tugilas
New member
- Katılım
- 23 Mar 2008
- Mesajlar
- 462
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Abdestle İlgili Hükümler
Sık sakalın (sadece) dışını yıkamak farz olup konuyla ilgili olarak verilen en doğru fetva da budur. Sakalın seyrek olması halinde ise, suyun cilde kadar sirayet ettirilmesi şarttır.
Yüzün çevresinden aşağıya doğru sarkan saçlar ile dudağın kapatıldığında içeride kalan kısmının yıkanması farz değildir. Bir birine yapışmış parmak aralarının, uzayarak parmağı kapatmış olan tırnakların altının ve tırnak altlarındaki su geçirmeyen hamur gibi şeylerin (giderilerek) yıkanması farzdır. Tırnak içinde (vb. yerlerde)ki kirler, pire ve benzeri şeylerin pislikleri suyun sirayetine mâni değildir. Dar olan yüzüğü (ileri geri) oynatmak gerekir. Ayak yarıklarını yıkamak zarar veriyorsa, suyu yarığa konulan ilacın üzerinden geçirmek yeterlidir. Saç veya sakalı tıraş ettikten sonra o mahalli yeniden yıkamak ya da meshetmek gerekmez. Tırnak kesilince ve bıyık kısaltılınca da tekrar yıkamak icab etmez.
Abdestin Farzları
Abdestin rükünleri (farzları) dörttür:
Birincisi; yüzün, alnın en üst tarafından başlamak üzere çene altına kadar olan kısmıyla, iki kulak yumuşakları arasında kalan kısmını yıkamak.
İkincisi; dirsekler de dahil olmak üzere, elleri yıkamak.
Üçüncüsü; ayağı, topuklarla beraber yıkamak.
Dördüncüsü; başın dörtte birini meshetmek.
Abdestin Sünnetleri
(1) Elleri bileklere kadar yıkamak,
(2) (elleri yıkamaya/ab-deste) başlarken besmele çekmek,
(3) misvak kullanmak, (misvak yoksa, yerine parmağı kullanmak),
(4) bir avuç suyla da olsa ağızı üç kere mazmazaetmek;
(5) buruna üç kere su çekmek (istin-şak);
(6) oruçlu olmayanların ağıza ve buruna suyu fazla fazla çekmeleri,
(7) bir avuç suyu, sık sakalın arasına alttan yukarı doğru temas ettirmek
(8) parmak aralarını (diğer parmaklarla) ovuşturmak;
(9) (azaları) üçer kere yıkamak;
(10) başa bir kerede kaplama meshetmek,
(11) başa kullanılan su ile de olsa, kulakları mesbetmek
(12) (su döktükten sonra azaları) ovmak,
(13) azaları (ara vermeden) peşpeşe yıkamak,
(14) niyet etmek,
(15) Allah Teâlâ'nın Kitâb-ı Kerîm'inde belirtilen sıra ve tertibe uymak;
(16) (azaları yıkamaya) sağdan ve
(17) parmak uçlarından başlamak,
(18) başın ön kısmından başlayarak meshetmek, boynu meshetmek, boğazı değil... Bu son dördünün müstehap olduğu söylenilmektedir.
Abdestin âdabı,
(1) yüksekçe bir yere oturmak,
(2) kıbleye dönmek,
(3) başkasından yardım beklememek,
(4) konuşmamak,
(5) niyeti hem kalp, hem de dil ile yapmak,
(6) (Resul Aleyhis-salâtü vesselam ve onun ashabından intikal eden) dualar okumak,
(7) her uzvu yıkarken besmele çekmek;
(8) (kulağı meshederken) küçük parmakları kulak deliklerine sokmak,
(9) bol olan yüzüğü oynatmak,
(10) ağıza ve buruna sağ el ile su vermek,
(11) sol elle sümkürmek,
(12) özürlü olmayanların namaz vaktinden önce abdest almaları,
(13) abdestten sonra şahadet kelimelerini söylemeleri,
(14) abdestten arta kalan sudan ayağa kalkarak içmek
Abdestin Çeşitleri
Abdest üç türlüdür:
Birincisi: Abdestsiz bir kimsenin, nafile de olsa, namaz için, cenaze namazı için, tilâvet secdesi için ve bir tek âyet de olsa Kur'ân'ı tutmak içinabdest alması farzdır.
İkincisi: Vacip olup Kabe'yi tavaf için alınan abdesttir.
Üçüncüsü ise mendubdur ki bu da,
1) uykuya yatarken,
(2) uykudan uyanınca,
(3) devamlı abdestli bulunmak için (alman ab-destler ile)
(4) abdestliyken abdest almak,
(5) gıybetten sonra,
(6) yalan söyledikten,
(7) insanlar arasım açmak için laf götürüp getirdikten ve
(8) yapılan her türlü hatadan sonra,
(9) (çirkin bir) şiir yazdıktan,
(10) namaz dışında kahkahayla güldükten,
(11) ölü yıkadıktan
(12) cenaze taşıdıktan sonra,
13) her namaz vaktinde,
(14) cünüplükten yıkanmadan önce,
(15) cünüp olan kimsenin herhangi bir şey yemesi içmesi, uyuması ve cima etmesi için, !
(16) Öfkelenince,
(17) Kur'ân ve hadis okumak ve hadis rivayeti için,
(18) (şer'î) ilim okumak
(19) ezan, kamet ve
(20) hutbe okumak için,
(21) Peygamber Efendimiz (Aleyhissalâtü vesselâm)'i ziyaret,
(22) Arafat'ta durmak
(23), Safa ve Merve arasında say için,
(24) deve eti yemek için ve meselâ kadına dokunulması meselesi gibi
(25) ulemâ arasındaki ihtilaflı mevzulardan sakınmak için abdest almaktır.
ABDESTİ BOZAN ŞEYLER
1). Önden veya arkadan kan, meni, sidik, dışkı gibi bir necasetin veya herhangi bir sıvının çıkması,
hatta abdestte, gusülde yıkanması farz olan yere kadar ulaşmasa bile.
2). Arka taraftan yel çıkması.
3). Ağızdan, burundan ve ön ile arkadan başka herhangi bir uzuv-dan sıvı halinde kan çıkması.
Şöyle ki, ağızdan çıkan akıcı kan tükürük-ten daha çok veya eşit ise, abdesti bozar, değilse bozmaz. Bu,
renginden anlaşılır. Diğer uzuvlardan çıkan bir kan ise, çıktığı yeri geçip yanlarına yayılınca abdesti
bozar, yoksa iğne ucu gibi çıkıp da yerinde kalan bir kan damlası abdeste mâni değildir. El veya pamuk
ile silinmesi zarar vermez. Yaradan çıkan irin, sarı su hakkında da hüküm böyledir.
Vücuttaki kabarcıklardan çıkan safî su da, sahih görülen görüşe göre kan hükmündedir. Diğer bir
görüşe göre bu su, abdesti bozmaz. Bu görüşte çiçek ve uyuz hastalıklarına tutulanlar için bir genişlik,
bir ko-laylık vardır. Zaruret halinde bu görüş ile amel edilmesinde bir sakınca olmadığı, İmam
Hulvânî'den nakledilmiştir.
(Şafiîler'e göre önden ve arkadan başka herhangi bir uzuvdan ge-len kan, irin ve sarı su ile abdest
bozulmaz.)
4). Ağız dolusu kusmak. Şöyle ki, ağızdan kolaylıkla yumulma-yacak derecede yemek, su veya
safra gibi bir maddenin gelmesi abdesti bozar. Hatta bunlar bir mecliste azar azar gelip toplamı ağız
dolusuna ulaşsa bile. Bu, İmam Ebû Yûsuf'a göredir, İmam Muhammed'e göre bunlar, başka başka
yerlerde gelse de sebepleri bir olunca, yine abdesti bozmuş olur.
5). Az veya çok bayılmak, çıldırmak ve yürüyüşte elinde olmaya-rak bir sallantı meydana
getirecek derecede sarhoşluk, hatta bu sarhoş-luk bir zorlama neticesinde olsa bile.
6). Rukûlu ve secdeli bir namazda mükellef olan kimsenin uyanık iken kasten veya yanılarak
kahkaha ile, yani yanında bulunanların işite-cekleri derecede gülmesi. Bununla hem abdest, hem de
namaz bozulur. Çocuğun veya uyuyanın kahkahası ise, namazını bozarsa da abdestini bozmaz. Tercih
edilen görüş budur.
7). Çocuk doğurmak. Hatta çocuk ile beraber kan çıkmasa bile.
8). Fahiş mübaşeret. Şöyle ki, erkek ile kadının örtüsüz veya pek ince bir örtü ile karınlarını veya
uyanmış bulunan tenasül uzuvlarını birbirine temas ettirmeleri, abdestlerini bozar. Hatta kendilerinden
bir sıvı çıkmasa bile. İmam Muhammed'e göre bu vaziyette bir yaşlık, bir mezi çıkmadıkça abdest
bozulmuş olmaz.
9). Erkeğin tenasül uzvu içine tamamen, yani kaybolacak surette tıkatılmış pamuğun daha sonra
dışarıya çıkması veya çıkarılması. Hatta üzerinde yaşlık bulunmasa bile. Aynı şekilde, bu uzva kısmen
tıkatılıp kısmen dışarısında kalmış olan pamuğun dışarısına sidiğin geçmiş ol-ması. İçeri kısmındaki
yaşlık abdeste zarar vermez. Ancak pamuk dışa-rıya çıkıp düşerse, o halde ona az bir sidiğin geçmesi
de abdesti bozar.
10). Kadının tenasül uzvu içerisine veya dışarısına tıkatılan bez veya pamuğun yaş olarak dışarıya
çıkması veya çıkarılması. Şöyle ki, bu uzvun dışarı kısmına tıkatılan pamuğun iç tarafı ıslanmış olunca,
abdest bozulmuş olur. Hatta dışarısına yaşlık geçmiş olmasa bile. Fakat bu uzvun içeri kısmına
tıkatılmış olan pamuğun dışarısına kadar yaşlık geçmedikçe, abdest bozulmaz.
11). Yan yatarak veya bağdaş kurarak veya dirseklere dayanarak veya ayakları oturak yerinin altından
ABDESTİ BOZMAYAN ŞEYLER
1). Bir hastalıktan dolayı olmaksızın gözden akan su ve ağlama.
2). Yara ve benzeri şeyler içinde görülüp dışarıya çıkmayan kan, irin ve sarı su damlası.
3). Bir yaradan kopan deri parçası.
4). Mayasıl yaşlığı ve parmak aralarındaki pişinti.
5). Yarı miktarından az donmuş kana bulaşmış tükürük ve sümük.
6). Kulaktan, burundan veya yaradan çıkan kurt. Bu kurt temizdir, üzerindeki yaşlık ise azdır,
kendisinde akıcılık kuvveti yoktur.
7). Ağız dolusu olmayan kusuntu.
8). Baştan inen veya içeriden yükselip çıkan balgam, hatta ağız dolusu olsa bile. Çünkü bu,
kaypak, yapışkan olduğundan murdarlığı içine çekmez. Üstündeki yaşlık ise, azdır. Bu İmam-ı A'zam
ile İmam Muhammed'e göredir. İmam Ebu Yusuf'a göre cevften = içeriden gelen ağız dolusu balgam,
abdesti bozar.
9). Erkeğin veya kadının tenasül uzvundan çıkan kokmuş veya kokmamış yel.
10). Arka taraftan rutubetsiz, kokusuz bir halde çıkarılan hukne = kullanılmış ilaç. Bununla
beraber bu halde ihtiyata uygun olan, abdesti tazelemektir.
11). Erkeğin tenasül uzvuna damlatılıp daha sonra geri gelen yağ. Bu, İmam-ı A'zam'a göredir.
12). Donmuş aleka = pıhtı halinde kusulan kan parçası.
13). Baştan buruna veya kulağa kadar akıp gelen, fakat gusül için temizlenmesi icap edecek bir
yere kadar akmayan kan.
14). Kullanılan misvakta veya ısırılan elma, ayva gibi sert bir meyve üzerinde görülüp akıcılığı
bilinmeyen kan eseri.
15). Pire, kene, sivrisinek, kara sinek gibi haşarattan birinin dolun-caya kadar emdiği kan.
Sülüğün doluncaya kadar emip de düştüğü zaman, kendisinden akacak kadar olan kan abdesti
bozar.
16). Saçların tıraş edilmesi, bıyıkların kırpılması, tırnakların kesilmesi.
17). Oturağı yere tamamen yerleştirmek sureti ile oturarak uyumak.
18). Namazda iken ayakta veya oturarak veya rükû veya secde halinde uyumak.
19). Namaz dışında veya cenaze namazında veya tilavet secdesinde kahkaha ile gülmek.
(Şafiîler'e göre namaz içinde de kahkaha ile abdest bozulmaz.)
20). Tebessüm, yani ne kendisinin, ne de yanında bulunanların işi-temeyecekleri derecede
gülümseme, bununla abdest bozulmayacağı gibi namaz da bozulmaz. Fakat yalnız kendisinin işiteceği
derecedeki gül-mek, abdesti bozmazsa da namazı bozar.
21). Herhangi bir kimsenin vücuduna veya tenasül uzvuna yalnız el ile temasta bulunmak.
(Malikîler'e göre mükellef bir kimse, bulûğ çağına yaklaşmış olan bir kadının açık veya hafif
birşey ile örtülü bir uzvuna lezzet kastıyla dokunsa, abdesti bozulur. Kasıt olmaksızın duyulan bir
lezzet de böy-ledir. Hatta kadın mahrem olsa bile kendisine şehvetli olan bir dokunma ile, el ile
dokunma ile abdest bozulur.
Sık sakalın (sadece) dışını yıkamak farz olup konuyla ilgili olarak verilen en doğru fetva da budur. Sakalın seyrek olması halinde ise, suyun cilde kadar sirayet ettirilmesi şarttır.
Yüzün çevresinden aşağıya doğru sarkan saçlar ile dudağın kapatıldığında içeride kalan kısmının yıkanması farz değildir. Bir birine yapışmış parmak aralarının, uzayarak parmağı kapatmış olan tırnakların altının ve tırnak altlarındaki su geçirmeyen hamur gibi şeylerin (giderilerek) yıkanması farzdır. Tırnak içinde (vb. yerlerde)ki kirler, pire ve benzeri şeylerin pislikleri suyun sirayetine mâni değildir. Dar olan yüzüğü (ileri geri) oynatmak gerekir. Ayak yarıklarını yıkamak zarar veriyorsa, suyu yarığa konulan ilacın üzerinden geçirmek yeterlidir. Saç veya sakalı tıraş ettikten sonra o mahalli yeniden yıkamak ya da meshetmek gerekmez. Tırnak kesilince ve bıyık kısaltılınca da tekrar yıkamak icab etmez.
Abdestin Farzları
Abdestin rükünleri (farzları) dörttür:
Birincisi; yüzün, alnın en üst tarafından başlamak üzere çene altına kadar olan kısmıyla, iki kulak yumuşakları arasında kalan kısmını yıkamak.
İkincisi; dirsekler de dahil olmak üzere, elleri yıkamak.
Üçüncüsü; ayağı, topuklarla beraber yıkamak.
Dördüncüsü; başın dörtte birini meshetmek.
Abdestin Sünnetleri
(1) Elleri bileklere kadar yıkamak,
(2) (elleri yıkamaya/ab-deste) başlarken besmele çekmek,
(3) misvak kullanmak, (misvak yoksa, yerine parmağı kullanmak),
(4) bir avuç suyla da olsa ağızı üç kere mazmazaetmek;
(5) buruna üç kere su çekmek (istin-şak);
(6) oruçlu olmayanların ağıza ve buruna suyu fazla fazla çekmeleri,
(7) bir avuç suyu, sık sakalın arasına alttan yukarı doğru temas ettirmek
(8) parmak aralarını (diğer parmaklarla) ovuşturmak;
(9) (azaları) üçer kere yıkamak;
(10) başa bir kerede kaplama meshetmek,
(11) başa kullanılan su ile de olsa, kulakları mesbetmek
(12) (su döktükten sonra azaları) ovmak,
(13) azaları (ara vermeden) peşpeşe yıkamak,
(14) niyet etmek,
(15) Allah Teâlâ'nın Kitâb-ı Kerîm'inde belirtilen sıra ve tertibe uymak;
(16) (azaları yıkamaya) sağdan ve
(17) parmak uçlarından başlamak,
(18) başın ön kısmından başlayarak meshetmek, boynu meshetmek, boğazı değil... Bu son dördünün müstehap olduğu söylenilmektedir.
Abdestin âdabı,
(1) yüksekçe bir yere oturmak,
(2) kıbleye dönmek,
(3) başkasından yardım beklememek,
(4) konuşmamak,
(5) niyeti hem kalp, hem de dil ile yapmak,
(6) (Resul Aleyhis-salâtü vesselam ve onun ashabından intikal eden) dualar okumak,
(7) her uzvu yıkarken besmele çekmek;
(8) (kulağı meshederken) küçük parmakları kulak deliklerine sokmak,
(9) bol olan yüzüğü oynatmak,
(10) ağıza ve buruna sağ el ile su vermek,
(11) sol elle sümkürmek,
(12) özürlü olmayanların namaz vaktinden önce abdest almaları,
(13) abdestten sonra şahadet kelimelerini söylemeleri,
(14) abdestten arta kalan sudan ayağa kalkarak içmek
Abdestin Çeşitleri
Abdest üç türlüdür:
Birincisi: Abdestsiz bir kimsenin, nafile de olsa, namaz için, cenaze namazı için, tilâvet secdesi için ve bir tek âyet de olsa Kur'ân'ı tutmak içinabdest alması farzdır.
İkincisi: Vacip olup Kabe'yi tavaf için alınan abdesttir.
Üçüncüsü ise mendubdur ki bu da,
1) uykuya yatarken,
(2) uykudan uyanınca,
(3) devamlı abdestli bulunmak için (alman ab-destler ile)
(4) abdestliyken abdest almak,
(5) gıybetten sonra,
(6) yalan söyledikten,
(7) insanlar arasım açmak için laf götürüp getirdikten ve
(8) yapılan her türlü hatadan sonra,
(9) (çirkin bir) şiir yazdıktan,
(10) namaz dışında kahkahayla güldükten,
(11) ölü yıkadıktan
(12) cenaze taşıdıktan sonra,
13) her namaz vaktinde,
(14) cünüplükten yıkanmadan önce,
(15) cünüp olan kimsenin herhangi bir şey yemesi içmesi, uyuması ve cima etmesi için, !
(16) Öfkelenince,
(17) Kur'ân ve hadis okumak ve hadis rivayeti için,
(18) (şer'î) ilim okumak
(19) ezan, kamet ve
(20) hutbe okumak için,
(21) Peygamber Efendimiz (Aleyhissalâtü vesselâm)'i ziyaret,
(22) Arafat'ta durmak
(23), Safa ve Merve arasında say için,
(24) deve eti yemek için ve meselâ kadına dokunulması meselesi gibi
(25) ulemâ arasındaki ihtilaflı mevzulardan sakınmak için abdest almaktır.
ABDESTİ BOZAN ŞEYLER
1). Önden veya arkadan kan, meni, sidik, dışkı gibi bir necasetin veya herhangi bir sıvının çıkması,
hatta abdestte, gusülde yıkanması farz olan yere kadar ulaşmasa bile.
2). Arka taraftan yel çıkması.
3). Ağızdan, burundan ve ön ile arkadan başka herhangi bir uzuv-dan sıvı halinde kan çıkması.
Şöyle ki, ağızdan çıkan akıcı kan tükürük-ten daha çok veya eşit ise, abdesti bozar, değilse bozmaz. Bu,
renginden anlaşılır. Diğer uzuvlardan çıkan bir kan ise, çıktığı yeri geçip yanlarına yayılınca abdesti
bozar, yoksa iğne ucu gibi çıkıp da yerinde kalan bir kan damlası abdeste mâni değildir. El veya pamuk
ile silinmesi zarar vermez. Yaradan çıkan irin, sarı su hakkında da hüküm böyledir.
Vücuttaki kabarcıklardan çıkan safî su da, sahih görülen görüşe göre kan hükmündedir. Diğer bir
görüşe göre bu su, abdesti bozmaz. Bu görüşte çiçek ve uyuz hastalıklarına tutulanlar için bir genişlik,
bir ko-laylık vardır. Zaruret halinde bu görüş ile amel edilmesinde bir sakınca olmadığı, İmam
Hulvânî'den nakledilmiştir.
(Şafiîler'e göre önden ve arkadan başka herhangi bir uzuvdan ge-len kan, irin ve sarı su ile abdest
bozulmaz.)
4). Ağız dolusu kusmak. Şöyle ki, ağızdan kolaylıkla yumulma-yacak derecede yemek, su veya
safra gibi bir maddenin gelmesi abdesti bozar. Hatta bunlar bir mecliste azar azar gelip toplamı ağız
dolusuna ulaşsa bile. Bu, İmam Ebû Yûsuf'a göredir, İmam Muhammed'e göre bunlar, başka başka
yerlerde gelse de sebepleri bir olunca, yine abdesti bozmuş olur.
5). Az veya çok bayılmak, çıldırmak ve yürüyüşte elinde olmaya-rak bir sallantı meydana
getirecek derecede sarhoşluk, hatta bu sarhoş-luk bir zorlama neticesinde olsa bile.
6). Rukûlu ve secdeli bir namazda mükellef olan kimsenin uyanık iken kasten veya yanılarak
kahkaha ile, yani yanında bulunanların işite-cekleri derecede gülmesi. Bununla hem abdest, hem de
namaz bozulur. Çocuğun veya uyuyanın kahkahası ise, namazını bozarsa da abdestini bozmaz. Tercih
edilen görüş budur.
7). Çocuk doğurmak. Hatta çocuk ile beraber kan çıkmasa bile.
8). Fahiş mübaşeret. Şöyle ki, erkek ile kadının örtüsüz veya pek ince bir örtü ile karınlarını veya
uyanmış bulunan tenasül uzuvlarını birbirine temas ettirmeleri, abdestlerini bozar. Hatta kendilerinden
bir sıvı çıkmasa bile. İmam Muhammed'e göre bu vaziyette bir yaşlık, bir mezi çıkmadıkça abdest
bozulmuş olmaz.
9). Erkeğin tenasül uzvu içine tamamen, yani kaybolacak surette tıkatılmış pamuğun daha sonra
dışarıya çıkması veya çıkarılması. Hatta üzerinde yaşlık bulunmasa bile. Aynı şekilde, bu uzva kısmen
tıkatılıp kısmen dışarısında kalmış olan pamuğun dışarısına sidiğin geçmiş ol-ması. İçeri kısmındaki
yaşlık abdeste zarar vermez. Ancak pamuk dışa-rıya çıkıp düşerse, o halde ona az bir sidiğin geçmesi
de abdesti bozar.
10). Kadının tenasül uzvu içerisine veya dışarısına tıkatılan bez veya pamuğun yaş olarak dışarıya
çıkması veya çıkarılması. Şöyle ki, bu uzvun dışarı kısmına tıkatılan pamuğun iç tarafı ıslanmış olunca,
abdest bozulmuş olur. Hatta dışarısına yaşlık geçmiş olmasa bile. Fakat bu uzvun içeri kısmına
tıkatılmış olan pamuğun dışarısına kadar yaşlık geçmedikçe, abdest bozulmaz.
11). Yan yatarak veya bağdaş kurarak veya dirseklere dayanarak veya ayakları oturak yerinin altından
ABDESTİ BOZMAYAN ŞEYLER
1). Bir hastalıktan dolayı olmaksızın gözden akan su ve ağlama.
2). Yara ve benzeri şeyler içinde görülüp dışarıya çıkmayan kan, irin ve sarı su damlası.
3). Bir yaradan kopan deri parçası.
4). Mayasıl yaşlığı ve parmak aralarındaki pişinti.
5). Yarı miktarından az donmuş kana bulaşmış tükürük ve sümük.
6). Kulaktan, burundan veya yaradan çıkan kurt. Bu kurt temizdir, üzerindeki yaşlık ise azdır,
kendisinde akıcılık kuvveti yoktur.
7). Ağız dolusu olmayan kusuntu.
8). Baştan inen veya içeriden yükselip çıkan balgam, hatta ağız dolusu olsa bile. Çünkü bu,
kaypak, yapışkan olduğundan murdarlığı içine çekmez. Üstündeki yaşlık ise, azdır. Bu İmam-ı A'zam
ile İmam Muhammed'e göredir. İmam Ebu Yusuf'a göre cevften = içeriden gelen ağız dolusu balgam,
abdesti bozar.
9). Erkeğin veya kadının tenasül uzvundan çıkan kokmuş veya kokmamış yel.
10). Arka taraftan rutubetsiz, kokusuz bir halde çıkarılan hukne = kullanılmış ilaç. Bununla
beraber bu halde ihtiyata uygun olan, abdesti tazelemektir.
11). Erkeğin tenasül uzvuna damlatılıp daha sonra geri gelen yağ. Bu, İmam-ı A'zam'a göredir.
12). Donmuş aleka = pıhtı halinde kusulan kan parçası.
13). Baştan buruna veya kulağa kadar akıp gelen, fakat gusül için temizlenmesi icap edecek bir
yere kadar akmayan kan.
14). Kullanılan misvakta veya ısırılan elma, ayva gibi sert bir meyve üzerinde görülüp akıcılığı
bilinmeyen kan eseri.
15). Pire, kene, sivrisinek, kara sinek gibi haşarattan birinin dolun-caya kadar emdiği kan.
Sülüğün doluncaya kadar emip de düştüğü zaman, kendisinden akacak kadar olan kan abdesti
bozar.
16). Saçların tıraş edilmesi, bıyıkların kırpılması, tırnakların kesilmesi.
17). Oturağı yere tamamen yerleştirmek sureti ile oturarak uyumak.
18). Namazda iken ayakta veya oturarak veya rükû veya secde halinde uyumak.
19). Namaz dışında veya cenaze namazında veya tilavet secdesinde kahkaha ile gülmek.
(Şafiîler'e göre namaz içinde de kahkaha ile abdest bozulmaz.)
20). Tebessüm, yani ne kendisinin, ne de yanında bulunanların işi-temeyecekleri derecede
gülümseme, bununla abdest bozulmayacağı gibi namaz da bozulmaz. Fakat yalnız kendisinin işiteceği
derecedeki gül-mek, abdesti bozmazsa da namazı bozar.
21). Herhangi bir kimsenin vücuduna veya tenasül uzvuna yalnız el ile temasta bulunmak.
(Malikîler'e göre mükellef bir kimse, bulûğ çağına yaklaşmış olan bir kadının açık veya hafif
birşey ile örtülü bir uzvuna lezzet kastıyla dokunsa, abdesti bozulur. Kasıt olmaksızın duyulan bir
lezzet de böy-ledir. Hatta kadın mahrem olsa bile kendisine şehvetli olan bir dokunma ile, el ile
dokunma ile abdest bozulur.
KAYNAK:KUDURİ(AHMED EBU'L-HASAN EL-KUDURİ EL-BAĞDADİ)
&BÜYÜK İSLAM İLMİHALİ(ÖMER NASUHİ BİLMEN)