evrenbesiktas
kartalizma
- Katılım
- 18 Haz 2005
- Mesajlar
- 1,669
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
sırlar,mumlar ve hafıza kaybı 24.09.2005 17:19:06
--------------------------------------------------------------------------------
Karanlığa gömüldüğünde
tüm şehir,
daha akşam yeni oluyordu.
Birkaç kuş havalardı
semadan,
ve nereye konduklarını
takip etmedi hiçbir göz,
aldırış etmedi.
Herkesinin sırları vardı.
Paylaşmaktansa saklamayı,
saklayarak unutmayı umut eden
bir şehirdi bahsettiğim.
Gece iyice demlendiğinde,
mumlar yakılmaya başlandı.
Titrek ışıklarda,
titrek siluetler.
Duvarlara her yansıyan beden,
mum kokuyordu bu şehirde.
Saklanmış ve ağır bir kokuydu bu
içime çektiğim.
Evler sıkıcıydı,
her gün aynı mumdan havayı
solumak değil ama,
başka kişilerle paylaşmak mumlarını.
İşte bu sıkıyordu onları.
Ama yinede mumların eşliğinde aydınlanmayı,
mumdan hayatlar yaşamayı seviyorlardı.
Yıldızlar gökyüzünde
bir iki belirmeye başladığında,
pencerelere çıktılar.
Ellerinde mumlar,
dışarıda yağan yağmur.
Sonra yağmur hızlandı,
damaklarda buruk bir tad.
Ellerde yine mumlar,
Dışarıda yine yağmur.
Ellerindeki kibrit çöpleriyle,
her deşelediklerinde mumun dibini,
yağmur biraz daha hızlanıyordu.
Pencerelerde birbirlerine düşmanca bakan
mumlar ve insanlar.
Sonra mumlar söndü.
Sırlar dondu kaldı
mumların gövdelerinden akarak.
Akıllar durdu,
kitlesel hafıza kayıpları yaşandı
farkına varılmadan.
Unutkan bir şehirdi resmettiğim.
Yataklarına girdiler,
yanlarındaki yabancıdan uzaklaşmak için
yatağın en ucuna sinerek.
Sabah olduğunda içlerinde
nedenlerini bilmedikleri bir nefret ve
evlerinde ne zaman söndüğünü
hatırlamadıkları mumlar vardı.
Nedensiz nefretlerini yaşadılar gün boyu
ve gece kullanmak için
yeni mumlar aldılar kendilerine.
--------------------------------------------------------------------------------
Karanlığa gömüldüğünde
tüm şehir,
daha akşam yeni oluyordu.
Birkaç kuş havalardı
semadan,
ve nereye konduklarını
takip etmedi hiçbir göz,
aldırış etmedi.
Herkesinin sırları vardı.
Paylaşmaktansa saklamayı,
saklayarak unutmayı umut eden
bir şehirdi bahsettiğim.
Gece iyice demlendiğinde,
mumlar yakılmaya başlandı.
Titrek ışıklarda,
titrek siluetler.
Duvarlara her yansıyan beden,
mum kokuyordu bu şehirde.
Saklanmış ve ağır bir kokuydu bu
içime çektiğim.
Evler sıkıcıydı,
her gün aynı mumdan havayı
solumak değil ama,
başka kişilerle paylaşmak mumlarını.
İşte bu sıkıyordu onları.
Ama yinede mumların eşliğinde aydınlanmayı,
mumdan hayatlar yaşamayı seviyorlardı.
Yıldızlar gökyüzünde
bir iki belirmeye başladığında,
pencerelere çıktılar.
Ellerinde mumlar,
dışarıda yağan yağmur.
Sonra yağmur hızlandı,
damaklarda buruk bir tad.
Ellerde yine mumlar,
Dışarıda yine yağmur.
Ellerindeki kibrit çöpleriyle,
her deşelediklerinde mumun dibini,
yağmur biraz daha hızlanıyordu.
Pencerelerde birbirlerine düşmanca bakan
mumlar ve insanlar.
Sonra mumlar söndü.
Sırlar dondu kaldı
mumların gövdelerinden akarak.
Akıllar durdu,
kitlesel hafıza kayıpları yaşandı
farkına varılmadan.
Unutkan bir şehirdi resmettiğim.
Yataklarına girdiler,
yanlarındaki yabancıdan uzaklaşmak için
yatağın en ucuna sinerek.
Sabah olduğunda içlerinde
nedenlerini bilmedikleri bir nefret ve
evlerinde ne zaman söndüğünü
hatırlamadıkları mumlar vardı.
Nedensiz nefretlerini yaşadılar gün boyu
ve gece kullanmak için
yeni mumlar aldılar kendilerine