Mayhoş
mayhoş
Cinselliği n karmaşıklığını anlamakta ve bunu yaşamlarına geçirmekte yardıma gereksinimleri olan zihinsel özürlülere, tüm bireylerde olduğu gibi cinselliği keşfetmeleri, kendi cinselliklerini olumlu şekilde ifade etmeleri ve cinselliği sağlıklı biçimde yaşamaları için fırsat verilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, yeterli cinsel bilgiye sahip olmayan zihinsel özürlülerin, cinsel istismarı da içeren tüm istismar biçimlerine diğer bireylere göre daha fazla maruz kaldığı ve aynı zamanda cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanma ya da gebe kalma riskinin arttığı bilinmektedir.
Genellikle toplumdan soyutlanan, sosyal ortamların dışında kalan ve yaşamları birine bağımlı olan z Zihinsel özürlü lerin bireylerin, cinsel bilgi ve deneyimlerini diğer bireyler gibi aileleri, yaşıtları ve okulun yardımı ile paylaşma ve sosyalleşme içinde bilgilerini geliştirme şansları bulunmamaktadır. Bu nedenle, zihinsel gelişim düzeyine uygun olarak verilen cinsel bilgilere daha çok ihtiyaçları ihtiyaçları gereksinimleri vardır.
Anne-baba, zihinsel özürlü olsun olmasın tüm çocuklar ı için en uygun danışma kaynağıdır. Her çocuğun kendi cinselliğiyle ilgili bir takım soruları ve sorunları olacaktır. Değişik kaynaklardan çelişkili değişik çeşitli mesajların verildiği bu konuda, en doğru bilgilendirmenin öncelikle aileler tarafından yapılması gerekir.
Ergenlik Döneminin Özellikleri Nelerdir?
Ergenin düşüncelerini, tutum, duygu ve davranışlarını 3 temel faktör etkiler.
Bunlar;
(1) T emel kişilik yapısı,
Ergenlik çağına özgü psiko-sosyal özellikler ,
Ergenin yaşadığı çevrenin sosyal, kültürel, ekonomik özellikleridir.
Bu üç faktörün etkisiyle oluşan kişilik yapısı içinde, yerini arama çabasında olan ergen; özdeşleşme, sorumluluk, özerklik sorunları ile karşılaşır ve bunları çözm eye çalışı r.
Ergenlik döneminin en önemli sorunu, kimlik arayışıdır. E rgenliğe, “benlik kimliğinin” kesin olarak şekil aldığı dönem olarak bakılır. Kimlik gelişimi ömür boyu sürer, ancak en önemli dönüm noktası, ergenliktir.
Ergenlikten önceki dönemlere ait gelişmeler, ergenin kimliğini şekillendirir.
Ergenlerde ortaya çıkan bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal özellikler şunlardır:
1. Bedensel Özellikler:
a. Erkeklerde;
Ø Büyüme hormonları salgılanı r,
Ø Boy uzar, ağırlık artar,
Ø Kemikler ve kaslar gelişir,
Ø Cinsiyet hormonları salgılanır,
Ø Sperm üretimi başlar,
Ø Seste kalınlaşma olur,
Ø Kıllanma oluşur,
Ø Cinsel organda büyüme olur,
Ø Göğüs düğümcükleri görülür,
Ø Yağlanmaya bağlı kilo alma ve sivilceler olur.
b. Kızlarda;
Ø Büyüme hormonları salgılanır,
Ø Boy uzar, ağırlık artar,
Ø Kemikler ve kaslar gelişir,
Ø Cinsiyet hormonları salgılanır,
Ø Yumurtalıklar üretime başla r,
Ø Ses değişikliği olur,
Ø Kıllanma oluşur,
Ø Göğüslerde büyüme olur,
Ø Kalçalarda büyüme ve yağlanma başlar,
Ø Yağlanmaya bağlı kilo artışı ve sivilceler görülür,
Ø Adet kanaması başlar.
2. Zihinsel Özellikler:
Ø K ararlarında atak davranır,
Ø E lindekiyle yetinemez, mutlu olmaz,
Ø E leştirmeye başlar,
Ø Hayatta farklı seçeneklerin olduğunun farkına varır,
Ø Düşünme yeteneği artar,
Ø S osyal düşünce biçimi gelişir, düşünceyi sorgulamasında, yönlendirmesinde artış görülür.
3. Duygusal Özellikler:
Ø Duyguları değişiklik gösterir,
Ø Kendi öz kimliğini arayış içindedir , “ Ben kimim?” sorusuna cevap arar,
Ø Bocalama, çelişki ve bunalımlar içindedir ; t epkilerinde iniş-çıkışlar vardır,
Ø Bağımsızlık isteği vardır , a nne – babasını eleştirmeye başlar,
Ø Çevre sine başkaldırır, başına buyruk olmak ister,
Ø Kaygı hali oldukça fazladır , ve
Ø İçe kapanabili r.
4. Sosyal Özellikler:
Ø Aileden kopar, dış çevreye yönelir,
Ø Ark rk adaş çevresi oldukça önemlidir,
Ø Top lumsal olaylara ve politikaya ilgi artar,
Ø Aileye ve kurallara karşı baş kaldıran davranışlarda bulunur,
Ø Argo konuşmalar başlayabilir,
Ø İlgilerde çeşitlenme görülür.
Bu gelişim özellikleri, her ergende tümüyle aynı zamanda görülmemekle birlikte, aşağıdaki davranışların her ergende görülme olasılığı yüksektir:
Ø Aşırı hassasiyet ve alınganlık,
Ø Asabi davranışlar, çabuk sinirlenme,
Ø Topluma , özellikle yetişkinlere baş kaldırma isteği,
Ø Aldırmazlık, boş vermişlik, dağınıklık, unutkanlık,
Ø Çabuk değişen kritik tutumlar,
Ø Uç noktalarda gidip gelen duygusal dalgalanmalar,
Ø Güvensizlik ve yetersizlik duyguları,
Ø Kararsızlık, huzursuzluk,
Ø İnatçılık,
Ø Sabırsızlık,
Ø Sık sık yalnız kalma isteği, amaçsız ve başıboş zaman geçirme,
Ø Hayal kurma, gündüz rüyaları,
Ø Cinsel yönden uyanma, karşı cinse yönelme,
Ø Derslere ilgi azlı ğı, ç alışma düzeninde bozul ma,
Ø Bencille şme.
Birey, ergenlik döneminin sonlarına doğru, anne-babasından ve diğer yetişkinlerden duygusal anlamda bağımsızlaşır. Her iki cinsten yaşıtlarıyla yeni ve daha olgun ilişkiler kurmaya hazırdır. Cinselliğe daha ciddiyetle yaklaşır, gizlilik arar.
Anne-babalar, normal gelişim basamaklarını bilirlerse, zihinsel özürlü çocuklarının da düzeyini saptayabilirler. Tabii ki anne babalardan, profesyonel düzeyde saptamalar yapmaları beklenmez. Ama, gelişim dönemlerini bilmek, çocuklarına daha bilinçli yaklaşmalarında önemli bir rol oynayacaktır.
Zihinsel özürlü bireyin gelişimini değerlendirirken, onun takvim yaşını değil gelişim düzeyini gözönünde bulundurmak gerekir. Örneğin “A” 17 yaşında, ancak zihinsel gelişim düzeyi 6 yaşında bir bireydir. O halde; “A”ya bazı şeyler öğretirken, onunla konuşurken, anlatır ve ona açıklama yaparken onun anlayabileceği bir düzeyin esas alınması gerekir. Bu da “A” için 6 yaş düzeyidir.
Bunun için anne babaların yapması gereken şey, öncelikle çocuklarının gelişim düzeyini doğru bilmek ve buna göre davranmaktır. Bu, cinsel eğitimle ilgili konularda da böyle olmalıdır. Örneğin “A” 17 yaşında olduğuna göre vücudu gelişmiştir ve hormonları yaşına uygun faaliyet göstermektedir. Bu durumda “A”ya cinsellikle ilgili bilgileri anlayabileceği 6 yaş düzeyinde vermek gerekir.
Zihinsel özürlülerde görülen istismar türlerinden biri ve en önemlisi, cinsel istismardır. Zihinsel özürlüler, kendilerine sunulan ilgi ve sevgiye olumlu cevaplar verirler. Ancak, yargılama ve değerlendirme yetersizliği nedeniyle, cinsel ilişki için yapılacak bir teklifi ya da bir cinsel yakınlaşmayı, cinsel olarak sömürülebileceklerini bilmeden, sessizce kabul edebilirler.
Yapılan araştırmalar, özürlü çocukların normal çocuklardan daha çok istismar edildiklerini göstermektedir. Özürlü çocuklar içinde de zihinsel özürlü çocuklar, diğerlerinden çok daha fazla cinsel, fiziksel ve duygusal istismara uğramaktadır . Bunun çeşitli nedenleri vardır :
Zihinsel özürlü çocukların dezavantajlı konumlarından yararlanma isteği,
Zihinsel özürlü bireyin kendini ifade etmede güçlük çekmesi,
T oplumun zihinsel özürlü çocuğu tanımaması ve davranışlarını toplumsal açıdan aykırı bulması.
Zihinsel özürlü bireylerin cinsel açıdan istismar edilmesi ya da bir başkasını istismar etmesi toplumumuzda gizlenmektedir. Aileler, cinsel gelişimin farkında olmadıkları için cinsel yaşam sorunları ile birden bire karşılaşmakta ve büyük bir gizlilikle bu sorunu yaşamaktadırlar.
Cinsel İstismar Çocuğu Nasıl Etkiler ?
Cinsel istismar gören çocuklar üzerinde yapılan araştırmalarda, kız çocukların erkek çocuklara oranla daha fazla istismara maruz kaldıkları tespit edilmiştir. Cinsel istismar; çocuğun, kız ise kadın kimliğinin, erkek ise erkek kimliğinin özelliklerini benimsemesini güçleştirebilmekte ve çocukta istenmeyen cinsel tercihler ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca, cinsel tacizin çocuklarda ciddi ruhsal sorunlar yarattığı gözlenmiştir.
Yapılan araştırmalar, özürlü çocukların normal çocuklardan daha çok istismar edildiklerini göstermektedir. Özürlü çocuklar içinde de zihinsel özürlü çocuklar, diğerlerinden çok daha fazla cinsel, fiziksel ve duygusal istismara uğramaktadır . Bunun çeşitli nedenleri vardır :
Toplumun zihinsel özürlü çocuğu tanımaması ve davranışlarını toplumsal açıdan aykırı bulması,
Zihinsel özürlü çocukların dezavantajlı konumlarından yararlanma isteği,
Zihinsel özürlü bireyin kendini ifade etmede güçlük çekmesi.
Zihinsel özürlü bireylerin cinsel açıdan istismar edilmesi ya da bir başkasını istismar etmesi toplumumuzda gizlenmektedir. Aileler, cinsel gelişimin farkında olmadıkları için cinsel yaşam sorunları ile birden bire karşılaşmakta ve büyük bir gizlilikle bu sorunu yaşamaktadırlar.
Cinsel tacize uğrayanlarda,
Güvensizlik,
Benlik saygısının düşük olması,
Kolayca hüsrana uğrama,
Fiziksel ve zihinsel aktivitelerde gerilik,
Öğrenme güçlüğü, dikkat dağınıklığı,
Saldırgan davranışlar ya da tam tersi içine kapanıklık,
Toplumdan kendini uzak tutma olayları görülmektedir.
Ayrıca, uyku bozuklukları, gece korkuları, altını ıslatma ve ayrılık kaygısı, bebeksi
davranışlar görülebilir. Bu durum zihinsel özürlü olsun olmasın, tüm bireylerde benzer özellikler gösterir.
Ancak bazı durumlarda zihinsel özürlü çocuk durumdan haz alabilir ve bu hazzı tekrar elde etmek isteyebilir. Çünkü, cinsellik isteği içgüdüsel olduğundan, kontrol etmekte zorlanabilir.
Cinsel İstismar Nasıl Teşhis Edilir ?
Çocuklar genelde cinsel tacize uğradıklarını davranışlarıyla belli ederler. Ancak bunu açıklamaktan çekinirler ya da korkarlar. Bunun nedenleri:
Bu olaya çevresindeki insanların inanmayacağını düşünebilir.
Olay duyulduğunda cezalandırılacağını düşünebilir.
Sosyal çevresinin ya da akranlarının onu istemeye-ceğini ve onunla alay edebileceklerini düşünebilir.
Bu durumu çevresine nasıl anlatacağını bilemeyebilir ya da istismarcının tehditlerinden korkabilir.
Cinsel istismara uğrayan çocuklarda belirtilen psikolojik sıkıntıların yanı sıra; vücudunda darp izleri, genital bölgede ağrı veya kanama, idrar ya da dışkısını tutamama görülebilir.
Cinsel istismar sonrasında çocuklarda, fizik muayene ve cinsel istismar tanı görüşmeleri yapılır. Fizik muayenede taciz sonrası çocuğun genel sağlık durumu ile ilgili bilgi almak ve fiziksel sorunların ortadan kaldırılmasına yönelik tedaviler temel alınır. Genel fizik muayenesinden sonra çocuğun başına gelen olaylarla ilgili bilgi almak amacıyla çocukla görüşme yapılır. Bu görüşme uzman kişiler tarafından, çocuğun yaş ve gelişim özelliklerine (zihinsel ve dil gelişimi) uygun sorular sorularak yapılır.
Cinsel İstismar Sonrası Nasıl Uyum Sağlanır ?
Cinsel istismar sonrası çocuğun tekrar normal yaşantısına dönebilmesi ve sağlıklı bir şekilde yaşamına devam edebilmesi için, ebeveynin ve çocuğun yakın sosyal çevresinin çok dikkatli olması gerekmektedir. Tacize uğramış çocuklar bu durum karşısında farklı tepkiler geliştirebilirler. Bunun nedeni çocuğun cinsellikle ilgili fazla bilgiye sahip olmaması, cinselliği tanımaması olabilir.
Cinsel istismar sonrası zihinsel özürlü çocuğa sahip ebeveynin yapması gerekenler şunlardır:
Çocuğa zaman ayırın ve çocuk konuşmak istediğinde onunla rahat konuşulabilecek bir ortam yaratın. Konuşmak istemeyen çocuğu , zorlamayın.
Çocuk, istismar hakkında konuşurken, soğukkanlı, anlayışlı ve sevecen olmaya özen gösterin; çocuğu suçlayıcı ve yargılayıcı tutumlardan sakının.
İstismar sonrası içe dönük davranışlar sergileyen çocuğun duygularını ifade etmesine yardımcı olacak etkinlik ortamları hazırlayın. Onunla birlikte, onun hoşlandığı etkinlikleri yapın. (Oyun oynamak, sinemaya gitmek, parka gitmek vb.)
Şartlar ne olursa olsun onu sevdiğinizi ve her zaman ona destek olacağınızı ifade edin ve çocuğun kaybettiği güveni kazandırmaya çalışın.
Çocuğu, yaşadığı olayları hatırlatacak ortam dan ve eşyalardan, konulardan uzak tutmaya çalışın.
Çocuğun istismarıyla ilgili olayı başkalarıyla konuşmaktan kaçının. Zira çocuk bunu duyabilir ve kendisini daha da kötü hissedebilir. Ya da bunun iyi bir davranış olduğunu düşünebilir.
Cinsel istismar konusunda halk arasında, istismarcının genellikle yabancı, sosyoekonomik ve kültürel açıdan zayıf kişilik özelliği gösteren, yaşlı insanlar olduğu, ayrıca istismarın genellikle ıssız yerlerde yapılacağına ilişkin yanlış kanılar mevcuttur. Bu alanda yapılan çalışmalar; istismarcının % 80-95 oranında 20-45 yaş arası, evli ve çocuklu erkekler tarafından yapıldığı, olayın genellikle ev, okul ve ev ile okul arasındaki bölgede gerçekleştiğini göstermektedir.
Çocuğu cinsel istismara uğramış ebeveynler, genellikle olayı gizleme eğilimi içerisine girebilirler. Anne-babanın birbirlerini suçlama ya da çocuğa karşı anlamsız bir öfke geliştirmeleri de söz konusu olabilir. Bu durumda aileler, konudan haberdar olduklarında soğukkanlı olmalı ve çocuğu en az hasarla bu durumdan nasıl kurtaracağını, ona nasıl yardımcı olacağını değerlendirmeye çalışmalıdır. Bu nedenle; zihinsel özürlü çocuğun ebeveyninin daha dikkatli ve duyarlı olması, çocuğuyla ilgilenmesi ve onu takip etmesi izlemesi gerekmektedir.
Çoğu e Ebeveyn lerin çoğunluğu, zihinsel özürlülerin cinsel ilgisinden rahatsızlık duymakta ve bu durum karşısında kendilerini çaresiz hissedebilmektedirler. Bazı aileler, bir yandan zihinsel özürlü çocuklarının kendi cinsel dürtülerini kontrol edemeyeceklerinden ve böylece başlarını derde sokacaklarından veya cinsel sömürüye maruz kalacaklarından; bir yandan da bu dürtüleri bastırmanın çocukta gerginlik (sinirlilik) ve davranış problemleri yaratmasından korkmaktadırlar. Bu sorunu azaltmak için öncelikle çocuğa kendi vücudu ve diğer insanların vücudu öğretilmeli, “Vücudumuza yakınlık konusunda nelere izin verilebilir ? İyi niyetli ve kötü niyetli davranışlar neler olabilir ?” sorularına cevap verilmelidir.
Ayrıca, yeterli cinsel bilgiye sahip olmayan zihinsel özürlülerin, cinsel istismarı da içeren tüm istismar biçimlerine diğer bireylere göre daha fazla maruz kaldığı ve aynı zamanda cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanma ya da gebe kalma riskinin arttığı bilinmektedir.
Genellikle toplumdan soyutlanan, sosyal ortamların dışında kalan ve yaşamları birine bağımlı olan z Zihinsel özürlü lerin bireylerin, cinsel bilgi ve deneyimlerini diğer bireyler gibi aileleri, yaşıtları ve okulun yardımı ile paylaşma ve sosyalleşme içinde bilgilerini geliştirme şansları bulunmamaktadır. Bu nedenle, zihinsel gelişim düzeyine uygun olarak verilen cinsel bilgilere daha çok ihtiyaçları ihtiyaçları gereksinimleri vardır.
Anne-baba, zihinsel özürlü olsun olmasın tüm çocuklar ı için en uygun danışma kaynağıdır. Her çocuğun kendi cinselliğiyle ilgili bir takım soruları ve sorunları olacaktır. Değişik kaynaklardan çelişkili değişik çeşitli mesajların verildiği bu konuda, en doğru bilgilendirmenin öncelikle aileler tarafından yapılması gerekir.
Ergenlik Döneminin Özellikleri Nelerdir?
Ergenin düşüncelerini, tutum, duygu ve davranışlarını 3 temel faktör etkiler.
Bunlar;
(1) T emel kişilik yapısı,
Ergenlik çağına özgü psiko-sosyal özellikler ,
Ergenin yaşadığı çevrenin sosyal, kültürel, ekonomik özellikleridir.
Bu üç faktörün etkisiyle oluşan kişilik yapısı içinde, yerini arama çabasında olan ergen; özdeşleşme, sorumluluk, özerklik sorunları ile karşılaşır ve bunları çözm eye çalışı r.
Ergenlik döneminin en önemli sorunu, kimlik arayışıdır. E rgenliğe, “benlik kimliğinin” kesin olarak şekil aldığı dönem olarak bakılır. Kimlik gelişimi ömür boyu sürer, ancak en önemli dönüm noktası, ergenliktir.
Ergenlikten önceki dönemlere ait gelişmeler, ergenin kimliğini şekillendirir.
Ergenlerde ortaya çıkan bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal özellikler şunlardır:
1. Bedensel Özellikler:
a. Erkeklerde;
Ø Büyüme hormonları salgılanı r,
Ø Boy uzar, ağırlık artar,
Ø Kemikler ve kaslar gelişir,
Ø Cinsiyet hormonları salgılanır,
Ø Sperm üretimi başlar,
Ø Seste kalınlaşma olur,
Ø Kıllanma oluşur,
Ø Cinsel organda büyüme olur,
Ø Göğüs düğümcükleri görülür,
Ø Yağlanmaya bağlı kilo alma ve sivilceler olur.
b. Kızlarda;
Ø Büyüme hormonları salgılanır,
Ø Boy uzar, ağırlık artar,
Ø Kemikler ve kaslar gelişir,
Ø Cinsiyet hormonları salgılanır,
Ø Yumurtalıklar üretime başla r,
Ø Ses değişikliği olur,
Ø Kıllanma oluşur,
Ø Göğüslerde büyüme olur,
Ø Kalçalarda büyüme ve yağlanma başlar,
Ø Yağlanmaya bağlı kilo artışı ve sivilceler görülür,
Ø Adet kanaması başlar.
2. Zihinsel Özellikler:
Ø K ararlarında atak davranır,
Ø E lindekiyle yetinemez, mutlu olmaz,
Ø E leştirmeye başlar,
Ø Hayatta farklı seçeneklerin olduğunun farkına varır,
Ø Düşünme yeteneği artar,
Ø S osyal düşünce biçimi gelişir, düşünceyi sorgulamasında, yönlendirmesinde artış görülür.
3. Duygusal Özellikler:
Ø Duyguları değişiklik gösterir,
Ø Kendi öz kimliğini arayış içindedir , “ Ben kimim?” sorusuna cevap arar,
Ø Bocalama, çelişki ve bunalımlar içindedir ; t epkilerinde iniş-çıkışlar vardır,
Ø Bağımsızlık isteği vardır , a nne – babasını eleştirmeye başlar,
Ø Çevre sine başkaldırır, başına buyruk olmak ister,
Ø Kaygı hali oldukça fazladır , ve
Ø İçe kapanabili r.
4. Sosyal Özellikler:
Ø Aileden kopar, dış çevreye yönelir,
Ø Ark rk adaş çevresi oldukça önemlidir,
Ø Top lumsal olaylara ve politikaya ilgi artar,
Ø Aileye ve kurallara karşı baş kaldıran davranışlarda bulunur,
Ø Argo konuşmalar başlayabilir,
Ø İlgilerde çeşitlenme görülür.
Bu gelişim özellikleri, her ergende tümüyle aynı zamanda görülmemekle birlikte, aşağıdaki davranışların her ergende görülme olasılığı yüksektir:
Ø Aşırı hassasiyet ve alınganlık,
Ø Asabi davranışlar, çabuk sinirlenme,
Ø Topluma , özellikle yetişkinlere baş kaldırma isteği,
Ø Aldırmazlık, boş vermişlik, dağınıklık, unutkanlık,
Ø Çabuk değişen kritik tutumlar,
Ø Uç noktalarda gidip gelen duygusal dalgalanmalar,
Ø Güvensizlik ve yetersizlik duyguları,
Ø Kararsızlık, huzursuzluk,
Ø İnatçılık,
Ø Sabırsızlık,
Ø Sık sık yalnız kalma isteği, amaçsız ve başıboş zaman geçirme,
Ø Hayal kurma, gündüz rüyaları,
Ø Cinsel yönden uyanma, karşı cinse yönelme,
Ø Derslere ilgi azlı ğı, ç alışma düzeninde bozul ma,
Ø Bencille şme.
Birey, ergenlik döneminin sonlarına doğru, anne-babasından ve diğer yetişkinlerden duygusal anlamda bağımsızlaşır. Her iki cinsten yaşıtlarıyla yeni ve daha olgun ilişkiler kurmaya hazırdır. Cinselliğe daha ciddiyetle yaklaşır, gizlilik arar.
Anne-babalar, normal gelişim basamaklarını bilirlerse, zihinsel özürlü çocuklarının da düzeyini saptayabilirler. Tabii ki anne babalardan, profesyonel düzeyde saptamalar yapmaları beklenmez. Ama, gelişim dönemlerini bilmek, çocuklarına daha bilinçli yaklaşmalarında önemli bir rol oynayacaktır.
Zihinsel özürlü bireyin gelişimini değerlendirirken, onun takvim yaşını değil gelişim düzeyini gözönünde bulundurmak gerekir. Örneğin “A” 17 yaşında, ancak zihinsel gelişim düzeyi 6 yaşında bir bireydir. O halde; “A”ya bazı şeyler öğretirken, onunla konuşurken, anlatır ve ona açıklama yaparken onun anlayabileceği bir düzeyin esas alınması gerekir. Bu da “A” için 6 yaş düzeyidir.
Bunun için anne babaların yapması gereken şey, öncelikle çocuklarının gelişim düzeyini doğru bilmek ve buna göre davranmaktır. Bu, cinsel eğitimle ilgili konularda da böyle olmalıdır. Örneğin “A” 17 yaşında olduğuna göre vücudu gelişmiştir ve hormonları yaşına uygun faaliyet göstermektedir. Bu durumda “A”ya cinsellikle ilgili bilgileri anlayabileceği 6 yaş düzeyinde vermek gerekir.
Zihinsel özürlülerde görülen istismar türlerinden biri ve en önemlisi, cinsel istismardır. Zihinsel özürlüler, kendilerine sunulan ilgi ve sevgiye olumlu cevaplar verirler. Ancak, yargılama ve değerlendirme yetersizliği nedeniyle, cinsel ilişki için yapılacak bir teklifi ya da bir cinsel yakınlaşmayı, cinsel olarak sömürülebileceklerini bilmeden, sessizce kabul edebilirler.
Yapılan araştırmalar, özürlü çocukların normal çocuklardan daha çok istismar edildiklerini göstermektedir. Özürlü çocuklar içinde de zihinsel özürlü çocuklar, diğerlerinden çok daha fazla cinsel, fiziksel ve duygusal istismara uğramaktadır . Bunun çeşitli nedenleri vardır :
Zihinsel özürlü çocukların dezavantajlı konumlarından yararlanma isteği,
Zihinsel özürlü bireyin kendini ifade etmede güçlük çekmesi,
T oplumun zihinsel özürlü çocuğu tanımaması ve davranışlarını toplumsal açıdan aykırı bulması.
Zihinsel özürlü bireylerin cinsel açıdan istismar edilmesi ya da bir başkasını istismar etmesi toplumumuzda gizlenmektedir. Aileler, cinsel gelişimin farkında olmadıkları için cinsel yaşam sorunları ile birden bire karşılaşmakta ve büyük bir gizlilikle bu sorunu yaşamaktadırlar.
Cinsel İstismar Çocuğu Nasıl Etkiler ?
Cinsel istismar gören çocuklar üzerinde yapılan araştırmalarda, kız çocukların erkek çocuklara oranla daha fazla istismara maruz kaldıkları tespit edilmiştir. Cinsel istismar; çocuğun, kız ise kadın kimliğinin, erkek ise erkek kimliğinin özelliklerini benimsemesini güçleştirebilmekte ve çocukta istenmeyen cinsel tercihler ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca, cinsel tacizin çocuklarda ciddi ruhsal sorunlar yarattığı gözlenmiştir.
Yapılan araştırmalar, özürlü çocukların normal çocuklardan daha çok istismar edildiklerini göstermektedir. Özürlü çocuklar içinde de zihinsel özürlü çocuklar, diğerlerinden çok daha fazla cinsel, fiziksel ve duygusal istismara uğramaktadır . Bunun çeşitli nedenleri vardır :
Toplumun zihinsel özürlü çocuğu tanımaması ve davranışlarını toplumsal açıdan aykırı bulması,
Zihinsel özürlü çocukların dezavantajlı konumlarından yararlanma isteği,
Zihinsel özürlü bireyin kendini ifade etmede güçlük çekmesi.
Zihinsel özürlü bireylerin cinsel açıdan istismar edilmesi ya da bir başkasını istismar etmesi toplumumuzda gizlenmektedir. Aileler, cinsel gelişimin farkında olmadıkları için cinsel yaşam sorunları ile birden bire karşılaşmakta ve büyük bir gizlilikle bu sorunu yaşamaktadırlar.
Cinsel tacize uğrayanlarda,
Güvensizlik,
Benlik saygısının düşük olması,
Kolayca hüsrana uğrama,
Fiziksel ve zihinsel aktivitelerde gerilik,
Öğrenme güçlüğü, dikkat dağınıklığı,
Saldırgan davranışlar ya da tam tersi içine kapanıklık,
Toplumdan kendini uzak tutma olayları görülmektedir.
Ayrıca, uyku bozuklukları, gece korkuları, altını ıslatma ve ayrılık kaygısı, bebeksi
davranışlar görülebilir. Bu durum zihinsel özürlü olsun olmasın, tüm bireylerde benzer özellikler gösterir.
Ancak bazı durumlarda zihinsel özürlü çocuk durumdan haz alabilir ve bu hazzı tekrar elde etmek isteyebilir. Çünkü, cinsellik isteği içgüdüsel olduğundan, kontrol etmekte zorlanabilir.
Cinsel İstismar Nasıl Teşhis Edilir ?
Çocuklar genelde cinsel tacize uğradıklarını davranışlarıyla belli ederler. Ancak bunu açıklamaktan çekinirler ya da korkarlar. Bunun nedenleri:
Bu olaya çevresindeki insanların inanmayacağını düşünebilir.
Olay duyulduğunda cezalandırılacağını düşünebilir.
Sosyal çevresinin ya da akranlarının onu istemeye-ceğini ve onunla alay edebileceklerini düşünebilir.
Bu durumu çevresine nasıl anlatacağını bilemeyebilir ya da istismarcının tehditlerinden korkabilir.
Cinsel istismara uğrayan çocuklarda belirtilen psikolojik sıkıntıların yanı sıra; vücudunda darp izleri, genital bölgede ağrı veya kanama, idrar ya da dışkısını tutamama görülebilir.
Cinsel istismar sonrasında çocuklarda, fizik muayene ve cinsel istismar tanı görüşmeleri yapılır. Fizik muayenede taciz sonrası çocuğun genel sağlık durumu ile ilgili bilgi almak ve fiziksel sorunların ortadan kaldırılmasına yönelik tedaviler temel alınır. Genel fizik muayenesinden sonra çocuğun başına gelen olaylarla ilgili bilgi almak amacıyla çocukla görüşme yapılır. Bu görüşme uzman kişiler tarafından, çocuğun yaş ve gelişim özelliklerine (zihinsel ve dil gelişimi) uygun sorular sorularak yapılır.
Cinsel İstismar Sonrası Nasıl Uyum Sağlanır ?
Cinsel istismar sonrası çocuğun tekrar normal yaşantısına dönebilmesi ve sağlıklı bir şekilde yaşamına devam edebilmesi için, ebeveynin ve çocuğun yakın sosyal çevresinin çok dikkatli olması gerekmektedir. Tacize uğramış çocuklar bu durum karşısında farklı tepkiler geliştirebilirler. Bunun nedeni çocuğun cinsellikle ilgili fazla bilgiye sahip olmaması, cinselliği tanımaması olabilir.
Cinsel istismar sonrası zihinsel özürlü çocuğa sahip ebeveynin yapması gerekenler şunlardır:
Çocuğa zaman ayırın ve çocuk konuşmak istediğinde onunla rahat konuşulabilecek bir ortam yaratın. Konuşmak istemeyen çocuğu , zorlamayın.
Çocuk, istismar hakkında konuşurken, soğukkanlı, anlayışlı ve sevecen olmaya özen gösterin; çocuğu suçlayıcı ve yargılayıcı tutumlardan sakının.
İstismar sonrası içe dönük davranışlar sergileyen çocuğun duygularını ifade etmesine yardımcı olacak etkinlik ortamları hazırlayın. Onunla birlikte, onun hoşlandığı etkinlikleri yapın. (Oyun oynamak, sinemaya gitmek, parka gitmek vb.)
Şartlar ne olursa olsun onu sevdiğinizi ve her zaman ona destek olacağınızı ifade edin ve çocuğun kaybettiği güveni kazandırmaya çalışın.
Çocuğu, yaşadığı olayları hatırlatacak ortam dan ve eşyalardan, konulardan uzak tutmaya çalışın.
Çocuğun istismarıyla ilgili olayı başkalarıyla konuşmaktan kaçının. Zira çocuk bunu duyabilir ve kendisini daha da kötü hissedebilir. Ya da bunun iyi bir davranış olduğunu düşünebilir.
Cinsel istismar konusunda halk arasında, istismarcının genellikle yabancı, sosyoekonomik ve kültürel açıdan zayıf kişilik özelliği gösteren, yaşlı insanlar olduğu, ayrıca istismarın genellikle ıssız yerlerde yapılacağına ilişkin yanlış kanılar mevcuttur. Bu alanda yapılan çalışmalar; istismarcının % 80-95 oranında 20-45 yaş arası, evli ve çocuklu erkekler tarafından yapıldığı, olayın genellikle ev, okul ve ev ile okul arasındaki bölgede gerçekleştiğini göstermektedir.
Çocuğu cinsel istismara uğramış ebeveynler, genellikle olayı gizleme eğilimi içerisine girebilirler. Anne-babanın birbirlerini suçlama ya da çocuğa karşı anlamsız bir öfke geliştirmeleri de söz konusu olabilir. Bu durumda aileler, konudan haberdar olduklarında soğukkanlı olmalı ve çocuğu en az hasarla bu durumdan nasıl kurtaracağını, ona nasıl yardımcı olacağını değerlendirmeye çalışmalıdır. Bu nedenle; zihinsel özürlü çocuğun ebeveyninin daha dikkatli ve duyarlı olması, çocuğuyla ilgilenmesi ve onu takip etmesi izlemesi gerekmektedir.
Çoğu e Ebeveyn lerin çoğunluğu, zihinsel özürlülerin cinsel ilgisinden rahatsızlık duymakta ve bu durum karşısında kendilerini çaresiz hissedebilmektedirler. Bazı aileler, bir yandan zihinsel özürlü çocuklarının kendi cinsel dürtülerini kontrol edemeyeceklerinden ve böylece başlarını derde sokacaklarından veya cinsel sömürüye maruz kalacaklarından; bir yandan da bu dürtüleri bastırmanın çocukta gerginlik (sinirlilik) ve davranış problemleri yaratmasından korkmaktadırlar. Bu sorunu azaltmak için öncelikle çocuğa kendi vücudu ve diğer insanların vücudu öğretilmeli, “Vücudumuza yakınlık konusunda nelere izin verilebilir ? İyi niyetli ve kötü niyetli davranışlar neler olabilir ?” sorularına cevap verilmelidir.