hyltlord
New member
- Katılım
- 15 Şub 2009
- Mesajlar
- 517
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Yorumsuz...
Yavuz Semercin yazısı.....
BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, gazete ve televizyon kanallarının yöneticileriyle
iftar yemeğinde bir araya geldi ve önemli mesajlar verdi.
Arkadaşların yazılardan anladığımız kadarıyla neşeli bir toplantı olmuş.
Tüm gazetelerde yazılanları okudum. Aklıma bir şey takıldı. Doğan Grubu’na ait sayabildiğim kadarıyla en az 7 yönetici-gazeteci toplantıda. Rahat bir ortam. Koşuşturan, sıkıştıran yok. Herkes soru soruyor. Ve ne hikmetse hiç kimse Doğan Grubu’na kesilen 3.7 milyar TL vergi cezasını sormuyor.
Bu konuyu Başbakan Erdoğan’a sormak yasak mı? Toplantıya girerken bu konu sorulmayacak diye bir uyarı mı yapıldı? Hiç sanmıyorum.
KAYNAK
Düşünsenize, Doğan Grubu’na ait medya organlarına göre, bu vergi cezası özgür medyaya yönelik baskının bir ifadesi. Siyasi bir karar. Hatta Avrupa Birliği’ni bile kızdırdığını yazdılar. Köşe yazarlarının pek çoğu, kendilerine ve patronlarına yönelik haksızlığı kınadılar.
İşte siyasi baskı diyorsanız, en
tepedeki kişi karşınızda... Sorsanıza...
Kendinizin bir an Hürriyet okuru olduğunuzu düşünün. Hükümetin, gazetenize yönelik müthiş bir düşmanlık yaptığına yönelik size etkileyen onlarca haber-yorum okuyorsunuz. Gazetenin en üst temsilcisi yayın yönetmeni toplantıya
katılıyor ve Başbakan ile gayet samimi el sıkışırken fotoğrafını görüyorsunuz. Yazıyı okuyorsunuz, tek satır konu hakkında bir bilgi yok. Yani “özgür medyayı” susturmaya çalışmakla suçlanan Başbakan’a “vergi” sorusu sorulmamış.
İnsan en azından şunu merak eder: “Sayın Başbakan, bu Türkiye Cumhuriyeti
tarihinde bir medya kuruluşuna gelen en büyük ceza. Yargıya gideceğiz ancak
mahkeme sonuçlanıncaya kadar (teminat isterseniz) batabileceğimiz miktarda bir ceza. En azından bu cezayı yazmadan önce size bilgi verdiler mi? Maliye Bakanı ile bu konuyu görüştünüz mü? Ortada bir haksızlık olabileceğine yönelik şüpheniz var mı?”
Bırakın Doğan Grubu’nda çalışan gazetecileri, diğerleri de sormamış.
Bu normal mi? Size normal geliyor mu?
Gelin bir kez daha düşünelim. Başbakan Tayyip Erdoğan’ı kızdırmaktan mı korktular sizce? Geri dönülmeyecek, uzlaşmayı engelleyecek fevri bir yaklaşıma yol açmaktan mı endişe ettiler?
Gerçekten merak ediyorum: Ertuğrul Özkök, Sedat Ergin, Tayfun Devecioğlu, Mehmet Ali Birand, İsmet Berkan, Eyüp Can toplantıya girerken kendi aralarında anlaşarak, “Aman vergi meselesini sormayalım. Şimdi ters bir laf eder, Maliye ile uzlaşma ihtimalimiz de ortadan kalkar” diye anlaştılar mı?
Bir de elektronik ortamda e-posta gönderip, “Niye tepki göstermiyorsunuz.
Medyayı baskı altına alıyorlar. Sesiniz çıkmıyor” gibisinden tepki gösteren
okurlara bir çift sözüm var: Bakın baskıya uğradığını düşündüğünüz gazetelerin en üst düzey yöneticileri nasıl uysallar görüyor musunuz? Soru dahi sor(a)muyorlar. Başbakan’la el sıkışırken gözlerinin içi gülüyor. Ne kadar sempatikler değil mi? Eleştirecekseniz, o arkadaşları eleştirin. Sizi Başbakan ve iktidara karşı dolduran onlar. Biz değiliz...
KAYNAK
Yavuz Semercin yazısı.....
BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, gazete ve televizyon kanallarının yöneticileriyle
iftar yemeğinde bir araya geldi ve önemli mesajlar verdi.
Arkadaşların yazılardan anladığımız kadarıyla neşeli bir toplantı olmuş.
Tüm gazetelerde yazılanları okudum. Aklıma bir şey takıldı. Doğan Grubu’na ait sayabildiğim kadarıyla en az 7 yönetici-gazeteci toplantıda. Rahat bir ortam. Koşuşturan, sıkıştıran yok. Herkes soru soruyor. Ve ne hikmetse hiç kimse Doğan Grubu’na kesilen 3.7 milyar TL vergi cezasını sormuyor.
Bu konuyu Başbakan Erdoğan’a sormak yasak mı? Toplantıya girerken bu konu sorulmayacak diye bir uyarı mı yapıldı? Hiç sanmıyorum.
KAYNAK
Düşünsenize, Doğan Grubu’na ait medya organlarına göre, bu vergi cezası özgür medyaya yönelik baskının bir ifadesi. Siyasi bir karar. Hatta Avrupa Birliği’ni bile kızdırdığını yazdılar. Köşe yazarlarının pek çoğu, kendilerine ve patronlarına yönelik haksızlığı kınadılar.
İşte siyasi baskı diyorsanız, en
tepedeki kişi karşınızda... Sorsanıza...
Kendinizin bir an Hürriyet okuru olduğunuzu düşünün. Hükümetin, gazetenize yönelik müthiş bir düşmanlık yaptığına yönelik size etkileyen onlarca haber-yorum okuyorsunuz. Gazetenin en üst temsilcisi yayın yönetmeni toplantıya
katılıyor ve Başbakan ile gayet samimi el sıkışırken fotoğrafını görüyorsunuz. Yazıyı okuyorsunuz, tek satır konu hakkında bir bilgi yok. Yani “özgür medyayı” susturmaya çalışmakla suçlanan Başbakan’a “vergi” sorusu sorulmamış.
İnsan en azından şunu merak eder: “Sayın Başbakan, bu Türkiye Cumhuriyeti
tarihinde bir medya kuruluşuna gelen en büyük ceza. Yargıya gideceğiz ancak
mahkeme sonuçlanıncaya kadar (teminat isterseniz) batabileceğimiz miktarda bir ceza. En azından bu cezayı yazmadan önce size bilgi verdiler mi? Maliye Bakanı ile bu konuyu görüştünüz mü? Ortada bir haksızlık olabileceğine yönelik şüpheniz var mı?”
Bırakın Doğan Grubu’nda çalışan gazetecileri, diğerleri de sormamış.
Bu normal mi? Size normal geliyor mu?
Gelin bir kez daha düşünelim. Başbakan Tayyip Erdoğan’ı kızdırmaktan mı korktular sizce? Geri dönülmeyecek, uzlaşmayı engelleyecek fevri bir yaklaşıma yol açmaktan mı endişe ettiler?
Gerçekten merak ediyorum: Ertuğrul Özkök, Sedat Ergin, Tayfun Devecioğlu, Mehmet Ali Birand, İsmet Berkan, Eyüp Can toplantıya girerken kendi aralarında anlaşarak, “Aman vergi meselesini sormayalım. Şimdi ters bir laf eder, Maliye ile uzlaşma ihtimalimiz de ortadan kalkar” diye anlaştılar mı?
Bir de elektronik ortamda e-posta gönderip, “Niye tepki göstermiyorsunuz.
Medyayı baskı altına alıyorlar. Sesiniz çıkmıyor” gibisinden tepki gösteren
okurlara bir çift sözüm var: Bakın baskıya uğradığını düşündüğünüz gazetelerin en üst düzey yöneticileri nasıl uysallar görüyor musunuz? Soru dahi sor(a)muyorlar. Başbakan’la el sıkışırken gözlerinin içi gülüyor. Ne kadar sempatikler değil mi? Eleştirecekseniz, o arkadaşları eleştirin. Sizi Başbakan ve iktidara karşı dolduran onlar. Biz değiliz...
KAYNAK