Baston ile darbe...

Yargıya hukuka saygı diye bağıranlar simdi ne durumlara düşmüş görünce insan diyo ki demek kendisine yapılınca hukuk taraflı birilerinin güdümünde ama kendi istedigi gruplara kişilere yapılınca başlıyolar hemen hukuka saygınız yok yargı bagımsızdır falan fişmekan.

Güzel ülkem enfes Vatanımdan takiyecilik manzaraları seyret seyret ne hale geldiğimizi gör

Volkan.Uzmanlık alanınız takiyyeyi başkalarına yamamaya kalkma yemiyor.Sana baştan AKP kapatma davası ile Ergenekon soruşturması arasındaki anlayış, hukuk farklarını sıralarım şuraya,gerçi sende farkındasın ama işinize gelmiyor.Yemeyelim birbirimizi.
 
Volkan.Uzmanlık alanınız takiyyeyi başkalarına yamamaya kalkma yemiyor.Sana baştan AKP kapatma davası ile Ergenekon soruşturması arasındaki anlayış, hukuk farklarını sıralarım şuraya,gerçi sende farkındasın ama işinize gelmiyor.Yemeyelim birbirimizi.

yaw ne farkı abicim ikiside yargı tarafından yürütlüyor siz işinize gelmeyen davaları akp yaptırıyo diyosunuz söyle diyosunuz böyle diyosunuz en basit örneginden akp ye kapatma davası acılıyor gazete küpürlerinden eleştirilince yargıya saygınız yok bagımsız yargı diyosunuz ama seninle aynı görüştekiler olunca hiçte yargı bagımsız olmuyor bu celişkiler neden evet dediğin gibi birbirimizi yemeyelim herkes görüyor kimin ne oldugunu
ayrıca benim farkında oldugumun sende farkındasında işte kabullenmek zor oluyor her daim savundugum seyi tabiri dogruysa tükürdügünü yalamak kolay degil anlıyorum sizi bende sizinle aynı durumda olsam belki bende geri adım atmazdım o yüzden sizi anlayışla karsılıyorum
 
yaw ne farkı abicim ikiside yargı tarafından yürütlüyor siz işinize gelmeyen davaları akp yaptırıyo diyosunuz söyle diyosunuz böyle diyosunuz en basit örneginden akp ye kapatma davası acılıyor gazete küpürlerinden eleştirilince yargıya saygınız yok bagımsız yargı diyosunuz ama seninle aynı görüştekiler olunca hiçte yargı bagımsız olmuyor bu celişkiler neden evet dediğin gibi birbirimizi yemeyelim herkes görüyor kimin ne oldugunu
ayrıca benim farkında oldugumun sende farkındasında işte kabullenmek zor oluyor her daim savundugum seyi tabiri dogruysa tükürdügünü yalamak kolay degil anlıyorum sizi bende sizinle aynı durumda olsam belki bende geri adım atmazdım o yüzden sizi anlayışla karsılıyorum

volkan;Yukarıda Allah var ve merak etme ilahi adalet bir şekilde tecelli edecek fetulahının ihanetini dediğin gibi zaman gösterecek.zaten iki hukuki süreci bile süzemiyor böyle yanlı sonuçlar çıkartıyorsan seninle tartışmakta bir sonuç vermez.
 
Ergenokona inananlara bir soru sormak istiyorum :

Bu paşalar neden kopmutanken darbe yapmadılarda(emirlerinde onca asker ve silah varken) neden emekli olduktan sonra yapacaklardı?

Ve bu yaşlı kurtlar silahları olmadığı halde nasıl darbe yapacaklardı?Yumruklamı?

elinde silah yok oylemi kac adet el bombası ve muhımmat ele gecırıldı bu adamların emrındekı yerlerde. ve kac tane daha gızlı yerı vardır bunların sılahla dolu kımbılır.
 
volkan;Yukarıda Allah var ve merak etme ilahi adalet bir şekilde tecelli edecek fetulahının da sizlerin de ihanetini dediğin gibi zaman gösterecek.zaten iki hukuki süreci bile süzemiyor böyle yanlı sonuçlar çıkartıyorsan seninle tartışmakta bir sonuç vermez.

yavas general yavas agzında cıkanı kulagın duysun efendi beni burda hainlikle suclayamassın insanı zorla şirazeden cıkarmayın konusmayı tartısmayı bilmiyosanız susunda seviyesizliginiz ortaya cıkmasın tamınadıgın insanı hainlikle sucluyosun bu yaptıgın sınırı aştı..........
 
Ergenekon bir terör örgütüdür.
Dolaylı yada direkt bağlantısı olanlar derhal cezalarını çekmelidirler.


Geçen günkü abd konsolosluğuna yapılan saldırı ile ilgili olarak ergenekon terör örgütü kapsamında tutuklanan bir şahsın telefon konuşması sırasında dinlemeye takılan ifadeleri

Teknik takibe takılan konuşmasında Doç. Dr. Emin Gürses, "Beni alırlarsa içeriye, bilmiyorlar ki Amerikan ve İsrail Büyükelçiliklerini havaya uçurmak için bizimkiler her şeyi yapacak..."

Devamı
http://zaman.com.tr/haber.do?haberno=712886
 
bilmem kimin evinde silah var kimin evinde yok ya boş versenize iş adamının paşanın evinde silah çıksa ne yazar bomba çıksa ne yazar adamlar sanki kendilerimi gidip ülkeyi kargaşaya sokuyor eline tabancayı alıp sokakta onu bunu mu vuracaklar saçmalığa bak bunu kimlere yaptırdıkları belli hangi insanları ve çeteleri kullandıkları belli
 
Yargıya hukuka saygı diye bağıranlar simdi ne durumlara düşmüş görünce insan diyo ki demek kendisine yapılınca hukuk taraflı birilerinin güdümünde ama kendi istedigi gruplara kişilere yapılınca başlıyolar hemen hukuka saygınız yok yargı bagımsızdır falan fişmekan.

Güzel ülkem enfes Vatanımdan takiyecilik manzaraları seyret seyret ne hale geldiğimizi gör

yazdıklarına katılmakla beraber..

2 hafta önce.... yok google davası... yok savcıya bak bu savcı olabiliyosa bende savcı olmak istiyorum...anayasa mahkemesi chpnin elinde vs.dien arkadaşların şimdi yaşasın adalet die naraa atmalarıda çok ilginç =)

''Adalet topaldır, ağır yürür fakat gideceği yere er geç varır." Mirabeau
 
Yargıya hukuka saygı diye bağıranlar simdi ne durumlara düşmüş görünce insan diyo ki demek kendisine yapılınca hukuk taraflı birilerinin güdümünde ama kendi istedigi gruplara kişilere yapılınca başlıyolar hemen hukuka saygınız yok yargı bagımsızdır falan fişmekan.

Güzel ülkem enfes Vatanımdan takiyecilik manzaraları seyret seyret ne hale geldiğimizi gör

Aynaya baktın galiba?
 
Seçimle Gelen Seçimle Gitmeli !..


Necati DOĞRU




Bu başlıkla yazdığım belki de onuncu yazı.
Sürekli tekrarlıyorum; biliyorum, okurlarım arasında demokrasi elbisesinin bizim halkımıza “dar geldiğini, bedenleri sıktığını düşünecek olan” hemen hemen yoktur. Yine de yazıyorum.Şuna inanıyorum:

Halk geridir.
Eğitimsizdir.
Güce tapar.
Kaba kuvvete boyun eğer.
Paraya esir olur.
“Bu yüzden halkı, halka rağmen yönetmek gerekir” diyenler eğer varsa, haklı değildir.

Demokrasi yaşamalıdır.
Gelişmelidir.
Güçlenmelidir.
Seçimle gelenler.
Seçimle gitmelidir.

“Anayasa Mahkemesi AKP’yi kapatmayabilir” diye düşünüyorum.
Çünkü bugünün dünyasında “siyasi düşüncelerin, eğilimlerin, partiyi sahiplenmelerin”
Mahkemelerde yok olması, bitmesi söz konusu değil.

Düşünce mahkemede erimiyor.
Tersi oluyor.
Daha da güçleniyor.

Dünyada en yeni örneği yine biz yaşadık; “Kanlı mı olacak, kansız mı olacak ?” diyen
Erbakan’ın partisi Fazilet, mahkemece kapatıldı.
Erbakan’ın yanında siyaset öğrenmiş, pişmiş, onun en iyi öğrencileri olmuş
Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül-Bülent Arınç’ın kurduğu bugünkü AKP doğdu.



Hocalarını terk ettiler.
Tüm suçu ona yüklediler.
“Milli Görüşü bıraktık” diyerek döndüklerini açıkladılar.

Siyasi dönek oldular fakat son seçimlerde oyların yüzde 47’sini aldılar. AKP kapatılırsa “Seçim meydanlarında bizimle başedemeylenler yargı darbesi yaparak bizi indirdi” diyecekler. Yeni partilerini kuracaklar. Yeniden iktidar olacaklar. Türkiye zaman yitirecek. Bu yüzden en sağlıklı yol; halk, seçtiğini kendisi indirmeli. Partileri, liderleri, siyasi kadroları yüzde 10 barajın altına çekip halk kapatmalı.


Darbecilik ise zaten bitti.
Bütün dünyada ve ülkemizde “darbelere olan ihtiyaç” hemen hemen son buldu.
Darbe arayışları kıytırıklaştı, marjinalleşti. Fakat iktidar partisi AKP, “Anayasa Mahkemesi’nin kapatma isteğine misilleme olsun” diye 2003-2004 yılıllarında birkaç generalin zihinlerinden geçtiği ve “bir düşünce olarak” kaldığı anlaşılan darbe niyetlerini şimdi “Ergenekon” adı altında yeniden ısıtttı.


Bilgi kirletiliyor.
Kafalar karıştırılıyor.
Saptırma yapılıyor.

“Hatıra defterleri darbeciliğiyle” suçladıkları generalleri, emekli olduktan sonra da “darbe yapma girişimlerini” devam ettirmekle itham ediyorlar.
İktidara yakın gazete ve gazetecilere “gizli olması gereken” savcılık soruşturmalarını kasıtlı yorumlarla süsleyerek sızdırıyorlar.


Hukuk devletine uymayan.
İnsan haklarına uymayan.
Demokrasiye de sığmayan.
Tavırlar izlemekteyiz.

Darbecilikle suçlanan insanların önüne “ciddi bir iddianame koymaları” ve iddialara somut bilgi, belge, kanıt, şahit göstermeleri gerekiyor.
Seçimle gelenler.
Seçimle gitmeli.
Fakat seçimle gelenler; “olmamış darbenin temizlik işçiliğine soyunma zorlaması yaparak” demokrasinin bağımsız yargı ilkesini hançerlememeli. İddianameyi bekliyoruz.
 
“Deliğe süpürülen adam”ın intihar eylemi



İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:

“Deliğe süpürülen adam”ın intihar eylemi

Özetler:

• Tayyip Erdoğan, proje görevlisi olarak bağlı olduğu ABD’ye deliğe süpürülmeden önceki son hizmetini vermektedir.
• Operasyon doğrudan ABD makamları tarafından yürütülmektedir. Tayyip Erdoğan’lar, “ABD ile 2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşma” yaptığını itiraf eden Abdullah Gül’ler artık hiçbir inisiyatife sahip değildir.
• Bu girişim ABD ile AKP’nin ortak darbesi değil. Çünkü girişimin ordusu yok.
• ABD, Tayyip Erdoğan’ları, Türk Ordusu’nu kuşatma ve köşeye sıkıştırmada kullanıyor.
• ABD Ergenekon Operasyonu yoluyla Ordu’ya karşı büyük bir tahrikte bulunuyor. ABD, Türk Ordusu’nun sinirlerini bozmak istiyor.
• Şu an Türkiye bir AKP darbesiyle değil, AKP sonrasının sorunlarıyla yüz yüze gelmiştir.
• Bu koşullarda AKP sonrasındaki zorlukları yenecek başarılı bir hükümet kurmak, Türkiye için bir varlık sorunudur.
• Artık Türkiye, “deliğe süpürülecek adamlar”la yönetilemez. ABD’den dayatılan program ve hükümetlere teslim olmak, Türkiye’nin intihar eylemi olur.
• Büyük kışkırtmalarla karşı karşıya olan Türk Ordusu sinirlerine hakim olacak ve disiplinini koruyacaktır. Ordumuzun bu birikimi vardır; güveniyoruz.
• İşçi Partisi milletin güçlerinin birleştirilmesi ve bir Millî Hükümet seçeneğinin yaratılması için yapıcı tutumuyla örnek olacaktır. Her türlü zorluğu ve sorumluluğu omuzlamaya hazırız ve Türkiye’nin önünün açıldığı bir sürece girdiğimizi görüyoruz.
Nasıl terör örgütleri, bazı elemanlarına uyuşturucu hapı içirip beline bombaları sararak intihar eylemine yolluyor, Türkiyemiz’de 1 Temmuz 2008 sabahı yaşanan da budur.

“Deliğe süpürüldüğü” söylenen adam, adeta uyuşturucu hapı içmiş gibi beline bombaları sarıp intihar eyleminde bulundu. Daha doğrusu onu intihar eylemine ittiler.

Tayyip Erdoğan iktidarına uyuşturucu hapını içirten ABD’dir.

Tayyip Erdoğan’ın beline bombaları sardıran da, ABD’dir.

ABD, Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanı’nı kendisinden talep edildiği gibi, son defa “kullanıp” deliğe süpürmektedir.

SON HİZMET

Bu intihar eylemi, Türk milletine ve Türk Ordusu’na karşı gerçekleştiriliyor. Tayyip Erdoğan, proje görevlisi olarak bağlı olduğu ABD’ye deliğe süpürülmeden önceki son hizmetini vermektedir. Bu hizmet de, kuşkusuz Büyük Ortadoğu Projesi kapsamı içindedir; yani görev tanımına uygundur.

Tayyip Erdoğan, bir intihar eylemine itildiğini biliyor mu? Bunun bir önemi yok. Ancak O, bu eyleme mecburdu. Çünkü daha 1996 yılında ABD Büyükelçisi Abromowitz tarafından Türkiye’ye Başbakan yapılmak üzere seçilmişti. Kendisini “deliğe süpürme yetkisini” ABD’ye daha o zaman vermişti. Bu tür “seçilmiş” siyasetçi için, kullanım süresini kendisinin belirleme şansı yoktur.

OPERASYONUN BAŞINDA DOĞRUDAN ABD VAR

Ergenekon Operasyonu’nu Türkiye’deki AKP yönetimi yürütmüyor. Hiçbir karar yetkileri yoktur. Operasyon, doğrudan ABD makamları tarafından yürütülmektedir. Tayyip Erdoğan’lar, “ABD ile 2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşma” yaptığını itiraf eden Abdullah Gül’ler polis içine yuvalanan Fethullahçı Gladyo, artık hiçbir inisiyatife sahip değildir; Ankara’ya gelip Ergenekon Operasyonu için yerleşmiş bulunan CIA-Pentagon heyetinin kararlarını uygulamaktadırlar. İntihar eylemi yapılmaz, intihar eylemi yaptırılır.

ORDUSUZ DARBE OLMAZ

Peki ABD’nin amacı ne?

Planlar ve uygulamalar, AKP sonrasının iktidar hesaplarıyla ilgilidir.

Ordusuz iktidar olmaz.

Ordusuz darbe de yapılamaz.

ABD’nin Türkiye’de ordusu yok. O nedenle ne iktidar kurabiliyor; ne de darbe yapabiliyor.

Daha açık söyleyelim: Bu girişim ABD ile AKP’nin bir ortak girişimi, ortak darbesi değil. Çünkü girişimin ordusu yok.

ABD, Tayyip Erdoğan’ları, Türk Ordusu’nu kuşatma ve köşeye sıkıştırmada kullanıyor.

ABD, eğer darbe yapacaksa bunu AKP ile yapmayacak, ABD, bugünkü koşullarda, eğer Ordu’yu elinden gelir yenebilirse, Ordu’yu bölebilirse, Ordu’nun içinden unsurlar kazanabilirse yapabilecek. Şu anda böyle unsurlar yok, Ordu birlik halinde ve ABD’nin sorunu burada.

ORDUYA İÇ HATLARDAN KUŞATMA

ABD, Türkiye’yi AKP hükümeti aracılığıyla denetim altına alamadı; alamazdı. Ama şunu başardı, Ordu’yu yalnız Kuzey Irak üzerinden, yani dış hatlardan değil, iç hatlardan, hükümet mevzilerinden kuşattı. ABD, AKP iktidarı döneminde kalabalıklara hükmeden bir mafya-tarikat gücü oluşturdu. Dahası polis içindeki tarikatçı cuntayı geliştirdi ve Fethullahçı Gladyo’yu kurdu. Deniz Baykal’ın “AKP’nin Derin Devleti” dediği örgütlenme tamamlandı.

En az bunun kadar önemli: ABD, Türkiye’yi AKP iktidarı döneminde borç batağına sürükledi; Türkiye’nin ekonomik direnme olanaklarını yıprattı.

Türkiye’nin millî güçleri, bu ABD kuşatmasına Cumhuriyet’in yasallığıyla, AKP’yi kapatma davasıyla cevap verdiler ve çemberi yarmak için bir millî harekât başlattılar. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın olayı Cumhuriyet Devrimi ile karşıdevrim arasında bir hesaplaşma olarak saptaması, meselenin özüdür. Ya çember yarılacaktır; ya da Cumhuriyet boğulacaktır.

ORDU’YA BÜYÜK TAHRİK

Bu kritik durumda, ABD Ergenekon Operasyonu yoluyla Ordu’ya karşı büyük bir tahrikte bulunuyor. ABD, Türk Ordusu’nun sinirlerini bozmak istiyor. Ordu içinde kargaşalık yaratmak, disiplini bozmak, komuta kademesine güveni sarsmak; Ordu’yu hesapsız hareketlere kışkırtmak, ABD’nin taktik hedefleri olarak gözüküyor. Bunların hepsi AKP sonrası iktidarla ilgili hesaplardır.

AKP SONRASINI PLANLAMAK
Şu an Türkiye bir AKP darbesiyle değil, AKP sonrasının sorunlarıyla yüz yüze gelmiştir. ABD, bu tablodan yararlanarak Türkiye’nin üzerine üzerine gelmektedir.

Hızla derinleşen ekonomik kriz, ABD’ye tehdit olanakları veriyor. Bu kriz, artık Tayyip Erdoğan’ların sorunu değil. Onlar, Türkiye’yi yakmışlardır ve yıkılıp gidiyorlar. “Benden sonra tufan” hesabıyla bıraktıkları sorunlar, Türkiye’nin önüne yığılmaktadır.

AKP kapatılacak! Kapatılmazsa, Türkiye yıkıma gider. ABD bile, AKP’yi kurtarmaktan vazgeçmiştir. En azından bir kesimi… AKP’nin kapatılmasından sonra oluşturulacak yönetimden, AKP değil, millî güçler sorumlu olacaktır. Elbette halk, yeni yönetimin artı ve eksilerini, Atatürk Devrimi güçlerinin ve Ordu’nun hanesine yazacaktır. Bunu herkes biliyor. Bilmeyenler varsa öğrenmelidir. Muhalefet sorumsuzluğundan iktidar sorumluluğu ve yapıcılığına geçmek durumundayız!

Bu koşullarda AKP sonrasındaki zorlukları yenecek başarılı bir hükümet kurmak, Türkiye için bir varlık sorunudur.

Mesele, Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül’lerden kurtulmanın ötesinde, 12 Eylül’den bu yana uygulanan programdan kurtulmak ve Türkiye’yi Atatürk Devrimi temelinde yeniden kurmaktır.

TÜRKİYE ARTIK “DELİĞE SÜPÜRÜLECEK ADAMLAR” LA YÖNETİLEMEZ

Millî bağımsızlık olmadan demokrasi olmaz.

Türkiye, uzaktan kumandalı yönetim döneminden kurtulmak zorunda.

Artık Türkiye, “deliğe süpürülecek adamlar”la yönetilemez. ABD’den dayatılan program ve hükümetlere teslim olmak, Türkiye’nin intihar eylemi olur.

DARBE DEĞİL MİLLÎ HÜKÜMET

Millî güçler, AKP sonrasıyla ilgili olarak, yalnız ABD cephesinin plan ve seçeneklerini konuşuyor. Oysa AKP sonrasını planlamak, milletin meselesidir. Bir çözüm üretmek halka dayanan, halkı seferber edecek bir Millî Hükümet kurmak, günün görevidir.

Öncelikle belirtelim: Türkiye, askerî darbeyle bir yere varamaz. Millet ile Ordu’nun sımsıkı birleşmek zorunda olduğu dönemlerde darbe olmaz.

Önümüzdeki dönemin vazgeçilmezleri vardır:

1. Milletin güçleri, ABD ve AB’den gelen hükümet dayatmalarına karşı birleşip kendi seçeneğini oluşturacaktır. Bu birlik İstiklâl Savaşı değerleri üzerinde olacaktır.
2. AKP’nin iktidar dönemi yolsuzluklarının üzerine gidilecektir. Citibank’ın 3 milyar dolar vergi borcu silinirken alınan rüşvetler, haramzadelerin altına çekilen gemiciklerin kaynakları, örtülü ödeneklerin kullanılması, Fethullah Hoca’ların artık CIA’nın diline düşen 25 milyar dolarlık yağmalarının kaynağı ortaya çıkarılacaktır. Milletvekili dokunulmazlığı zırhıyla korunanlar, yağmanın hesabını verecektir.
3. Millî Hükümet bir Millî Direnme Ekonomisi inşa ederek kriz döneminin sorunlarını çözecek ve halkın geçimini ve refahını sağlayacaktır. İşçi Partisi’nin ürettiği program tartışılmalıdır.
4. Büyük kışkırtmalarla karşı karşıya olan Türk Ordusu sinirlerine hakim olacak ve disiplinini koruyacaktır. Ordumuzun bu birikimi vardır; güveniyoruz.
5. Milletimiz Ordusu’na sahip çıkacaktır. Millete de güveniyoruz.

Türkiye, bu zorluklardan Atatürk Devrimi rotasına girerek çıkacaktır.

İşçi Partisi, milletinin hizmetindedir; milletin güçlerinin birleştirilmesi ve bir Millî Hükümet seçeneğinin yaratılması için yapıcı tutumuyla örnek olacaktır. Her türlü zorluğu ve sorumluluğu omuzlamaya hazırız ve Türkiye’nin önünün açıldığı bir sürece girdiğimizi görüyoruz.
http://bizimgaste.blogspirit.com/archive/2008/07/04/“deliğe-supurulen-adam”ın-intihar-eylemi.html
 
Artık şu şahsiyeti Amerika degil biz delige süpürelim.

Vakti geldi. Adamlar kendi ayaklarıyla gittiler bizi delige süpürmeyin kullanın diye yalvardılar ABD'ye ama ABD'de kullandı ve kirletilmiş peçete olarak tuvalet çöp tenekesine atıyor şimdi.bunlarda Cumhuriyeti yıkma yolunda aldıkları yolu ve Kemalistlerin başına çuval geçirtilmesini yanlarına kar olarak görüyorlar.Görsünler bakalım.Yaradanlarının karşısına kirletilmiş tuvalet peçetesi olarak çıktıklarında farkına varacaklar gerçegin ama iş işten geçecek.
 
Geri
Üst