Aile içi şiddet ( cuma sohbetleri )

kent55

Süper Moderatör
Süper Moderatör
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
31,409
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
ѕαмѕυηѕρσя




Aile içerisinde eşler arasında birçok sorunların oluşmasının nedenlerinden biride tarafların şiddete başvurmalarıdır Şiddet bazen sözlü ve bazen de fiziksel olarak
Aile içi şiddet

Aile içerisinde eşler arasında birçok sorunların oluşmasının nedenlerinden biride tarafların şiddete başvurmalarıdır Şiddet bazen sözlü ve bazen de fiziksel olarak yapılmaktadır, fakat sonuçta ikisinin de yapılış nedeni aynı şeydir Uygulanan şiddet hiçbir zaman akıldan çıkmayacaktır ve bir ömür boyu soğukluğun, güvensizliğin ve sevginin azalmasının sebebi olacaktır Belki de size karşı şiddet uygulayan eşinizi affedeceksinizdir, ama hiçbir zaman bu aklınızdan çıkmayacaktır ve eğer birkaç kez tekrar edilmişse asla unutamazsınız
Şiddete başvuran karşı tarafı sözü veya hareketiyle fiziksel yahut psikolojik olarak rencide etmek ve Ona zarar verme peşindedir Bunların içerisinde insan için en zor olanı aşağılanmaktır
Şiddete başvuran herkes kendisini haklı ve karşı tarafın kendisini buna mecbur ettiği görüşündedir Birçok eşine karşı şiddet uygulayan şöyle demektedir:
—Ona defalarca beni sinirlendirmemesini söyledim, sinirlendiğim zaman kendimi kontrol edemiyorum ama o gene de beni sinirlendiriyor, dikkatli olsun ve bir daha beni sinirlendirmesin

Bu tür düşünce ve sözlerin hiçbir mantıklı açıklaması bulunmamaktadır, kimse böyle düşünen insanları haklı gösteremez Bunlar hatalarını anlayıp, kendilerini düzelteceklerine aksine karşı tarafı suçlu görmektedirler

Daha vahim olanı, şiddet uyguladıktan sonra bir özür dilemeyle hemen affedilip her şeyin unutulmamsını beklemeleridir Kırılan bir şey her ne kadar yapıştırılırsa yapıştırılsın asla eskisi gibi olamaz, şiddetle kalbi kırılanda aynı şekilde hiçbir zaman eskisi gibi olamayacaktır

Sürekli kaba kuvvetle aşağılayıp, rencide ettiği insanın kalbinin derinliklerinden hiçbir şey olmamış gibi nasıl sevebilir

Uyguladığınız şiddet sonucunda eşiniz hiçbir zaman sizi tamamen gönülden sevmeyecektir Kendinizi düzeltip bir daha uygulamasanız bile, yine de hiçbir zaman unutmayacaktır Cam kırıklarının kalbe saplanması gibi hatırlandıkça acı verecektir

Şiddet uygulayan eşler mutlaka bunların üzerinde düşünmelidirler
Eşiniz sizden sürekli Onu destekleyip, yardımcısı olmanızı beklemektedir Eşiniz sizi en iyi dostu, her sorunda yanında hissedeceği en yakın varlık olarak görmek ister Onun en çok güvendiği insan sizsiniz

Fakat siz sözlerinizle Onu incitip, hal ve hareketlerinizle rencide edecek olsanız, bundan sonra size nasıl güvene bilir Ona yapmış olduğunuz onca saygısızlıktan sonra sizden bir daha nasıl saygı bekleye bilir?

Fakat siz kendinizi kontrol edebilirsiniz, biraz azimli olursanız mutlaka kendiniz değiştireceksinizdir Yeter ki isteyin ve yapmış olduğunuz işin ne kadar zararı olduğunu düşünün, şiddet sadece eşinize zarar vermez, kat kat daha fazlasıyla size zarar verecektir

Şiddet uygulayan ne zaman bir sorunla karşılaşsa, başarısızlığa uğrasa ve rahatsız olsa hemen şiddet uygulanması gerektiğini öğrenmiştir Bu yanlış eğitim yüzünden böyle yapmaktadır ve öğrenilen şeyler değiştirile bilir İnsan yanlış öğrendiklerini doğrularla değiştirerek davranışlarını da Ona göre düzenleye bilir

Genelde kaba kuvvete başvuran kimselerin en büyük sorunları kendileriyledir Bu tür insanların özgüvenleri çok az ve toplumsal ilişkileri çok zayıftır Bu tür insanlar her zaman kendilerinden güçsüz olanlara şiddet uygularlar, ama eğer kendisinden güçlü ve kuvvetli birisiyse kendilerini kontrol eder, sinirlerine hâkim olur ve seslerini çıkarmazlar
Şiddet uygulayan eğer tanımadığınız birisi olsa bu acı olayı unutmanız çok zaman almaz, ama eğer yakınınız ve özelliklede eşiniz size şiddet uygularsa bunun psikolojinizde oluşturduğu yıkım çok daha fazla olacaktır
Eşinize karşı yaptığınız, Sözlü ve fiziksel şiddet, bunu gören başkalarının da Ona karşı öylesine saygısızca davranmalarına neden olacaktır Özellikle de çocuklarınız sizin gibi onlarda başkalarına şiddet uygulayacaktır

Bundan sonra eşinize iyi davranmak, Ona sevgisini kazanıp mutlu bir beraberlik için şu iki tavsiyemizi uygulamaya çalışın:
Bir: kendiniz için hoşlanıp, beğendiğiniz şeyleri eşiniz içinde beğenin Siz kendinize nasıl davranılmasını istiyorsanız Ona da öyle davranın
İki: sürekli “hiçbir şekilde ve hiçbir durumda eşime karşı şiddet uygulama hakkına sahip değilim” sözünü hatırlayıp, tekrar edin



Erkek eşine neden şiddet uygular?..

“Erkeğin kadınını dövmesi, güçlü olduğunu değil, güçsüz olduğunun göstergesidir.”
Çünkü, güçlü ve kendinden emin beyefendiler, tüm işlerinde olduğu gibi, kadınıyla da konuşarak anlaşırlar. Kuran iffetsiz kadınlar içindahi, önce konuşmalarını, daha sonra başka yöntemlere başvurmalarını ve bunlar da yetmeyince, “hafifçe” vurmalarını söyler. Pişman olup dönüş yaparlarsa, geçmişi unutup affetmelerini emreder. ”Nüşunuzdan korktuğunuz kadınlara (önce) öğüt verin, (sonra onları) yataklarda yalnız bırakın, (bu da yetmezse hafifçe)vurun. Size itaat ederlerse aleyhlerinde bir yol aramayın. ” (Nisa Suresi.34)

Oysa günümüzdeki dayak olaylarına baktığımızda, kadını dövmek için türlü bahaneler aradıklarını görmekteyiz.. Kendi iç dünyalarındaki yaşadıkları fırtınaları, iş hayatında yaşadığı olumsuzlukları, trafikte yaşadığı stresi, hatta çok acıktığında yemeğin biraz gecikmesi, tuzunun eksik olması dahi, kadını dövmek için yeterli bahanelerdir. Bu dayaklar da “hafifçe” değil de, neredeyse falakaya çekip kafa göz kırmaktır…

Bu durum sadece ülkemize has bir olay değildir. Dünyanın bir çok ülkesinde kadınlar dayak yemektedirler. Gelişmiş ülkelerde çok az olmasına rağmen, gelişmekte olan ülkelerde ve ülkemizde dayak, hat safhadadır… Zengin-fakir, eğitimli-eğitimsiz her kesimde dayak olayına rastlayabilirsiniz. Hatta istatistiklere göre, kırsal ve eğitimsiz kesimlerden çok, kentli ve eğitimli beylerin kadınlarını daha çok dövdüğü görülmüştür. Çünkü kadınlarda eğitim yükseldikçe, doğal olarak haklarını aramaya başlamaktadırlar. Özellikle ekonomik özgürlükleri olan hanımlarımız eşlerine bazı haklarını hatırlattıklarında, nedense bazı eğitimli beyefendiler bu özel hakları reddederek, eşlerini dövmektedirler. Hatta sadece dayak değil, hakaret dolu sözler, aşağılayıcı davranışlar, toplum karşısında küçümsemeler, evde yapılan baskılar gibi yüzlercesi sıralanabilir.

Tarih boyunca “kadını aşağılamak, küçümsemek, yaşadığı tüm olumsuzluklarda, hatta dışarıda amirinin-patronunun yanında sus-pus olup ta, evini ve kocasını bekleyen, suçsuz ve masum eşinden hırsını almak,ezmek, baskı yapmak” bazı hasta ve kendini eksik gören erkeklerin en büyük ortak noktaları olmuştur.

Dayak olayını sadece kadınlarda görmemekteyiz. Hatta dayağı yiyen kadın da, çocuklarını döverek kendileri de dayak atmaktadırlar. Dolayısıyla kadınlar farkında olmadan, dayakçı bir nesil yetiştirmektedirler. Bu duruma eğiticileri ve diğerlerini de ilave edebiliriz. Basında çok sık duyduğumuz “dayakçı öğretmenler,” dili olmayan hayvanları döverek işkence yapanlar.
Hatta trafikte el frenini çekip de, şehrinorta yerinde meydan dayağı çekenler bile vardır. Anlayacağınız insanların çoğu, Allah’ın tüm canlıların içinde, insanlara verdiği konuşma mucizesi yerine, nefislerine uyarak kaba kuvvet kullanmayı tercih etmektedirler…

Dayak cennet’ten çıkmamıştır
İslam’da hadisler, en çok kadınlara yönelik yazılmıştır. Bu yazıları da nedense, hep erkekler yazmıştır. Tarih boyunca Müslümanlar dayak olayını, İslam’ın emri sanmışlardır. Oysa Kuran bu konuya açık ve net bir şekilde açıklık getirmesine rağmen, nefsi olan insanların yazdığı bazı hadisler, kadının dayak yemesini ve ezilmesini, sanki Allah’ın emriymiş gibi İslam’da kadına lanse edilmiştir... Bunlardan bazıları şöyledir:
“Kadının en makbulü koyun cinsidir, Dayak cennet’ten çıkmıştır, Cennet kocalarınızın ayağının altındadır, Kadının dini ve aklı yarımdır, Namaz kılan birinin önünden eşek, kara kufuryok ve kadın geçerse namazı bozulur, Evlilik, kadın için bir çeşit köleliktir, Cehennem halkı bana gösterildi; çoğunluğu kadındı.” Bu hadisleri İslam’ın kuralları sanan zavallı kadınlar da, tarih boyunca kocalarının yaptığı haksız hakaretlere, koyun misali boyun eğmişlerdir...

Halk arasında kadını küçümseyen sıfatlar
"Eti benim kemiği senin, Eksik etek, Kadının sırtından dayağı eksik etmeyeceksin, Vurduğun yerde gül biter, Kızını dövmeyen dizini döver, Kadının saçı uzun aklı kısadır” gibi ifadeler kadına yakıştırılmıştır. Fakat her nedense kadınlarımız da, bu yakıştırmalara çok azı dışında tepkisiz kalıp, sanki kabul etmiş imajı vermişlerdir. Diğer İslam ülkelerinde olmayan kadın haklarını, Atatürk Türk kadınına, “seçme-seçilme” hakkını vererek onurlandırmış ve kadını hak ettiği yere koymuştur. Fakat kadınlarımız bu hakka sahip çıkamayıp, meclisteki yerini bulamamıştır. Dolayısıyla tüm kadın haklarıyla ilgili kanunların çıkmasını da, erkeklerin ellerine bırakmışlardır.

“Allah'ın, bazısını bazısına üstün kılması ve onların kendi mallarından harcaması nedeniyle erkekler, kadınlar üzerinde 'sorumlu gözeticidir…”(Nisa Suresi.34)'
Oysa Kuran kadın erkek ayırmaksızın eşit muamele yapmıştır. Erkek üstünlüğünü sadece vücut ve kas bakımından olduğunu belitmiş ve bundan dolayı kadını korumasını ve gözetmesini istemiştir. Diğer taraftan üstünlüğün sadece takvayla olduğunu söylemiştir.
”…Şüphesiz Allah katında en üstün olanınız takvaca en ileride olanınızdır.”(Hucurat Suresi.13)

Dayağın küçüğü büyüğü olmaz
Eşler arasında sevgi, saygıyla beraber oluşur. Saygıyı bitiren tek olay,“atılan tek bir tokattır.” Ruh sağlığı yerinde olan bir koca, eşine tokat atmaya yeltenecek kadar kendinde bu cesareti bulduysa, artık o evlilikte saygı bitmiştir. En azından kocanın kadınına karşı olan saygısı azalmıştır. Çünkü, insan psikolojik olarak kendinden üstün, güçlü ve saygı duyduğu insana karşı el kaldıramaz, hatta bu davranışı düşünmesi bile söz konusu olamaz. Bu hangi kesimden olursa olsun durum böyledir. Diğer taraftan sebepsizce kadınına el kaldıran hasta ruhlu erkekleri ise, burada anlatamayacağım. Çünkü onlar artık Psikiyatri vakadırlar.

Dayakçı erkekleri bekleyen son
Erkekler kadınlarına yıllarca yaptığı hakaretler ve dayaklar sonucu, farkında olmadan kendi düşmanlarını, kendileri yetiştirmiştir. Kadın bir ömür boyu mecbur bırakılarak sabrettiğinden, için-için kocasına karşı kin beslemiştir. Yaşlılık kapıya dayandığında, eli kolu kalkmaz duruma gelen erkeğin, uzun uğraşlarla yetiştirdiği düşmanının eline, kendi eleriyle düşmüştür. Sonuç olarak hem kendi dünyasını, hem de eşinin dünyasını karanlığa çevirmiştir.

internetten karışık alıntıdır ..


 
Konunun "Dayakçı erkekleri bekleyen son" olarak güzel bir final olmuş...herkes biraz haddini bilmeli aslında...
 
Geri
Üst