- Katılım
- 6 Mar 2007
- Mesajlar
- 5,674
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yöneticileri ve mensupları sürekli Türkiye Cumhuriyetini kuran parti olduklarını söyleyip övünürler. ‘Bu devleti bizim parti kurdu’ derler. Bu doğru mu? Tabi ki doğru değil. Bu devleti aziz Türk Milleti kurdu.
CHP’nin tarihî uzantısı Müdafa-i -Hukuk Cemiyeti, onun da örgütçüsü İttihat ve Terakki Partisi ağırlıklı kişilerdir. O halde. CHP’nin fikri temelleri İttihat ve Terakki Partisinin fikri temelleri ile hemen, hemen aynıdır. Atatürk öldükten sonra, hatta ölümünden de biraz önceleri, bu parti içindeki İsmet Paşa ekibi, CHP yi Atatürk’ e rağmen hatta onu tehditte ederek birazda komünizm ilkeleri ile de bezemiştir. O halde biraz daha açarsak, CHP, özellikle bu partiye yönetenlerin çoğunluğu, komünist ilkelerden dolayı din düşmanı, İttihat ve Terakki partisi felsefesinden dolayı da Milletten ve değerlerinden kopuk, elitlerin partisidir. Onu rahmetli Ecevit dahi halka yaklaştıramamıştır. Sonuçta Ecevit kendi partisini, Demokratik Sol Parti’yi kurmak zorunda kalmıştır.
CHP, 1950’den sonra kısa süreli iktidarları dışında sürekli ana muhalefettir. Muhalefet görevini de daima gerginlik ve slogansal söylemler üzerine kurmuştur. Bazı siyasilerin çokça dillendirdiği gibi, ülkeye 1950’den sonra bu güne kadar hiçbir çivi çakamamış olmalarıdır. Sürekli laf, laf… ‘Projeleriniz nerede?’ deyince, karşınıza hemen laiklik, cumhuriyet, ilke derler, arkasına da Atatürk’ü koyarlar. ‘Biz Cumhuriyetin ve laikliğin bekçisiyiz’ derler. Hatta bu bekçilik için her şeyi de mubah sayarlar. Anlatılır… 1960 ihtilalinden önce kamuoyuna gençlerin kıyma makinelerinde kıyıldığı söylemleri yayılır… CHP’de bir tahkikat komisyonu kurulur, Komisyon böyle bir şeyin olmadığı tespiti yapılır. Bu tespit İnönü’ye sunulur. İnönü bu tespitin kamuoyu ile paylaşılmamasını, kendilerinin muhalefet olduğunu, iktidara karşı yalanda olsa bir takım iddialarda bulunabileceklerini söyler. Yalan da olsa… CHP’ de bu muhalefet mantığı hâlâ devam ediyor. İddiaları yalan olsa, uygulamaları samimi olmasa da gerçekmiş gibi davranırlar. Ne dediler: ‘İrtica…’ Bu ülkede olmadığını bile bile ‘irtica!’ Ne yaptılar… Ergenekon her yere kon deyip, bu örgütü, yaptıklarını, basına yansıdığı kadarı ile cinayetlerini bildikleri halde, hatta halkımızın yüzde 70’inin de bu kanıyı taşımasına rağmen, bu örgütün bir amacının da hükümeti yıkmak olduğu için onu korumaya kalktılar. Bay Baykal, bu terör örgütünün avukatlığına soyundu. Çok yazık.
Bay Baykal, yıllardır bu ülkede başörtüsü yasağını savundu, bu yasağın kalkması için yapılan tüm çabaları CHP engelledi. Hatta 411 milletvekilinin oyu ile Anayasa’nın 10. ve 42. maddeleri değiştirilmiş, başörtüsü yasağı kaldırılmış olmasına rağmen CHP bunu Anayasa mahkemesinde iptal ettirmiştir. Oysa Bosna Savaşı sırasında Baykal, Bosnalı hanımlara başörtüsü dağıtmış, başörtüsünü hanımların namusu olarak nitelemişti. Ne oldu? ‘Bu çelişki niye?’ denip izah istendiğinde, bir sürü laga luga sözler… Özünde, bu partinin genlerinde olan din karşıtlığı ve din istismarcılığı…
Şimdi de yıllarca eleştirdiği, başörtüsü veya türban hatta çarşaflı hanımlara CHP rozeti takıp onları parti üyesi yaptı. Tam da ‘bu ne lahana, bu ne turşu’ hesabı… Baykal’a gerekçe sorulduğunda v erdiği cevap: ‘Çarşaf simge değil’ Tam da Baykal’lık bir cevap… Ne denir? Bugüne kadar ki CHP… Ve ‘çarşaf simge değil’ sözü…
Baykal samimi olabilir mi? Hiç sanmıyorum. Hiç… Bu davranış kamuoyunca ‘oy avcılığından başka bir gaye taşımıyor’ şeklinde yorumlanıyor. Bu yoruma ben de katılıyorum. Baykal samimi ise, çarşaf simge değilse, hodri meydan, TBMM orada, Bay Baykal… Başörtüsü yasağını kaldırıverin… ‘Üniversiteli kızlar da çarşaf giyebilir, başını örtebilir’ deyin, bitsin bu çile. Zaten bu çileyi kısa zamanda bitirirse CHP bitirir. Baykal Bey tarihe geçmek ister misiniz? Bu kızların duası sizi belki de cennete götürür. Yaşınız 70’in üzerinde. Hiç sanmıyorum ya… Ne dersiniz? Bitiriverin bu çileyi. Siz öyle isterseniz laikliğe de aykırı olmaz. Siz bilirsiniz… Bu yasak zaten kalkacak… Evet kalkacak… Az zaman kaldı. Siz bu işi yaparsanız, ülkemizdeki birçok gerginlik de bitecek. Bari sosyal yapımıza bir çivi çakın.
Mustafa KAPLAN-Hakimiyet/KONYA
KAYNAK
CHP’nin tarihî uzantısı Müdafa-i -Hukuk Cemiyeti, onun da örgütçüsü İttihat ve Terakki Partisi ağırlıklı kişilerdir. O halde. CHP’nin fikri temelleri İttihat ve Terakki Partisinin fikri temelleri ile hemen, hemen aynıdır. Atatürk öldükten sonra, hatta ölümünden de biraz önceleri, bu parti içindeki İsmet Paşa ekibi, CHP yi Atatürk’ e rağmen hatta onu tehditte ederek birazda komünizm ilkeleri ile de bezemiştir. O halde biraz daha açarsak, CHP, özellikle bu partiye yönetenlerin çoğunluğu, komünist ilkelerden dolayı din düşmanı, İttihat ve Terakki partisi felsefesinden dolayı da Milletten ve değerlerinden kopuk, elitlerin partisidir. Onu rahmetli Ecevit dahi halka yaklaştıramamıştır. Sonuçta Ecevit kendi partisini, Demokratik Sol Parti’yi kurmak zorunda kalmıştır.
CHP, 1950’den sonra kısa süreli iktidarları dışında sürekli ana muhalefettir. Muhalefet görevini de daima gerginlik ve slogansal söylemler üzerine kurmuştur. Bazı siyasilerin çokça dillendirdiği gibi, ülkeye 1950’den sonra bu güne kadar hiçbir çivi çakamamış olmalarıdır. Sürekli laf, laf… ‘Projeleriniz nerede?’ deyince, karşınıza hemen laiklik, cumhuriyet, ilke derler, arkasına da Atatürk’ü koyarlar. ‘Biz Cumhuriyetin ve laikliğin bekçisiyiz’ derler. Hatta bu bekçilik için her şeyi de mubah sayarlar. Anlatılır… 1960 ihtilalinden önce kamuoyuna gençlerin kıyma makinelerinde kıyıldığı söylemleri yayılır… CHP’de bir tahkikat komisyonu kurulur, Komisyon böyle bir şeyin olmadığı tespiti yapılır. Bu tespit İnönü’ye sunulur. İnönü bu tespitin kamuoyu ile paylaşılmamasını, kendilerinin muhalefet olduğunu, iktidara karşı yalanda olsa bir takım iddialarda bulunabileceklerini söyler. Yalan da olsa… CHP’ de bu muhalefet mantığı hâlâ devam ediyor. İddiaları yalan olsa, uygulamaları samimi olmasa da gerçekmiş gibi davranırlar. Ne dediler: ‘İrtica…’ Bu ülkede olmadığını bile bile ‘irtica!’ Ne yaptılar… Ergenekon her yere kon deyip, bu örgütü, yaptıklarını, basına yansıdığı kadarı ile cinayetlerini bildikleri halde, hatta halkımızın yüzde 70’inin de bu kanıyı taşımasına rağmen, bu örgütün bir amacının da hükümeti yıkmak olduğu için onu korumaya kalktılar. Bay Baykal, bu terör örgütünün avukatlığına soyundu. Çok yazık.
Bay Baykal, yıllardır bu ülkede başörtüsü yasağını savundu, bu yasağın kalkması için yapılan tüm çabaları CHP engelledi. Hatta 411 milletvekilinin oyu ile Anayasa’nın 10. ve 42. maddeleri değiştirilmiş, başörtüsü yasağı kaldırılmış olmasına rağmen CHP bunu Anayasa mahkemesinde iptal ettirmiştir. Oysa Bosna Savaşı sırasında Baykal, Bosnalı hanımlara başörtüsü dağıtmış, başörtüsünü hanımların namusu olarak nitelemişti. Ne oldu? ‘Bu çelişki niye?’ denip izah istendiğinde, bir sürü laga luga sözler… Özünde, bu partinin genlerinde olan din karşıtlığı ve din istismarcılığı…
Şimdi de yıllarca eleştirdiği, başörtüsü veya türban hatta çarşaflı hanımlara CHP rozeti takıp onları parti üyesi yaptı. Tam da ‘bu ne lahana, bu ne turşu’ hesabı… Baykal’a gerekçe sorulduğunda v erdiği cevap: ‘Çarşaf simge değil’ Tam da Baykal’lık bir cevap… Ne denir? Bugüne kadar ki CHP… Ve ‘çarşaf simge değil’ sözü…
Baykal samimi olabilir mi? Hiç sanmıyorum. Hiç… Bu davranış kamuoyunca ‘oy avcılığından başka bir gaye taşımıyor’ şeklinde yorumlanıyor. Bu yoruma ben de katılıyorum. Baykal samimi ise, çarşaf simge değilse, hodri meydan, TBMM orada, Bay Baykal… Başörtüsü yasağını kaldırıverin… ‘Üniversiteli kızlar da çarşaf giyebilir, başını örtebilir’ deyin, bitsin bu çile. Zaten bu çileyi kısa zamanda bitirirse CHP bitirir. Baykal Bey tarihe geçmek ister misiniz? Bu kızların duası sizi belki de cennete götürür. Yaşınız 70’in üzerinde. Hiç sanmıyorum ya… Ne dersiniz? Bitiriverin bu çileyi. Siz öyle isterseniz laikliğe de aykırı olmaz. Siz bilirsiniz… Bu yasak zaten kalkacak… Evet kalkacak… Az zaman kaldı. Siz bu işi yaparsanız, ülkemizdeki birçok gerginlik de bitecek. Bari sosyal yapımıza bir çivi çakın.
Mustafa KAPLAN-Hakimiyet/KONYA
KAYNAK