MaYdOnOz
New member
- Katılım
- 23 Haz 2005
- Mesajlar
- 1,072
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 44
Gerçekten Güzel.....
>>Avucunuzdaki Kelebek
>>
>>
>>Ahmet Şerif İzgören'in, "Avucunuzdaki Kelebek" isimli kitabindan;
>>
>>Vehbi Koç, oğlu Rahmi Koç'a iki mektup verir; 'birini ben ölünce aç,
>>ikincisini de beni defnettikten sonra açarsın' der. Vefat ettiğinde Rahmi
>>Bey ilk mektubu açar. Mektupta, 'Oğlum, senden tek bir isteğim var; beni
>>çoraplarımla gömsünler'.
>>
>>İmam tüm ısrarlara rağmen bu talebi kabul etmez. Rahmetli Vehbi Koç ister
>>istemez çorapsız defnedilir. Defin işlemi bittikten sonra Rahmi Koç
ikinci
>>mektubu açar: 'Bak oğlum bir çift çorap bile götüremedim'.
>> *******************
>>"Bundan Üç dört yıl önce USA'da dünya spastikler olimpiyatı düzenleniyor.
>>Yüz metre yarışı; Down Sendromlu koşucular... Yarış başladığında
>>koşuculardan birinin ayağı takılıyor, düşüyor ve acıyla bağırmaya
>>başlıyor. Çok ilginç bir şey oluyor, diğer zihinsel engelli koşucular
>>geriye dönüyorlar ve düşen atleti kaldırıyorlar. Down Sendromlu bir kız,
>>oğlanı öpüyor: 'Bu onu iyileştirir' diyor. Kollarına girip teselli
>>ediyorlar ve hep beraber yürüyerek yarış çizgisini geçiyorlar.
>> ********************
>>
>>Bize, 'başarı başarı' diye öğrettikleri şey belki de başarı değildir.
Hani
>>şu eğitimler var ya, Amerikalılar'ın tüm üçüncü dünya ülkelerine
>>sattıkları... 'Birilerini modelle, onun yaptıklarını yap, sen de
>>başarırsın'... Acaba birbirini hırsla geçmeye çalışan bizler mi daha
>>insanız, yoksa düşen arkadaşlarını kaldırmaya çalışan engelliler mi?
Belki
>>de o engelliler bizden daha gerçek bir hayatı yaşıyorlar. Biz, çok sahte,
>>tüketime ve birbirini ezmeye dayalı bir hayatı yaşıyoruz. Bize
>>öğrettikleri hayat, baştan sona sahtedir."
>>"Hayatı size Amerikan filmlerinin öğrettiği gibi yaşarsanız bittiniz.
>>Çünkü tüketmezseniz varolamazsınız ve o kültürde fiziksel özellikler her
>>şeyin önündedir."
>> *********************
>>
>>
>>"İnsanlar bir gün Tanrı katına çıkmışlar. 'Sana artık ihtiyaç kalmadı ey
>>Tanrı. Biz insan bile yapabiliyoruz'. 'Öyle mi, yapın da görelim' demiş\
>>Tanrı.
>>İnsanlardan biri eğilmiş yerden insan yapmak üzere bir avuç toprak almış.
>>'Hoop' demiş Tanrı, 'kendi toprağınızdan, kendi toprağınızdan..."
>> **********************
>>
>>"Bir akşam arkadaşlarım bize oturmaya geldiler. Yanlarında Fransız bir
>>kız. Kız, üniversitede ihtisas yapmak için ailesinden destek istemiş
kabul
>>etmişler. Yalnız, "mirasından düşeriz" demişler. Kız bunu çok normal
>>görerek anlattı, biz gözlerimizi Singapur maymunları gibi açarak
dinledik!
>> O yüzden bazen söylüyorum; o insanlarin öğretileri, felsefeleri ve
>>kitapları bana pek bir şey anlatmıyor. Kendi değerleriniz üzerinde
>>düşünmeniz ve onları belirlemeniz, benliğinizi fark etmenizi ve
>>hayatınızla ilgili karar vermenizi kolaylaştırır."
>> **********************
>>
>>"Bir gelin kaynanasıyla hiç geçinemiyor. Araları o kadar kötü ki gelin
>>aktara gidip durumu anlatıyor: 'Onu mutlaka zehirlemeliyim ama bana öyle
>>bir zehir ver ki, kimse fark etmesin' Yaşlı aktar geline bir toz vermiş.
>>'Bunu her gün yemeğine çok az karıştır, fakat aranı çok düzgün tut,
>>gülümse, iyi davran ki kimse senden şüphelenmesin' demiş. Kızgın gelin
>>kaynanasının her yemeğine muntazam o beyaz tozdan karıştırıp, bir ay ömrü
>>kalan kaynanasına çok iyi davranmaya
>>başlamış. Aradan bir ay geçince tekrar aktara gelmiş gelin: 'Bu zehrin
>>panzehirini istiyorum. Zehirlediğimi anlamasın diye kayınvalideme farklı
>>davranmaya, gülümsemeye ve saygı göstermeye başladım. Bu sefer onun da
>>bana tavrı değişti, çok iyi bir insan oldu. Şimdi benim en iyi dostum.
>>Onun ölmesine
>>müsaade edemem.'
>>Yaşlı aktar cevap vermiş: 'Panzehire ihtiyaç yok. Sana verdiğim zehir
>>sadece tuzdu. O bir parça tuz, bugüne kadar kaç insanın arasını düzeltti
>>anlatamam."
>>
>> ***********************
>>
>>
>>
>>"Ayvalık'tayım, 2003 yazı. Kıyıda, bizi dalışa götürecek tekneyi
>>bekliyoruz. Üç genç kız yanımıza kadar geldi. Kızlardan biri topallıyor,
>>ayağının birini hep sürümek zorunda.
>>Durdular, bize Belediye Plajının olduğu yeri sordular. Biz de gösterdik;
>>bir kilometre ötede bir yer... Kızlardan sağlam olan ikisi: 'Yaaa hadi
>>geri dönelim, oraya kadar bu sıcakta yürünmez' diye fısıldandılar.
Engelli
>>olan kız, 'Ne var bunda? Yürürüz' dedi...
>>Şaka gibi bir şey! Yürüme engelli olan kız, bizim gözümüzün önünde öbür
>>ikisini ikna etti, bize teşekkür etti ve devam ettiler. Biz gözlerimiz
>>dolu dolu onları seyrettik. Sizce hangisi daha engelli?
>>Hayatınızın zor anlarında güçtür mücadele ruhu. Ona sahipseniz hiç
>>korkmayın. Mücadele ruhunuz yoksa anlattığım her şeyi unutun, çünkü
boştur
>>sizin için."
>>
>> ************************
>>
>>"Bir genç kız bilge adamı şaşırtmak istiyor. İki elinin arasına bir
>>kelebek koyacak ve bilge adama, 'avucumun içinde bir kelebek var, canlı
mı
>>ölümü?' diye soracak. Ölü derse kelebeği salıverecek, canlı derse avucunu
>>bastırıp kelebeği öldürecek, bilge adam her ne derse tersini ispat etmiş
>>olacak. Kız kapalı tuttuğu ellerini bilgeye doğru uzatıyor: 'Avucumun
>>içinde bir kelebek var: Canlı mı, ölümü?'
>>Bilge adam cevap vermeden önce uzun uzun kızın gözlerinin içine bakıyor
ve
>>cevap veriyor: 'Canlı da olması, ölü de olması senin ellerinde kızım,
>>senin ellerinde'...
>> *************************
>>
>>
>>"Orman müthiş bir hızla yanarken küçük bir serçe yolundaki gölden
>>pençeleri arasına su alıp ormanın üzerine bırakıyor ve tekrar göle
>>uçuyormuş. Ormanın yanışını çaresizlikle izleyen hayvanlardan biri
>>gülümseyerek bağırmış: 'Ne o, ormanı birkaç damla su ile mi
>>söndüreceksin?' Serçe cevap vermiş: 'Benim elimden gelen bu'...
>> *************************
>>
>>
>>Etrafınızda her şeyi para ve başarıya bağlayan bir sistem var. Oysa
>>değerli olan doğru bir amaç uğruna harcanan çabalardır."
>>Avucunuzdaki Kelebek
>>
>>
>>Ahmet Şerif İzgören'in, "Avucunuzdaki Kelebek" isimli kitabindan;
>>
>>Vehbi Koç, oğlu Rahmi Koç'a iki mektup verir; 'birini ben ölünce aç,
>>ikincisini de beni defnettikten sonra açarsın' der. Vefat ettiğinde Rahmi
>>Bey ilk mektubu açar. Mektupta, 'Oğlum, senden tek bir isteğim var; beni
>>çoraplarımla gömsünler'.
>>
>>İmam tüm ısrarlara rağmen bu talebi kabul etmez. Rahmetli Vehbi Koç ister
>>istemez çorapsız defnedilir. Defin işlemi bittikten sonra Rahmi Koç
ikinci
>>mektubu açar: 'Bak oğlum bir çift çorap bile götüremedim'.
>> *******************
>>"Bundan Üç dört yıl önce USA'da dünya spastikler olimpiyatı düzenleniyor.
>>Yüz metre yarışı; Down Sendromlu koşucular... Yarış başladığında
>>koşuculardan birinin ayağı takılıyor, düşüyor ve acıyla bağırmaya
>>başlıyor. Çok ilginç bir şey oluyor, diğer zihinsel engelli koşucular
>>geriye dönüyorlar ve düşen atleti kaldırıyorlar. Down Sendromlu bir kız,
>>oğlanı öpüyor: 'Bu onu iyileştirir' diyor. Kollarına girip teselli
>>ediyorlar ve hep beraber yürüyerek yarış çizgisini geçiyorlar.
>> ********************
>>
>>Bize, 'başarı başarı' diye öğrettikleri şey belki de başarı değildir.
Hani
>>şu eğitimler var ya, Amerikalılar'ın tüm üçüncü dünya ülkelerine
>>sattıkları... 'Birilerini modelle, onun yaptıklarını yap, sen de
>>başarırsın'... Acaba birbirini hırsla geçmeye çalışan bizler mi daha
>>insanız, yoksa düşen arkadaşlarını kaldırmaya çalışan engelliler mi?
Belki
>>de o engelliler bizden daha gerçek bir hayatı yaşıyorlar. Biz, çok sahte,
>>tüketime ve birbirini ezmeye dayalı bir hayatı yaşıyoruz. Bize
>>öğrettikleri hayat, baştan sona sahtedir."
>>"Hayatı size Amerikan filmlerinin öğrettiği gibi yaşarsanız bittiniz.
>>Çünkü tüketmezseniz varolamazsınız ve o kültürde fiziksel özellikler her
>>şeyin önündedir."
>> *********************
>>
>>
>>"İnsanlar bir gün Tanrı katına çıkmışlar. 'Sana artık ihtiyaç kalmadı ey
>>Tanrı. Biz insan bile yapabiliyoruz'. 'Öyle mi, yapın da görelim' demiş\
>>Tanrı.
>>İnsanlardan biri eğilmiş yerden insan yapmak üzere bir avuç toprak almış.
>>'Hoop' demiş Tanrı, 'kendi toprağınızdan, kendi toprağınızdan..."
>> **********************
>>
>>"Bir akşam arkadaşlarım bize oturmaya geldiler. Yanlarında Fransız bir
>>kız. Kız, üniversitede ihtisas yapmak için ailesinden destek istemiş
kabul
>>etmişler. Yalnız, "mirasından düşeriz" demişler. Kız bunu çok normal
>>görerek anlattı, biz gözlerimizi Singapur maymunları gibi açarak
dinledik!
>> O yüzden bazen söylüyorum; o insanlarin öğretileri, felsefeleri ve
>>kitapları bana pek bir şey anlatmıyor. Kendi değerleriniz üzerinde
>>düşünmeniz ve onları belirlemeniz, benliğinizi fark etmenizi ve
>>hayatınızla ilgili karar vermenizi kolaylaştırır."
>> **********************
>>
>>"Bir gelin kaynanasıyla hiç geçinemiyor. Araları o kadar kötü ki gelin
>>aktara gidip durumu anlatıyor: 'Onu mutlaka zehirlemeliyim ama bana öyle
>>bir zehir ver ki, kimse fark etmesin' Yaşlı aktar geline bir toz vermiş.
>>'Bunu her gün yemeğine çok az karıştır, fakat aranı çok düzgün tut,
>>gülümse, iyi davran ki kimse senden şüphelenmesin' demiş. Kızgın gelin
>>kaynanasının her yemeğine muntazam o beyaz tozdan karıştırıp, bir ay ömrü
>>kalan kaynanasına çok iyi davranmaya
>>başlamış. Aradan bir ay geçince tekrar aktara gelmiş gelin: 'Bu zehrin
>>panzehirini istiyorum. Zehirlediğimi anlamasın diye kayınvalideme farklı
>>davranmaya, gülümsemeye ve saygı göstermeye başladım. Bu sefer onun da
>>bana tavrı değişti, çok iyi bir insan oldu. Şimdi benim en iyi dostum.
>>Onun ölmesine
>>müsaade edemem.'
>>Yaşlı aktar cevap vermiş: 'Panzehire ihtiyaç yok. Sana verdiğim zehir
>>sadece tuzdu. O bir parça tuz, bugüne kadar kaç insanın arasını düzeltti
>>anlatamam."
>>
>> ***********************
>>
>>
>>
>>"Ayvalık'tayım, 2003 yazı. Kıyıda, bizi dalışa götürecek tekneyi
>>bekliyoruz. Üç genç kız yanımıza kadar geldi. Kızlardan biri topallıyor,
>>ayağının birini hep sürümek zorunda.
>>Durdular, bize Belediye Plajının olduğu yeri sordular. Biz de gösterdik;
>>bir kilometre ötede bir yer... Kızlardan sağlam olan ikisi: 'Yaaa hadi
>>geri dönelim, oraya kadar bu sıcakta yürünmez' diye fısıldandılar.
Engelli
>>olan kız, 'Ne var bunda? Yürürüz' dedi...
>>Şaka gibi bir şey! Yürüme engelli olan kız, bizim gözümüzün önünde öbür
>>ikisini ikna etti, bize teşekkür etti ve devam ettiler. Biz gözlerimiz
>>dolu dolu onları seyrettik. Sizce hangisi daha engelli?
>>Hayatınızın zor anlarında güçtür mücadele ruhu. Ona sahipseniz hiç
>>korkmayın. Mücadele ruhunuz yoksa anlattığım her şeyi unutun, çünkü
boştur
>>sizin için."
>>
>> ************************
>>
>>"Bir genç kız bilge adamı şaşırtmak istiyor. İki elinin arasına bir
>>kelebek koyacak ve bilge adama, 'avucumun içinde bir kelebek var, canlı
mı
>>ölümü?' diye soracak. Ölü derse kelebeği salıverecek, canlı derse avucunu
>>bastırıp kelebeği öldürecek, bilge adam her ne derse tersini ispat etmiş
>>olacak. Kız kapalı tuttuğu ellerini bilgeye doğru uzatıyor: 'Avucumun
>>içinde bir kelebek var: Canlı mı, ölümü?'
>>Bilge adam cevap vermeden önce uzun uzun kızın gözlerinin içine bakıyor
ve
>>cevap veriyor: 'Canlı da olması, ölü de olması senin ellerinde kızım,
>>senin ellerinde'...
>> *************************
>>
>>
>>"Orman müthiş bir hızla yanarken küçük bir serçe yolundaki gölden
>>pençeleri arasına su alıp ormanın üzerine bırakıyor ve tekrar göle
>>uçuyormuş. Ormanın yanışını çaresizlikle izleyen hayvanlardan biri
>>gülümseyerek bağırmış: 'Ne o, ormanı birkaç damla su ile mi
>>söndüreceksin?' Serçe cevap vermiş: 'Benim elimden gelen bu'...
>> *************************
>>
>>
>>Etrafınızda her şeyi para ve başarıya bağlayan bir sistem var. Oysa
>>değerli olan doğru bir amaç uğruna harcanan çabalardır."