Bir çocuk adam gibi öldü, İsrail bizim sayemizde OECD üyesi oldu… Açıklasın başbakan!

MG_eVİL

New member
Katılım
20 May 2008
Mesajlar
3,623
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Sevsenizde sevmesenizde sonuna kadar Atatürk ve fi
Bir çocuk adam gibi öldü, İsrail bizim sayemizde OECD üyesi oldu… Açıklasın başbakan!

Bir rüyadan uyanmış gibi olduk. Kâbuslarla dolu bu rüya, düşmanın bildiğimiz yüzüyle yüzleştirdi bizi, çirkinliklerini zaten biliyorduk, önemli olan tarafı dünyaya da anlatmaktı, göstermekti çirkeflilerini… Bildirdik hadlerini…

Büyük başarı sağladı İHH yetkilileri ve aktivistler… Kâbus bitmedi.

Türkiye bu olayda gerekli tepkisini gösteremedi… bunun sebebi nedir? OECD meselesi olmasın…

DAVOS "FOS" ÇIKTI... BAŞBAKAN İSRAİL'İ VETO EDEMEDİ...

Ve İsrail OECD'ye kabul edildi! Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı, tüm engelleme çabalarına
rağmen İsrail'i üyeliğe aldı, Türkiye veto etmedi. Pazartesi, 10 Mayıs 2010 17.14 İsrail, Estonya ve Slovenya'nın dünyanın önde gelen 31 ekonomisinin bulunduğu Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü OECD'ye üyelikleri kabul edildi. Diplomatik kaynaklara dayandırılan bir habere göre, üç ülkenin katılımını resmi olarak onaylayan OECD'nin, bu kararı açıklaması bekleniyor. İsrail, Estonya ve Slovenya'nın dünyanın önde gelen 31 ekonomisinin bulunduğu birliğe katılımının 27 Mayıs'ta Paris'te düzenlenen resmi törenle hayata geçti, bu demektir ki Filistin’e ilk kurşun İsrail’in Mavi Özgürlük gemilerimize kurşun yağdırmasından evvel Başbakan Tayip Erdoğan tarafından sıkılmıştır.

31 üyeli teşkilattan yapılan açıklamada, söz konusu üç ülkeyle birlikte teşkilatın daha "çoğulcu ve şeffaf hale geleceği" iddia edilmişti. OECD'ye girmek için üç yıldır çaba gösteren İsrail'in üyeliğinin veto edilmesi için kampanya başlatan Filistinliler ve insan hakları örgütleri, İsrail'in Batı Şeria'yı işgal etmesi ve Arap vatandaşlarına karşı ayrımcılık uygulamasının OECD taahhütlerine aykırı olduğunu
belirtiyordu. Davos'taki çıkışıyla hatırlanan Türkiye ise, tüm çağrılara rağmen bu üyeliği veto etmedi.
Büyük bir zafer havasındaki İsrailli yetkililer, ülkenin OECD'ye katılımının ardından uluslararası kredi notunun artacağını ve ülkenin daha fazla yatırım çekeceğini ifade etmişlerdi, teşekkürlerini ifade ediş biçimleri de zaten malumunuzdur!

İsrail Maliye Bakanı Yuval Steinitz, OECD üyeliğinin ülkesi için 'tarihi bir başarı' olduğunu söyledi.
Filistinlilerin ve insan hakları kuruluşlarının, merkezi Paris'te bulunan OECD önünde kararı protesto etmek amacıyla gösteri yapmayı planladığı belirtiliyor. Filistinlileri kim üzdüyse hala üzmeye devam ediliyorlar… Artık kimse oyun oynamasın…

Evet, ne yazık ki Başbakan "One minute" diyemedi!

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD), Filistinlilerin lobi çalışmalarına rağmen İsrail'i üyeliğe davet etti. OECD'nin Paris'teki merkezinden yapılan yazılı açıklamada Estonya ve Slovenya ile birlikte İsrail'in de üyeliğe kabul edildiği belirtildi. 31 üyeli teşkilattan yapılan açıklamada, söz konusu üç ülkeyle birlikte teşkilatın daha çoğulcu ve şeffaf hale geleceği belirtildi. İsrail Maliye Bakanı Yuval Steinitz, OECD üyeliğinin ülkesi için 'tarihi bir başarı'olduğunu söylen İsrail bakanına yaptıkları bu saldırılı teşekkürden dolayı, en azından tüm bağları koparmanın vaktinin geldiğini düşünüyorum…

Aralarında Türkiye’nin de olduğu üyelerin kabul ettiği İsrail, OECD'ye girmek için üç yıldır çaba gösteriyordu. Üye ülkelerden sadece 1 tanesinin bile reddetmesi, İsrail’in OECD'ye alınmamasına yetiyordu.

Ve OECD'de tek Müslüman ülke Türkiye

Filistinliler, İsrail'in Batı Şeria'yı işgal etmesi ve Arap vatandaşlarına karşı ayrımcılık uygulamasının OECD taahhütlerine aykırı olduğunu savunuyordu. Bu konuda Tayip Erdoğan’ı uyaran siyasetçi ise Numan Kurtulmuş'du. Fakat ne yazık ki Kurtulmuş'un "one minute" beklentisi havada kaldı. Paris'teki oylamadan hemen önce; Türkiye'nin, İsrail'in OECD'ye üyeliğini destekleyeceği yönünde işaretler aldığını söyleyen SP Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, AKP'ye "veto edin” çağrısında bulunmuştu. Kurtulmuş, "Bunu yaparsanız ONE MİNUTE'nin tiyatral bir görüntüden ibaret olduğu ortaya çıkar. Hükümet bu samimiyet sınavını kaybederse milletimiz üzülür ama sonunda üzer, AKP'nin defterini dürer" demişti.

Gerçek hayatta oyunlar kuralına göre oynanır… Oyunlarına devam eden siyasilerin kurallarını bozan bir kural kısmen gerçekleşmiş oldu…
Varsın onlar hayâsızca yalanlarına devam etsinler, Mavi Marmara gemisinin amacını manipüle etmek için PKK ve Hamas’ı bir tutsunlar, nasıl oynaması gerektiğini söyleyen sözüm ona liderlerinin ellerini eteklerini öpmeye devam etsinler. Şaklaban zihniyetler düzmece rollerini ne hikmetse devam ettiriyorlar, fakat bu kez sadece kendilerini kandırıyorlar…

Mavi Özgürlük filosunda yaşadığımız kâbusun etkisi sürdükçe, gerçekler tokat gibi yalancıların suratlarında patlamaya devam edecektir. Kâbus bitmedi… Bunu en iyi o kâbusu yaşayanlar bilir…

Çünkü onların ellerinde hala kanın kokusu var. Üstelik yaşadıkları zorlu bir yolculuğun yorgunluğuydu... Bu yorgunluk ancak hedefe varıldığı zaman atlatılacak cinsten bir yorgunluk. Filistin de yardım bekleyen o insanların yaşadıkları ne ile ifade edilebilir ki?

“Gazze’de insanlar denize bakmaya devam ediyorlar, onları en iyi ben anlarım…” diyen Emira Albayrak, Bosna savaşını yaşayan biri olarak böyle ifade ediyordu.

Hayal kırıklığı… Beklemek… Bunları hangi kelimelerle ifade edebiliriz ki? Biz hiç ekmek bekledik mi, açlıktan kıvranarak yemek yerine kurşun yedik mi, barut kokusu nedir biliyor muyuz? Anlamamız mümkün değil, ancak tahayyül edebiliyoruz... işte bunları da mavi özgürlük aktivistleri anlar ancak… Yaşayan bilir…

Filistinlilerin umutları, hayalleri, beklentileri, onlar için ölümü göze alan kardeşleri iğrenç bir saldırıya kurban verildi… Hamas liderinin yardımı kabul etmemesi “Kanlı ellerinizle getirdiğiniz hiçbir şeyi kabul etmiyoruz” demesi başka neyle açıklanabilir?

Bir gazete kupüründen okuyup üzülmeye benzemez bu olay…

Oysa mavi özgürlüğe açılan insanların olmasını istedikleri tek bir şey vardı. Özgürlük!

Denizin insana verdiği özgürlük duygusunun ve dünyaya egemen olduklarını söyleyen kalleşler tarafından engellenmesi. Sonsuzluk duygusunu katleden İsrail, dünyaya rağmen bunu yok etmeye çalıştı… Başaramadı o ayrı mevzu, kazdıkları kuyuda kendileri boğuldu.

Aptallık ettiler, çünkü özgürlük yok edilmeye çalışıldıkça büyüyen bir nüve taşır içinde.
Özgürlük ateşi, o kutsal duygu Türkiye’den taşarak bütün dünyaya sirayet etti…
Çünkü ancak özgür eylemin olduğu yerde akıl, bilinç ve sonsuzluk duygusu vardır.

Sonsuzluğa adım atan, yüreklenen cesaret ise kararlılık gerektirir ki; bu kararlılığı devam ettireceğini ifade eden İHH yetkililerinin başarılı olacağı kesindir.

Şimdi; başbakan bütün bu pislikleri temizlesin bakalım! Bize onurlu bir Müslüman nasıl olunur göstersin, cesaretine hayran kalalım…

19 yaşındaki gencecik Furkan’ın hesabını sorsun sorabiliyorsa, daha ne duruyor?

..::KAYNAK::..
 

Gerçekleri tarafsız ve duru bir beyin ile korkmadan, görmek isteyenler için açıklayıcı ve bilgi içeren bir yazı, bir paylaşım olmuş.

Teşekkürler sevgili MG_eVİL kardeşim.
 
Önce besle büyüt, sonra vursun kırsın, ıksır tıksır, ıkın mıkın, çamurla beze, tüm malzemeyi yoğur, biraz da din ekle, işte sana oldu OY OY.
 
eee tayyip aga adama demezlermi şimdi bu ne perhiz,bu ne lahana turşusu diye vah gidene vah benim o dünyadan habersiz iyi niyetli 9 vatandaşıma, kendi çıkarları uğruna masum insanların kanını içmekten zevk alan hasta bir zihniyet bu ...
 
Çocuk isteyerek gitmiş gönüllü olarak ailesi (Doçent babası var) izin vermiş. Kamera ve fotoğraf makinası ile çekim ve yayın işlerine yardımcı oluyormuş. Öldürüldüğü anda da elinde sanırım kamera varmış. Kafasına 5 kurşun sıkan şerefsiz düşmanı konuşmak gerekmez mi? Gazze özgür bir bölge iken karadan ve havadan o şehri abluka altına alan şerefsizleri konuşmak gerekmez mi?

Biz oturmuş böyle talihsiz bir olaydan dolayı bile hükümeti- iktidar partisini yıpratmaya çalışıyoruz politik çıkarlarımız için. Bize ne oldu beyler? Zalimle mazlumu nasıl karıştırır yer değiştirtir olduk?

Özgür demokratik bir ülkede dünya çapında çalışmaları bulunan ve B.M. tarafından tanınan-yetkilendirilen bir yardım kuruluşu dünyanın çeşitli ülkelerinden gönüllülerle birlikte bir yardım organizasyonu düzenliyor ve gönüllüler "gönüllü" olarak "istekleriyle" katılıyor. Bu faaliyetin nesi yanlış? sorarım size... Hükümet bir sivil toplum inisiyatifini nasıl engelleyebilirdi? Engellese bir de bundan dolayı vururdunuz ona değil mi?

Beyler kendinize gelin! Neyi nasıl tartışacağınızı iyi seçin!

Aklın en yaraşacağı yer baş'tır. Aklımızı başımıza devşirelim ve zalime karşı ne yapabiliriz onu düşünelim.

Elimizden ne mi gelir; kalben buğz etmek, kınamak, hakkı sahibine vermek. Dua etmek gelir.

Şehitlerimiz için Fatiha okumak. Ki inancımıza göre altın tabak içinde sunulur sahiplerine armağan olarak.

Bizim ve tüm dünyanın vicdanının mümessili olarak o bölgeye giden ve tertemiz canlarını siper edenlere bunu da mı yapamayacağız yoksa???

Daha fazla yorum yok zira kalemim bile sustu artık ziyadesine de lüzum yok arif olan anlamıştır zaten...
 
dış politikada birlik bereberlik olmak lazımken
bizim darbe zihniyetli muhalefet arkadaşlar sırf akp kaybetsin diye
israile zulmünü bile haklı görecek kadar körelmişler
hele bu köşe yorumcuları yazarları sanki israil den para almışlar
yazıklar olsun israil zulmüde çanak tutan yandaş ve yalaka ukala yazarlara

bu yazarların şahsi fikirlerine kendilerini kaptıran
devlet adamlarından daha çok bu yazarlara güvenen
muhalefet arkadaşlar söyleyin bakalım biz israil zulmüne hukuksuzluğuna karşıyız

siz israili niye eleştirmiyorsunuzda israilin hukuksuzluğunu kuralsızlığını örtmeye çalışıyorsunuz

yoksa emir öyle mi
 
Geri
Üst