Ne Mutlu Türk'üm Diyene!
Hemen buna bir kılıf bulan da olacak...
Türklük bir çatıdır.Altında barınan birçok boy vardır.Bu çatıyı beğenmeyen yeni bir çatı kursun diyemeyiz.İşine gelmiyorsa kendi soyunu araştırsın ve bulsun.Kendine uygun çatının altında yaşasın.Çünkü bu Yüce Devletin adı TÜRKİYE'dir.
Hazımsızlık sorunu olanlar için de elbet birgün teşhisi konulacak ve de tedavisi uygulanacaktır.
Türkiye ve Türkler Hakkında Lâyihadır....Seylan Bahceci Aslanyürek
יום ראשון 27 דצמבר 2009 בשעה 00:15
Yüce Ari Irkının Koruyucusu Avrupa Birleşik Devletleri Parlâmentosuna,
TÜRKLERİN sultanı Dördüncü Murat vaktiyle şöyle demiş: "Filan krala da yardım gönderile! Para almaya alışan, buyruk almaya da alışır". Şu hâlde, Türkiye sık sık ekonomik krizlere sürüklenmeli ki, daima malî yardımlarımıza ihtiyaç duysun ve bizden buyruk almaya alışsın ve hattâ buyruksuz iş göremez hâle gelsin.
TÜRKLERİN yirminci yüzyıldaki Bozkurt'u (onlar, önderlerine böyle derler) Mustafa Kemal ATATÜRK, vasiyet niteliğindeki nutkunda, "Milletime tavsiyemdir, başlarına geçecek insanların kanlarına baksınlar". demektedir. Bu türden görüşlerin Türk halkı arasında yaygınlaşması ideallerimiz açısından son derece tehlikelidir. Türkiye'nin dizginlenebilmesi için ülke içindeki kozmopolit kadroların güçlendirilmesi, resmî ve sivil bütün kurumlarda konuşlandırılması ve halk indindeki popülaritelerinin artırılması elzemdir. Türkiye sürekli olarak bunalımlara sürüklenmeli, her bunalımda dışarıdan kurtarıcılar bekler hâle getirilmelidir. Türk toplumu budalalık derecesinde temiz kalpli ve saf bir millet olduğu için her konuda aldatılmaya elverişlidir. Onlar Truva Atı öyküsünü masal zannederler ve asla ciddîye almazlar.
TÜRKLER'de "ordu millet" olduklar?na yönelik garip ama tehlikeli bir inanç vard?r. Bu inanç, onlara göçebe imparatorluklardan miras kalmıştır, dolayısıyla kültür kodlarına derinlemesine işlemiştir. Sözkonusu inanc? yıkmayı başaramasak dahi, etkinliğini yitirmesini sağlamak amacıyla sulandırmanın yollarını bulmalıyız. Türk toplumuyla Türk ordusunun arasını açacak düzenler geliştirmemiz gerekmektedir. Bu gayeyle, Türk ordusundaki subayların dinsiz ve gelenekten kopuk şahsiyetler olduğu propagandası birtakım çevreler kullanılmak suretiyle yapılmalıdır. Çünkü, Türk milleti dinine ve geleneksel de?erlerine fazlasıyla düşkündür.
TÜRKLER?N bir di?er inanc? da, "üstün ?rk" olduklar? yönündedir. Fakat bu inanç biz Ârilerdeki dünyevî üstün ?rk telâkkisinden oldukça farkl?d?r. Onlar Tanr?'ya en yak?n millet olduklar? vehmine mâliktirler. Kültürleri ve karakterleri "tasavvuf" ad?n? verdikleri fizikötesi bir espriyle yo?rulmuştur. Cihana hükmeden imparatorluklar kurduklar? ça?larda bile insanl??? sömürmeye yanaşmam?şlar, kendi ç?karlar?n? göz ard? ederek, bizim idrak edemedi?imiz ilkeler peşinde sürüklenmişler ve güçlerini bu u?urda tüketmişlerdir. "K?z?lelma" dedikleri garip bir ülküleri vard?r. Sözüm ona, bütün insanl???n mutlulu?u için çal?şmak gerekti?ine iman ederler ve "âhiret" ad?n? verdikleri farkl? bir yaşam boyutunda Tanr?'ya hesap vermekle yükümlü olduklar?n? söylerler. Edindikleri servetleri fakir fukarayla paylaşmak tarz?nda aptalca al?şkanl?klar? vard?r.
BARBAR, savaşç? ve ma?rur insanlard?r. Daima fütuhat peşinde koşarlar. Ellerinden gelse tüm dünyaya hükümran olacak yarad?l?ştad?rlar. Adalet, s?n?fs?z toplum, kardeşlik ve eşitlik gibi saplant?lar? vard?r. Emperyalist politikalardan nefret ederler. ?nsanl?k ad?na milliyetinizden tâviz verir misiniz? diye soruldu?unda, hiç düşünmeden "Eyvallah!" cevab?n? verirler. ?slâm dininin geliştirdi?i "ümmet" ülküsünü uygulayan tek ?slâm devleti, onlar?n imparatorlu?u olmuştur. Bu derece saft?rlar.
GÜNÜMÜZDEN bin y?l kadar önce ele geçirdikleri Anadolu'yu vatan edinmişlerdir. Onlar?, bizim için kutsal olan bu topraklardan ç?karman?n ve geldikleri bozk?rlara sürmenin bir yolunu bulmam?z kaç?n?lmazd?r. Zira Anadolu son derece stratejik bir konuma sahiptir. Âdetâ dünyan?n merkezidir. Yer üstü ve yer alt? kaynaklar? muazzamd?r. Ne mutlu ki, onlar bunun fark?nda de?ildirler. Bu saf insanlarda alt?n, bor, uranyum, demir, belki petrol, verimli toprak ve deniz... ne ararsan?z var! Yine de, bütün bu imkânlara ra?men yoksulluk içinde yaşarlar. Tesadüfen bütün bu servetlerin fark?na varacak olsalar gezegenimizin baş?na belâ kesilmeleri işten bile de?ildir. Uyanmalar?n? önlemek için her türlü tedbir al?nmal?d?r. Özellikle çevreci örgütler bu u?urda maharetle kullan?labilir ve özelleştirme ad? alt?nda bütün servetleri ipotek alt?na al?nabilir.
TÜRKLER?N en sa?lam kurumu ailedir. Geniş ve bahçeli evlerde bir arada yaşamaktan hoşlan?rlar. Do?aya tutkundurlar. Mitolojiyle içli d?şl?d?rlar. Hâlâ göçebeli?in genlerini taş?rlar. Akrabal?k ilişkilerini ifade eden terimleri bir hayli fazlad?r. Dayan?şmac?d?rlar. Ç?karc?l?ktan pek hazzetmezler. Bin y?ld?r Anadolu'da tutunabilmelerinin nedeni de budur. Onlar? topraklar?ndan ç?karabilmek ya da Âri ?rk lehine asimile edebilmek için aile kurumlar?n? çökertmeyi birincil hedef olarak benimsememiz şartt?r. Ahlâk düşkünlü?üne karş? şiddetle direnç gösterdikleri saptanm?şt?r. Onlar?n bu direncini k?rman?n yolu, şahsiyetlerini köreltmekten geçer. Ülkeleri sistematik politikam?zla daha da yoksullu?a sürüklenirse şayet, bünyelerinde ahlâkî zafiyetin tohumlar? ekilmiş olacakt?r. Bu konuda bir hayli gelişme de sa?lanm?şt?r. Fakirlik, bir toplumun onurunu zedeler! Geçim s?k?nt?s?, fuhuşun kap?s?n? aralar. Türkler aras?nda bekâret kadim zamanlardan beri bir tabudur. Evlilik d?ş? ilişkiler onlarda yasakt?r. Dinleri de gelenekleri de bunu men eder. Fakat yavaş yavaş bu konuda da çözülme başlam?şt?r. Özellikle uluslararas? finans-kapitalin güdümündeki görüntülü ve yaz?l? bas?nlar? bize bu konuda yard?mc? olmaktad?rlar. Cinselli?i ön plâna ç?karan filmler, diziler, e?lence programlar?, güzellik yar?şmalar?, serbest yaşam?n imkânlar?n? sergileyen ve aile d?ş? ilişkileri teşvik eden süreli yay?nlar muhafazakâr duyarl??a sahip Türk köylerine kadar s?zmay? başarm?şt?r. Fakat yeterli de?ildir. Türklerdeki gayri ahlâkî yapt?r?mlara yönelik ba??ş?kl???n di?er toplumlardan daha güçlü oldu?u göz önünde tutulmal? ve cinsel dayatmalar?n dozaj? peyderpey art?r?lmal?d?r. Onlar feminizm hareketini dahi bizden farkl? yorumlarlar ve kad?n?n gerçekten de erkekle eşit oldu?una -dinleri ve göçebelik asabiyeti gere?i- inan?rlar. Bu yönleriyle di?er ?slâm toplumlar?ndan ayr?l?rlar. Kad?n? kutsallaşt?ran dinsel görüşleri vard?r. Mevlâna ad?ndaki bir düşünürleri Türklerin kad?na bak?ş aç?s?n? şöyle itiraf eder: "Kad?n yarat?lan de?il, sanki yaratand?r!" Böylesi bir düşünüş, uygarl???m?z?n ç?karlar?na ayk?r?d?r ve tehlikelidir. Yoldan ç?km?ş bir kad?n?n topluma tekrar kazand?r?lmas? zor oldu?una göre, Türkler aras?nda zinân?n yayg?nlaşt?r?lmas? yararl? olacakt?r. Bu onlar için tam bir y?k?m demektir. Keza Türkler ?slâv milletleri derecesinde ars?z de?ildirler ve dolay?s?yla onurlar?n? k?rmak daha kolayd?r.
TÜRKLER?N bir di?er zaaf? da, aş?r? derecede hoşgörülü olmalar?d?r. Kadim Çin'le komşuluk ettikleri zamanlardan bu yana yenili?e ve de?işime aç?kt?rlar. Yabanc? kültürlerden çok kolay etkilenirler. Tarihsel süreç içerisinde yüz milyonla Türk Çinlileşmiş ve Ruslaşm?şt?r. Her ulusa kan vermişlerdir. Şu hâlde onlar? Ârileştirmek niçin imkâns?z olsun? Yak?n zamana kadar Balkanlar, Kuzey Karadeniz ve Kafkaslar sahas? bir Türk yurduydu. Biz buralar? zor da olsa onlardan ar?nd?rmay? başard?k. S?ra art?k Anadolu'ya gelmiştir. Üstelik Türkler di?er milletler gibi yaygarac? da de?ildirler. Yahudiler ve Ermeniler tek bir ?rkdaşlar?n? yitirseler, ard? ard?na filmler çekerler, romanlar yazarlar, sempozyumlar düzenlerler, sokaklara dökülerek mitingler tertip ederler. Fakat Türklerin böylesi ç???rtkanl?klara tevessül ettikleri görülmemiştir. Sâkin ve serinkanl? insanlard?r. ?lâhî adalete inan?rlar ve haks?zl?klar?n hesab?n?n sorulaca??ndan kuşkuya düşmezler. Onlar K?r?m'da, Balkanlarda ve Türkistan ad?n? verdikleri atayurtlar?nda milyonlarca soydaşlar?n? yitirmişler, yine de sessiz kalm?şlard?r. Haklar?n? aramas?n? bilmezler. Alacakl? olduklar? yerde bile veren durumuna düşerler. Böylesine anlaş?lmaz, garip mahlûklard?r.
TÜRKLER? kimliklerinden soyutlaman?n en pratik yolu, dillerine müdahale etmekten geçer. Bu, tarihin kan?tlad??? bir olgudur. Ana dilini unutan bir Türk'ün soyuyla hiçbir ba?? kalmaz; hattâ kendi ?rk?na düşman kesilir; Bulgarlarda ve nüfusunun yar?ya yak?n? Türklerden inen Ruslarda oldu?u gibi! Anadolu'yu barbarlar?n elinden almak istiyorsak, Türklere ana dillerini unutturmal?y?z. Başta üniversiteleri olmak üzere, Türkiye'deki bütün ö?retim kurumlar?nda e?itim dili evrensel bilime ulaşma bahanesiyle ?ngilizce hâline getirilmelidir. Önderleri ATATÜRK'ün iktidar? alt?nda Türkler ana dilleriyle s?k? bir e?itimden geçmişler ve k?sa zamanda dünya çap?nda bilimadamlar? yetiştirmişlerdir. Yüksek kültürlü ayd?nlara sahip bir Türkiye'nin dize getirilmesi mümkün de?ildir. Türkçenin bilim dili olarak rüştünü kan?tlamas?na izin verilmemelidir. Oktay Sinano?lu gibi uyan?k bilimadamlar?n?n halk?na inmesi engellenmelidir. Yabanc? diller anaokullar?na kadar sokulmal?, küçük beyinler do?duklar? andan itibaren kozmopolitleştirilmelidir. Türk Ocaklar? nevinden köklü kurumlar ustaca manevralarla kapat?lmal?. do?acak boşlu?u, küreselleşme felsefesini dayatan Köy Enstititüleri ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü benzeri örgütlenmeler doldurmal?d?r. Türklerdeki millî şuur ancak bu şekilde bertaraf edilebilir. Ana dillerini unutmalar?na yönelik programlar?m?zda başar?ya ulaşamamak ihtimaline karş? da, Türkçenin imkânlar?n?n daralt?lmas? için bunalt?c? etkinlikler kampanyas?na devam edilmelidir. Türkçenin söz da?arc??? her geçen gün biraz daha yoksullaşt?r?lmal?, zengin ifade imkânlar?na malik deyimler hazinesine neşter vurulmal?, dillerinin âhengi ve matematiksel yap?s? bozulmal?d?r. Türkçe, dünya çap?nda rakipsiz bilim ve yaz?l?m dili olmaya aday ve uygun bir dildir. Türkler bunun fark?na varacak olurlarsa Âri dillerinin saltanat?na gölge düşer. Kald? ki Türkçe, ?slâm dünyas?nda yüzy?llardan beri sayg?n bir yere sahiptir. Arapça ve Farsça dahi Türk dilini yok etmeyi başaramam?şt?r; ?ngilizce ve Frans?zca -bütün gücüne ra?men-Türkçe karş?s?nda acze düşmüştür. Türkler, bin y?ll?k Küçük Asya politikalar?m?za karş?n sömürge toplumu derekesine indirgenememiş; ancak yar? sömürge toplumu hâline getirilebilmiştir. Bu yeterli de?ildir. Kutsal hedefimiz, önce Türkçeyi, ard?ndan da Türk milletini tarih sahnesinden silmek olmal?d?r.
ANADOLU'nun Ârileştirilmesi için Türkiye'nin etnik yap?s?na müdahale edilmeli, Frans?z Devrimiyle başlayan milletleşme süreçleri sekteye u?rat?lmal?d?r. Türkiye'nin do?usunda Büyük Ermenistan, Karadeniz sahillerinde Pontus, Antakya havalisinde Süryanî, Akdeniz ve K?br?s civar?nda Lâtin kültürüne dayal? Hristiyan ve Bat? Anadolu'da Büyük Yunanistan devletleri peyderpey tesis edilmelidir. Güneydo?u Anadolu, Kuzey Irak, Kuzey Suriye ve Bat? ?ran yöresinde Türk düşman? bir Kürdistan yarat?lmal?d?r. Türk tarihçileri -bizim güdümümüzde hareket edenlerin d?ş?nda- Kürtleri Asyatik bir kavim olarak görmektedirler. Bu görüş, ç?karlar?m?z aç?s?ndan kabul edilemez. Kürtler aras?nda faaliyette bulunan ajanlar?m?z -tarihî gerçekler ne olursa olsun- onlar?n Âri ?rk?n Küçük Asya'daki temsilcileri olduklar? tezini işlemeye devam etmelidirler. Aksi takdirde Kürt ?rkdaşlar?m?z?n asimilâsyona u?ramalar? ve zaman içerisinde standart Türk kültürüne uyum sa?lamalar? engellenemez.
ANADOLU'nun Ârileştirilmesi projesine katk?da bulunmak amac?yla, Türkiye'nin co?rafî ?st?lahlar?na da el at?lmal?d?r. Türkçe kökenli co?rafya terimleri gözden düşürülerek, Antik Yunan kültürünü ça?r?şt?ran ?st?lahlar yayg?nlaşt?r?lmal?d?r. Şah?s adlar?nda da ayn? yola başvurulmal?; ça?daşlaşmay? Bat? uygarl???n? biçimsel olarak taklit etmek zanneden modernlik züppesi kentli ailelerin çocuklar?na Kibele, Halikarnas, Athena nevinden isimler vermeleri -magazin kültürü türünden popülist telkinlerle- teşvik edilmelidir. Keza Türkler ön yarg?s?z ve hoşgörülü bir toplum yap?s?na sahip olduklar? için Âriler derecesinde fanatik de?ildirler. Fakat geri kalm?şl?klar? nedeniyle kompleks sahibidirler ve bizlerden daha fazla fanatikmiş gibi göründüklerine ayd?nlar? taraf?ndan inand?r?lm?şlard?r. Bütün gururlar?na ra?men Bat?ya hayrand?rlar. Âri uygarl???n?, insanl???n zirvesi zannederler. Bu nedenle de, Bat? uygarl???na yönelik heveslerini tabela kültürü zihniyetiyle tatmin etmeye çal?ş?rlar. Küçük ve büyük bütün şehirlerinin ma?azalar?nda yabanc? dillerden kotar?lma adlara rastlamak mümkündür. Millî duygular? zay?flam?ş olan kesimleri özellikle Paris'e ve Amerika Birleşik Devletleri'ne özel bir muhabbet beslerler; Lâle Devrinden beri bu böyledir. Milliyetçi kesimleri ise üstün ?rk duyarl?l??? nedeniyle Alman ve Japon ekolüne daha yak?nd?r; bu e?ilim de Birinci Dünya Savaş?'ndan ve Japonlar?n Ruslar? harp meydan?nda yendi?i tarihten kalmad?r. Muhafazakâr kitleleri de daha ziyade Arap kültürüne öykünmeyi tercih eder; bu e?ilim çok eski bir geçmişe uzan?r; Selçuklu Türkiyesinden de önceye, Hilâfet ordular? ça??na dek iner. Ayn? muhafazakâr kitle, t?pk? Bat?c?lar gibi, tabela kültürüne yatk?nd?r; şirketlerinin adlar?n? Kutsal Kitaplar? olan Kuran'daki dinsel terimlerden seçerler ve böylesi bir tutumun dini ticarete âlet etmek olmad???n? vurgularlar, bu yönleriyle Tevrat'? dünya işlerine yamayan Yahudileri and?r?rlar. Tüccarl?kla u?raşan Türkler, hangi kesimden olurlarsa olsunlar, biçimsellikte birbirlerine benzerler. "The", "Bozkurt" ve "Hac?" nevinden sözcükleri her ma?azan?n tabelas?nda görmek mümkündür.
ÂR? ?rk?n büyük vatan?na bir hançer gibi saplanan Türkiye Türklerinin etkinlik sahas? da son derece geniştir. Endonezya'dan Fas'a dek uzanan ?slâm dünyas? bin y?ll?k Türkiye Devleti'ne bir kurtar?c?, âdeta bir Mesih gözüyle bakar. Afrika yerlileri aras?nda hutbelerin hâlen Türk sultanlar? ad?na okundu?u saptanm?şt?r. Fakat Türkiye Devleti'nin as?l etkinlik alan?, Çin Seddi'nden Macar Ovas?na dek uzanan Türk Dünyas?d?r. Türk Devleti, kapal? kap?lar ard?nda yürüttü?ü faaliyetleriyle Türk dünyas?n? tek devletin çat?s? alt?nda birleştirmek gibi ak?l almaz bir tasar?n?n peşinde koşmaktad?r. Bu hedefe ulaşt?klar? takdirde dünya dengelerinin sars?laca??n? ve Âri ?rk?n emperyal kudretinin son bulaca??n? varsaymam?z ola?and?r. Kald? ki, imparatorluklar??n da??lmas?yla Türkiye'nin komşular?nda b?rakt??? milyonla soydaş? vard?r. Bat? Türklü?ü denen bu kitle, anavatanla birleşmek e?ilimindedir. Ayr?ca, Türkiye'nin Müslüman komşular?n?n halklar? da kendi devletlerinden çok Türklere medyundurlar. Onlar?n gözünde Türkiye Cumhuriyeti şimdiki hâliyle bile bir impatorluk, bir süper devlettir. Bu nedenlerle Asyatik Türk kavminin Küçük Asya'dan ve çevresinden sürülmesinden başka ç?kar yol yoktur. Biz bu projenin ilk ad?m?n? Macarlarla Bulgarlar? Hristiyanlaşt?rarak atmay? başard?k; Kuzey Karadeniz'i ve Kafkasya'y? Türklerden büyük ölçüde temizledik; Balkan Türklü?ünü imha ettik; şimdi ise Asyatik kökenlerini inkâr ettirmek yoluyla Kürtleri ana kitleden koparmaya çal?şmaktay?z. Elimizdeki bir di?er imkân da, Türkler aras?ndaki mezhep ayr?l???d?r. Alevî ve Sünnî alt kültürlerini standart kültürlerin üzerine ç?karmay? başard???m?z an Türkiye'nin da??lmas? mukadderdir. Ne var ki, Azerbaycan'da ve Bat? ?ran'da Türkiye halk?n?n uzant?s? olan büyük bir kitle vard?r. Söz konusu kitle Türkiye ile birleşecek olursa, bize, kiliselerimizde tehlike çanlar? çalmaktan başka yapacak bir iş düşmez. Bu konuda Âri kökenlerini hâlâ unutmam?ş bulunan ?ran ve Ermenistan en büyük müttefiklerimizdir.
TÜRKLER?N bir di?er gücü de, ?slâmiyeti yorumlay?ş tarzlar?d?r. Hiçbir ?slâm toplumu onlar kadar hoşgörülü, aç?k fikirli ve ayd?n kafal? de?ildir. ?mparatorluk birikimleri bir yana, Cumhuriyet döneminde Cemil Meriç, Mümtaz Turhan, Nurettin Topçu, ?brahim Kafeso?lu, Erol Güngör, Şerif Mardin, Orhan Türkdo?an, Peyami Safa, Ahmet Hamdi Tanp?nar, Oktay Sinano?lu, Osman Turan, Halil ?nalc?k, ?lber Ortayl?, Ahmet Yaşar Ocak gibi dünya çap?nda pek çok düşünür, sosyolog tarihçi, edebiyatç?, din ve bilim adam? yetiştirmişlerdir. Bunlar zaman zaman -bizden icâzet alm?ş bulunan- sömürge ayd?nlar?n?n gölgesinde kalsalar da, Türk milletine yön vermek ülküsünü inatla sürdürmektedirler. Bunlar kimi zaman birbirleriyle anlaşmazl??a da düşerler; ?slâmc?l?kla Türkçülük aras?nda gidip gelirler; fakat sonuçta bütün derelerin ayn? ?rma?a akt???n?n bilincindedirler. Do?rular? bulmak konusunda o derece ihtirasl?d?rlar ki, dinlerinin en hassas hükümlerini dahi tart?şmaktan çekinmezler. Arada s?rada birbirlerini ihanetle ya da gaflete düşmekle suçlad?klar? olur; fakat en küçük bir tehlikede yine birbirleriyle aşk ateşiyle kucaklaş?rlar. Onlar?n bu kudretlerinin ard?ndaki tohum "tasavvuf" dedikleri düşünüş ve yaşay?ş biçimidir. Geçmişi ve gelece?i ayn? anda yaşarlar. Parçalanm?şl?ktan hoşlanmazlar. Derin tarihleri süresince kurduklar? devletler bir zaman sonra da??l?p gitmiştir ama, tasavvuftan güç alan parlak kültürleri daima ayakta kalmay? bilmiştir. Do?unun en klâsik kültürünü yaratm?şlard?r. Biz onlar? barbar kabul etsek de, son iki yüzy?l?n ürünü olan ma?lûbiyet psikolojilerine ra?men, üstünlüklerini ve insanl??? kurtuluşa erdirme ülkülerini bilinçaltlar?nda ?srarla yaşatm?şlard?r.
TÜRKLER? tasavvufun etkisinden soyutlaman?n yegâne yolu, onlar aras?nda dinsizli?i yayg?nlaşt?rmakt?r. Yani dünyevîleştirme! Dinsel hayatlar?n? sekteye u?ratmak, geleneklerini suland?rmak, gençler aras?nda köşe dönmecili?i ve serbest cinsel yaşam? popüler hâle getirmek, mezhep farkl?l?klar?n? körüklemek, Tanr?'y? unutturmak, dinleri hakk?nda kuşkuya düşmelerini sa?lamak, aile ve akraba ilişkilerini ekonomik s?k?nt?lar do?urmak suretiyle baltalamak, geçim derdini her türlü insanî endişelerin üzerine ç?karmak, Orta Asya ve ?slâm kültür kodlar? aleyhine Antik Anadolu uygarl?klar?n?n propagandas?n? yapmak vb... Bütün bunlardan sonra arzulanan sonuca haz?rlan?ld???nda, Anadolu'nun kap?s?n? çalacak olan inanç sistemi kuşkusuz ki ?sevîlik olacakt?r. Keza biz bunun alt yap?s?n? haz?rlamakla meşgulüz. Misyonerlerimiz yo?un bir mesai içerisindedirler. Türk gençli?i her geçen gün Âri uygarl???na biraz daha ?s?nd?r?lmaktad?r. Ça?daş Türk genci iki dirhem bir çekirdek giyinerek sabah evinden ç?kar, işine ya da okuluna gider, flörtüyle buluşacak zaman? bulur, bütün gününü daha müreffeh bir yaşam azmiyle tüketir, spor yapar, pahal? al?şveriş merkezlerinde kazanc?n? çarçur eder, akşam evine geç saatte döner ve aile bireylerine yüz vermeksizin odas?na çekilerek bilgisayar?n?n baş?na geçer. Küreselleşmeyi dayatan popüler kitaplar okur, hümanizm idealini kadehlerin dibinde arar ve alkol kullanmay? ça?daşl???n gere?i zanneder, dinî ve millî sanat eserlerine dudak büker, Amin Maalouf ve Gabriel Markuez nevinden yazarlara hayranl?k duyar, Orhan Pamuk'u bildi?ini san?r ve Tanp?nar'? tan?maz, bayramlar? muhitinden kaçma günü olarak iple çeker, sevgililer gününde flörtüne arma?an al?r fakat Muharrem ay?nda aşure yemeyi zül addeder vb... Bu tip ça?daş genç, belirli bir yaşam düzeyine erişmiş olanlardan ç?kar. Bir de kitle toplumunun şekillendirdi?i gençler vard?r. Varoşlarda yaşarlar, küçük yaştan itibaren en zor işlerde çal?şmak zorunda kal?rlar. Talihleri yaver gider de çok para kazan?rlarsa şayet ac?mas?z, ç?karc? ve yüksek ideallerden mahrum işverenler saf?na kat?l?rlar ve yolsuzlu?u yol olarak seçerler. Ya da ömürleri boyunca yoksulluk içinde yaşayarak -olumsuz anlamda- düzen y?k?c? militanlar hâline gelirler. Dine, devlete, millete, gelene?e ve bilumum toplumsal de?erlere düşman kesilirler. Sosyalizmin ne vaat etti?ini bilmezler ama Kapitalizmin karş?s?nda canlar?n? vermekten çekinmezler (ya da tam tersi). Şeriat u?runda şehit düşmek için sab?rs?zlan?rlar, fakat dinin ahlâk demek oldu?unu. ?nsan-? kâmil yetiştirmeyi hedefledi?ini hiç bilmezler. vb...
ANADOLU'yu Hristiyanlaşt?rman?n alt yap?s?n? haz?rlamak yolundaki bir di?er etkinli?imiz de turizm mahreçlidir. Saf Türklerin soydaşlar? zannetti?i Türkiyeli iş adamlar?ndan gördü?ümüz destekle bütün Anadolu'yu kapsayan geziler düzenlemekteyiz. ?nanç turizmi, dinler aras? diyalog, Yunan harabelerinin restorasyonu vb.... konularda Türk bas?n?ndan gördü?ümüz ilgi takdire şayand?r. Kendilerine müteşekkiriz. Türk insan? öylesine saft?r ki, uyan?k ayd?nlar?n?n inad? bir yana, her şeyden habersiz bizleri evlerine alarak kuş sütüyle beslemekten bile çekinmiyorlar. Biz Âriler bu derece temiz kalpli olsayd?k, herhalde şimdiye kadar çoktan Türkleşmiş olurduk.
TÜRKLER demokrasinin ne menem bir şey oldu?undan habersizdirler. Zannederler ki, örnek ald?klar? (!) Bat? demokrasisi sonsuz özgürlüklerin beşi?idir. Bizdekinin aksine olarak, onlar?n demokrasisinde her şey mubaht?r. Demokratik haklar ad?na Türklü?ün temellerine dinamit koyan faaliyetlerde bulunmak bu garip ülkede serbesttir. "Ben seni perişan edece?im, çünkü demokrasi var!" dedi?inizde akan sular durur. Sebep? Çünkü, Türkler Bat?daki demokrasinin de böyle oldu?una içtenlikle inan?rlar. Milletleşme sürecimizi, demokratik sistemimizi, bilimsel ve düşünsel gelişmemizi insan haysiyeti ilkesinin üzerine bina etti?imize hükmederler. Bütün bunlar?n alt?nda yatan kanlar?, renk körü olduklar? için görmezler. Oysa ki bayraklar? bile k?rm?z?d?r!
GERÇEKTEN de anlaş?lmas? güç insanlard?r şu Türkler! Bütün dinlere sayg? duyarlar, bütün peygamberleri tan?rlar, inkârc? de?illerdir., Kutsal Kitaplar?n?n tek bir harfinin bile tahrif edilmesine yanaşmazlar... Kanaatkâr insanlard?r. Daha do?rusu öyle idi. Seksenli y?llardan sonra dünya nimetlerinin fark?na varmaya yöneldiler ve gözbebeklerinde dolar işaretleri oluşmaya başlad?. Her y?l otuz gün boyunca aç ve susuz dururlar; bazen bu perhizi her nedense yirmi dokuz güne düşürürler. Ama hiç ölmezler! Açl???n, ekonomik s?k?nt?lar?n ve envai çeşit buhranlar?n yapamad???n? terör ve trafik kazalar? maharetle başar?rsa da; dünyada Türk tükenir mi, biner biner ölmeyince? Üç büyük canavarlar? vard?r: Trafik canavar?, enflâsyon canavar? ve Van canavar?! Bir de ça?lar önce ormanda yaşayan mitolojik bir canavarlar? varm?ş ama, O?uz Han ad?nda bir hükümdar onun baş?n? kesmiş. Ha, bir de Tepegöz var! Hâlâ yaş?yormuş... O, bizmişiz.
TÜRKLER, eski hasletlerini k?smen yitirmiş olsalar da, biz Âriler derecesinde maddiyatç? de?illerdir. Fizikötesi yaşama gerçekten inand?klar? için dünyay? pek önemsemezler. Ne dindaşlar? Araplar kadar vurdumduymazd?rlar, ne de Uzakdo?ulular kadar çal?şkand?rlar. Aş?r? çal?şkanl???n dünyaya tutsakl?k demek oldu?unu söylerler. Bu yüzden de köleleştirilmeleri imkâns?zd?r. Tasavvuf ve Türk dili bâki kald?kça Türkler bize boyun e?meyeceklerdir...
BÖYLES?NE ilginç mahlûklardır, vesselâm!
TANRI, Onun Oğlu, Kutsal Bâkire ve Yüce Parlâmentomuz bizi Türklerden korusun!
Birinci Dereceden Misyoner,
Arslan Yürekli Pierre Frederik
Benjamin Frank Simitis Von Erivanyan...
İstanbul, TÜRKİYE
Fazla söze hacet olmasa gerek...
Bu şartlarda Türkiye'yi ve Türkler'i koruyacak olan güç sadece ve sadece TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ'dir.
ALLAH onlara güç ve kuvvet versin ki düşmanlar her zaman korksun ve ürksün.