*Bir davada tanıklık etmesi için kürsüye yaşlı bir teyzeyi çağırırlar.**
Kadın yerine oturur ve davalının avukatı kadına yaklaşır...
- Bayan Jones... Beni tanıyor musunuz? Yaşlı teyze cevap
verir :
- Ah evet Bay Williams sizi çocukluğunuzdan beri tanıyorum.Siz taa o
zamanlar bile aileniz için tam bir baş belasıydınız. Sürekli yalan
söylüyorsunuz, karınızı komşunuzla aldatıyorsunuz, en yakınım
dediğiniz insanların arkasından konuşuyorsunuz, 2 dolar fazla kazanmak
için herkesi satarsınız...
Davalının avukatı başta olmak üzere bütün salon şok olur.
Adam ne yapacağını bilemez bir halde kadına tekrar sorar
- Peki Bayan Williams, ya karşı tarafın avukatını tanıyor
musunuz?
Kadın yine cevaplar :
- Elbette tanıyorum. Çocukluğunda ona dadılık yapmıştım..Tembel,
ödlek ve alkolik adamın tekidir.. Etrafında bir tek dostu yoktur ve herkes
onun hala geceleri altına kaçırdığını söylüyor.
..Yine herkes şokta.. Bütün salonu bir uğultu kaplar..
Hakim kürsüye tak tak tak vurup herkesi susturur ve her iki
tarafin avukatını da kürsüye çağırır ve ikisine de eğilmelerini
söyleyerek kulaklarına şunu fısıldar...
- Eğer bu kadına beni tanıyıp tanımadığını sorarsanız ikinizi
de harcarım.......*
....................................................................................
Mafya Babasi*
Mafya babası haraçlarını toplaması için yeni bir tetikçi buldu. Seçtiği adam
sağır ve dilsizdi. Çünkü baba, bu tetikçi yakalanırsa polise fazla bir şey
anlatması mümkün olamaz, diye düşünüyordu. Baba, bir gün ödemelerin
geciktiğini fark etti ve tetikçiyi odasına aldırttı, bir de işaret dilini
bilen tercüman buldular. Tercüman işaretle sordu:
"Para nerede?"
Sağır dilsiz işaretle yanıt verdi:
"Ne parası? Benim paradan maradan haberim yok. Neden bahsettiğinizi
anlamıyorum."
Tercüman tercüme etti:
- "Neden bahsettiğinizi anlamıyormuş."
Baba 38'liği koltuk altından çekip sağır dilsizin beynine dayadi:
- "Şimdi sor bakalım, para nerede."
Tercüman işaretle sordu:
- "Para nerede?"
Sağır-dilsiz kan ter içinde, işaretle yanıt verdi:
- "Şehir merkezindeki parkta, büyük heykelin oldugu kapıdan girince soldan
3. ağacın kovuğunda iki yüz bin dolar var."
- "Ne söyledi?" dedi Baba.
Tercüman yanıtladı:
- "Dedi ki, hâlâ neden bahsettiğinizi anlamıyormuş, ayrıca o tetiği çekmek
de biraz g.t istermiş."
*Kör Pilotlar *
Yolcular uçağın yanında otobüsten inmişler.Bavullarını gösteriyorlar. Bir
bakmışlar uçak şirketinin minibüsü yanlarında durmuş.İçinden kaptan pilotla,
yardımcı pilot inmişler.Yolcular fena halde şaşırmışlar.Nasıl
şaşırmasınlar.Kaptan pilotun elinde bir beyaz baston.Kolunda üç noktalı
bant.Yardımcı pilotun elinde bir köpek tasması.Tasmanin ucunda bir
köpek.Sağa sola çarparak öyle ilerliyorlar uçağa.Günlerden 1 Nisan değil
ama, "Şaka herhalde" demiş yolcular,doluşmuşlar uçağa.Uçak pistte hızla
ilerlemeye başlamış.Yolcuların gözleri camda.Uçak hızlanmış.Yolcular
endişelenmeye başlamışlar.Ucak daha hızlanmış.Pistin sonu hızla yaklaşmaya
başlamış.Uçak iyice hızlanmış.Bazı yolcular paniklemiş, dua etmeye
başlamışlar. Uçak son hıza ulaşmış.Bu arada pistin sonuna da ulaşmış.10
metre sonra betonun bitip çimlerin başladığını gören yolcular dehşet içinde
çığlığı basmışlar.Tam o anda da kaptan pilot levyeyi sonuna kadar
çekmiş.Uçak tam pist biterken tekerleklerini yerden kesmiş,
havalanmış.Kaptan pilot arkasına yaslanmış;derin bir nefes almış ve yardımcı
pilota dönmüş:
- Biliyor musun? Bir gün çığlık atmakta gecikecekler ve hep birlikte
öleceğiz.
..........................................................................................................................................
*IMF ve Çoban*
Çoban´ın biri dere kenarında koyunlarını otlatıyormuş. Tam o anda, yanına
bir Cherokee Jeep yanaşmış. Brioni gömlek, Cerruti ayakkabılar giyen,
Ray-Ban gözlüklü ve YSL kravatlı bir sürücü aşağıya inmiş ve çobana sormuş.
- Eğer kaç tane koyunun olduğunu bilirsem bana onlardan bir tanesini verir
misin?
Çoban bir adama birde koyunlarına bakmış,
- Tamam
diye cevap vermiş. Genç adam arabasını park etmiş, telefonunu bilgisayarına
bağlamış bir NASA sitesine girmiş, GPS´ini kullanarak yeri taramış, bir
database ve logaritma ile doldurulmuş 60 excel tablosunu açmış ve 150
sayfalık bir rapor basmış. Çobana dönmüş,
- Tam olarak 1586 adet koyunun var demiş. Çoban
- Doğru
diye cevap vermiş,
- Koyununu alabilirsin.
Genç adam koyunu almış ve jeep´inin arkasına koymuş. Bu sefer çoban genç
adama dönmüş,
- Eğer senin ne iş yaptığını bilirsem koyunumu geri verirmisin?
diye sormuş. Adam,
- Evet neden olmasın
diye yanıtlamış.
- Sen Dunya Bankasi´nda Danışmansın
demiş çoban. Adam sormuş,
- Nasıl oldu da bildin?.
Çoban
- Çok basit
diye cevap vermiş.
- Buraya çağrılmadan geldin, bu bir.. İkincisi benim bildiğim bir şeyi bana
söylemek için benden bir koyunumu istedin. Üçüncüsü yaptığın hiçbir şeyden
anlamıyorsun çünkü köpeğimi aldın!
Kadın yerine oturur ve davalının avukatı kadına yaklaşır...
- Bayan Jones... Beni tanıyor musunuz? Yaşlı teyze cevap
verir :
- Ah evet Bay Williams sizi çocukluğunuzdan beri tanıyorum.Siz taa o
zamanlar bile aileniz için tam bir baş belasıydınız. Sürekli yalan
söylüyorsunuz, karınızı komşunuzla aldatıyorsunuz, en yakınım
dediğiniz insanların arkasından konuşuyorsunuz, 2 dolar fazla kazanmak
için herkesi satarsınız...
Davalının avukatı başta olmak üzere bütün salon şok olur.
Adam ne yapacağını bilemez bir halde kadına tekrar sorar
- Peki Bayan Williams, ya karşı tarafın avukatını tanıyor
musunuz?
Kadın yine cevaplar :
- Elbette tanıyorum. Çocukluğunda ona dadılık yapmıştım..Tembel,
ödlek ve alkolik adamın tekidir.. Etrafında bir tek dostu yoktur ve herkes
onun hala geceleri altına kaçırdığını söylüyor.
..Yine herkes şokta.. Bütün salonu bir uğultu kaplar..
Hakim kürsüye tak tak tak vurup herkesi susturur ve her iki
tarafin avukatını da kürsüye çağırır ve ikisine de eğilmelerini
söyleyerek kulaklarına şunu fısıldar...
- Eğer bu kadına beni tanıyıp tanımadığını sorarsanız ikinizi
de harcarım.......*
....................................................................................
Mafya Babasi*
Mafya babası haraçlarını toplaması için yeni bir tetikçi buldu. Seçtiği adam
sağır ve dilsizdi. Çünkü baba, bu tetikçi yakalanırsa polise fazla bir şey
anlatması mümkün olamaz, diye düşünüyordu. Baba, bir gün ödemelerin
geciktiğini fark etti ve tetikçiyi odasına aldırttı, bir de işaret dilini
bilen tercüman buldular. Tercüman işaretle sordu:
"Para nerede?"
Sağır dilsiz işaretle yanıt verdi:
"Ne parası? Benim paradan maradan haberim yok. Neden bahsettiğinizi
anlamıyorum."
Tercüman tercüme etti:
- "Neden bahsettiğinizi anlamıyormuş."
Baba 38'liği koltuk altından çekip sağır dilsizin beynine dayadi:
- "Şimdi sor bakalım, para nerede."
Tercüman işaretle sordu:
- "Para nerede?"
Sağır-dilsiz kan ter içinde, işaretle yanıt verdi:
- "Şehir merkezindeki parkta, büyük heykelin oldugu kapıdan girince soldan
3. ağacın kovuğunda iki yüz bin dolar var."
- "Ne söyledi?" dedi Baba.
Tercüman yanıtladı:
- "Dedi ki, hâlâ neden bahsettiğinizi anlamıyormuş, ayrıca o tetiği çekmek
de biraz g.t istermiş."
*Kör Pilotlar *
Yolcular uçağın yanında otobüsten inmişler.Bavullarını gösteriyorlar. Bir
bakmışlar uçak şirketinin minibüsü yanlarında durmuş.İçinden kaptan pilotla,
yardımcı pilot inmişler.Yolcular fena halde şaşırmışlar.Nasıl
şaşırmasınlar.Kaptan pilotun elinde bir beyaz baston.Kolunda üç noktalı
bant.Yardımcı pilotun elinde bir köpek tasması.Tasmanin ucunda bir
köpek.Sağa sola çarparak öyle ilerliyorlar uçağa.Günlerden 1 Nisan değil
ama, "Şaka herhalde" demiş yolcular,doluşmuşlar uçağa.Uçak pistte hızla
ilerlemeye başlamış.Yolcuların gözleri camda.Uçak hızlanmış.Yolcular
endişelenmeye başlamışlar.Ucak daha hızlanmış.Pistin sonu hızla yaklaşmaya
başlamış.Uçak iyice hızlanmış.Bazı yolcular paniklemiş, dua etmeye
başlamışlar. Uçak son hıza ulaşmış.Bu arada pistin sonuna da ulaşmış.10
metre sonra betonun bitip çimlerin başladığını gören yolcular dehşet içinde
çığlığı basmışlar.Tam o anda da kaptan pilot levyeyi sonuna kadar
çekmiş.Uçak tam pist biterken tekerleklerini yerden kesmiş,
havalanmış.Kaptan pilot arkasına yaslanmış;derin bir nefes almış ve yardımcı
pilota dönmüş:
- Biliyor musun? Bir gün çığlık atmakta gecikecekler ve hep birlikte
öleceğiz.
..........................................................................................................................................
*IMF ve Çoban*
Çoban´ın biri dere kenarında koyunlarını otlatıyormuş. Tam o anda, yanına
bir Cherokee Jeep yanaşmış. Brioni gömlek, Cerruti ayakkabılar giyen,
Ray-Ban gözlüklü ve YSL kravatlı bir sürücü aşağıya inmiş ve çobana sormuş.
- Eğer kaç tane koyunun olduğunu bilirsem bana onlardan bir tanesini verir
misin?
Çoban bir adama birde koyunlarına bakmış,
- Tamam
diye cevap vermiş. Genç adam arabasını park etmiş, telefonunu bilgisayarına
bağlamış bir NASA sitesine girmiş, GPS´ini kullanarak yeri taramış, bir
database ve logaritma ile doldurulmuş 60 excel tablosunu açmış ve 150
sayfalık bir rapor basmış. Çobana dönmüş,
- Tam olarak 1586 adet koyunun var demiş. Çoban
- Doğru
diye cevap vermiş,
- Koyununu alabilirsin.
Genç adam koyunu almış ve jeep´inin arkasına koymuş. Bu sefer çoban genç
adama dönmüş,
- Eğer senin ne iş yaptığını bilirsem koyunumu geri verirmisin?
diye sormuş. Adam,
- Evet neden olmasın
diye yanıtlamış.
- Sen Dunya Bankasi´nda Danışmansın
demiş çoban. Adam sormuş,
- Nasıl oldu da bildin?.
Çoban
- Çok basit
diye cevap vermiş.
- Buraya çağrılmadan geldin, bu bir.. İkincisi benim bildiğim bir şeyi bana
söylemek için benden bir koyunumu istedin. Üçüncüsü yaptığın hiçbir şeyden
anlamıyorsun çünkü köpeğimi aldın!