degazor35
TÜRK oğlu TÜRK
- Katılım
- 6 Mar 2007
- Mesajlar
- 5,674
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
1717: İngiliz sefirinin eşi Lady Mary Montegu Osmanlı’da uygulanan çiçek aşısını sarayda uygulanmak üzere ülkesine üzere getirir.
Sanıldığının aksine ilk çiçek aşısını Edward Jenner bulmamıştır. Onun bulduğu söylendiği tarihten nerede ise yüz yıl önce Osmanlı’da çiçek aşısı kullanılıyordu.
1885: Pasteur kuduz aşısını buldu. Pasteur kendi kliniği için ihtiyaç duyduğu parayı İkinci Abdülhamit’ten alır.
1887: Ocak ayı başında kuduz aşısı Osmanlı’ya getirildi. Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye-i Şahane’de ilk kuduz aşısı üretilmeye başladı.
1927: Verem aşısı üretimi başladı. Atatürk bu sahaya da el atarak, genç Cumhuriyetimizi geleceğe hazırlamaktaydı.
1937: Kuduz serumu üretilmeye başladı.
1940: Çin’deki kolera salgınına karşı aşı gönderildi.
1942: Tifüs aşısı ve akrep serumu üretimi başladı.
1947: Biyolojik Kontrol Laboratuarı kuruldu. Verem aşısı üretimine geçildi.
1948: Boğmaca aşısı üretimi başladı.
1950: İnflüenza laboratuarı, WHO tarafından ‘Uluslararası Bölgesel İnflüenza Merkezi’ olarak tanındı. İnflüenza aşısı üretimine geçildi.
1965: İlk kez kuru çiçek aşısı üretimi yapıldı.
1983: Kuru verem aşısı üretimine geçildi.
1991: Üretilen aşı ve serumların kalitesinin artırılması ve üretilemeyen aşılarla birlikte ihraç edilmesi DPT yatırım programına girdi.
2012: Türkiye’de bir tek ünite dahi aşı üretilmiyor.
Tebrikler Sağlık Bakanı Recep Akdağ, tebrikler...
Tebrikler AKP, tebrikler...
Başbakan yerli araba üretmekten bahsediyor.
Sayın Başbakanım, acaba işe arabayı üretirken eline çivi batacak işçinin tetanoz aşısını üretmekle başlasak, ne dersiniz?
Domuz gribi aşısını Glaxo Smith Kline (GSK), Novartis ve Sanofi Pasteur (yeni ismiyle Sanofi Aventis) isimli ilaç firmaları üretiyor. Hatırlarsanız geçmişte domuz gribi söz konusu olduğunda Sağlık Bakanlığı, 43 milyon doz aşının 25 milyonunu GSK’dan, 15 milyonunu Novartis’ten, 3 milyonunu ise Sanofi Pasteur’den aldı. Sonra bu alınan aşılarda problem olacağı kaygısını ilk önce Başbakan dolaylı olarak dile getirdi ve milyonlarca dolarlık alımın boşuna yapıldığı ortaya çıktı.
Olsun Sağlık Bakanımızın canı sağ olsun!
Yine kuş gribi çıktığında, hatırlayın Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı tarafından kapatılan Manisa Tavuk Aşıları Üretim ve Tavuk Hastalıkları Araştırma Enstitüsü’nün ismi basında bir çıktı sonra o da unutulup gitti.Eskiden ülkemizde Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Aşı Serum Üretim ve Araştırma diye bir bölüm vardı.
Kapattık gitti.
Ülkemiz yılda ortalama 500 milyon TL aşı alımı yapıyor...
Konunun uzmanı olan birçok isim bu paranın üçte birine yerli üretim kurulur ve gelecek bütün yıllar aşı problemi çözülür diyor.
Aşıda dışa bağımlıyız hem de oluk oluk para akıtıyoruz. Memura, köylüye para yok ama bu yabancı aşı firmalarına para çok!
Aşının üretimi çok kolay. Yani 2012 Türkiye’sinde 1717 yılındaki Osmanlı’nın teknolojisi yok mu?
Ülke bu kadar da mı geriye gitti?
Meclis’te bulunan muhalefete sesleniyorum: AKP ile beraber Meclis bahçesinde bol bol çay içiyorsunuz, şunları bir zahmet sorar mısınız?
1) Keneden her yıl çok sayıda vatandaşımız ölüyor. Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi’nden eski Aşı-Serum Merkezi Müdürü Mustafa Hacıömeroğlu hastalığa karşı ilk anti-serumu üretti mi?
2) Bu çalışma Japonya’nın saygın bilim dergilerinden Japanese Journal Of Infectious Diseases (JJID) tarafından geçtiğimiz günlerde yayımlandı mı?
3) Bütün bunlara rağmen Sağlık Bakanlığı keneye karşı aşı üretimi için Pasteur firması ile anlaşıp 5 yıl sonrasına zaman aldı mı?
4) Yerli aşı üretimini yıllık alımımızın üçte birine yapacağını söyleyen ve bu hususta Sayın Bakan’dan taltif bekleyen bürokratlar oldu mu? Oldu ise işine son verilip kovuldu mu?
5) Aşı alımı için bir yılda hangi yabancı firmaya ne kadar para veriliyor?
Bu sadece aşı ile ilgili basit bir konu. Bir de işin ilaç tarafı var.
Biz yazmaya devam edeceğiz. Ama üzülerek ve utanarak çünkü Osmanlı’da aşı kullanılmaya başladıktan 300 yıl sonra bir aşımız bile yok.
SELİM KOTİL
Sanıldığının aksine ilk çiçek aşısını Edward Jenner bulmamıştır. Onun bulduğu söylendiği tarihten nerede ise yüz yıl önce Osmanlı’da çiçek aşısı kullanılıyordu.
1885: Pasteur kuduz aşısını buldu. Pasteur kendi kliniği için ihtiyaç duyduğu parayı İkinci Abdülhamit’ten alır.
1887: Ocak ayı başında kuduz aşısı Osmanlı’ya getirildi. Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye-i Şahane’de ilk kuduz aşısı üretilmeye başladı.
1927: Verem aşısı üretimi başladı. Atatürk bu sahaya da el atarak, genç Cumhuriyetimizi geleceğe hazırlamaktaydı.
1937: Kuduz serumu üretilmeye başladı.
1940: Çin’deki kolera salgınına karşı aşı gönderildi.
1942: Tifüs aşısı ve akrep serumu üretimi başladı.
1947: Biyolojik Kontrol Laboratuarı kuruldu. Verem aşısı üretimine geçildi.
1948: Boğmaca aşısı üretimi başladı.
1950: İnflüenza laboratuarı, WHO tarafından ‘Uluslararası Bölgesel İnflüenza Merkezi’ olarak tanındı. İnflüenza aşısı üretimine geçildi.
1965: İlk kez kuru çiçek aşısı üretimi yapıldı.
1983: Kuru verem aşısı üretimine geçildi.
1991: Üretilen aşı ve serumların kalitesinin artırılması ve üretilemeyen aşılarla birlikte ihraç edilmesi DPT yatırım programına girdi.
2012: Türkiye’de bir tek ünite dahi aşı üretilmiyor.
Tebrikler Sağlık Bakanı Recep Akdağ, tebrikler...
Tebrikler AKP, tebrikler...
Başbakan yerli araba üretmekten bahsediyor.
Sayın Başbakanım, acaba işe arabayı üretirken eline çivi batacak işçinin tetanoz aşısını üretmekle başlasak, ne dersiniz?
Domuz gribi aşısını Glaxo Smith Kline (GSK), Novartis ve Sanofi Pasteur (yeni ismiyle Sanofi Aventis) isimli ilaç firmaları üretiyor. Hatırlarsanız geçmişte domuz gribi söz konusu olduğunda Sağlık Bakanlığı, 43 milyon doz aşının 25 milyonunu GSK’dan, 15 milyonunu Novartis’ten, 3 milyonunu ise Sanofi Pasteur’den aldı. Sonra bu alınan aşılarda problem olacağı kaygısını ilk önce Başbakan dolaylı olarak dile getirdi ve milyonlarca dolarlık alımın boşuna yapıldığı ortaya çıktı.
Olsun Sağlık Bakanımızın canı sağ olsun!
Yine kuş gribi çıktığında, hatırlayın Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı tarafından kapatılan Manisa Tavuk Aşıları Üretim ve Tavuk Hastalıkları Araştırma Enstitüsü’nün ismi basında bir çıktı sonra o da unutulup gitti.Eskiden ülkemizde Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Aşı Serum Üretim ve Araştırma diye bir bölüm vardı.
Kapattık gitti.
Ülkemiz yılda ortalama 500 milyon TL aşı alımı yapıyor...
Konunun uzmanı olan birçok isim bu paranın üçte birine yerli üretim kurulur ve gelecek bütün yıllar aşı problemi çözülür diyor.
Aşıda dışa bağımlıyız hem de oluk oluk para akıtıyoruz. Memura, köylüye para yok ama bu yabancı aşı firmalarına para çok!
Aşının üretimi çok kolay. Yani 2012 Türkiye’sinde 1717 yılındaki Osmanlı’nın teknolojisi yok mu?
Ülke bu kadar da mı geriye gitti?
Meclis’te bulunan muhalefete sesleniyorum: AKP ile beraber Meclis bahçesinde bol bol çay içiyorsunuz, şunları bir zahmet sorar mısınız?
1) Keneden her yıl çok sayıda vatandaşımız ölüyor. Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi’nden eski Aşı-Serum Merkezi Müdürü Mustafa Hacıömeroğlu hastalığa karşı ilk anti-serumu üretti mi?
2) Bu çalışma Japonya’nın saygın bilim dergilerinden Japanese Journal Of Infectious Diseases (JJID) tarafından geçtiğimiz günlerde yayımlandı mı?
3) Bütün bunlara rağmen Sağlık Bakanlığı keneye karşı aşı üretimi için Pasteur firması ile anlaşıp 5 yıl sonrasına zaman aldı mı?
4) Yerli aşı üretimini yıllık alımımızın üçte birine yapacağını söyleyen ve bu hususta Sayın Bakan’dan taltif bekleyen bürokratlar oldu mu? Oldu ise işine son verilip kovuldu mu?
5) Aşı alımı için bir yılda hangi yabancı firmaya ne kadar para veriliyor?
Bu sadece aşı ile ilgili basit bir konu. Bir de işin ilaç tarafı var.
Biz yazmaya devam edeceğiz. Ama üzülerek ve utanarak çünkü Osmanlı’da aşı kullanılmaya başladıktan 300 yıl sonra bir aşımız bile yok.
SELİM KOTİL