“Deliğe süpürülen adam”ın intihar eylemi
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:
“Deliğe süpürülen adam”ın intihar eylemi
Özetler:
• Tayyip Erdoğan, proje görevlisi olarak bağlı olduğu ABD’ye deliğe süpürülmeden önceki son hizmetini vermektedir.
• Operasyon doğrudan ABD makamları tarafından yürütülmektedir. Tayyip Erdoğan’lar, “ABD ile 2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşma” yaptığını itiraf eden Abdullah Gül’ler artık hiçbir inisiyatife sahip değildir.
• Bu girişim ABD ile AKP’nin ortak darbesi değil. Çünkü girişimin ordusu yok.
• ABD, Tayyip Erdoğan’ları, Türk Ordusu’nu kuşatma ve köşeye sıkıştırmada kullanıyor.
• ABD Ergenekon Operasyonu yoluyla Ordu’ya karşı büyük bir tahrikte bulunuyor. ABD, Türk Ordusu’nun sinirlerini bozmak istiyor.
• Şu an Türkiye bir AKP darbesiyle değil, AKP sonrasının sorunlarıyla yüz yüze gelmiştir.
• Bu koşullarda AKP sonrasındaki zorlukları yenecek başarılı bir hükümet kurmak, Türkiye için bir varlık sorunudur.
• Artık Türkiye, “deliğe süpürülecek adamlar”la yönetilemez. ABD’den dayatılan program ve hükümetlere teslim olmak, Türkiye’nin intihar eylemi olur.
• Büyük kışkırtmalarla karşı karşıya olan Türk Ordusu sinirlerine hakim olacak ve disiplinini koruyacaktır. Ordumuzun bu birikimi vardır; güveniyoruz.
• İşçi Partisi milletin güçlerinin birleştirilmesi ve bir Millî Hükümet seçeneğinin yaratılması için yapıcı tutumuyla örnek olacaktır. Her türlü zorluğu ve sorumluluğu omuzlamaya hazırız ve Türkiye’nin önünün açıldığı bir sürece girdiğimizi görüyoruz.
Nasıl terör örgütleri, bazı elemanlarına uyuşturucu hapı içirip beline bombaları sararak intihar eylemine yolluyor, Türkiyemiz’de 1 Temmuz 2008 sabahı yaşanan da budur.
“Deliğe süpürüldüğü” söylenen adam, adeta uyuşturucu hapı içmiş gibi beline bombaları sarıp intihar eyleminde bulundu. Daha doğrusu onu intihar eylemine ittiler.
Tayyip Erdoğan iktidarına uyuşturucu hapını içirten ABD’dir.
Tayyip Erdoğan’ın beline bombaları sardıran da, ABD’dir.
ABD, Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanı’nı kendisinden talep edildiği gibi, son defa “kullanıp” deliğe süpürmektedir.
SON HİZMET
Bu intihar eylemi, Türk milletine ve Türk Ordusu’na karşı gerçekleştiriliyor. Tayyip Erdoğan, proje görevlisi olarak bağlı olduğu ABD’ye deliğe süpürülmeden önceki son hizmetini vermektedir. Bu hizmet de, kuşkusuz Büyük Ortadoğu Projesi kapsamı içindedir; yani görev tanımına uygundur.
Tayyip Erdoğan, bir intihar eylemine itildiğini biliyor mu? Bunun bir önemi yok. Ancak O, bu eyleme mecburdu. Çünkü daha 1996 yılında ABD Büyükelçisi Abromowitz tarafından Türkiye’ye Başbakan yapılmak üzere seçilmişti. Kendisini “deliğe süpürme yetkisini” ABD’ye daha o zaman vermişti. Bu tür “seçilmiş” siyasetçi için, kullanım süresini kendisinin belirleme şansı yoktur.
OPERASYONUN BAŞINDA DOĞRUDAN ABD VAR
Ergenekon Operasyonu’nu Türkiye’deki AKP yönetimi yürütmüyor. Hiçbir karar yetkileri yoktur. Operasyon, doğrudan ABD makamları tarafından yürütülmektedir. Tayyip Erdoğan’lar, “ABD ile 2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşma” yaptığını itiraf eden Abdullah Gül’ler polis içine yuvalanan Fethullahçı Gladyo, artık hiçbir inisiyatife sahip değildir; Ankara’ya gelip Ergenekon Operasyonu için yerleşmiş bulunan CIA-Pentagon heyetinin kararlarını uygulamaktadırlar. İntihar eylemi yapılmaz, intihar eylemi yaptırılır.
ORDUSUZ DARBE OLMAZ
Peki ABD’nin amacı ne?
Planlar ve uygulamalar, AKP sonrasının iktidar hesaplarıyla ilgilidir.
Ordusuz iktidar olmaz.
Ordusuz darbe de yapılamaz.
ABD’nin Türkiye’de ordusu yok. O nedenle ne iktidar kurabiliyor; ne de darbe yapabiliyor.
Daha açık söyleyelim: Bu girişim ABD ile AKP’nin bir ortak girişimi, ortak darbesi değil. Çünkü girişimin ordusu yok.
ABD, Tayyip Erdoğan’ları, Türk Ordusu’nu kuşatma ve köşeye sıkıştırmada kullanıyor.
ABD, eğer darbe yapacaksa bunu AKP ile yapmayacak, ABD, bugünkü koşullarda, eğer Ordu’yu elinden gelir yenebilirse, Ordu’yu bölebilirse, Ordu’nun içinden unsurlar kazanabilirse yapabilecek. Şu anda böyle unsurlar yok, Ordu birlik halinde ve ABD’nin sorunu burada.
ORDUYA İÇ HATLARDAN KUŞATMA
ABD, Türkiye’yi AKP hükümeti aracılığıyla denetim altına alamadı; alamazdı. Ama şunu başardı, Ordu’yu yalnız Kuzey Irak üzerinden, yani dış hatlardan değil, iç hatlardan, hükümet mevzilerinden kuşattı. ABD, AKP iktidarı döneminde kalabalıklara hükmeden bir mafya-tarikat gücü oluşturdu. Dahası polis içindeki tarikatçı cuntayı geliştirdi ve Fethullahçı Gladyo’yu kurdu. Deniz Baykal’ın “AKP’nin Derin Devleti” dediği örgütlenme tamamlandı.
En az bunun kadar önemli: ABD, Türkiye’yi AKP iktidarı döneminde borç batağına sürükledi; Türkiye’nin ekonomik direnme olanaklarını yıprattı.
Türkiye’nin millî güçleri, bu ABD kuşatmasına Cumhuriyet’in yasallığıyla, AKP’yi kapatma davasıyla cevap verdiler ve çemberi yarmak için bir millî harekât başlattılar. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın olayı Cumhuriyet Devrimi ile karşıdevrim arasında bir hesaplaşma olarak saptaması, meselenin özüdür. Ya çember yarılacaktır; ya da Cumhuriyet boğulacaktır.
ORDU’YA BÜYÜK TAHRİK
Bu kritik durumda, ABD Ergenekon Operasyonu yoluyla Ordu’ya karşı büyük bir tahrikte bulunuyor. ABD, Türk Ordusu’nun sinirlerini bozmak istiyor. Ordu içinde kargaşalık yaratmak, disiplini bozmak, komuta kademesine güveni sarsmak; Ordu’yu hesapsız hareketlere kışkırtmak, ABD’nin taktik hedefleri olarak gözüküyor. Bunların hepsi AKP sonrası iktidarla ilgili hesaplardır.
AKP SONRASINI PLANLAMAK
Şu an Türkiye bir AKP darbesiyle değil, AKP sonrasının sorunlarıyla yüz yüze gelmiştir. ABD, bu tablodan yararlanarak Türkiye’nin üzerine üzerine gelmektedir.
Hızla derinleşen ekonomik kriz, ABD’ye tehdit olanakları veriyor. Bu kriz, artık Tayyip Erdoğan’ların sorunu değil. Onlar, Türkiye’yi yakmışlardır ve yıkılıp gidiyorlar. “Benden sonra tufan” hesabıyla bıraktıkları sorunlar, Türkiye’nin önüne yığılmaktadır.
AKP kapatılacak! Kapatılmazsa, Türkiye yıkıma gider. ABD bile, AKP’yi kurtarmaktan vazgeçmiştir. En azından bir kesimi… AKP’nin kapatılmasından sonra oluşturulacak yönetimden, AKP değil, millî güçler sorumlu olacaktır. Elbette halk, yeni yönetimin artı ve eksilerini, Atatürk Devrimi güçlerinin ve Ordu’nun hanesine yazacaktır. Bunu herkes biliyor. Bilmeyenler varsa öğrenmelidir. Muhalefet sorumsuzluğundan iktidar sorumluluğu ve yapıcılığına geçmek durumundayız!
Bu koşullarda AKP sonrasındaki zorlukları yenecek başarılı bir hükümet kurmak, Türkiye için bir varlık sorunudur.
Mesele, Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül’lerden kurtulmanın ötesinde, 12 Eylül’den bu yana uygulanan programdan kurtulmak ve Türkiye’yi Atatürk Devrimi temelinde yeniden kurmaktır.
TÜRKİYE ARTIK “DELİĞE SÜPÜRÜLECEK ADAMLAR” LA YÖNETİLEMEZ
Millî bağımsızlık olmadan demokrasi olmaz.
Türkiye, uzaktan kumandalı yönetim döneminden kurtulmak zorunda.
Artık Türkiye, “deliğe süpürülecek adamlar”la yönetilemez. ABD’den dayatılan program ve hükümetlere teslim olmak, Türkiye’nin intihar eylemi olur.
DARBE DEĞİL MİLLÎ HÜKÜMET
Millî güçler, AKP sonrasıyla ilgili olarak, yalnız ABD cephesinin plan ve seçeneklerini konuşuyor. Oysa AKP sonrasını planlamak, milletin meselesidir. Bir çözüm üretmek halka dayanan, halkı seferber edecek bir Millî Hükümet kurmak, günün görevidir.
Öncelikle belirtelim: Türkiye, askerî darbeyle bir yere varamaz. Millet ile Ordu’nun sımsıkı birleşmek zorunda olduğu dönemlerde darbe olmaz.
Önümüzdeki dönemin vazgeçilmezleri vardır:
1. Milletin güçleri, ABD ve AB’den gelen hükümet dayatmalarına karşı birleşip kendi seçeneğini oluşturacaktır. Bu birlik İstiklâl Savaşı değerleri üzerinde olacaktır.
2. AKP’nin iktidar dönemi yolsuzluklarının üzerine gidilecektir. Citibank’ın 3 milyar dolar vergi borcu silinirken alınan rüşvetler, haramzadelerin altına çekilen gemiciklerin kaynakları, örtülü ödeneklerin kullanılması, Fethullah Hoca’ların artık CIA’nın diline düşen 25 milyar dolarlık yağmalarının kaynağı ortaya çıkarılacaktır. Milletvekili dokunulmazlığı zırhıyla korunanlar, yağmanın hesabını verecektir.
3. Millî Hükümet bir Millî Direnme Ekonomisi inşa ederek kriz döneminin sorunlarını çözecek ve halkın geçimini ve refahını sağlayacaktır. İşçi Partisi’nin ürettiği program tartışılmalıdır.
4. Büyük kışkırtmalarla karşı karşıya olan Türk Ordusu sinirlerine hakim olacak ve disiplinini koruyacaktır. Ordumuzun bu birikimi vardır; güveniyoruz.
5. Milletimiz Ordusu’na sahip çıkacaktır. Millete de güveniyoruz.
Türkiye, bu zorluklardan Atatürk Devrimi rotasına girerek çıkacaktır.
İşçi Partisi, milletinin hizmetindedir; milletin güçlerinin birleştirilmesi ve bir Millî Hükümet seçeneğinin yaratılması için yapıcı tutumuyla örnek olacaktır. Her türlü zorluğu ve sorumluluğu omuzlamaya hazırız ve Türkiye’nin önünün açıldığı bir sürece girdiğimizi görüyoruz.
http://bizimgaste.blogspirit.com/archive/2008/07/04/“deliğe-supurulen-adam”ın-intihar-eylemi.html