28 Şubat'çı paşadan şok ifadeler

İηvictus

Banned
Katılım
2 Haz 2007
Mesajlar
3,529
Reaction score
0
Puanları
0
28 Şubat'çı paşadan şok ifadeler

Cumhuriyet yazarı 28 Şubat sürecinin önde gelen isimlerinden emekli Tümgeneral O. Doğu Silahçıoğlu: "Başbakan'a yanlışının bedelini ödetin. "Atatürk Türkiyesi"ni öğretin!"

64130.jpg


Cumhuriyet gazetesinde yazan 28 Şubat sürecinin önde gelen isimlerinden emekli Tümgeneral O. Doğu Silahçıoğlu'nun çok tartışılacak ifadeleri...
"Söylem Densizliği ve Başbakan!..
Başbakan'ın son talihsiz söylemi, yurttaşlarda biraz da şaşkınlıktan kaynaklanan bir suskunluk yaratmıştır!.. Halbuki bunun tam tersi olmalı, suskunluk yerine bir karşı duruş ortaya konmalıdır!.. Türkiye'de özgür düşüncenin yaşatılması için uğraş veren yığınlar, bu tür söylemlerde bulunan bir başbakanın karşısına çıkmalı; tepkilerini dile getirmeli; ona "dur" demeli; ona yanlışının bedelini ödetmelidir!.. Ona bu ulustan özür diletmeli; bu ülkenin "Atatürk Türkiyesi" olduğunu ona öğretmelidir!..

Bu ülkede hukukun ilkeleri zorlanarak ve de tartışmalı yöntemler yaratılarak oluşturulan bir siyasal ortamda, bir kısım siyasilerin kişisel ihtirasından ve de gaflet uykusundan yararlanarak ikinci kez Başbakanlık koltuğunu ele geçirebilme olanağı elde eden bir kişi, bugüne kadarki eylem ve söylemleriyle, Türkiye'de nasıl bir yönetim anlayışını geçerli kılmak istediğini ve bu ülkenin yurttaşlarını ne gözle gördüğünü defalarca ortaya koydu!..

Yakın dönemde Cumhuriyet'in tüm değerlerinin, "Atatürk İlke ve Devrimleri" nin giderek daha yoğun bir şekilde saldırıya uğradığını görme bahtsızlığını yaşayan Türk halkı, gelinen bu noktadan sonra şimdi de kendi başbakanının ağzından, tehdit dolu, yakışıksız, içeriksiz ve de densizlik örneği sayılabilecek nitelikte yeni bir söylemle karşı karşıya kaldı!..

Geçmişte yaptıkları ve söyledikleri bu ulus tarafından unutulmayan, ama hâlâ edep ve adaptan bahsedebilen Başbakan; bu kez Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili olarak eleştiriler ortaya koyan düşünce sahiplerini karşısına aldı!.. Bu konuda "Cumhuriyet Değerleri" ni hedef alacak ve onları reddedecek kadar ısrarlı davrandı!.. Eleştiri sahiplerine yönelik; "İstediğin cumhurbaşkanını seçeceğin ülkeye git!.." şeklinde bir ifade kullanarak tüm toplumda şaşkınlık yarattı!.. Başbakan; çağdaş demokrasi ve özgürlük anlayışında yeri olmayan ve de özgür düşünceyle bağdaşmayan, yalnızca demokrasi dışı yönetimlerde örneğine rastlanabilecek bağnaz bir anlayışla, kendi ülkesinde kendi yurttaşlarına meydan okudu!.. Ve nihayet işi tehdit savurmaya kadar götürdü!..

Bugünün kimi siyasileri, Türkiye Cumhuriyeti'ni haritada yeri bilinmeyen; adı doğru dürüst söylenemeyen; kabile şeflerinin başkan ya da başbakan olabildiği ülkeler gibi görebilirler!.. Aynı kişiler, Ortadoğu'da ABD ve AB'nin çıkarlarını korumak için görevlendirilecek bir Türkiye'nin kendi siyasal emelleri açısından daha da uygun olacağını değerlendirebilirler!.. Ve o nedenle Türkiye'nin böyle bir konum kazanmasını isteyebilirler!..

Türkiye'ye verilmek istenen bu yeni şekil ve bu ülkeye kazandırılmak istenen bu yeni konum; bu kişilerin ya da onlar tarafından temsil edilen siyasal ideolojinin amaçları açısından da yararlı olabilir!.. Hatta genel ve yerel seçimler, anayasa değişiklikleri, cumhurbaşkanlığı seçimleri gibi siyasal gerçekler bu yeni konuma geçiş sürecinde birer adım olarak görülebilir!.. Ne var ki Türkiye Cumhuriyeti'nin temel niteliklerini savunmaya kararlı kişi, kurum ve kuruluşlar, 2002'den bu yana bu gerçeklerin farkındadır!.. Bu kesim ülkede sergilenen kirli oyunları ve sarfedilen örtülü gayretleri görmektedir!..

Son seçimlerde alınmış olan sonuca rağmen yine de yılgınlığa düşmemiştir!.. Hâlâ direnç göstermeye devam ediyor!.. Ulusun ve ülkenin geleceğini iç ve dış kaynaklı yıkıcı güçlere teslim etmemekte kararlı görünüyor!..

Başlangıç döneminde kişileri hedef alan, daha sonra da kurumlara yönelen AKP'nin siyasal sindirme politikasının bugün Türkiye'de ulaştığı nokta, bu ülke başbakanı tarafından, yönetimi eleştiren yurttaşlara "bir başka ülkenin yolunu göstermek" olmuştur. Tarihte herhalde böyle bir talihsizlik örneği, bir başka ülkede daha yaşanmamıştır!..

Başbakan'ın son söylemi, yurttaşlarda biraz da şaşkınlıktan kaynaklanan bir suskunluk yaratmıştır!.. Halbuki bunun tam tersi olmalı, suskunluk yerine bir karşı duruş ortaya konmalıdır!..

Türkiye'de özgür düşüncenin yaşatılması için uğraş veren yığınlar, bu tür söylemlerde bulunan bir başbakanın karşısına çıkmalı; tepkilerini dile getirmeli; ona "dur" demeli; ona yanlışının bedelini ödetmelidir!.. Ona bu ulustan özür diletmeli; bu ülkenin "Atatürk Türkiyesi" olduğunu ona öğretmelidir!..

Dünyanın hiçbir ülkesinde bir başbakana yakışmayacak nitelikte olan bu sözler karşısında, yurttaşlar seslerini yükseltmeli; "Ey başbakan; sen istediğin yaşamı sürdürebileceğin bir ülkeye gidebilirsin!.. Burası benim ülkem!.." demelidir!..

Yaşam ve gerçek
Rastlantıların oluşturduğu bir yolda ilerlerken, nereden gelip nereye gittiğini bilmeyen insanların yaşam içinde kendi bulundukları noktayı değerlendirebilmeleri çok güçtür!.. Ama bu gerçek hiçbir zaman, o noktada bulunan kişiler açısından kişiler ve toplum karşısında saygısız davranabilmenin bir gerekçesi olamaz!..

Bunu yapanlar için; bu tür davranışta bulunanlar için güzel Türkçemizde çok anlamlı sözler söylenir!.. Ne var ki bunun örneklerinden birinin bu satırlar arasında yer alması, okuyucuya karşı duyulan saygı açısından mümkün değildir!.. Ancak farklı bir şekilde ifade edilebilir!..

Ara sıra birilerine kim olduğunu hatırlatmak gerekir!.."



Cumhuriyet gazetesi


'' seçim sandıklarında elde edemediklerini halkı provake ederekmi sağlayacaklar ? sanırım demokrasi anlayışı ülkemizde hiç ama hiç gelişmiyor ''
 
Bu konuyu ben açacaktım siz açmışınız..Konunun başlığı "Söylem Densizliği ve Başbakan!.. '' olmalı.Yazı çok güzel.Yazıyı hangi siteden ya da gazeteden eklediyseniz kendi yorumlarını katmışlar..Yazıdan şu cümle alınmış "Başbakan'a yanlışının bedelini ödetin. "Atatürk Türkiyesi"ni öğretin!" ama bu cümle neden söylenmiş onun üzerinde durulmamış..Yazının tamamı okunursa olay anlaşılacktır..
 
'' seçim sandıklarında elde edemediklerini halkı provake ederekmi sağlayacaklar ? sanırım demokrasi anlayışı ülkemizde hiç ama hiç gelişmiyor ''

Sizlerde eleştiriye kesinlikle tahammül edemiyorsunuz...Sizin demokrasi anlayışınız başbakanın yaptığı gibi eleştireni mahkemeye ver mantığı sanırım..."abdullah gülü cumhurbaşkanı olarak kabul etmeyen vatandaşlıktan çıksın" ne demek arkadaş...Bunu söylemek kimsenin haddi değildir...Adam "burası Atatürk'ün Türkiye'si" demiş bunun nesi yanlış...Bunda bile demokrasi kavramını kullanıp, geçmişi tescilli Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı bi parti olan refah partisi kökenli adamları savunabiliyorsunuz...Bu adamların zihniyeti değilmiydi subay Kubilayın kafasını koparıp kazığa sokup dolaştıran...Bu adamların zihniyeti değilmiydi Sivasta onlarca aydınımızı katleden...Hala %47 felsefesi yapıp demokrasi kavramını kendinize göre yontuyorsunuz...Geriye kalan %53 ne olacak peki...O meclis kimsenin babasının çiftliği değil...
 
Sizler Turkiyenin 47%sinden birşeyler öğrenmedikçe, bu devletin temellerine
dinine ırkına saygı duymadıkça ne cürretle başkalarına birşeyler öğretmesini
bekliyorsunuz ki. Birşeyler öğretmek için meydanlara sürüklediniz bir ton insanı.
Yarısı orada ne için olduğunu bile bilmiyordu. Düşün milletin sırtından artık.
Gündemi bulandırmayı bırakın ve insanlara bir rahat stressiz ortam bırakın. Askeriye
bile emekli paşaların açıklamalarından, çete bağlantılarından bıktı usandı.
Gündemden düştükçe reklama girmeyin yakışmıyor size.
 
ishynum846' Alıntı:
Sizler Turkiyenin 47%sinden birşeyler öğrenmedikçe, bu devletin temellerine
dinine ırkına saygı duymadıkça ne cürretle başkalarına birşeyler öğretmesini
bekliyorsunuz ki. Birşeyler öğretmek için meydanlara sürüklediniz bir ton insanı.
Yarısı orada ne için olduğunu bile bilmiyordu. Düşün milletin sırtından artık.
Gündemi bulandırmayı bırakın ve insanlara bir rahat stressiz ortam bırakın. Askeriye
bile emekli paşaların açıklamalarından, çete bağlantılarından bıktı usandı.
Gündemden düştükçe reklama girmeyin yakışmıyor size.


Bu memlekette başka dinlerden insanlara saygı duymayan biri varsa sizlersiniz...Laiklik işte bu özgürlüğün güvencesidir...Ama sizler laikliği içinize sindiremiyorsunuz...Bi de demokrasiden söz edersiniz..Laiklik olmadan demokrasi olmaz arkadaş....Haaa gelelim neden akp o kadar oy aldı...bizim beş para etmez medyamızın pembe tablo çizen haberleri...Bunun yanı sıra akpnin ekonomi politikası spekülatörlerin çıkarlarına hizmet ediyordu...Böylece borsa yükseliyor, her şey güllük gülistanlıkmış gibi gösterilip enflasyonun düştüğü nağraları atılıyordu...Madem enflasyon düştü, bu benim keseme niye yansımadı...Neden alım gücüm düştü...Neden dışa bağımlılığım arttı...Şu gerçekten haberiniz varmı bilmiyorum ama söyleyelim yeri gelmişken; akp'nin 5 yıllık iktidarı döneminde Türkiye'nin girdiği borç miktarı, Cumhuriyetin kuruluş yıllarından bu yana yani 80 yıllık süre içinde edinilen borcun iki katı...İşte alınan bu borçlar sayesinde ekonominin iyiye gittiği ülkenin kalkınmaya başladığı yalanına inandırıldı insanlar..
.Hadi tüm bunları da bir yana bırakalım...Terörün had safhaya ulaştığı dönem bu değilmi....En çok şehit verdiğimiz dönem bu dönem değilmi...Bağımsızlığımızın en çok tehlikeye düştüğü dönem olmanın yanısıra, barzani, talabani, apo ve onların köpeklerinin en çok yüz bulduğu hükümet bu hükümet değilmi...Benim misakı milli sınırlarım tehlikeye girecek, yüzlerce askerimiz doğuda şehit olacak ve bende hala enflasyon düştü diye sevinecem...Yok öyle yağma...Sırf maddi durumum iyi olacak diye başkalarının boyunduruğu altında, satılmış ve onursuz bir şekilde yaşayacağıma, aç susuz ama onurumla, şerefimle yaşarım...
 
herhalde 2002 yılından once çok zengindik di mi..biri birine anayasa kitabını fırlattı diye anamızı ağlattılar...sonra her sabah kalkdığımızda bakrdık haberlere yine bi koy baasılmış..yine teroristler katliam yapmışlar koylerimizde..o gunleri ne çabuk unuttunuz..

terorun tekrar hortlamasının sebeplerinden birinin de dışarıyla mucadele etmek yerine içimizde birbirimizi yemek..bazıları cumhurbaşkanı adayının eşinin baş ortusuyle uğraşıp bunun uzerinden siyaset yapacağına , birlik içinde hareket etselerdi inanın boyle olmazdı..
İnşallah bundan sonra da hayırlısı olur vatana millete..
 
Deff' Alıntı:

Bu memlekette başka dinlerden insanlara saygı duymayan biri varsa sizlersiniz...Laiklik işte bu özgürlüğün güvencesidir...Ama sizler laikliği içinize sindiremiyorsunuz...Bi de demokrasiden söz edersiniz..Laiklik olmadan demokrasi olmaz arkadaş....Haaa gelelim neden akp o kadar oy aldı...bizim beş para etmez medyamızın pembe tablo çizen haberleri...Bunun yanı sıra akpnin ekonomi politikası spekülatörlerin çıkarlarına hizmet ediyordu...Böylece borsa yükseliyor, her şey güllük gülistanlıkmış gibi gösterilip enflasyonun düştüğü nağraları atılıyordu...Madem enflasyon düştü, bu benim keseme niye yansımadı...Neden alım gücüm düştü...Neden dışa bağımlılığım arttı...Şu gerçekten haberiniz varmı bilmiyorum ama söyleyelim yeri gelmişken; akp'nin 5 yıllık iktidarı döneminde Türkiye'nin girdiği borç miktarı, Cumhuriyetin kuruluş yıllarından bu yana yani 80 yıllık süre içinde edinilen borcun iki katı...İşte alınan bu borçlar sayesinde ekonominin iyiye gittiği ülkenin kalkınmaya başladığı yalanına inandırıldı insanlar..
.Hadi tüm bunları da bir yana bırakalım...Terörün had safhaya ulaştığı dönem bu değilmi....En çok şehit verdiğimiz dönem bu dönem değilmi...Bağımsızlığımızın en çok tehlikeye düştüğü dönem olmanın yanısıra, barzani, talabani, apo ve onların köpeklerinin en çok yüz bulduğu hükümet bu hükümet değilmi...Benim misakı milli sınırlarım tehlikeye girecek, yüzlerce askerimiz doğuda şehit olacak ve bende hala enflasyon düştü diye sevinecem...Yok öyle yağma...Sırf maddi durumum iyi olacak diye başkalarının boyunduruğu altında, satılmış ve onursuz bir şekilde yaşayacağıma, aç susuz ama onurumla, şerefimle yaşarım...


Başka dinlere saygı duymadığımı hangi yazımla hangi söylemimle ortaya atıyorsun
anlamadım? Komik olan da bu milletin 95%i Müslüman iken İslama saygı duyulmaması
ama benden azınlıkları oluşturan dinlere saygı duymamı beklemen. Ki benim dinim
tüm dinlere saygı duymamı öğretip tüm peygamberlere inanmamı bekliyor. Başkalarının
dini ne emrediyor bilemicem.

Laiklik laiklik diyorsunuz önüne gelen laikliği yorumluyor. Yok laiklik adam olmakmış
yok bilmem ne. Gelin laiklğin tanımını ADAM gibi koyalım, batıdaki gibi laiklik uygulansın
boynum kıldan ince. ABDde üniversitelerde tüm dinler arası saygı vardır ve herkes
istediği ibadeti yapar istediği gibi giyinir. Bayram namazı var diye sınav tarihini bile
ertelettirir.

Benim laikliği içime sindiremediğim gibi bir sonuca yine kendi kendine varmışssın
ya helal olsun. Bu kadar ön sezgiyle sen nerelere gelirsin inşallah.
Laiklik olmadan demokrasi olmaz gibi cahilce bir cümle kurmuşsun kusura bakma
ama armut olmadan karpuz olmaz gibi bir cümle çıkmış ortaya.

Bizim beş para etmez medyamızın çoğunluğu Doğan grubundan oluşuyor ve
oluşmayan tarafın çoğunluğu da Anti-AKP ve Anti-İslam çizgisinde propaganda
yürütüp pek çok yalan haber yazmıştır. Ama millet çamur at izi kalsın, iftira, yalan
haberlere kanmadığı için gazetelerin zıttına hareket etmiştir.

Enflasyon hakkındaki bilgin ne kadar acaba ki cebindeki para artmadı diyorsun.
Değer hesabını yaptın mı acaba. Her gün birşeylere zam gelmemesi paranın
değerlenmesine yol açar. Ayrıca alım gücü 5500$a çıktı. Nasıl alım gücüm düştü
diye komik bir hataya düşersin?

AKP iktidarında borç artmış olabilir gelişen tüm ülkeler de borç artar fakat gelişme
de artmıştır. İMFye olan borcumuz yok olmak üzere bundan haberiniz var mı.
ABD ve İngiltere de bir konumda dışa bağlıdır ve borçları hesap bile edilemez.
Borç avına çıkarak bu gibi sonuçlara varılamaz. Dervişin ekonomik planlaması
yüzünden şimdi rahatız diye haberler yapardınız şimdi o tutmadı aslında kötü
daha haberimiz yok mu diyorsunuz.

Ekonomik büyümede rekor kırıp Cumhuriyet tarihinin görmediği rakamlar ortaya
çıkarılıyorsa bunları hesaplamadan güllük gülistanlık gösteriliyor
denilemez. İnanmıyorsan gir TİKe bak fiyat değişimlerine.

En çok şehit verdiğimiz dönem bu dönem demişsin. Bu cümlene nasıl güleyim
acaba bilemiyorum.
Apo ve köpeklerinin daha çok konuşmasını nasıl AKPye bağladın direk olarak
çözebilmiş değilim. Bunun arkasında ABDnin Irak işgali ve Kürtlerin destek
alması daha büyük rol oynuyor.

Sonunda da sırf maddi durumum iyi olacak diye bir laf etmişsin. Ne çelişkidir ki bu
başta ekonominin kötü olduğundan bahsetmişsin?
 
Başka dinlere saygı duymadığımı hangi yazımla hangi söylemimle ortaya atıyorsun
anlamadım? Komik olan da bu milletin 95%i Müslüman iken İslama saygı duyulmamasıama benden azınlıkları oluşturan dinlere saygı duymamı beklemen. Ki benim dinim
tüm dinlere saygı duymamı öğretip tüm peygamberlere inanmamı bekliyor. Başkalarının
dini ne emrediyor bilemicem.

Laiklik laiklik diyorsunuz önüne gelen laikliği yorumluyor. Yok laiklik adam olmakmış
yok bilmem ne. Gelin laiklğin tanımını ADAM gibi koyalım, batıdaki gibi laiklik uygulansın
boynum kıldan ince. ABDde üniversitelerde tüm dinler arası saygı vardır ve herkes
istediği ibadeti yapar istediği gibi giyinir. Bayram namazı var diye sınav tarihini bile
ertelettirir.

Benim laikliği içime sindiremediğim gibi bir sonuca yine kendi kendine varmışssın
ya helal olsun. Bu kadar ön sezgiyle sen nerelere gelirsin inşallah.
Laiklik olmadan demokrasi olmaz gibi cahilce bir cümle kurmuşsun kusura bakma
ama armut olmadan karpuz olmaz gibi bir cümle çıkmış ortaya.

Bizim beş para etmez medyamızın çoğunluğu Doğan grubundan oluşuyor ve
oluşmayan tarafın çoğunluğu da Anti-AKP ve Anti-İslam çizgisinde propaganda
yürütüp pek çok yalan haber yazmıştır. Ama millet çamur at izi kalsın, iftira, yalan
haberlere kanmadığı için gazetelerin zıttına hareket etmiştir.

Enflasyon hakkındaki bilgin ne kadar acaba ki cebindeki para artmadı diyorsun.
Değer hesabını yaptın mı acaba. Her gün birşeylere zam gelmemesi paranın
değerlenmesine yol açar. Ayrıca alım gücü 5500$a çıktı. Nasıl alım gücüm düştü
diye komik bir hataya düşersin?

AKP iktidarında borç artmış olabilir gelişen tüm ülkeler de borç artar fakat gelişme
de artmıştır. İMFye olan borcumuz yok olmak üzere bundan haberiniz var mı.
ABD ve İngiltere de bir konumda dışa bağlıdır ve borçları hesap bile edilemez.
Borç avına çıkarak bu gibi sonuçlara varılamaz. Dervişin ekonomik planlaması
yüzünden şimdi rahatız diye haberler yapardınız şimdi o tutmadı aslında kötü
daha haberimiz yok mu diyorsunuz.

Ekonomik büyümede rekor kırıp Cumhuriyet tarihinin görmediği rakamlar ortaya
çıkarılıyorsa bunları hesaplamadan güllük gülistanlık gösteriliyor
denilemez. İnanmıyorsan gir TİKe bak fiyat değişimlerine.

En çok şehit verdiğimiz dönem bu dönem demişsin. Bu cümlene nasıl güleyim
acaba bilemiyorum.
Apo ve köpeklerinin daha çok konuşmasını nasıl AKPye bağladın direk olarak
çözebilmiş değilim. Bunun arkasında ABDnin Irak işgali ve Kürtlerin destek
alması daha büyük rol oynuyor.

Sonunda da sırf maddi durumum iyi olacak diye bir laf etmişsin. Ne çelişkidir ki bu
başta ekonominin kötü olduğundan bahsetmişsin?




Demişimki ekomomi kötü..sonra ne demişim hadi iyiye gittiğimizi düşünelim demişim bu bir varsayımdır çelişki değil...Burada çelişki yok.."Sende aapo ve köpeklerinin daha çok konuşmasını akpye nasıl bağladın çözemedim" demişsin...Sen ve senin gibiler bunları çözebilseydi bugün ne bunları konuşuyor olurduk ne de ülke bu çıkmazda olurdu...Bide enflasyon hakkında bilgin ne kadar acaba demişsin...Bana ekonomi konusunda ahkam kesip bu konuda beni küçümsemeye kalkma sakın...Sizler gibi düşünmüyoruz diye bizlere tahammül edemiyorsunuz..Bu kadar hazımsız olmayın....Bide en çok şehit verdiğimiz dönem bu dönem dediğimde "bu cümlene nasıl gülerim acaba bilemiyorum" şeklinde pişkin ve sulu bir yanıt vermişsin...Bu cümlenin komik bir cümle olduğunu sanmıyorum...Verecek cevap bulamadınızmı gülüp geçersiniz ancak...Siz eğer en fazla şehit verdiğimiz dönemin bu dönem olduğu,bu hükümetin kuzey ıraktaki eşkıya bozuntularından bile aldıkları tehditleri içlerine sindirecek kadar pasif olduğu gerçeğini göremiyorsanız benim sizinle konuşacak hiçbir şeyim yoktur...[/SIZE][/COLOR]
 
Deff' Alıntı:

Bu memlekette başka dinlerden insanlara saygı duymayan biri varsa sizlersiniz...Laiklik işte bu özgürlüğün güvencesidir...Ama sizler laikliği içinize sindiremiyorsunuz...Bi de demokrasiden söz edersiniz..Laiklik olmadan demokrasi olmaz arkadaş....Haaa gelelim neden akp o kadar oy aldı...bizim beş para etmez medyamızın pembe tablo çizen haberleri...Bunun yanı sıra akpnin ekonomi politikası spekülatörlerin çıkarlarına hizmet ediyordu...Böylece borsa yükseliyor, her şey güllük gülistanlıkmış gibi gösterilip enflasyonun düştüğü nağraları atılıyordu...Madem enflasyon düştü, bu benim keseme niye yansımadı...Neden alım gücüm düştü...Neden dışa bağımlılığım arttı...Şu gerçekten haberiniz varmı bilmiyorum ama söyleyelim yeri gelmişken; akp'nin 5 yıllık iktidarı döneminde Türkiye'nin girdiği borç miktarı, Cumhuriyetin kuruluş yıllarından bu yana yani 80 yıllık süre içinde edinilen borcun iki katı...İşte alınan bu borçlar sayesinde ekonominin iyiye gittiği ülkenin kalkınmaya başladığı yalanına inandırıldı insanlar..
.Hadi tüm bunları da bir yana bırakalım...Terörün had safhaya ulaştığı dönem bu değilmi....En çok şehit verdiğimiz dönem bu dönem değilmi...Bağımsızlığımızın en çok tehlikeye düştüğü dönem olmanın yanısıra, barzani, talabani, apo ve onların köpeklerinin en çok yüz bulduğu hükümet bu hükümet değilmi...Benim misakı milli sınırlarım tehlikeye girecek, yüzlerce askerimiz doğuda şehit olacak ve bende hala enflasyon düştü diye sevinecem...Yok öyle yağma...Sırf maddi durumum iyi olacak diye başkalarının boyunduruğu altında, satılmış ve onursuz bir şekilde yaşayacağıma, aç susuz ama onurumla, şerefimle yaşarım...




YILLAR İTİBARIYLA GÜNLÜK VE AYLIK BRÜT ASGARİ ÜCRETLER

ÇALIŞMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
İSTATİSTİK ŞUBESİ


01.01.2002 6.290.025 188.700.750 32,2 4.656.803 139.704.086 33,9 6.290.025 188.700.750 32,2 4.656.803 139.704.086 33,9
01.07.2002 7.107.000 213.210.000 13,0 5.242.166 157.264.965 12,6 7.107.000 213.210.000 13,0 5.242.166 157.264.965 12,6




01.01.2007 15,89 476,70 5,9 11,39 341,55 5,9 15,89 476,70 5,9 11,39 341,55 5,9
01.07.2007 16,38 491,40 3,1 11,74 352,09 3,1 16,38 491,40 3,1 11,74 352,09 3,1


Alsana istatiskleri vereyim 2002 de bir asgari ücretlinin aldığı aylık 213 milyon
213 milyona 700 ekmek
213 milyona 3 cuval şeker
213 milyona 8,5 mutfak tüpü alıyor
213 milyona ilk öğretime giden çocuğunu okula gönderemiyordu
213 milyona ayağına 7 çift ayakkabı alıyordu
213 milyona 150 dolar alamıyordu

2007 de bir asgari ücretlinin aldığı aylık 420 ytl

420 ytl ye 1050 ekmek
420 ytl ye 5,5 çuval şeker
420 ytl ye 12 mutfak tüpü
420 ytl ye okula giden çocuğunun masrafı yok 420 ytl elinde kalıyor
420 ytl ye 10 çift ayakkabı alıyor
420 ytl ye 300 dolar alıyor

Şimdi sana soruyorum?Nasıl cebinde paran kalmıyor.Demekki sen harcamanı bilmiyorsun.


Müslümanlık sevgi ve hoşgörü dinidir.Herdine saygılıdır.Sen öyle yorumluyorsan o başka laiklik o kadar uzun boylu değildir.Laiklik özgürlük değildir.Acak dinle devlet yönetimini ayırır.Dinle devlet yönetilemez.Akp neden fazla oy aldı biliyormusun öyle medyanın pembe tablo çizmesiyle değil 1 chp nin yapıcı politikalarıyla değil yıkıcı politikalarıyla 2 sezerin hal ve hareketleriyle 3 en önemlisi icratlarıyla o da şöyle evime rahat huzurlu ekmek aş götüre biliyorsam benim için karnım doyuyorsa neden akp ye oy mermeyeyimki bu da bana yeter.

Sen nerden biliyorsun türkiyenin borcunun ikiye katlandığını sen hazine müstaşarımısın atma terör denilen bela 4 senelik deyilki tam 21 senelik olay geçmiş senelere iyi bak araştır ondan sonra konuş.Sizin gibi düşünenlerde bu ülkeyi yönetti.O zaman girecekti başkalarının boyunduruk altına ama insanlar tez uyandı hepsinin siyasi hayatı bitti TÜRK HALKI ABATDA EDERT BERBATDA EDER BUNU BÖYLE BİLESİNİZ.
 
bomboş bi hükümet bomboş bi yönetim ve kör edilmiş halk..
işini bilmeyen bi muhalefet,,
milliyetçiyim diyen ama milliyetçiğliğin m sini gösteremeneyen bi parti
arka bahçesinin pkk olduğunu söyleyen ve pkk yı öven apo yu seven ve kardeşi kardeşe vurduran bir parti..
bütün bunlara %47 aldık biz kralız diyen yine o parti..
bu ülke bu günleri alnının teriyle şehitlerin kanıyla sulayarak elde etti onları tanımayanlara bırakacak kadarda bilgisiz değildi ama gözü kör edilmişti bir kere..
parayyı bana verseler yol paramı verseler altın verseler su verseler yiyecek verseler bende o partiye oy verirdim nie çünkü gözüm kör bir kere napayım..
ama 2 kafadar var ki biri kasasında yıllanmış paraları bulunan diğeri ise yıllardır siyaset yaptığını iddia eden 2 kafadar...
bunlar belli bi kitleye hitap ettiler ve aldıkları şey belli.
bu ülke bu günlerini de mumla arayacak gibime geliyor Allah sonumuzu hayır etsin inşalllahh...
 
fatihsan' Alıntı:
YILLAR İTİBARIYLA GÜNLÜK VE AYLIK BRÜT ASGARİ ÜCRETLER

ÇALIŞMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
İSTATİSTİK ŞUBESİ
"

01.01.2002 6.290.025 188.700.750 32,2 4.656.803 139.704.086 33,9 6.290.025 188.700.750 32,2 4.656.803 139.704.086 33,9
01.07.2002 7.107.000 213.210.000 13,0 5.242.166 157.264.965 12,6 7.107.000 213.210.000 13,0 5.242.166 157.264.965 12,6




01.01.2007 15,89 476,70 5,9 11,39 341,55 5,9 15,89 476,70 5,9 11,39 341,55 5,9
01.07.2007 16,38 491,40 3,1 11,74 352,09 3,1 16,38 491,40 3,1 11,74 352,09 3,1


Alsana istatiskleri vereyim 2002 de bir asgari ücretlinin aldığı aylık 213 milyon
213 milyona 700 ekmek
213 milyona 3 cuval şeker
213 milyona 8,5 mutfak tüpü alıyor
213 milyona ilk öğretime giden çocuğunu okula gönderemiyordu
213 milyona ayağına 7 çift ayakkabı alıyordu
213 milyona 150 dolar alamıyordu

2007 de bir asgari ücretlinin aldığı aylık 420 ytl

420 ytl ye 1050 ekmek
420 ytl ye 5,5 çuval şeker
420 ytl ye 12 mutfak tüpü
420 ytl ye okula giden çocuğunun masrafı yok 420 ytl elinde kalıyor
420 ytl ye 10 çift ayakkabı alıyor
420 ytl ye 300 dolar alıyor

Şimdi sana soruyorum?Nasıl cebinde paran kalmıyor.Demekki sen harcamanı bilmiyorsun.


Müslümanlık sevgi ve hoşgörü dinidir.Herdine saygılıdır.Sen öyle yorumluyorsan o başka laiklik o kadar uzun boylu değildir.Laiklik özgürlük değildir.Acak dinle devlet yönetimini ayırır.Dinle devlet yönetilemez.Akp neden fazla oy aldı biliyormusun öyle medyanın pembe tablo çizmesiyle değil 1 chp nin yapıcı politikalarıyla değil yıkıcı politikalarıyla 2 sezerin hal ve hareketleriyle 3 en önemlisi icratlarıyla o da şöyle evime rahat huzurlu ekmek aş götüre biliyorsam benim için karnım doyuyorsa neden akp ye oy mermeyeyimki bu da bana yeter.

Sen nerden biliyorsun türkiyenin borcunun ikiye katlandığını sen hazine müstaşarımısın atma terör denilen bela 4 senelik deyilki tam 21 senelik olay geçmiş senelere iyi bak araştır ondan sonra konuş.Sizin gibi düşünenlerde bu ülkeyi yönetti.O zaman girecekti başkalarının boyunduruk altına ama insanlar tez uyandı hepsinin siyasi hayatı bitti TÜRK HALKI ABATDA EDERT BERBATDA EDER BUNU BÖYLE BİLESİNİZ.



"Nasıl cebinde paran kalmıyor..demekki sen harcamayı bilmiyorsun" gibi talihsiz birşey söylemişsin..sen benim harcamalarımı nerden biliyorsun arkadaş..Ben harcama yaparken yanımdamıydın...Ben neye ne kadar harcicaaam konusunda senden akıl alacak değilim bu bir.."Sen nerden biliyorusun borcumuzun ikiye katlandığını hazine müsteşarımısın" gibi cıvık bir cümlede kurmuşsun...Evvela adamakıllı konuş..,Borcumuzun ikiye katlandığını bilmek için hazine müsteşarı olmaya gerek yok..Gündemi ve farklı yayın organlarını takip etmek yeterli bunu bilmek için..Bide bana demişsin iyi araştır diye..Ama görünen o ki sen iyice araştırmamışsın...Bana kulaktan dolma bilgilerle bilgiçlik taslayıp ahkam kesme...Yukarıya bir takım istatistikii bilgiler koymuşsun...O bilgiler doğrudur...O fiyatlar ve asgari ücrette artmıştır...AMa enflasyon paralelinde artmıştır...Yani 2002 de 213 milyon olan asgari ücret 2007 de 420 milyona eş değerdir..Bu demek oluyorki 5 yıl önceki 213 milyon ile 5 yıl sonraki 420 milyon senin alım gücün açısından aynıymış...Asgari ücret artmış ama enflasyonda artmış...Demekki neymiş değişen bir şey yokmuş...Kaldıki hükümetin maaşlara zammı bir lütuf değildir...Bunlar hükümetin en asli görevidir...Ayrıca necmettin erbakan döneminde memurlara % 50 zam yapıldığını hatırlatırım...erbakanıda sevmem o ayrı mevzu...her neyse dediğim gibi bunlar sadece akp hükümetinin değil tüm hükümetlerin görevidir ve bir lütuf değildir...En önemlisi "müslümanlık sevgi ve hoşgörü dinidir.Her dine saygılıdır...Sen öyle yorumluyorsan o başka" demişsin..Ben senden iyi biliyorum müslümanlığın hoşgörü dini olduğunu...bana dinimi öğretmek senin haddin değil...Laiklik mslümanlığında güvencesidir...Ama siz laikliği ortaokul kitaplarında nasıl yazıyosa öyle bildiğiniz için laiklikle ilgili ezbere konuşuyorsunuz...Sen önce laikliği öğren, kavramları öğren öyle konuşalım...
 
28 Şubat Laiklik BAyramı olarak kutlanmalı bence
hatta tatil edilmeli o gün:D
 
Hangi ekonomik büyüme Allahaşkına.İşte pek sevdiğiniz rakamlarla Türkiyenin ekonomik tablosu(Türkiye İstatistik Kurumu'nun verileriyle);
Özellikle cari işlemler açığı konusunda gerekli tedbirleri zamanında almayan AKP, Türkiye ekonomisinin kırılganlığını arttırmış ve bugün finansal kriz ortamının tüm şartlarının oluşmasına sebep olmuştur.
2003 yılı başından bu yana sürekli artan cari işlemler açığı, 2005 yılını 23 milyar dolarla kapatmış ve 2006 da geçen yılın aynı dönemine göre % 45 oranında artarak 22.4 milyar dolara yükselmiştir.
Cari açığın bu denli artmasının temel nedeni sağlıksız bir şekilde işleyen dış ticaret yapısıdır.
Kurların, yüksek faiz ve sıcak para girişi sebebiyle uzun süredir baskı altında kalması; ihracatı sınırlı kılarken, diğer yandan ithalat patlamasına yol açmış ve yüksek miktarda dış ticaret açığının oluşmasına zemin hazırlamıştır.

İthalata dayalı ihracat modeli uygulaması, dış ticaret açığını arttırarak yerli üretimi olumsuz etkilemektedir. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre ithalatın % 70'ini sanayicinin kullandığı ara malları oluşturmaktadır. Ara mallar adı altında ithal edilen ürünlere iç piyasada eklenen katma değer son derece düşüktür. Dolayısıyla yapılan ihracat, üretimden çok ithalata dayalı ve katma değer yaratmayan ürünlerden oluşmaktadır. .

Üzerinde önemle durulması gereken diğer bir husus da cari işlemler açığının nasıl finanse edildiğidir. Cari açık önemli ölçüde sıcak para girişi ile finanse edilmektedir. Doğru ve sağlıklı olan yöntem ise doğrudan yabancı sermaye girişi ile finansman yaratılmasıdır.

Türkiye'ye son bir yıllık dönemde 15 milyar dolar civarında doğrudan yabancı sermaye girişi olmuştur. Ancak bu sermaye, Türkiye'de yeni üretim sahaları açmak, yeni yatırımlar yapmak yerine mevcut ve karlı kuruluşlarımızı satın almak veya ortak olmak yolunu seçmiştir. Özellikle stratejik sanayi kuruluşlarımız ve bankalarımız bu yolla yabancıların kontrolüne geçmektedir.

Diğer taraftan Türkiye'ye giren doğrudan yabancı sermayenin önemli bir bölümü de yabancıya toprak satışından elde edilmektedir. Yani Türkiye, yüksek reel faiz vererek yabancıya rant sağlamakta, bu yüksek faizi de yine kendi milli işletmelerini ve vatan topraklarını yabancıya satarak karşılamaya çalışmaktadır.

Milli sanayisini ve vatan toprağını satarak, yabancıya rant sağlamanın adı en hafif değimiyle vatanı pazarlamaktır. Zaten sayın Başbakan da 16.10.2005 tarihinde "Ben ülkemi pazarlamakla mükellefim" diyerek bunu açıkça itiraf etmiştir.

Piyasa oyuncularının tek amacı vardır o da kar elde etmektir. Eğer devlet piyasaların düzenleme ve denetiminde rol sahibi olmaz ise, ekonominin kontrolü tamamen yerli ve yabancı spekülatörlerin eline geçmiş demektir. Bu spekülatörler Ülkemizdeki yüksek reel faizden uzun süreli, günlük dalgalanmalardan ise kısa süreli rantlar elde ederek, karlarını maksimize etmektedirler. Bu durum da ülkede gelir dağılımının bozulması, kaynakların belli ellerde toplanması ve yurt dışına transferi anlamına gelmektedir. İşte Türkiye ekonomisinin şu andaki vahim ama gerçek durumu budur.

Ülkemiz ekonomisinin bugün bu sağlıksız ve riskli duruma gelmesinin tek sebebi AKP hükümetidir. AKP hükümeti, serbest piyasa koşullarında haklı rekabet ortamını tesis ederek, üretim ve ihracata dayalı bir ekonomik model yerine, ithalata dayalı rant ekonomisini tercih etmiş ve ülkemiz ekonomisini adeta rantiye cenneti haline getirmiştir

Bilindiği üzere ekonomi argümanlarının hepsi birbiriyle bağlantılı unsurlardır. Ekonomik dengelerden biri bozulduğunda diğerleri de bundan olumsuz bir şekilde etkilenmektedir. Cari işlemler açığındaki yükseliş sürdükçe, sıcak para ve borçlanma ihtiyacı da artmaktadır. Hükümetin dört yıldır uyguladığı sıkı maliye politikasına rağmen borç stokundaki artışlar endişe verici boyutlara ulaşmıştır.

Ülkemizde hem borç stoku çok fazladır hem de borçlanma faizleri çok yüksek ve kısa vadelidir. Özellikle son yıllarda reel sektör, kurların düşük kalması sebebi ile yurt dışından borçlanma yolu ile finansman sağlamış ve bu gün önemli ölçüde kur riski taşır hale gelmiştir.

Önümüzdeki süreçte döviz kurlarındaki bir yükselme, reel sektörü önemli ölçüde sıkıntıya sokacaktır. Böyle bir durum ise üretimin düşmesi, istihdam açığının artışı demektir. Bu sağlıksız ekonomik yapı içinde reel sektör, açık pozisyonunu bir an önce kapatmalı ve ileride doğabilecek muhtemel zararlardan korunmalıdır.

Türkiye'de reel faizler çok yüksek seviyelerde seyretmektedir. Sağlıklı bir ekonomide, reel faiz oranı enflasyonun bir kaç puan üzerinde oluşur. Ülkemizde nominal faiz % 23, reel faiz ise % 13 oranında seyretmektedir. Diğer bir deyimle reel faiz, enflasyon oranının % 130'una ulaşmıştır.

Faizlerin bu denli yüksek oluşu her yıl bütçenin daha büyük bir kısmının borç faiz ödemelerine ayrılmasını gerektirdiğinden, bütçe harcamaları kısılarak vergi oranları arttırılmakta ve FDF yaratılmaya çalışılmaktadır.

Konsolide bütçe harcamalarının % 33'ü iç ve dış borç faiz ödemelerine ayrılmaktadır. Bu durum da kamu yatırımlarının giderek azalmasına sebep olmakta, özel sektör de, oluşan yüksek faiz ortamında yatırım yapmak yerine, kamuya kısa vadeli borç vererek kolay yoldan parasını değerlendirme yolunu tercih etmektedir. Yani kamu sektörünün de özel sektörün de yeterli yatırım yapamamasının temel sebebi borç yükünün ağırlığı ve oluşan faiz oranlarının yüksekliğidir..

Ülkemizde son dört yılda ortalama 7.8 büyüme gerçekleşmiştir. Ancak bu büyüme ne istihdam yaratabilmiş ne de halkın refah seviyesini yükseltebilmiştir. Nitekim, 2006 yılının ilk 6 ayında GSMH, % 7.5 oranında artmasına rağmen, çalışan nüfusun % 35 ini içinde barındıran tarım sektöründe büyüme sadece % 1.3 oranında kalmıştır.

İthalat ve tüketime dayalı olarak gerçekleşen su sağlıksız büyüme yapısı, yeterli istihdam artışı da yaratamamış, ülkemizde işsizlik sorunu giderek ağırlaşmıştır. Türkiye İstatistik Kurumu son dönem işsizlik oranını % 8.8, işsiz sayısını da 2 milyon 245 bin olarak açıklamıştır. Ancak, iş bulma umudunu yitirdiği için iş aramaktan vazgeçenler (kayıtsız işsiz) ile düzensiz olarak, günübirlik çalışanlar ve iş aramayı sürdürenler ( eksik istihdamdaki işsizler) de dahil edildiğinde işsizlik oranı % 19 lara çıkmaktadır ki, ülkemizdeki gerçek işsizlik oranı da budur. .

AKP hükümetinin her fırsatta vurguladığı fiyat istikrarı ve enflasyonun tek haneli rakamlara indirilmesi hususu da tam bir fiyasko ile sonuçlanmıştır.Önemli olan düşen enflasyonun halka ne ölçüde yansıtıldığıdır. Maalesef AKP hükümeti enflasyondaki nispi düşüşü halkımıza yansıtamamış halkın satın alma gücü arttırılamamıştır. Halkımız hala gündelik yaşantısını kredi kartlarıyla borçlanarak döndürmeye çalışmaktadır.

Eğer ekonomide gerçek bir iyileşme var ise, bu iyileşmenin bütün kesimlere yansıması gerekmektedir. Ancak dar ve sabit gelirli vatandaş ekonomideki bu iyileşmeyi hiçbir şekilde hissetmemiştir. Bunun en önemli sebeplerinden bir tanesi, gelir dağılımındaki adaletin sağlanamamış olmasıdır. Bu durum da ekonomide yaratılan iyileşmenin üst tabakaya ve bir avuç rantiyeciye aktarılması ve dolayısıyla alt ve orta gelir grubunun ezilmesine sebep olmuştur. Halkımızın yaşam standartları bırakın iyileşmeyi her geçen gün daha da kötüye gitmektedir.

Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın, 2003 yılından bu yana ortak yürüttükleri "Tüketici Anketi" sonuçları geçtiğimiz günlerde açıklanmıştır. Anket sonuçları maalesef çok çarpıcı bir gerçeği gözler önüne sermektedir.

2003 yılı sonundan bugüne kadar halkın satın alma gücünde ciddi bir düşüş yaşanmıştır. 2003 yılı sonunda 97.7 olan halkın satın alma gücü endeksi, 2006 yılı sonu itibariyle 83.8'e gerilemiştir. Diğer bir deyimle halkın satın alma gücü % 14 oranında düşmüştür. Yani halkımız enflasyondaki düşmeye rağmen üç yıl öncesine göre % 14 oranında fakirleşmiştir.

Tüketici eğilimi anket haberleri

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------

Not:Bu arada üşenmedim araştırdım:

05/06/2002 tarihinde tüpgaz fiyatı 15 milyon 430 bin liraymış yani asgari ücretle o zaman 8.5 değil 13.7 tane mutfak tüpü alınabiliyormuş;
Yine 2002 yılında ekmek fiyatı 100bin liraymış.yani 700 değil 2130 ekmek alınabiliyorumuş.İlgilenenler araştırabilirler...............
 
Pişkin pişkin güldüm çünkü bu dönemi en çok şehit verdiğimiz
dönem olarak adlandırmışsın ve senin yanlış olduğunu kanıtladığım
her noktadan uzak durmuşsun. Ne bu dönem en çok şehit verdiğimizi
kanıtlayabilirsin, ne yazdıklarımın yanlış olduğunu ne de savunduğun
şeylerin doğru olduğunu. Suçlamalarda bulunup senin yanlış
olduğunu kanıtladıktan sonra verecek cevabın yoksa hiç verme
daha iyi. Sana ekonomi hakkında ahkam kesmek gibi bir niyetim yok
çünkü ekonomiyi cebindeki para ile değerlendiren birisine ekonominin
Esini bile öğretmekte zorluk çekerim. Dedim ya cevaplarını arayan bulur.
Ah keşke yazdıklarıma verecek bir cevabın olsaydı da bir şeyler çıksaydı ortaya.
Benim sana verecek cevaplarım tükenmez merak etme. Cevap veremediğim
yerde yanlış olduğumu kabullenip doğru yoldan gitme erdemini gösterebilirim.
Keşke aynısını başkaları da yapabilse..
 
ishynum846' Alıntı:
Pişkin pişkin güldüm çünkü bu dönemi en çok şehit verdiğimiz
dönem olarak adlandırmışsın ve senin yanlış olduğunu kanıtladığım
her noktadan uzak durmuşsun. Ne bu dönem en çok şehit verdiğimizi
kanıtlayabilirsin, ne yazdıklarımın yanlış olduğunu ne de savunduğun
şeylerin doğru olduğunu. Suçlamalarda bulunup senin yanlış
olduğunu kanıtladıktan sonra verecek cevabın yoksa hiç verme
daha iyi. Sana ekonomi hakkında ahkam kesmek gibi bir niyetim yok
çünkü ekonomiyi cebindeki para ile değerlendiren birisine ekonominin
Esini bile öğretmekte zorluk çekerim. Dedim ya cevaplarını arayan bulur.
Ah keşke yazdıklarıma verecek bir cevabın olsaydı da bir şeyler çıksaydı ortaya.
Benim sana verecek cevaplarım tükenmez merak etme. Cevap veremediğim
yerde yanlış olduğumu kabullenip doğru yoldan gitme erdemini gösterebilirim.
Keşke aynısını başkaları da yapabilse..


Benim yanlış olduğumu kanıtladığın her yerden uzak durmuşum öylemi..Sen benim hangi yanlışımı kanıtlamışsın arkadaş...Bana maval okuyup gülünç duruma düşme istersen...demişsinki "ne bu dönem en çok şehit verdiğimizi kanıtlayabilirsin, ne yazdıklarımın yanlış olduğunu, ne de savunduğun şeylerin doğru olduğunu"...En çok şehit verdiğimiz dönemin bu dönem olduğunu ben bi taraflarımdan uydurmuyorum...Veriler bunu kanıtlıyor...Şİmdi sana senin bana yaptığın gibi başka sitelerden istatistik alıp onu kopyala yapıştır yapmiicaam..istesem yapardım..var bu bilgiler..ama ben sana herhangi bir şeyi kanıtlamak zorunda değilim..sen kimsin arkadaşım? üst düzey yargı organımısın...kaldıki sende benim savunduğum şeylerin yanlış olduğunu, kendi savlarının doğru olduğunu kanıtlamış değilsin...Kendini kandırma ve kulaktan dolma bilgilerinle bana masal anlatma...Birde " cevap veremediğim yerde yanlış olduğumu kabullenip doğru yoldan gitme erdemini gösteririm" demişsin..Eğer sen ve senin gibilerde o yürek ve o erdem olsaydı, ne bu konuların kavgasını yapıyor olurduk bugün ne de Cumhuriyetin değerleri zedeleniyor olurdu..Keşke biraz yürekli olabilseydiniz...Gelelim şu geçiştirme meselesine...Güya ben cevap veremediğim noktalatı geçiştirmişim...Ben her bir savına yanıt verdim.ama sen algılayamamışsan benim yapabileceğim bir şey yok...Ama aslında işine gelmeyen yerleri sen geçiştirdiğin için bana bu iftirayı atıyorsun...Ayıptır...Bakalım sen neleri geçiştirmişsin: Abdullah gülün geçmişi, sabıkalı Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı bir partiden gelmiyormu...Refah partisi denilen bu ucube partisinde, sivastaki aydınlarımızı yakan, onlarca gazetecimizi katleden, örtünmeyeni taşla, zihniyeti yokmu..Abdullah gülün kökeni bu parti değilmi..Kendisi geçmişte "Cumhuriyet döneminin sonu gelmiştir" dememişmi...Hanginiz açık yüreklilikle çıkıp bunları kabullendiniz...Sonra abdullah gülün 14 yaşında bi çocukla nişanlanıp nişanlısı 15'ine geldiğinde evlendiği gerçeğini...en önemlisi abdullah gülün kayıp trilyon davasına adının karıştığı gerçeğini neden görmezden geliyorsunuz...Bunlarıda geçiştirmişsin hep..Biz bunları söylediğimizde işinize gelmediği için bize suçlamada bulunduğumuzu söylüyorsunuz utanmadan...Tayyip meselesine girmeme hiç gerek yok sanırım..üstü kapalı olarak ondanda bahsetmiştim...Ama senin anlayabilmen için çok net şekilde isminin geçmesi lazım sanırım...Ben senin her bir savına karşılık vermişken sen ne yapmışsın...İşine gelmeyen noktaları ustaca geçiştirmişsin..Ama yemezler...Siz hala oy verdiğiniz adamların bu ucubeliklerini görmezden gelin, kısacası b.kunzda boncuk arayın...Evet buna B.kunda boncuk aramak denir...
 
bırakın bu boş lafları beyler!
bu ulkenın ınsanlarını o kadar saf zannetmeyın bu halk bu başbakanı ve kurmaylarını kendı ıradesıyle getırdı sunu ne yazıkkı goremeyen zavallılar chp denene gerızekalı takımı yuzunden
bır gun gelecek ulkede kı Atatürkçülük anlayışı ve sevgısi tükenme noktasına gelecektir.İster rüya istersenızde komplo hangısını yakıştırırsanız size gelmiş bu yazıyı okuyan beyler bayanlar
bu ulke ınsanının sectıgı ınsanlara dıkkat edın sevmeyen kesım ne kadar ustlerıne gıderse bu mıllet o ınsanları ılerıde dahada fazla oy oranlarıyla basta tutmaya devam edeceklerdır
mıleetın secımını sındırmek ve kabullenmek lazım beyler demokrasının geregıde budur!!!!
Aman dikkat''
 
konu nerden nereye geldi. en güsel cvp AHMEt TURAN ALKAN dan

Evet arkadaşlar konu başbakanımızn bir gazeteciye söylediği talihsiz bir söz ile alakalı açılmıştır. yalnız şuan tartışuılan şey çok daha talihsizdir.tartışmadan ziyade kavgaya dönüşmüş. herkesin fikirleri var hepsine saygılıyız ama birbirimizi incitmemeli.herkesin fikrine saygı duymalı. Ben de AKp nin herşeyini, hatta çoğu şeyini tasvip etmiyorum, ama cumhurbaşkanının da 200 küsür tane teröristi affetmesini hazmedemiyorm. herkes birşeyler konuşacak ama herkes doğruları söyleyecek.karşımızdakileri, bi,zimler aynı fikirde olanları incitmeden......
Başbakanımızn, o tüm Türklerin başbakanıdır,sevsek de sevmesek de" - ki bu da bnm fikrim- o talihsiz söylemine bir cevap zaman gazetesinden AHMET TURAN ALKAN beyden gelmiştir. kendisi bence en güzel cevabı vermiştir diye düşünüyorum. bildiğiniz üzere AHmet bey aynı zamanda CUmhuriyet üniversitesinde öğretim görevlisidir(doç yada prof bilemiyorum)


A. TURAN ALKAN
23/08/2007


Dünyanın neresinde olursa olsun, bir başbakanın bir gazeteciyi imâ ederek, "seçilecek cumhurbaşkanını tanımıyorsan çık vatandaşlıktan" diye polemik başlatması herkesin dikkatini çeker, haber değeri taşır ve tartışılır.

Yanlış iştir, tasvibi mümkün değildir ve o sözlerin bir şekilde tamir edilmesi gerekir.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kimyâsında, özellikle sinirlendiği zamanlarda ortaya çıkan bir acılık var. Daha dün hükümet listesini götürdüğü Çankaya'da, "hiç görmeyeyim daha iyi; siz onu yeni cumhurbaşkanına gösterirsiniz" sözleriyle uğradığı istiskâle mukabil kapı önünde gazetecilere karşı sergilediği nefis hakimiyetini ne kadar takdir etmişsek, mesleki kariyerinin dibine vurmuş bir gazeteciyi, "çeker gidersin" sözleriyle âdeta kuyudan çıkarmasını yermek de hakkımızdır.

O acı kimyâ ne zaman tezâhür etse Başbakan'ın aleyhine tecelli edecek sonuçlar doğuruyor; muhatabını incitmekten ziyade keskin sirke misâli küpüne zarar veren bu kimyânın izâlesi mümkün mü bilemem fakat zararı âşikâr; sadece kendine de değil, partisine, temsil ettiği kitleye, hükümete...

Bakınız dün mezkûr gazeteci, tam bir mağdur edâsı ile meseleyi nasıl hissî bir düzleme taşımış, okuyalım: "Ben bu ülkeyi severim. 125'inci alayda askerliğimi yaptım. Nöbet tuttum. Mataramı parlattım, potinlerimi kaybettim. Askerlikten kaytarmak için rapor-mapor almadım..."

Ağlamamak, en azından duygulanmamak mümkün değil yahu!

Mağduru severiz biz; bunu Başbakan iyi bilir. Bugünün mağduru, bir haftadan beri, "fış fış kayıkçı" tekerlemesiyle kendisiyle dalga geçilen Bekir Coşkun'dur. "Kuyudan adam çıkarma" teşbihi boşa yapılmış değil; adam bugünün milli kahramanı oldu âdetâ.

Doğrusu Başbakan'ın kestiği "muz orta"ya iyi bir rövaşata ile mukabelede bulunmuş mezkûr gazeteci. İçinde her şey var; romantizm, mağduriyet, popülizm, dramatizasyon. Haksız mı; sonuna kadar haklı. Oysa ki Başbakan'ı kızdıran sözleri hiç kaale alınmasa daha doğru olacaktı. Nitekim bugün hemen her köşe yazarı, nâhak yere ülkesinden kovulduğu düşünülen gazeteciye destek yazıları kaleme almakta.

Ama bir dakika, bir dakika; bunca hakşinaslık gösterisi, merkezi medya kalemşörlerinden sâdır olunca şüphelenmemek olmuyor; acaba Bekir Coşkun lehine köpürtülen bu mürüvvetmendlik cayırtısı ile, Emin Çölaşan'ın kapı önüne konulmasından ötürü meydana gelen minik depremin sarsıntıları mı geçiştirilmektedir diye merak ediyor insan.

Hani filmlerde kötü adamlar birini döverken radyonun sesini açarlar ya; öyle bir şey olmasın bu? Eğer böyleyse "müşarünileyh"in Hürriyet'teki günleri de sayılı demektir; bakalım bu tahminim tutacak mı?

...

Başbakan'a bir eleştirim daha var.

Bu gibi televizyon sohbetlerini yaparken tercih ettiği kanal ve sunucuda daha titiz davranması beklenirdi. Büyük gazeteci veya büyük haberci olduğu hakkında efsâneler rivayet edilen sunucu, vaktiyle Birleşik Devletler'de habercilik usûlünün ilk harfi sayılması lâzım gelen bir kuralı bilmediği için polis tarafından derdest edilmişti; çünkü o güne kadar Türkiye'de zabıta görevlilerinin yedeğindeki kameralarla sağa sola baskın vermeyi, hakkında henüz mahkeme kararı bulunmayan sanıkları televizyon ekranlarında bütün Türkiye'ye karşı mücrim ilan etmeyi habercilik sayan bir gazetecilik geleneği içinde parlatılmıştı. Bugün o haber programlardan herhangi birini yayınlamaya hiçbir kanal cesaret edemez; cesaret edemez çünkü hemen akabinde açılacak ağır şikayet dâvâlarından çekinir. Böyle birine özel mülakat vererek onurlandırmak elbette tercih meselesidir.

Ben Başbakan'ın yerinde olsam tercihimi başka istikamette kullanır, en azından sık sık söylemekten hazzettiği "beraber yürüdük biz bu yollarda" şarkısıyla imâ ettiği insanlardan birini seçerdim.

...

Sitem değil, düpedüz tenkid; böyle anlaşılsın!
 
ishynum846' Alıntı:
Pişkin pişkin güldüm çünkü bu dönemi en çok şehit verdiğimiz
dönem olarak adlandırmışsın ve senin yanlış olduğunu kanıtladığım
her noktadan uzak durmuşsun. Ne bu dönem en çok şehit verdiğimizi
kanıtlayabilirsin, ne yazdıklarımın yanlış olduğunu ne de savunduğun
şeylerin doğru olduğunu. .b]




AKP iktidara gelmeden önce duran terör eylemleri AKP'nin gelemesiyle tekrar başlamış ve AKP'nin iktidarda olduğu her yıl artarak devam etmiştir.Bunu biz değil hükümetin terörle ilgili en yetkili bürokratı söylüyor:

''Dışişleri Bakanlığı Güvenlik İşleri Genel Müdürü Hayati Güven, terör örgütü PKK'nın bu yılın yedi ayında düzenlediği saldırılarda güvenlik güçlerinin 91 şehit verdiğini ve bu rakamın, sadece temmuzda 25 olduğunu bildirdi.

Güven, Türk Polis Araştırmaları Enstitüsünün Washington'da düzenlediği terörle mücadele konferansında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, kuzey Irak'taki terör kamplarının kapatılmasını, PKK'nın elebaşılarının tutuklanarak iade edilmesini ve örgüte sağlanan lojistik desteğin kesilmesini istediğini vurguladı.

PKK teröründeki artışı rakamlarla açıklayan Güven, terör örgütünün 2002'deki saldırılarında 6 güvenlik mensubunun şehit düştüğünü, bu rakamın 2003'te 21, 2004'te 73, 2005'te 97 ve bu yılın ilk yedi ayında 91 olduğunu söyledi. Sadece temmuz ayında, 25 güvenlik mensubu şehit oldu.

472 SİVİL YAŞAMINI YİTİRDİ

Güven'in verdiği bilgiye göre, 2002'deki PKK saldırılarında 45 sivil yaşamını yitirirken ve yaralanırken, bu rakam 2003'te 44'e, 2004'te 144'e, 2005'te 274'e ve bu yılın ilk yedi ayında 472'ye ulaştı.''

www.etikhaber.com


Çünkü , Cumhuriyet Tarihinde 5 yıllık AKP iktidarı dönemindeki kadar Türk düşmanları meydanı boş bulmadılar. Hiçbir dönemde, bu günkü kadar pervasızca ve şımarıkça saldırılar söz konusu olmadı…
Önce alt kimlik üst kimlik tartışmaları ile başlatılan süreç, AB ve Amerika’ya yaranmanın ve teslimiyetin bir nişanesi olarak Kürtlerin kültürel ve sosyal hakları maskesiyle PKK nın siyasallaşmasına kadar götürüldü.
Barzani ve Talabani gibi 2 tane kabile reisini Dışişleri Bakanlığında devlet yöneticisi gibi karşılayanlar, APO yu her hafta PKK yöneticileri ve akrabaları ile görüştürenler, şehit ailelerine karşı “askerlik yan gelip yatma yeri değildir” diyebiliyorsa kimi, nasıl ve neye inandıracaklardır… Birçok konuda misal gösterdikleri İran, sınırdaki Kürt köylerini boşaltmaları için sivil halka bir hafta süre verdi. Teröristler için her hafta Irak’a askeri harekât düzenliyor.
Bizimkiler ise Barzani ile işbirliğinin yollarını arıyor. ABD izin vermediği için her gün şehit cenazeleri gelmeye devam ettiği halde heykel gibi suskun kalıp Kerkük Türk yurdudur diyemiyor. Hatta kendi kusurunu örtbas edebilmek ve siyasi sorumluluğu üstlenmemek için Genel Kurmaydan dilekçe ile müracaat bekliyor…
Bu zihniyetle terör önlenebilir mi?..
 
declan' Alıntı:
Evet arkadaşlar konu başbakanımızn bir gazeteciye söylediği talihsiz bir söz ile alakalı açılmıştır. yalnız şuan tartışuılan şey çok daha talihsizdir.tartışmadan ziyade kavgaya dönüşmüş. herkesin fikirleri var hepsine saygılıyız ama birbirimizi incitmemeli.herkesin fikrine saygı duymalı. Ben de AKp nin herşeyini, hatta çoğu şeyini tasvip etmiyorum, ama cumhurbaşkanının da 200 küsür tane teröristi affetmesini hazmedemiyorm. herkes birşeyler konuşacak ama herkes doğruları söyleyecek.karşımızdakileri, bi,zimler aynı fikirde olanları incitmeden......
Başbakanımızn, o tüm Türklerin başbakanıdır,sevsek de sevmesek de" - ki bu da bnm fikrim- o talihsiz söylemine bir cevap zaman gazetesinden AHMET TURAN ALKAN beyden gelmiştir. kendisi bence en güzel cevabı vermiştir diye düşünüyorum. bildiğiniz üzere AHmet bey aynı zamanda CUmhuriyet üniversitesinde öğretim görevlisidir(doç yada prof bilemiyorum)


Öncelikle sana teşekkür ediyorum,zira objektif olmaya çalışmışsın hiç olmasa..Ancak şu eksik bilgiyide düzeltmekte yarar görüyorum aziz dostum: A. Necdet Sezer'in teröristleri affetiğini söylemişsin..Cumhurbaşkanları tek başlarına böyle bir karar alamazlar..İlk önce onlara yasa tasarısı teklifi sunulur ve sadece bir kere geri çevirme hakları vardır...Her neyse ona terörist affı yasa tasarısını yollayan dönemin adalet bakanı "Cemil Çiçek" tir...Cemil Çiçek bu teröristlerin ölümcül hasta olduklarını öne sürerek serbest bırakılmalarını öngören bir tasarı hazırlayıp cumhurbaşkanına yollar...İl önce bu teklif cumhurbaşkanı tarafından geri çevirilirr..Ancak cemil çiçek ikinci kez aynı tasarıyı yollayınca yasa gereği A. Necdet Sezer o tasarıyı onaylamak zorundadır...Yani bu konuda asıl sorumlu kişi Cemil Çiçektir...Ancak bu gerçek A. Necdet Sezer'i sevmeyenler tarafından görmezden gelinir ve sanki o affetmiş gibi komuoyuna yansıtılır..Olay bundan ibarettir dostum...saygılar...
 
csipahi77' Alıntı:
bırakın bu boş lafları beyler!
bır gun gelecek ulkede kı Atatürkçülük anlayışı ve sevgısi tükenme noktasına gelecektir.İster rüya istersenızde komplo hangısını yakıştırırsanız size gelmiş bu yazıyı okuyan beyler bayanlar
Aman dikkat''
Sizler bu ülkede Atatürk sevgisinin bittiğini ancak karanlık rüyalarınızda görürsünüz.Türkiye'nin taşı toprağı Gazi Kemal Atatürk'ün sevgisiyle yoğrulmuştur.Bencede dikkat bizler Kubilay'dan bu yana cumhuriyetimizi rejim düşmanlarının elinden korumayı başardık ama sizler bu zihniyetle sonunuzun nasıl olacağına dikkat edin..
 
Geri
Üst