Milliyet Gazetesi'nden Fikret Bila yazdı...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, MHP lideri Devlet Bahçeliye sık sık yönelttiği eleştiriyi önceki gün yeniden gündeme getirdi. Öcalanla kim görüştü, niye görüştü tartışmaları içinde, Bahçeliye şöyle seslendi:
Öcalanın idamını siz durdurmadınız mı?
MHP lideri Devlet Bahçeliyi, 3 yıl aradan sonra ilk kez CNN-Türkte canlı yayında Yavuz Oğhan ve Bilal Çetinle birlikte konuk ettik. Hem yayın sırasında hem de yayın sonrasındaki sohbetimizde Bahçeliyi bu soruyu da yönelttik. Bahçeli, bunu ilk kez söylüyorum diyerek şu bilgiyi verdi:
T cetveli
İznini almadan açıklıyorum ama ben o zaman Sayın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirele bizzat gittim. Bu konuyu görüşmek için randevu aldım. Çankaya Köşkünde ikamet olarak kullandığı binanın giriş katında bir odada bir masaya oturduk. Müsaadenizle bir kağıt alabilir miyim, dedim. Önüme bir dosya kağıda aldım ve üzerine bir T cetveli çizdim. Biliyorsunuz T cetveli muhasebede kullanılır, bir tarafına aktifler bir tarafına pasifler yazılır. Ben de T cetvelinin bir tarafına idam edilirse, bir tarafına da idam edilmezse diye yazdım. Her iki halde neler olabilir. Türkiye Cumhuriyetinin menfaatleri ne olur, zarar göreceği noktalar ne olur, diye yazmak için. Ben idam kararının infaz edilmesini savundum. Gerekçelerimi, Türkiyenin menfaatlerini yazdım. Sayın Cumhurbaşkanı da devlet kurumlarından aldığı idam edilmemesi halinde ne gibi faydalar olabileceğini ifade etti. Böyle kılı kırk yaran değerlendirmeler yapıldı. Fakat ben gerek Sayın Demirelle yaptığım görüşmede gerek 7 saat 23 dakika süren devlet zirvesinde idamın infaz edilmesi gerektiğini savundum.
Protokolün 3. maddesi
MHP liderine, o dönemde koalisyon ortağı üç liderin imzasını taşıyan üç maddelik bir protokolle Öcalanın idam dosyasının Başbakanlıkta tutulmasına karar verildiğini anımsattığımızda da şöyle dedi:
Orada benim ısrarla koyduğum bir madde vardı. O da şuydu eğer terörist başı İmralıdan terör eylemlerini devam ettirirse, dosyanın hemen TBMMye indirilmesiydi.
AİHM kararı beklenmeli
Bahçeliye Başbakan Bülent Ecevit ve Başbakan Yardımcıları olarak Mesut Yılmazın ve kendisinin imzasını taşıyan bu protokülün bir devlet kararı olup olmadığını da sorduk. Yanıtı şu oldu:
Biz bu konuyu 7 saat 23 dakika tartıştık. Herhalde idamın infaz edilmemesi konusunda görüş birliği olsaydı, biz idamın infazını savunmasaydık bu kadar süre tartışmazdık. Rahmetli Ecevit birçok defa metin yazıp bize getirdi, itiraz ettik, yeniden yazdı. Ben hep idamın infaz edilmesini savundum. Gerekçeleriyle izah ettim. Buna karşı ise özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararının beklenmesi gerektiğini savundular. Bu karar beklenmeden infaz olursa Türkiyenin uluslararası camiada sıkıntılı duruma düşeceği belirtildi. Dosyanın bekletilmesinin temel gerekçesi buydu.
Diğer gerekçeler
MHP lideri, Demirelle yaptığı görüşme ve 7 saati aşan devlet zirvesinde gündeme getirilen diğer gerekçeleri de şöyle sıraladı:
O zaman TBMMde 57 idam dosyası vardı. Bunlar arasında terörist başıyla aynı veya benzeri suçtan idam ceza almış olanlar vardı. Denildi ki, eğer terörist başının dosyasını TBMMye gönderirsek, bir tek onunkini Genel Kurula sevkedip diğerlerini tutmak olmaz. 58ini birden idam etmek ise Türkiyeyi zor duruma sokar. Türkiye uzun süredir fiilen idam cezası uygulamıyor, dediler. Öne sürülen bir diğer gerekçe ise terörist başının idam edilmesi halinde, bunun istismar edileceği ve Türkiyede iç karışıklık çıkarılmaya çalışacağı düşüncesiydi. Ben bu gerekçelere katılmadım, kararın infaz edilmesi gerektiğini savundum. Ondan sonra ise, AİHM kararı belli oluncaya kadar zaten idam cezası kaldırıldı. Biz MHP olarak idam cezasının kaldıran yasaya da Mecliste hayır oyu kullandık. Ama Başbakan Erdoğanın o zaman Meclisteki arkadaşlarının en az yarısı idamın kaldırılması yönünde oy kullandı. Bizim teklifimiz ise terör suçlarının idam cezası kapsamında kalmasıydı.
Beka sorunudur
Bahçeli, BDPnin gündeme getirdiği demokratik özerklik talebine ilişkin sorularımızı yanıtlarken, bunun tartışılmasının bile terör örgütünün amacına hizmet etmek anlamına geleceğini vurguladı. Bahçeli, PKKnın nihai hedefinin bağımsız Kürdistan devleti olduğunu, bu amaçlarından vazgeçmediklerini belirtti. Bahçeli, bu taleplerin Türkiye açısından beka sorunu olarak görülmesi gerektiğini savundu.