Bana cemaatini söyle sana mealini söyleyeyim

Yapma be... Said-i Kürdi ye bak :D Alim oldu başımıza :D Radyodaki sesleri meleklere bağlayan adamda alim oldu ya :D Yüce Allah'ın Kur'an ı varken kime ne açıklamak...

Allah, ayetleri birbirine benzeyen ve yer yer tekrar eden Kitabı, sözlerin en güzeli olarak indirmiştir. Rablerinden korkanların, bu Kitaptan tüyleri ürperir, sonra hem derileri ve hem de kalpleri Allah'ın zikrine yumuşar ve yatışır. İşte bu Kitap Allah'ın, dileyeni kendisiyle doğru yola ilettiği hidayet rehberidir. Allah, sapıklıkta yürüyenlere yol da göstermez." (Zümer 23)

Neyi kime açıklıosunuz? Allahım güzelce apaçık doğruyu yanlışı açıklamış. Alın bi Kur'an-ı Kerim...O sizede banada herkesede kıyamete kadar yeter.Gerisi fasa fiso...

Tecdit yenileme, müceddit ise yenileyen, yenilikçi anlamına gelen bir dini terimdir. Dinde tecdit, dini fıtrî olan asliyetine irca etmektir. Asliyetine irca ise vahyin kaynağına, Kur’an ve Sünnete dönmek, dine ve ibadete zaman içinde sokulan sünnete aykırı bid’aları temizlemektir. Zaman içinde iyi veya kötü niyetle heva ve hevesin eseri olan pek çok şey dine girer ve bunlar adet haline gelir. Mücedditler dinden olmayan bu gibi adetlerin dini bir değeri olmadığını izah eder, farz ve sünnetlerin değerini ortaya koyarlar.

Peygamberimiz (sav) “Şüphesiz Allah her yüzyılın başında bu ümmete dini işlerini yenileyecek bir müceddit gönderecektir” buyurur. Bazı âlimler “Men” harfinin hem müfret yani tekil, hem de cemi, yani çoğul için kullanıldığına dikkatimizi çekerek müceddidin sadece bir fert değil, bir topluluk ve cemaat olduğunu ifade etmişlerdir. Fertte olmayan cemaatte vardır ve cemaatin tesiri daha fazla ve daha çoktur. Bu bakımdan müceddit bir fert olmakla beraber açtığı çığır ve yaptığı hizmet ile bir cemaat oluşturarak cemaatin şahs-ı manevisi ile daha geniş bir sahada tecdit görevini tesirli bir surette ifa eder.

Tecdit, reform anlamına gelmez. Reform dini asliyetine ircâ etmek değil, dini çağa uydurmak anlamına geldiği için tecditten çok daha farklıdır. Bu bahsimizin dışındadır.


“Muhakkak ki Allah bu ümmete her yüzyıl başında bir müceddit göndererek dini yeniden ihya eder” hadisinde adı geçen yüzyıl başı İslam bilginleri tarafından genellikle hicri yıl olarak kabul edilmiştir.
İslam bilginleri “Bu dinin kuvvetli ve güçlü olacağı zamanlar vardır. Güçlü olduğu zaman herkesin dini konuda bilgi sahibi olduğu, âlim konuşunca dinlenildiği ve itibar edildiği, cahil konuşunca susturulduğu zamandır. Zayıf olduğu zaman ise herkesin dini konuda cahil olduğu, âlim konuşunca dinlenilmediği, cahil konuşunca dinlenildiği ve itibar edildiği zamandır” buyurmuşlardır. Halk arasında dini meselelerde cehalet bilgisizlikten çok yanlış bilgi sahibi olmak anlamındadır. Doğruya isabet etmeyen bilgi cehalet sayılır. Bu bakımdan bilgi amacı dışına çıkarsa, yanlışa alet edilirse cehalettir. Mücedditler dini amacına uygun, Allah rızasına muvafık ve saadet-i ebediyeyi netice verecek şekilde anlaşılmasını ve ibadet edilmesini sağlarlar.

Dinin tecdidi, onun ihyası demektir. İlmin ihyası, dinin ihyası demek olduğundan müceddit mutlak surette âlim olacak ve yazdığı eserler ile ilmi ihya edecek ve amacına hizmet edecektir. Müceddidin âlim olması hususunda ulemanın ittifakı vardır.

Muhaddis ez-Zühri (v. 124/740) ve Ahmed b. Hambel müceddit olarak birinci asırda Ömer b. Abdülaziz ve ikinci asırda İmam-ı Şafi’yi kabul ederler. Biri 101 yılında diğeri 204 yılında vefat etmişlerdir. “Yüz yıllık bir zaman dilimi sona ererken hayatta olan, iyi tanınan ve kendisine atıfta bulunulan âlim” müceddit sıfatını alır.

Yine mücedditler Al-i Beytten olmalıdırlar. Nitekim peygamberimiz (asv) “Allah dinine bağlı olanlara her yüz yılbaşında benim ehl-i beytimden, dinle ilgili konuları onlar için ihya edecek birini ba’s edecek, gönderecektir” buyurmuşlardır. Mehdi gibi mücedditlerin de peygamber soyundan olması uygundur. Bu husus Al-i Resulün, Al-i İbrahim gibi olacağı gerçeğine de uygundur. Bu her müslümanın namazda tahiyyattan sonra okunması vacip olan salâvat ile de teyit edilen bir husustur.

KAYNAKLAR:
Ebu Davud, Melâhim, 1
Avni’l-Ma’bûd, 4:181; Keşfu’l-Hafa, 1:243
Şemsü’l-Hak Muhammed el-Azimabadi, Avni’l-Ma’bud fi Şerh-i Sünen-i Ebi Davud, (Medine, 1389/1969) 11: 385; Ebu Davud, Melahim, 1
Avnü’l-Ma’bud, 11: 386
Celaleddin-i Suyuti, et-Tehaddüs bi-Nimetullah, Nşr: E. Sartain (Cambridge, 1975) 11:216


Bediüzzaman Said Nursi de bu asrın mücedditidir.
Sen said kürdi diyorsun. Soyadı kanunu çıkınca Nursi soyadını almıştır.. Bitlis Ahlatta bulunan köyünün adı da nurs köyüdür.

Dostum muhalif olacaksan senin imanından süphe etmeye baslıyorum..
 
TEKKELERİN KERHANE VE MEYHANE OLMASI

Peygamberimiz’in tek mürşit olduğu, tartışılmaz tek kişi olarak yaşadığı dönemde İslam’ın tek kurumu cami idi. İbadetler, eğitim ve hizmet tüm yeryüzüne yayılan bir faaliyetti, kurum olarak ise bu faaliyetler camide gerçekleştirilirdi. Peygamber’in sağlığında, hatta 4 halife döneminde cami dışında tekke, dergah, zaviye gibi başka kurumların oluşturulmadığı, bu tekkelerin, dergahların üyelerinin bile ortak kabulüdür. İlk tekkenin hicri 150, miladi 760 yılları civarında Şam yakınlarında kurulduğu genel kabullerden biridir. Fakat tekkelerin yayılması yüzlerce yıl sonraya rast gelecektir. Tekkelerin ilimler akademisi, askeri hizmet, hatta hastaların tedavisi gibi birçok güzel hizmette kullanıldığı da bir gerçektir. Fakat Kuşadalı İbrahim’in deyimiyle gün gelip de kimi tekkelerin kerhaneye ve meyhaneye dönüştüğü, Kuran’ın emir ve yasaklarıyla alakası olmayan binlerce törenin, gösterinin din adına bu tekkelerde uygulandığı da ayrı bir gerçektir. Tüm bunları gören Kuşadalı, yanan tekkesinin yerine yenisini yaptırmamış ve kendisinden evvel asırlarca yaşayan tekkelerin kapanması gerektiğini ve tüm yeryüzünün adeta bir tekke gibi kullanılıp, Peygamber’imiz zamanındaki gibi cami dışında dini kurumun bırakılmamasını, Kuran dışındaki virdlerin, tarikatların özel dualarının yerini Kuran’a, Kuran’da geçen dualara bırakmasını savunmuştur.

Tekkelerin ortaya çıkışı hicri 150. yıl olsa da, bugünkü manasıyla bildiğimiz tarikatların kurumsal yapılar olarak ortaya çıkışı hicri 600’ler civarındadır. Kurumsal karaktere sahip olduğu kabul edilen ilk tarikat Kadiriliktir, kurucusu Abdülkadir Geylani vefatı hicri 562’dir. Diğer birkaç örnek şöyledir: Rifailik; Ahmed er Rifai, vefatı hicri 578. Bektaşiye; Hacı Bektaş Veli, vefatı hicri 669. Mevleviyye; Mevlana Celaleddin Rumi, vefatı hicri 672. Halvetiyye; Ekmelüddin el Haveti, vefatı hicri 750. Nakşibendiyye; Bahauddin Nakşibend, vefatı hicri 791.
ŞEYTAN ACABA KİMİN MÜRŞİDİ?

“Tarik” Arapça “yol” demektir. Bundan türetilen “tarikat” ise “yol, yöntem, usul, tarz” manalarına gelir. Tarikatlar Allah’a gitmek için bir yoldur, bir mecburiyet değildir şeklinde yumuşak izahlarla tarikat bağlılığını açıklayan tarikatçılar vardır. Fakat birçok tarikatçı “Mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır.” uydurma hadisiyle tarikata girmeyi, tarikatın şeyhini mürşit kabul etmeyi dini bir vecibe, kurtuluşun bir şartı gibi sunmaktadır. Şimdi sormak lazım yüzlerce yıl tarikatların yokluğunda Müslümanlar eksik Müslümanlar olarak mı yaşadılar? Tarikat şeyhlerinin yaygın olmadığı bu dönemde Müslümanların mürşidi şeytan mıydı? Kuran’ın izahları bu yıllara kadar Müslümanların manevi gelişimine rehberlik etmekte yetersiz mi kaldı ki tarikatlara ihtiyaç doğdu? Kuran’a göre Kuran din adına her şeyi açıklamaktadır. Peygamber’imiz ise Kuran’ın uymamız konusunda kefil olduğu tek insandır. Oysa tarikatların ürettiği birçok şeyh tartışılmaz kişi ilan edilmiş, bu şeyhlerin etrafındakiler kurtulanlar, diğer kimseler cehennemlik olanlar olarak sınıflandırılmış, bu şahıslara uymak dinin en önemli şartı gibi kabul ettirilmeye çalışılmıştır. Bu tarikatların birçok liderinin Mehdi veya İsa ilan edilmesi sadece geçmişteki tarikatların değil, günümüzdeki birçok tarikatın da bir gerçeğidir. (Mehdi ve İsa’nın gelişi ile ilgili inançlar için 20. Bölümü okuyunuz.) Her şehirde, kasabada veya mahallede bahsettiğimiz tiplere rastlayabiliriz. Bunların çoğu paranoyak hezeyanları olan, insanların hem ruh dünyasını, hem de kesesini zarara uğratan kişilerdir. Bu tavırlarıyla Kuran’ın bize anlattığı sahtekar Musevi ve Hıristiyan din adamlarının dinimizdeki karşılığı bu şeyhlerdir.

Hahamlardan ve rahiplerden birçoğu halkın mallarını uydurma yollarla yerler.

9- Tevbe Suresi 34

TARİKATLARDA MASALLAR

Şeyhe kayıtsız şartsız itaat tarikatın en önemli şartı olduğundan, bunun sağlanması için müritlere hikayeler anlatılır. Örneğin: “Bir şeyh bir müridine ‘Git babanın kafasını kopar bana getir’ der. Mürit de görünürde çok garip olan bu isteği şeyhine olan güveninden dolayı “Bir hikmeti vardır” diyerek yerine getirir. Bir de bakar ki annesiyle yatarken kopardığı baş babasının değil. Annesiyle zina yapan başka birine ait. Şeyh uzaktan, kerameti sonucu bu olayı görüyor ve müridini denemek için hikmetini açıklamadan böyle bir emir veriyor.” Bu örnek hikayeyle görüldüğü gibi şeyh müride haramı emretse bile onun emrine itaat edilmesi, çünkü bunun muhakkak bir hikmeti olacağı telkin edilir. Oysa bir Müslüman’ın böyle bir şey iddia eden kişiye “Ben böyle bir haramı niye işleyeyim? Allah cana kıymayı haram etmişken benden böyle bir şeyi nasıl istersin?” demesi gerekir. Oysa tarikatlarda şeyhe bu şekilde karşı çıkışlar, normal olmanın değil, imanı zayıf bir kimse olmanın belirtisi sayılır. Hikayelerle müridi şeyhin robotu yapma tarikatlarda çok sık kullanılan bir yöntem olduğu için meşhur bir hikayeyi daha örnek verelim: “Bir gün Hacı Bektaş Veli’nin çok müridi olmasından rahatsız olan devrin yöneticileri Hacı Bektaş’a gelip bu rahatsızlıklarını, müritlerinin çokluğunu hatırlatıp dile getirmişler. Hacı Bektaş da ‘Rahatsız olmayın benim sadece bir buçuk müridim var.’ demiş. Gelenlere bunu ispat için içeride bir koyun kesen Hacı Bektaş kanını dışarı akıtmış. Müritlerini ise dışarıda toplamış ve tüm müritlerini kesmesi gerektiğini ve sırayla gelmelerini söylemiş. Bir kadın ve bir erkek dışında herkes kaçmış. Erkek bir, kadın yarım sayıldığı için gerçek müritler işte bu bir buçukmuş.” Bu kıssa anlatılıp müritlerden bu gerçek müritler gibi olup şeyhi öldürecek olsa bile kendilerini teslim etmeleri gerektiği öğretilir. Aklı bir kenara bırakan, şeyhi haram olan bir şeyi istese bile vardır bir hikmeti deyip boyun eğen kişiler olarak yetiştirilen müritler, artık şeyhleri nasıl Müslüman olmalarını isterse öyle Müslüman olabilmekte, Allah’ın kitabı yerine şeyhlerine tabi olmaktadırlar. Bu halleriyle şeyhler halkın parasını haksızlıkla yediği söylenen hahamlara ve rahiplere Rab edinilme hususunda da benzerlik göstermektedirler.

Allah’ın yanında hahamlarını ve ruhbanlarını da Rabler edindiler.

9- Tevbe Suresi 31

Şeyhe tabiyet Kuran’a tabiyet ile nasıl bağdaşır? Kuran yerine şeyhe tabi olanlar, Kuran’ı ancak ölülerin arkasından hem de bilmedikleri bir dilde okuyanlar, Kuran’ın manası yerine melodisine önem verenler ne yazık ki bu ayetlerdeki uyarıyı anlamamakta, Kuran’ı rehber kitap olarak değil ölülerin arkasından okunan okuma kitabı olarak görmektedirler.
RABITANIN ABUKLUĞU

Tarikatlardaki en garip olaylardan biri de şeyhe rabıtadır. Türkiye’mizde en yaygın tarikat olan Nakşibendiliğin de en önemli uygulamalarından biri olan rabıta şöyle yapılır: Mürit abdestli olarak, kıbleye dönerek yere oturur. Şeyhinin iki kaşının ortasını hayalinde canlandırarak Allah’ı zikreder. Rabıtayla şeyh ile mürit arasındaki sürekli beraberlik sağlanır. Fotoğrafın icadından sonra rabıtayı fotoğrafa bakıp yapan modern (!) Nakşibendiler de mevcuttur. Bu uygulama kadar acayip olan bir izah ise şöyledir: “Rabıtasız zikir yerine, zikirsiz rabıta tercih edilir. Zikir ve rabıtadan birini terketmek zorunda kalırsak zikri terketmek daha uygundur. Çünkü zikirsiz rabıta erdirir, fakat rabıtasız zikir erdirmez.” Günümüzde yaygın olarak yapılan bu uygulama, tarikatlar konusunu niye ayrı bir başlıkla incelediğimizin sebeplerinden biridir. Bize göre en kibar ifadeyle saçmalık olarak değerlendirdiğimiz bu uygulama, Kuran’ın diniyle hiçbir şekilde bağdaşmaz.

Tarikatlarda kullanılan bazı temel deyimlerin Kuran’daki kullanılışlarına baktığımızda, aradaki uçuk farkı, alakasızlığı farkederiz. Örneğin “şeyh” kelimesi Kuran’da “ihtiyar adam” manasında kullanılmıştır (Bakınız 11-Hud Suresi 72, 12-Yusuf Suresi 78, 28-Kasas Suresi 23,40-Mümin Suresi 67). Kuran-ı Kerim’de “veli” kelimesi ise “dost, yakın” gibi manalarda kullanılır. “Evliya” kelimesiyse bu kelimenin çoğuludur. Kuran’a göre her Müslüman Allah’ın velisidir, Allah da onların velisidir (Bakınız 2-Bakara Suresi 257,3Ali İmran Suresi 68, 5-Maide Suresi 55, 7-Araf Suresi 196,9-Tevbe Suresi 71). Kafirler ise şeytanın velisidir, tüm kafirler de birbirinin velisidirler (Bakınız 4-Nisa Suresi 119, 4-Nisa Suresi 76, 7-Araf Suresi 27, 16-Nahl Suresi 16). Mutlak anlamda gerçek dost sadece Allah’tır. Tüm dostlar ona nispetledir. O halde ondan başka gerçek veli yoktur (Bakınız 2-Bakara Suresi 107, 9-Tevbe Suresi 116, 25-Furkan Suresi 18, 39-Zümer Suresi 3, 42-Şura Suresi 9). Görüldüğü gibi Kuran’da 80’den fazla yerde geçen “veli” veya “evliya” kelimeleri hiçbir yerde günümüzde halka takdim edilen süpermen insanlar manasında kullanılmamıştır. Bu evliyaların, şeyhlerin gösterdiği olağanüstü haller manasında “keramet” kelimesinin kullanıldığına da Kuran’da rastlamıyoruz. Bu kelimeyle aynı “KRM” kökünden bir çok fiil Kuran’da geçer ve bu kelimelerle Allah’ın cömertliği, verdiği rızıkların bolluğu anlatılır ama süper adamların süper olağanüstülükleri anlatılmaz (Bakınız 27-Neml Suresi 40, 8-Enfal Suresi 4, 17-İsra Suresi 70, 36-Yasin Suresi 11).

Tarikatlardaki dönmelerin, semanın, musikinin dinin bir parçası olduğu iddia edilmediği sürece hiçbir zararı olmadığı kanaatindeyiz. Çünkü Kuran bunları ne yasaklamıştır, ne de emretmiştir. Yeter ki bu uygulamalar ibadet olarak takdim edilmesin. Fakat ne yazıktır ki birçok tarikatta bu tarz uygulamaların adeta dinin bir uygulaması gibi tanıtıldığına tanık olmaktayız. Bizim de karşı olduğumuz budur. Yoksa Müslümanlar elbette ki vakıflar, dernekler gibi kurumsal yapılar kurabilir, bunların içinde bir hiyerarşi oluşturabilirler. Tüm bu kuruluşlarda şiir okunması, müzik dinlenmesi, sema, sanat, toplantı, gösteri yapılması da normaldir. Fakat anormal olan insanları tartışılmaz ilan etmeleri; ister iyi, ister kötü olsun tarikatların kendilerini ve Kuran’da yer almayan uygulamalarını dinin bir parçası gibi göstermeleridir.

Tarikatların diğer bir zararı ise dinimizi bir çile dini gibi tanıtmaları olmuştur. Hindu anlatımlarını ve Hindu tarikatlarını andıran suni çilelerle, müritleri terbiye edeceğini söyleyen tarikatlar; insanları karanlık odalarda uzun süre aç, susuz bırakıp, onlara acı çektirip, bir çok kişinin ruh dengesini bozmuşlardır. Ruh dengesi bozulan bu insanların gördüğü halusinasyonlar ise, bu kimselerin üstünlüğüne, evliya olduklarına yorumlanmıştır. Oysa Kuran’da hiçbir Peygamber’in, hiçbir kimsenin, kendisine böyle suni çileler çektirip, kendi kendine işkence etmesi geçmez. Kuran’a göre Allah gerekirse imtihan için zorluk verir ve bu zorluk her ne olursa olsun Müslüman buna katlanır. Fakat bu zorlukları Allah hayatın doğal akışında insanın karşısına çıkarır; yoksa çile olsun diye, zorluk olsun diye insanın kendisine işkence etmesine dinimizin tek kaynağı olan Kuran’da rastlamayız.
EFENDİLERİN KUYRUĞUNA TAKILMA

Ve derler ki: “Rabbimiz biz efendilerimize, büyüklerimize itaat ettik de, böylece onlar bizi yoldan saptırdılar.”

33- Ahzab Suresi 67

Geleneksel İslam’ın uygulayıcısı, atalarından miras kalan mezhebine hiçbir akılsal kritere dayanmadan uyar. Mezhebin bu tabileri, mezhep büyüklerinin ne kadar zeki, ne kadar üstün ahlaklı olduklarına dair hikayeler anlatarak bağlılıklarını meşrulaştırmaya çalışırlar. Bu şahıslara göre büyükleri (mezhep imamları) her şeyi düşünmüştür. Onlara uymak yeterlidir, onların karar verdiği bir konuda düşünmek, tartışmak, sorgulamak edepsizliktir. Geleneksel İslamcıların dini direkt öğrendiği bir kaynaksa tarikattaki şeyhleridir. Tarikattaki bu şeyhlere de çoğu zaman “efendi”, “efendi hazretleri”, “hocaefendi” gibi lakaplar takılır. Vefat etmiş mezhep imamlarına karşın bu efendiler yaşayan dini kaynaklardır. Bu büyüklere ve efendilere uymaktaki temel mantık aynıdır: Düşünmeden tabi olmak, sorgulamamak, aklı çalıştırmadan onların aklına güvenmek. Oysa Kuran’ın alıntıladığımız ayetinde görüldüğü üzere, birçok insanın doğru yoldan sapmasının sebebi büyüklerine, efendilerine körü körüne bağlanmalarıdır. Aklı çalıştırmanın yerine taklidi ön plana çıkartan; atalara uyarak yol bulmanın, çoğunluğun tercihine bakarak yol bulmanın ve efendilere, büyüklere teslim olarak yol bulmanın hiçbirini Kuran kabul etmemektedir. Kuran dinin kaynağı olarak kendisinden başka ne bir efendiyi, ne bir mezhebi, ne bir hadisi, ne de herhangi bir tarikatı belirtmez. Kuran’a göre doğruya ulaşma aklı dışlamayla değil; aklı kullanma, düşünme faaliyetiyle gerçekleşir.

Kuran’ı okuyup düşünmüyorlar mı?

4- Nisa Suresi 82

Ayetlerini iyiden iyiye düşünsünler ve temiz akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır.

38- Sad Suresi 29

... Size ayetlerimizi açıkladık, belki akıl erdirirsiniz.

3- Ali İmran Suresi 118
ŞEYHLERİ UÇURAN MÜRİTLER

Ölen şeyhlerin kabirlerinde yapılan garip hareketler, bez bağlamalar,eğilmeler, secdeler de başlı başına bir rezalet tablosudur. Şeyhlerin bir kısmının ölmeden tarikatın devamını oğluna, damadına, kardeşine bırakıp, bu manevi ve maddi sömürü çarkının aile tekelinde tutulması da sayısız garipliklerin bir halkasıdır. Oysa dinimize göre emanet ehline verilir, kan bağı olana değil. Müritlere bile layık görülen evliyalık mertebeleri, şeyhlere çok daha abartılı bir şekilde verilir. Şeyhlerin kerameti diye öyle hikayeler anlatılır ki; Kuran’da anlatılan birçok Peygamber mucizesinin bile bu kerametler kadar olmadığı görülür. “Şeyh uçmaz, mürit uçurur.” deyimiyle halkın arasında ifadesini bulan bu gerçek, ayrı tarikatın müritlerinin birbirlerine karşı hava atma mekanizmalarıdır. En çok ve en büyük kerameti gösteren şeyhin müridi olmanın gururunu tatmak isteyen müritler, böylece her seferinde şeyhlerini diğer şeyhten biraz daha fazla uçurarak bu yarışı karşılıklı devam ettirirler. Hayvanları, insanları canlandıranlar; denizlerin, okyanusların üstünde yürüyenler; aynı anda bir sürü yerde gözükenler; neler vardır, neler... Süpermen şeyhler kalpleri bilir, uzaktan kumandalı yönlendirmelerde bulunur, bir bakışıyla hidayete erdirir, dilediğini cin veya diğer yöntemleriyle çarpar, üfürüğü, tükürüğü, nefesi ile şifalar saçar, dokunuşlarıyla alemlere nurlar yağdırırlar! Şeyhler bunları yapınca müritlerin ne haddine düşer şeyhe itiraz, şeyhin lafını tartışma, aklını kullanma! Müridin en iyisi gözü kapalı itaat eden ve itaati en çok olandır.

Müslümanlığa geçişinin en başında bu tarikatlara kapılan Türk halkı, ne yazık ki hala araştırma, akletme yerine taklidi, tabi olmayı getiren bu tarikatların düşünceye vurduğu zincirlerden kurtulamamaktadır. Körü körüne itaat, hayatın zevklerinden kendini soyutlama, az gülme, bireysel zekayı az geliştirme gibi özellikler tarikatların verdiği zihniyetin sonuçlarıdır. Hatta tahminimizce bir araştırma yapılsa; bugün halkımızın, belli liderleri tartışmasız önder kabul etmelerinin kökündeki sebeplerinden biri olarak tarihimizde uzun ve derin etkisi olan tarikatlara, şeyhlere körü körüne uymayı buluruz. “Karı gibi gülmek” gibi hayattan gülerek zevk almayı, neşeli olmayı hoş karşılamayan deyimlerin çıkış sebeplerinde de Osmanlı döneminde yıllarca devam etmiş tarikat terbiyesini bulabiliriz. Kanaatimizce tarikatların verdiği bu terbiye geleneğe dönüşerek, günümüzde tarikatla alakası olmayanların bile yaşamlarında, farkında olmamalarına rağmen derin etkiler bırakmıştır. Çilede medet ummayı ve bir insanı aşırı yüceltip, araştırmadan o insana bağlanmayı gerektiren tarikatlar, Kuran’ın istediği aklını çalıştıran insan modelinin önünde en önemli engellerdir. Kuran’a gidip, Kuran dışında tüm dini kaynakları, hadisleri, ilmihal kitaplarını, mezheplerin dinini Kuran’ın önünden süpürmek, nasıl Kuran’ın dininin ortaya çıkmasının bir şartıysa, aynı şekilde tarikatlar da Kuran’ın dininin ortaya çıkıp, dini, şeyhlerin tekelinden kurtarmak için, süpürülmesi gerekenler listesine dahil edilmelidirler. Böylece dinimizin bağlıları Peygamberimiz’in ve daha sonra 4 halifenin döneminde olduğu gibi, Kuran dışında kaynak kitabı olmayan, cami dışında tekke, zaviye gibi alternatif kutsal kurumları olmayan, şeyh gibi Allah’la kul arasında aracılık yapan ruhban sınıfı tanımayan, Allah dışında hiçbir varlığa teslim olmayan, kalple beraber aklını da çalıştıran; salt Allah’a kul olan kullar olacaklardır.

Haberin olsun, halis din yalnızca Allah’ındır. O’ndan başkalarını evliyalar edinerek “Biz bunlara yalnız bizi daha fazla Allah’a yaklaştırmaları için kulluk ediyoruz.” diyenlere gelince, Allah tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmünü verecektir. Şu bir gerçek ki Allah yalancı, inkarcı kişiyi doğru yola iletmez.

39- Zümer Suresi 3

Rabbinizden size indirilene uyun. O’ndan başka evliyaların ardına düşmeyin. Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz.

7- Araf Suresi 3

...::KAYNAK::..
YOK TARİKAT ŞÖYLE BÖYLE DİYENLER OKUSUN... EĞER TABİ KURAN'I KERİM'E İNANIYORLARSA... :goz:


bu ayetlerin mealini hangi alim yapmış : )
 
Kuran-ı KeRim DegistirİlmistiR... Masonlar Tarafından degistirilmistir
Cemalledin efgani -muhammed abduh -muhammed reşad



Eğer öyle bir sey olsaydı topkapı sarayında Hz. Osman'ın okudugu kitap oldugu yerde yeller eserdi..

Sen ecdadını ne sandın.

Böyle bir sey olur mu ? Yahudiler ancak kaşınıyorsan kaşırız diyor..

Yüce Allah ne diyor:' yahudileri , hristiyanları dost edinmeyin.onlar ancak birbirlerinin dostudurlar.'
Yüce Allah böyle diyorsa onun her dediğine inanman mı lazım.. Adam senin her geçen gün kuyunu kaza dursun , sen git onun dediğine inan. OLacak iş değil..

bu ayetlerin mealini hangi alim yapmış : )

Eğer Yüce Allah Resülünün hadis-i şerifinde dediği gibi 100 yılda bir alimi dini yenilemek için gönderiyorsa.. Fazla söze ne hacet..

Ben ne kadar sevsem de bir Bediüzzaman'ı bir bak bakalım o alimleden değil mi?

Eğer değil diyorsanız , İmam-ı Şafi , İmam-ıMalik , İmam-ı Ebu hanife ( İmam-ı AZam ) da inkar etmiş oluruz .. onlarda açıklayıp yorumlamışlar...
 
Eğer öyle bir sey olsaydı topkapı sarayında Hz. Osman'ın okudugu kitap oldugu yerde yeller eserdi..

Sen ecdadını ne sandın.

Böyle bir sey olur mu ? Yahudiler ancak kaşınıyorsan kaşırız diyor..

Yüce Allah ne diyor:' yahudileri , hristiyanları dost edinmeyin.onlar ancak birbirlerinin dostudurlar.'
Yüce Allah böyle diyorsa onun her dediğine inanman mı lazım.. Adam senin her geçen gün kuyunu kaza dursun , sen git onun dediğine inan. OLacak iş değil..



Eğer Yüce Allah Resülünün hadis-i şerifinde dediği gibi 100 yılda bir alimi dini yenilemek için gönderiyorsa.. Fazla söze ne hacet..

Ben ne kadar sevsem de bir Bediüzzaman'ı bir bak bakalım o alimleden değil mi?

Eğer değil diyorsanız , İmam-ı Şafi , İmam-ıMalik , İmam-ı Ebu hanife ( İmam-ı AZam ) da inkar etmiş oluruz .. onlarda açıklayıp yorumlamışlar...



kardeş haberin başlığını okursan hangi cemaat hangi meali kullanıyor anlamında ....
bende bu arkadaş konuya ithafen yazmış ama bir yerlerden meal koymuş bende nerenin meali die sordum ...
onlar bizim büyüklerimiz...onlar ALLAH dostları ...anladınmı dediklerimi ...
 
bu ayetlerin mealini hangi alim yapmış : )

meali kaynakta belli... diğer kaynaklarıda oku gör... ayrıca her yerde belli olan bi söz vardır kuran-ı kerimde... Yüce Tanrı Ne Demekte.. Benimle Aran'a Kimseyi Sokma Sadece Bana İnan Bana İbadet Et.. Bunlar Tanrının Görevlendirdiği Peygamberler Mi Onun Yolunda Gidiyorsun... Ayrıca Bu Tanrı'ya Şirk Koşmaktır Başka bişey Değildir..
 
not blues arkadaşım senin verdiğin örneklerin tümü hadis ve tüm hadisler sahih değildir.Hatta hz Ömer zamanında bu hadisleri üreten ebu hureyre adlı şahsı azarlamıştır.Dikkat edersen verdiğin hadislerde peygamber soyu olmalı diyor islamda peygamber soyundan gelenler alim olcak diye bir şart yokdur.tüm insanlar eşittir.Bu tip hadisler genelde arapların uydurmasıdır.Hatta okadar çok hadis uydurmuşlardırki siyasi görüşleri için bile hadisler çıkarmışlardır.Nedense türkiyedeki tüm cemaatçiler bu hadislere göre konuşur Kuran'a göre konuşmaz.Kuranda diyorki ben bu kitabı size anlayabilesiniz diye gönderdim aklınızı kullanın diyor.Benden başkasını kendinize alim etmeyin diyor.Ama hala siz şirke giriyorsunuz.Bırakın artık hoca efendileri saidi nursileri gidip türkçe kuran okuyun.okurkende dediğim siteyi okuyun.okuyunda görün bizi nasıl kandırmışlar yıllarca.

www.kurandakidin.net
 
meali kaynakta belli... diğer kaynaklarıda oku gör... ayrıca her yerde belli olan bi söz vardır kuran-ı kerimde... Yüce Tanrı Ne Demekte.. Benimle Aran'a Kimseyi Sokma Sadece Bana İnan Bana İbadet Et.. Bunlar Tanrının Görevlendirdiği Peygamberler Mi Onun Yolunda Gidiyorsun... Ayrıca Bu Tanrı'ya Şirk Koşmaktır Başka bişey Değildir..

ne diyorsun ben dediklerinden bişi anlamadım....
kalkmış bana dini yorum yapıyorsun fetva veriyorsun aklın sıra...
sen bir kere yaratıcıya ALLAH dahi demiyorsun bana türlü şeyler sıralıyorsun...neyse akşam akşam üzmeyelim....
 
yabancılar

KUR'AN DEĞİŞTİRİLMİŞ

HATTA YAKILMIŞTIR diyor


papazlar haklı mı?




şimdi şöyle bişey var

halife osman zamanında ve 2. mervan zamanında ku'an 2 kere yakılmıştır.

sebebi ise yazılan kur'an la aralarında bir karmaşa olmamasıdır.

benim aklıma bir soru geliyor.

2 tane aynı yazı kitap nasıl oluyor da birbiriyle çelişiyor.

ilginç değil mi?
 
şimdi şöyle bişey var

halife osman zamanında ve 2. mervan zamanında ku'an 2 kere yakılmıştır.

sebebi ise yazılan kur'an la aralarında bir karmaşa olmamasıdır.

benim aklıma bir soru geliyor.

2 tane aynı yazı kitap nasıl oluyor da birbiriyle çelişiyor.

ilginç değil mi?

Siz ikinize tavsiyemm öncelikle Kaynak kitapla MEAL arasındaki farkı örenin MEAL ne demek onuda öğrenin
ikincisi segmenin müslüman olmadığını daha önceden formda itiraf etmişti yane herhangi bir misyonerde olabilir sende inanmıyorsan kuran-a neye inandığını burda yaz bi zahmet tüm forum bilsin
diceksinki seni ilgilendirmez MÜSLÜMANLIĞA KURAN-I KERİME SALDIRDIKTAN SONRA ARTIK BENİ İLGİLENDİRİR VE SALDIRAN SİZ İKİNİZİN ASLINDA KİM VE NEYE İNANDIĞINIZI HANGİ DİNE VEYA ATEİST OLUP OLMADIĞINIZI BİLMEK İSTERİZ...
 
Boşuna mı ülkeyi tarikatlar yönetiyor diyoruz.

Haklısın...Masonluk bir tarikattir.Meclise bile adamlar izlerini bırakmışlar.Hatta bugün Beyoğlundaki mason locası Nuri Ziya sokağındadır ve "Nuri Ziya" şeytan demektir..

Yalnız birilerininin İslamla alıp veremedikleri olduğu için mason idaresini kabul ediyorlar ama bu memleketin asıl sahibi Müslümanların söz sahibi olmasına asla tahammülleri yok hatta nefret damarları kabarıyor..

Hani Hasan Hüseyin'in videoda dediği gibi:"Asker kalkmış diyor ki sizin PKK'lı olmanıza müsade ederiz ama şeriatçı olmanıza asla diyor"
 
Haklısın...Masonluk bir tarikattir.Meclise bile adamlar izlerini bırakmışlar.Hatta bugün Beyoğlundaki mason locası Nuri Ziya sokağındadır ve "Nuri Ziya" şeytan demektir..

Yalnız birilerininin İslamla alıp veremedikleri olduğu için mason idaresini kabul ediyorlar ama bu memleketin asıl sahibi Müslümanların söz sahibi olmasına asla tahammülleri yok hatta nefret damarları kabarıyor..

Hani Hasan Hüseyin'in videoda dediği gibi:"Asker kalkmış diyor ki sizin PKK'lı olmanıza müsade ederiz ama şeriatçı olmanıza asla diyor"

yoruma bak .. eğer o sevmediğin asker olmasa nelere müsade ederler...
 
yoruma bak .. eğer o sevmediğin asker olmasa nelere müsade ederler...

Askeri sevmediğimizi kim söyledi?

Ordu bizim,Mehmetçik bizim

Ama ordu içindeki Ergenekoncular bizim değil,polit bürolar bizim değil,masonlar bizim değil..
 
Askeri sevmediğimizi kim söyledi?

Ordu bizim,Mehmetçik bizim

Ama ordu içindeki Ergenekoncular bizim değil,polit bürolar bizim değil,masonlar bizim değil..

Haha... Akşam akşam yine güldürdünüz beni...

Bilmiyorsunuz yani Ergenekon'un koca bir yalan olduğunu ha, desteklediklerizin kendilerini kurtarmak için buldukları geçici bir çözüm olduğunu, profesörlerimizi nasıl utanmadan hapse attıklarını, yazık, çok yazık... Akp eskiden hırsızdı, laiklik, cumhuriyet düşmanıydı, aydın bir Türk kadını olan Türkan Saylan'ı öldürerek katil sıfatını da kazanmıştır. Daha çok insan öldürüp, seri katil sıfatını da alması yakındır...
 
Örnek Cübbeli Ahmet Hoca Kadınların Mayolu Giyinmesi Günahtır Cehhenemde Yanacaklar Diyor yan taraftan mayolu karıya bakıyor alayı bunların balon baştakiler gibi :goz:

Örnekler çoğaltılabilir İslam özgürlük dinidir tarikatlar baskıcıdır gerek yok bu kadar insanlarla uğraşmaya onlarıda bırakın kendi yolundan gitsin size zararı varsa söyle anlat .Bence CHP nin zararlarından bahsetsek daha menfaatli olur yada ADD yada Çağdaş eğitim vakfının bohtan işlem süreçlerinden.

meali kaynakta belli... diğer kaynaklarıda oku gör... ayrıca her yerde belli olan bi söz vardır kuran-ı kerimde... Yüce Tanrı Ne Demekte.. Benimle Aran'a Kimseyi Sokma Sadece Bana İnan Bana İbadet Et.. Bunlar Tanrının Görevlendirdiği Peygamberler Mi Onun Yolunda Gidiyorsun... Ayrıca Bu Tanrı'ya Şirk Koşmaktır Başka bişey Değildir..

yaw görende seni namazlı abdestli bişey sanacak .Söylediklerin gerçekten doğru tarikatlar işi şirke götürüyor ama bunu senden duymakta bana manidar geliyor .

Haha... Akşam akşam yine güldürdünüz beni...

Bilmiyorsunuz yani Ergenekon'un koca bir yalan olduğunu ha, desteklediklerizin kendilerini kurtarmak için buldukları geçici bir çözüm olduğunu, profesörlerimizi nasıl utanmadan hapse attıklarını, yazık, çok yazık... Akp eskiden hırsızdı, laiklik, cumhuriyet düşmanıydı, aydın bir Türk kadını olan Türkan Saylan'ı öldürerek katil sıfatını da kazanmıştır. Daha çok insan öldürüp, seri katil sıfatını da alması yakındır...

Sende bizi güldürüyosun bre cahil bu zamana kadar ülkenin ne halde olduğunu ya idrak edemedin yada yaşın küçük bilmiosun..Gerçekten komik duruma düşüyonuz yani tarih bilgin sıfır bari bunu gösterme sus adam sansınlar.
 
Örnekler çoğaltılabilir İslam özgürlük dinidir tarikatlar baskıcıdır gerek yok bu kadar insanlarla uğraşmaya onlarıda bırakın kendi yolundan gitsin size zararı varsa söyle anlat .Bence CHP nin zararlarından bahsetsek daha menfaatli olur yada ADD yada Çağdaş eğitim vakfının bohtan işlem süreçlerinden.



yaw görende seni namazlı abdestli bişey sanacak .Söylediklerin gerçekten doğru tarikatlar işi şirke götürüyor ama bunu senden duymakta bana manidar geliyor .



Sende bizi güldürüyosun bre cahil bu zamana kadar ülkenin ne halde olduğunu ya idrak edemedin yada yaşın küçük bilmiosun..Gerçekten komik duruma düşüyonuz yani tarih bilgin sıfır bari bunu gösterme sus adam sansınlar.

Dinime Küfreden Müslüman Olsa Ben Cevabımı Büyük Üstad Neyzen Tevfik'le vercem Sana..

Ne ararsın Tanrı ile aramda
Sen kimsin ki orucumu sorarsın
Hakikaten gözün yoksa haramda
Başı açığa niye türban sorarsın

Rakı, şarap içiyorsam sana ne
Yoksa sana bir zararım; içerim
İkimiz de gelsek kıldan köprüye
Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim

Esir iken mümkün müdür ibadet
Yatıp kalkıp Atatürk'e dua et
Senin gibi dürzülerin yüzünden
Dininden de soğuyacak bu millet

İşgaldeki hali sakın unutma
Atatürk'e dil uzatma sebepsiz
Sen anandan yine çıkardın amma
Baban kimdi bilemezdin şerefsiz..

nasıl bişey ya Cübbeli önce vaaz verecek bakmayın diye kendi bakacak ne güzel bişeymiş ya.. Hoca Yapar Ama Demi.. Hoca Peygamberdir Hoca Peygamberin Yolundadır.. :durdurun:durdurun:durdurun

11438.jpg


Bak Senin Yobaz Tarikatçı Ne diyor..

18 YAŞINDA GELİNLİK KIZLAR OKULA GİDER Mİ ?
Camilerin boş olduğunu dile getiren Cübbeli Ahmet, "Camilerimiz boş. İslami hassasiyetler zayıf. Adamın kendi işine, doğalgazına, elektriğine dokunduğunuz zaman, herkes itiraz ediyor. Öte yandan okullar 12 seneye çıksın deseler, herkes 'Çıksın' der. Bakın şimdi eğitim 9 yıla çıktı. 12 yaşa çıkartacağız diyorlar. Bundan haberiniz var mı? Yok. 18 yaşına kadar gelinlik kız çocukları nasıl gidecek bu okullara. Hangisinin midesi bunu alıyor. Bir tutam sakallı, sarıklı adamlar takva lalıfı kimseye bırakmıyor, bana da bırakmıyorlar. Fakat bu işlere sıra geldi mi 'Sen o işleri karıştırma' diyorlar. Ben bu işleri karıştıracağım"dedi.

"AVANAK OLURSANIZ ZORUNLU EĞİTİM 12 YAŞA ÇIKAR"
"Evliyanın başı efendi hazretleridir" diyen Cübbeli Ahmet Hoca, "Avanak olursanız zorunlu eğitim yaşını 12' ye de çıkartırlar. Bizim milletin maaşını biraz kes, benzini 3 ise 6 ya. Çocuklar 12 yıl okula mecburi gitsin de. 'Ehh gitsin ' der. Bu iş ahiretime dokunur mu ? Bunlar ahiretime zarar verir mi? Hiç bunları sormuyorsunuz. Ölçüleriniz ahirete göre değil. Değerleriniz bozulmuş, mizanlarınız yanlış tartıyor. Ayarlarınız kaçmış. Ölçünüz maddi menfaat olmuş. Uykuyu, koltuğu, saldalyeyi çok sevenler acaba arkalarında ne bırakıyorlar" diye konuştu.

http://www.sacitaslan.com/index.php?bab=haber&op=guncel&id=6003
 
Siz ikinize tavsiyemm öncelikle Kaynak kitapla MEAL arasındaki farkı örenin MEAL ne demek onuda öğrenin
ikincisi segmenin müslüman olmadığını daha önceden formda itiraf etmişti yane herhangi bir misyonerde olabilir sende inanmıyorsan kuran-a neye inandığını burda yaz bi zahmet tüm forum bilsin
diceksinki seni ilgilendirmez MÜSLÜMANLIĞA KURAN-I KERİME SALDIRDIKTAN SONRA ARTIK BENİ İLGİLENDİRİR VE SALDIRAN SİZ İKİNİZİN ASLINDA KİM VE NEYE İNANDIĞINIZI HANGİ DİNE VEYA ATEİST OLUP OLMADIĞINIZI BİLMEK İSTERİZ...




bendende sana tavsiye

saldırmayla görüş bildirme arasındaki farkı öğren

sonra benim ne demk istediğimi anlamaya çalış

ondan sonra yorum yap


kural yakılmış demek saldırı değildir

bunu ilk okulda din derslerinde öğretiyorlar herkese

eğer sen öğrenmediysen bi kendine bak o zaman



ve benim neye inandığıma gelince ben deistim

ne demek olduğunu merak ediyorsan 2 dakkanı verde araştır
 
bendende sana tavsiye

saldırmayla görüş bildirme arasındaki farkı öğren

sonra benim ne demk istediğimi anlamaya çalış

ondan sonra yorum yap


kural yakılmış demek saldırı değildir

bunu ilk okulda din derslerinde öğretiyorlar herkese

eğer sen öğrenmediysen bi kendine bak o zaman



ve benim neye inandığıma gelince ben deistim

ne demek olduğunu merak ediyorsan 2 dakkanı verde araştır

yakılmış demek saldırı değil zaten çelişiyor ve ilginç değilmi demek saldırı... o senin fikrin ... deistin ne olduğunu biliyoruz pekte farklı birşey beklmiyodum zaten Ama şunu unutma başkalırının senin inancın üzrine inandıkları (din,ahlak,peygamberler) kavramlar varken sen olmadığına inandığın bişi hakkında başkalarını yargılayamassın ...

hiç bişeye inanmamak bir hiçliktir.. yokluk varlığın yokluğu üzerine yorum yapamaz... ne kadar büyük bir dinki en çok yıpratılmaya çalışılan hep müslümanlık oluyor ateistler deistler hristiyanlar yahudiler saldırıyor... başkasının inanıp senin inanmadığın bir kavram üzerine yorum yapma hakkın yoktur çünkü zaten yok farzediyosun... bu şekilde kendini hakılı çıkaramassın inancım üzerinede spekülasyon yapamassın emin ol... sen otur köşende inanamamaya devam et... inananların önüne gölge olma yeter...
 
bendende sana tavsiye

saldırmayla görüş bildirme arasındaki farkı öğren

sonra benim ne demk istediğimi anlamaya çalış

ondan sonra yorum yap


kural yakılmış demek saldırı değildir

bunu ilk okulda din derslerinde öğretiyorlar herkese

eğer sen öğrenmediysen bi kendine bak o zaman



ve benim neye inandığıma gelince ben deistim

ne demek olduğunu merak ediyorsan 2 dakkanı verde araştır



Senin dediğin toplumlar helak olmaya mahkumdur.
Bakk komunistlerin başı Rusya ne oldu parçalandı. Adamlar kendi özlerine dönmeye çalışıyorlar..


Bir kere Kur'an-ı Kerimin yakıldı ancak araştırmacı ve işin erbabları araştırabilir...

Topkapı sarayında Hz.Osman'ın şehit edilirken okuduğu Kur'an orada.....

Peygamber Efendimiz doğduğunda hiç sönmeyen ateşiniz yerle bir oldu...

Allah indinde din İslamdır....

Sizler ve sizlerin ancak gideceği yer belli....

bendende sana tavsiye

saldırmayla görüş bildirme arasındaki farkı öğren

sonra benim ne demk istediğimi anlamaya çalış

ondan sonra yorum yap


kural yakılmış demek saldırı değildir

bunu ilk okulda din derslerinde öğretiyorlar herkese

eğer sen öğrenmediysen bi kendine bak o zaman



ve benim neye inandığıma gelince ben deistim

ne demek olduğunu merak ediyorsan 2 dakkanı verde araştır



Senin dediğin toplumlar helak olmaya mahkumdur.
Bakk komunistlerin başı Rusya ne oldu parçalandı. Adamlar kendi özlerine dönmeye çalışıyorlar..


Bir kere Kur'an-ı Kerim'in yakıldı iddani ancak araştırmacı ve işin erbabları araştırabilir...

Topkapı sarayında Hz.Osman'ın şehit edilirken okuduğu Kur'an orada.....

Peygamber Efendimiz doğduğunda hiç sönmeyen ateşiniz yerle bir oldu...

Allah indinde din İslamdır....

Sizler ve sizlerin ancak gideceği yer belli....
 
Geri
Üst