BBP de istifalar ardarda.

türk ocağı

serdengeçti
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
1,813
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Taceddin Dergahı
Büyük Birlik Partisinde Yalçınn Topçunun istifasıyla boşalan genel başkanlık makamını belirlemek amacıyla 3 temmuz 2011 tarihinde yapılan olağaüstü kongrede genel başkanlığa önceki divanın genel sekreteri Mustafa Desticinin seçilmesiyle, diğer aday Yavuz Ağıralioğlu taraftarları teker teker parti ve ocak yönetimlerinden istifa ediyorlar.

İstifa eden teşkilatlar:

B.B.P İSTANBUL'DAN İSTİFA EDENLERİ TEMSİLEN


YAŞAR SAYAN B.B.P KADIKÖY İLÇE BAŞKANI

SULTAN BARIŞ TERZİOĞLU B.B.P ÜMRANİYE İLÇE BAŞKAN YARDIMCISI

YAKUP KAPTAN B.B.P İSTANBUL İL YÖNETİCİSİ

CİHAN ŞANLI B.B.P İSTANBUL İL YÖNETİCİSİ

MUSTAFA ÖZLÜ B.B.P İSTANBUL İL YÖNETİCİSİ

AZEM KOÇ B.B.P İSTANBUL İL YÖNETİCİSİ

MEHMET ÖZER B.B.P İSTANBUL İL YÖNETİCİSİ

ORHAN YILMAZ B.B.P İSTANBUL İL YÖNETİCİSİ

KÜRŞAT AĞÇAY B.B.P İSTANBUL İL YÖNETİCİSİ

MACİT GÜL B.B.P İSTANBUL İL YÖNETİCİSİ

ERKAN GÜNEŞ B.B.P BAŞAKŞEHİR E.İLÇE BAŞKANI


KAMİL KARATAŞ B.B.P ÜMRANİYE İLÇE YÖNETİCİSİ

MECİT İSLAM TERZİOĞLU B.B.P ÜMRANİYE İLÇE YÖNETİCİSİ

NİZAMETTİN ÖZ B.B.P EYÜP BELEDİYE BAŞKAN ADAYI

MUSA AKKUZU B.B.P EYÜP MECLİS ÜYESİ ADAYI

MEHMET ŞAHİN B.B.P EYÜP MECLİS ÜYESİ ADAYI

GÜNGÖR GÖREL B.B.P EYÜP MECLİS ÜYESİ ADAYI

Bergama Alperen Ocakları İstifa Etti

ALPEREN OCAKLARI BURSA İL TEŞKİLATI TOPLUCA İSTİFA ETTİ


YALOVA ALPEREN OCAKLARI İSTİFA ETTİ

Kelkit Alperen Ocakları İstifa Etti

ERZİNCAN ALPEREN OCAKLARI İSTİFA ETTİ

HATAY-REYHANLI BBP VE ALPEREN OCAKLARI İSTİFA ETTİ.

Bayburt Ocak Başkanı İSTİFA ETTİ

BBP AMASYA MERKEZ İLÇE VE İL KADIN KOLLARI İSTİFA ETTİ

BBP ESKİ MKYK üYESİ HAYRULLAH ERASLAN İSTİFA ETTİ

B.B.P BURSA İL TEŞKİLATI VE İSTİFA ETTİ

B.B.P GAZİANTEP MİLLETVEKİLİ ADAYI HAYALİ KüçüK İSTİFA ETTİ

BBP Trabzon Of İlçe Başkan Yardımcısı Haşim AYKURT,

BBP Milas İlçe Başkanı Yüksel Orer, BBP'den istifa ettiğini açıkladı.

BBP Amasya Merkez Eski İlçe Başkanı ve Üst Kurul Delegesi Engin Keşoğlu BBP'den istifa etti.

Kaynak : Büyük Birlik Partisi'nde istifalar başladı...
 
3 Temmuz'da Mustafa Destici'nin BBP Genel Başkanlığına seçilmesinin ardından istifalar artarak devam ediyor. BBP Pendik İlçe Teşkilatı'nın Kurucu Üyeleri, Ocak Kurucu Başkanları ve hareketinin çeşitli kademelerinde görev almış bir çok isim BBP'den istifa ettiklerini duyurdu...





Büyük Birlik Partisi 5. Olağanüstü Kurultayının ardından bir istifada BBP Pendik İlçe Teşkiltanın 'Kurucu Üyeleri'nden geldi...





Aliekber ALKAN: BBB Pendik Kurucu Üyesi

Mehmet Fatih BOZOĞLU: BBP Pendik Kurucu Üyesi,

Şerafettin DEMİRCİ: BBP Pendik Kurucu Üyesi,

Alim BAŞUSLU: BBP Pendik Kurucu Üyesi

Sinan SANCAR: BBP Pendik Kurucu Üyesi,

Turgut BAYRAKTAR: BBP Pendik Kurucu Üyesi

Salih DEMİRCAN: BBP Pendik Gençlik Kolları E. Başkanı

Ercan İNCE: BBP Pendik E. Başkan Yardımcısı

Salih ÖZTÜRK: BBP Pendik E. Başkan Yardımcısı

Nurettin YÜCEL: BBP Pendik Üye

Rıza ALTAN: BBP Pendik Üye

Metin YILMAZ: BBP Pendik Üye

M. İkbal KARADENİZ: BBP Pendik Üye



Nizam-ı Alem ve Alperen Ocakları’nda üst düzey görev yapmış bir çok 'Kurucu ve Ocak' başkanları istifa etti.



Aliekber ALKAN: Pendik Nizam-ı Alem Ocakları Kurucu Başkanı

Asım KARACA: Kaynarca Nizam-ı Alem Ocakları Kurucu Başkanı

Nazmi AKSOY: Pendik Nizam-ı Alem Ocakları E. Başkanı

Mehmet Fatih BOZOĞLU: Kaynarca Nizam-ı Alem Ocakları E. Başkanı

Mustafa DAĞLAR: Kaynarca Nizam-ı Alem Ocakları E. Başkanı

Hüseyin ANGİN: Pendik Alperen Ocakları E. Başkanı

Yusuf ÖZAY: Kaynarca Nizam-ı Alem Ocakları E. Başkan Yardımcısı

Bayram YILMAZ: Pendik Alperen Ocakları E. Başkan Yardımcısı

Necip KARTAL: Kaynarca Nizam-ı Alem Ocakları E. Yöneticisi
 
BBP Trabzon İl Başkanı Fatih TERZİ görevinden istifa ettiğini açıkladı. İstifa dilekçesini BBP Genel Merkezine fax yoluyla ulaştırdığı öğrenildi.



Öte yandan Fatih Terzi’nin istifasının ardından Trabzon’da istifaların devam edebileceğini gelen bilgiler arasında…
 
FETTULLAHÇI başkan yaramadı herhalde

iktidara karşı
iktidardan yana muhalefet...........................
 
Chp ve Bbp kapatılmalı bence.İkisi de kurucularının yolundan gitmiyor.Onlar olmazsa Türkiyede boşluk oluşur derseniz,belki oluşabilir.Ama bu şekilde devam ederlerse kurucuları da zarar alacak.Atamın ruhu Chp'nin elinden çok çekti,o kesin mesela.Mhp'nin de lideri yok ama mecliste olması lazım.
 
BBP Trabzon Merkez İlçe Başkanı Yücel TAŞLI, Başkan Yardımcıları Erol Aydın, Hulya Dursun, Sezgin Aydın ve yönetimi toplu istifa etti.


BBP Trabzon İl Yönetimininden Mehmet Yılmaz ve Erol Yazıcıoğlu'da istifa etti...

stanbul Maltepe'de BBP ve Alperen Ocakları'nda aktif görev almış bir grup istifa ettiklerini açıkladılar.

BBP Maltepe İlçe Yönetici ve Maltepe Alperen Ocakları E. Başkanı Nurullah Altaylı

BBP Maltepe İlçe Yöneticisi ve Maltepe Alperen Ocakları E. Başkanı Mahsut Aynacı

Maltepe Alperen Ocakları E. Başkanı: Oğum Şimşek

Maltepe Alperen Ocakları E. Başkanı:Ayhan Cambel

Maltepe Alperen Ocakları E. Başkan Yardımcısı: Muhammed Bulut

Maltepe Alperen Ocakları E. Yöneticisi: Adem İlker

Maltepe Alperen Ocakları E. Yöneticisi Bahadır Aynacı

Maltepe Alperen Ocakları E. Yöneticis Murat Biber

BBP ve Alperen Ocakları'ndan istifa etti...
 
Son…



1980’li yıllar…



Ankara / Kocatepe’deki evimizin mutad misafiri Gâlip Erdem Ağabeyimiz. Kolası ve sigarası hazır edilmiş, hafızalarımızda yine derin izler bırakacak hasbî bir sohbetin içindeyiz… O vakitler sigara bu denli tü kaka edilmemiş, evimizin salonu duman dumana.. Çünkü sigarayı en güzel Gâlip Ağabey içiyor, durumdan mustarip olan yalnızca Aslan Atlı, o da pasif içiciliğe razı o gece..



Sohbetin konusu ne olabilir ki?



Yine “Alyuvarlar ve Akyuvarların Hikâyesi” yine “Benim Eugenie Grandetlerimin”in hikâyesi yine “Ülkücülerin” yine “Türk Milletinin” ve yine “Türk Devlet”inin hikâyesi…



Sohbetin harâretli bir yerinde yine hadsiz suâllerimden birini yöneltiyorum Gâlip Ağabey’e:



“Neden hâtıralarını yazmıyorsun, neden bunları gelecek nesillere bırakmıyorsun?”.



Yüzünden hiç eksik etmediği muzip tebesüümü ile gözlüğünün üstünden bakarak verdiği cevap oldukça kısa ve net:



“Oğlum, ellili yaşlara geldiğinizde siz yazarsınız…”.



Artık Gâlip Ağabey yok ve biz o yaşları tüketiyoruz, ama anladık ki “yazılmıyormuş”…



* * * * *



“BBP – 1992 – 2002” ve “BBP – 2002 – 2009” başlıklarıyla “belki” ilerleyen yıllarda BBP’nin geçmişine dâir mümkün mertebe sansürsüz değerlendirmeler yapacağız; “belki”..



“Belki…” diyorum, çünkü el kolay kolay kaleme gitmiyor, parmaklar hafızanın emrine girmiyor çoğunlukla ve bu ânlarda gâlip gelen hissiyât bir kalp sızısı eşliğinde vaz geçmek oluyor…



Fakat, BBP’nin mevcut hâline ve istikbâline dâir bu satırlar “son satırlar”dır…





* * * * *



Yıl 1987… MHP Dâvâsı’ndan büyük ve toplu tahliyelerin olduğu ilk günler..



Kızılay’da, Şerâfettin Yılmaz ve Gâlip Erdem riyâsetinde yürütülen MHP Dâvâsı’nın merkez hukuk bürosunun önü. Başbuğ Alparslan Türkeş Hukuk bürosunu ziyâret edecek… Kalabalık.. Büronun önüne Gâlip Erdem Ağabey ile birlikte geliyoruz.. Herkes orada.. Apartmanın girişinde birkaç genç var, bostancıbaşı vazifesiyle vazifelendirilmişler.. Gâlip Ağabey içeriye girmek üzere kapıya ilerlediğinde, kapıdaki gençlerin, “Başbuğun emri var, içeriye kimse alınmayacak” cevabıyla karşılaşıyoruz.. Gâlip Ağabey, ola ki çocuklar tanımıyordur diyerek, “Evlâdım, ben Gâlip Erdem..” diyor yalnızca, bizim bir şey söylememize engel olarak…



Uzun bir hikâyedir.. acınası..



Neticede “MHP Dâvâsı”nın müdafaa cenahındaki kahramanı Gâlip Erdem, o gün, yedi yıl boyunca kendini ülkücülerin savunmasına adayıp gece gündüz çalıştığı büroya alınmadı..



Konuyla alâkalı hiçbir şey söylemedi.. sitem etmedi.. Bu gibi durumlarda hep aynı şeyi söylerdi, o gün de aynı şeyi söyledi:



“Bizim reisin işleri böyledir…”.



* * * *



Bizim işlerimiz böyledir..



2 Temmuz 2011 günü BBP Genel Merkezinde adayların ve Hasan Çağlayan’ın da bulunduğu bir toplantıda kurultayın düzeniyle alâkalı görüşmelerde adayların konuşma sıralarından, konuşma sürelerine kadar mutabık kalınan maddelerden birisi de “tartışmalı da olsa” kurultay salonuna izleyicilerin, yani 19 sene BBP’ye gönül vermiş, emek vermiş, ter akıtmış BBP’lilerin de alınmasıydı, bu husuta da mutabakat yapılmıştı. Yani karşılıklı söz verilmişti.



Fakat genel merkez yöneticileri iki yıl boyunca sözü kelâm olarak ağızlarından değil def-i hacet olarak sarf ettikleri için, iki buçuk yıldır olduğu gibi verdikleri sözde durmadılar ve gece yarısı Emniyet Müdürlüğü’ne yazdıkları bir yazıyla “salona izleyici alınmaması ve bu hususta polisiye tedbirlerin alınması”nı talep eden bir yazı yazdılar… Salondaki emniyet âmiri yaptığı işin gârâbetinin farkında olarak, itirazlar karşısında bu yazıyı gösteriyordu.



Salonun önünde bildik sefil ve ayıplı manzaralar yaşandı ki, aslı sefil ve ayıplı durum zaten o salonun tercihi idi… Gerisi lâf-ı güzaftır…



Gerisi hiçbir siyâsî tahlili, analizi, tetkiki, tetebbuyu, değerlendirmeyi hak etmiyor…



Kongrenin neticesi de öyle…



Ne kabir siyâseti, ne merhum Muhsin Başkan’ın geride bıraktığı ailesinin kongreye yönelik delege üzerindeki duygu istismârı, ne kongre neticesi ile genel başkan seçilen ismin kürsüdeki meczup hâlleri, ne delegasyonun salonda âdeta fişi çekilmiş bir Çin malı robot gibi tepkisizliği, hiç ama hiç birisi siyâsî tahlili, analizi, tetkiki, tetebbuyu, değerlendirmeyi hak etmiyor…



* * * * *



Kim Genel Başkan seçildi biliyor musunuz?



Muhsin Yazıcıoğlu ve ecel arkadaşlarını taşıyan helikopterin Keş Dağları’nda düşmesi ve vefat etmeleriyle neticelenen kaza üzerindeki su-i kast şüpheleri veya en azından aramama/kurtarmama faaliyetlerindeki ihmaller(!)le alâkalı olarak BBP tüzel kişiliği adına Kahraman Maraş ve Malatya’da açılan dâvâların altına müşteki sıfatıyla ismini yazdırmak istemeyen ve ilgililere:



“Yalçın Başkan orada isminin yazılmasını istemiyor” diyen, işitilen bu cümlenin şaşkınlığıyla, “O zaman Genel Sekreter olarak sizin isminizi yazalım” dendiğinde ise “Hayır ben de ismimin orada yazılmasını uygun bulmuyorum” diyen bir kişi genel başkan seçilmiştir.



Yazacak çok şey var…



Ama bununla iktifâ ederek “son satırlarım”a son veriyorum..



Gerisi hiçbir siyâsî tahlili, analizi, tetkiki, tetebbuyu, değerlendirmeyi hak etmiyor…



Hayırlı olsun mu diyeceğiz?



Hayır, tabii ki demeyeceğiz, çünkü hayırlı bir tarafı yoktur ve artık bu satırların sâhibini alâkadar eden bir tek noktası bile yoktur…



O yapı terk olunmalıdır, terk ederken içeride kedinizi unuttuysanız dönüp kedinizi de almanız gereken bir yapıdır, kedinizi aldınız, kediniz oraya pislediyse dönüp kedinizin pisliğini de temizleyerek almanız gereken bir yapıdır.



Gerisi hiçbir siyâsî tahlili, analizi, tetkiki, tetebbuyu, değerlendirmeyi hak etmiyor…



Ves-selâm…

ADNAN İSLAMOĞULLARI
 
BBP DE ÜLKÜCÜLERİN YENİDEN ŞAHLANIŞI ADINA İRADE KOYAN, CEMAAT VE AKP KISKACINDAKİ PARTİYİ MİLLİ BİR BÜNYEYE KAVUŞTURMA AZMİNDEKİ "YAVUZ AĞIRALİOĞLU" MUHTEŞEM BİR KONGRE KONUŞMASI YAPMASINA RAĞMEN OMURGASIZ, İLKESİZ, YANAŞMA DELEGENİN YAVUZ AĞIRALİOĞLU VE ARKADAŞLARINI "ZAMAN" GAZETESİNE ERGENEKONCU DİYE TANITAN, PARTİNİN OYLARINI YÜZDE İKİBUÇUKTAN, BİNDE YEDİYE DÜŞÜREN ACİZ YÖNETİMİN ACİZ SEKRETERİ "MUSTAFA DESTİCİYİ" CAMİASINA GENEL BAŞKAN TAYİN ETTİKTEN SONRA SAYIN ADNAN İSLAMOĞULLARININ, KONGRENİN KAYBEDENİ ÜLKÜCÜ "YAVUZ AĞIRALİOĞLUNA" YAZMIŞ OLDUĞU TARİHİ NOTTUR:


“Mezar taşlarına keman çalınmaz” derdi C. MERİÇ

sen mezar taşlarına değil, vicdanlarına beton dökülmüş bir kalabalığa ruh üflemek ümidi ve gayretiyle kelâma haysiyet giydirdin.. haysiyyete bürünmüş o kelâm, mezar taşlarının üzerindeki harflerle ülfet edebilirdi, bu mümkündü, lâkin, vicdânını kiralamış, adâlet duygusu körelmiş, hâfızası silinmiş, hâtıraları pazarlanmış ve satılığa çıkarılmış bir kalabalık ile bir istinat noktası, bir ülfet noktası, bir rabıta kurman mümkün değildi..

kulakları tıkalı, kalpleri kapalı, iradeleri ise ipotek altına alınmış bir kalabalığın rey sandıklarından çıkan neticesi ile mağlûp oldun..

mağlubiyetlerle büyümüş bir hareketin son mağlûbusun.. mağlûbiyetlerle kenetlenmiş bir hareketin son mağlûbusun..

kötülüğe şah çektin.. ahlâksızlığa şah çektin.. liyâkatsizliğe şah çektin.. câhilliğe şah çektin..

ya o kalabalıkla birilikte gâlip olsaydın!!!

işte o zaman üzüntü hak olurdu.. işte o zaman omuzlarına yük olurdu o gâlibiyet..

üzüntü yok.. teessür yok.. esef yok.. öfke yok.. kızgınlık yok..

“ibtidâ sükût vardı” diyor ya şeyh gâlip, şimdi yalnızca sükût var..

mağlûbiyet silsilesindeki seleflerin Âkif, Ênver, Kuşçubaşı ve Muhsin Yazıcıoğlu…

kimi tercih ederdin?

Âkif’i, Ênver’i, Kuşçubaşı’nı ve Muhsin Yazıcıoğlu’nu mu ve muhteşem bir mâziyi mi?


yoksa, murdar bir hâli mi tercih ederdin?

mağlup olduğun yer kurumsal olarak artık bir insan çöplüğüdür..

ve son bir ümid hamlesinin tükendiği vakur bir vedânın muhatabıdır..

Allah’ın selâmı ve selâmeti üzerine olsun..

Allah hepimizin yardımcısı olsun..

ADNAN İSLAMOĞULLARI


-----------------------------------------------------------

ÜLKÜCÜ TÜRK GENÇLİĞİ OLARAK ŞEHİD LİDER MUHSİN YAZICIOĞLU İLE ŞEREFLİ BİR MÜCADELEYİ MİLLETİMİZ İÇİN VERDİĞİMİZ OCAĞIMIZDAN AYRILIYORUZ. YENİ NESLİN SOYLU İDEALİTLERİ KANSERLİ UZMUZU KESİP ATARAK, GELECEĞE DAHA GÜVENLİ VE KARARLI BİR ŞEKİLDE ADIM ATIYORUZ. RABBİM HAKKIMIZDA HAYIRLISI NASİP ETSİN. BÜYÜK TÜRK MİLLETİNİN EMRİNDEYİZ.
 
Yavuz AĞIRALİOĞLU istifa etti

Yavuz AĞIRALİOĞLU istifa etti





Büyük Birlik Hareketinin Lideri ve Genel Başkanımız Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatları sonrasında, BBP’nin yaşadığı iki buçuk yıllık siyâsî travma sürecinin nihâyetinde 3 Temmuz 2011 tarihinde gerçekleşen olağanüstü kurultay ve sonuçlarına dâir değerlendirmelerimi paylaşmak amacı ile bu açıklamayı yapmayı kendi üzerime vazife, arkadaşlarım adına da bir borç biliyorum.



Büyük Birlik Hareketinin siyâsî iddia ve kuruluş umdelerine, misyon ve mesuliyetlerine atıfla, hatırlatma ve ikazlarımızı ihtivâ eden siyâsî mücâdelemiz ve dahi hassasiyetlerimiz, BBP Kurultay Delegasyonunda müşterek bir hissiyât, ortak bir irâde ve tavır hâline gelmedi.. Delegasyonun zihinlerinde ve gönüllerinde bir karşılık bulmadı..



İki buçuk yıl süresince bıkmadan, usanmadan, yorulmadan:



Biz, “Kaza süreci ve sonrasında yaşanan siyâsî irâdesizliğe müdahale edemiyorsanız; hiç değilse teşekkürle, şükranla, iltifatla davranmayın” dedik.



Biz, “Muhsin Yazıcıoğlu’nun şahsı ve kabri üzerinden değil, sözü-ahlâkı ve irâdesinin bağlı olduğu inançtan tavır ve politika geliştirin” dedik.



Biz, “Referandum sürecinde, Muhsin Yazıcıoğlu’nun resimleri ve hâtırası ile AKP’nin siyâsî popülizmine âlet olmayın, “evet” deyin ama “evet”imiz ne AKP’nin siyâsî kuvveti, ne de muhalefetin çözümsüzlüğe bulaşmış acziyetine kuvvet olsun”, dedik.



Biz, “İktidara ve muhalefete yutkunmadan, korkmadan, hesap yapmadan, millet lehine söz söyleyebilecek olan yegâne kürsü Büyük Birlik Hareketinin kürsüsüdür, bu kürsünün vakarını Muhsin Yazıcıoğlu’nun, Mustafa Pehlivanoğlu’nun şiirlerini ve mektuplarını okuyarak temsil edeceğini iddia eden Başbakana karşılıksız bir çek olarak altın tepside sunmayın”, dedik.



Biz, “Açıklanan raporlardaki onca rezalete rağmen bir tane bürokratını bile fedâ edemeyen AKP irâdesizliğine bu şekilde teşne olmayın. BBP sözünü ok gibi kullananların ve milleti için en cesur kararları alabilenlerin partisidir; cesur olun ve hüküm cümleleri kurun”, dedik.



Biz, “Allah ve Resulü’nden başka hiçbir vazgeçilmezi ve tartışılmazı olmayacağını iddia ederek memleketin yönetimine tâlip olmuş Büyük Birlik Hareketinde bulunmuş, teri akmış, sözü olmuş, fedakârlık etmiş, emek vermiş herkesi kıymetli ve aziz bilin, sizden farklı düşünüyorlar diye arkadaşlarımızı ötekileştirmeyin”, dedik.



Biz, “Ya söz vermeyin ya da söz verdi iseniz öleceğinizi bilseniz tutun”, dedik.



Biz, “Büyük Birlik Hareketi sözünü namusu bilenlerin partisidir. Bu partiyi ve teşkilatlarını ayakta tutan bu ahlâktır, bu ahlâk kaybolursa yıkılırız”, dedik.



Biz, “Büyük Birlik Hareketini ittifak veya kontenjan beklentisine sokmayın, seçimlere hilâl ve gül amblemi ile girme irâdenizi ortaya koyun, adaylıklarınızı seçimden çok önce açıklayarak teşkilatlarınızı kararlılığınıza inandırın, aksi hâlde yüzde bir’leri göremez bir acziyete sebep olursunuz”, dedik.



Biz, “Muhalefete değil, iktidara vurarak siyâset yapmak lâzımdır, iktidar lokomotifine takılmış vagon görüntüsü teşkilatın çözülmesine sebep olur”, dedik.



Biz, “Büyük Birlik Hareketinin kurultay delegelerini Büyük Birlik Hareketinin hafızasına ve kuruluş iddialarına ahlâken bağlı insanlardan seçin. Kimi destekleyeceğinden çok, hareketin geleceğini öngörebilme vasfına sahip insanlardan oluşturun; aksi halde hareketin geleceğini BBP’li olmayanların belirleyeceği bir zafiyete sebep olursunuz” dedik.



Biz, “BBP’nin hangi iddia, hangi misyon, hangi gerekçelerle kurulduğunu; hangi yıl, hangi sebeple partileşme kararı aldığını dahi bilmeyen hafızasız bir delegasyonla ancak kendinizi seçtirirsiniz, millete umut olamazsınız”, dedik.



Biz, “Bir fikri iddianın müntesiplerine yakışan, şahısları konuşmak değil, fikrî meselelerin mütâlasına ve istişâresine göre hareket etmektir”, dedik.



Biz, “Millete umut olmak için yola çıkanlar, memleketin meselelerine hüccet sahibi insanlarla istişâre ederek karar verebilmeli ve irâdelerini buradan devşirebilmelidir”, dedik.



İşte bu ve buna benzer bütün hatırlatma, ikaz ve ihtarlarımızdır, 3 Temmuz 2011 günü Kurultay Delegasyonunda bir karşılık bulmayan.



Bu ikaz ve ihtarların karşılığında her türlü iftirânın, bühtanın, gıybetin, yalanın muhatabı olduk.



BBP, hareketimiz adına artık her hangi bir iyilik kırıntısının tecelli edebileceği bir çatı olmaktan çıkmıştır.



Bizim, Büyük Birlik Hareketinin Türkiye tasavvuruna sadık kalacağımıza verdiğimiz söz, benim ve dâvâ arkadaşlarımın namus sözüdür. Bu sözdür ki, Muhsin Yazıcıoğlu dâhil bütün Büyük Birlik Partililerin Türk Milletinden gördüğü itibarın sebebidir. BBP kinle, nefretle, iftira ile fitne ve bühtanla yönetilecek bir parti değildir. Bu kardeşiniz aynı câmia içerisinde bulunduğu arkadaşlarını birbirine iftira atarken görmektense bin defa kongre kaybetmeyi tercih eder.



Şeref ve izzet Allah’ındır, kime dilerse ona verir. Dün geçmiştir, yarın ne olacağımız meçhuldür. Teşkilat terbiyemiz ve siyâsî ahlâkımız bizi sadece bugünün mesuliyetiyle karşı karşıya bırakmaktadır. Yaptığımız her şey bir iyilik mücadelesi olarak bugün yapılması gerektiği için yapılmıştır. Geleceğin tasarrufu Allah’ındır.



Biz, önümüzdeki kurultay da dâhil olmak üzere, artık hiçbir siyâsî pozisyon ve genel başkanlık irâdesi içerisinde olmayacağız. Delege, oy, kazanılmış il kongreleri vs. bu manada BBP’ye dair her ne varsa biz orada yokuz.



Bir siyasi yapı olarak, BBP’nin bugünü ve yarını adına hiç bir tasavvur, tasarruf ve iradenin bizimle alakası yoktur artık.



Biz artık bundan sonra “Biz” olarak yolumuza devam edeceğiz.



“Biz”im yolumuz, “Biz” olarak kalmaya devam edeceğimiz bir mücadelenin yoludur. Bu yol nerede, hangi durakta ve hangi yapıda vücut bulur, buna zamanla karar vereceğiz. Ama iyililik ve kötülüğün savaşında iyiliğin yanında saf tutanlarla elbet bir iyilik çatısı altında safları sıklaştıracağız.



“Biz”, içinde yaşadığımız çatının isminden ve kimliğinden değil, inançlarımızdan ve ideallerimizden izzet, şeref ve itibar bulanlarız.



Bu iyilik ve doğruluk mücadelesinde sözü sözümüze, yüzü yüzümüze, nefesi nefesimize, irâdesi irâdemize, duası duamıza kavuşmuş bütün dâvâ arkadaşlarıma teşekkürü ve vefayı borç biliyorum.

Allah’a emânet olunuz.



Saygı ve sevgilerimle.



Kardeşiniz



Yavuz AĞIRALİOĞLU
 
Peki ne yapmak lazım ülkücülüğün türklüğün böyle ikinci sınıf olduğu ortamda gerçek bir alperen olan şehit başkanımız muhsin yazıcıoğlunun yolunu gösterdiği kuran ve sünnet ışığındaki bu mukkades ve kutlu dava yolunu yani ALPERENLİK davasını ve alperen gençliğini kimlerin eline bırakacağız .ozaman bu yolun reislerine ve liderlerine düşen görev bunlara tabiri caizsse ite köpeğe bırakmadan bir dernek çatısı altında tekrar buluşturmaları olmalı ben övünmek istemiyorum ama daha yeni doğan oğluma ALPEREN ismini verdim kimse kalmasada ben bu yolun NİZAM-I ALEM İLAHİ KELİMETULLAH davasını öğreterek ALLAH bana güç verdikçe öğreteceğim .
 
Bence BBP parti olmaktan çıkıp bir vakıfa dönüşsün
 
Muhsin Yazıcıoğlu Türk-İslam Davası uğruna şahadet şerbetini içmiş binlerce kahramandan biridir. Bu dava Muhsin Yazıcıoğlu ismi ile kaim değildir. Osmanlının son dönemleri ve cumhuriyet tarihimiz boyunca mutlaka kahraman liderlerin, türlü zorluk ve meşakkatle taşıdığı bu sancak, elbette bundan sonrada taşınacak ve dava az-çok, büyük-küçük ama mutlaka temsil edilecektir.

BBP ye gelince... Artık ismini bile anmak beyhudedir. Biz BBP yi keş dağında Muhsin Başkanla beraber gömdük. Muhsin Başkandan sonra geçen 2,5 yıl, BBP nin anlına kara lekedir. O talihsiz yılları yaşanmadı kabul ediyoruz. Ve siyasi hayatını kör topal devam ettirse de ettirmese de ölmüş biliyoruz, görmezden geliyoruz.

Bakınız Yavuz Başkanın açıklamasında şu cümle geçmektedir:

“Biz”im yolumuz, “Biz” olarak kalmaya devam edeceğimiz bir mücadelenin yoludur. Bu yol nerede, hangi durakta ve hangi yapıda vücut bulur, buna zamanla karar vereceğiz. Ama iyililik ve kötülüğün savaşında iyiliğin yanında saf tutanlarla elbet bir iyilik çatısı altında safları sıklaştıracağız.

Saflar belirginleşiyor, seksende darbeyle önü kesilen ve bir daha da ne kadar oy alırsa alsın, ne kadar mensup bulursa bulsun bir türlü ayağa kalkamayan ülkücü hareketin içerisinde bulunduğu durumdan doğan rahatsızlık had saffadadır.

Bu rahatsızlık elbette birgün patlama noktasına gelecek ve bir hayırlı hadiseye sebep olacaktır. Ümitvar olunuz. Haziranda MHP kongresi var. Ve öfkeli ülkücü kesim, Devlet Bahçeliyi o koltuktan indirip, MHP de ülkücü iradeyi hakim kılmak için son kozunu oynayacaktır. Eğer başarırlarsa hep beraber baba ocağında eski ihtişamlı günlere döneceğiz. Başaramazlarsa Allah büyüktür. MHP muhalifleriyle ortak bir dil geliştirileceğine inancım tamdır. Alırsak alırız alamazsak yenisini yaparız.

Her dem yeniden doğarız, bizden kim usanası?

Not: Yavuz Başkanın temsil makamı değilim, serdettiğim görüşler bana aittir. Yavuz Beyin konu hakkında tasarrufu nedir bilemem.
 
MHP deki temennine katılmakla beraber devlet bahçelinin ineceğini veya indireleceğini hiç bir şekilde düşünmüyorum.Çünkü devlet bahçeli partiyi tamamen eline geçirdi çünkü mhp nin üst kadrosunda geçmişi ülkücü olan pek bir insan kalmadı diye biliyorum.ama yavuz başkanın dediği gibi iylerle beraber olmak haksızlığa dur demek için illa bir parti şart değildir bencede arkadaşın dediği gibi bu yolun büyükleri (hem mhp hemde bbp) gerçek manadaki ülkücüleri alperenleri bir vakıf altında toplamak daha iyi bir fikir.benim kendi şahsi düşüncemde bu minval üzeredir
 
Geri
Üst