“Başkan ve Adamları”

ramo46

New member
Katılım
2 Mar 2008
Mesajlar
1,913
Reaction score
0
Puanları
0
“Başkan ve Adamları”

TRT’yi, AKP’nin borazanı ve cemaatçilerin ekranı durumuna geldiği için artık düzenli izlemiyorum. Bazen denetimden kaçan güzel belgeseller gösteriliyor, onlara bakıyorum. Örneğin, birkaç gün önce izlediğim “Sokağın Sesi”, bunlardan biriydi.

8 Mart gecesi kanallar arasında dolaşırken, gözüm TRT-2’de Melih Gökçek’e takıldı. “İşin Doğrusu” adlı bir programda, başkentteki otobüs krizi ve toplu taşıma ücretleri konuşuluyordu. Önce Gökçek aldı sazı eline ve otobüs biletleri konusunda idari yargının nasıl çelişkili kararlar verdiğini anlatmaya başladı. Kararları, çarpıtarak ve de yasal süreçleri tersyüz ederek anlattığı gözden kaçmıyordu. Sonra, “yedek güç” olarak yanında getirdiği minibüs ve özel halk otobüsü işletmecilerinin yöneticilerine bıraktı sözü. Onlar da ağız birliği etmişçesine, yargıyı ve Tüketici Dernekleri’ni suçladılar. Ankara Minibüsçüler Esnaf Odası Başkanı Hacıbekir Gani ve Ankara Özel Halk Otobüsçüleri Odası Başkanı Mustafa Ali Şişman, önceden belirlendiği anlaşılan senaryo çerçevesinde Melih Gökçek’in her sözüne destek verdiler…

“Böyle bir oturumda Tüketici Dernekleri’nin temsilcileri neden yok?” diye düşünürken, o sırada TÜDEF (Tüketici Dernekleri Federasyonu) Başkanı Ali Çetin telefonla katıldı programa ve “işin doğrusu”nu anlatmaya başladı. Ama “Başkan ve Adamları”, gerçeklerin ortaya dökülmesinden öylesine rahatsız oldular ki, Ali Çetin’e, koro halinde “Sen komünist değil misin? TKP üyesi olduğunu açıkla!” diye bağırmaya başladılar. Bunları söylerken, bir yandan da ekranda TKP bildirilerini sallıyorlardı. Ali Çetin, dağıtılan bildirilerin TÜDEF’le ilgisi olmadığını, derneklerinin bu konuda bildiri dağıtmadığını, görüşlerini basın toplantılarıyla açıklamayı yeğlediklerini anlatmaya çalıştıysa da, üçlü koronun çıkardığı gürültü arasında sözleri pek anlaşılamadı.

BU ÇAĞDA BU KAFA!

“Başkan ve Adamları”, ısrarla bu eylemin “ideolojik ve komünistlerin işi” olduğunu söylüyor, daha da ileri giderek, “Halkevleri’nin ve TKP’nin yakında Belediye otobüslerini taşlayacağını” öne sürüyorlardı. Gerçi başkentliler Gökçek’in bu tür temelsiz ve sorumsuz açıklamalarına alışıktılar. O, böyle kritik durumlarda mutlaka suçlayacak bir “provokatör” bulurdu! Daha önce de Yenimahalle’de su borularını, kendisini güç durumda bırakmak için ASKİ işçilerinin patlattığını söylememiş miydi? Evet, İ. Melih Gökçek, köşeye sıkıştığında belden aşağı vurmayı çok iyi bilir! Ama TRT’de uluorta yaptığı bu suçlama yine de yenilir yutulur cinsten değildi…

Programın sözde yöneticisi Ünsal Ban ise, devlet televizyonunda sergilenen bu düzeysizliğe anında müdahale edeceği yerde, yanlı tutumuyla kendisinin de katkıda bulunduğu oyunu, yüzünde güller açarak keyifle seyretti! Ne zaman ki izleyenlerden programa tepkiler gelmeye başladı, işte o zaman, ıkınıp sıkılarak ve de “Sevgili Başkanım” diyerek, Melih Gökçek’ten “konuya dönmesini” rica etmek zorunda kaldı.

“Demokratik Açılım” sahteciliği ile yeri göğü inletenlere sormak gerekir: Bu mudur sizin demokrasi anlayışınız?

Komünistler de bu ülkenin yurttaşı değil mi? Onlar devlete vergi vermiyor mu? TRT’nin kamudan aldığı paralarda onların alın teri yok mu?

Bu çağda bu nasıl bir kafadır?

İNSAN HAKLARI AYAKLAR ALTINDA!

Anayasa’ya göre, “Hiç kimse dini ve felsefi inancını açıklamaya zorlanamaz.”

Öyleyse demokrasiye, insan haklarına ve Anayasa’ya açıkça aykırı olan bu utanç sahnesi, TRT ekranında nasıl sergilendi?

TRT’yi yönetenler hiç mi sorumluluk taşımıyor?

Cumhuriyet’i savunanları, “Siz hâlâ 1930’larda kaldınız!” diye küçümseyen liberallere de bir çift sözüm var:

Peki, 2010 Türkiye’sinde siz neredesiniz?

TKP yasal bir parti değil mi? Onun da örgütlenme, kitle içinde eylem ve propaganda yapma hakkı yok mu?

Bir yandan “Komünizm yıkıldı!” diye bayram ederken, neden hâlâ komünizmi öcü gibi göstererek halkı korkutmaya çalışıyorsunuz?

Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, kararnamesini iki kez geri çevirdiği İbrahim Şahin yönetiminde TRT’nin düştüğü duruma bakın! Devletin ulusal yayın kurumunu, “Gökçek ailesi”nin güdümündeki SES TV’ye benzettiler sonunda!

İnanın, TRT’yi izlerken hiç bu denli utanmamıştım!

GÖKÇEK’İN DOLDURUŞUNA GELENLER

Ya Gökçek’in tetikçiliğine soyunan minibüs ve özel halk otobüsleri odalarının yöneticilerine ne demeli?

Sözümona esnafın çıkarlarını savunuyorlar!

O zaman bize açıklasınlar: Benzine sürekli zam gelirken neden seslerini çıkarmıyorlar da, yargı kurumları Melih Gökçek’in haksız uygulamalarına dur deyince eylem yapmaya kalkışıyorlar?

Belli ki Gökçek, Ankara halkını cezalandırmak için esnaf odalarını da yanında görmek istiyor. Şoför esnafının bu oyuna gelmemesi gerekir. Onlara içtenlikli tavsiyemiz, Gökçek’in dolduruşuyla hareket etmek yerine, TEKEL işçilerine destek veren “Sakarya esnafı”nı örnek almalarıdır. Minibüs ve dolmuş işletmecileri, bir gün kendilerinin de böyle bir dayanışmaya gereksinim duyabileceklerini unutmasınlar…

Melih Gökçek, otobüs bileti fiyatının indirilmesiyle Belediye’nin gelirlerinin yarı yarıya azaldığını öne sürüyor. Belediye’nin otobüs biletinden başka geliri yok mu ki, bilet fiyatı düşünce toplam gelirler hemen yarıya insin? Eğer öyle ise, dinsel bayramlarda neden bedava yolcu taşıyor EGO otobüsleri? Gelir durumları dikkate alınmadan, belli bir yaşın üstündeki herkese neden serbest ulaşım kartı veriliyor? Sirklere, konserlere, iftar çadırlarına, açılış törenlerine, afişlere, propaganda malzemelerine, balonlara, oyuncaklara parayı nereden buluyor Gökçek?

Sözün özü: Toplu taşımacılığın kamu hizmeti olduğunu, kâr amaçlı yapılamayacağını kavrayamamış bir belediye başkanı var karşımızda… Ama öğrenecek! Ya bu deveyi güdecek, ya bu makamdan gidecek…

CNN TÜRK’TE BİR GARİP “HABER TOPLANTISI”

Melih Gökçek, TRT-2’deki skandal yayının ardından, apar topar CNN Türk’ün “Haber Toplantısı”na konuk edildi. İki gün önce, canlı olarak yayımlanan editörlerin sabah toplantısında ağırlanan Gökçek, bilet fiyatları konusundaki kanıksanmış argümanlarını, onca deneyimli gazetecinin gözlerinin içine baka baka, hiçbir itirazla karşılaşmadan, güle oynaya yineledi...

Önce, “CNN Türk’ün gündem toplantısında Melih Gökçek’in ne işi var?” diye düşündük. Ardından, “Başkentte yaşanan taşıma krizi konusunda Başkan’ı köşeye sıkıştırıp sorgulayacaklar herhalde!” diye iyimser bir yorumda bulunduk. Öyle ya, ortada bir yargı kararı ve ona karşı direnen, üstelik şoför esnafını da kışkırtıp eyleme sürükleyen bir belediye başkanı vardı! Adamı taa Ankara’dan getirip toplantı masasına oturttuklarına göre, halkın beklediği soruları sormayıp da ne yapacaklardı?

Ama öyle olmadı. Gazeteci, editör, bölüm şefi, yönetici gibi sıfatlarla orada oturan ve gerçekte halkın sesi olması gereken meslektaşlarımız, Melih Gökçek’e dişe dokunur tek soru sormadılar! Onu hiç sıkıştırmadılar, hiç üzmediler! Tersine, “hukukun arkasından dolanıp” yargı kararını aşabilmesi için ona akıl verdiler. Hele aralarında biri vardı ki, gönüllü hukuk danışmanlığını çok ileri boyutlara vardırdı; vıcık vıcık yağcılık kokan bir işgüzarlıkla, öneri üstüne öneri sundu Melih Gökçek’e! Özal döneminde yıldızı parlayan bu diplomat eskisinin, CNN Türk’ün editörler masasında ne işi vardı, onu da anlamadık. Demek ki böyle durumlar için el altında tutuyorlar kimi eski bürokratları. Holdingin hükümetle çıkar ilişkilerini güvenceye almak bakımından böyle adamlara gereksinim duyuluyor…

Medya-siyaset-ticaret ilişkilerindeki çarpıklığın bu denli gözler önünde yaşanması, mesleğimizin nasıl bir erozyona uğratıldığının da açık göstergesi değil mi?


Attila Aşut

Gerçek Gündem: Türkiye'nin ihtiyacı...
 
Bu Melih Gökçek o kadar seviyesiz ve tutarsız konuşuyor ki her çıktığında, sanki ağzında çöplük var. Öyle iğrendiriyor.
 
Geri
Üst