatta Atlas Okyanusu'na kıyısı olmayan Allah'ın Alman'ı taaa Baltık Denizi'nden gemicik getirene kadar, bizim gemimiz mi yok? Yoksa, yara bandımız mı bitti?
*
"Goben ve Breslau da gemicikti"
desem, "onlar ne?" diyecekler...
*
İyisi mi, boşverin...
Bakın dalganıza.
Bak ne geçiyor?
Uçak gemiciği.
Yılmaz ÖZDİL
*************************************************************
Alıntı Arslan BULUT
Prof. Dr. Nurullah Aydın Sinop, Samsun, Trabzon limanlarını özelleştiren AKP’nin, Amerikan savaş gemilerine Karadeniz’e çıkma izni vermesinde asıl niyetin, ABD’ye Karadeniz limanlarından birinde deniz üssü vermek olduğunu iddia etti. Aydın, ABD’nin, Montrö Anlaşması’nı da tıpkı Türkiye’nin tapu senedi olan Lozan’ı tanımadığı gibi “yok saydığını” söyledi ve “ABD’nin BOP stratejisi gereği bu coğrafyada temsilciliğini yapanlar, ne yazık ki Türkiye’ye, 1914 yılında iki Alman zırhlısının Karadeniz’e Osmanlı bayrağıyla açılarak Osmanlı’yı savaşa sokmalarının bir benzerini yaşatmak üzeredir” dedi.
TUSAM Başkanvekili Ali Külebi de ABD’nin dünya coğrafyasında “isteyip de giremediği” tek bölgenin Karadeniz olduğunu hatırlatarak “Beş günlük savaş, ABD’nin bu amacına ulaşmasını sağlamış gibi görünüyor. Öyle ki, ABD’nin sadece Karadeniz’e girebilmek için bu savaşı tetiklediği yönündeki varsayımlar, neredeyse kesinlik kazanmış durumda” yorumunu yaptı.
İzak Alaton, Özal döneminde Trabzon Limanı’nı Yahudi-Ermeni konsorsiyumuna devretmek için olağanüstü çaba sarf etmişti. Liman Tayyip Erdoğan döneminde Albayraklar’a devredildi. Şimdi Amerikan savaş gemileri Gürcistan yolunda Trabzon Limanı’na girmek isteyecek! Rus işgali gören Trabzon Limanı’na, tarihinde ilk defa Amerikan savaş gemileri girecek!
Askeri uzmanlar, ABD’nin Irak işgalinden önce Samsun ve Trabzon limanlarını istemesinin bir başka yönünün de Pontus ve Büyük Ermenistan projeleri olduğunu değerlendirmişti.
Trabzon’un çeşitli terör olaylarıyla ilgili olarak gündeme getirilmesinden sonra bir gazeteci “Ordu Trabzon’a müdahale etsin”diyebilmişti. Herhalde Amerikan ordusunu kastediyordu! İşte geliyorlar!
***************************************************************************
Basiretsiz,aciz ve korkaklar yüzünden sonumuzun hayır olmayacağı kanaatindeyim.Takiyyeciler, fişleri çekilmesin diye birilerine yaranmaya devam ediyor.Kendi menfeatleri için, milli menfeatleri feda ediyorlar. Kafası biraz çalışan herkes o savaş gemilerinin ABD'nin, Rusya'ya gözdağı vermek ,belki daha ileri gitmek için Karadeniz'e girdirdiğini biliyor.Bunları görmeyen bazıları da hala inadına diyor..Devam edin...
ARAŞTIRMACI yazar Ercan Dolapçı, ’Boğazlar meselesi’nde gerçekleri yazıyor:
1933 yılında iktidara gelen Hitler kısa süre içinde dünyayı tehdit etmeye başlamıştı. Bunu gören Atatürk 1934’te Balkan Paktı’nı, 1937 yılında da Sadabat Paktı’nı kurdu ve iki yakasını sağlama almış oldu. Bununla da yetinmedi, 1936 yılında Boğazlar meselesini de halletmek için kolları sıvadı. Bu konuda hükümeti de harekete geçirdi ve Batılı devletlere ve Karadeniz’e kıyısı olan ülkelere çağrıda bulunarak bu meseleyi görüşmek istedi.
Bu konuya ilişkin önemli bilgi, Atatürk’ün uzun yıllar Özel Kalem Müdürlüğü ve Genel Sekreterliği’ni yapan Hasan Rıza Soyak Bey’in ’Atatürk’ten Hatıralar’ isimli eserinde var. Eserde Soyak şunları aktarıyor:
Dr. Aras (zamanın Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü) Atatürk’le olan mülakatını şöyle anlatmaktadır:
"Meseleyi Atatürk’e açarak emir ve muvafakatlerini rica ettim; sözlerimi dinledikten ve kısa bir müddet düşündükten sonra dedi ki:
’Biz böyle bir adım attıktan sonra bir daha geri dönemeyiz; bu yüzden çok acı akıbetler de doğabilir, millet o vakit senin kafanı koparır; fakat fayda olmaz. Bunun için git, tekrar düşün, eğer en küçük bir tereddüdün varsa, bu teşebbüsten bana bir daha bahsetme!.. Ben de, seni böyle bir teklifte bulunmamış sayarım.’ (Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar, C.2, Yapı Kredi Yayınları, 1973, s.535)
Aras durumu hükümetle tekrar görüşür ve bu meselenin halledilmesi kararında anlaşırlar. Bu kararı da daha sonra Atatürk’e açarlar. Atatürk de şu cevabı verir:
’Kanaatinizin kati olduğunu şimdi gördüm. Benim görüşüme göre de Avrupa durumu, böyle bir teşebbüs için, müsaittir; git, keyfiyeti hükümete aç ve benim de muvafakatimi söyle!.. Bu işte behemehal muvaffak olacağız." (age., s.535)
MONTREUX’NÜN TARAFLARI
Boğazlar meselesi Türkiye’nin davetiyle 22.6.1936 günü İsviçre’nin Montreux kentinde görüşülmeye başlanır. Toplantılara Türkiye, Sovyet Rusya, Japonya, Romanya, Yugoslavya, Yunanistan ve Bulgaristan delegeleri katılır. Görüşmeler sonucu tarihi anlaşma 20.7.1936 günü imzalanır. Bundan önce Atatürk, Cumhuriyet Gazetesi’nde Yunus Nadi’ye bizzat dikte ettirdiği bir yazı yazdırır. 10.7.1936 tarihli yazı ’Türk milletinin isteğini’ dünyaya adeta duyurur. "Biz Türkler, Boğazlar rejiminin, Türkiye emniyeti için zamanla teşkil ettiği tehlikenin endişe ve heyecanlarını yaşadık" sözleriyle başlayan yazı şu önemli saptamalarla biter:
"a- Boğazlar ve Boğaz suları, Türk’ün tam hákimiyet ve istiklalinin ifadesidir; orada yalnız Türk hákimiyeti, kayıtsız ve şartsız, caridir ve cari olacaktır.
İŞTE O VESİKA
b- Türkiye’nin evinin, hariminin kapıları olan Boğazlar’dan, her isteyen, istediği gibi geçebilmek hakkını elde etmek yoluna giderse, işte o zaman Boğazlar meselesi, tam hallolunmuştur; şu şekilde:
c- Bu takdirde Türk der ki; kapılarım kapalıdır, istediğime, istediğim gibi açarım ve buna muktedirim." (age., s. 545)
İşte Atatürk, işte tarih!.. Bugünkü sorunları da buna göre düşünün... Büyük adam, büyük sorunları öylesine ustaca çözmüş ki adeta bizlere binlerce yıllık sağlam ’vesika’ bırakmış.
Tabii bunu korumasını bilene...
Yalçın BAYER
****************************************************************************************
Geçilmiş boğazın davası olmaz...
Tartışılan soru şu:
"Montrö delindi mi?"
Sıkmayın canınızı...
Delinmez.
"Gemicik"tir onlar.
*
4 tane zırhlıcık.
En küçüğü 147 metrecik.
Füzecik taşıyorlar.
Torpidocukları var.
*
Bence Rusya'ya böyle denmeli:
"Gemi dediklerine bakma sen...
Alt tarafı savaş gemiciği."
*
Türk halkı yemişti...
Putin de yer.
*
Kafama takılan sadece şu...
Amerikan, Alman, İspanyol ve Polonya gemicikleri Karadeniz'e açıldıktan sonra, hâlâ, "Montrö delindi mi" diye tartışılması, geri zekâlılık değil midir? İstanbul Boğazı boğazdır da, Çanakkale Boğazı huni midir? Adamlar Çanakkale Boğazı'nı geçerken, akılcığımız nerededir? Bu gemiciklerin Karadeniz'e açılması rahatsızlık vericidir de, bu gemiciklerin fink attığı Marmara Denizi, Amerikan karasuları mıdır? Bu gemicikler, NATO kapsamında Gürcistan'a sağlık malzemesi götürüyorsa eğer, biz NATO kapsamında değil miyiz? Karadeniz'e, Akdeniz'e, Ege'ye ve hatta Atlas Okyanusu'na kıyısı olmayan Allah'ın Alman'ı taaa Baltık Denizi'nden gemicik getirene kadar, bizim gemimiz mi yok? Yoksa, yara bandımız mı bitti?
*
"Goben ve Breslau da gemicikti"
desem, "onlar ne?" diyecekler...
*
İyisi mi, boşverin...
Bakın dalganıza.
Bak ne geçiyor?
Uçak gemiciği.
Yılmaz ÖZDİL
*************************************************************
Alıntı Arslan BULUT
Prof. Dr. Nurullah Aydın Sinop, Samsun, Trabzon limanlarını özelleştiren AKP’nin, Amerikan savaş gemilerine Karadeniz’e çıkma izni vermesinde asıl niyetin, ABD’ye Karadeniz limanlarından birinde deniz üssü vermek olduğunu iddia etti. Aydın, ABD’nin, Montrö Anlaşması’nı da tıpkı Türkiye’nin tapu senedi olan Lozan’ı tanımadığı gibi “yok saydığını” söyledi ve “ABD’nin BOP stratejisi gereği bu coğrafyada temsilciliğini yapanlar, ne yazık ki Türkiye’ye, 1914 yılında iki Alman zırhlısının Karadeniz’e Osmanlı bayrağıyla açılarak Osmanlı’yı savaşa sokmalarının bir benzerini yaşatmak üzeredir” dedi.
TUSAM Başkanvekili Ali Külebi de ABD’nin dünya coğrafyasında “isteyip de giremediği” tek bölgenin Karadeniz olduğunu hatırlatarak “Beş günlük savaş, ABD’nin bu amacına ulaşmasını sağlamış gibi görünüyor. Öyle ki, ABD’nin sadece Karadeniz’e girebilmek için bu savaşı tetiklediği yönündeki varsayımlar, neredeyse kesinlik kazanmış durumda” yorumunu yaptı.
İzak Alaton, Özal döneminde Trabzon Limanı’nı Yahudi-Ermeni konsorsiyumuna devretmek için olağanüstü çaba sarf etmişti. Liman Tayyip Erdoğan döneminde Albayraklar’a devredildi. Şimdi Amerikan savaş gemileri Gürcistan yolunda Trabzon Limanı’na girmek isteyecek! Rus işgali gören Trabzon Limanı’na, tarihinde ilk defa Amerikan savaş gemileri girecek!
Askeri uzmanlar, ABD’nin Irak işgalinden önce Samsun ve Trabzon limanlarını istemesinin bir başka yönünün de Pontus ve Büyük Ermenistan projeleri olduğunu değerlendirmişti.
Trabzon’un çeşitli terör olaylarıyla ilgili olarak gündeme getirilmesinden sonra bir gazeteci “Ordu Trabzon’a müdahale etsin”diyebilmişti. Herhalde Amerikan ordusunu kastediyordu! İşte geliyorlar!
***************************************************************************
Basiretsiz,aciz ve korkaklar yüzünden sonumuzun hayır olmayacağı kanaatindeyim.Takiyyeciler, fişleri çekilmesin diye birilerine yaranmaya devam ediyor.Kendi menfeatleri için, milli menfeatleri feda ediyorlar. Kafası biraz çalışan herkes o savaş gemilerinin ABD'nin, Rusya'ya gözdağı vermek ,belki daha ileri gitmek için Karadeniz'e girdirdiğini biliyor.Bunları görmeyen bazıları da hala inadına diyor..Devam edin...