
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde Meksikalı, yeşil yapraklı bir çiçek varmış. Sonbahardan yılbaşına kadar geceleri üzerine simsiyah örtüler örtünüp 12 -14 saat karanlıkta uyurmuş, yılsonunda bir gece örtülerini üstünden atıp ortaya çıkmış. 0 ne, bizim yemyeşil çiçek olmuş mu bir kızıl afet… Görenler şaşmış kalmış… Masal da bitmiş…
Hah ha… Evet gerçeğe dönersek eğer, bildiğiniz meşhuuur Atatürk Çiçeği, yani dünyaca bilinen ismiyle Poinsettia, bukalemun gibi tipik, renk değiştiren bir bitki. O tepedeki ilginç renkler çiçek değil. Onlar yaprak. Çiçekler yaprakların arasında, gözle zor görülen minicik sarı olanlar. Ne yazık ki yılbaşı bitince bakımları zor olduğu için bir bir çöpe atılıyorlar.

Aslında o kadar da kaprisli bitki değiller. Sıcağı pek sevmiyorlar o kadar, bir de yapraklarındaki kuru havayı. Kuru kaldıklarında etrafını nereden çıktığı belli olmayan beyaz kelebekler sarıyor. Bu onlar için olduğu kadar sizin için de tehlikeli. Atatürk Çiçekleri’ni yaz sonunda 10 cm. uzunluğunda kırıp kırıp saksıya daldırın. Az sulayın, yapraklanmaya başladıktan sonra normal haftalık sulamasına özen gösterin. Yılsonuna doğru gösteri zamanında rutubeti biraz arttırın. Renklenmeleri için de ışık miktarıyla oynayın. Yapraklar dökülmeye başlarsa, üretim zamanında bir vesileyle gövdesiyle işiniz olursa dikkat edin, içinde bembeyaz zehirli özütü akıyor. İncir türleri gibi cildinizde tahriş yapabilir.

Poinsettia’lar senelerdir yılbaşında dekor gibi kullanılıyor. Zamanında Atatürk bitkiyi bir serada görüp beğenmiş. İsmi bu sebeple bizde Atatürk Çiçeği. Kırmızı dışında genleriyle oynanıp sonradan üretilmiş beyaz, pembe ya da iki renk örnekleri de var. Sıcak şehirlerde açık havada gelişiyorlar. Yarı gölge seviyorlar. 3 metrelik örnekleri Bodrum ve Marmaris’te dolu…

Doğasında ağaçlarda yaşayan bir parazittir, (ökse otu tipinde) Gelişme, çiçeklenme ve dinlenme dönemleri vardır. Gelişimi yazın, çiçeklenmesi bu aylarda, dinlenmesi de geçen çiçeklerden sonra oluşan meyveler dökülünce olacaktır.
Dönemleri yazıyorum çünkü her dönemin kendine has sulanma miktarı var. Gelişimde en çok, diğer zamanlarda az, dinlenmede en az miktarlarda sulanmaları lazım. İsmi kaktüs diye aman sulamayalım demeyin! Zaten bu kaktüs sulanmaz fikri de nereden çıkmış anlamıyorum. Her bitkide olduğu gibi kaktüsler de su ister. Ne az ne çok, biraz bilinçli sulanmaları gerekiyor o kadar.
Atlas gelişim sırasında temiz havaya bayılır. Yeriniz varsa ilkbahardan yaz sonuna kadar balkonda ya da bahçenizde diğer saksılarla beraber bakım yapabilirsiniz. Aydınlık, yarı gölgeli alanlarda iyi gelişiyor. Kaktüs diye tam güneşe atmayın!

Üretilişi kolay ama bir önemli şartı var. Dilediğiniz yeni sürgünü kopartıp birkaç zaman dikmeden, suya sokmadan kuru bırakın. Galiba bu adam yanlış yazmış, boşver dikelim dediğiniz anda toprağa dikin.Sulanmasına başlayın.
Atlaslar aşağı doğru büyür demiştim, saksıyı başta ince uzun seçerseniz gelişimleri ve seyirleri daha kolay olacak. Dikimde büyük marketlerde de zar zor bulabileceğiniz kaktüs toprağı kullanın! Bulabiliyorsanız da kaktüs gübresi alın, şişkolaşmaları için yararlı olabilir.