Başbakan'dan BDP'ye sert eleştiri

BurakƷ5

Moderatör
Moderatör
Katılım
22 Haz 2008
Mesajlar
5,314
Reaction score
0
Puanları
36
Yaş
34
Konum
Dünyanın neresinde olursan ol, bulunduğun yerde de


713873_detay.jpg


Başbakan Erdoğan gündemdeki konuları değerlendirdi.


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Valiler Toplantısı'na katıldı. Toplantıda konuşan Erdoğan, 2012 yılının bu ilk Valiler toplantısının Türkiye, Türk milleti ve tüm şehirler için hayırlı neticeler doğurmasını temenni etti. Valiler ve büyükelçilerin her yıl düzenli olarak gerçekleştirdikleri bu ve benzeri toplantıların, ortak sorunların istişaresi, tecrübe aktarımı ve yereldeki gelişmelerin paylaşımı açısından son derece faydalı olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Çok büyük bir değişimin, büyük bir dönüşümün içinden geçiyoruz. Şunu samimiyetle ortaya koymak durumundayız... Evet, devletimiz, bir yandan bin yıllık bir geleneği, bin yıllık bir birikimi ve tecrübeyi taşırken, aynı zamanda da geleceğe yönelik bir değişim ufkunu, bir değişim enerjisini içinde barındırmak durumunda.''

Başbakan Erdoğan, Osmanlı Devleti'nin, kuruluş ve yükselişindeki mirasın duraklama döneminde adeta çarçur edildiğini ve üzerine yenisi konulmadan tüketildiğini belirttikten sonra konuşmasına devam etti:."Elbette ki harici ve dahili başka birçok sebebin de etkisiyle kaçınılmaz bir düşüş ve çöküş dönemi yaşandı.

Cumhuriyet, bizim için yeni, yepyeni bir başlangıç oldu. Esasen, sizler de biliyorsunuz ki Cumhuriyet, Selçuklu ve Osmanlı tecrübesinin üzerine, özellikle Osmanlı kurumlarının devamlılığı esasıyla inşa edildi. İşte burada Gazi Mustafa Kemal'in liderlik anlayışıyla bu sürecin örtüştüğünü görüyoruz.

"150 YILDIR DEĞİŞİME DİRENEN ZİHNİYET"

Bugün birçok devlet kurumunun kuruluş tarihine baktığınızda, 150-200 yıl öncesine gittiğini görürsünüz. Cumhuriyet, yeni bir başlangıçtır, ancak geçmişin mirası üzerine oturmuş, geçmişten devraldığı tecrübe ile şekillenmiş bir başlangıçtır. Bu yeni başlangıç, altını çizerek ifade ediyorum özellikle 1940'lı yıllarla beraber, işte bahsettiğim o yorgunluk, o metal yorgunluğu tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Cumhuriyetin kuruluşunda çok büyük bir heyecan, coşku, çok güçlü ve taze umutlar varken, 1940'lı yıllarla birlikte, Osmanlı'nın çöküş dönemi hastalıkları, Cumhuriyete de sirayet etmeye başlamıştır.

Osmanlı Devleti'ni çok hızlı bir şekilde çöküşe götüren, devlete ve millete çok ama çok ağır bedeller ödeten İttihat ve Terakki zihniyeti, maalesef Cumhuriyete de musallat olmuştur. Bugün, Türkiye'yi, sadece İttihat ve Terakki'nin o dönemde yaptığı hatalar takip etmiyor. Maalesef, 1900'lü yıllardaki büyük hataların, büyük ihmallerin bedelini bugün dahi öderken, aynı zamanda, uslanmaz, yüzü kızarmaz, ders almaz bir zihniyetle de bugün hala mücadele ediyoruz. Bu zihniyet, 150 yıldır olduğu gibi, bugün de değişime, dönüşüme direniyor. Bu zihniyet, 150 yıl boyunca yaptığı gibi, bugün de halkı, milleti küçümsüyor. Bu zihniyet, bu anlayış, mafyavari, çetevari örgütlenmelerle, derin yapılarla, sinsi senaryolarla, bugün dahi ülkeye karanlık bir istikamet çizmek istiyor. Oysa biz, bu zihniyetin, bu anlayışın Türkiye'ye yüklediği ağır faturayı çok acı şekilde ödedik, ödemek zorunda kaldık.''


"BU ZİHNİYETTEN KURTULMAZSAK İLERİ DEMOKRASİYİ İNŞA EDEMEYİZ"

Bu faturanın, sadece Çanakkale'de, Sarıkamış'ta, Hicaz'da, Kanal'da ve Kuzey Afrika'da ödenmesiyle kalınmadığını anlatan Başbakan Erdoğan, tek parti döneminde de bu ağır faturayı ödemeye devam edildiğini dile getirdi.

Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''27 Mayıs'ta, 12 Mart'ta, 12 Eylül'de, 28 Şubat'ta hem tek tek bireyler olarak, hem de topyekün milletçe ağır fatura ödedik. Faili meçhullerle, çözülmeyen, önlem alınmayan ve büyütülen terör meselesiyle, yasaklarla, kısıtlamalarla, hoşgörüsüzlükle, suikastlerle ve tahriklerle ağır bedeller ödedik. Bugün biz, çok net bir şey söylüyoruz ve diyoruz ki: Eğer Türkiye, bu prangadan, bu komitacı zihniyetten, bu değişime direnen, değişime set çeken zihniyetten kurtulamazsa, ileri demokrasiyi de inşa edemez.

9 yıldır, ekonomide, dış politikada, iç politikada, demokratikleşmede tarihi adımlar atarken, rekorlar elde ederken, Türkiye'nin bölgesel ve küresel konumunu güçlendirirken, esasında, eş zamanlı olarak bir zihniyet değişimini de gerçekleştirmek için gayret sarf ediyoruz. Bakın, bir şehri, fiziki olarak çok modern bir görünüme kavuşturabilirsiniz. Yollarla, hastanelerle, okullarla, fabrikalarla, geniş bulvarlar, parklarla bir şehri mükemmel bir hale getirebilirsiniz. Ama o şehrin sakinlerini, bu fiziki değişime adapte edemiyorsanız, o değişim, o güzellik, o görünüm kalıcı olmayacaktır. Vitrini düzenlersiniz, ama vitrinin arkasındaki toz, toprak, o vitrini kirletmeye devam eder. Ekonomiyi istediğiniz kadar büyütün, işsizlik, enflasyon, yüksek faiz sorunlarını köklü şekilde çözün, diplomaside çok büyük atılımlar atın; ama demokrasiyi güçlendiremiyor, istikrarı kalıcı hale getiremiyorsanız, bunların tamamı palyatiftir, geçicidir.

Demokratik gelişim, ekonomik gelişimin de, kalkınmanın da, güven ve istikrarın da mutlak şartıdır. Bunların atbaşı yürümesi lazım. İşte biz, Türkiye'nin son 9 yılda yaşadığı değişimin, kalıcı hale gelmesi, eksilterek değil, üzerine ekleyerek geleceğe ilerlemesi için çaba harcıyoruz. Demokrasinin zayıf olduğu bir ülkede istikrar kalıcı olamaz. Hukuk dışı örgütlenmelerin pusuda beklediği bir ülkede, istikrar da, demokrasi de güvence altında olamaz. Terörün, bir tehdit, bir istikrarsızlık aracı olarak kullanıldığı bir ülkede, aydınlık bir gelecek, umut, heyecan olamaz. Biz, yere sağlam basmak durumundayız. Reformları gerçekleştirdiğimiz kadar, onları sağlam zeminlere de kavuşturmak zorundayız.''


"FAŞİZM BASKI VE TEHDİT SİYASİ PARTİNİN YÖNTEMİ OLAMAZ"

Başbakan Erdoğan konuşmasında BDP'ye de sert eleştiriler yöneltti. Uludere konusunu BDP'nin istismar ettiğini söyleyen Başbakan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunlar ne terör olaylarına kurban veridiğimiz masum sivillerin ölümünü sorgulayabilirler ne de örgüt içinde yapılan infazları sorgulayabilirler. Sorgulayamazlar, soru soramazlar. Kürt kökenli kardeşlerimin ekmeğine musallat olanları bunlar sorgulayamaz.

Faşizm, baskı ve tehdit bir siyasi partinin yöntemi olamaz.

Sadece 7 yaşındaki çocuklar terör örgütü tarafından kullanılıyor, polise taş attırılıyor. Haftalardır Uludere olayını istismar ediyorlar. Biz devlet olarak Uludere'yle ilgileniyoruz. Peki, bunlar çocukların terör örgütü tarafından kullanılmasını ne zaman ilgilenecek? Failli meçhullerin araştırılmasından memnun olmuyorlar. Toprak altındaki cesetler araştırılınca bir ucu Ergenekon'a diğer ucu PKK'ya ulaşacak."

ht​
 

Ekli dosyalar

  • 713873_detay.jpg
    713873_detay.jpg
    13.6 KB · Görüntüleme: 235
Geri
Üst