Asi Ile Onlenebilen Hastaliklar

melihbakir

LorD oF The WaReZ
Katılım
18 Haz 2005
Mesajlar
2,195
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
36
Konum
Ata'mın İzinden !..
KIZAMIK HASTALIGI


Kızamık
( Rubeola - Measles - Birinci Hastalık )

Etken Paramiksovirüs ailesinden bir RNA virüsudur. Isıya dayanıksızdır. Hastalar virüsu nasofarenkste taşırlar, kan, idrar, ve nasofarenks salgılarında bulaştırırlar. Hastalığın başlangıcından 1 hafta süreyle bulastırıcıdırlar. Kızamık çocukluk çağı hastalığıdır. Anneden geçen antikorlar nedeniyle ilk 3 - 4 ay kızamık pek görülmez. Aşılamanın yetersiz olduğu toplumlarda 5 - 10 yaşlar arasında daha sık görülür. Hastalığı geçirenler hayat boyu bağışık kalırlar.

Klinik:
İnkubasyon dönemi 10 - 12 gündür. Hastalığın başlangıç dönemi 3 - 4 gün sürer. Bu devrede ateş, koriza, konjoktivit, öksürük ve boğaz ağrısı gibi blirtiler ortaya çıkar. Öksürük kuru ve inatçıdır. Fotofobi sıklıkla görülür. Kızamık için patognomik olan "Koplik Lekeleri" döküntülerden 2 gün önce çıkar, hızla yayılır, 12-24 saat sonra kaybolurlar. Bu lezyonlar alt azı dişi hizasında yanak mukozasındaki gri-beyaz kum tanesi büyüklüğünde lekelerdir. Döküntülerin çıkmasıyla kaybolurlar.
Makülopapüler tipteki döküntüler baştan başlar, kollara ve gövdeye yayılır. Yüz ve gövdedeki döküntüler birleşme eğilimindedir. Deri ödemlidir. Döküntünün en belirgin olduğu dönemde ateş en yüksektir. Üç gün sonra döküntüler ilk çıktığı yerden başlayarak solarlar. Yerine esmerimsi leke ve pullanma birakır. Klasik klink tablonun dışında atipik seyerden kızamık tabloları da vardır.
Tanı için klinik bulgular yeterlidir.
Ayırıcı tanıda; diger döküntülü hastalıklar ve ilaç allerjileri düşünülmelidir.







Tedavi :
Semptomatiktir. Akut devrede yatak istirahati, ates düşürücüler faydalıdır. Komplikasyonlara yönelik tedbirler alınmalıdır.
Kızamıklı çocuklara A vitamini verimesinin hem hastalık şiddetini, hem de ölümleri azalttığı gösterilmiştir.
Dünya Sağlık Örgütünün önerdiği doz :
6 aydan küçüklere 50 000 UI tek doz,
6 - 12 ay arası 100 000 IU tek doz,
12 aydan büyüklere 200 000 IU tek doz.


Komplikasyonlar :
Otitis media, mastoidit, bronşiolit, bronkopnomoni, larenjit, servikal adenit, akut ensefalit, subakut skerozan panensefalit, göz komplikasyonları ve purpura gelişebilir.

Korunma :
En etkin yol aktif immünizasyondur (Bakınız: Aşılama ). Temas eden çocuğa ilk 1 - 2 gün içerisinde kızamık aşısı yapılabilir. İlk 1 hafta içinde yapılan gammaglobulin uygulaması da yeterli koruma sağlayabilir. Kızamığın endemik olarak görüldüğü toplumlarda aşının 9. ayda yapılması tavsiye edilir.



Kızamık aşısı ile korunmayan hemen hemen tüm çocuklar kızamığa yakalanmakta ve bunların % 1 - 5 'i ölmektedir.
 
Kizamikcik

Kızamıkçık
( Rubella - German Measles - Üçüncü Hastalık - Üç Gün Kızamığı )




Etken Togavirüs ailesinden RNA içeren rubella virüsudur. Hastalık oral damlacık veya transplasental yolla bulaşır. Genellikle ilkbahar ve kış aylarında görülür. Tek antijenik tipi vardır. Hastalığı geçirenler hayat boyu bağışık kalırlar.

Klinik :
Kuluçka süresi 2 - 3 haftadır. Prodromal dönemde hafif kataral belirtiler vardır. Ense ve kulak arkası (oksipital ve retroauriküler) lenf bezlerinin şişmesi karakteristiktir. Döküntüler başlamadan önce yumuşak damak üzerinde açık pembe lekelenmeler (peteşiler) meydana gelir. Döküntüler baş bölgesinden başlar 24 saat içinde tüm vücuda yayılır. Döküntüler çok küçük , pembe maküller şeklinde başlar, makülo-papüler olabilir ve genellikle birleşmez. Erüpsiyon 2 günde, rezidüel pigmentasyon da birkaç günde kaybolur. Hastalık % 10 - 40 oranında asemptomatik seyreder.
Farenks ve konjoktiva hafif hiperemiktir. Kızamıktan farklı olarak fotofobi yoktur. Ateş kısa süreli ve hafiftir. Dalak hafif büyümüş olabilir. Adolesan ve erişkinde artrit / artralji olabilir. Sekel bırakmaz.

Tedavi : Semtomatiktir. Genellikle tedavi gerekmez.

Komplikasyonlar :
En önemlisi gebelerde "Konjenital Rubella Sendromu"na neden olmasıdır. Gebeliğin 8 - 12. haftasında annenin Kızamıkcık geçirmesi nedeniyle meydana gelir. Viremi fetusta mitozu inhibe eder, Kromozom kırılmalarına neden olur. Fetal infeksiyon riski ilk trimestirde % 50 - 80 , ikinci trimestirde %10 - 20, üçüncü trimestirde ise nadirdir. Bu sendromda bebeklerde doğumsal sağırlık, kalp anomalileri, katarakt, mikroftalmi, mikrosefali, hidrosefali, mental retardasyon görülebilir.

Korunma :
Aktif immunizasyon (aşılama) ile olur. Hastalık ile temas etmiş bağışık olmayan hamile kadına ilk 7 gün içinde 4 ml IgG yapılmalıdır. Bu temas ilk trimestirde olmuşsa gebelik sonlandırılmalıdır.
 
Kabakulak

Kabakulak
( Epidemik Parotitis - Mumps )

Paramiksovirusların sebep olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. Kuluçka süresi genellikle 16 - 18 gündür. Solunum yolu salgılarının aerosolleşmesi ile ( damlacık infeksiyonu ) bulaşır. Kış sonu ve ilkbahar aylarında salgınlar yapar. Tükrük bezinin şişmesinden 2 - 3 gün önce ve 5 gün sonrasına kadar bulaşıcıdır.

Klinik :
Enfeksiyon % 30 - 40 subklinik seyreder. Başlangıçta ateş, kas ağrıları, baş ağrısı, ve halsizlik görülür. Tükürük bezinde (Parotis) ağrılı şişme olur, 3 - 7 gün sürer. Şişme çene açısını siler, kulak altına doğru yayılır. Kulak memesini yukarı ve dışa iter. Bazen çene altı tükürük bezleri (Submandibuler) de şişer. % 10 - 15 vakada yalnız bu bezler şişer. Dil altı (Sublingual) tükürük bezleri daha az tutulur. Beze dokunulması ağrıyı arttırır. Limon, portakal suyu gibi tükürük salgısını arttıran maddeler de aynı etkiyi yapar. Ağız içinde tükürük kanalının (Stenon kanalı) ağzı da şiş ve kızarıktır. Göğüs ön yüzünde (presternal) şişlik olabilir. Ses kısıklığı ve yutma güçlüğü görülebilir.
Tanı, klinik olarak koyulur.

Tedavi :
Semptomatik ve destekleyici tedavi yapılır. Ağrı kesici ve ateş düşürücüler, istirahat ve uygun beslenme ( ağız sulandıracak yiyeceklerden kaçınma) faydalıdır.











Komplikasyonlar :
Meningoensefalomiyelit : Vakaların % 10'unda görülür. Parotis tutulumundan 3 - 10 gün sonra ortaya çıkabildiği gibi hastalığın tek klinik bulgusu olarak da ortaya çıkabilir. Ateş, bulantı, kusma, bilinç değişikliği, meningeal irritasyon bulguları olabilir. Beyin omurilik sıvısında glukoz seviyesi düşüktür. Kabakulak Aseptik Menenjit'in en sık nedenlerinden biridir.

Orşit, Epididimit : Adölesan devredeki hastaların % 15 - 35'inde meydana gelir. % 3 vakada tutulum biteraldir. Testisler ağrılı, hiperemik ve ödemlidir. Nadiren infertilite (kısırlık) gelişebilir.

Pankreatid : Genellikle hafif seyreder. Epigastrik ağrı, ateş, bulantı, kusma ile ortaya çıkar. Serum amilaz değeri artar.

Diğer nadir komplikasyonlar ; Nefrit, Tiroidit, Miyokardit, Mastit, Sağırlık ve Artrit'tir.

Korunma :
Aktif immunizasyon (aşılama) ile olur.
 
Difteri

Difteri




Etken Corynebacterium diphtheria'dır. Polimorf şekilli gram pozitif basildir. Basilin uç kısımlarında koyu boya alan metakromatik cisimciklerin olması karakteristiktir. Difteri basilinin gravis, mitis ve intermedia adı verilen üç tipi vardır. Bunlardan gravis ve mitis suşlarının virulansı fazladır. Basil sistemik etkilerden sorumlu bir eksotoksin salgılar. Bu toksin kalp, sinir ve böbrek dokularında patolojik değişiklikler meydana gelir. Hastalık en sık 2-5 yaşlarında görülür, ilk 6 ayda nadirdir.
Hastalık, taşıyıcılardan damlacık infeksiyonu ile geçer. Nasofarinkste yerleşen basil lokal olarak çoğalarak toksin salgılar.

Klinik:
Kuluçka dönemi 1-7 gündür. Lezyonun yerleşim yerine göre klinik bulgular değişir.
Difteri Anjini : Hastalığın en sık rastlanan tipidir. Tonsillerin üzeri kirli beyaz renkte bir membranla örtülüdür. Membran kaldırılınca kanar. Difteri tek veya çift taraflı tonsili tutabilir. Membran, tonsillere, yumuşak damağa, uvulaya ve larenkse yayılabilir. Ateş iştahsızlık ve boğaz ağrısı vardır. Submaksiller lenfadenopati ve ödem nedeniyle boyun şiş görünümdedir. Difteri, bazen toksik tablo ile seyredebilir. Dolaşım Bozukluğu ve kollaps gelişebilir. Bu tip difteri genellikle fatal seyirlidir.
Larinks Difterisi : Genellikle farinks difterisinden sonra gelişir. Akut obstrüktif larenjit tablosu ortaya çıkar. Ateş, öksürük ve ses kısıklığı meydana gelir. İnspiratuar dispne ve substernal, supraklaviluler çekilmeler meydana gelir. Toksin larinks mukozasında absorbe olmadığı için sistemik bulgular meydana gelmez.
Burun Difterisi : Tek veya çift taraflı kanlı, irinli akıntı olur. Tedavisiz kalan vakalar kronikleşir, toksemiye yol açmaz. Bu insanlar infeksiyon kaynağıdır.

Bunların dışında göz. kulak, deri difterisi olabilir.

Komplikasyonlar :
Toksik myokardit, difteri nöriti, bronkopnömoni, nefrit, plörezi, artrit, tromboz ve otitis media görülebilir.

Tanı :
İnfeksiyon yerinden direkt yayma ile basil aranır. Membran kenarından alınan materyal Löeffler besiyerine ekilerek 12-24 saat içinde sonuç alınabilir.

Ayırıcı tanı :
Diğer etkenlerle meydana gelen tonsillitler, krup, burunda yabancı cisim düşünülmelidir.

Tedavi :
Difteride erken tanı ve tedavi önemlidir. Şüpheli durumlarda kültür sonucu beklenmeden tedaviye başlanmalıdır.
* Antitoksik tedavi : Difteri antiserumu ile kandaki toksin nötralize edilir. Vakaların ağırlık durumuna ve lokalizasyonlarına göre 500-1000 İÜ/kg dozlarda IM olarak verilir.
* Antibiotik tedavisi : Difteri basillerini ortadan kaldırmak için Prokain Penisillin 400-8000 Ü/gün IM yapılır.
* Semptomatik tedavi

Korunma :
Hastalar izole edilir. Portörlerin tedavisi antibiotikle veya tonsillektomi ile yapılabilir. En etkin yol aktif immünizasyondur
 
Tetanoz

Tetanoz





Tetanoz, Clostridyum tetani tarafından üretilen tetanospazmin eksotoksini ile intoksikasyona bağlı iskelet kasları, bazen glottis ve larinksin tonik spazmları ile karakterize bir hastalıktır.
C. tetani, anaerobik, sporüreten, graf pozitif bir basildir. Sporlar kaynatma da dahil birçok zararlı etkene ve işleme karşı dirençlidirler. C. tetani'nin vegetatif şekilleri ısıya ve birçok dezenfektana karşı duyarlıdır. C. tetani toprakta yıllarca yaşayabilir ve ev tozlarında, birçok hayvan türünün dışkısında bulunabilir. Sporlar ve vegetatif organizmalar insanların barsak içeriğinde bulunabilir.
Tetanoz, tetanospazmin ve tetanolizin adlı iki toksin üretir. Tetanospazmin klinik bulgulardan sorumlu bir nörötoksindir. Difüzyon yeteneği olan bir protein olan tetanospazmin botilinum toksini dışında bilinen en güçlü zehirdir.. Vegetatif organizmalar tarafından hasar yerinde üretildikten sonra dolaşım ya da periferik sinirler yolu ile santral sinir sistemine taşınır.

Klinik:
Kuluçka dönemi 1-7 gündür. Lezyonun yerleşim yerine göre klinik bulgular değişir.
Difteri Anjini : Hastalığın en sık rastlanan tipidir. Tonsillerin üzeri kirli beyaz renkte bir membranla örtülüdür. Membran kaldırılınca kanar. Difteri tek veya çift taraflı tonsili tutabilir. Membran, tonsillere, yumuşak damağa, uvulaya ve larenkse yayılabilir. Ateş iştahsızlık ve boğaz ağrısı vardır. Submaksiller lenfadenopati ve ödem nedeniyle boyun şiş görünümdedir. Difteri, bazen toksik tablo ile seyredebilir. Dolaşım Bozukluğu ve kollaps gelişebilir. Bu tip difteri genellikle fatal seyirlidir.
Larinks Difterisi : Genellikle farinks difterisinden sonra gelişir. Akut obstrüktif larenjit tablosu ortaya çıkar. Ateş, öksürük ve ses kısıklığı meydana gelir. İnspiratuar dispne ve substernal, supraklaviluler çekilmeler meydana gelir. Toksin larinks mukozasında absorbe olmadığı için sistemik bulgular meydana gelmez.
Burun Difterisi : Tek veya çift taraflı kanlı, irinli akıntı olur. Tedavisiz kalan vakalar kronikleşir, toksemiye yol açmaz. Bu insanlar infeksiyon kaynağıdır.

Bunların dışında göz. kulak, deri difterisi olabilir.

Komplikasyonlar :
Toksik myokardit, difteri nöriti, bronkopnömoni, nefrit, plörezi, artrit, tromboz ve otitis media görülebilir.

Tanı :
İnfeksiyon yerinden direkt yayma ile basil aranır. Membran kenarından alınan materyal Löeffler besiyerine ekilerek 12-24 saat içinde sonuç alınabilir.

Ayırıcı tanı :
Diğer etkenlerle meydana gelen tonsillitler, krup, burunda yabancı cisim düşünülmelidir.

Tedavi :
Difteride erken tanı ve tedavi önemlidir. Şüpheli durumlarda kültür sonucu beklenmeden tedaviye başlanmalıdır.
* Antitoksik tedavi : Difteri antiserumu ile kandaki toksin nötralize edilir. Vakaların ağırlık durumuna ve lokalizasyonlarına göre 500-1000 İÜ/kg dozlarda IM olarak verilir.
* Antibiotik tedavisi : Difteri basillerini ortadan kaldırmak için Prokain Penisillin 400-8000 Ü/gün IM yapılır.
* Semptomatik tedavi

Korunma :
Hastalar izole edilir. Portörlerin tedavisi antibiotikle veya tonsillektomi ile yapılabilir. En etkin yol aktif immünizasyondur
 
Bogmaca

Boğmaca
( Pertusis )
Boğmaca hastalığı inatçı, spazmodik öksürük nöbetleri ile ortaya çıkan, çocukluk çağının akut solunum yolu infeksiyonudur.
Etken Bordatella Pertusis'dir. Gram negatif olan kokobasil, Georgeu- Bordet besiyerinde ürer. Bulaşma direkt temas ve damlacık enfeksiyonu ile olur. İndirekt bulaşma olmaz. Bulaşıcılık 4-6 hafta sürer. Kış aylarında daha sıktır. Her yaşta görülebilir ancak okul öncesi devrede daha sıktır. Basil bronş mukoza epitelinin siliaları arasınada bulunur. Silia aktivitesini bozar. Peribronşit ve interstisyel pömoni yapar. Klinik bulgular basilin salgiladığı toksine bağlıdır.

Klinik:
Kuluçka dönemi 5-15 gündür. Hastalık ortalama 6-10 hafta sürer. Hastalık üç evre gösterir.
Kataral veya Prodromal Evre : Bu evre 1-2 hafta sürer. Nonspesifik üst solunum yolu infeksiyonu bulguları ile seyreder.
Spazmodik veya Paroksismal Evre : Ortalama 2-6 hafta sürer. Hastalık için karakteristik olan öksürük nöbetleri ile seyreder. Bir ekspirasyon süresince ard arda 5-10 defa, kesik kesik, boğulur tarzda öksürük nöbetleri gelir. Bunun arkasından derin ve sesli inspiryum yapar.Nöbetler daha çok geceleri gelir. Hasta koyu, yapışkan, mukoid balgamı çıkarınca rahatlar. Öksürük nöbetleri sonunda kusma karakteristiktir. Bu dönemde konvülziyon, konjoktiva kanamaları, göz kapaklarında şişlik görülebilir. Dinlemekle akciğerlerde kaba raller duyulabilir. Akciğer grafisinde parahiler opasiteler, atelektazi veya amfizem alanları görülebilirr.
Konvelesan Evre : 1-2 hafta kadar sürer. Klinik bulgular giderek hafifler. Araya giren enfeksiyonlarla nöbetler tekrarlayabilir.

Laboratuar Bulguları :
Sedimentasyon normaldir. İkinci haftanın sonunda lökositoza sıklıkla rastlanır. Lökosit sayısı 15-45.000 /mm3 olabilir. Formülde lenfosit hakimiyeti vardır. Kesin tanı için besiyerinde üretilmesi gerekir.

Ayırıcı tanı :
Trakeobronşit, bronşiyolit, interstisyel pnömoni, tüberküloz, kistik fibroz, yabancı cisim aspirasyonundan aryılmalıdır.

Komplikasyonlar :
Küçük çocuklarda kommplikasyon sıklığı fazladır.
Solunum Sistemi : Bronkopnömoni, atelektazi, amfizem, bronşiektazi.
Merkezi Sinir Sistemi : Konvulziyon, asfiksi, ensefalaopati.
Diğer : Rektal prolapsus, herniler, epistaksis, hemoptizi, konjoktival ve cerebral kanamalar.

Tedavi ve Korunma :
Eritromisin 30-50 mg/kg/gün, 3-4 dozda kullanılabilir. Antibiotik tedavisinin hastalığın gidişi üzerine etkisi azdır. Açık ve temiz hava öksürük nöbetleri için iyi gelir.Ağır vakalar hastanede izlenmelidir. Bunlarda IV beslenme, oksijen ve sedasyon faydalı olur.
Hastalığı geçirenlerde hayat boyu bağışıklık meydana gelmez. Antikor seviyesi nekahatten kısa bir süre sonra azalır. Anneden çocuğa pasif bağışıklık geçmez. İnfeksiyonun tekrarlaması çok nadirdir.
En etkin korunma aktif bağışıklama (aşılama) ile olur.
 
çiçek Hastaligi

ÇİÇEK HASTALIĞI ve AŞISI




Dünya Sağlık Örgütünün 1958'de çiçek hastalığına karşı başlattığı savaş 21 yıl sürmüş,1979 da çiçek
hastalığının dünya çapında eradikasyonu ile sona ermiştir.

TARİHÇE

Çiçek hastalığının ilk defa nerede görüldüğü ile ilgili bir bilgi yoktur. Tarihçiler, ilk defa MÖ10 000
yıllarında, kuzey-doğu Afrika, Çin veya İndus vadisindeki çiftçi topluluklarından çıkabileceğini
düşünürler.

Hastalığın kontrolü için ilk önceleri, ”variolasyon” yani hastalığı deri yolu ile bulaştırma yöntemi
geliştirilmiştir. Lady Motagu’nun İngiliz büyükelçisinin karısı olarak İstanbul'da görerek 1721 de
Londra'da anlattığı aşı bu aşıdır.

Jenner’in bulduğu ve uyguladığı aşı ise “inek çiçeği” aşısıdır ve 1796 da yani 75 sene sonra yapılmıştır.

HASTALIĞIN KLİNİĞİ ve TEŞHİSİ

Çiçek hastalığının kuluçka süresi 10-12 gündür. Bu süre 7-17 gün olabilir. Bu zaman içinde sağlıklı olan
kişide ani başlayan ateş, baş ağrısı, adale ağrısı ve sıklıkla olan bulantı ve kusma ile arazlar görülür. Bu
arazlardan 2-3 gün sonra döküntüler ortaya çıkar. Su çiçeğinin aksine, döküntüler çevrede yani el, ayak
ve yüzde fazladır, gövdede azdır.

Teşhis için, kompleman fiksasyonu, hemaglutinasyon ve nötralizan antikorlar kullanılırken, şimdi çok
daha gelişmiş metotlar vardır. PCR, boğaz salgısından doğrudan virus aranması, özel bilgisayar çipleri
(zebra chips gibi) bunlardan bazılarıdır.

BULAŞICILIK

Çiçek hastalığı, kuluçka süresince veya hastalığın döküntü öncesi ilk iki gününde bulaşıcı
değildir. Döküntünün başlaması ile bulaşıcılık başlar. Bulaşma çoğunlukla damlacık yolu ile olur.

Korunmanın tek yolu aşılanmadır.

Biyolojik bir savaşta çiçek virusunun kullanılma ihtimaline karşı Amerika'da aşı programı başlatılmıştır.

İlk olarak gönüllü şahısların aşılanması ile daha sonra bu şahıslardan kan alınarak, çiçek aşısı
komplikasyonlarına karşı Gamma-globulin stoğu yapılmıştır. Bunu takiben ordu mensupları ve sağlık
personeli aşılanmasına geçilecektir. Şu anda hiçbir memlekette çiçek aşısı satılmamaktadır.

Ülkemizde böyle bir aşı programı düşünülürse, ilk yapılacak iş gönüllü şahıslardan Gamma- globulin
hazırlanması olmalıdır. Zira, hiçbir ülkenin kendi vatandaşlarının kanından hazırlanan bu maddeyi diğer bir
ülke vatandaşına kullandıracağını zannetmiyorum.

Aşı maalesef o kadar masum bir aşı değildir. Aşı adaleye veya cilt altına verilen bir aşı degildir. Aşı cildin üst
tabakalarına uygulanır.

İki türlü aşı vardır:

1.Dana-lenf aşısı : Dryvax (Wyeth ve Aventis)

2.Doku kültürü aşısı : (Acambis/Baxter)



BAGIŞIKLIK

-Primer aşılamada : 5 sene sonra koruyuculuk azalır, 20 senede tamamen biter.

-İkincil aşılamada : Bağışıklık 30 sene ve üzeri devam eder.

-Çiçekle temas sonrası : 2-3 gün içinde yapılırsa koruyabilr.

4-5 gün içinde yapılırsa, ağır hastalıktan korur.

AŞININ YAPILMAMASI GEREKEN DURUMLAR

- Hamilelik,

- Bağışıklık sistemi bozuklukları,

- Yaygın deri hastalıkları ( akne,yanıklar,impetigo gibi),

- Bağışıklık sistemini baskılayıcı tedaviler ( Kemoterapi,radyoterapi ),

- İltihaplı göz hastalıkları,

- Egzema (mevcut.geçirilmiş veya iyileşmiş dahi olsa),

- Aşının içindekilere karşı allerji olması. (Dryvax aşısı ; polymyxin B sulfate,streptomycin
sulfate,chlortetracycline hydrochloride ve neomycin sulfate ihtiva eder.)



AŞININ YAPILIŞI

1.Aşı deriye ortası yarık, çatallı özel iğne ile yapılır.

2.Aşı yapılmadan önce deriye kesinlikle alkol veya benzeri sürülmemelidir. Hiçbir ön hazırlığa gerek yoktur.

3.Özel iğne aşı şişesine daldırılır ve taşıyabildiği kadar küçük bir damla, cilde 5 mm. alan içine 15 darbe
olacak şekilde uygulanır. Bu darbeler, deriyi kızartacak şiddette olmalı ama kanatmamalıdır.

4.Aşının fazlası bir gazlı bezle alınır ve dikkatli bir şekilde atılır. (Bütün atık maddeler biyolojik atık torbası ile
atılmalıdır.)

5.Aşıyı yapan kimse kendisine bulaştırmamaya özen göstermelidir.



NORMAL AŞI REAKSİYONLARI

-0 . gün : Aşı yapılır

-3-4.gün : Papül oluşur

-5-6.gün : Vesikül ve etrafında kızartı oluşur

-8-9.gün : Püstül oluşur

-12.gün ve sonrası : Püstül kabuk tutar

-17-21 .gün : Kabuk düşer ve yara ortaya çıkar


NORMAL KABUL EDİLEN FARKLI REAKSİYONLAR

-Aşının etrafında daha küçük uydu lezyonlar oluşması

-Lenf bezlerinin şişmesi

-Aşı bölgesinde ödem oluşması

-Aşı çevresinin fazla kızarması

AŞI KOMPLİKASYONLARI

- Aşı sonrası oluşan ensefalit (1 milyonda 15 vakada)

- Aşının başka bölgelere taşınması

- Aşı yerinde bakteri enfeksiyonu oluşması

- Egzema vaksinatum

- Eritema multiforme

- Yaygın bir hal alması, generalize olması

- Aşı yarasının düzelmemesi, yaranın kapanmaması

- Gözde keratit yapması



GAMMA GLOBULİN (VIG) KULLANILMASI

1. Tavsiye edilen durumlar:

-Aşının başka bölgelere yaygın olarak taşınması

-Ağır egzema vaksinatum vakaları

-Generalize olması

-Aşı yarasının düzelmemesi

2.Tavsiye edilmediği durumlar:

-Aşının başka bölgelere kısıtlı taşındığı durumlar

-Hafif egzema vaksinatum vakaları

-Eritema multiforme

-Aşı sonrası oluşan ensefalit

3. Zararlı oldugu durumlar

-Gözde keratit


Görüldüğü gibi aşı çok masum bir aşı değildir. Eğer aşı yapılacak ise mutlaka devlet kontrolünde belirli bir plan
dahilinde yapılmalıdır. Şahsi girişimler ve gelişi güzel uygulamalar fayda yerine zarar verecek, lüzumsuz
aşılamalar yapılacak veya halk gereksiz yere aşıdan soğutulacaktır. Soğukkanlılıkla gelişmeleri incelemek en
hayırlısıdır. Dünya Sağlık Teşkilatının elinde 200 milyon kişiye yetecek kadar aşı mevcuttur.
 
Cocuk Felci

Çocuk Felci
( Poliomiyelit )


Entereviruslardan Pikorna virüslerinin meydana getirdiği paralitik bir hastalıktır. Kuluçka süresi 3 - 6 gün kadardır. Virüsün 3 ayrı antijenik tipi vardır. Hastalık ensık yaz ve sonbahar aylarında görülür. Ağız yolu ile alınan virüs üst solunum yollarında yerleşir. Bölgesel lenf düğümlerinde yerlesen virüs günler sonra da düşük dereceli viremi (virüsün kana karışması) yapar. Bu viremi pekçok ikincil bölgeyi tutabilir (kalp, perikard, deri, plevra, akciğer, karaciğer, beyin, omurilik). Poliomiyelit'te omurilik ön boynuz hücrelerinin tutulması karakteristiktir.

Klinik :
Dört klinik şekli vardır.
Asemptomatik Form : Non spesifik üst solunum yolu infeksiyonu şeklinde seyreder. Tanısı zordur. Yaklaşık 2 hafta sürer.
Abortif veya Minör Form : Hafif ateş, halsizlik, ve iştahsızlık vardır. Boğaz hiperemiktir. Nörölöjik bulgular yoktur, beyin omurilik sıvısı bulguları normaldir.
Nonparalitik veya Major Form : Menenjit bulguları vardır. Kerning, Brudzenski, yalancı ense sertliği bulguları müspettir. Beyin omurilik sıvısında peostoz vardır, protein artarken hücre sayısında azalma olur.
Paralitik Form : Ön motor nöronların harabiyeti ile flask paralizi meydana gelir. Paralitik poliomiyelitte klinik gidiş birkaç evrede tanımlanır.

İnsiyan Devre : 1-2 gün sürer. Ateş, solunum yolu veya gastrointestinal infeksiyon belirtileri vardır.
Latent Devre : 1 hafta kadar sürer. Hastalık belirtileri hafifler.
Preparalitik Devre : Hastalık belirtileri artar. Ateş, baş ve adele ağrısı, hiperestezi, meningial bulgular ortaya çıkar.
Paralitik Devre : Genellikle asimetrik flask paraliziler meydana gelir. Derin tendon reflexleri kaybolur. Duyu hissi kaybolmaz. Felçler ilk birkaç gün içinde daha hızlı ilerleme gösterir, daha sonra ateş düşer, paralizilerin ilerlemesi durur. Merkezi sinir sistemindeki infeksiyonun yerine göre hastalık spinal, bulber, bulbospinal veya ensefalitik tipte olabilir.

Tanı : Klinik olarak koyulur.

Ayırıcı Tanı : Guillain Barre Sendromu, Botulizm, Ensefalomiyelit, Myastenia Gravis, Difteri poinevriti ve diger viral paralitik hastalıklardan ayırt edilmelidir.

Tedavi : Semptomatik tedavi uygulanır. Ağrılı dönemde ağrı kesici ve ateş düşürücüler verilir, ekstremitelere sıcak uygulaması yapılır. Yatak istirahati uygulanarak ekstremiteler nötral pozisyonda desteklenir. Erken dönemde pasif, akut dönem atlattıktan sonra da aktif hareketler yaptırılır. Kronik devrede fizik tedavi ve cerrahi düzeltme yapılabilir. kronik devrede fizik tedavi ve cerrahi düzeltme yapılabilir.

Korunma : Aktif immunizasyon (aşılama) ile olur. İki türlü aşı vardır. İnaktif salk aşısı immün yetmezliği olanlarda tercih edilir, kas içine yapılır. Bu aşı sekretuar Ig A antikoru oluşturmaz. Sabin canli atenüe aşıdır. Oral verilir. Hastalığı geçirenler de aşılanmalıdır.

Prognoz : Küçük çocuklarda daha kötüdür. Mortalite oranı % 5 - 10 arasındadır.



--------------------------------------------------------------------------------

26 KASIM 1998 TARİHİNDEN İTİBAREN ÜLKEMİZDE POLİO VAKASI GÖRÜLMEMEKTEDİR.

ULUSAL AŞI GÜNLERİ adı altında 1995 yılında başlatılan Çocuk Felci Aşı Kampanyası ile ülkemizde aşısız çocuk kalmamış ve ÇOCUK FELCİ HASTALIĞININ KÖKÜ KAZINMIŞTIR. 26 Kasım 2001 tarihi itibariyle ülkemiz Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesi ile birlikte "Çocuk Felci Hastalığından Arınmış Bölge Sertifikası" almıştır.
Bu büyük başarının yaratıcısı TÜM 1. BASAMAK SAĞLIK ÇALIŞANLARINI KUTLUYORUZ.
 
Su Cicegi

Su Çiçeği
( Varicella )





Etkeni Varicella Zoster Virüsüdür. Çocukluk çağının son derece bulaşıcı döküntülü bir hastalığıdır. Ortaya çıkışı 5-10 yaşlarında doruk yapar, ılıman iklimlerde çocukların % 90'ı on yaşına kadar enfeksiyonu geçirir. Duyarlı ev halkına bulaşma oranı % 90'dır. Mevsimsel infeksiyon oranları kış sonu ve ilkbaharda doruk yapar. Bulaşma doğrudan karşılaşma, damlacık ve hava yolu ile olur. Virüs konjoktivalar veya üsy solunum yollarından girer. Bölgesel lenf dokularında çoğaldıktan sonra vucuta yayılır. Kuluçka süresi genelde 14-16 gündür. Bulaşıcılık dküntü başlangıcından 2 gün öncesinden tüm lezyonların kabuklandığı 7 gün sonrasına kadar olabilir.

Klinik:
Prodromal semptomlar ( ateş, halsizlik, iştahsızlık ) döküntüden bir gün önce ortaya çıkabilir. Tipik döküntü küçük kırmızı papüller halinde başlar, hızla eritemli zeminde göbekli olmayan, oval "gözyaşı"şeklindeki veziküllere dönüşür. Sıvı önce berrakken sonra bulanıklaşır, veziküller ülserleşir, kabuklanır ve iyileşir. 3-4 gün içinde gövdeden başlayan sonra baş, yüz ve daha seyrek olarak ekstremitelere yayılan yeni döküntüler görülür. Tüm lezyon şekilleri aynı anda görülebilir. Kaşıntı hemen daima vardır. Lezyonlar tüm müköz memranlarda ve saçlı deride görülebilir. Yaygın lenfadenopati bulunabilir. Döküntünün derecesi ile ateş ve sistemik bulgular değişkendir ama genellikle 3-4 gün içinde azalırlar.







Tanı :
Tikik döküntüleri ile kolaydır.

Ayırıcı tanı :
Diğer döküntülü hastalıklar ile ayırıcı tanısı yapılmalıdır.

Tedavi :
Semptomatiktir.Aspirin dışı antipiretikler, soğuk banyolar ve hijyene dikkat edilmesi gerekir.

Komplikasyonlar :
En sık sekonder bakteriyel deri enfeksiyonları görülür. Ciltte iz bırakacağı için yüzdeki döküntüler önemlidir.

Korunma :
Enfeke kişilerin izolasyonu hastalığın yayılmasını engeller.
En etkin yol aktif immünizasyondur
 
Geri
Üst